Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

AKP KAPATILACAK... Evet evet iddialıyım, bu partı kapatılacak...


DİPNOT

Önerilen İletiler

Önce kebapçı yaptılar. Sonra çiçekçi yapalım dediler. "Yahu ne anlatıyorsunuz? Dinleyin bir dakika." deyince şimdi de "Kütüphane yapalım o zaman" diye ortaya çıktı birileri. Evet. Madımak Oteli'nden bahsediyorum. Şimdi de "kütüphane" yapılması öneriliyormuş. "Madımak'ın müze yapılmasını isteyen marjinal kesimlerin susturulması için" kütüphane yapılmalıymış Madımak. Basından okuduk bunu.

 

Şimdi oturup bir düşünelim. Ben bu "marjinal" lafına takıldım. 35 insanın yakıldığı bir otelin müze yapılmasını savunmak marjinal bir davranış biçimi, savununanlar da marjinal kesimler oluyor demek ki.

 

İşte ülkenin bulunduğu durum.

 

Yıl 1993: Türkiye'nin Sivas şehri. Cuma namazının ardından toplanan binlerce kişilik güruh "Kahrolsun laiklik" diyerek sağa sola saldırıyor. Ardından Pir Sultan heykelleri, Atatürk heykelleri hedef oluyor. Sonrası malum. Madımak Oteli'nde 35 aydın can veriyor.

 

Yıl 2008: "Bu katliamın yaşandığı otel 'sevgi ve kardeşlik' müzesi olsun" diyenler marjinal ilan ediliyor. Bu katliamı anmaya kalkanlar; "Olayı kaşımaya çalışan iç ve dış mihraklar" ilan ediliyor. AKP hükümetinin bırakın Madımak Oteli'nin müze yapılmasını, Sivas'ın anılmasına bile tahammülü yok. Hatta ve hatta bir piyanistin Sivas Katliamı ile ilgili sanat eserine bile tahammülü yok AKP'nin.

 

Yeniden gidelim 1993'e.

 

Yıl 1993: Bu kez, yer Almanya. Solingen şehrinde ırkçılık damarlarına işlemiş dört Alman faşisti, Türklerin yaşadığı bir evi ateşe veriyor. 5 Türk yaşamını kaybediyor.

 

Yıl 2008: Solingen'de yakılıp 5 Türk'ün hayatını kaybettiği o ev çiçekçi değil şuanda. Almanlar o evi alıp "Ya Türkler siz burada öldünüz. Fazla kaşımayın bu olayı. Gelin biz burayı kütüphane yapalım." da dememişler. Almanların ülkesinde, Almanlar tarafından 5 Türk'ün katledildiği o ev, şimdi müze. Alman hükümeti o evi satın almış. Hayatını kaybedenler için bahçesine 5 tane ceviz ağacı dikilmiş. Ayrıca nazilerin gamalı haçının parçalandığı bir heykel yapılmış o eve. Herhangi bir dernek yapmamış bunu. Türkler de yapmamış. Alman hükümeti yapmış. Karşı çıkmak bir kenara.

 

Görüldüğü üzere; 1993 yılında gerçekleşen iki katliam. İkisinde de Türkler katlediliyor. Birinde Türkler Almanya'da katlediliyor. 15 yıl sonrasında Türklerin katledildiği o ev, katleden Almanlar tarafından müze yapılmış. Ne ilginç? Kimse çıkıp "Solingen'imize müze yapamazsınız. Solingenliler olarak bu olayla anılmak istemiyoruz. Unutun bu olayları. 5 tane Türk öldüyse ne olmuş?" dememiş. Yoksa ilginç değil mi? Ama 15 yıl sonra 35 Türk'ün katledildiği otelin de müze yapılmasını isteyenler, Türkiye'de "marjinal" ilan ediliyor. Çok ilginç bir şey istemiş gibi bakılıyor yüzlerine. "Olayları kaşımaya çalışan" iç ve dış mihraklar oluyorlar. Ey sen politika. Ne garip bir şeysin ki; senin sayende bir katliamın unutulmamasını, yeniden yaşanmamasını isteyenler "marjinal" ilan edilebiliyor. "Katliam unutulsun. Olmamış gibi davranılsın." diyenler gayet normaller, "Hayır. Katliamların tekrar olmaması için, hatırlanması gerekir. Bu kötü olaylardan ders alınması gerekir." diyenler marjinal oluyor.

 

Nedir mesele? "Kahrolsun laiklik" diye bağıranlar, 35 aydını yakanlar lanetlenmek mi istenmiyor? "Unutun bu olayı. Kaşımayın." demenin amacı bu mudur? "Hayır! Biz de lanetliyoruz elbette ki o olayı." diyorsanız; neyi hatırlamak istemiyorsunuz? Madımak'a yapılacak bir kardeşlik müzesi sizi niye rahatsız ediyor? Ben anlamıyorum, nasıl karışıklık yaratıyor bu müze Sivas'ta? Ne gibi bir karışıklık? Alevilerin acısının anısına dikilen bir heykel, yapılan bir müze kimi nasıl rahatsız eder? Türklerin acısına dikilen anıttan bırakın rahatsız olmayı, acıyı sahiplenip kendi elleriyle Solingen'deki evi müze yapan Almanlar'ın kafası mı çalışmıyor, yoksa Türkler tarafından asimile mi edilmişler?

 

Bu ülkede bir inanç grubunun, bir etnik kimliğin kendi acısını anması; diğerlerini rahatsız ettiği sürece birlik ve beraberlik denen şey bu ülkenin yanından geçmez. Bırakın rahatsız etmeyi, Sunniler Alevilerin, Aleviler de Sunnilerin acısını kendi acısı gibi görmeli. Türkler Kürtlerin, Kürtler de Türklerin. Ancak bu şekilde bu ülkede birlik beraberlik olur. Yoksa farklı hesaplarla, "konuşulmak istemeyen konuların halının altına iteklenmesiyle" birlik beraberlik falan kurulmaz. Geçiniz bu nameleri.

 

Diyorlar ki; "Biz Alevi açılımı yaptık. Aleviler gelmedi." Oldu. Başka bir arzunuz? Siz daha Alevilerin gündüz gözüne yakıldığı bir katliamın bırakın acısını paylaşmayı, bunun anılmasından bile rahatsızlık duyun; Aleviler de "Hadi gelin bakalım." deyince peşinize düşsünler. Diğer istekleri de peçeteye yazalım mümkünse.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • Cevaplar 252
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin ortasında, bu ülkenin halkının oylarıyla seçilmiş bir milletvekili, birilerinin hoşuna gitmeyen şeyleri savunduğu için, 15-20 kişilik bir grup tarafından linç edilmeye çalışılıyor. 2008 yılında oluyor bu. Bilmelisiniz ki; bu ülkede milyonlarca Kamer Genç var. Linç etmekle bitmez.

 

 

Nisan 2008. Türkiye Cumhuriyeti'nin bir milletvekili meclis kürsünden "Tayyip gelsin karşımda o konuşsun. Ben ona dersini veririm." dediği için saldırıya uğruyor. Önce hakaretler sıralanıyor: "********, Başbakana hesap sormak sana mı düştü?" Sonra hırsını alamıyor AKP'liler. Tekmeler, tokatlar havada uçuşuyor. Başbakanlarına hesap sormak isteyen bir milletvekilini öldüresiye dövmeye çalışıyor 15-20 kişilik bir grup.

 

Ertesi gün Kamer Genç açıklama yapıyor: "Beni linç edeceklerdi." Ardından ekliyor: "Başbakan olayı kınasın. Bu olayın arkasında değilse, bu olayı kınasın." Başbakan da yanıt veriyor: "Bizim milletvekillerimiz şiddet uygulamaz. Kamer Genç isimli şahsın her hareketi şiddettir." Aleni destek yani. Bu da "linç etme özgürlüğü" oluyor sanırsak.

 

AKP'ye "özgürlükçü" diyenler, "demokrat" diyenler suskun. Biz yıllardır söylüyoruz: AKP demokrat falan değildir. Bu ülkede muhalefet demokrasiyi savunmaktan vazgeçip başka yollar aradığı için AKP, demokrat gibi gözükmekte. AKP'nin demokrasisi ancak bir "linç demokrasisi" olabilir. Bakın AKP hükümeti dönemine. Google'a "linç" yazın. Farklı düşünene tahammül olmayan bir ülke yaratılmak istendiğini kanıtlamak için hepinizi mi linç etmeliler? Biz bu ülkenin gerçek demokratları olarak, böyle bir demokrasi anlayışını kabul etmiyoruz. Üstelik ortada bir anlık sinirle gerçekleşen bir olay da yok. Ertesi gün soruyorlar başbakana. Yanıtı net: "Bizim milletvekillerimiz şiddet uygulamaz." Yani televizyonlarda izlediğimiz tekmeleri, tokatları, yumrukları meşru sayıyor. Bunun adı da olsa olsa "linç etme özgürlüğü" olur heralde. AKP özgürlükçü ne de olsa.

 

Kamer Genç'in siyasi düşüncelerine katılabilirsiniz, katılmayabilirsiniz de. Üslubunu sevebilirsiniz, sevmeyebilirsiniz de. Ama bugün Kamer Genç olma günüdür. Bugün, mecliste Kamer Genç'in can güvenliğini savunma günüdür. Bugün Kamer Genç'in fikir özgürlüğünü savunma günüdür. Biliyoruz ki; bu ülkede milyonlarca Kamer Genç var. Linç etmekle bitmez.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İşte AKP'nin Savunma Metni.................

 

 

 

Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, partisinin dünkü grup toplantısında Başbakan Erdoğan'ın konuşmasının sonuna doğru AKP'nin kapatılma davasında Anayasa Mahkemesi'ne vereceği savunma metnini zarfından çıkarıp okumaya başladı. Henüz kimsenin görmediği metni Hürriyet görüntülemeyi başardı.

 

 

 

"Anayasa Mahkemesi Başkanlığı'na" diyerek başlayan yazının konu bölümünde "Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 14.3.2008 günkü iddianamesine karşı cevaplarımız" yer alıyor. Yazının başlığı ise "Genel olarak iddianamenin yaklaşım yanlışlıkları" olurken, birinci sayfasında şu değerlendirmeler bulunuyor:

 

 

 

ÖZENSİZ

 

 

 

"İddianame baştan sona okunduğunda ilk göze çarpan husus çok özensiz ve düzensiz bir şekilde kaleme alınmış olmasıdır. Gerçekten yüzde 70'i Cumhuriyet Gazetesi esas alınarak, kalan bölümleri de yine değişik gazete küpürlerine dayanılarak hazırlanmıştır. Yapılan tekzipler, açılan davalar, mahkeme kararları hiç dikkate alınmadan, televizyon programlarında yapılan tartışmaların CD'lerine doğrudan bakma zahmetine katlanmadan günlük bir gazetede çoğu kez çarpıtılarak verilmiş haberlerin ve köşe yazarlarının kasıtlı yazılarını "makaslama" ve "cımbızlama" yöntemleriyle delil hanesine koyup, "klasörleri dolduran deliller" görüntüsünü vererek iddianame kaleme alınmıştır."

 

 

 

AKP'nin savunma metnini, partinin önemli isimlerinden ve hukukçu kimlikleriyle öne çıkan Cemil Çiçek, Bülent Arınç, Burhan Kuzu, Ahmet İyimaya, Dengir Mir Mehmet Fırat ve Sadullah Ergin hazırladı.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

'Kapatma Erdoğan'ın Suçu'

 

 

Avrupa Parlamentosu'nun Yeşil Grup Başkanı Daniel Cohn-Bendit: Erdoğan bedel ödüyor. Avrupa Parlamentosu'nun Yeşil Grup Başkanı Daniel Cohn-Bendit, parti kapatılmasına yönelik açılan davanın 'Erdoğan'ın suçu' olduğunu söyledi ve "Erdoğan, reformlara devam etseydi başına bunlar gelmezdi" dedi.

 

AB reformları konusunda AKP hükümetinin 2 yıldan beri 'ayak sürüdüğünü' belirten 'Kızıl Dany' lakaplı AP milletvekili, "Erdoğan'ın ve AKP'nin hatası, şimdiye kadar çoktan yapılması gerekenleri yapmamış olmasıdır" dedi. Avrupa Parlamentosu'nda dün basın toplantısı düzenleyen Cohn-Bendit, şimdiye kadar Türkiye'de siyasi parti kapatılmasına yönelik Avrupa normlarının Anayasal bir çizgiye ulaştırılmış olması gerektiğini söyleyerek, "Reformlar konusunda frene basıldı. 301 hálá değişmedi. İfade özgürlüğü konusunda adım atılmadı. AKP bütün bunları sürüncemede bıraktı. Ve şimdi de kendi hatasının cezasını ödüyor" diye konuştu. Cohn-Bendit, parti kapatılmasının da bir çözüm olmadığını belirtti, "AKP kapanır, BKP kurulur. Yüzde 47 ile kapanan AKP yerine kurulacak olan BKP oylarını yüzde 55-60'lara çıkarır" dedi.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Küçük Çocuklar Dehşete Kapıldı.!!!!!!!!!!!

 

 

 

 

'Gözyaşı Geceleri' izletilen sinevizyon gösteriminde miniklere ne izlettirildi? Kutlu Doğum Haftası kapsamında Bolu'da düzenlenen "Gözyaşı Geceleri" adlı etkinlikte izletilen sinevizyon gösteriminde bir kız çocuğunun babası tarafından diri diri gömülerek öldürülmesi birçok kişiyi ağlattı. Küçük çocuklar ise bu görüntüyü şaşkın bakışlarla izledi.

 

Bolu Belediyesi, İl Müftülüğü ve Mimar Sinan Vakfı'nca Gençlik Spor İl Müdürlüğü'ne ait spor salonunda düzenlenen etkinliğe yaklaşık 4 bin kişi katıldı. Birçok kişi de salona dizilen sandalyelerde ve kilimlere oturarak etkinliği izledi.

 

"Gözyaşı Geceleri" adlı etkinlikte ilk olarak sahneye oyunun yönetmeni Haşim Aktan çıktı. Sisler ardından sarıklı, cüppeli ve sakallı bir şekilde sahneye gelen Aktan, sinevizyon eşliğinde yaşamın bir oyundan ibaret olduğunu anlatan gösteriyi sahneye koydu.

 

İlköğretim yaşındaki çocukların çoğunlukta olduğu gösteride sinevizyon anlatımında bir kız çocuğunun babası tarafından diri diri gömülerek öldürülmesi birçok kişiyi ağlattı. Küçük çocuklar ise bu görüntüyü dehşet içinde izledi. Bu sırada salondan görüntü almak isteyen gazetecilere oyun yönetmeni Haşim Aktan izin vermedi. Gösterinin ardından semazenler sema döndü. Gece yaklaşık 3 saat sürdü.

 

Cumhuriyet

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Marjinal sözcügü Türkce degildir,ama hemen herkesin agzinda sakiz gibi olmus,en cok kullananda basbakan Erdogan,isine gelmedigi birseylermi söylendi;bu Erdogan'a göre marjinal gruplarin isidir,Mtingler yapilirkende marjinal sözünü hic eksiketmedi agzindan basbakan.Simdi basbakan marjinal sözünü kullanirda yandas takimi kullanamazmi?

Madimak bence hicbirsey yapilmamaliydi,Madimak yakildiktan sonra alemi ibret icin öyle birakilmali ve soranlara da orada neler oldugu anlatilmaliydi,ama olmadi yapilmadi,Kebabcilikta iyi para vardir tabiiki kebabci yapilmak istendi,sanki cok kitap okuyan varmis gibi kütüphane yapilsin deniyor.

Madimak,eger yakildigi gibi birakilmadiysa en azindan müze olarak Türk milletinin zihnine islenebilir.

Kahrolsun Laiklik diye bagiranlar mahkeme salonlarinda tekbir getirenler Churcill hesabi parmaklarini V yaparak Viktoria -zafer-Isareti yapanlar,ne Allaha layik olabilírler nede insanliga,bosubosuna müslüman ayaklarina yatmasinlar.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Almanya ile kıyaslama,eh napsınlar,kendileri gibi bilmişler belki karşılarındakini,ama yanılmışlar değerler konusunda. Bizim ülke gibi milliyetsizlikten anlamamışlar,anlayamazlarda.Japonlar aklıma geldi birden,hani o dehşet görüntüler hala sokaklarında resim resim,anlatı anlatı,hani yeni gelen her nesle ,her öğrenciye tek tek gösterdikleri ,tek tek işledikleri ve çanı çaldırdıkları milliyetçilikleri..bizde de tazminat bile alma gereği duyulmayan rafta belgeler...Atatürk nasıl bir insanmış,dedelerimiz nasıl insanlarmış ki,şu ülke onlardan sonraki nesile rağmen hala ayakta..hayret..

 

Bu arada çiçekler başlık için,konu için..

:clover::clover::clover::clover::clover::clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Marjinal sözcügü Türkce degildir,ama hemen herkesin agzinda sakiz gibi olmus,en cok kullananda basbakan Erdogan,isine gelmedigi birseylermi söylendi;bu Erdogan'a göre marjinal gruplarin isidir,Mtingler yapilirkende marjinal sözünü hic eksiketmedi agzindan basbakan.Simdi basbakan marjinal sözünü kullanirda yandas takimi kullanamazmi?

Madimak bence hicbirsey yapilmamaliydi,Madimak yakildiktan sonra alemi ibret icin öyle birakilmali ve soranlara da orada neler oldugu anlatilmaliydi,ama olmadi yapilmadi,Kebabcilikta iyi para vardir tabiiki kebabci yapilmak istendi,sanki cok kitap okuyan varmis gibi kütüphane yapilsin deniyor.

Madimak,eger yakildigi gibi birakilmadiysa en azindan müze olarak Türk milletinin zihnine islenebilir.

Kahrolsun Laiklik diye bagiranlar mahkeme salonlarinda tekbir getirenler Churcill hesabi parmaklarini V yaparak Viktoria -zafer-Isareti yapanlar,ne Allaha layik olabilírler nede insanliga,bosubosuna müslüman ayaklarina yatmasinlar.

 

saygilarla

 

:clover::clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

1 Mayıs Şehitlerimiz .........................

 

 

Yolumuzu açtılar taşınacak bir bayrak, sorulacak bir hesap bıraktılar

 

 

1 Mayıs kavgası, dünyada da ülkemizde de zorlu olageldi. Gün geldi, kanımızın döküldüğü, gün geldi zaferlerimizi kutladığımız bir gün oldu.

 

Ezilenlere birlik olmanın, proletaryaya sınıfının bilincini taşıyan bir gündü sonuçta ve böyle olduğu için de hep engellemeye çalıştılar.

 

Gün oldu yasaklarla, gün oldu katliamlarla engellemeye çalıştılar. İşte bu sayfada adı olanları bu saldırılarda şehit verdik. Onlar, kavganın içinde, proleteryanın en özel gününde, kızıl bayrakların en çok yakıştığı bir kavga gününde şehit düştüler.

 

*

 

1 Mayıs'taki ilk şehitlerimizi 1 Mayıs 1977'de İstanbul Taksim'de verdik.

 

Kontrgerillanın kurşunları aldı onları aramızdan. 35 şehit verdik o gün Taksim Meydanı'nda ve o gün 1 Mayıs Alanı oldu orası. İşte 1 Mayıs Alanı'nı 1 Mayıs Alanı yapan şehitlerimiz:

 

Ali Sidal, Kadir Balcı, Hasan Yıldırım, Hikmet Özkürkçü, Ramazan Sarı, M. Elmas, Mültezim Oltulu, Mahmut Atilla Özbelen, Ömer Narhan, Bayram Çıtak, Kahraman Alsancak, Aleksandros Konteas, Meral Cebren, Kadriye Duman, Leyla Altıparmak, Ahmet Gözükara, Ercüment Gürkut, Garabet Ayhan, Sibel Açıkalan, Nazan Ünaldı, Hatice Altun, Ali Yeşilgül, Niyazi Darı, Mehmet Ali Genç, Hacer İpek Saman, Bayram Sürücü, Hüseyin Kırkın, Nazmi Arı, Jale Yeşilnil, Kenan Çatak, Rasim Elmas, Diran Nigiz, Hamdi Toka, Ziya Baki, Bayram Eyi...

 

Farklı mesleklerden, her milliyetten emekçiler vardı aralarında. Birlikte halktılar.

 

*

 

Cunta yıllarının ardından 1 Mayıs'ı yasaklayanlara karşı mücadelenin her biçimini, tüm araçları kullanarak mücadeleye giriştik.

 

Öztürk ACARİ ve Salih KUL zor yıllarda mücadeleyi sürdüren iki Devrimci Sol militanıydılar. 1 Mayıs 1988'in hazırlıkları içindeyken 30 Nisan'da, İstanbul Okmeydanı'nda katledildiler. Öztürk ve Salih, onlar da 1 Mayıs eylemine hazırlanıyorlardı. 1 Mayıs'ı yasaklayanlara söyleyecek sözleri vardı. İstanbul Okmeydanı Gürsel Mahallesi'nde kaldıkları evde kuşatıldılar. Teslim olmayı reddetti Öztürk ve Salih, ertesi gün 1 Mayıs alanına onların direniş ruhu taşındı...

 

*

 

Yıl 1989'du. Binlerdik Taksim

 

önünde. Bir işçiydi Mehmet Akif DALCI. Binlerden biriydi. Öfkesini, sınıf bilincini kuşanıp gelmişti 1 Mayıs Alanı'na.

 

Çatışmada en öndeydi. Kortej Kasımpaşa'ya yöneldiğinde elinde taşları savaşıyordu Mehmet. İşte tam o anda, elindeki taşı fırlatmaya hazırlanırken vuruldu. 4 Mayıs günü yaklaşık 5 bin kişi katıldı cenazesine. 1 Mayıs'ta savaşandı Mehmet, kavgayı öğretendi...

 

*

 

U. Yaşar KILIÇ ve Şengül YILDIRAN, İYÖ-DER'li iki devrimci öğrenciydiler. Ertesi gün 1 Mayıs'ta taşıyacakları pankartı yazarken, 30 Nisan'da İstanbul Moda'da kaldıkları evde katledildiklerinde, 1993 1 Mayıs'ının arifesiydi.

 

Uğur, İ.Ü.Veteriner Fakültesi öğrencisiydi. 1992-1993 öğretim yılında katıldı mücadeleye. Kısa sürede İYÖ-DER yöneticilerinden biri oldu.

 

30 Nisan'da infazdan 6-7 saat önce Belediye-İş Sendikası Beyoğlu Şubesi'ndeki işçi temsilcileriyle yapılan 1 Mayıs konulu toplantıda gençliği temsil etti. 6-7 saat sonra "terörist" denilerek katledildi.

 

*

 

Şengül, örgütlü mücadele ile '89-90 yılında İ.Ü.'de tanıştı. Dev-Genç çalışmaları içinde yer aldı. Onları katlederek gençliği yıldırmayı hedefledi düşman. Ertesi gün 1 Mayıs'ta yoldaşları, "Uğurları Şengülleri Tüketemezsiniz" pankartıyla yürüdüler.

 

*

 

1990'larda 1 Mayıs yasaklarını kırmış, alanları kazanmıştık. Hızla kitleselleşiyordu 1 Mayıslar. Devrim, devrimci hareket kitleselleşiyordu. 1996 1 Mayıs'ında işte bunun için kurşunlar yağdırdılar üzerimize.

 

Gecekondular, İstanbul'un dört bir yanından Kadıköy'e akmıştı o gün. Onbinler toplanmıştı. Yüzbini aşkın emekçinin yürüyüşü başlayacakken saldırdı katiller. Toplanma yerlerinden biri olan Hasanpaşa'da polisin kitlenin üzerine açtığı ateş sonucunda Dursun ODABAŞ ve Hasan ALBAYRAK şehit düştü.

 

Buna rağmen sürdü yürüyüş, buna rağmen kutlandı 1 Mayıs. Ateş altında! Mitingin dağılışında yeniden saldırdı düşman. Kurtuluş okuru Yalçın LEVENT şehit düştü bu saldırıda da.

 

Onlarca kişi gözaltına alındı sonrasında. Onlardan biri olan Akın RENÇBER, kısa süre sonra gördüğü işkenceler sonucunda şehit düştü ve 1996 1 Mayıs şehitlerinin sayısı dört oldu.

 

*

 

Başta dediğimiz gibi; Yolumuzu açtılar. Taşınacak bir bayrak, sorulacak bir hesap bıraktılar. Açtıkları yoldan yürüyeceğiz. Devrettikleri bayrağı taşıyacak, bıraktıkları hesabı soracağız!

 

 

Kaynak:Yürüyüş

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

CHP kurultay yapacak...

 

Deniyor ki:

 

"Baykal ne derse, delegeler onu yapacak, böyle demokrasi olur mu?"

 

*

 

Kardeşim!

 

Tayyip Erdoğan "Adaydır kardeşim!" diye kestirip atmasa, Çankaya’ya çıkabilir miydi Abdullah Gül?

 

Cumhurbaşkanlığı makamı bile iki dudağın arasındayken, bakanlar bakan olduklarını, hangi bakan olduklarını televizyondan öğreniyorken, hangi delege iradesinden bahsediyorsunuz siz?

 

Bakın, geçenlerde üniversitede hadise çıktı, Devlet Bahçeli’nin kafası bozuldu, cart diye Antalya Teşkilatı’nı kapattı...

 

Hani delege?

 

*

 

365 gün 24 saat demokrasinin faziletlerinden bahseden partilerimizde, demokrasi memokrasi hikáyedir.

 

*

 

Şimdi sıkı durun...

 

*

 

Türkiye’de demokrasi "sadece" Anayasa Mahkemesi’nde, Yargıtay’da ve Danıştay’da vardır.

 

Seçimle gelir.

 

Geldiği gün, gideceği gün bellidir.

 

Mesela, vadesi doldu, Danıştay Başkanı 20 gün sonra gidiyor... Danıştay üyelerini ayarlayıp, ’’sevdim bu koltuğu, iki sene daha oturayım’’ diyebilir mi?

 

*

 

Asker desen...

 

Oturduğu gün, kalkacağı gün belli.

 

Kazık çakmak yok!

 

*

 

Aslına bakarsınız, siyasilerin hukuktan hoşlanmama sebebi bu... Çünkü, demokrasiye inanan, uygulayan, dolayısıyla demokrasiyi kollayan bi hukuk var.

 

Ve sanırım o yüzden, onca darbeye, höt zöte rağmen, milletin kendi seçtiği vekillerine güvenme oranı yüzde 10’larda sürünürken, askere güveni yüzde 90.

 

*

 

CHP’ye dönersek...

 

Benzeme başkalarına.

 

"Gelmek"ten ibaret değildir demokrasi.

 

"Gitme"yi bilmektir asıl.

 

 

Yılmaz ÖZDİL/Hürriyet

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

MEMLEKETİ SEN Mİ KURTARACAKSIN:

 

Bir kısım ahali umudunu yitirmiş işimiz Allah'a kaldı diyor!

 

Bir kısım ahali zaten gözleri perdeli öteki alemden haber ve mehdi bekliyor!

 

Bir kısım ahali takiyeci, düzenbaz, yalancı yani en tehlikeli insan türü, yapıp ediyor başkasının üzerine yıkıyor,

 

Bir kısım ahali üzerine vazife edinmiyor, kurtarıcı ve kahramanlar bekliyor!

 

Bir kısım ahali cebine dokunmayan yılan bin yaşasın istiyor!

 

Bir kısım ahali önemli olan, borsa, istikrar, cüzdan diyor!

 

Bazıları için mezarlıktan geçerken ıslık çalmak iyi gelir normal olan uysal koyun olmaktır... Artık kaç kişi kaldı televizyonda izlediği programlara ağlayıp gerçekten ihtiyacı olana yardım eden?

 

Herkeste bir nasihatçi ebe var başkalarına akıl verip duruyor... Ortada bir sorun var, ortada büyük bir sorun var, bu yolun sonu zaten istikrarsızlık...

 

Çünkü artık bağımsızlığın söz konusu, ümüğüne binen emperyalist el sen ne zaman sesini çıkartacak olsan biraz daha sıkacak! İşte o istikrar zannettiğin şey uslu çocuk olduğun sürece efendilerinin sana lütfedeceği iki kap aş...

 

Mahkumuz artık bu düzene, mahkumlar gibiyiz göstereceğimiz iyi hali efendilerimiz taktir edecektir...

 

Örneğin Avrupa Birliği hiç almayacağı Birliğe alacağını vaatetmeye devam edecektir, işte AB sözcüsü ne zaman Türkiye cici çocuk olursa ensesini okşayacaktır, işte o zaman borsa yükselecektir...

 

Ya da Amerika, dost ve müttefik Amerika Türkiye'nin başbakanını ağırladığı beyazsarayda o başbakana bacak bacak üstüne atma izni verecektir... !

 

Tarımın biter, pirinç yetişmezse bulgur yesinler der başbakan, ve onu alkışlarlar... Yerli üretici pahalıya satıyor diye vatandaşa çiftçisini şikayet eder o başkakan, onun sevdalıları ayakta alkışlarlar...

 

Peki mazot ne kadar? Ya gübre, ya yevmiye, ya su, ya elektirik, ya vergi, ya banka faizi?

 

İthal ucuz pirinç getirtmiş büyük başbakan (!) gemilerde bekletiliyor, pahalı yerli pirinç almayın bekleyin onlar indirmezse fiyatı biz size taaaaa uzaklardan ucuzunu getiririz diyorlar... Büyük ve kahraman Amerikan'ın tarım katilleri...

 

Bu ülkenin kaderi bu ülkenin gerçek sahiplerinin elinde pirinçten sonra sıra diğer yerli ürünlere gelecek hemde büyük hızla... Nasıl görmek istiyorsanız öyle görürsünüz de birazcık geleceğide görebilseniz! Kendi kendine yeten Türkiye'den ucuz ithalatla övünen, çölleşen Türkiye'ye...

 

Peki bu dost ve müttefik efendiler bir gün bize kızarlarsa ne olacak, tahinimizi vermeyecekler uslu durmak lazım, dua et, ibadet et, cami yaptır, kuran kursu aç, televizyonlarda beyin uyutucu programlar yap, öteki alemden haberler bu alemden magazinler vatandaş uyusun...

 

Bağımsızlıkta neymiş!

 

Sardunyam

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Öyle bir uyutuyorlarki büyümeye bile vakit bulamiyoruz,sahte rakamlarla yükselen ekonomi,enflasyon borclar,ithalat IMF,Dünya bankasi.ve kuyrugunda takidigimiz AB."Eger hersey yolunda giderse 2015 de AB üyesi olaB I L IR I R S I N I Z*bonbonuna basari diye bakanlar"Birakin bu milletin yakasini artik düsün bu milletin yakasindan birakin millet kendine gelsin artik,birakinda belki kendiliginden uyanmasini becerir.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili Politika,

 

Ben bizim gibileri vahşi doğada tehlikeyi ilk farkeden ve geri kalan ahaliyi uyaran öncülere benzetiyorum... Doğada vahşi hayvan sürüleri tehlikelerin içinde yaşarlar ve heran bir saldırıya uğrama ihtimalleri çok yüksektir... İçlerinden bazıları çığlık atarak, sağa sola koşarak sürüsü uyarmaya çalışır... Doğada genellikle sürü bu uyarıyı ciddiye alır ve gafletten uyanarak koşmaya başlar...

 

Bizim durumumuzda bu farklı oluyor insan denilen canlı uyarıları ciddiye almıyor (Türkiye'de) zamanda bir garip insanlar yalanlara kolay kanıyor, doğrulara itibar etmiyor... İşte o yüzden uyanmasını beklemiyorum ben artık... Temelinden sarsılmış bir yapıda yaşayan ve bişey olmaz belediye sağlam dedi diyen insanlara tehlikeden bahsedemezsin... Etsende ilgilenmez yaşayacak ve görecektir...

 

Hatta bazısı o halde bile görmeyecektir çeşitli bahaneler uyduracak ve kendi masalına inanmaya devam edecektir... Çünkü akıl tutulmasına yakalanmıştır... :)

 

Bazılarımızın uykusu ağırdır başında davul zurna çalsan ninni gibi gelir... Biz birazda kendimiz çalıp kendimiz dinliyoruz...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

akp oyununu oynadı ve işi gördü şimdi kenara çekiliyor

bundan sonra yeni bir parti ile mevcut plan çerçevesinden hareket edecek gayri türk ve gayri müslim oluşumlar

erbakanda 28 şubat kararları için gelmişdi

sözde muhafazakar partiler eli oluyor ne oluyorsa (neyi muhafaza ederler belli degil ya)

sol vb. tabansızlar eliyle yapamazlardı zaten

 

al turpu vur Türke yazık oldu al turpa....

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

AKP = Akrabaları Kalkındırma Partisi...

Veya; açılımında dinle kur'anla ilgisi olmayan, fakat bu varmış gibi gösterilerek halkın dini duygularını istismar edilen, türkiye haricinde her devlete ve özellikle abd'ye hizmet eden, amerikan kapitalist partisi...

Ya da ya da...

Türkiye'deki gelmiş geçmiş en büyük edit müessesesi olmuş bir parti...

Ama az kaldı...

O da edit olup tarihin karanlıklarında yerini alacak parti...

Az kaldı... ;)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

evet ne demiştik;

al turpu vur türke yazık oldu al turpa

yaklaşık 150 yıldır, siz deyin 200 yıldır gayri müslim ve gayri türk oluşumların agırlıgı altında bir ülkede yaşıyoruz

 

söz konusu yerinden sömürge hareketleri pek tabiki adı üstünde yerinden birileri eliyle gerçekleştiriliyor

sag gösterip sol vurmanın en geçerli oldugu ülkede yaşıyoruz, bunu dikkate alın lütfen

 

tanzimat ve bilimum tanzimatlar hep 'daha iyi islam' adına yapılmışdır

hani 'en iyi islam' türkiyede yaşamır diye bir hikaye vardır ya...hep derlerde nedir 'en iyi islam' bunu bir türlü söylemezler

 

sag gösterip sol vurma budur işte

 

akp işini yaptı ve yapabileceklerini yaptı

ak kadroların yapabileceklerini zaten başkaları yapamazlardı, nesela chp yapamazdı. neden? çünkü iktidar olma potansiyeli yok mevcut hali ile...

dünya düzenine egemen olanlar biliyorlar ki chp ve benzeri tabansız oluşumların otoriteryen yönetim devirleri geçmişdir..

yani hegomanik dünya düzeni açısından chp, ulusalcı takılanlar, sosyalist oldugu varsayılanların devri geçmiştir.

bunlar zamanında yerinden sömürge için kullanılan ve miadı dolmuş kalıplardır

 

şimdi demokrasi oyunu içinde yapılacak yapılanlar, nedir yapılan ?

merkezden çevreye talimat gelecek, çevreden merkeze deger akacak, maddi deger akacak

kapitalizm kısaca budur zaten, deger transferi, Batı zenginliginin asıl kaynagı sömürüdür.

 

bizim gibi ülkelerde merkezin çıkarlarını en iyi kim savunursa onlar iktidar koltuguna otururlar..

işte kavganın asıl nedeni budur, siz sanmayın ki mevcut düzen degişecek....

 

çözüm kula kulluktan, kullugu yalnız Allah'a has kılmakdır....

 

selametler...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Türkiye-Avrupa Birliği (AB) Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Joost Lagendijk, İstanbul'da yaptığı görüşmeler ışığında,

AK Parti'nin Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılacağını tahmin ettiğini söyledi.

AK Parti'nin kapanacağını ve üst düzey yetkililerinin de görevlerini bırakacağını vurguladı...

.....

Gerisi mi?...

Onu da siz düşünün... ;)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

bu ülkede çok parti kapatıldı ve kapatılacak...

 

türkiyedeki oyun bu şekilde yürüyor, bu yıllardır böyle...

 

amaç ise yaklaşık 150-200 yıllık batı kullugundan çıkarmamak türkiyeyi...

 

benim sevgili vatandaşım bir parti kapatılınca nasılsa öbür partiye takılacakdır ve işte oyunda böyle oynanıyor

yani dünyaya hakim olan hegomanyanın istedigide budur

 

yoksa kimse egemenleri ters köşe yaptıgını sanmasın her kapatılan partiden sonra başka partiye oy verme işinde..

 

:)

 

bu toprakların makus talihini kırmanın yolu, bu toprakların nasıl vatan kılındıgında gizli...

 

akp eger 'en iyi laiklik', 'en iyi kemalizimcilik' ya da 'en iyi batıcılık' oyunlarına alet oldugu zaman kaybetmişdi...

kapansa ne olur açılsa ne olur, mevcut çürümüş düzene kökten karşı çıkmıyorsa kimseyi ciddiye almayın derim...

 

selametler

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

1919-1950 arasinda son bulmus olan Bati kullugu 1950 yilinda DP yani Menderes ile tekrar basladi.AKP nin iktidar oldugu yila kadar bu Bati kullugu az veya cok devam etti ve AKP ile birdenbire zirveye tirmandi.Bati kullugu öyle kuru kuruya olmadigi icin yabancilara toprak satabilmek icin yasalar, kullugunu yaptigi Batinin emirleri ile degistirildi,Bati kullugu öyle bir hizli islemeye basladiki,tüm Türkiyenin güvenligi ile ilgili yapilmis yasalar teker teker patron Batinin emirleri ile degistirilmeye baslandi.Itiraz edildiginde bizim Demokrasi hayrani basbakan,*Beni milli irade buraya getirdi,siz gidin önce koyun gütmesini Ögrenin*diyordu.Ve koyun gütmeyi unutmamak icin yilda iki defa Kicilcahamam yaylasinda sürüsüyöe beraber oluyordu.Milli Iradenin ne oldugundan bihaber oldugu icin sadece kendisine oy verenleri milli irade saniyordu halbuki milli irade 70 milyondur.

AKP kapatilmalidir cünkü AKP iktidarda kaldigi sürece gün gelecek bu ülke satiliga cikarilacaktir zaten ipotek altinda.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

1923 de kurulan pardon ilan edilen cumhuriyet, batıya üç garanti verdikten sonra ilan edilebilmişdir.

 

pantürkist olmayacak

 

panislamist olmayacak

 

bolşevik olmayacak

 

İsmet İnönü'nün lozandan çıktıkdan sonra şöyle dedigi rivayet edilir

 

''100 yıl daha kazandık''......

 

akp nin kapatılıp açılması türkiyede hiç bir şeyi degiştirmez..

 

en azından türkiye kontrol altından çıkarılmaz....

 

selametler

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

AKP = Akrabaları Kalkındırma Partisi...

Veya; açılımında dinle kur'anla ilgisi olmayan, fakat bu varmış gibi gösterilerek halkın dini duygularını istismar edilen, türkiye haricinde her devlete ve özellikle abd'ye hizmet eden, amerikan kapitalist partisi...

Ya da ya da...

Türkiye'deki gelmiş geçmiş en büyük edit müessesesi olmuş bir parti...

Ama az kaldı...

O da edit olup tarihin karanlıklarında yerini alacak parti...

Az kaldı... ;)

:clover: :clover: :clover: Az kaldı

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ilan edilen cumhuriyete ses çıkarmayan emperyalist batılı ülkeler bunun karşılıgından bir şeyler kopardı..

kopardı ama bizden çok şeyler götürdü bu söz verme ilanı...

 

batılılaşma sözü vererek, yani düşmanın kimliğini benimsemeyi kabul ederek, düpedüz yenilgiyi kabul ederek ialn ettik.

Turancılıktan ve açıkçası genel olarak İslam davasından uzak duracağını Batılılara taahhüt ederek ilan ettik edileni..

batı çıkarlarına ses çıkarmamayı ilan ettik, batının çıkarları dogrultusunda kararlar almayı garanti ettik..

 

İsmet İnönünün demesi gibi bir 100 yıl daha garantilemek için ilan ettik.

Vatan topraklarını elde tutmak için belli tavizler verdik diyelim o zamanlarda

bu tavizleri uzatmanın ne anlamı var şimdi, saplanıp kaldı birileri tarihde ya da çıkarları öyle gerektiriyor vs. vs.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.