Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Kurana göre kız çocuklarının evlilik yaşı


hoppa

Önerilen İletiler

talak suresi

4- Kadınlarınız içinden âdetten kesilmiş olanlarla, HENÜZ âdetini görmemiş bulunanlardan eğer şüphe ederseniz (iddetlerinin nasıl olacağında tereddüt ederseniz), onların bekleme süresi üç aydır. Gebe olanların bekleme süresi ise, yüklerini bırakmaları, doğum yapmalarıdır. Kim Allah'tan korkarsa, Allah ona işinde bir kolaylık verir.

mealde denilmiş orada henüz kelimesi yok 

 

1. ve ellâî : ve onlar (o kadınlar) 2. yeisne : kesilir 3. min el mahîdı : hayzdan, adetten 4. min nisâi-kum : kadınlarınızdan 5. in : eğer 6. irtebtum : şüphe ettiniz 7. fe : o zaman, o taktirde 8. iddetu-hunne : onların iddetleri, müddetleri 9. selâsetu : üç 10. eşhurin : aylar 11. ve ellâî : ve olanlar 12. lem yahıdne : hayız görmeyen 13. ve ulâtu : ve onlar (kadınlar) 14. el ahmâli : yüklü olanlar, hamile olanlar 15. ecelu-hunne : onların süreleri, müddetleri 16. en yada'ne : bırakmak, doğurmak 17. hamle-hunne : onların (kadınların) yükleri 18. ve men : ve kim 19. yettekı : takva sahibi olur 20. allâhe : Allah'tan 21. yec'al : kılar, yapar, sağlar 22. lehu : onun için, ona 23. min emri-hî : onun işinden, onun işinde 24. yusren : kolaylık

tabiki sapık insanlar ne yapcak meallerle oynayıp kendilerine kapı açacaklar burda hayız görmemek bi rahatsızlık olur yada menepoz olur ondan bahsediyor lütfen dininizi kurandan ögrenin şahıslardan degil selamlar

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bitmedi, daha 4/127 ayeti var. Bu ayet de açıkça kız çocukları nikahlamaktan bahsediyor. 

 

Ayette geçen "vildan" kelimesi, apaçık çocuk demektir. Peki kız çocuk olduğunu ne biliyorsun denilirse, apaçık bellidir. Vildan tabii ki çocuk demek ama kız çocuk demek değil. Fakat nikahlanmak istenenin kız çocuk olduğu "nisa" kelimesinden belli. Kadınlara ödenmesi farz kılınan mehiri çocuklara vermesek olmaz mı diye fetva istendiği için bu ayet yazılmış. Meali açıp bakan herkes bunu görür. 

 

Bu soruya cevap olarak ortaya atılan ayette "aynen kadınlara ödediğiniz mehiri kız çocuklara da ödeyeceksiniz" demiyor, diyemiyor. "Hayır olarak ne verirseniz" diyor. Yani üç beş kuruş atın, yasak savmak için demeye getiriyor.

 

Kuran'da gördüğünüz insan hakları ihlallerine çözüm diye bulmaya çalıştığınız ayetler konuyu daha da kötüleştirir. İşte somut örneğini verdim. Bu kitabı insan hakları ile bağdaştırmanın hiç bir yolu yoktur.  

 

o ayeti yanlış meallendirmişsin aslı bu

4.127 - Senden kadınlar hakkında fetva istiyorlar. De ki, onlara ait hükmü size Allah açıklıyor: Kitap'ta, kendileri için yazılmışı (mirası) vermeyip nikâhlamak istediğiniz yetim kadınlar, çaresiz çocuklar ve yetimlere karşı âdil davranmanız hakkında size okunan âyetler (Allah'ın hükmünü apaçık ortaya koymaktadır). Hayırdan ne yaparsanız şüphesiz Allah onu bilmektedir.
neye inanırsın karışamam ama araştır oku ama kaynagından oku şahısların uydurmalarını degil bak okuyunca fark edeceksin kuranda çelişki olmadığını göreceksin sana bişey diyeyim bu müslümanların çogu inandıkları ALLAH gerçek ALLAH degil udurdukları bir tanrıya tapıyorlar bu tanrıda çogunlukla kul oluyor selam ile
Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yanlış anlam verdiğim filan yok. Asıl yanlış, üstelik kasıtlı olarak yanlış anlamı, kitabı iyi bir şeymiş gibi göstermek için çabalayan din sömürücüsü mealciler veriyor.

 

Bu mealciler, açıkça yalan söyleyerek, parantez içine (miras) kelimesini ekliyorlar. Orada mirastan filan bahsedilmiyor. Nikahlanmak istenen yetim kızlardan bahsediliyor. "Kitapta yazan" dendi mi, farz kılınan, hakkında ayet olan kesin hükümler anlaşılır. "Kısas size yazıldı" örneğinde olduğu gibi...

 

Buların derdi, yetim kızı nihahlayacaklar ama, hiç mehir vermeyince de olur mu diye içlerine şüphe giriyor. Ne de olsa farz bu. Nikahın şartı. Mehir olmadan nikah olmaz islama göre.

 

Kuran'ı yazan kişiler de bu ayeti yazmayı kararlaştırıyorlar. "Hayırdan ne verirseniz" ibaresini yazmaya karar veriyorlar. Bu da üç beş kuruş atın, yasak savın anlamına gelir. 

 

Ben hiç kimsenin sözüne bakmam, açar kendim bakarım. Bu zor değil. Ne diyor burada diye merak ediyorsan gerçekten, tam olarak ne dediğini öğrenirsin. Çok kaynak var, lügatler var, karşılaştırır, doğru anlamı kolayca bulursun.

 

Sonuç olarak bu kitap, çünkü kitaplarda giriş, gelişme, sonuç bölümleri olur, bu karmakarışık, hiç bir düzeni olmayan bir şey. Neyse bu kitap denemesinde diyelim, küçük kız çocuklarını nikahlamak şeklinde bir insanlık ayıbı vardır.

 

Nikah için hiç bir yeterlilik sınırı koymaz. Beşik kertmesi bile yapılsa islama uygundur. Altmış yaşında herif, bir yaşında kızı "hayırdan ne verirse" üç beş kuruş atıp, nikahlayıp alıp götürebilir. Bunun ne kadar korkunç bir insanlık ayıbı olduğu apaçık ortada.  

 

İslam evlat edinme kurumunu da yıkarak korkunç bir insanlık suçu işlemiştir. Bu dine göre ana babasını kaybeden bir çocuk artık hiç kimseye anne baba diyemeyecek, besleme, yanaşma olarak eve alınıp istenirse nikahlanabilecektir. İslam evlat edinme kurumunu reddederek en ağır insanlık suçlarından birini işlemiş bir dindir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...

Orada (Nisâ 127'de)... nikahlanmak istenen yetim kızlardan bahsediliyor.

 

Hayir.

 

Orada "yetim kizlar"dan bahsedilmiyor, 

onlarin annelerinden bahsediliyor.

Mehirlerini vermeksizin kendilerini nakahlamak istedikleriniz iste o anneler. 

 

Tükçe zamirlerde eril-dişil ayrimi olmadigi için

bunu görmek bizim için zor.

Siz de görememissiniz malesef.

 

Yetim kizlar ve yetim erkekler kisacasi yetâme

cinsel güç + anne-babalik ehliyeti edinmeden

onlarla evlenmeniz söz konusu degil, bunu aklinizdan bile geçirmeyin.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

kadinlarin yetimleri ki onlarla... evlenmek istiyorsunuz

yetâmen nisâ ellâtî... tergabûne en tenkihûhunn

 

Buradaki ellâtî ki onlarla demek

ama "müennes"dir yani dişil

dolayisiyla, tam olarak, ki o kadinlarla demek.

 

Senden kadinlarla ilgili hüküm soruyorlar.

De ki

kadinlarin yetimleriyle ilgili hükmü Allah vermistir ki o kadinlarla evlenmek istiyorsunuz.

Allâhu yuftîkum fî yetâmen nisâ ellâtî tergabûne en tenkihûhunne

 

Gördügüm kadariyla dogru çeviriyi

yeteri kadar net olmasa da

Edip Yüksel ve Y N Öztürk yapmislar.

 

Yazılmış hakları olanı kendilerine vermeyip de kendileriyle nikâhlanmak istediğiniz kadınların yetimleri (Y N Öztürk)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ben arapçayı bilirim. Orada kesinlikle nikahlanmak istenen yetim kızlardan bahsediliyor. Bu kesindir. Kuranı kurtarmak ve insanî, uygar bir şey göstermek için çabalıyorsunuz. Zaten bunlarda evlat edinme filan gibi bir gelenek yok. Bunlar anca haram saydıkları yeğenlerini filan himayelerine alırlar. Onun dışında kuran nikah için şart bir sınır koymadığı için kaç yaşında olursa olsun nikahlarlar.

 

İddia ettiğiniz gibi bir şey olsaydı, nikah için en azından adet şartını filan koyardı. Nikahı cinsel güç filan diye uyduruk yakıştırmalarla çarpıtmanız benim için boş bir çaba. 

 

Arapçada nisa türkçedeki kadın gibi değildir. Nisa tüm insan dişilerini kapsayan bir sözcüktür. Arapçaya göre insan türünün iki "taife" siden biridir nisa. Bana arapça öğretmeye kalkma. Ben arapçayı çok iyi bilirim. Bu söz konusu ayette de kesin şekilde nikahlanmak istenen yetim kızlardan bahsediliyor. Nokta.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bitmedi "ve tergabune en tenkihu hunne vel mustad'afine minel vildan" diyor. Yani diyor ki zavallı (yetim olduklarını daha önce söylemişti) kız çocukları nikahlamayı arzuluyorsunuz. Devamında mehir vermeseniz de hayırdan üç beş kuruş atın kızı alıp götürün diyor. 

 

Yani bu yağmacılar savaşta muhtemelen kendi taraflarından ölenlerin, karşı tarafın olsa zaten cariye, esir pazarında satarlar, yetim kızlarını nikahlamak istiyorlar ve bunun için de mehir verecek miyiz, öyle ya, mehir nikahın şartı, mehirsiz nikah olmaz diye fetva istiyorlar. Kuran'da da fetvayı patlatıyor cahil çöl yağmacıları: Hayırdan üç beş kuruş atın, alın kızı götürün!

 

Hayır açıkça yazsın o zaman, nikahlamak istediğiniz kadınların yetim evlatlarının haklarını gözetin diye yazmaktan aciz mi! Allahın dönmeyen dilini siz mi döndürüp düzgün konuşturacaksınız allahı...

 

Adamlar allahı böyle konuşturmuş. Sizin tekrar dublaj yapmaya çalışmanız boşuna. Bazı öyle saptırıcı, kuran matah bir şeymiş gibi göstermeci mealciler var ki, "tergabune" yi "beğenmeyip almadığınız yetim kızlar" diye tercüme ediyorlar. Yani sözde yetimleri ortada bırakmamaya teşvik varmış burada gibi göstermeye çabalıyorlar. Hayır orada arzuluyorsunuz diyor, beğenmediğiniz istemediğiniz gibi abuk sabuk tercümeler neyin nesi... Tergabun rağbet ile aynı kökten...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bitmedi "ve tergabune en tenkihu hunne vel mustad'afine minel vildan" diyor. Yani diyor ki zavallı (yetim olduklarını daha önce söylemişti) kız çocukları nikahlamayı arzuluyorsunuz. 

 

Hayir,

kiz çocuklari nikahlamayi arzuluyorsunuz demiyor

çünkü ayette kiz çocuklar yok, yetâme var ki YETiMLER demektir ve yalnizca yetim kizlar degil "yetim kizlar ve yetim erkekler"dir 

ve eril bi kelimedir.

O yüzden HÜNNE kullanilmaz yetâme için HUM kullanilir

 

Kanit için örnegin Nisâ 2'ye bakin:

 

Verin "yetimler"e mallarini

Ve âtûl yetâmâ emvâlehum

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ben arapçayı bilirim. 

 

Çok güzel. O halde gözünüzden kaçmaz bunlar sizin.  

 

Allah hükmünü bildiriyor size... kadinlarin yetimleri hakkinda

Allâhu yuftîkum... fî yetâmen nisâ

 

Devam:

 

ki "onlar"a yazili haklar"i"ni vermemektesiniz 

illâtî lâ tu’tûne"hunne" mâ kutibe le"hunne"

 

"Kimler"e?

"onlar"a, "hunne" (dişil)

yani o kadinlara.

 

Arti, "illâti"ye dikkat. Dişildir bu zamir,

"yetâme"ye gitmez çünkü yetâme erildir (bkz Nisâ 2)

"nisâ"ya gider çünkü dişil olan, "nisâ"dir = kadinlar

 

Iste

o  kadinlara vermemektesiniz

yazili haklarini.

 

Devam:

 

ama evlenmek istiyorsunuz ONLAR ile

ve tergabûne en tenkihû HUNNE

 

Kimlerle?

"yetimler"le degil elbet çünkü yetimler erildir, HUNNE ise dişil.

O kadinlar ile evlenmek istiyorsunuz çünkü dişil olan, onlar.

 

Devam:

 

ve aciz birakilmis olan kizlar

vel mustad’afîne minel vildân

 

Bunlar ayetin basinda anilan yetâmen nisâ degil

bir sekilde aciz birakilmis olan kizlardir,

örnegin savasta babalari ve anneleriyle birlikte esir alinan kizlar. 

 

Allah onlar hakkinda da hükmünü bildiriyor size.

 

Yani konu bakimindan burada

ayetin basinda sözü edilmis olan Allah'in hükmüne

dönüs yapiliyor.

 

"Vallahi iyi bakacagim!" diye yeminler ederek onlara sahip çikacaksiniz.

 

Bi daha.

Allah'in hükmü: onlara sahip çikmaniz

tipki "yetâme"ye adil davranmaniz gibi.

ve en tekûmû lil yetâmâ bil kıst

 

YETiMLER dişilerden ve "erkekler"den oluşur,

eger onlarla evlenseydiniz siz erkekler yetim erkeklerle evlenirdiniz. 

Erkekler erkeklerle evlenir mi?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Savunma sahibini yanlışlıyor, beni doğruluyor. Yetamenin erili dişili olmaz. Yetame denince küçük yaşta babasız kalmış herkesi kız veya oğlan, kapsar. İnsan sözcüğü örneğin... Kapsayıcı bir sözcüktür. Tek bir fert hariç bırakmaksızın, hiç bir özelliğine bakılmaksızın tüm insanları kapsar. 

 

Yetamen nisa ise yetim nisalar demek. Nisa ise kadın ile sınırlı bir sözcük değildir. Tüm insan dişilerine isterse sıfır yaşında olsun nisa denir. Nisa sözcüğü, iki insan "taife" sinden birini kapsar. Arapçayı türkçeye çevirme zorluklarından sonuna kadar faydalanıp mealleri öylesine çarpıtıyorsunuz ki, bu yaptığınızın dürüstlükle bağdaşır hiç bir yanı yok. 

 

Şu anda Elmalılı dahil tek bir tane dürüst, açık, motamot yazılmış türkçe meal yoktur. Bir tek dürüst kişi çıkıp aynen çarpıtmadan kuranı türkçeye çevirmemiştir. Tamamında üstelik de kasıtlı, kötü anlamları gizleyici çarpıtmalar vardır. Neden? Çünkü bunu yazanlar cahil çöl yağmacıları. Düzgün bir şey yazmış olmaları olasılığı zaten yok. İlkel, inanç ve cinsiyet ayrımcı, köleci, yağmacı, ganimetçi, baskıcı kurallar koymuşlar. Bunları motamot dürüstçe tercüme etmek demek, bunların ipliğini pazara çıkarmak anlamına gelir. Bu ise hiç kimsenin işine gelmiyor. Uyutma avutma sömürme herkese tatlı geliyor. Konu bu.

 

Açık, seçik, kesin, net. Ortada yetim kızlar var ve bunları kitapta yazan, yani farz olan, zorunlu olan mehiri vermeden alıp alıp götürüyorlar bu yağmacılar ve  fetva istiyorlar. Bunu yapıyoruz, bu yetim kızları mehir vermeden nikahlıyoruz ama bu oluyor mu diye fetva istiyorlar. Fetva da üç beş kuruş atın hayırdan, alın götürün şeklinde veriliyor.

 

Bu anlam son derece kesindir, bunu hiç bir eğip bükme kurtaramaz. Allahınızın dönmeyen dilini siz döndürmek için yırtınmayın boşuna. Nikahladığınız dul kadınların yetim olan çocuklarının hakkını gözetin diyecek olsa, bunu da aynı açık seçiklikte, net söylerdi. Böyle bir şeyin derdinde değil bu yağmacılar. Milleti toplayıp yağmaya götürüyorlar, ölmezseniz bol ganimet, cariye ele geçireceksiniz, ölürseniz cennet, huri diye... Kaçınılmaz olarak bu yağmacılardan bazıları ölüyor. Nikah yaş sınırı diye bir şey olmadığı için bunlarda, bu yetim kızlara hemen göz dikiyorlar. Evlatlık geleneği de yok edilmiş. İsterse bir yaşında olsun nasıl olsa büyüyecek diye alıp götürüyorlar.

 

Olay tamamen bu. Bu gerçekten kurtulmanız ve kuran'da iyi güzel şeyler yazıyor diye çarpıtmaya çalışmanız benim için boşuna. Çünkü ben gerçeği biliyorum. Bilmeyen yığınlar ise kanıyorlar. Zaten kuran'da iyi güzel şeyler yazdığına koşullandırılmışlar. Pavlov deneyinde olduğu gibi... Kuran tilaveti sesini duydukları an ne dediğini zerre kadar anlamadıkları halde koşullanmışlık refleksi veriyorlar. İyi güzel bir şeylerden bahsettiğini hayal ediyorlar.

 

Bu tamamen bir hayal. Gerçek bunun tam tersi. Kuran inanç, cinsiyet ayrımcılığı, istismar, talan, yağmacılık, ganimet, kölelik ile ilgili ifadelerle dolup taşar.  

 

Zariyat adını verdikleri bölümde sabah erkenden kabileleri basan, yağmalayan, öldüren, köle yapan bu vahşi yağmacılara methiye düzülmüştür. Müslümler bunu alır zerrelerden yani atomlardan bahsediyor mucize var diye lanse ederler. Halbuki baskın sırasında tozun dumana karışmasından, çıkan arbede ve hengameden başka bir şeyden bahsettiği yoktur. Ne atomu ne bir şeyi... 

 

Sahtekarlığın boyutları çok korkunç. Olanın tam tersi reklam ediliyor. Bu amaçla diyanet bir kaç tane bakanlığın bütçesini defalarca katlayan paralar hortumluyor. Din rantı kadar büyük çaplı bir rant yoktur. Hiç bir mafya örgütü bu kadar büyük çaplı para hortumlayamaz...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Konuyu çok arastirdim,

anadili Arapça olan uzmanlarin açiklamalarini inceledim.

Eger istiyorsaniz ayrintili bilgiyi  buraya getiririm.

 

Ama sizin öne sürdügünüz 

yetâmen nisâ = yetim kizlar

iddiasinin gerçekle ilgisi yok.

 

Yetâmen nisâ  yetim kizlar degil "kadinlarin yetimleri"dir yani kadinlarin yetim ogullari ve yetim kizlari,

tipki nisâil müminîn gibi, ki mümin kadinlar degil "müminlerin kadinlari"idir yani müminlerin kafir kadinlari ve mümin kadinlari. 

Aradaki farki görüyoruz degil mi.

 

Nisâ 127'de üzerinde durulan gerçek her gerçek gibi basittir,

onu gûya anlasilmasi zormus gibi göstermenin lüzumu yok.

 

Üzerinde durulan hususlarin ilki

tek kelimeyle "yetimler"dir, kadinlarin yetimleri.  

Bu kadar basit.

 

De ki kadinlarin yetimleri hakkindaki hükmü size Allah bildirmistir.

kulillâhu yuftîkum...fî yetâmen nisâ

 

Hangi kadinlarin yetimleri?

 

Hani

...yazili haklarini kendilerine vermedikleriniz (illâtî lâ tu’tûnehunne mâ kutibe lehunne)  

ve nikahiniza almak istedikleriniz... onlarin yetimleri (ve tergabûne en tenkihûhunne).

 

*

 

Benim işim

sizin bir atesit olarak ayetleri elestirme hakkiniz degildir. 

Elestirmek sizin hakkiniz, özgürsünüz

 

Benim işim ayetleri dogru okumak.

 

Lütfen birakin ben de ayetleri dogru okumakta özgür olayim, 

ilgisiz genellemelerle konuyu karistirip beni mesgul etmeyin. 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Iletimin son bölümünde düzeltme yapamamistim,

şöyle olacak:

 

Benim işim

sizin bir ateist olarak ayetleri elestirme hakkiniz degildir. 

Elestirmek sizin hakkiniz, özgürsünüz

 

Ama lütfen birakin ben de ayetleri dogru okumakta özgür olayim, 

ilgisiz, ASILSIZ iddialarla konuyu karistirmayin. 

 

Benim işim ayetleri dogru okumak.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yine savunma sahibini yanlışlıyor, beni doğruluyor. "Nisail müminin" demek, müminlerin "nisa taifesinden" olan kesimi demektir. Burada anahtar, "nisa" sözcüğünün ne anlama geldiği. Tekrarla belirttiğim gibi nisa demek insan toplumunun dişi olan kesimi demektir.

 

Bunun türkçede karşılığının tam olarak olmamasından faydalanıyorsunuz. Kadın dediğimiz zaman cinsel olgunluğa erişmiş dişi insan bireyini anlarız. Bu sözcük nisa sözcüğünün tam karşılığı değil. Bir yaşındaki kız çocuğu da "nisa"dır. 

 

Söylediklerim son derece net, açık. Eğer nikahlamak istediğiniz kadınların yetim çocukları demek isteseydi, bunu açıkça ifade ederdi. "yetamen nisa" diyor, yani yetimlerin "nisa taifesi"ne mensup olanları kastediyor.

 

Arapçayı, arapça mantığı içinde çözümlemek zorundasınız. Arapça bilmeyenlere istediğiniz çarpık yanlış tercümeyi rahatça yutturup kuran'da iyi güzel şeyler yazıyormuş gibi gösterebiliyorsunuz. Büyük çoğunluk şimdilik bu yutturmacaya kanıp sürüklenip gidiyor bakalım... Aheste çekin kürekleri, mehtap uyanmasın bakalım... Mehtap uyanmadığı sürece işi götüreceksiniz...  Mehtap uyandı mı işiniz biter...

 

Mehtap, bence şundan mecaz, islamın kadın hakları dini olduğuna, allahın çok iyi olduğuna, muhammedin süper olduğuna inanıp allahın emri diye başını örten kandırılmış aldatılmış zavallı türk kadınının şahsında türk halkı...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hayir, nisâil müminîn, "müminlerin nisâ taifesinden"dir diye bisey yok çünkü mümin degillerdir,

örnegin müminlerle evlenen kitap ehlidirler, Muhammed'e iman etmemislerdir (Mâide 5)  

 

Yetâmen nisâ da tipki nisâil müminîn gibi bir isim tamlamasi olup

o kadinlarin yetim çocuklari anlamina gelir yani kadinlarin babasiz çocuklari

dolayisiyla kendileri de o yetimlerin analari

 

Anadili Arapça olan dil uzmanlarinin söyledigi: yetim kadinlar diye bisey yok

çünkü örnegin babalari ölmüs 80 yasindaki kadinlardir onlar,

80 yasindaki kadinlara yetim denmez, denmiyor... Öyle bisey yok hayatta.


 
Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ama oldu mu şimdi... Dürüstlüğe bu kadar aykırı davranmak yakışık aldı mı... Millet arapçadan nasıl olsa anlamaz diye bu kadar alenen anlam çarpıtmak hiç ama hiç etik değil. 

 

Maide 5 teki ifadenin konumuzla zerre kadar alakası yok. Orada "nisail müminin" demiyor ki... Orada geçen ifade "muhsanati minel müminat"! Ya da muhammede iman etmemişler dediğine bakılarak bahsedilenler "muhsanatu minel lezine utul kitab". Bunlar son derece farklı, konu ile alakasız ifadeler. Acaba nisail müminin diyor da gözümden mi kaçtı diye açtım baktım, hayır ama zamanımı çalıyorsun! Olmayan uydurma bir şeyi bana kontrol ettiriyorsun. Bu olmaz!

 

Bu şekilde tartışılmaz. Önce açık, dürüst, temiz niyetli olacaksın. Nasıl yuttururum düşüncen olmayacak. Gerçeği dosdoğru, çarpıtmadan, bükmeden söyleyeceksin. Böyle olmadıkça tartışmak anlamsız olur. Yaptığının ne kadar etik dışı olduğunu umarım görürsün. Hiç alakası olmayan bir bağlantı kurarak zaman hırsızlığı yapıyorsun. 

 

Çarpıtma bununla sınırlı olsa yine iyi. 80 yaşında babası ölen kadına yetim dendiğini mi iddia ettim de bunu yanlışlıyorsun? Babası ölmüş çocuklara yetim dendiğini zaten ben vurguladım. "Yetamen nisa" yı türkçede nisa'yı tam karşılayan bir sözcük bulunmadığı için çarpıtmak etik değil. Bu kesin, apaçık şekilde "nisa taifesinden olan yetimler" demektir. Bunun hiç çıkarı kaçarı yok

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Mâide 5'te

kendilerine kitab verilmis olan toplumlardan söz ediliyor yani yahudiler ve hristiyanlar

ve deniyor ki onlarin iffetli kadinlari müminlere helaldir. 

 

Açik ve net:

 

Mümin olmayan o kadinlar

mümin erkeklere nikahlanip müminlerin kadinlari olabilirler.

Anladik? Müminlerin kadinlaridirlar ama mümin degildirler.

 

Anladik? Nisâil müminîn

öyle sizin öne sürdügünüz gibi mümin kadinlar filan degildir,  

"müminlerin kadinlari"dir.

 

Tipki nasil yetâmen nisâ

öyle sizin öne sürdügünüz gibi yetim kadinlar filan degil

"kadinlarin yetimler"iyse. Dişidir ve erkektir YETiMLER.

Kanit isteyene "Yetimlere onlarin (o erkeklerin) mallarini verin" denmesi yeter.

 

Bunun üstüne bir de Nisâ 127'deki dişil illâtî zamirini ekleyin

illâtî zamiri ERiL yetimlere degil DiŞiL kadinlara matuftur.

 

Kardesim,

benim meselem bu basit gerçegin çarpitilarak Nisâ 127'ye ve Kuran'a çamur atilmasidir.

Evet, çamur atmaktir bu... dürüst elestiri degildir. Ona dikkat çekmeye çalisiyorum.

 

Buna göre nasil davranacaginiz size kalmis. 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ilginçtir,

yetâmé ve nisâ kelimeleri 

Nisâ 2 ve 3'te de geçiyor:

 

Ve yetimlere mallarini verin (ve étûl yetâmé emvâlehum)

ve pisi temizin yerine koyup degistirmeyin ve onlarin mallarini kendi mallariniza katip yemeyin, 

büyük günahtir bu (Nisâ 2).

 

Yetimlerin haklarini koruyamayacaginizdan korkuyorsaniz

nikahlayin size temiz kilinan kadinlarin ikiserini ve üçerini ve dörderini... (Nisâ 3)

 

Verin mallarini (emvâlehum) kendilerine ve taliplerine nikahlayin onlari,

böylece elinizde yanlislikla yiyeceginiz yetim mali bulunmasin.

 

Ilginç olan

söz "nisâ"yi nikahlamaniza gelir gelmez onlara artik YETÂMÊ denmemesi 

çünkü evlenme yaşina gelen yetimler YETiM degildir artik, kadindir

 

"Babalari ölmüs 18 ya da 80 yaşindaki kadinlar"a onun için YETiM denmiyor,

yok hayatta öyle bisey.

 

Yani yaş önemli degil. Önemli olan,

"nisâ"nin, tipki 127'deki gibi, 

evlenme yaşina ermis olmasidir.

 

Ana  dili Arapça olan dil uzmanlarinin deyimiyle,

"Evlenme yaşina erer ermez kadindir onlar, YETiM degil." 

Once they reach the age of marriage, they are women, not ORPHANS.

 

Kisacasi kendilerine yazili haklarini vermeden nikahiniza almak istedikleriniz

kadinlardir = nisâ,

onlarin yetim OGULLARI ve yetim KIZLARI degil.  

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

4. Ayet yanlış yorumlanıyor orada hiç adet görmeyen den bahis edilmiyor sadece boşanmak istediğin an itibarı ile adet o ay içinde adetten kesilmiş veya daha adet görme zamanı gelmemiş olanlardan bahis ediliyor yani bu gün ayın 9 u ve ben boşanmak istiyorum eşimin de adeti 15 inde geliyor ama ben boşanma kararı aldığımda adet görmediği için şüpheli bir durum oluyor o neden ile hamile mi değilmi anlayamıyorsun doğal olarak kesin karar vermek için 3 ay bekletiyor adetten kesilme olayı ise yaşlılık veya terslik durumları için geçerli oluyor ayeti yaş konusuyla bağdaştırmamak gerekiyor

Doğrusunu Allah bilir

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Zamanımın çalındığı apaçık ortada, bir kanıt sunduğunu iddia ediyor, açıyor bakıyorsun, alakası yok! Alakası olması için verdiği pasajda nisail müminin ibaresinin geçmesi gerekir, geçmiyor. 

 

Yetama'da eril dişil yüklemesi olamayacağını, bunun "insan" sözcüğü gibi olduğunu kaç kere söylemem gerekecek acaba? Aynı iddiaları tüm çürütmelere rağmen aynen tekrarlamak tartışmak değil, zaman hırsızlığıdır. 

 

Üstüne üstlük birtakım ingilizce cümleler yapıştırıyor, bunlar alıntı mı, nerden, kimden, yoksa kendisi mi yazıyor belli değil. Tüm bunlar zaman çalma yöntemleri. Durmaksızın zamanımı çalıyor. 

 

Etik, düzgün, dürüst bir yanıt vereceksen ver. Yoksa zamanımı çalmana izin vermeyeceğim. 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

4. Ayet yanlış yorumlanıyor orada hiç adet görmeyen den bahis edilmiyor sadece boşanmak istediğin an itibarı ile adet o ay içinde adetten kesilmiş veya daha adet görme zamanı gelmemiş olanlardan bahis ediliyor yani bu gün ayın 9 u ve ben boşanmak istiyorum eşimin de adeti 15 inde geliyor ama ben boşanma kararı aldığımda adet görmediği için şüpheli bir durum oluyor o neden ile hamile mi değilmi anlayamıyorsun doğal olarak kesin karar vermek için 3 ay bekletiyor adetten kesilme olayı ise yaşlılık veya terslik durumları için geçerli oluyor ayeti yaş konusuyla bağdaştırmamak gerekiyor

Doğrusunu Allah bilir

 

...ve ellâî lem yahıdn

ve hiç âdet görmeyenler... demek. 

 

Âdet beklemeyen kadinlarinizla ilgili kuşkunuz varsa bilin ki onlar üç ay ( üç 29.5 gün) beklerler

ve hiç âdet görmeyenler de...

 

Yani

âdet beklemeyenler gibi

hiç âdet görmeyenler de

üç 29.5 gün beklerler.

 

Burada sorun

hiç âdet görmeyenler ifadesinden 

evlenme yaşindan önce evlendikleriniz

anlaminin çikarilmasidir. 

 

"Hiç âdet görmeyenler"den bu anlami çikaranlar öne sürüyorlar ki

hiç âdet görmeyenler, âdet görme bakimindan, sagliklidir yani ilk âdetlerini 12.7 yaşina geldiklerinde görecekler.

 

Peki, niye evlendiniz öyleyse onlarla?

 

Öyle ya

evlenme yaşindan önce önce evlendiniz 

evlenme yaşindan önce bosuyorsunuz...

Bre ZINDIKLAR öyleyse niye evlendiniz o garibelerle?

 

Evcilik oynamak için mi?

 

Talâk 4'teki hiç âdet görmeyenler ifadesini bu kadar ciddiyetten uzak okuyanlar cevaplasinlar soruyu

bi de bu çarpik okumayi sahiplenip "Aha! Islam bebelerle evlenmeye izin veriyor!" diyen ateistler.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

"Henuz adat gormemis" den nasil boyle bir anlam cikarabildigini merak ettim dogrusu.

 

hic gorulmemis adetin beklenme suresi nasil oluyor, o da ayri bir merak konum.

 

Âdet beklenecek diye bisey yok.

 

Çünkü bu bekleme süresi

âdet ile belirlenmiyor, 

her birinin uzunlugu 29.5 gün olan AY (şehr) ile belirleniyor.

 

Bekleme süresi 3 tane 29.5 gündür, toplam 88.5 gün

yani bekleme süresi SABiT.

 

Oysa

âdet döngüsü (menstrual cycle) 

21 ila 45 gün arasinda degisiyor

yani âdet döngüsü sabit DEGiL. 

 

Bekleme süresinin "âdet"e bagli olmamasinin anlami

anilan bu 3 grup kadin âdet görmeyecek; bu bellidir.

 

1.Menopoz geçirenler artik âdet görmeyecek, bu bellidir

2.Amenore gibi bir nedenle hiç âdet görmeyenler bundan sonra da görmeyecek, bu da biliniyor

3.Gebeler âdet görmezler, bu da belli.

 

O halde neyi bekleyecekler?

 

Bosanma niyetlerinin kesinlesmesini...

gebeler doguruncaya kadar ve ötekiler üç AY

bi daha bi daha düsünecekler.

 

Islam

konu bosanma oldugunda hemen karar vermeyin,

en az üç AY düsünün, diyor. 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Misafir fakir çoban

Nolmuş şimdi,anneannem ve dedem de ,anneannem regl olmadan önce evlenmiş ve hatta ve hatta anneannem ilk kez regl olduğunda,ikisininde bu konuda en ufak bir bilgisi olmadığı için korkudan ne yapacaklarını şaşırmışlar.Ve bu çift,bana göre şimdiye kadar tanıdığım en sevimli çifti.. siz ne zamandan bahsediyorsunuz,1400 sene öncesinden yaklaşık 70 sene öncesine kadar geçen yani geçerli olan kavramdan.Ha şimdi şimdi evlenme yaşı rayına oturdu ama evlenmeden ilişkiye giren çoluk çocuk yaşı gün be gün azalıyor..ne değişti..Bak,demek ki ayet her döneme hitap etmeye devam ediyor.

kadınların belli yaştan sonra adetten kesildiğini bilmiyor bu hemen çoccuklara işi yönlendiriyor

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Misafir araştırmacı

siz o yıllardaki insanlarla kendinizi kıyasen 10 yaş baz alıyorsunuz ama hiç düşünmüyorsunuz acaba o dönemin şartları hava sıcaklıgı vs bazı etken ler ilk adet döneminin erken yaşanmasına sebeb oluduğunu bunu düşünseydiniz şuan ilk adet dönemi 15 yaşınday ken bundan bi kaç sene sonra hormonlu yiyeceklerden aldıgımız hormonlarla bu 15 yaş belkide 10 a düşecek veya 11 belli ki o dönemin şartları da o ve peygamberimiz neden 6 değilde 9 yaşında güvey odasına girdi 3 sene neden bekledi acaba düşündünmü bu tür savsatalar la beyin yıkamaya çalışmayın 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 1 ay sonra...

Hz. Muhammedin ayşe ile 9 yaşında evlendiği ile ilgili hadislere itiraz eden müslümanlar bu ayete ne diyecekler bakalım.

 

Talak suresi

 

1- Ey Peygamber! Kadınları boşamak istediğiniz zaman onları iddetleri içinde boşayın ve iddeti de sayın. Rabbiniz Allah'tan korkun. Apaçık bir hayasızlık yapmaları hali bir yana, onları evlerinden çıkarmayın, kendileri de çıkmasınlar. Bunlar Allah'ın sınırlarıdır. Kim Allah'ın sınırlarını aşarsa, şüphesiz kendine zulmetmiş olur. Bilmezsin, olur ki Allah, bundan sonra bir durum ortaya çıkarıverir.

 

2- Sürelerinin sonuna vardıklarında onları güzelce tutun, yahut güzellikle onlardan ayrılın. İçinizden adalet sahibi iki kişiyi şahit tutun. Şahidliği Allah için yapın. İşte Allah'a ve son güne inanan kimseye öğütlenen budur. Kim Allah'tan korkarsa Allah ona bir çıkış yolu yaratır.

 

3- Ve onu ummadığı yerden rızıklandırır. Kim Allah'a güvenirse O, ona yeter. Allah, emrini yerine getirendir. Allah her şey için bir ölçü koymuştur.

 

4- Kadınlarınız içinden âdetten kesilmiş olanlarla, henüz âdetini görmemiş bulunanlardan eğer şüphe ederseniz (iddetlerinin nasıl olacağında tereddüt ederseniz), onların bekleme süresi üç aydır. Gebe olanların bekleme süresi ise, yüklerini bırakmaları, doğum yapmalarıdır. Kim Allah'tan korkarsa, Allah ona işinde bir kolaylık verir.

 

 

Bilhassa 4 üncü ayete dikkat edin

 

Adet görme yaşını ortalama 10 alırsak demekki 9 yaşındaki kız çocuklarının evliliğine izin veriyor kuran

 4. ayet ne diyor? Kadınlarınızdan adetten kesilmiş (yani hamile kalmış adet görmeyen) ve henüz adet görmemiş demek de (kadınlar bilir misin bilmem ama ayda belirli günlerde adet olur), o adet dönemi gelmemiş kadından boşanacaksan adet dönemi gelsin bekle bakalım hamilemi diyor sana. adeti hiç olmamış kız demiyor. o dönemki adeti olmamış kadın diyor.  6 yaşında 9 yaşında kız demiyor .

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Adet görme yaşını ortalama 10 alırsak demekki 9 yaşındaki kız çocuklarının evliliğine izin veriyor kuran (hoppa)

 

Dogru...

hiç âdet görmemislerin bekleme süre 3 kamerî aydir.

 

Ama isleyen AKIL sorar:

 

Âdet görmeden önce bosayacaksiniz onu yani 9'unda.

bi kizi 9'unda bosamak için 9'unda es alana ne denir?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.