Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Çarmıha germek


hoppa

Önerilen İletiler

Sayın Özedönüş, ellerin ve ayakların çaprazlama kesilmesi eziyetsiz mi oluyor?

 

Ah be halkalıyıldız! Seç beğen al işte :)

 

İnsan öldürmeyi ve bunun ağırlığını geçtik, şimdi de ağrılı mı olsun ağrısız mı bunu tartışıyoruz... İslam bunu tartıştırıyor bize... Çok düşündürücü! Acı olsun mu olmasın mı?

 

Bırakın arkadaşlar bunları! İslamı savunacağım diye, cezalarını meşru kılmaya çalışmak, asmak ya da kesmek eylemlerni tartışmak bizi "insanlık" ekseni dışında tartışmaya sürüklüyor. Okuduklarım beni ürpertiyor! İnsana uzak bir insanlık dini olabilir mi? Dünyada ayrı öteki tarafta ayrı cezalar! TÜrlü türlü! Seç beğen al! Sebep? İnanmadın, itaat etmedin! Aynı dini paylaşmadın... Bırakalım bunları! Önce insanlığı paylaşalım da, sonrasını düşünürüz: yaşamı ve cezalarını, ölümü ve ötesindeki cezaları...

 

Saygılar...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • Cevaplar 92
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Sevgili Yarasa,

 

Valla bana korku tüneli gibi geliyor.

 

Yaradan bu kadar acımasız olabilir mi?

 

Ben kendimi istediğim kadar zorlayım, yok... Olmuyor işte.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hımm

 

Yine bu iddianın kaynağının altını çizerim. Yine "misyonerlikle suçluyorlar" diye arabesk yapılır.

 

Bilimsel metodu kullanıcam arkadaşların aksine.

 

Öncelikle mantık nereye gitti diye sorarım. Sadece ve sadece Roma ceza hukukunda olan bir uygulamadır çarmıha germek. Arap yarımadasında ise böyle bir ceza ne islamiyetten önce, ne islamiyetten sonra uygulanmamıştır. Roma imparatorluğunun sömürgelerinde isyancı liderlere karşı uyguladığı en yaygın cezadır.

 

Yine bizim filoloji uzmanlarımızın aksine kelimenin köküne şöyle bir baksak. Yani en basit olana. Bu kelimenin arapça-türkçe sözlükteki anlamının ne olduğuna.

 

Salb; Asmak. Darağacına çekmek. Çarmıha germek, kemikten yağ çıkarmak

 

Eski türkçede asarak öldürmenin karşılığı ne? "Salbetmek"

 

Dediğim gibi bizim uzman filologlarımızın aksine kelimenin arapça anlamı bu. Yapacak bir şey yok. Bu kelime hem asmak, hem çarmıha germek anlamına geliyor. Ha yok dersenizki kabul etmiyorum. Muhatabınız Türk dil kurumudur, üniversitelerdir, filologlardır. Ya da salb kelimesinin asmak anlamınada gelmediğini iddia eden bir sözlük bulmanızdır.

 

Bu kelime hem asmak hem çarmıha germek anlamına geliyorsa. Ne Hz Muhammed döneminde, ne ondan sonra uygulanmamış bir ceza olan çarmıha germek olarak türkçeye çevirmek akıl işi midir ?

 

Kelimenin arapça sözlük anlamına baktığımızda görüyoruzki kemiklere zarar verilmesi ile ilgili bir kelime. Asmak nedir? Yanlış bilinenin aksine dünyada uygulanan asarak idam etme cezası kişiyi soluksuz bırakarak değil boynunu kırarak öldürmektir. Kişi boğazına ip bağlıyken yerden yüksek bir noktadan düşerse, ip gerildiği an kişinin omuriliğinin üstündeki kıkırdak doku parçalanır ve kişi can verir (bazen mahkum can vermez ve felç geçirir. O halde bir subay silahını çıkarır ve felç geçiren mahkumun başına ateş eder. bu yüzden idam cezası infaz edilirken yalnızca bir subayın tabancasını yanına almasına izin verilir) Çarmıha germek nedir ? Kişiyi çarmıha gerdiğinizde bir süre sonra yine omuriliğinin etrafındaki kıkırdak doku parçalanır ve omurilik dışarıya çıkar. kişi can verir. Yine bazen mahkum ölmez ve felç geçirirdi. Bu halde triariilerden birisi mızrağını mahkumun kalbine saplar (bkz. İsa'nın idamı). Ha keza hangisi önce başlamıştır tam bilmiyorum ama. Çarmıha germek ve asarak idam etmek birbirinden türemiş cezalardır. Çarmıha germek, asarak öldürmenin daha uzun ve acılı şeklidir. Arap yarım adasında ise islam sonrası veya islam öncesi bilinen tarihinde uygulanmamış bir cezadır.

 

Dediğim gibi, şöyle çok basitçe bir arapça türkçe sözlüğe bakmak yerine. Lazın kulağını tersinden tutması hikayesi gibi varyasyonlar yapmak niye ? Yok başka bir ayette şöyle çevrilmiş, burada niye böyle çevrilmiş. İki anlamada geliyor. İsa'nin idamı anlatılırken elbette kelimenin çarmıha germek anlamı kullanılıyordur böyle çevirirsin. Kalkıp İsa'yı astılar demezsin.

 

Dersinki sözlükte yanlış, ha bunu anlarım. böyle bir iddiayı. Adam uzman filologdur. Araştırmıştır, Türkiye'de filologların yanlış çeviri yaptığını, sözlüğün yanlış hazırlandığını iddia eder. Koyar ortaya ispatını ve doğrusunu. Budur.

 

Onun yerine, sözlük anlamı böyleyken yanlış çevrildiğini iddia etmek niye. Bir çeviri yapılırken birden fazla anlama gelen kelimeler bir yerde ne anlamda kullanıldıysa mutlaka heryerde o anlamda mı kullanılır ?

 

Bir ikincisi savaş açanlardan bahsediyor. Cezanın muhatabı olarak dimi. Yok sanki başka bir şey kastediliyormuş gibi ajitasyonları gördümde bol bol.

 

not: bana ajitasyon çekmeye çalışacakları ciddiye almam. Varsa "Salb" kelimesinin arapçada asarak idam etmek anlamınada gelmediğini ispat edecek kişi yazsın. Bu kadar basit.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

nekadar hazinki rasyonelleştirmenin nasıl birşey oldugunu bilmeden benimle rasyonelleştirme iddası içindesiniz kendinizee sordunuzmu hiç bir fikrin iki karşıt görüşü oldugunu?biri kabul eder aklına yatkındır..bir diğeri reddeder onun da bu şekilde aklına yatkındır....

 

hayhak,

 

Burada gülücüksüz, "ayol"suz, "ay"sız bir tartışma varken, "konuyu anlamadım ama" deyip mahalle dudusu ağzıyla buraya gelip konuyu baltalayan sensin.

Elbette farkklı görüşler olacak. farklı görüş getirmiş olsaydın, cevap verirdik.

 

Şu laflar bana ait değil:

 

konuyu anladım ama soracagım birşey var tabiki....

 

1.şimdi bir insana nasıl olurda şöyle dene bilir..ya öldürüleceksin yada asılarak öldürüleceksin!

zira bu iki deyim aynı anlama cıkar

 

2.asılmak deyimi cok anlama cıkabilir:carmığa asılmak,güneş burcunu asılmak,idam sehpasına asılmak,bir kadına asılmak :) gibi...

 

adam nereye asılmak istendi,ve adam nereye asılmak istiyordu?işte soru bu...hadi size kolay gelsin :)

 

bu arada insanın capraz kesilmesi inanılmaz bir şekilde zekasını ve hislerini geliştirir bunuda düşünelim bakalım dogrumu!...

siz niye bukadar sinirlisiniz şekerim... :D
bi ciddiyim bi kararlıyım ayol anlayamaasınız ki beni :)ay ben ne yapıyorumki sorma gitsin beni intahar etcem kendimi sonunda en :) ben bu yola taş koymuşum :):) gibi şeyler böyle kelimelerin ardındaki bencilik hisleri....ben yıkıcıyım ben eleştirmenim tek başıma dünyayı ceviririm felan filan işte :)

 

ama nedennnn ben ciddi bir soru sordum bu yolda her sorua hükümlüsünüz....neden cevap vermiyorsunuz kiiiiii GÜLÜCÜK işte böyle birşey..

 

:P

 

nasıl acıkladım ama GÜLÜCÜK

 

Alıntıladığım yazılarına bak: tartışma ekranı alanına ait bir yazı mı, yoksa "kim daha fazla gülücük işareti koyabilecek" yarışmasına ait bir yazı mı belli değil.

 

Yazılarını buraya alıntılayamadım bile zira şu uyarı geliyor:

Bu forumda izin verilen mimik sayısından fazla mimik kullandınız. Lütfen mesaja eklediğiniz mimikleri azaltarak tekrar deneyin.

Bu nedenle gülücük ifadesi yerine GÜLÜCÜK yazdım. Forum formatına uyabilsin diye.

 

Bu nedenle, aşağıdaki söz sana yakışır, sana iade ediyorum.

 

yazık gerçekten cok yazık....

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sn. brainSlapper, asıl cevap vermeniz gereken iletileri kavrayış alanınızın dışındadır diye es geçip, ''sulu'' olarak nitelendirdiğiniz iletileri cevaplandırmanız da sizin takdiğiniz olsa gerek. Buyrun sn. Özedönüş'ü yanıtlayın.

 

Özedönüş'ün yazısı gayet açık, cevap vermemi gerektiren bişey yok. Özedönüş'e itirazın varsa, sen cevapla.

 

Evet,sözlüğe baktığımızda Kuranda geçen ve bizim mealcilerişn de çevirdiği anlamları kıyaslıyoruz.

 

???

 

çarmıha germek,sert davranmak

??????; Darağacına asmak

 

Özellikte darağacına asma anlamındaki asmak için ş-n-k harfleri devreye giriyor.Diğer taraftan Hz.İsa ileilgili anlatan diğer bir ayette bunu doğruluyor.İyi de Edip Yüksel ve Yaşar Nuri gibileri nasıl bunu görmezlikten gelmişler.

Yani anlam asılma değil çarmıha gerilmedir.

 

Ancak ayet iyice okunduğunda yeni bir ceza kuralının getirilmediğini görmek mümkündür.Musevi şeriatı ile ilgili olabileceği gibi ceza kavramından yola çıkarak içine düşecekleri durumu haber vermekle de ilgili olabilir.Çünü diğer cezalar gibi burada kesin asın demek yerine cezasının niteliğini vurgulamıştır.Çünkü ilgili ceza İslamın eziyetsiz cezalandırma prensibine terstir.

Darağacına asma sözlük anlamına baktığımda salebenin anlam dünyası ile ilişkisi yoktur.Bunun nerden geldiğini araştırmakta fayda vardır.

 

Kavrayış kapasitesi eksikliği çeken heralde ben değilim.

 

*

 

Özedönüş'ün yazısında itiraz edebileceğim tek şey var ki zaten sayın maraba ve halkalıyıldız itiraz etmişler, o da, "Çünkü ilgili ceza İslamın eziyetsiz cezalandırma prensibine terstir." şeklindeki ifadesidir.

 

Zira kutsallık iddiasında bulunan hiçbir kitapta Kuran'daki kadar açık ve net işkence tarifi yapılmaz. Bu nedenle Özedönüş'ün "Çünkü ilgili ceza İslamın eziyetsiz cezalandırma prensibine terstir." iddiası temelsizdir, ayrıca Kuran'a aykırdır.

 

Zira Kuran cezalandırmayı işkence, eziyet şeklinde öngörmektedir.

 

Kuran'ın fantazilerine inanmama suçuna (!) öngördüğü cezaların hepsi, işkencedir, eziyettir.

 

* İnanmayanları susuz ve yayan olarak cehenneme götürmek.

* Zakkum yedirmek.

* Kaynar su içirmek

* İrinli su içirmek.

* Kızgın demirden kamçılar, zincirler ve bukağılarla olmadık işkenceler edtmek.

* Ateşten giysiler giydirmek.

* Başlarına kaynar su dökmek, lav dökmek.

* İnsan kızartılan kebaphanenin ateşi köreldikçe körüklemek.

* Kebap olan insanların sürekli derilerini değiştirerek sonsuza kadar acı çepmekelerini sağlamak.

 

Bu cezalar, ceza değil, işkencedir, eziyettir.

Bu işkencelerin hepsi maalesef psikopatlığın sınırını zorlamakadır.

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hımm

 

Yine bu iddianın kaynağının altını çizerim. Yine "misyonerlikle suçluyorlar" diye arabesk yapılır.

 

Bilimsel metodu kullanıcam arkadaşların aksine.

 

KURAN-I KERİM ( ARAPÇA - LATİN HARFLİ )

33. İnnema cezaüllezıne yüharribunellahe ve rasulehu ve yes'avne fil erdı fesaden ey yükattelu ev yüsallebu ev tükattaa eydıhim ve ercülühüm min hılafin ev yünfev minel ard zalike lehüm hızyün fid dünya ve lehüm fil ahırati azabün azıym

 

QURAN ( ENGLISH ) ( BY A. YUSUF ALİ )

33. The punishment of those who wage war against Allah and His Messenger, and strive with might and main for mischief through the land is: execution, or crucifixion, or the cutting off of hands and feet from opposite sides, or exile from the land: that is their disgrace in this world, and a heavy punishment is theirs in the Hereafter;

 

QURAN ( ENGLISH ) ( BY M.H. SHAKIR )

33. The punishment of those who wage war against Allah and His apostle and strive to make mischief in the land is only this, that they should be murdered or crucified or their hands and their feet should be cut off on opposite sides or they should be imprisoned; this shall be as a disgrace for them in this world, and in the hereafter they shall have a grievous chastisement,

 

QURAN ( AZERBAIJANI )

33. Allaha və Peyğəmbərinə qarşı vuruşanların, yer üzündə fitnə-fəsad salmağa çalışanların cəzası ancaq öldürülmək, çarmıxa çəkilmək, ya da əl-ayaqlarının çarpazvari (sağ əllərilə sol ayaqlarını) kəsilməsi, yaxud da yaşadıqları yerdən sürgün olunmalıdırlar. Bu (cəza) onlar üçün dünyada bir rüsvayçılıqdır. Axirətdə isə onları böyük bir əzab gözləyir.

 

QURAN ( PORTUGAL )

33. O castigo, para aqueles que lutam contra Deus e contra o Seu Mensageiro e semeiam a corrupção na terra, é que sejam mortos, ou crucificados, ou lhes seja decepada a mão e o pé opostos, ou banidos. Tal será, para eles, um aviltamento nesse mundo e, no outro, sofrerão um severo castigo.

 

LE SAINT CORAN ( FRENCH )

33. La récompense de ceux qui font la guerre contre Allah et Son messager, et qui s'efforcent de semer la corruption sur la terre, c'est qu'ils soient tués, ou crucifiés, ou que soient coupées leur main et leur jambe opposées, ou qu'ils soient expulsés du pays. Ce sera pour eux l'ignominie ici-bas; et dans l'au-delà, il y aura pour eux un énorme châtiment,

 

EL SAGRADO CORAN ( SPANNISH )

33. Retribución de quienes hacen la guerra a Alá y a Su Enviado y se dan a corromper en la tierra: serán muertos sin piedad, o crucificados , o amputados de manos y pies opuestos, o desterrados del país. Sufrirán ignominia en la vida de acá y terrible castigo en la otra.

 

IL SACRO CORANO ( ITALIAN )

33. La ricompensa di coloro che fanno la guerra ad Allah e al Suo Messaggero e che seminano la corruzione sulla terra è che siano uccisi o crocifissi, che siano loro tagliate la mano e la gamba da lati opposti o che siano esiliati sulla terra: ecco l'ignominia che li toccherà in questa vita; nell'altra vita avranno castigo immenso ,

 

*

 

Arkadaşımızın kullandığı bilimsel mehod nasıl bir mehodsa, o mehoddan anlıyoruz ki, Kuran bütün dillere yanlış çevrilmiş sadece Türkçe'ye doğru çevrilmiş !!!

 

Ne bilimsel metodmuş be, inandığın herşeyi doğru çıkarıyor, inanmadıklarını ise yanlış çıkarıyor!!! Bana yaramaz bu metod ama, sahibini süper mutlu ediyor olmalı.

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Evet bilimsel metod bir kelimenin anlamını diğer dillere çeviriler üzerinden çözmeye çalışmak. Bunu ne kadar bilmimsel ya da ne kadar akılla bağdaşır olduğuna değinme ihtiyacı duymuyorum.

 

Arapça bu kelimenin kökeni ne ? "Salb" Türkçedeki anlamı ne ? Asarak öldürmek, çarmıha germek.

 

Eski türkçede asarak öldürmenin karşılığı ne ? "Salbetmek"

 

Bizim konumuz ne? Türkçe'ye bilerek veya bilmeyerek doğru mu çevrilmiş, yanlış mı? Bu teknik bir şeydir

 

Diyorum ya. Çıkarsın ortaya uzman filolog olarak, Salb kelimesi sadece çarmıha germek anlamına gelir, türkçeye asarak idam etmek olarak çevrilmez dersin. İspatını, bulgularını koyarsın ortaya bunun bir mantığı vardır. Biz burada dil biliminden bahsediyoruz. Salb kelimesinin arapça türkçe sözlükteki karşılığı "asarak öldürmek, çarmıha germek, kemikten yağ çıkarmak" tır. Bunun nesine muhalefet edilir, nesine karşı çıkılır anlamak mümkün değil.

 

Diyorum ya lazın kulağını tersten tutması gibi, diğer dillere şöyle çevrilmiş böyle çevrilmiş. Dünyanın en basit işi, açacaksın sözlüğü bakacaksın "Salb" ın türkçesi ne diye.

 

Kuran ingilizceye çevrilirken "Namaz" kelimesi de "pray" olarak çevrilir. Namazı temsil eden başka bir kelime kullanılmaz. Yani Kuran'daki "salat" kelimesi kuranın ingilizce çevirisinde "dua" olarak geçer. Oysa dua ve namaz aynı şeyler midir? Hayır namaz fiziksel zikirle dua edilen bir ibadettir. Arapçada "salat" kelimesi namaz içinde dua içinde kullanılabilir. Adamların dininde ibadet dua üzerine kurulu olduğu için zamanında dillerine böyle çevirmiştir bunu. İngilizce de namaz kılmayı, dua etmek olarak ifade etmiştir adamlar. Yani kelimenin dua anlamını kullanmıştır kendi dillerine çevirirken

 

diyelimki elinizde arapçadan ingilizceye çeviri yapan bir sözlük. Ve ingilizceden türkçeye çeviri yapan bir sözlük var, birde arapçadan türkçeye çeviri yapan sözlük. Bunda bilimsel yöntem nedir? Önce arapçadan ingilizceye çeviri yapan sözlükle kelimeyi arapçadan ingilizceye çevirmek. Sonra çıkan kelimeyi ingilizceden türkçeye çeviri yapan sözlükle türkçeye çevirmek mi? bunu akıl alırmı. Yoksa arapçadan türkçeye çeviri yapan sözlüğü kullanmak mı bilimsel ve mantıklı olan ?

 

Buyrun deniyelim. Arapçada namaz kılmak için kullanılan "salat" kelimesini önce arapça ingilizce sözlükten ingilizceye çevirelim. Ne çıktı "pray". Şimdi bunu ingilizceden türkçeye çeviri yapan sözlükten geçirelim. Ne çıktı? "Dua etmek"

 

Peki birde arapçadan türkçeye çeviren sözlüğü kullanalım. "Salat". Ne çıktı? "Namaz kılmak, dua etmek"

 

Ne olarak çeviririz şimdi. Dua etmek olarak mı? Hayır namaz kılmak olarak.

 

Şimdi bizim "bilimsel" arkadaşlarımız şöyle yapar bu mantıkla. Alır kardeşim kuranın ingilizce çevirisini "aha bakın, ingilizceye dua olarak çevrilmiş, türkçeye neden namaz olarak çevriliyor yanlış" der. Yani kuranın türkçe çevirisini akıllara zarar bir şekilde kelimenin türkçe anlamına bakarak değil. İngilizce çevirisi üzerinden yapmaya çalışır

 

Tabi biz yine onlara, kardeşim alın elinize bir sözlük türkçedeki karşılığı neymiş ona bakın deriz. Hani en basit, ve en mantıklı olanını öneririz.

 

Salb; Asarak öldürmek, çarmıha germek, kemikten yağ çıkarmak.

 

Bu kadar basit. nesine muhalefet ediyorsunuz. Yok şu dile böyle çevrilmiş, bu dile böyle çevrilmiş. Sözlüğe muhalefet ediyorsanız muhatabınız TDK'dır. Hazırla tezini sun literatüre. Artık gülerlermi, kovarlar mı onu bilmem. Ama internet ya. Nerede bir saçma sapan bir iddia var. Onu savunmak için, her türlü mantıksızlığa sayfalar dolusu övgü düzmek "bilimsellik" olabiliyor.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Birincisi, acaba diğer dillerde asarak öldürmek ve çarmıha germek fiilleri ayrı ayrı karşılıklara sahip değil mi ?

Tüm dillere "çarmıha germek" şekilde neden çevrilmiş?

 

İkincisi, islam kültüründe "çarmıha germek" şeklinde bir cezanın uygulanmıyor olması dikkat çekici, evet. Ama bunun gibi, Kuran'da yazan ancak uygulanmayan cezalarda yok mu acaba?

 

Bunları iyi değerlendirmek lazım.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Koskoca ingilizce ve diğer latin kökenli dillerde. Namazı tarif edecek başka bir kelime yok muda. Dua olarak çevirmişler. Ve Namazı dua olarak çevirmiş olmaları bizim için kriter mi?

 

Çok basit olduğu halde ısrar niye? Bu kelime arapçadan türkçeye böyle çevriliyor. İki anlamı da var. Hatta üç anlamıda. Kelimenin bir anlamı çarmıha germek, bir anlamı asarak öldürmek. Türkçede bu kelime hep asarak öldürmek anlamında kullanılmış. Ha keza mahkemeler "salbetmek" olarak ceza vermiş.

 

Çarmıha germek anlamı; Roma imparatorluğu dışında hiçbir devlet tarafından uygulanmayan bir idam biçimi. Arabistanda ise, ne islam öncesi, ne islam sonrası hiç uygulanmamış. Bahsi bile geçmemiş. Kimseye böyle bir ceza verilmemiş. Kimse bunla tehdit edilmemiş.

 

İkinci anlamı asarak idam etmek. Binlerce yıldır gerek arabistanda gerekse bizim coğrafyamızda uygulanan bir idam cezası. Gerek yüksek bir yerden düşürerek . Gerekse iple sertçe boynu kavrayarak. Yani ip vasıtasıyla omuriliği parçalayarak.

 

Salat kelimesi, hem dua etmeyi, hem namazı anlatabilir bizim dilimizde. Peki biz hangisini kullanırız çevirirken. Müslümanlar namaz kıldığı için. Namazı. Batı dillerine dua etmek olarak çevrildi diye bizde "dua etmek"olarak mı çeviricez. Dediğim gibi. Arapça-Türkçe sözlük çevirisi yerine. Önce arapça ingilizce çeviri, ardından ingilizce türkçe çeviri yapmayı akıl mantık alır mı? Bu bilimsel bir metod olur mu ?

 

Arapça bir kelimenin türkçe anlamı açık ve netken. İngilizceye nasıl çevrildiğini esas almak kadar saçma bir şey olur mu? Hayır iki gram dil bilgisi olan herkes bilir bunu. Ossama filmini türkçe dublajla izlersin, Taliban üyesi sütçüye "hadi gel cuma namazını kılıcaz" der. Türkçe altyazılı izlersin "hadi gel cuma duasını edicez" der. Niye çünkü türkçe altyazıyı üretici firma tarafından ingilizceden çevirmiştir. Türkçe dublaj ise türkler tarafından yapılmıştır. .

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Arapça bu kelimenin kökeni ne ? "Salb" Türkçedeki anlamı ne ? Asarak öldürmek, çarmıha germek.

 

Eski türkçede asarak öldürmenin karşılığı ne ? "Salbetmek"

 

Bizim konumuz ne? Türkçe'ye bilerek veya bilmeyerek doğru mu çevrilmiş, yanlış mı? Bu teknik bir şeydir

 

Diyorum ya. Çıkarsın ortaya uzman filolog olarak, Salb kelimesi sadece çarmıha germek anlamına gelir, türkçeye asarak idam etmek olarak çevrilmez dersin. İspatını, bulgularını koyarsın ortaya bunun bir mantığı vardır. Biz burada dil biliminden bahsediyoruz. Salb kelimesinin arapça türkçe sözlükteki karşılığı "asarak öldürmek, çarmıha germek, kemikten yağ çıkarmak" tır. Bunun nesine muhalefet edilir, nesine karşı çıkılır anlamak mümkün değil.

..

Tabi biz yine onlara, kardeşim alın elinize bir sözlük türkçedeki karşılığı neymiş ona bakın deriz. Hani en basit, ve en mantıklı olanını öneririz.

 

Salb; Asarak öldürmek, çarmıha germek, kemikten yağ çıkarmak.

 

Bu kadar basit. nesine muhalefet ediyorsunuz. Yok şu dile böyle çevrilmiş, bu dile böyle çevrilmiş. Sözlüğe muhalefet ediyorsanız muhatabınız TDK'dır. Hazırla tezini sun literatüre. Artık gülerlermi, kovarlar mı onu bilmem. Ama internet ya. Nerede bir saçma sapan bir iddia var. Onu savunmak için, her türlü mantıksızlığa sayfalar dolusu övgü düzmek "bilimsellik" olabiliyor.

 

*********** binde birini, getirdiğin tarifin ne anlama geldiğini anlamak için kullan, daha iyi sonuç alırsın.

 

Arapça bu kelimenin kökeni ne ? "Salb" Türkçedeki anlamı ne ? Asarak öldürmek, çarmıha germek.

 

Salip: Haç.

Ehli-salip: Haçlılar.Kökü salebe olan, salip, ehlisalip gibi bir kelimelere kök olmuş ve haç/çarmıh anlamına gelen bir kelime, TDK'nın Türkçe sözlüğünde de anlamları içinde "çarmıha germek" bulunan bir kelime, bütün yabancı dillere ve Azerbaycan Türkçesine "çarmıha germek" olarak tercüme edilen bir kelime, Türkiye Türkçesine "asılmak" asılmak olarak tercüme ediliyor ve bu yanlış bir çeviridir denince "saçma sapan iddia mı oluyor bu"? Bunu dile getirmek mantıksızlığa övgü mü oluyor?

 

Tabi biz yine onlara, kardeşim alın elinize bir sözlük türkçedeki karşılığı neymiş ona bakın deriz. Hani en basit, ve en mantıklı olanını öneririz.

...

Dünyanın en basit işi, açacaksın sözlüğü bakacaksın "Salb" ın türkçesi ne diye.

 

Baktık Türkçedeki karşılığına. Hatta Azerbaycan Türkçesine de baktık.

Bizim iddiamızla çelişen bir şey yok sözlükte. Zira sözlükte var "salb: çarmıha germek" tanımı.

 

Salb; Asarak öldürmek, çarmıha germek, kemikten yağ çıkarmak.

 

Sana lafını iade ediyorum:

 

Salb kelimesinin arapça türkçe sözlükteki karşılığı "asarak öldürmek, çarmıha germek, kemikten yağ çıkarmak" tır. Bunun nesine muhalefet edilir, nesine karşı çıkılır anlamak mümkün değil.

 

************** sözlükte böyle böyle diyor, bu şekilde de çevrilebilir, bu şekilde de çevrilebilir de, sana da biraz hak verelim.

 

Ya da, ftoyd gibi mert ol, "Çaprazlama kesilmeleri bizi dinden soğutmadı,çarmıha germe mi soğutacak" de, yine saygımız kalsın.

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

****

 

dediğimiz gibi salb kelimesi, asarak idam etmek, çarmıha germek anlamlarına gelmektedir. Dolayısıyla asarak idam etmek yanlış bir çeviri falan değildir. Salbı kullanırken çarmıha germeyide, asmayıda anlatırsın. Hiçkimse çarmıha gerilmediyse, hiç kimsenin çarmıha gerilmesi söz konusu olmadıysa, ve ne Hz Muhammed yaşarken, ne de ondan sonra böyle bir ceza söz konusu olmadıysa tabiki anlatılan kelimenin asarak idam anlamıdır. Çünkü uygulanan idam cezası budur.

 

Salbın türkçeye yanlış çevrildiğini iddia eden "uzman filolog" hazırlar tezini Türk Dil Kurumu'na sunar. Bu kadar basit.

 

Kalkıp, kelimeyi önce ingilizceye çevirip, sonra türkçeye çevirmek yerine basitçe arapçadan türkçeye çevirir.

 

Salat hem dua etmeyi, hem namaz kılmayı anlatır. Batı dillerine dua etmek olarak çevrildi diye. Namaz yerine dua kelimesini kullanmak ne kadar saçmaysa. Batı dillerine böyle çevrildi diye. Hem asmak, hem çarmıha gelmek anlamına gelen bir kelimeyi, arap yarım adasında yaygın idam biçimi yerine hiç ama hiç uygulanmamış olan "çarmıha germek" olarak çevirmekte o kadar saçmadır. Onu geçtim, "asarak idam etmek" çevirisine batı dillerine böyle çevrilmiş diye itiraz etmek abesle iştigaldir.

 

Artı otursun meraklısı kendi mertliğini tartışsın. Ama bizim konumuz tartışmacıların mertlikleri, na mertlikleri değil. Tartışılan konu.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Salbın türkçeye yanlış çevrildiğini iddia eden "uzman filolog" hazırlar tezini Türk Dil Kurumu'na sunar. Bu kadar basit.

 

Salb kelimesinin ve türevlerinin Türkçeye çevirisinde, bizim tezimize muhalif bişey yok. Aksine bizim tezimizi destekliyor kelime ve türevleri.

 

Salip: Haç.

Ehli-salip: Haçlılar.

Salb: Asarak öldürmek, çarmıha germek, kemikten yağ çıkarmak.

 

Öncelikle, tartışma formatı, ya birini alkışlamak, yada şahsına saldırmak olan insanları ciddiye almıyorum. İnsanların karşısındakine hakaret ederek kendini savunmaları sadece acziyetlerini ortaya koyar.

 

Bence de.

 

Tartışmaya aşağıdaki ifadeleri kullanarak katılan bir insanın, "üzüm yemekten ziyade, bağcıyı nasıl dövebilirim" konusu üzerinde uğraştığı, konuyla değil, insanlarla uğraşmak olduğu açıktır.

 

Hımm

 

Yine bu iddianın kaynağının altını çizerim. Yine "misyonerlikle suçluyorlar" diye arabesk yapılır.

 

Bilimsel metodu kullanıcam arkadaşların aksine.

Ortada İnternet var, sözlük var, salip'in, ehlisalip'in ne anlama egldiği açık, kelimenin sadece İngilizceye değil Azerbaycan Türkçesine ve başka dillere nasıl çevrildiği ortada, başka söze lüzum görmüyorum.Bunca yazı yazıyoruz. Kimin acz içine düştüğü, kimin hurafe rasyonelleştirme işini bilimsellik diye pazarlamaya çalıştığı ortadadır.

 

*********.

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili Yarasa,

 

Valla bana korku tüneli gibi geliyor.

 

Yaradan bu kadar acımasız olabilir mi?

 

Ben kendimi istediğim kadar zorlayım, yok... Olmuyor işte.

 

Sevgili halkalıyıldız,

 

Kendini ne kadar zorlarsan zorla, o işkenceleri tasavvur edemezsin, zira Kuran'da öngörülen işkenceler akıl sağlığına sahip birinin tasavvur edebileceği şeyler değildir. Bunlar ancak psikolojik dengesi bozuk birinin tasavvur edebileceği işkencelerdir.

 

Yukarıda yazdım, Kuran'da öngörülen cezalar, ceza değil, işkencedir, eziyettir.

Bu işkencelerin hepsi maalesef psikopatlığın sınırını zorlamaktadır.

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ortada sözlük var, internet var, akıl var mantık var.

 

İddia ne ? Türkçeye yanlış çevrilmiş kelimenin anlamı çarmıha germek. Asılarak idam edilmek değil.

 

Bakıyoruz sözlüğe kelimenin üç anlamından birisi asılarak idam etmek. Yanlış demenin dayanak noktası ne ? Batı dillerine öyle çevrilmiş. Batı dillerine namazda dua diye çevrilmiş.

 

Türkçede salb kelimesi arapçadan asarak idam etmek olarak çevrilmiş. Salbetmek asarak idam etmek olarak kullanılmış.

 

Arabistanda ne islamdan önce, ne islamdan sonra Çarmıha germek diye bir ceza olmamış, uygulanmamış. Hiç kimse çarmıha gerilmemiş, hiç kimseye böyle bir ceza verilmemiş. Ama çok kişi asılmış. Dolayısıyla kelimenin alakalı iki anlamından doğru olanı "asarak idam etmek" olarak çevirmek. Çünkü çarmıha germek hiç uygulanmamış, yaşanmamış, adı sanı bile geçmemiş ne islamdan sonra ne islamdan önce.

 

Örneğinide veriyoruz. Salat kelimesi kuranda hem dua etmek için hemde bedensel zikir içeren bir ibadet olan namaz kılmak için kullanılır. Batı dillerinde sadece "dua" olarak çevrilmiştir. Biz salatı dua etmek için kullanıldığı yerlerde "dua" olarak, namazı anlatmak için kullanıldığı yerlerde "namaz" olarak çeviririz.

 

Bunun, salatın ingilizcesi "pray" ı türkçeye çevirip. Namaz olarak çevirmek yanlış demekten farkı yoktur.

 

Yine haksız olanın ısrarla konuyu kişiselleştirme çabalarına da prim vermem. Kimse boşuna uğraşmasın.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bunun, salatın ingilizcesi "pray" ı türkçeye çevirip. Namaz olarak çevirmek yanlış demekten farkı yoktur.

 

İngilizce değil, birsürü dil verdik, Arapça dahil.

O dilleri beğenmediysen, Azerbaycan Türkçesine bak. O da Türkçe. Ya da Azerbaycan Müftülüğüne bir yazı yaz, yanlış çevirmişsiniz de.

 

Sayfgılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Evet bilimsel metod bir kelimenin anlamını diğer dillere çeviriler üzerinden çözmeye çalışmak. Bunu ne kadar bilmimsel ya da ne kadar akılla bağdaşır olduğuna değinme ihtiyacı duymuyorum.

 

Bilim evrenseldir.

...........................

 

Bu yönüyle bilim evrenseldir ve tüm insanlığı ilgilendirdiği için öncelikle ortak bir dili olmak zorundadır. Bilim sınır tanımaz ve tanımamalıdır da. Bilimin milliyeti yoktur, bilim insanı buluşunu geniş kitlelere ulaştırmak için kendi milliyeti ve ulusal değerlerinin üzerine çıkarak dünya iletişiminde yaygın olarak kullanılan herhangi bir dille yayın yapabilir. Bir dilin yaygın olarak konuşulması o dilin konuşulduğu ülkenin veya ulusun pazar payı ile direkt olarak ilgilidir. Pazara hakim olanlar pazara kendi dillerini kabul ettirerek başlamışlardır. Bu dil geçmişte Latince’ydi sonraları Fransızca oldu şimdi ise İngiltere ve Amerika’nın pazar hakimiyetlerinden dolayı İngilizce’dir. Bilim insanı hiçbir zaman gurur ve onur meselesi yapıp ‘benim dilim en iyisidir’ deyip çoğunluğun üzerinde anlaşabileceği bir dilde bilimsel yayın yapmaya karşı olmamalıdır. Doç. Dr. İbrahim ORTAŞ

 

Konuyla ilgisi olduğu için alıntılanmıştır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

konuyla alakası tam bir alakasızlık olmuş.

 

Çeviride dilbilimsel metod. Bir dilden direk öbürüne çevirmektir. Yanlış ve ancak mecburi durumlarda kullanılan metod. Çeviriden, çeviri yapmaktır.

 

Arapçadan direk türkçeye çevirmek doğru metoddur.

 

Arapçadan ingilizceye çevirmek. Sonrada ingilizceden türkçeye çevirmek yanlış metoddur.

 

Basit örneğimide verdim. Salat kelimesini Arapçadan türkçeye çevirirseniz. Hem dua etmek, hem namaz kılmak anlamlarını bulursunuz. Geçtiği yere görede namaz kılmayımı, dua etmeyi mi anlattığını anlarsınız.

 

Ama. "Salat" kelimesini önce ingilizceye çevirirseniz "pray" olur. Pray kelimesi sadece dua etmek anlamına gelir. Başka anlamı yoktur. Bu yüzden onu türkçeye çevirince "dua etmek" anlamı çıkar.

 

Yani anlam kaybı oluşur. Arapçadan direk türkçeye çeviren kişi. Namaz kılmak anlamına ulaşabilir. Önce ingilizceye sonra türkçeye çeviren kişi ise. Hiçbir şekilde Namaz kılmak anlamına ulaşamaz. Sadece dua etmek anlamı çıkar.

 

Bilimin evrensel olmasıyla. Evrensel bilim dilinin ingilizce olmasıyla. İngilizce üzerinden çeviri yapmanın ilgisi alakası bile yoktur. Hattı zatında. Yabancı kaynakların üzerinde "orjinal çeviri" , "ingilizceden çeviri" gibi ifadeler bulunur. Makbul olanı "orjinal çeviridir". Ancak bu yoksa insan "ingilizceden çeviri" yazanı kullanır kaynak olarak. Bir dilde yazılan eser direk o dilden değilde, başka bir çeviriden tercüme edilirse, anlam kaybı oluşur. Bunuda kitapla uzaktan yakından alakası olan herkes bilir

 

Yukarıda güzel bir örneğini verdim.

 

Çeviri ve tercüme uzmanlık isteyen bir alandır. Ve bilimsel bir metodu vardır. Özellikle farklı kültürler ve uzak medeniyetler arasında çeviride büyük anlam kayıpları oluşur.

 

mesela brainin verdiği örneklerde portekizce çeviride, "Allah" yerine, " tanrı" anlamına gelen "Deus" kelimesi kullanılmış. "Allah" ile hristiyanların "tanrı" sı aynı şey midir? Hayır değildir. Ve kuranda "tanrı" kavramı Allah'ı değil başka sembolleri ifade eder. Putlara tanrı denir kuranda. Ama böyle çevrilmiş. Portekiz dilinden çeviri yaparsan "Deus" u tanrı anlamına ulaşırsın. Allah kavramına değil.

 

İngilizcede İsa'dan bahsederken "our lord" denilebilir. Bir hristiyan bunla isanın kastedildiğini anlar. Ama bunu Türkçeye motomot bir şekilde "lordumuz" diye çevirirsen cümleyi okuyan kişi İsa'nın kastediliğini anlayamaz. Eğer ek bir açıklama yoksa. Bu yüzden çevirmen bunu İsa olarak çevirir okuyan anlasın diye.

 

Yani tercümede bilimsel bir metod vardır. Bu kullanılır ve buna göre değerlendirilmelidir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Salb'in asma anlamını içermesi hiç bir şeyi değiştirmez. "Haça asmak" diye tercüme edilir o zaman. Çünkü köken aynı, salip, haç demek. İp ile asma olsaydı "şeneka" deneceğini bir forumcu belirtmiş, bir başka forumcu anlamı reddetmeyip olduğu gibi inandığını belirtmiş, bir başkası bununla derin manevi acılara sürüklenmenin kastedildiğini söyleyerek tevil yoluna gitmiş. Bunlar hep dine inanan forumcular. Fakat inandıkları dini şirin gösterme çabasında olan revizyonistler değiller. Neyse öyle kabul edip inanıyorlar. Revizeciler daha tehlikeli bir işlev üstleniyorlar. İnsanları uyumaya devam etmeye yöneltiyorlar. "uyuyun uyuyun, bir şey yok, öyle şey yok, uyuyun" diyorlar. Öyle bir şey yok demekle öyle bir şey olmama durumu elde edilemiyor. Bunlar ayette geçen, kadınları "darb" etmenin "mendil ucuyla şöyle bir dürtmek" anlamına geldiğini iddia edecek kadar komik de olmuşlardı. Mendil de nerden çıktı kimse anlayamaz elbette, bari değneğin ucuyla azıcık, yumuşacık "höööt" diyerek dürttürseler neyse...

 

Gelelim haça asmanın uygulana gelen bir ceza olmayışına. Muhammed bir seferde de bir kaç kişinin ismini verip "bunları yakalarsanız ateşe atıp yakın" diye emretmiş, fakat öfkesi geçince ve iyiliği emreden bir dine bunun yakışmayacağını, antipati toplayacağını düşününce bu emri geri almıştı. Aynı şey haça asmada da geçerli olmuş olmalı. Fakat bu kez tepesi çok attığı bir anda vahiyle bu emri aldığını iddia ettiği ve kafası çok kızarsa belki de uygulayabileceğini, üstelik Kuranı ikidebir yaz boz tahtasına çevirmenin uygun olmayacağını düşünüp geri almamış olmalı. Recm ayetini geri alması ve "keçi yedi" demesi yeterince tartışma yaratmış zaten. Üstelik hristiyan sembolü haçı kullanmanın şık düşmeyeceğini, hatta idam edileni kutsallaştırabileceğini bile düşünmüş ve uygulatmamış olmalı.

 

Kimse ingilizceden çeviri yapmıyor. Sadece yabancı metinlerde çevirinin doğru, Türkçe metinlerde eksik (asma ama, haça asma) olduğu söyleniyor. Bu, ingilizceden çeviri yapma anlamına gelmiyor.

 

"Madem çarmıha germek, hani arapçada çarmıh, hani germek?" diye sormak, dürüst olmayan bir çarpıtmadır. Salb, haça asmaktır veya germektir, kollarını iple mi haça bağlarsın, çiviyle mi çakarsın, o senin vicdansızlığına kalmış. Ama "haç" anlamı kesin...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Arapçadan ingilizceye çevirmek. Sonrada ingilizceden türkçeye çevirmek yanlış metoddur.

 

Çevirinin her ne kadar kısa yoldan olması bilimsel metod ise de, tüm dillerle mutabakat sağlaması da ayrıca bilimselliğin evrensel uzlaşı zorunluluğu metodudur.

 

Ayrıcalık taşıyan, diğer dil çevirileri ile çelişen çeviriler bilimsel değil, olsa olsa amaçlı bir çeviridir.

 

Evrensel uzlaşı, bilimsel olmanın kaçınılmaz metodudur. Çelişen ulusal çeviriler zaten bilimsel olamazlar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Elimizde iki ayet var ve bu ayetlerde geçen bir kelime. Ayetler türkçeye çevrilirken bir ayette çarmıha germe diğerinde ise asmak şeklinde yorumlanıyor.

 

Sayın Demirefe, çok güzel tespitlerde bulunmuşsunuz. Özellikle de Muhammed'in benzer konulardaki tavırları hakkında. Ancak bu durum olsa olsa, revizyonistlerin işi olur diye düşünüyorum.

 

Kaldı ki bunu tartışmak çok manasız. Yok ingilizceden türkçeye yok arapçadan farsçaya ordan fransızcaya... Bunları araştırmaya lüzum yok! Çünkü iki ayette iki farklı çeviri var. Hadi ikna olmadık, araştıralım. Sayın Brain bir sürü dile ait çevirileri ortaya koymuş. Daha ne için itiraz edilir, ne ispatlanmaya çalışılır, amaç nedir anlamak mümkün değil!

 

Saygılar...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kuran ingilizceye çevrilirken "Namaz" kelimesi de "pray" olarak çevrilir. Namazı temsil eden başka bir kelime kullanılmaz. Yani Kuran'daki "salat" kelimesi kuranın ingilizce çevirisinde "dua" olarak geçer. Oysa dua ve namaz aynı şeyler midir? Hayır namaz fiziksel zikirle dua edilen bir ibadettir Adamların dininde ibadet dua üzerine kurulu olduğu için zamanında dillerine böyle çevirmiştir bunu. İngilizce de namaz kılmayı, dua etmek olarak ifade etmiştir adamlar. Yani kelimenin dua anlamını kullanmıştır kendi dillerine çevirirken

 

 

 

Peki birde arapçadan türkçeye çeviren sözlüğü kullanalım. "Salat". Ne çıktı? "Namaz kılmak, dua etmek"[/u]

 

Ne olarak çeviririz şimdi. Dua etmek olarak mı? Hayır namaz kılmak olarak.

 

Şimdi bizim "bilimsel" arkadaşlarımız şöyle yapar bu mantıkla. Alır kardeşim kuranın ingilizce çevirisini "aha bakın, ingilizceye dua olarak çevrilmiş, türkçeye neden namaz olarak çevriliyor yanlış" der. Yani kuranın türkçe çevirisini akıllara zarar bir şekilde kelimenin türkçe anlamına bakarak değil. İngilizce çevirisi üzerinden yapmaya çalışır

 

Tabi biz yine onlara, kardeşim alın elinize bir sözlük türkçedeki karşılığı neymiş ona bakın deriz. Hani en basit, ve en mantıklı olanını öneririz.

 

Salb; Asarak öldürmek, çarmıha germek, kemikten yağ çıkarmak.

 

Bu kadar basit. nesine muhalefet ediyorsunuz. Yok şu dile böyle çevrilmiş, bu dile böyle çevrilmiş. Sözlüğe muhalefet ediyorsanız muhatabınız TDK'dır. Hazırla tezini sun literatüre. Artık gülerlermi, kovarlar mı onu bilmem. Ama internet ya. Nerede bir saçma sapan bir iddia var. Onu savunmak için, her türlü mantıksızlığa sayfalar dolusu övgü düzmek "bilimsellik" olabiliyor.

 

 

Sayın Cyrano yeni bir dil bilimi icad ediyor.Nasılmı? Arapça kavramları arapça kavramlarla çeviri yaparak. Diyorki

 

. Arapçada "salat" kelimesi namaz içinde dua içinde kullanılabilir.

 

Kullanılamaz efendim,çünkü türkçeye girmiş olan dua kelimeside arap kökenlidir.

 

Yani,salat hem namaz hemde dua için kullanılamaz,çünkü arapça bir kavramı arapça başka bir kavram ile tercüme etmek laf turşusu yapmak demektir..

 

 

 

Ahkaf 5. Ve men edallü mimmey yed'u min dunillahi mel la yestecıbü lehu ila yevmil kıyameti ve hüm an duaihim ğafilun

 

Ahkaf 5- Allah'ı bırakıp da kıyamet gününe kadar kendisine hiç bir cevap veremeyecek olan putlara dua eden kimseden daha sapık kim olabilir? Oysa taptıkları şeylerin, onların dualarından haberleri bile yoktur.

 

Peki dua nedir?Dua çağırmak yalvarmak demektir

 

Ahkaf 5- Allah'ı bırakıp da kıyamet gününe kadar kendisine hiç bir cevap veremeyecek olan putlara yalvaran kimseden daha sapık kim olabilir? Oysa taptıkları şeylerin, onların yalvarmalarından haberleri bile yoktur.

 

Mütercimler aynı kavram için neden hem türkçe hemde arapça kökenli bir kavramı anlam olarak kullanır?Sebebi ise gayet açıktır

 

Kafalarda şekillenen tanrı inancı ile kuranadaki tanrı tanımlaması birbirine 90 derece zıttır. Bu zıtlığı yok edebilmek için böyle absürd tekniklere başvurmaktadırlar.

 

Bir örnek verelim

 

Ahzap 56- Gerçekten Allah ve melekleri Peygambere salât ederler. Ey iman edenler! siz de ona teslimiyetle salât ve selâm edin. Elmalı meali

 

Elmalı salat kelimesini tercüme etmeden olduğu gibi bırakmış. Allah ve melekleri namaz kılarlar diye tercüme etse ortaya çıkacak tablo insanların kafasını karıştıracak. Öyle yaa nasıl olurda allah ve melekleri peygambere namaz kılar,ve tüm müminlere peygamber için namaz kılması emredilir diye insanlar düşünecek.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayın Cyrano yeni bir dil bilimi icad ediyor.Nasılmı? Arapça kavramları arapça kavramlarla çeviri yaparak.

 

Ben bu kadar saçma bir şey duymadım. Dua kelimesi arapça kökenli türkçe bir kelimedir. Salat kelimesini, dua etmek ve namaz kılmak olarak çevirince, arapça kavramı, arapça kavramla açıklamış olmazsın. Dua etmek dediğindede, namaz kılmak dediğindede türkçe olarak gayet güzel açıklarsın. Laf turşusunun daniskası bu. Mantığa bakar mısınız.

 

Kullanılamaz efendim,çünkü türkçeye girmiş olan dua kelimeside arap kökenlidir.

 

Yani,salat hem namaz hemde dua için kullanılamaz,çünkü arapça bir kavramı arapça başka bir kavram ile tercüme etmek laf turşusu yapmak demektir..

 

Bu söylediğinde tam olarak saçmalamaktır :) Gerçekten bu kadar saçmalamak olmaz.

 

Bakalım Türk Dil Kurumu'nun sözlüğüne ;

 

Salat; Namaz, Hz Muhammed'in adı anıldığında saygı göstermek için okunan dua

 

Yani bu arkadaşımıza göre arapça bir kelimenin anlamı, arapça kökenli türkçe bir kelime ile açıklanmazmış. Bu dil icad etmekmiş. Arkadaşım keşke önce şöyle bir zahmet sözlüğe bakıversenizde böyle saçma sapan ve aynı derecede komik iddialarda bulunmasanız. Artı, fransızca-Türkçe sözlükte fransızca bir kelimenin anlamı fransızca kökenli bir kelimeyle açıklanmazmı yani bu mantıkla.

 

"Communist" kelimesinin fransızca türkçe sözlükteki karşılığında ne yazar. Komünizm yanlısı kimse. Komünizm kelimesi nedir fransızca kökenli bir kelime. Hoppa'ya göre olmaz. Bu fransızca bir kelimeyi, fransızca kökenli bir kelimeyle açıklamak yeni bir dil icad etmek olur. Bizim uzman filolog arkadaşımız yeni yeni icadlarda bulunmakta oysa.

 

Başka?

 

Fransızca türkçe sözlüke "astronaute" kelimesinin karşısında astronot yazar. Astronot kelimeside fransızca kökenli türkçe bir kelimedir. Hoppya göre olmaz. Fransızca bir kelimeyi fransızca kökenli bir kelimeyle açıklamak olur. Dil icad etmek olur.

 

 

Ne yani şimdi sana göre Türk Dil Kurumu yeni dil mi icad ediyor? Bak adamlar Salat ın anlamını arapça kökenli bir kelime olan dua ile açıklamış.

 

Kanımca laf turşusu, bir kelimenin karşılığını direk arapça-türkçe sözlük tercümesine bakarak değil. Başka bir dile çevirip ardından türkçeye çevirmektir.

 

Böylesine mantık dışı bir şeye kılıf uydurmak için beyhude çabalamaktır laf turşusu.

 

Salb kelimesi türkçeye ; asarak öldürmek, çarmıha germek, kemikten yağ çıkarmak olarak tercüme edilir. Üç anlama gelir bu kadar basit. Buna itirazı olana söyledik muhatabı Türk Dil Kurumudur. Hazırlar tezini sunar.

 

Yok efendim batı dillerine böyle çevrilmiş. Batı dillerinde namazında "pray" olarak çevrildiğini gösterdik. Yani direk arapçadan türkçeye çeviri yapmak yerine kulağı tersten tutmaya çalışmak niye. Böyle saçma bir şeye kılıf uydurmak için çabalamak niye ?

 

Şu iddia olur. Hayır kardeşim "salb" kelimesinin türkçe karşılığında "asarak idam etmek yoktur" diye bir şey iddia edersin. Gidersin Türk Dil Kurumuna başvurursun. Bu mantıklıdır. Kurum sana ne der onu bilmem.

 

Ama Türkçede birincil karşılığı "asarak idam etmek" olan bir kelimenin "asarak idam etmek" olarak çevrilmesine yanlış demek sadece komiktir.

 

Bir örnek verelim

 

Ahzap 56- Gerçekten Allah ve melekleri Peygambere salât ederler. Ey iman edenler! siz de ona teslimiyetle salât ve selâm edin. Elmalı meali

 

Elmalı salat kelimesini tercüme etmeden olduğu gibi bırakmış. Allah ve melekleri namaz kılarlar diye tercüme etse ortaya çıkacak tablo insanların kafasını karıştıracak. Öyle yaa nasıl olurda allah ve melekleri peygambere namaz kılar,ve tüm müminlere peygamber için namaz kılması emredilir diye insanlar düşünecek.

 

:) salat kelimesi dua anlamındada kullanılmaz öylemi. Yok artık ya. "Salat-ı" diye başlayan dualar? Salat-ı Tefriciye, Salat-ı Munciye, Salat-ı Nariye, Salat-ı fethiyye. salat-ü selam vs vs. Yüzlerce dua. Herhalde şimdi burada Salat du anlamında kullanılmıyor. Ve "Salat-ı selam" selam duası değil selam namazı oluyor. Yada Salat-ı Tefriciye "hacet duası" değil, "hacet namazı " oluyor.

 

E madem salat kelimesi dua anlamında kullanılmıyorda. Niye batı dillerine namaz dua olarak çevrildi ?

 

 

Kanımca bu topicte tartışan herşey iddia edilenin saçmalığının farkındadır. Saçma iddiaya kılıf giydirmek için üretilenlerin saçmalığınında farkındadır. Ama iş doğrusunu bulmak değilki.

 

En basitini söylersin. Salb kelimesi türkçeye, birincil anlam olarak "asarak idam etmek" ikincil anlam olarak "çarmıha germek" olarak çevriliyor. Ve hatta eski türkçede asarak idam etmenin adı "salbetmek". Bu böyleyken nasıl kalkıp "asarak idam etmek" olarak çevirmeye muhalefet edilir ki?

 

Nasıl edilir hoppanın yaptığı gibi. Önce kelimeyi ingilizceye çevirip ardından türkçeye çevirerek. Verdik örneğini. Namaz kelimesini ingilizceye çevir. Ne çıkar? Pray. Pray kelimesini türkçeye çevir. Ne çıkar? Dua. O halde kuran yanlış tercüme edilmiştir. Namaz yazan yerler dua olmalıdır. Zira Batı dillerine böyle çevrilmiştir. Budur. Buda saçmalığın ötesindedir.

 

Yarasa bu ayette çarmıha germek olarak kullanılmış. Öbüründede o anlamdadır o zaman demiş. Yani bravo denir. Birden fazla anlama gelen bir kelimenin bir metinde her kullanıldığında aynı anlama geleceğini iddia etmek bizi ancak ortaokul dil bilgisini bir kez daha gözden geçirmeyi tavsiye etmeye iter :)

 

 

"Hakkıdır, Hakka tapan milletimin istiklal"

 

Bunu ortaokul dil bilgisinde istisnasız her öğrenciye öğretirler ve örnek gösterirler. Hak kelimesi aynı cümle içinde hem "hak etmek" anlamında kullanıldığını hemde "Tanrı" anlamında kullanıldığını öğretirler her öğrenciye.

 

Ama Yarasa'nın mantığıyla bırak farklı cümlelerde, ayetlerde vs geçmesini. Aynı cümle içinde bu kelime aynı anlamda kullanılmış olmalıdır :)

 

 

 

Salb kelimesi hem asarak idam etmek. hemde çarmıha germek anlamına geliyor mu? Geliyor. Türkçeye nasıl tercüme edilmiş "asarak idam etmek" olarak. Herşeyden önce bunda yanlış bir şey varmı? Yani çeviride. Yok. Batı dillerine nasıl tercüme edilmiş? Çarmıha germek olarak. Peki, çarmıha germek cezası hiç uygulanmış mı? Hayır. Asarak idam etmek uygulanmış mı? Evet. Mantık, akıl, izan.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Salb'in asma anlamını içermesi hiç bir şeyi değiştirmez. "Haça asmak" diye tercüme edilir o zaman. Çünkü köken aynı, salip, haç demek. İp ile asma olsaydı "şeneka" deneceğini bir forumcu belirtmiş, bir başka forumcu anlamı reddetmeyip olduğu gibi inandığını belirtmiş, bir başkası bununla derin manevi acılara sürüklenmenin kastedildiğini söyleyerek tevil yoluna gitmiş. Bunlar hep dine inanan forumcular. Fakat inandıkları dini şirin gösterme çabasında olan revizyonistler değiller. Neyse öyle kabul edip inanıyorlar. Revizeciler daha tehlikeli bir işlev üstleniyorlar. İnsanları uyumaya devam etmeye yöneltiyorlar. "uyuyun uyuyun, bir şey yok, öyle şey yok, uyuyun" diyorlar. Öyle bir şey yok demekle öyle bir şey olmama durumu elde edilemiyor. Bunlar ayette geçen, kadınları "darb" etmenin "mendil ucuyla şöyle bir dürtmek" anlamına geldiğini iddia edecek kadar komik de olmuşlardı. Mendil de nerden çıktı kimse anlayamaz elbette, bari değneğin ucuyla azıcık, yumuşacık "höööt" diyerek dürttürseler neyse...

 

Gidiceksin Türk Dil Kurumuna ben uzman filolog olarak böyle bir keşifte bulundum. Siz Salb kelimesini türkçeye çevirirken "asarak idam etmek" ifadesini yanlış kullanıyorsunuz diyeceksin. Sunacaksın tezini.

 

Muhatabın, kuran, ben yada bir başkası değildir bu durumda. Bir kelimenin türkçeye yanlış çevrildiği ise iddia. Muhatab Türk Dil Kurumudur. Filologlardır.

 

Yok varsa Salbın türkçeye yanlış çevrildiğini iddia eden bir dil bilimci. Onuda örnek verirsin.

 

Ama maşallah herkes uzman filolog oldu burada.

 

Artı daha Salb mı köken, yoksa salip mi köken bunu bilmeden. Bu kadar iddiacı olmakta neyin nesi. Salb salipten değil, salip salbden türemiştir. Yani köken Salip değil, "salb" dır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Gidiceksin Türk Dil Kurumuna .... Sunacaksın tezini.

 

Türk Dil Kurumunun abuk ve uydurma din kavramlarıyla uğraşmasının ne faydası, ne gereği var. Bu kavramlar asırlardır eğile büküle, zorlana tevil edile teşbihte hata olmaz ama moderasyon yıldızlayacağı için açıkça ifade edemiyorum, bir şeylere benzemişler. Bu kavramlarda hayır kalmamış.

 

Yani köken Salip değil, "salb" dır.

Smili kullanmayı pek sevmem ama, yeri gelince kaçınılmaz oluyor, buna verilecek tek yanıt var: :lol:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kullanılamaz efendim,çünkü türkçeye girmiş olan dua kelimeside arap kökenlidir.

Yani,salat hem namaz hemde dua için kullanılamaz,

Kullanılır sayın hoppa, kullanılır, bal gibi kullanılır. Din anlayışını insanların beyinlerine sokup onları felç edip uyuşturmak için her şey, her şekilde alabildiğine ve sınırsızca kullanılabilir. Tek amaç insanların aklı uyuşsun, düşünemesin ve efsanelere, hurafelere teslim olsunlar. Amaç bu olunca her kavramı, her anlama alet etmenin önünde hiç bir sınır yoktur...

 

Millet, ben size bu işin en son olurunu söyleyeyim: Bu ayet en olumlu yorumlansa yorumlansa şöyle yorumlanır: "Allaha karşı savaşmanın layık olduğu cezası aslında çarmıha gerilip ölmektir de, eh, neyse, biz hadi yine de sadece öldürelim!" Budur yani, bundan daha olumlu bir anlam çıkarmanın imkanı yoktur.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.