Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

SARIKAMIŞ DRAMI VE 90.000 ŞEHİT


sayman22

Önerilen İletiler

Evet arkadaşlar işte irdelenmesi gereken bi konu... tarih bu gerçeği neden saklıyo?

Enver Paşa vatansever mi? vatan hainimi? Sarıkamış şehitleri için 2 senedir görkemli anma törenleri düzenleniyor. katıldınızmı? ne düşünüyorsunuz?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • Cevaplar 102
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

90.000 i ölüme götürdüğü için öyle adlandırılıyo... ama o zamanın gereklerimi onu bu çılgın savaşa sürüklemişti.. yoksa bu içindeki turancılık ateşinin yakışımıydı?

 

Ne olursa olsun memlektini kurtarmak için bunun zarurüriyetine inanıyordu ve savaşarak öldü.. Sarıkamış etkinliklerine gelince 2 senedir gidip izliyorum herkese tavsiye ederim 26 aralık Sarıkamış şehitlerini anma günü erken gelenler kayak yapabilir.. biliyormusunuz? dünyanın en güzel karı kanada da ve sarıkamışta :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

90.000 i ölüme götürdüğü için öyle adlandırılıyo... ama o zamanın gereklerimi onu bu çılgın savaşa sürüklemişti.. yoksa bu içindeki turancılık ateşinin yakışımıydı?

 

Ne olursa olsun memlektini kurtarmak için bunun zarurüriyetine inanıyordu ve savaşarak öldü.. Sarıkamış etkinliklerine gelince 2 senedir gidip izliyorum herkese tavsiye ederim 26 aralık Sarıkamış şehitlerini anma günü erken gelenler kayak yapabilir.. biliyormusunuz? dünyanın en güzel karı kanada da ve sarıkamışta :)

 

 

 

kahramanca ölenler askerlerdi....donarak öldü denilen askerlerin çoğu öldürülmüştür ve bu emri ne yazıkki kahraman enver paşa vermiştir......askerler ağaçlara asılmış dondurucu soğukta ölüme bırakılmıştır.....düşünsene ya neden askerler öldüde o soğukta enver paşa ölmedi......çünkü onun yiyecek yemeği içecek suyu giyecek kabanı vardı........

ben yine diyorum vatan hayinidir.......

 

 

 

ayrıca sarıkamış cidden güzel bir yer....çam-kar oteli kalmak için ideal...... :clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

YORUMSUZ

 

 

 

Sarıkamış Harekâtı

 

Birinci Dünya Savaşında felâketle neticelenen askerî harekât.

 

Osmanlı Devleti harbe; 1878’den beri Rus işgalinde bulunan Kars, Sarıkamış, Ardahan gibi doğu illerimizi geri almak, Doğu Avrupa’da Ruslarla harp hâlinde olan Almanlara yardım etmek, kazanılacak bir zaferle Kafkaslar ve Orta-Asya’daki Türk illerinin kapısını açmak maksatlarıyla, başta Enver Paşa olmak üzere, iktidarda bulunan İttihatçılar tarafından sokuldu.

 

Türk bayrağı çekilip, Yavuz ve Midilli adı verilen iki Alman zırhlısı, Karadeniz’deki Rus limanlarını bombardıman etti. Rusya da buna karşılık olarak 30 Ekim 1914 tarihinde Türkiye’ye taarruz etti. Rus-Kafkas ordusu, Karadeniz’den Ağrı Dağındaki hudut üzerinden yedi kol hâlindeki saldırısıyla Pasinler’e kadar ilerledi. Rus ordusunun taarruzu, Köprüköy’de durduruldu. Üçüncü ordu, 3-9 Kasım 1914 günlerinde meydana gelen Köprüköy Meydan Muharebesinde Rus ordusunu yendi. Üçüncü Ordu Komutanı, mevsim şartlarını dikkate alıp, ayrıca askerin kaput başta olmak üzere, giyim ve iâşesinin yetersizliğini, top ve süvari atlarının azlığını hesaba katarak, sıcağı sıcağına düşmanı takip etmedi. Köprüköy Meydan Muharebesinin raporlarını alan, yarbaylıktan paşalığa terfi ettirilen Harbiye Nazırı (Millî Savunma Bakanı) Enver Paşa, Alman kurmay ve generalleriyle Erzurum’a geldi. Enver Paşa, Erzurum ve Köprüköy’de birer taburu teftiş etmişti; ancak ordu birliklerinin tamamı hakkında yeterli bilgiye sahip değildi. Üstelik, ordu kumandanı Hasan İzzet Paşanın, bu mevsimde harekât yapılamayacağı, taarruzun bahara bırakılması tavsiyesine karşılık, onu vazifesinden azletti ve taarruza karar verdi. Üçüncü Ordu Komutanlığı vazifesini de üzerine alan Enver Paşa, 18 Aralık 1914 tarihinde, kıtalara, taarruz emrini verdi.

 

Taarruza iştirak eden birliklerin büyük bir kısmı, özellikle Arabistan’dan geri çekilen ve Güneydoğu Anadolu’dan sevk edilenler, sıcak iklime alışık olup, teçhizatları yönünden kış şartlarına hazırlıksızdı. Üçüncü Ordunun üç kolordusu (9, 10, 11. Kolordular), 24 Aralık 1914 günü -39 derece soğukta Büyük Sarıkamış Çevirme ve Kuşatma (İhâta) Harekâtına başladı. Ayrıca, gerilla harbi yapan yarı resmi Türk çeteleri de, Ardahan’a hareket etti. Üçüncü Ordudan bazı kıtalar, 24-25 Aralık gecesi, Sarıkamış’a ulaşmayı başardı. Ancak, Allahü Ekber Dağlarını aşarken çetin zorluklar ve kış şartları sebebiyle gerek miktar, gerekse mevcut silahları yönünden çok zayiat ve kayıp verdiler. Allahü Ekber Dağlarını aşan Mehmetçiklerden bir kol da, Sarıkamış’ın doğusundaki Selim İstasyonuna vararak demiryolunu tahrip edince, Sarıkamış’taki Rus kolorduları paniğe uğradı. Gayriresmî Türk çeteleri de, 1915 yılı başında Ardahan’a girdi. Rus Kafkas Ordusu Başkumandanı, Üçüncü Ordunun ilerleyişi üzerine; 2-3 Ocak 1915 günlerinde telsiz-telgraf ile müttefikleri Fransa ve İngiltere’ye, günde birkaç defa yalvarırcasına başvurarak:

 

“Telefon konuşmalarını durduran soğuk ve kış, Türk ordusunu engelleyemiyor. İkinci bir cephe açarak, Türk ordularının ilerlemesi durdurulamaz ise, zengin Bakü petrolleri, Osmanlı-Alman ittifakının eline geçecek ve Hindistan yolu onlara açık bulunacaktır!” haberini gönderiyordu.

 

Kış, 3-4 Ocak 1915 gecesi daha da şiddetlendi. Fırtına ile yağan kar, yolları tıkayıp, çadırları yıktı. Arkasından da dondurucu soğuklar bastırınca, 150 000 kişilik ordunun 90 000’i (veya 60 000’i) donma, dizanteri ve tifo gibi hastalıklarla mahvoldu. Sarıkamış İstasyonuna giren Enver Paşa, bu felaket karşısında, Üçüncü Orduyu yüzüstü bırakıp, İstanbul’a döndü. Bu harekâtta Ruslar, 32 000 kayıp verdiler.

 

Sarıkamış Harekâtı; kuşatma harekâtıyla düşman kuvvetlerinin arkasına düşmeyi hedef alan, başarılı bir plândı. Ancak, stratejinin faktörlerinden zaman iyi değerlendirilmediği, kuvvetler de böyle bir harekâtı yapacak şekilde teçhizatlandırılmadığı için başarısızlıkla sonuçlandı.

 

Ordunun kış şartlarına hazır olmaması ve olumsuz iklim şartları sebebiyle ikmal ve iaşe hizmetlerinin yapılmayışı, kıtalarda açlığa, hayvanların telef olmasına, dolayısıyla birliklerin dağılmasına sebep oldu. Enver Paşanın şuursuzca verdiği gece taarruzu emirleri, kayıpları daha da arttırdı.

 

Sarıkamış Harekâtı sonunda, Doğu Anadolu kapıları, Ruslara açıldı. 13 Mayıs 1915’te Ermenilerin işbirliği yaptığı Rus kuvvetleri, önce Van’a, bilâhare Muş ve Bitlis’e girdi. Ermenilerin harp esnasında Ruslara yaptıkları büyük hizmetin karşılığı olarak, bu illerin valilikleri, Ermenilere verildi. Harpten sonra, Ermeni-Rus işbirliği sonunda, bölge halkına karşı müthiş bir soykırıma girişildi. Van Gölünün ortalarına kayıklarla taşınıp öldürülen, suya dökülen çocuk, kadın, genç ve ihtiyar Türklerin sayısı, kesin olarak tespit edilmemesine rağmen, çok fazladır. Esasen, bu harp sırasında Ermeni Komitacıları, hemen her tarafta isyana hazırlanarak, birçok yerde depolar dolusu silah ve cephane biriktirdiler. Bu silah, teçhizat ve destekle katliam yapıp, Doğu Anadolu’yu harabeye çevirdiler.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

sarıkamış, Enver Paşa'nın o dizginlenmez ihtirası, ve benmerkezci mantığının vahim bir sonucudur. Rus ordusu teslim olma şartalrını görüşmesi için fransızlardan ricacı olurken. Enver imha savaşı kararı almıştır. hatta bunun sarıkamıştaki ordularımızın felaketi olduğunu söyleyen komutana bile "hocam olmasaydınız sizi asardım" demiş ve onun yerien komutayı kendi elien almıştır. Teslim olmaya hazırlanan rus orduları, Türklerin imha savaşına hazırlandığını görünce, savaşmaya başladı. netice, fecaat.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

. Sarıkamış harekatı yok olan Osmanlı itibarını tekrar canlandırmaya çalışmaktı , bu planın en önemli kanadıda Sarıkamışı da içine alan Kafkaslar dı. Plan makedonya ve orta doğuyuda kapsıyordu.

osmanlı her gün eriyordu.. zaman yoktu itibar kazanmanın tek yolu toprakları genişletmek, hükmetmek, vergi toplamaktı... bunu biri yapmalıydı....

 

 

Ruslarında 32.000 askerinden 6000 i donarak öldü . sadece 11.000 askerimiz çarpışarak şehit oldu kimbilir ayaklarında çarık değil de bot olsaydı...giyecek bir yelek olsaydı...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Enver'in tüm bunları Osmanlı'nın bekası için yaptığına inanmak neki. Enver Paşa Çanakkalede İngilizleri perişan eden Musta Kemal Atatürk'ü bile daha savaş sürerken görevden almaya kalkışan birisidir. Enver Paşa = ego ve ihtiras. Enver ve Kadrosu Osmanlı ülkesini tam bir felakete sürüklemiştir.

bir oldu bitiye getirip itithatçı şeflerinin bile haberi olamdan ülkeyi dünya savaşına sokması nedir. Atatürk daha sofyada ateşe militerken " başlaması muhtemel bir umum harpta, harbin ingilizler ve müttefiklerince kazanılacağı aşikardır" derken Enver bunu görememekte midir.

 

Enver elbette bir hain değildir, fakat çok ama çok kötü bir devlet adamıdır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

işte demek ki enver paşanın egoları uğruna ölen zavallı askerlerin sonu daha farklı olabilirdi.......kimi eved doğacak çocuğunu bırakmış..kimileri eli kınalı yeni eşini bırakmış........belki dönerde görürüm umuduyla......olmamış galip gelememişler ne yazıkki.........insan bunları düşündükçe daha bi üzülüyor......ve düşüncesinde haklı olduğunu görüyor....artık vatan hayinleri yetişmesin bu topraklarda...... :clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Enver'in cesaretine, savaşçılığına, örgütçü yeteneğine kimse bir şey söyleyemez ve yine ikinci meşrutiyeti getirmesi, anayasayı yürülüğe soklmasıi balkanlarda verdiği muazzam direniş vardır. bunalr bu ülke için öenmli şeylerdir neticede Cumhuriyetin ana rahmi meşrutiyet ve ittihat terakkidir.

 

fakat enver klasik bir hastalığa düşmüştür. bu hastalık Napolyon'un düştüğü hastalıktır dahada tarihe gidelim Julius Cesar'ın düştüğü hastalıktır. Yani kendini egolarına ve ihtiraslarıan teslim etmek. bu hastalığa düşen tüm liderler memleketine neticede mutlaka felakat getirmiştir. Enver iktidarının bıraktığı tablo hepimizce aşikardır.

 

Elbette enver Cumhuriyet'in mimarları arasındadır, ittihat terakki müdafa-i hukuk cemiyetinin anasıdır. Kuvay-ı Milliye şefleri Enver'İn yetiştirdiği fedailerdir. Kendine yakıştığı şekliyle ölmüştür. Elinde kılıç mitralyözün üstüne koşarak.

 

enver bir orduyu en iyi şekilde yönetbilecek insanlar arasındaydı. ama bir devlet yöntebilecek insanlar arasında değildi.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Enver'in cesaretine, savaşçılığına, örgütçü yeteneğine kimse bir şey söyleyemez ve yine ikinci meşrutiyeti getirmesi, anayasayı yürülüğe soklmasıi balkanlarda verdiği muazzam direniş vardır. bunalr bu ülke için öenmli şeylerdir neticede Cumhuriyetin ana rahmi meşrutiyet ve ittihat terakkidir.

 

fakat enver klasik bir hastalığa düşmüştür. bu hastalık Napolyon'un düştüğü hastalıktır dahada tarihe gidelim Julius Cesar'ın düştüğü hastalıktır. Yani kendini egolarına ve ihtiraslarıan teslim etmek. bu hastalığa düşen tüm liderler memleketine neticede mutlaka felakat getirmiştir. Enver iktidarının bıraktığı tablo hepimizce aşikardır.

 

Elbette enver Cumhuriyet'in mimarları arasındadır, ittihat terakki müdafa-i hukuk cemiyetinin anasıdır. Kuvay-ı Milliye şefleri Enver'İn yetiştirdiği fedailerdir. Kendine yakıştığı şekliyle ölmüştür. Elinde kılıç mitralyözün üstüne koşarak.

 

enver bir orduyu en iyi şekilde yönetbilecek insanlar arasındaydı. ama bir devlet yöntebilecek insanlar arasında değildi.

 

 

bu değerlendirmenin üzerine söylenecek fazla bişey yok bence...

bakış açınız ve değerlendirmeleriniz için sizi kutlyorum sayın CYRANO...

enver paşa ya,talat paşaya yada cemal paşaya( ki bu 3 şahsı ayrı ayrı düşünmek mümkün değildir) bir kalemde vatan haini damgası vurmak o kadar kolay olmamalı...

enver paşa bir vatanseverdi ama iyi bir yönetici olamadı...

hayatının son günlerini nasıl onurlu bir şekilde geçirdiğini kimse inkar edemez...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

işte demek ki enver paşanın egoları uğruna ölen zavallı askerlerin sonu daha farklı olabilirdi.......kimi eved doğacak çocuğunu bırakmış..kimileri eli kınalı yeni eşini bırakmış........belki dönerde görürüm umuduyla......olmamış galip gelememişler ne yazıkki.........insan bunları düşündükçe daha bi üzülüyor......ve düşüncesinde haklı olduğunu görüyor....artık vatan hayinleri yetişmesin bu topraklarda...... :clover:

 

1907subay enver 1908kahraman enver 1915 hain enver.......

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

bu benim şahsi görüşümdür...bana göre vatan hainidir.......

 

önce 1.dünya savaşında alman vaatleri sonucu ülkeyi zora soktu..sonra sarıkamış faciası......ben bu olaylarda sadece çıkar görüyorum...bir devlet adamı çıkar uğruna kendi özel çıkarları uğruna birşeyler yapıyorsa bu ne olur sizce.....

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

I. Dünya Savaşı başladığı zaman Osmanlı Devleti’nin ne gibi bir tavır alacağı merak edilmekteydi. Çünkü Osmanlı Devleti coğrafî bakımdan önemli bir mevkideydi. Rusya’nın Akdenize inebileceği tek yol olan boğazları elinde tutması sebebiyle büyük devletlerin ilgisini çekiyordu. Bu sırada ülkeye İttihat ve Terakki Partisi hakim olup bu partinin liderleri olan Enver, Talat ve Cemal paşalar iktidarı ellerinde tutmaktaydılar. Enver Paşa hemen Almanya’nın yanında savaşa katılmak arzusunda, Talat Paşa ise tereddüt içerisinde idi. Almanya’nın savaşı kazanacağından emin olan Enver ve arkadaşları savaş sonunda Balkan savaşında ve 93 Harbinde kaybettiğimiz toprakları geri almayı ummaktaydılar.

 

Başlangıçta Osmanlı Devletini üçlü ittifaka kabul etmeyen Almanya, sonradan boğazları kontrol altında tutmak ve savaş cephesini genişleterek rakiplerinin gücünü dağıtmak niyetiyle Türkiye’nin kendi yanında savaşa girmesi için yoğun bir çaba içerisine girdi. Bu çabalarının semeresini almakta gecikmedi ve 2 Ağustos 1914’te Enver Paşa Almanya ile gizli bir antlaşma imzaladı. Antlaşmadan sadece Sadrazam Said Halim Paşa, Dahiliye Nazırı Talat Paşa ve Meclis Başkanı Halil Bey’in haberi vardı. Bunların dışında ne meclis ne padişah ve ne de diğer hükümet üyeleri haberdardı.

 

Bu antlaşmanın ikinci maddesine göre, Almanya’nın savaşa girmesi halinde Osmanlı Devleti’nin de savaşa katılması gerekiyordu. Ancak Osmanlı hükümeti hemen savaşa girmeyip, sadece seferberlik ilan etti.

 

Osmanlı Devleti’nin savaşa girmesi birbirini takip eden iki oldu bitti ile gerçekleşecekti. Bu cümleden olarak İngilizler’den kaçan 2 Alman savaş gemisi Çanakkale Boğazı’nı geçerek Türkiye’ye sığındı. İngilizler tarafsızlığını ilan etmiş olan Osmanlı Devleti’nden bu gemilerin Türk sularından çıkarılmasını istediler. Ancak 11 Ağustos sabahı gemilerin Marmara Denizi’ne girmesine müsaade eden Osmanlı Hükümeti bu gemileri satın alınmış olarak gösterdi. Nitekim çeşitli kaynak ve hatıratlarda değişik biçimde anlatılmasına rağmen bir süre sonra bu gemiler Türk bayrağı altında Karadeniz’e açılarak Rus limanlarını topa tuttular. (29 Ekim 1914) olaydan sadece Enver, Talat ve Cemal Paşaların haberi vardı. Böylece Osmanlı Devleti fiilen savaşa girmiş oldu.

 

Enver Paşa I. Dünya savaşında Almanlar yanında yer alıp, yeryüzündeki son Türk İmparatorluğunun başını yemiştir. Dünya görüşünden ve fikir çilesinden mahrum olan ittihatçıların Almanlara olan yakınlığı ve tarafsız kalabilmemiz imkanı varken Almanlar yanında savaşa katılmaları mevzuu incelenirken Almanya’nın İmparatorluğumuzla alakalı niyetlerinin bilinmesinde fayda vardır. Bu husus çeşitli Alman gazete ve dergileriyle kitaplarında bilahare açıklanmıştır ki, bu yazılanlar tek kelime ile korkunçtur. Ve bu korkunç ifşaat, Almanya İmparatoru’nun Enver’e gösterdiği yakın alakanın sebeplerini bütün açıklığı ile ortaya koymaktadır.

 

Devlet-i Aliyye’yi Balkan komitacılarından öğrendikleri usullerle idareye kalkan İttihat ve Terakki başındaki gafiller Almanların bu korkunç niyetlerinden habersiz bir halde 14 Aralık 1913 Pazar günü “Alman Heyeti Askeriyye-i Islahiyyesi”ni yurda getirmişler ve İtilaf-ı Müselles” denilen İngiltere, Fransa, Rusya devletlerinin protestolarına rağmen, zamanla bu askeri mütehassısları daha da artırarak orduyu Alman subayları eline teslim edivermişlerdir. Ordunun ıslahı gayesiyle yapıldığı yazılıp söylenen bu hareketin gaflet mi, ihanet mi, yoksa iddia edildiği gibi hizmet mi olduğu geleceğin gerçek tarihçisinin himmetine kalmıştır.

 

Devlet-i Âliyye’nin başına çöreklenen İttihatçı üç çılgından biri olan Enver Paşa, I. Dünya Savaşı’nın mesulleri arasındadır ve bu adamın askerî değeri, bizzat dostlarınca da itiraf edildiği gibi sıfırdır. Tecrübe ve tahsilden mahrum olan bu haline rağmen Napolyonluğuna inanıp aldığı çılgınca kararlarla nice büyük felaketlere yol açan Enver Paşa adlı gafilin müthiş çılgınlıklarından biri de Kafkas Cephesindeki meşhur Sarıkamış harekatıdır. Yüzbin kişilik ordumuzun Ardahan-Sarıkamış hattına taarruzu, Onbirinci Kolordumuzun geri püskürtülmesine, Dokuzuncu Kolordunun geri çekilmeyerek esir olmasına yol açmış, Onuncu Kolorduyu zorla Sarıkamış’a sevk eden Enver Paşa’nın bu çılgınlığı 90 bin Türk evladının hayatına mal olmuştur.

 

I. Dünya Savaşı’nda Moskof ordusuna Doğu Anadolu kapılarını açan adam Sarıkamış harekatının kahramanı (!!!) Enver Paşa, harekat sonunda Moskof’un karargahımıza çok yaklaştığını yaralı bir askerden duyduğu an, son süratle kaçıp soluğu evvela Erzurum’da, sonra da İstanbul’da almıştır.

 

Rusları yeni bir cephede oyalamak ve böylece Almanlar’ın işini kolaylaştırmak gayesiyle girişildiği söylenen Enver Paşa’nın Sarıkamış Harekatı tarihimize “facia” olarak geçmiş ve Napolyonluğuna inanan Enver’in “çılgınlığı” şeklinde yazılagelmiştir.

 

Neticede savaş 4 yıl sürdü. Karada, havada ve denizde çok şiddetli çarpışmalar oldu. Çok insan öldü. Kan döküldü. Birçok kentler yıkıldı

 

 

 

ŞİMDİ ENVER PAŞA VATANİ İÇİNMİ BUNLARI YAPTI YANİ KENDİNCE OSMANLININ KÖTÜ GİDİŞİNE BİR UMUT OLAYIM İSTEDİ ORASI BİLİNMEZ.BELKİ HATAN HAİNİ DEĞİL AMA İYİ BİR DEVLET ADAMIDA DEĞİL BİLE BİLE İKİ DEFA FELAKETE SÜRÜKLEDİ BİZLERİ.DEVLET ADAMI VASFI TAŞIMASI İÇİN GELECEĞİ AZDA OLSA GÖRME YETENEĞİ OLMALI BİR İNSANDA.ALMAN HAYRANI OLDUĞU İÇİN GİRİLEN 1.DÜNYA SAVAŞIMI YOKSA O DONDURUCU SOĞUKLARDA 90.000 ASKERİMİZİ BİLE BİLE ÖLÜME GÖTÜRMESİ Mİ BU DEVLET ADAMI OLMA VASFINI PERÇİMLİYOR TARTIŞILIR....

 

 

SEVGİLER.... :clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

I. Dünya Savaşı başladığı zaman Osmanlı Devleti’nin ne gibi bir tavır alacağı merak edilmekteydi. Çünkü Osmanlı Devleti coğrafî .

.

.

.

Mİ BU DEVLET ADAMI OLMA VASFINI PERÇİMLİYOR TARTIŞILIR....

SEVGİLER.... :clover:

 

 

 

 

güzel bir açıklama yüreğine sağlık bacım........ :clover:

Tarih: Düzenleyen: Admin
Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sarıkamış Altınbulak

Soğanlı'yı biz ne bilek

Bizim uşak göğcek gezer

Ağca zıbın kara yelek

 

Yüzbaşılar binbaşılar

Tabur taburu karşılar

Bir kar yağar ince ince

Yatan şehitler ışılar.

 

İnsanlar yaşam süreleri boyunca iyi ya da kötü olarak vasıflandırlabilir,

insanların iyi ya da kötü olarak tanımlayabileceğimiz özellikleri de olabilir.

Ancak kitleleri peşinden sürükleyen ve kitlelerin kaderini elinde tutan

insanları tarih yargılarken kişisel iyliklerine veya kötülüklerine göre değil

kitleleri etkileme gücünü nasıl kullandığına ve onların kaderi ile nasıl oynadığına

bakar.

Enver Paşa bizzat 3.Orduyla beraber o dondurucu soğuklarda cephede bulunmuş

hatta son derece tutarlı bir kişilik sergileyerek Pamir dağlarında Ruslar'la idealleri

uğruna çarpışırken yaşamını da yitirmiş olabilir.

Ama devrinin ülkesindeki demir yumruklu bu subayı, binlerce insanın yaşamına

malolacak bir çarpışmnın yapılmasında ısrar etmiştir. Şüphesiz bunda doğu cephelerindeki

Rus baskısını azaltmak isteyen Almanların yoğun talepleri de etkili olmuş olabilir.

Ancak devlet adamlığı son kertede, hedefleri doğru seçme, doğru amaçlar üzerinde yürüme

doğru karar verme yetisi olsa gerek.

Bir mukayese yapıldığında; denir ki Gelibolu'da M.Kemal askerlerine bizzat ölmelerini

emretmiştir.

O yapılmak ve kazanılmak zorunda olunan bir çarpışmadır ama Sarıkamış öyle değildir.

Yılın en soğuk döneminde ve ülkenin en zorlu coğrafyasında üstelik de neredeyse iki hafta gibi

kısa bir zaman diliminde çeşitli kaynaklarca 67.000 ile 90.000 arası insan yaşamını yitirmiştir.

Bu tek kelimeyle bir dramdır ama daha dramatik olanı Türk halkının önce oldukça uzun bir dönem

o dağlarda yitip giden şehitlerini hatırlamak dahi istemeyişi ve daha sonra da bu yıldönümlerini

"coşkuyla" anma tuhaflığıdır.

O günlerin tanığı olanlar kuşatma sırasında yüksek tepelerde, karların arasında kardelenler

misali açmış çiçeklere benzer karaltılar gördüklerini söylerler, o karaltılar karakış cadısının

kollarına terkedilen masum Anadolu insanının cansız ve mübarek bedenleridir işte.

Belki düşmanı yenemediler ama, en olağanüstü koşullarda bile ağır kayıplarla da olsa

o dağı aşmayı başardılar ve sırf bu yüzden bile değil unutulmak terkedilmek insan olarak

bu masum fedakarlığa karşın övgülerin en büyüğünü hakederler.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

"O günlerin tanığı olanlar kuşatma sırasında yüksek tepelerde, karların arasında kardelenler

misali açmış çiçeklere benzer karaltılar gördüklerini söylerler, o karaltılar karakış cadısının

kollarına terkedilen masum Anadolu insanının cansız ve mübarek bedenleridir işte. ""

 

+1

 

kimse doksanbin insanını göz göregöre ölüme gönderecek kadar vatan haini olamaz... vatana hainlik etse bile doksanbin insana hainlik edecek kadar hain olunamaz..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

"O günlerin tanığı olanlar kuşatma sırasında yüksek tepelerde, karların arasında kardelenler

misali açmış çiçeklere benzer karaltılar gördüklerini söylerler, o karaltılar karakış cadısının

kollarına terkedilen masum Anadolu insanının cansız ve mübarek bedenleridir işte. ""

 

+1

 

kimse doksanbin insanını göz göregöre ölüme gönderecek kadar vatan haini olamaz... vatana hainlik etse bile doksanbin insana hainlik edecek kadar hain olunamaz..

 

 

emin misin...... :clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

emin misin...... :clover:

 

yapma made in... çokmu iyimser düşünüyorum.. doksanbin insan ne demek..insan olan insan bu kadar kötü olamaz.. geçen gün torunu konuştu televizyonda.. dedem vatan haini değil bir vatan severdir dedi.. çok çok büyük bir yanlış yapmış olabilir ama bunu hainlik amacıyla yapmış olamaz..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ŞEVKET SÜREYYA, ENVER PAŞAYI, GENÇ, İNANÇLI, MUHTERİS, DAHA DOĞRUSU HEM KADERCİ HEM DE KADERİNİ YARATAN ADAM OLARAK SAHNEDEDİR.” DİYE TANIMLAR.

 

 

ENVER PAŞA’NIN VATANSEVERLİĞİ VE BU TOPRAKLARA OLAN BAĞLILIĞI GERÇEKTİR. BUNUN YANISIRA HAYAL GÜCÜNÜN GENİŞLİĞİ VE GERÇEKLERLE BU HAYALLERİN ZAMAN ZAMAN BİRBİRİNE KARIŞTIĞI DA İNKAR EDİLEMEZ. HAYALLERİNİ SÜSLEYEN İRAN, HİNDİSTAN, TURAN VE KAFKASYA’YA HAKİM OLMAK DÜŞÜNCELERİ O GÜNÜN ŞARTLARINDA GERÇEK TEMELLER OTURMAZ. ÖRNEĞİN CEMAL PAŞA ANILARINDA “HAKİKATİ SÖYLEMEK GEREKİRSE, BU BİRİNCİ KANAL SEFERİ YAPTIĞIMIZ ZAMAN HİÇ KİMSE BU KANALIN NASIL GEÇİLECEĞİNİ BİLMİYORDU...” DER.

 

HALBUKİ ENVER PAŞA BU GÖREVİ, IV. ORDU KUMANDANLIĞI’NI, CEMAL PAŞA’YA TEKLİF ETTİĞİNDE, SURİYE’DEKİ ASAYİŞ SAĞLAMA VE KANAL SEFERİNİ HER İKİSİ DE İNANARAK İMZALAMIŞLARDI. BU SEFER GERÇEKLEŞTİĞİNDE İSE KANAL TÜRK CESARETİYLE DOLMUŞTU.

 

KANAL’DAN ÖNCE SARIKAMIŞ’TA YAŞANANLAR İSE TAM BİR FELAKETTİ. 90.000 ASKERDEN10.000’İN SAĞ KALABİLDİĞİ, ÖZELLİKLE DE DONMAKTAN VE AÇLIKTAN KURTULABİLDİĞİ BU SEFER, SONUÇLARI AÇISINDAN KORKUNÇTU. HAYATINDA ALAY KUMANDANLIĞI DAHİ YAPMAMIŞ OLAN ENVER PAŞA TECRÜBEDEN ZİYADE GENÇLİĞİNİN GETİRDİĞİ COŞKUYLA KUMANDA EDECEKTİ ORDUSUNU. AMAÇ 1878 BERLİN ANTLAŞMASI’NDA KAYBEDİLEN TOPRAKLARI GERİ ALMAKTI VE BAŞARILI OLACAĞINA İNANIYORDU.

 

ENVER PAŞA ORDU KUMANDANI HASAN İZZET PAŞA’NIN HAVA ŞARTLARI, SOĞUK, KARIN ŞİDDETİ GİBİ UYARILARINA KULAK ASMAZ VE TAARRUZ EMRİ VERİR. III. ORDUNUN ÖLÜM EMRİDİR BU.

ENVER PAŞA İÇİN SÖYLENEBİLECEKLERİN BAŞINDA ONUN DUYGUSAL VE ACELECİ KİŞİLİĞİ BULUNUR. AMA ŞU GERÇEĞİ DE BELİRTMEK GEREKİR: ENVER PAŞA YETKİLİ OLDUĞU ANDAN İTİBAREN KİMİLERİNİ DE KÜSTÜREREK BİR ÇOK SUBAYI EMEKLİYE AYIRMIŞ VE ORDUYA GENÇ VE DİNAMİK BİR RUH GETİRMİŞTİR. GEREK SİYASİ HESAPLAŞMALAR NEDENİYLE, GEREKSE YENİDEN TEŞKİLATLANMA ÇALIŞMALARI AMACIYLA YAPILAN BU İŞLEMDE YAKLAŞIK 2000 ASKER ORDUDAN AYRILMIŞTI. BALKAN HARBİNDEN YENİK ÇIKMIŞ OLAN ORDU, TÜM YETERSİZLİKLERE KARŞIN BAŞARI VE İNANÇLA MÜCADELE ETMİŞTİR. OSMANLI ORDUSU BÜTÜN BU ŞARTLARA RAĞMEN TAM 4 YIL 10 AYRI CEPHEDE AYNI GÜÇLE SAVAŞI SÜRDÜRMÜŞTÜR. ZATEN BUNUN İÇİNDİR Kİ YORUMCULAR ENVER PAŞA’YI BÜYÜK KUMANDAN OLARAK DEĞİL, GÜÇLÜ BİR ORDU TEŞKİLATÇISI OLARAK DEĞERLENDİRİRLER.

 

1.DÜNYA SAVAŞI ARDINDAN, ALMANYA’NIN YENİLGİSİ VE OSMANLI’YI SEVR ANTLAŞMASI’NA SÜRÜKLEYEN ÇÖKÜŞÜN ARDINDAN KASIM 1918’DE ENVER PAŞA ÜLKEYİ TERK EDİYORDU. 1922 YILININ 4 AĞUSTOSU’NA KADAR YURT DIŞINDA ÇALIŞMALARINI SÜRDÜRDÜ. VE SON GÜN ORTA ASYA’NIN PAMİR ETEKLERİNDE ÇEGAN TEPESİNDE VURULARAK ÖLDÜRÜLDÜĞÜNDE 42 YAŞINDA YENİK VE YALNIZ BİR ADAMDI.

 

ENVER PAŞA YA GELENE KADAR VE ONDAN SONRA TARİH HAİNLERLE DOLUDUR...

******************************************************************************************

 

19 Aralık 1914 gecesi Enver Paşa Köprüköy'deki karargâhından İstanbul'daki eşi Naciye Sultan'a şu satırları yazıyordu:

"Naciye, güzel melek!

Ben yakında avdeti umarken şimdi zuhur eden bir hal beni daha bir müddetçik buraya bağladı. 3. Ordu Kumandanı Hasan İzzet Paşa orduyu idare için kendisinde cesaret göremediğini söylüyor. (..) Hep umduğum adamlar böyle çıkıyor. Şimdilik 3. Ordu'yu ben idare edeceğim."

Hasan İzzet Paşa, Enver Paşa'nın Harp Akademisi'nden strateji hocasıydı. Ama saraya damat olan Enver, alay, tümen, kolordu, ordu komutanlıklarında bulunmadan Almanların desteğiyle başkomutan vekilliğine atanmıştı. Şimdi de tecrübesizliğinin ve rekabet hırsının verdiği ataklıkla imkânsızı istiyordu:

Rus ordusu Sarıkamış'ta kuşatılıp yok edilecekti.

* * *

Plan, Alman patentliydi.

Alman ordusu Polonya cephesinde Ruslarla savaştaydı. Sarıkamış cephesi açılırsa Ruslar bazı birliklerini Polonya'dan Kafkaslara çeker diye umuyorlardı.

Osmanlı ordusu, bir Alman generalin komutasındaydı.

Enver ve ordusu onun emirlerini uygulayacaktı.

Ancak 3. Ordu Komutanı Hasan İzzet Paşa, "Bu karda kışta, teçhizatsız birlikleri savaşa sürmenin cinayet olacağı" kanısındaydı.

Enver Paşa'ya bu görüşünü açınca tokat gibi bir cevap aldı:

"Eğer hocam olmasaydınız, sizi idam ettirirdim."

Ve Enver Paşa hocasını İstanbul'a yollayıp ordunun başına geçti.

Yayımladığı bildiride "Başarı giysilerle değil, her askerin kalbindeki yiğitlik ve cesaretle kazanılır" dedi.

Eşine yazdığı mektuplar "Allah kısmet eder de şu Moskofları bir ezersem, o vakit cicimi açık alınla kucaklarım. (..) Müsaade et, her tarafını emip öpeyim de Enver'ini ömrünce unutma" diye bitiyordu.

* * *

Enver Paşa sonunda Naciye'sine ve cepheden telgrafla sıhhatini sorduğu köpeğine kavuştu, ama tipi altında yalınayak Allahuekber Dağlarına sürdüğü 90 bin asker, bir daha evini göremedi.

Koca ordunun tek kurşun atamadan kara gömüldüğü günlerde, İstanbul gazeteleri Genel Karargâh'ın zafer bildirisini yayımlıyordu:

"Ordumuz Sarıkamış'a dek ilerleyerek kesin başarı kazanmıştır." (Bkz: Alptekin Müderrisoğlu, "Sarıkamış Dramı", Kastaş Y., 2004)

İşin aslı anlaşıldığında İstanbul basınında bu kez de "Ermenilerin düşmanla ittifak yapıp orduyu arkadan vurduğu"na dair yazılar başlayacak ve hezimetin sorumlusu olan İttihat Terakki 5 ay sonra, 90 yıldır Türkiye'yi uğraştıran ünlü tehcir kararını çıkaracaktı.

* * *

Enver Paşa, o belalı aralık gecesi hocasına kulak kabartıp harekâtı bahara ertelese, Türkiye tarihi bambaşka gelişebilirdi.

Yapmadı.

Ve Sarıkamış faciası bir dönüm noktası oldu.

Şimdi 90 yıl sonra "şanlı tarihimiz"de pek söz edilmeyen bu trajedinin ilk kez ve "Genelkurmay'ın himayesinde" anılıyor olması çok önemli...

Bu, Sarıkamış'ı yeniden bir dönüm noktası haline getirebilir ve o hezimetle başlayan hatalar zincirini daha net görmemizi ve soğukkanlılıkla yeniden değerlendirmemizi sağlayabilir.

Tarih: Düzenleyen: zeynoo
Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

yapma made in... çokmu iyimser düşünüyorum.. doksanbin insan ne demek..insan olan insan bu kadar kötü olamaz.. geçen gün torunu konuştu televizyonda.. dedem vatan haini değil bir vatan severdir dedi.. çok çok büyük bir yanlış yapmış olabilir ama bunu hainlik amacıyla yapmış olamaz..

 

 

o en azından evine dönüp çocuğunu görme mutluluğuna erdi de torunu konuşuyor ya onca şehit........bile bile insanları ölüme götüren sence kahraman mı.....atatürk size ölmeyi emrediyorum derken askerlerin önünde ilerliyordu...ölüme hep beraber gitmişlerdir.........ya şimdi düşün ben sana diyorum ki gel senle sarıkamışa gidelim keyfi değil ben senin o koşullarda yaşayamayacağını biliyorum.....ayrıca seni oraya götürdüğüm taktirde ben bi ödül kazanacağım.......yani kendi çıkarım ön planda.......bu olay sonucu seni o acımasız doğada ölüme bırakıyorum,ve elinde hiç bir azığın yok yaşa yaşayabildiğin kadar.....sen dönmek istediğinde ben senin ölüm emrini verip öldürtüyorum........ve sonuç kahraman meeyydüünnn.......sence de komik değil mi.....ben çam ağaçlarında asılı duran askerlerin resimlerini gördüğümde çam ağaçlarından nefret ettim......ya bir insan başka bir insana nasıl kıyar....bir insanlık ayıbıdır......iyiyi ben enver paşanın torunu değilim.....

 

ha bide şunu untmayalım ki o dönemde herkes vatana ihanette birbirleriye yarışıyordu.....vatan için gerçekten bişeyler yapanlar hain damgası yiyor vatan hainleri kahraman oluyordu........(gerçi bu durum halan daha geçerliye )

sewgiler......

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

o en azından evine dönüp çocuğunu görme mutluluğuna erdi de torunu konuşuyor ya onca şehit........bile bile insanları ölüme götüren sence kahraman mı.....atatürk size ölmeyi emrediyorum derken askerlerin önünde ilerliyordu...ölüme hep beraber gitmişlerdir.........ya şimdi düşün ben sana diyorum ki gel senle sarıkamışa gidelim keyfi değil ben senin o koşullarda yaşayamayacağını biliyorum.....ayrıca seni oraya götürdüğüm taktirde ben bi ödül kazanacağım.......yani kendi çıkarım ön planda.......bu olay sonucu seni o acımasız doğada ölüme bırakıyorum,ve elinde hiç bir azığın yok yaşa yaşayabildiğin kadar.....sen dönmek istediğinde ben senin ölüm emrinşi verip öldürtüyorum........ve sonuç kahraman meeyydüünnn.......sence de komik değil mi.....ben çam ağaçlarında asılı duran askerlerin resimlerini gördüğümde çam ağaçlarından nefret ettim......ya bir insan başka bir insana nasıl kıyar....bir insanlık ayıbıdır......iyiyi ben enver paşanın torunu değilim.....

 

ha bide şunu untmayalım ki o dönemde herkes vatana ihanette birbirleriye yarışıyordu.....vatan için gerçekten bişeyler yapanlar hain damgası yiyor vatan hainleri kahraman oluyordu........(gerçi bu durum halan daha geçerliye )

sewgiler......

 

 

Öncelikle bi şeyi düzelteyim ben asla kahramandır demedim... Kahraman olmak için kahramanlık vasfını hak etmek gerekir...

lakin ben hainlik olsun diyerek göz göre göre doksanbin insana kıyılabileceğine inanmak istemiyorum.. gönlüm razı gelmiyor buna.. böyle insanlık olmaz ki... hele hele bu insan vaktiyle cumhuriyete hizmet etmiş bir insansa..

benden de sana sevgiler...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Öncelikle bi şeyi düzelteyim ben asla kahramandır demedim... Kahraman olmak için kahramanlık vasfını hak etmek gerekir...

lakin ben hainlik olsun diyerek göz göre göre doksanbin insana kıyılabileceğine inanmak istemiyorum.. gönlüm razı gelmiyor buna.. böyle insanlık olmaz ki... hele hele bu insan vaktiyle cumhuriyete hizmet etmiş bir insansa..

benden de sana sevgiler...

 

hizmet etmek nasıl hizmet ama........

 

 

sewgiler........ :clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

HAİN DEDİĞİN ARKADAN VURANDIR SENDE BİRAZ ABARTIYORSUN BE MADE TAMAM ADAM DÖRT DÖRTLÜK BİR İŞ YAPMADI HİÇ BİR ŞEKİLDE TASVİPTE ETMİYORUM AMA HAİNDİR DİYİPTE ÇIKMAMAK LAZIM İŞİN İÇİNDEN.

ATEŞ DÜŞTÜĞÜ YERİ YAKAR BELKİDE ONU ANLAMAK İÇİN O ATEŞE DÜŞMEK GEREKİRDİ..... ;)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.