Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Mardin


haci47

Önerilen İletiler

Mardin

 

 

Atatürk, Mardin için Paşa olduğum diyar sözünü sürekli kullanmıştır.

 

Atatürkün hayatında önemli bir dönüm noktası vardır. General olduğunun müjdesini Mardinde alan büyük komutan bu olayı bir çok yerde ve zamanda dile getirmiştir.

 

Mardinliler bir gece önce aralarında Albay olarak gördükleri Mustafa Kemal 'ni ertesi gün pırıl pırıl General apoletleriyle Mustafa Kemal Paşa olarak selamlamışlardır. Hem de 35 yaşında genç, heyecanlı bir paşa olarak.

 

Atatürk'ün Mardine ikinci gelişi yaklaşık bir yıl sonra 1917 yılının Şubat ayına rastlar. İkinci Ordu Komutanlığına vekalet ettiği günlerde, Hicaz Cephesi Kuvvetleri Komutanlığına atanan Mustafa Kemal Paşa, beraberinde Dr.Yarbay Hüseyin, Binbaşı Rıfat Bulca, Yaver Cevat Abbas, Yüzbaşı Neşet Bora, Yüzbaşı Rauf, Emir Subayı Şükrü Tezerle Mardine gelmişlerdir.

 

Mardinliler Atatürkü coşkun bir törenle karşılamışlardır. Atatürk o günün gecesinde Mardin Belediye Başkanı Hıdır Çelebinin evinde Mardinin ileri gelenleriyle birlikte konuk olmuştur. Şehrin ileri gelenlerinden Abdurrahman Kavvas, Atatürke Samur derisinden bir kürk hediye etmiştir. Bu değerli armağan halen Konyadaki Atatürk Müzesinde bulunmaktadır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Mardin’in ne zaman ve kimler tarafından kurulduğu kesin olarak bilinmemekle birlikte, kuruluşu Eski Yakın Doğu tarihine göre Subariler zamanına kadar dayanmaktadır. MÖ.4500’den itibaren yerleşim yeri olan Mardin; Subari, Hurri, Sümer, Akad, Mitani, Hitit, Asur, İskit, Babil, Pers, Makkadonya, Abgar, Roma, Bizans, Arap, Selçuklu, Artuklu ve Osmanlıların egemenliğine girmiştir.

Yukarı Mezopotamya’nın en eski şehirlerinden biri olan Mardin, Hurri-Miltanni Krallığı, Eti, Sur, Babil, Pers, Roma, Arap ve Selçuklu egemenliği altında kalmış, daha sonra Artukoğulları Devleti’nin "Tabaka-Ilgaziyye" denilen Mardin kolu kurulmuş ve bu dönemde kent büyük bir imar görmüş, gelişmiştir.

Persler’in "Marde" dedikleri Mardin ilinin adı, Bizanslılar’da "Mardia", Araplar’da "Maridin", Süryaniler’de "Merde-Merdo-Merdi" şeklinde kullanılmıştır. Türkler yöreyi fethettikten sonra ilin ismi Mardin’e dönüşmüştür. Mardin için birçok isim kullanılmıştır. Erdobe, Tidu, Merdin, Merdo, Merdi, Merda, Merde, Kartal Yuvası, Kuşlar Yuvası, Maridin ve Mardin bunlardan bazılarıdır. Çoğu kaynaklarda Mardin’in gerçek adı “Merdin” diye geçmektedir. Nitekim halkın çoğu bugün böyle demektedir. Merdin adı “Kaleler” anlamına gelmektedir. Kentte bir çok kalenin varlığı, bu şekilde isimlendirilmesine neden olmuştur. Mardin’in kale kavramlarıyla adının bu kadar sık geçmesinin en önemli nedeni de birbirini koruyup kollayan doğal savunma ve gözetleme görevini üstlenen korunaklı yapıların varlığındandır

Arkeolog Baron Marvan Oppenheim’in 1911-1929 yılları arasında burada yaptığı kazılardan, Subariler’in Mezopotamya’da (MÖ.4500-3500) yaşadıklarını, bunun nedeni olarak da Sümer ve Babil katları arasında buldukları kiremitleri göstermiştir. Gırnavaz Örenyerinde 1982 yılında başlayıp, 1991 yılına kadar sürdürülen arkeolojik kazı ve araştırmalar sonucunda Gırnavaz’ın MÖ.4000’den MÖ.7 yüzyıla kadar sürekli olarak yerleşme alanı olduğu anlaşılmıştır. MÖ.4000 sonlarına tarihlenen Geç Uruk Devri, Gırnavaz kalıntılarının en alt kültür tabakasını oluşturmaktadır. Bu kültür tabakasının üzerinde yer alan Er Hanedanlar Devri mimarî tabakaları daha çok ölü gömme adetleri açısından araştırılmış ve değerlendirilmiştir. Tespit edilen mezarlara göre ölüler bu devirde eski Mezopotamya geleneklerine göre açılan çukurlara dizleri karınlarına çekik olarak yatırılmakta daha sonra yakılan hafif ateşle manevi temizlik sağlanarak dünyevi ilişkiler kesilip çukurlar kapatılmaktadır. Mezar içinde şahsi eşya olarak metal silahlar, metal süs eşyaları ve mühürler kült ve seramik kap örnekleri çok sayıda tespit edilmiştir. Sümer Kralı Lugarzergiz MÖ.2850 yılında Akdeniz’e kadar yaptığı seferinde Mardin’i de egemenliği altına almıştır. Şehircilik, sulama ve tarım alanında ileri bir düzeye ulaşan Sümerler Mardin’i Akadlar’a bırakmışlardır (MÖ.2820). Akadlar, MÖ.2500 yıllarında Sümerler’le anlaşarak Akad-Sümer Devletini kurmuşlardır.

Mardin, MÖ.2230’lu yıllarda Elam şehri olmuştur. Hammurabi, Sümer topraklarını Babil’in idaresi altına alınca bu kez de Babil Devleti’ni kurmuş, ardından Yukarı Mezopotamya’ya saldırınca Mardin’i de istila ederek topraklarına katmıştır (MÖ.2200-1925) .

MÖ.1925 yıllarında Mardin’i işgal eden Hititler, bir süre sonra şehri terk etmişlerdir. İran dolaylarından gelen Ari Irkından Midiller, Mardin ve çevresini ele geçirmiştir. MÖ.1367 yılında Midiller arasında iç savaş çıkınca, Asur Kralı Asurobalit, Mardin ve çevresini topraklarına katmıştır. MÖ.1190’da Anadolu’dan gelen bazı Ari ırk kavimleri Mardin’i almışlardır. 60 yıl sonra I.Tıplatpalasır; Sincar, Nusaybin ve Mardin’den geçerek 20 bin Maşiki kuvvetinin koruduğu Kemecin’e saldırıp onları yendikten sonra Mardin ve çevresini tekrar ele geçirmiştir. MÖ.1060’da I.Asurnasırbal zamanında Hititler birleşerek Gılgamış yakınlarında Asurlular’ı yenmişlerdir. Asurlular’ın tekrardan kuvvetlenmeleri üzerine, Mardin Asur egemenliği altına girmiştir. MÖ.800 yılına kadar Asurlular’ın elinde kalan Mardin, daha sonra Urartu Krallığı egemenliğine geçmiştir. MÖ.612 yılına kadar Sityaniler, MÖ.618 yılında ise İran’dan gelen Midiler buraları ele geçirmiştir.

MÖ.335 yıllarında Büyük İskender Mısır’ı aldıktan sonra Mezopotamya’ya gelerek İran’a gitmek için Mardin’den geçer. Buraları da istila eden İskender’in ölümünden sonra komutanları arasında devlet pay edilir ve Mardin doğu bölümünde kaldığı için Nikanır denilen General Sleukos’un payına düşer (MÖ.311). Mardin ve çevresi (M.Ö.131) Urfa Krallığı (Abgarlar) topraklarına katıldı. MS.249’da Roma hükümdarı Filibos saltanatının 5.yılında bir isyan başlatıp, IX.Abgar’ı memleketten kovmuştur. Şehrin Valiliğine de Hapsioğlu Uralyonos tayin edilmiştir. Bu arada Mardin’de Urfa’ya bağlı olduğu için Roma egemenliğine girmiştir. MS.250 yılında Dakiyos, Pers ülkesini zaptetmiştir. Bu sırada tahribat gören Nusaybin’i de onarmıştır. 330 yılında ateşe ve güneşe tapan Şad Buhari isminde bir kral Mardin Kalesinde rahatsızlığı sebebiyle kalır. Kalede kaldığı süre içerisinde iyi olunca kendisine kasır yaptırıp 12 yıl boyunca burada yaşar. Daha sonra Kral, Pers’ten birçok asker ve sivil getirtip, onları Mardin’e yerleştirmiştir. 442 yılında halkı kasıp veba salgını baş göstermiş ve şehri yaşanmaz hale getirir.Yüz yıl kadar sonra Ursiyanos adlı Romalı bir kumandan büyük bir ekiple Mardin’i 47 yılda inşa etmiş ve halkının tekrar buraya gelmesini sağlamıştır. Bu süre içerisinde Persler’in ünlü merkezleri olan Dara yeniden inşa edilmiştir. Mardin’de Bizanslar 640 yılında Hz.Ömer’in kumandanlarından İlyas Bin Ganem’in işgaline kadar varlıklarını devam ettirmişlerdir. Mardin ve çevresi, 692’de Emeviler’in, 824’te Halife Memnun zamanında Abbasiler’in hakimiyetine girmiştir. Malazgirt savaşı ile de Türklerin eline geçmiştir.

 

Mardin Kalesi

"Kartal Yuvası"da denilen Mardin Kalesi, Subari, Sümer, Babil, Mitaniler, Asur, Pers, Roma, Bizans, Emevi, Abbasi, Hamdaniler, Selçuklular, Artuklu, Karakoyunlu, Akkoyunlu, Safaviler, Osmanlılar dönemlerini yaşamış çok önemli bir kaledir.

MS.330 yılında ateşe ibadet eden ve güneşe tapan Şad Buhari isminde bir kral gelip Mardin kalesinde kalır. Rahatsız olan kral, kalede kaldığı süre içerisinde iyi olunca, kendisine bir kasır yaptırıp, 12 yıl burada yaşar. Daha sonra kendi memleketi Pers ve Babil’den birçok asker ve sivil getirip, onları Mardin’e yerleştirmiştir. M5.442’da veba salgınından dolayı kaledeki halkın bir çoğu ölmüş ve Mardin kalesi MS. 542’e boş kalmıştır.

M.S.975-976’da Hamdaniler’den Hamdan Bin El Hasan Nasır El Devle Bin Abdullah Bin Ham binlerce yıldır hakim bir konumda bulunan bu doğal kaleyi bir takım eklemelerle, daha korunaklı bir hale getirmiştir.

Kalenin ovadan yüksekliği bin metre kadardır. Kalenin bir kısmı sarp kayaların üzerine oturmuştur. Meyilin fazla olduğu yerlerde ise surlar eklenmiştir. Kalenin güney kesiminde bir kule günümüze sağlam bir şekilde gelebilmiştir. Kalede daha önceleri mesken olarak kullanılmaya yarayan kalıntılar bulunmaktadır. Evliya Çelebi, kale ambarlarının çok miktarda erzak,cephane ile dolu olduğunu yazmıştır. IX.yüzyılın ilk yarısında mevcut olan surların, bugün bazı yerlerde yalnız temellerine rastlanmaktadır. Bir çok kez kuşatılan kale, saldırılara karşı direnişini, bünyesinde barındırdığı su sarnıçları ve ambarlarındaki bolluk ile sağlamıştır. Kalenin altı kapısı bulunuyordu. Bunlar; İlin batısında Diyarbakır Kapı, Doğuda Savur Kapısı, Kuzeyde Bab-ı Şavt, Kuzeybatıda Bab-ı Hamara, Güneybatıda, Bab-ı Zeytun, Güneyde Bab-ı Cedid (Yeni kapı) dir. Bu kapıların sağlamlığı kalenin uzun yıllar zapt edilemeyişine önemli bir etkendir.

 

Kız Kalesi ( Kal’at ül al Mara-Lorna-Jurekm)

Merkeze bağlıdır. İlin 5 km. doğusunda yayı andıran üç kaleden biridir. Tarihte çok önemli bir koruyuculuk görevi üstlenmiştir. Kalede, kral kızına ait taştan yapılmış bir taht, su sarnıçları, kuyular, mağaralar ve kalıntılar mevcuttur.

 

Erdemeşt Kalesi

Bülbül Köyü ile Arur Kalesi arasında kalan tepe üzerindeki kaledir.

 

Anır Kalesi

Mardin’e 5 km uzaklıkta, Deyrulzafaran Manastırının arkasında bulunan tepenin üzerinde bir kaledir.

 

Dara Kalesi ( Daras Anastasiupolis)

Merkeze bağlı kale, Mardin şehrinin 30 km. doğusunda, meşhur Dara Harabeleri içinde yığma bir tepe üzerinde yükselir. Burası Yukarı Mezopotamya Bölgesinin en ünlü kenti iken bugün bir köy görünümündedir. Oysa ki, tiyatro sahneleri, su sarnıçları, su değirmeni, barajı, köprü, 40 m. derinliğinde yer altındaki zindanı ve üniversitesiyle çok önemli bir medeniyet katmanı olarak tarihte parlak bir dönem yaşamıştır.

Kaleyi meşhur İran hükümdarı Dara Yuvanis yaptırmıştır. Miladın ilk yıllarına kadar İranlılar’la Romalılar arasında el değiştirmiş kale günümüze kadar özeliğini korumuştur.

 

Rabbat Kalesi

Derik ilçesinin 15 km. batısında, Hisaraltı Köyü sınırları içinde yer almaktadır. Binlerce yıllık bir tarihe sahiptir. Artuklu döneminde onarımdan geçmiş ve bir takım eklemelere maruz kalmıştır. 15 burcu, 4 köşesinde 4 gözetleme kulesi mevcuttur. Burçların yüksekliği 15 metredir. Kalenin doğuda ve batıda iki kapısı bulunmaktadır. Yeraltında yapılan barınaklar üzeri toprak yığılı bir şekilde zamanında önemli bir görev yüklenmiştir. Yeraltında saray kalıntıları bulunduğu sanılmaktadır.

 

Savur Kalesiv (Sauras)

Kale, Savur ilçesinin sırtını dayadığı yüksek bir tepenin üst düzlüğüne tek beden halinde kurulmuştur. Romalılar tarafından zamanın stratejisi göz önünde bulundurularak inşa edilmiştir. Romalılarla Araplar arasındaki büyük çekişmelere sahne olan Savur Kalesi devamlı el değiştirmiş ve uzun zaman merkezi bir kale olarak kalmıştır.

 

Haytam Kalesi (Turabdin-Dimitriyus)

Günyurdu-Dibek Köyleri arasındadır. Servis yolunun 500 m doğusunda 1254 rakımlı Bagok (İzlo) dağının doğusunda yer almaktadır. MS.351 yılında Roma İmparatoru Büyük Konstantin’in oğlu Kustus tarafından yaptırılmıştır. Kaleye bağlı Basibrin Köyü vardır. Kale çok el değiştirmiştir. Deyrulumur Manastırı yakınındadır.

 

El Nıhman Kalesi

Bülbül Köyünde bulunan kaledir.

 

Mor İliyo Kilisesi

Mardin Kalesi içerisindedir. III.yüzyılda yapılmıştır.

 

Mat Behnam (Kırklar)Kilisesi

V.yüzyılda yapılmıştır. Kilise üç giriş kapılı, ince taş işçiliğiyle işlenmiş Mihrapları , dört yüzyıllık ahşap mihrap kapıları, 1500 yıllık kök boya ile baskı perdeleri, geniş avlusu içinde çan kulesi evi ve dantel gibi işlenmiş taş oymacılığı örneklerinin yer aldığı divanı bulunmaktadır. 1170 yılında Kırk şehitlere ait kemikler bu kiliseye getirilmiştir. Bu gün Mardin Metropolitlik Kilisesidir.

 

 

Kırmızı (Surp Kevork) Kilise

420 yılında yapılmıştır. 10 taş sütun üzerinde inşa edilen kilisede, mihrabın farklı geometrik taş süslemeleriyle ayrı bir özelliği vardır.

 

Protestan Kilisesi

Geniş bir alan üzerinde inşa edilen kilise 569 yılında yapılmıştır.

 

Meryem Ana Kilisesi ve Patrikhane

1860 yılında Patrik Antuan Semheri tarafindan yaptırılan kilisede; kemer, yuvarlak taş sütunlar ve avluda korkuluklar yer alırmaktadır. Patriğin oturma yeri ile İncil vaiz yeri, üzüm salkımlı motiflerinin ahşap el işçiliğiyle bambaşka bir görünüm sergilemektedir. İçi 21 sütun üzerinde ’’Vermadun, Baharan’’ Koro balkonu akustiktir.

1895 yılında Antakya Patriği İğnatuos Benham Banni tarafından inşa edilen Patrikhane bugün müze olarak hizmet vermektedir.

 

Mar Hırmıs Kilisesi

M.S.430’da yapılmıştır. 1552 yılına kadar Nasturilerin kullanımında olan bu kilisede iki Metropolit Mezarı mevcuttur.

 

Mar Yusuf Kilisesi

Meclis-i Mebusan Üyesi Hovsep Kazasyan’ın öncülüğünde ve Mardin Ermeni Katolik Cemeati katkılarıyla Patrik VIII. Grigoryus tarafından Mardin Metropolitliğine getirilen Melkun Nazaryan’ın görevi sırasında Mardin Surp Hovsep Kilisesinin inşaatına 1864’te başlanmış, 1894 yılında ibadete açılmıştır. Kilisenin yan tarafından Ruhbanların yeri vardır. Mimarı nam-ı değer Mimar Lole’dir. Rutubeti önlemek için kilisenin inşaatı sırasında temele tonlarca tuz dökülmüştür. Bu usul antik çağdan gelmektedir. Tepesinde Çan Kulesi olup, mimarisi düz damlıdır. İçi 21 sütun üzerinde “Vernadun, Baharan” Koro Balkonu akustiktir. Altı kutsal mihrabı olup, kuzeyde Horan, taşkoro, güneyde Kavit, batıda Mıgırdaran, doğuda Adyan şeklinde yapılmıştır.

 

Mor Şmuni Kilisesi

Eski Kale Köyünün güneybatısında yer almaktadır. 793 yılında yapılmıştır.

 

Mor Yakup Manastırı (Arur)

Arur Kalesi üzerinde I ve II. Asır arasında kale içinde kayaların oyularak 2 katlı olarak yapılan manastırın, üst katında birçok küçük oda ve küçük kilise, alt katında ise büyük kilise bulunmaktadır.

 

Mor İvennis Kilisesi

Eski kale köyünün güneydoğusunda yer alan kilise 793 yılında yapılmıştır.

 

Mor Circis Kilisesi

Eski kale köyünün kuzeybatısında yer alan kilise 793 yılında yapılmıştır.

 

Mor İliye Klisesi

Hangi tarihte yapıldığı bilinmeyen kilise Çiftlik Köyündedir. Kilise içerisinde yan bölümünde iki oda bulunmaktadır. Bu odalara geçiş çok alçak tavanlı kapıdan yapılmaktadır. Orta kısımda şifalı (ruh, sinir ve sara hastaları) taka denen bölüm bulunmaktadır.

 

Mor Yuhannın Kilisesi

370 yılında yapılan kilise Dereiçi (Kıllıt) Köyündedir.

 

Mor Babi Kilisesi

Nusaybin Günyurdu Köyünün kuzeybatısında ve tepenin başında bulunmaktadır. Kayalar yontularak kilise inşa edilmiştir. Buraya Mağara veya Yer altı Kilisesi de denilmektedir.

 

Mor Aho Kilisesi

Günyurdu Köyünün kuzeyinde tepe üzerinde bulunan kiliseye Patrik III. Yakup döneminde bazı eklemeler yapılmıştır.

 

Mor Şemun Kilisesi

Günyurdu Köyünün kuzeyinde yer almaktadır. Çok eski bir tarihe sahiptir.

 

 

Mor Mihayel Kilisesi ve Burç Manastırı

185 yılında yapılmıştır. MÖ.ye ait bölümleri mevcuttur. Yeni yol Caddesinin alt tarafındadır.

 

Hammara Manastırı

M.S.326 yılında yapılmıştır. Diyarbakır Kapı Mahallesi Kırkız mevkiindedir.

 

Mar Barbara Manastırı

17. Yüzyılda yapılmıştır. Yeni şehirde harebe şeklindedir.

 

Mor Efram Manastırı

1884 yılında Patrik Cercis Şelhet tarafından yapılmıştır.

 

Meryem Ana Manastırı

Midyat Anıtlı (Hah) Köyündedir. Yöre Süryanilerinin genel kanısına göre üç mecusinin gelip Meryem Ana Manastırını kurduğu şehir olduğu söylenmektedir.

 

Mor Dimet Manastırı

Savur İlçesi Dereiçi Köyündedir. Manastıra gelen Romatizma hastalarının iyileşmesi sebebiyle buraya Romatizma Manastırı da denilmektedir.

 

Mor Cırcıs Manastırı

Derik İlçe Merkezindedir. Yüksek Tavanı ve Mihraba bakan U şeklindeki kilise içinden görülmeyen koro balkonuyla ayrı bir mimarisi vardır.

 

Deyrulumur Manastırı

Midyat’ın 18 km. doğusunda olup, Savurlu Mor Samuel ile Kartminli Mor Şemun tarafından M.S. 397’de yapılmıştır. 615 ve 1049’da Metropolitlik merkeziydi. Manastırda Kral Arkedeus zamanında Mor Şemun tarafından barınma ve dua yerleri, Kral Teodosyus çağında lahitlerin konacağı abide evi Meryem Ana Kilisesi, Resuller Kilisesi, Kırk şehit Kilisesi, Mor Şamuel Mabedi, Kral kızı Teodara’nın Mor Şamuel tarafından iyileştirilmesi sebebiyle Teodara Kubbesi, Mor Şemun Mabedi, Mısırlılar tarafından yaptırılan Kubbeye MS.512 yılında Kral Anastas tarafından yaptırılan büyük Mabet ile çok güzel mimari örnekleriyle bir abide niteliği taşımaktadır.

 

Deyr'ül Zafaran Manastırı:

Mardin ilinin 3 km. doğusunda bulunan Deyrulzafaran Manastırı Yukarı Mezopotamya’ya bakan yamaçlarda yer almaktadır. Manastırın güney kısmı dışında diğer tarafları dağlarla çevrilidir. Süryanilerin tarihi ve dini değerleri arasında bugüne kadar ayakta kalabilmiş bir abide olan manastır 639 yıl boyunca Dünya Süryanilerinin Patrik merkezliğini yapmıştır.

Manastırın M.Ö.’ye ait kısımlarının kuruluş tarihi bilinmemekle beraber Mardin ilinin kuruluşuna kadar uzandığı tahmin edilmektedir. Milattan öncesine ait yapı IX. Yüzyılda bulunmuştur. Bu yapıda göze çarpan en önemli özellik tavan yapısıdır. Tavanı oluşturan taşlar 20x0.5 m. ebatlar l3 sıra halinde ve aralarında herhangi bir harç olmaksızın birbirine kenetlenmiş halde duran geometrik yapıdadır. Bir diğer özellik ise mabedin her iki tarafında kurban sunulan yeri olan kemerli kısımların bulunmasıdır. Manastırın milattan sonrasına ait dönemlerde yapılan eklentiler Hıristiyanlık döneminin başlamasıyla birlikte ( M.S. 493)

Gerçekleştirilmiştir.

 

Seyde ( Meryem Ana) Manastırı

M.S.326 yılında kayaların içine oyularak yapılmıştır.

 

Mar Yakup Manastırı

İlk adını Marislium adlı bir rahipten alan manastır, daha sonra Marevgan Manastırı diye anılmıştır. Söylentiye göre doğunun müjdecilerinden Marevge rahiplerinden Marbinyamin’in en yaşlı şagirtinin kemikleri bu manastıra gömülmüştür. Manastır bir süre Marhonesya adıyla da tanınmıştır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 5 hafta sonra...

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.