Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

ŞERİHAT VE KURAN'A GÖRE KADIN...


SO_RATES

Önerilen İletiler

ŞERİHAT VE KURAN'A GÖRE KADIN...

 

___Kocanın vücudu irin ile kaplı dahi olsa ve karısı onu yalayarak temizlese yine de kocasının hakkını ödemiş olmaz. / İbni Hacer El Heytemi 2/121 Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 239

___Ey kadınlar! Eğer kocalarınızın size olan haklarını bilseydiniz, ayaklarının tozunu yüzlerinizle silerdiniz. / Hafız ZehebiBüyük Günahlar Sayfa 187

___Kadınların dinleri ve akılları eksiktir. / Sahihi Buhari

___Ey kadınlar topluluğu! Sadaka veriniz ve çok istiğfar ediniz. Çünkü ben Cehennem halkının çoğunun sizler olduğunu gördüm. Müslim, İman, 34/132 İbn Mace, Fiten 19/4003

___Namazı bozan şeyler kara köpek, eşek, domuz ve kadındır. Sahihi Müslim, Salat 265; Tirmizi Salat 253/338 Ebu Davud, Salat, 110/720

___Uğursuzluk üç şeyde vardır: Kadında, evde ve atta. / Ebu Davud, Tıb, 24/3922; Müslim, Selam, 34/115 Buhari, Nikah, 17/4805

___Eğer bir kadın peruk takarsa, eğer kol ve yüzüne dövme ya da ben yaparsa, yüzünden ve kaşlarından cımbızla kıl aldırırsa, yüzüne güzellik vermek için şekil değiştirirse lanetlenmiştir. / İmam Şarani – Uhudul Kubra – Sayfa 313, 867, 889

 

Kadın yedi sıfatlıdır:

1___Giyim kuşam hevesinden maymun.

2___Fakir düşmeye razı olmadığından köpek.

3___Kocasına ve diğer insanlara kibrinden yılan.

4___Gece gündüz koğuculuk yaptığından akrep.

5___Evden eşya sattığından fare.

6___Erkeklere hile kurduğundan tilki.

7___Kocasına itaat ettiğinden dolayı koyundur. / İmamı Gazali İhyayı Ulumuddin

 

Bu ve bunun gibi uydurmalarda da görüldüğü gibi kadının yerini alaşağı etme girişimi vardır. Amma bakınız Kuran ne diyor:

___Ey insanlar ! Biz sizi bir erkek, bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi halklar ve kabileler kıldık. Şüphesiz Allah katında en üstün olanınız takvaca en ileride olanınızdır. / 49Hucurat Suresi 13

___Erkek olsun, kadın olsun inanmış olarak kim iyi fiiller gerçekleştirirse onlar cennete girecek ve onlar bir çekirdeğin sırtındaki tomurcuk kadar bile haksızlığa uğramayacaklardır. / 4Nisa Suresi 124

___Erkek olsun, kadın olsun, her kim inanmış olarak iyi fiiller gerçekleştirirse onu mutlaka güzel bir hayatla yaşatırız ve onların karşılığını, yaptıklarının en güzeliyle mutlaka veririz. / 16Nahl Suresi 97

___Allah’ın bir kısmınızı bir kısmınızdan üstün kıldığı şeyleri isteyip durmayın. Erkeklere kendi kazandıklarından bir pay, kadınlara da kendi kazandıklarından bir pay vardır. / 4Nisa Suresi 32

___Müslüman erkekler, Müslüman kadınlar, mümin erkekler, mümin kadınlar, itaat eden erkekler, itaat eden kadınlar, özüsözü doğru erkekler, özüsözü doğru kadınlar, sabreden erkekler, sabreden kadınlar, korunup sakınan erkekler, korunup sakınan kadınlar, sadaka veren erkekler, sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler, oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve ırzlarını koruyan kadınlar, Allah’ı çokça hatırlayan erkekler ve Allah’ı çokça hatırlayan kadınlar; bunlar için Allah bir bağışlanma ve büyük bir ödül hazırlamıştır. / 33Ahzab Suresi 35

 

Burada da görüldüğü gibi tam bir çelişki söz konusudur.

___Başlarına bir kadını geçiren bir kavim asla iflah olmaz. / İbni Hanbel Müsned 5/43,50; Tirmizi Fiten:75 Nesai Kudat:8; Buhari Fiten:18

___Kim ki karısına itaat ederse Allah (cc) onu yüzüstü Cehenneme atar. / İbn Arrak II, 215

 

Bunlar gerçekçi ve akıl dışı olduğu aşikar olup zira tam tersleri Kuran'da apaçık ortadadır.

"Birçok hadis kitabına girmiş yukarıdaki uydurma, Kuran’ın getirmediği hükümleri kadın aleyhine uyduran gelenekçiler tarafından dinimizin içine sokulmuştur. Tahminimiz odur ki, bu uydurma Hz. Aişe’nin Cemel olayında orduya kumanda etmesi üzerine karşı tarafta yer alanların uydurduğu siyasi kaygılı bir uydurmadır. Şimdi bu hadiste taşlanan Hz. Aişe’dir. Peygamber Aleyhisselam gerçekten öyle söylemiş olsaydı, Hz. Aişe’nin Cemel olayına katılmaması, Talha ve Zübeyr’in de onu başlarına geçirmemeleri gerekirdi. Kuran’a ters, olaylara aykırı olan bu hadisin doğruluğu şüphelidir. Diğer sahabilerin bilmediği ve uygulamadığı bir hadis, nasıl din hükmü olur?” (Süleyman Ateş’in Kuran Tefsiri, 6/399400)

Siyasi kaygılarla bu tip hadisler uydurup Allah’ın dinine kendi görüşlerini katanlar Kuran’ın Saba melikesini tarifini de gözardı ederler. Neml suresi 22. ve 44. Ayetler arasında Saba kavminden ve onlara hükmeden kraliçeleri Saba melikesinden bahsedilir. Ayetlerin açıklamalarında Saba melikesinin zekasını, topluma doğruyu buldurmadaki becerisini, kavmini tehlikeye atmayışını, tedbirli yaklaşımlarını görürüz. Kadınların yönetici olamayacağına, kadınlara muhalefetin iyi olduğuna dair yüzlerce gelenekçi hüküm ve uydurmaya karşı Kuran’da bu manada tek bir cümleye, tek bir onaya dahi rastlanmaz.

 

Başka çelişkiler ise;

___Bir kadın kocasından boşanırsa o kadına cennet kokusu haram olunur. / Kadınlara Dîni Bilgiler sayfa 61

___Peygamberin bir hanımı şayet ondan boşanmak isterse, boşanmanın maddi bedelini karşılayıp boşaması söylenir. Yani diğer hanımlar gibi, Peygamber’in hanımları da kendi gönül rızalarıyla evlenmişlerdir ve istedikleri an nafaka alıp boşanabilmektedirler. / Ahzab suresi 28.

 

Bu bunun gibi yanlış anlamalar ve de şeriatçı yobazların uydurma hadis ve olayları yüzünden toplumlarda kadın erkek eşitsizliği inanılmaz bir boyutlanma ile doğmuştur. Tek kaynağınızın Kuran olması en gerçekçi yol olacağı düşüncesindeyim...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • Cevaplar 203
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

  • 3 hafta sonra...

çok güzel bir yazı SO RATES. bu forumda gördüğüm en anlamlı ve yazılması gerekli konu diyebilirim. şahsen teşekkür ederim.

 

kadın, yaratılış, ve pek çok hususta israiliyat(yani diğer dinlerden alıntılar) ve gelenekten etkilenmiş mevzu hadis (yani uydurma hadis) vardır. ve bunlar malesef pek çok tefsire dahi girmiştir. tefsiri, dini kitabları ve hadisleri de yazanlarn tıpkı onları okuyanlar gibi "insan" olduğunu unutmazsak ve yorumlarının da saf katıksız doğru ya da kutsal olmadığını idrak edebilirsek pek çok konuda çok daha bilinçli müslümanlar olacağız.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

değinilmesi gereken bu konuda ilk başvurunun kur-an olması gerekmektedir ve hadislere başvuru yapılacaksa lütfen tarihi şartlar göz önünde tutularak konu ele alınsın.

 

bu böümde eleştiri yapacak arkadaşlar www.kurandasevgi.gen.tr/kkadin/ - 2k - bu adrese ulaşırlarsa kur-andaki kadın ile ilgili ayetlere ulaşabilirler.

 

kadın kur-an da ele alınırken ata erkil bir toplumun kabul edebleceği tarzda işlenmiştir. ilk bakışta günümüz için bu şartların kabul edilemez olduğu düşünülebilir. ecdadımızın padişahları kendi kardeşlerini boğdurmadımı, babalarını zehirletmedimi. tarih içinde değerlendirilecek bu konular anlayışla karşılanır. ancak kur-an evrensel ve tüm zamanlar için bir kitap sözüne değinecek olursak bu noktada bazı çelişkilere rastlarız. kadını bir köle durumundan birdenbire erkekle eşit duruma getiremeyecek olan kur-an en azından bir geçiş devresi yaratmıştır. günümüz insanları hala eşlerini döverek bunu kur-an a atfediyorsa bu toplumsal cahilliğimizden başka bir yere atfedilemez.

 

saygılar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

SENİN İNANÇSIZ OLMAN BENİ BAĞLAMAZ.BEN ALLAHIN BUYRUK VE ÖĞÜTLERİNE UYARIM.ŞUNU UNUTMA KADINLAR ERKEKLERİN BEL KEMİĞİNDEN YARATILMIŞTIR.UNUTMA ALLAHIN YÜCE KİTABINDA HİÇ BİR ZAMAN ÇELİŞKİ OLMAZ.

 

Senin inançlı olmanda beni bağlamaz sevgili hero fakat insan nelere körü körüne inandığını da sonuna kadar sorgularım ve sorgulamaya da devam edeceğim...

Kadınlar erkeklerin bel kemiğinden yaratılmıştır... Haydi bakalım öylemi... :)

 

Kuran, modern tıp biliminin gerçeklerini inkar ediyor. Uzun zamandan beri tıp bilimi meninin (döl), sperm ve spermin içinde yüzdüğü sıvıdan oluştuğunu bilmektedir. Spermler, scrotumda (testis, haya) üretilmektedir. Spermlerin içinde yüzdüğü sıvı ise prostatta üretilmektedir. Yani meni, scrotumda ve prostatta üretilmektedir. Her ikisi de belden daha aşağıdaki anatomik bölgededir. Oysa ki Kuran' a göre meni, bel ile kaburgalar civarından çıkmaktadir! İşte Tarık Suresinin (Sure numarası 86' dır) 6.ve 7. ayetlerinin çeşitli çevirileri:

 

Diyanetin Çevirisi:________ 6- ATILAN BIR SUDAN YARATILDI. 7-(O SU) SIRT ILE GÖGÜS KAFESI ARASINDAN ÇIKAR.

Yaşar N. Öztürk Çevirisi:___ 6-FIRLAYAN BIR SUYUN BIR PARÇACAĞINDAN YARATILDI O 7-BEL ILE KABURGALAR ARASINDAN ÇIKAR O SU.

Elmalılı Hamdi Çevirisi:_____ 6-BİR ATILGAN SUDAN YARATILDI. 7-KI, ARKA KEMIĞI ILE GÖĞÜS KEMIKLERI ARASINDAN ÇIKAR.

 

İnsanın, erkek vücudundan atılan bir sıvının (meni, döl) etkisiyle oluştuğunu en eski çağlardan beri tüm uygarlıklar biliyordu. Bu nedenle 6. ayette Kuran, yeni ve değişik bir şey söylemiyor. Herkesin o dönemde bile bildiği bir şeyi tekrarlıyor. Önemli olan iddiayı 7. ayette öne sürüyor Kuran: Atılan su (meni), bel ile kaburgalar arasından (kimi çeviriye göre sırt ile göğüs kafesi arasından) çıkar! Oysa modern tıp kitaplarına göre bel, sırt,kaburga ve göğüs kafesinden uzak bir bölgede, belden aşağı bölgelerde yapılır meni.

__________________________________________________________________________

Kaynak___: Kaynak: Sobotta Atlas of Human Anatomy, Urban & Schwarzenberg. Baltimore-Munich, 1983

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İslamın kadına bakışını, kadın haklarını, eşitliğini tartışacaksak tamam, ancak buradan yani kadından hareketle islama saldırmaya çalışıyorsak bu en büyük hata olur. Zira kadına miras hakkı tanıyan islamdır. Kadına boşanma hakkını tanıyan islamdır. Bunları İslam 7. Asrın 1. yarısında yapmıştır bunu aklımızdan asla çıkarmayalım.

 

Şeriatte (yazımı budur şerihat değil) değişmemezlik kurula hakim değildir. Yeri geldiğinde nasslar dahi birbirini nesh etmiştir. Yanılmıyorsam 5 tane ayet daha sonra nesh edilmiştir. Bunun da sebepleri elbette mevcuttur ve ayetler dahi değişebiliyorken islamın hükümleri değişmez demek sarhoşluktur. Ancak değişme iman esaslarında değil, toplumsal hayata dair konulan kaidelerdedir. Hiç şüphesiz kesin haramlar ve farzlar değişmez, ancak kadının toplum içerisindeki yeri, ticari ilişkiler, yani kısacası toplumsal hayata ait kaideler daha iyiye islam perspektifinden hareketle yöneltilinebilir.

 

Bu arada hemen belirtmeliyim ki, Kur'an ile hadis çatışmaz. Sünnet Kur'an'ın tamamlayıcısıdır. Bu sebeple sadece Kur'an'a bakarım diyenler inanılmaz büyük bir yanılgıya düşerler.

 

İslamın kadına haklar tanıdığı döneme iyice dikkat edelim. Bu hatırdan çıkardığımızda bizi büyük yanlışlıklara sürükleyecek bir dönemdir. Zira erkek (Koca) inanılmaz zorluklarla ailesinin rızkını temin etmektedir, buna karşılık kadının evde bir takım sorumlulukları vardır. Kocanın dönem içerisindeki katlandığı ağır koşullar, onun miras bakımından daha önemli bir duruma sokulmasını gerektirmiştir.

 

Ancak, objektif kardeşin amacının kötülüğü belli. Çünkü, dine sokulan bidatlardan kurtulunurak, bir tecdite yol göstermiyor, bidatlardan hareketle dinden uzaklaşmanın yolunu açmaya çalışıyor. Kur'an'ın fenne -hadi siz bilim olarak anlayın- aykırılığının ispatlanmaya çalışılması bunun bariz örneğidir.

 

Konuyu Fen'den hareketle, Kur'an'a bir saldırıya çevirmişsin. Tartışmanın mevzuunun kadınlar olması gerekiyor, bu sebeple ben fenle alakalı konudan uzak duracağım. Zaten bu konuda kelam etmek bana düşmez, ancak; ilim dediğimiz şeyin ya daha önce olmayan bir durumun tespiti (ispatı)yla veya daha önceki bir bilginin yanlışlığının ispatıyla ilerlediğini hatırlatayım. Mutlak ilmi bilgiler sunduğu sanılan Aristoteles'in ortaya attığı birçok tezin yanlışlığı sonradan ortaya çık/artıl/mıştır. (Acaba) bu sebeple belirttiğiniz bilginin mutlak doğru olduğuna nasıl inanacağız. 10 yıl sonra ya biri çıkıp da bu ispat yanlıştır derse ne olacak. Bu sebeple belirttiğiniz bilginin mutlak doğru bir bilgi olduğunu nasıl vehmediyorsunuz. Haydaa... Ben bu kez sanırım sürekli dogmadan oluştuğu varsayılın din yerine asıl dogma olan ilmi tartışmaya açıyorum. Şaka yapıyordum, deyip geçelim mi...

 

Benim burada sizden cevap beklediğim asıl soru: Kainatı yaratan'ın bu konudaki bilgisinin doğru olmadığına -hadi yanlış olduğuna diyelim- inanıyorsak, bir veya birkaç insanın bu konudaki bilgisine nasıl inanacağız. İnsanın bilgisine karşı yaratıcının bilgisi: Hangisi daha üstün acaba..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İslamın kadına bakışını, kadın haklarını, eşitliğini tartışacaksak tamam, ancak buradan yani kadından hareketle islama saldırmaya çalışıyorsak bu en büyük hata olur. Zira kadına miras hakkı tanıyan islamdır. Kadına boşanma hakkını tanıyan islamdır. Bunları İslam 7. Asrın 1. yarısında yapmıştır bunu aklımızdan asla çıkarmayalım.

 

Şeriatte (yazımı budur şerihat değil) değişmemezlik kurula hakim değildir. Yeri geldiğinde nasslar dahi birbirini nesh etmiştir. Yanılmıyorsam 5 tane ayet daha sonra nesh edilmiştir. Bunun da sebepleri elbette mevcuttur ve ayetler dahi değişebiliyorken islamın hükümleri değişmez demek sarhoşluktur. Ancak değişme iman esaslarında değil, toplumsal hayata dair konulan kaidelerdedir. Hiç şüphesiz kesin haramlar ve farzlar değişmez, ancak kadının toplum içerisindeki yeri, ticari ilişkiler, yani kısacası toplumsal hayata ait kaideler daha iyiye islam perspektifinden hareketle yöneltilinebilir.

 

Bu arada hemen belirtmeliyim ki, Kur'an ile hadis çatışmaz. Sünnet Kur'an'ın tamamlayıcısıdır. Bu sebeple sadece Kur'an'a bakarım diyenler inanılmaz büyük bir yanılgıya düşerler.

 

İslamın kadına haklar tanıdığı döneme iyice dikkat edelim. Bu hatırdan çıkardığımızda bizi büyük yanlışlıklara sürükleyecek bir dönemdir. Zira erkek (Koca) inanılmaz zorluklarla ailesinin rızkını temin etmektedir, buna karşılık kadının evde bir takım sorumlulukları vardır. Kocanın dönem içerisindeki katlandığı ağır koşullar, onun miras bakımından daha önemli bir duruma sokulmasını gerektirmiştir.

 

Ancak, objektif kardeşin amacının kötülüğü belli. Çünkü, dine sokulan bidatlardan kurtulunurak, bir tecdite yol göstermiyor, bidatlardan hareketle dinden uzaklaşmanın yolunu açmaya çalışıyor. Kur'an'ın fenne -hadi siz bilim olarak anlayın- aykırılığının ispatlanmaya çalışılması bunun bariz örneğidir.

 

Konuyu Fen'den hareketle, Kur'an'a bir saldırıya çevirmişsin. Tartışmanın mevzuunun kadınlar olması gerekiyor, bu sebeple ben fenle alakalı konudan uzak duracağım. Zaten bu konuda kelam etmek bana düşmez, ancak; ilim dediğimiz şeyin ya daha önce olmayan bir durumun tespiti (ispatı)yla veya daha önceki bir bilginin yanlışlığının ispatıyla ilerlediğini hatırlatayım. Mutlak ilmi bilgiler sunduğu sanılan Aristoteles'in ortaya attığı birçok tezin yanlışlığı sonradan ortaya çık/artıl/mıştır. (Acaba) bu sebeple belirttiğiniz bilginin mutlak doğru olduğuna nasıl inanacağız. 10 yıl sonra ya biri çıkıp da bu ispat yanlıştır derse ne olacak. Bu sebeple belirttiğiniz bilginin mutlak doğru bir bilgi olduğunu nasıl vehmediyorsunuz. Haydaa... Ben bu kez sanırım sürekli dogmadan oluştuğu varsayılın din yerine asıl dogma olan ilmi tartışmaya açıyorum. Şaka yapıyordum, deyip geçelim mi...

 

Benim burada sizden cevap beklediğim asıl soru: Kainatı yaratan'ın bu konudaki bilgisinin doğru olmadığına -hadi yanlış olduğuna diyelim- inanıyorsak, bir veya birkaç insanın bu konudaki bilgisine nasıl inanacağız. İnsanın bilgisine karşı yaratıcının bilgisi: Hangisi daha üstün acaba..

 

Sayın bekir...

Birkere islam kadına boşanma hakkı ve miras hakkında adil davaranmamıştır. Burada kimse bilimsel anlamda yola çıkarak kur'ana saldırı gibi bir niyeti olamaz, olmamalıda. Üstelik bunları bütün dünya biliyorken sizler neden bunları görmezlikten geliyorsunuz anlayamıyorum...

Bakın günümüzde kadın ile ilgili yaşananlar;

Iran, Suudi Arabistan, Yemen, Sudan, Cezayir, Afganistan, Irak, Kuveyt, basra Korfezi Ülkeleri, Bengladesh, Mısır vb. Islam ülkelerinde, kadınlar, istedikleri gibi giyinemiyorlar. Kısa kollu, çağdaş giysilerle sokakta dolaşmaları bile yasak, çoğu Islam ülkesinde çarşaf giymeye mecburlar. Kadınlar ile erkekler aynı yerlerdebulunamıyorlar, erkeklerle tokalaşmaları yasak, bindiklari toplum ulaşım vasıtalarınba bile ayrılık var. Kadınlar çalışamıyor, yasak.. Kadınlar, erkeklerinin izni olmadan seyahat edemiyorlar.. Yasak!.. Aksi halde kırbaçlanmaktan başlayan çeşitli cezalara çarptırıliyorlar.

Suudi Arabistan'da, kadınların araba kullanması yasak.. Arabanın ön koltuğunda bile oturmaları yasak..(Diğer Islam ülkelerinde de benzer durum olabilir). Bir arkadaşım, Birleşik Arap Emirlikleri'nin Dubai Havaalanı'nın kafesinde "Burada sadece erkekler ve yabancı kadınlar oturabilir" şeklinde bir yazı olduğunu anlatmıştı. Suudi Arabistan'da yeterince bol olmayan çarşaf giyilmesi yasak, hatta bunun gibi çarşaflar dükkanlardan toplatılarak imha ediliyor.

Iran'a gidenlerden duymuştuk: Uçak, Iran hava sahasına girince, kadınlar çarşaflarına giriyorlar.. Iran'dan dönerken de uçak Iran hava sahasından çıkınca, kadınlar çarşaflarını çıkarıp istedikleri kıyafete bürünüyorlar. Tabii ki bu özgürlük, tekrar Iran'a dönünceye kadar sürecektir..

Yine, bazı gazete haberleri aklımızda: "Afganistan'da ayak bileği görülen kadın, sokakta dövüldü.., kızların okula gitmesi, kadınların çalışması yasaklandı..", "Iran'da kadınlara kırbaç cezası, saçının teli görünen kadın karakola götürüldü.."

Pakistan'da, şeriatçılara taviz vermeye başlayan yönetim, kadınlara yönelik yeni kısıtlamalar koyuyor.

Bunlara ne diyeceksiniz?

 

Diğer taraftan ise;

Bakara Suresi, Ayet:228 : Fahruddin Razi, e't-Tefsiru, Taberi, Camiu'l-Beyan, 2/275-276; Tefsiru İbn Kesir, 1/271; Dr. Kamil Musa, Derece, Beyrut, 1987,.15-26 kitaplarındaki yorumlara göre:

Erkek kadından birçok yönden üstündür:

1. Erkeğin akılca üstünlüğü vardır

2. Diyette (kurtulmalıkta) üstünlüğü vardır.

1. Miras konularında üstünlüğü vardır.

2. Erkek, "kadı (yargıç)", 'hükümdar" olur, kadın ise olamaz. Erkek tanıklığa da daha elverişlidir.

3. Erkek, kadının üzerine evlenebilir. Dilerse karısının, karılarının üzerine cariye de alabilir. Kadın için, kocasının üstüne evlenmek gibi bir hak yoktur.

4. Mirasta erkeğin payı daha çoktur.

5. Erkek kadını boşayabilir. Kadın, erkeği boşayamaz. Erkek kadını boşadıktan sonra da süresi içinde dönüş yapabilir, kadının bu yönde bir hakkı yoktur.

 

Sevgiyle kalın...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

sayın objektivist eleştirdikleriniz kişilerin yaptırımıdır. bunlar din adına yapıldığı vurgulansa da kişilere aittir.

 

kadın hakkındaki şahitlik, miras hakkı konuları ise erkeğe düşen sorumluluk ve kadınların duygusal yönlerinin getirisidir. sorumlulukların değiştiği toplumlarda hüküm de buna binaen değiştirilebilir.

 

erkek yaratılışta güç olarak üst seviyede görünse de (buna az duygusallığı sebep gösterebiliriz) bu ona üstünlük değil sorumluluk fazlalığı verir. zira İslam da "üstünlük takvadadır" yani Allah'a karşı sorumluluğunun bilincinde olma vasfıdır.

 

zira kadın ve erkek eşit değildir. farklılıkları vardır. bu nedenle aralarında "eşitlik"ten ziyade "adalet" sağlanmalıdır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İSLAM VE KADIN HAKLARI

 

 

 

 

 

 

Şüphesiz geçmiş incelendiğinde, kadınların tarihin akışı içerisinde erkeklere nazaran daha mahrum ve daha mağdur bir görüntü çizdikleri görülmektedir. Bugün İslam alemindeki bazı olumsuz görünümler, İslam’ın kadına değer vermediği gibi haksız görüşlerin ortaya atılmasına sebep olmaktadır.

İslam’da insan olmaları bakımından, erkekle kadın arasında herhangi bir fark yoktur. Her ikisi de eşit derecede Yüce Allah’ın emir ve yasaklarına muhataptır. Erkek de kadın da, yeryüzünü imar etmek ve orada Allah’a kulluk yapmakla sorumludurlar. İslâm’da insanlık ve Allah’a kulluk bakımından kadınla erkek arasında bir fark bulunmadığı gibi temel hak ve sorumluluklar açısından da kadının konumu erkekten farklı değildir.

 

Kadın, yaratılış itibariyle erkeğe göre ikinci derecede bir değere sahip değildir. İlke olarak insanların en değerlisi, “takvâda (güzel şeyler yapma ve kötülüklerden sakınma da) en üstün olanıdır” (el-Hucurât 49/13) Kurân-ı Kerim’de, farklı fizyolojik ve psikolojik yapıya sahip olan kadın ve erkekten biri diğerinden daha üstün veya ikisi birbirine eşit tutulmak yerine, birbirinin tamamlayıcısı kabul edilmiştir. (el-Bakara 2/187)

 

“Ben, erkek olsun, kadın olsun (ki hep birbirinizdensiniz) içinizden hiçbir çalışanın çalışmasını zayi etmeyeceğim. (Al-i İmran, 3/195) ve “O’nun varlığının delillerinden (Allah’ın ayetlerinden) biri de kendileriyle kaynaşmanız için size kendi nefislerinizden eşler yaratması ve aranıza sevgi ve merhamet koymasıdır. Şüphesiz bunda, düşünen bir toplum için ibretler vardır.” (Rum, 30/21) âyet-i kerimeleri, İslam’a göre kadının bir insan olarak asla ikinci sınıf olmadığını ifade etmektedir.

 

Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerim; “Onlar sizin için birer elbise, siz de onlar için birer elbisesiniz.” (Bakara, 2/187) beyanıyla da erkek ve kadının insan olarak birbirlerine olan ihtiyaçlarına açık bir şekilde dikkat çekmektedir.

 

İslâm dininin kadına tanıdığı hakların değer ve önemini daha iyi kavrayabilmek için İslâm’dan önceki çeşitli toplum ve medeniyetlerde kadının durumu çok iyi değerlendirilmelidir. Kadının insan olup olmadığının, rûhunun bulunup bulunmadığının tartışıldığı, tamamen erkeğe tabi olduğu ve sürekli vesayet altında bulunduğu, hatta mirastan hisse alması bir yana, kendisinin bile miras malı gibi değerlendirildiği bir dönemde, yüce İslam dini; kadının da insan olduğunu beyan etmiş, mirastaki haklarını ortaya koymuş, onu sadece emir alan değil, yerine göre emir veren konumuna yükseltmiş ve kadını olması gereken yere koymuştur.

 

Hz. Peygamberin; kadınlardan ayrıca biat alması ve bu hâdisenin Kur’an-ı Kerim’de açıkça yer alması, (Mümtehine, 60/13) İslam’a göre kadın iradesinin bağımsızlığını göstermektedir. İslam’a göre, bir insan olarak erkeğe tanınan temel insan hakları kadına da tanınmıştır. Buna göre hayat hakkı, mülkiyet ve tasarruf hakkı, kanun önünde eşitlik ve adaletle muamele görme hakkı, mesken dokunulmazlığı, şeref ve onurun korunması, inanç ve düşünce hürriyeti, evlenme ve aile kurma hakkı, özel hayatının gizliliği ve dokunulmazlığı, geçim teminatı gibi temel haklar bakımından kadınla erkek arasında fark yoktur.

 

İslam’ın ilk yıllarında kadının her zaman hayatın içinde olduğu bilinmektedir. Kadınlar camiye gelirler, Peygamberimizin huzurunda oturur; belki bugün bile kadınların sormaya cesaret edemeyecekleri kendi özel durumlarıyla ilgili konuları hiç çekinmeden sorarlardı. Camide ibadetlerini yaparlar, Peygamberimizin konuşmalarını dinlerlerdi.

 

Bu uygulama daha sonraki dönemlerde de devam etmiştir. Nitekim, Hz. Ömer bir hutbesinde kadınlara verilen mehirin yüksek oranlarda tutulduğunu, bunun miktarının azaltılması gerektiğini söylediğinde, mescitte bulunan kadınlardan birinin ayağa kalkıp; “Allah’ın bize vermiş olduğu hakkı sen bizden alamazsın. Çünkü bu, Kur’an’da bulunan bir hükümdür” diye itiraz ettiği, Hz. Ömer’in de bu itiraz karşısında “Allah’a şükürler olsun, benim halkımın arasında yanlışımı düzeltecek böyle kadınlar var” dediği tarihi kaynaklarda kayıtlıdır. Diğer taraftan yine Hz. Ömer döneminde “Hisbe” denilen görevin, yani pazarlardaki düzen ve ahengi kontrol işlerinin bir nevi bugünkü anlamda “zabıta” hizmetlerinin kadına verildiği tarihî bir vakıadır.

 

İslam tarihine ve İslam ülkelerindeki uygulamaya bakıldığında, Peygamberimiz döneminde kadınlara tanınan hakların; geleneklerin din gibi algılanması ve kabul edilmesi gibi sebeplerin etkisiyle tedrici olarak azaldığı görülmektedir.

 

Bu anlayışın etkisiyle bazı ülkelerde kadın; cinsel obje olarak değerlendirilmiş, horlanmış ve toplumdan tecrit edilmiştir. Bu uygulama asırlarca dünyanın her yerinde farklı din mensupları tarafından da benimsenmiştir. Yakın zamanlara kadar, bazı istisnalar dışında erkeklerle kadınlar medenî ve siyasî haklarda eşit değildi. Son yüzyıla kadar Batı toplumu kadın hakları konusunda kötü bir sınav vermiştir. Bugün kadın haklarının en fazla olduğu ülkelerde bile 18, 19. asra kadar; kadının ruhu var mı, insan sayılır mı, sayılmaz mı tartışmalarının yapıldığı bir realitedir.

 

Netice itibariyle söylenecek şey şudur: İslam Dini’ne göre insan insana eşittir. Bu anlayışta kadın-erkek ayırımı kesinlikle söz konusu değildir.

 

kaynak-diyanet yayınları

--------------------------------------

ya bugün..?yaşadığımız bu çağda ve içinde bulunduğumuz mewcut sistemde kadına verilen değer nedir..?

bakalım..

Cumhuriyette kadın..

--güzellik yarışmaları adı altında,piyasaya yeni mallar sürülür

 

--devletin yasal pezevenkliğinin koruması altında,her ilde ve ilçede vergiye tabi kerhanelerde bu ülkenin ve bu ırkın kadınları pazarlanır(herkes aslında para karşılığında birbirinin ya annesini yada kızkardeşini düzer)

 

--playboyların,bir gecelik aşk için popüler kısımdan seçtikleri(manken,şarkıcı,modacı..vs)playgirller

 

--kadın 3-5 çocuğıyla sokakta bırakılır(sorgusuz boşanma)sonrası,yukardakilerden birini seç olur

 

--laiklik adına bir kısım kadınlar,ülkedeki en trajlı gazetelerin en bi en iyi(köşe olmuş,dönme marksist)köşe yazarları tarafından(şişe fati altaylı ve bekir coşkun)fahişe ve salak hakaretlerine maruz kalırlar...

 

--ve yine o köşe yazarlarının çalıştığı gazeteler,kendi kadınlarını sayfalarında pazarlamaktan onur duyarlar

 

--kadın meta(mal)değildir..!!diye özellikle islami yaşam tarzına böğürenler,her nedense bu medyatik pazarlamacılara tek laf etmezler..?

 

--günümüzde kadının,bürokrasiden ticarete kadar tüm alanlarda,sırf işlerin biraz daha ivedi olması açısından rüşvet metaı olarak kullanıldığını ve bunun bir sektör haline geldiğini biliyormuyuz..?

 

...ve daha birçok örnek verilebilir

 

islamda,aile içi hukuk denen bir düzenleme vardır ve bu tamamen o aileyi ilgilendirir,bugünkü yozlaşmış modellere bakarak yargı yapılamaz..kadın dövmenin bizzat paygamber tarafından lanetlendiğini düşünürsek bu dinin ve o peygamberin islam kadınına ne kadar önem verdiğini görürüz..

 

seks olayını bir yaçam biçimi haline getirmiş ve sadece ihtiyaç giderme olarak düşünenler,herkesin bir kızkardeşi yada annesi var..

bugün bazıları tarafından örnek alınan ``MUASIR MEDENİYET``te kadının hali gözler önünde,siz kadın hakları denince sadece islamı baz alanlar,birazda önünüze bakın ve görün cumhuriyet kadınının halini..!!

 

kısaca,KADININI DÖVEN VE BİR ŞEKİLDE PAZARLAYAN CENNET YÜZÜ GÖREMEZ,ÇÜNKÜ HER İKİSİDE LANETLENMİŞTİR..!!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

sayın objektivist eleştirdikleriniz kişilerin yaptırımıdır. bunlar din adına yapıldığı vurgulansa da kişilere aittir.

 

kadın hakkındaki şahitlik, miras hakkı konuları ise erkeğe düşen sorumluluk ve kadınların duygusal yönlerinin getirisidir. sorumlulukların değiştiği toplumlarda hüküm de buna binaen değiştirilebilir.

 

erkek yaratılışta güç olarak üst seviyede görünse de (buna az duygusallığı sebep gösterebiliriz) bu ona üstünlük değil sorumluluk fazlalığı verir. zira İslam da "üstünlük takvadadır" yani Allah'a karşı sorumluluğunun bilincinde olma vasfıdır.

 

zira kadın ve erkek eşit değildir. farklılıkları vardır. bu nedenle aralarında "eşitlik"ten ziyade "adalet" sağlanmalıdır.

 

Sevgili Su DaMLaSı örnek verilen kişiler değil ülkeler...

Ve devamı düşünceleriniz ise duygusallığı sebep göstermişsiniz ki burada da kadının ne yazıkki duygusal anlamda da ikinci plana bırakıldığı görülmekte.. Bu da hiç hoş değil...

 

 

İSLAM VE KADIN HAKLARI

 

Şüphesiz geçmiş incelendiğinde, kadınların tarihin akışı içerisinde erkeklere nazaran daha mahrum ve daha mağdur bir görüntü çizdikleri görülmektedir. Bugün İslam alemindeki bazı olumsuz görünümler, İslam’ın kadına değer vermediği gibi haksız görüşlerin ortaya atılmasına sebep olmaktadır.

İslam’da insan olmaları bakımından, erkekle kadın arasında herhangi bir fark yoktur. Her ikisi de eşit derecede Yüce Allah’ın emir ve yasaklarına muhataptır. Erkek de kadın da, yeryüzünü imar etmek ve orada Allah’a kulluk yapmakla sorumludurlar. İslâm’da insanlık ve Allah’a kulluk bakımından kadınla erkek arasında bir fark bulunmadığı gibi temel hak ve sorumluluklar açısından da kadının konumu erkekten farklı değildir.

Kadın, yaratılış itibariyle erkeğe göre ikinci derecede bir değere sahip değildir. İlke olarak insanların en değerlisi, “takvâda (güzel şeyler yapma ve kötülüklerden sakınma da) en üstün olanıdır” (el-Hucurât 49/13) Kurân-ı Kerim’de, farklı fizyolojik ve psikolojik yapıya sahip olan kadın ve erkekten biri diğerinden daha üstün veya ikisi birbirine eşit tutulmak yerine, birbirinin tamamlayıcısı kabul edilmiştir. (el-Bakara 2/187)

 

“Ben, erkek olsun, kadın olsun (ki hep birbirinizdensiniz) içinizden hiçbir çalışanın çalışmasını zayi etmeyeceğim. (Al-i İmran, 3/195) ve “O’nun varlığının delillerinden (Allah’ın ayetlerinden) biri de kendileriyle kaynaşmanız için size kendi nefislerinizden eşler yaratması ve aranıza sevgi ve merhamet koymasıdır. Şüphesiz bunda, düşünen bir toplum için ibretler vardır.” (Rum, 30/21) âyet-i kerimeleri, İslam’a göre kadının bir insan olarak asla ikinci sınıf olmadığını ifade etmektedir.

 

Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerim; “Onlar sizin için birer elbise, siz de onlar için birer elbisesiniz.” (Bakara, 2/187) beyanıyla da erkek ve kadının insan olarak birbirlerine olan ihtiyaçlarına açık bir şekilde dikkat çekmektedir.

 

İslâm dininin kadına tanıdığı hakların değer ve önemini daha iyi kavrayabilmek için İslâm’dan önceki çeşitli toplum ve medeniyetlerde kadının durumu çok iyi değerlendirilmelidir. Kadının insan olup olmadığının, rûhunun bulunup bulunmadığının tartışıldığı, tamamen erkeğe tabi olduğu ve sürekli vesayet altında bulunduğu, hatta mirastan hisse alması bir yana, kendisinin bile miras malı gibi değerlendirildiği bir dönemde, yüce İslam dini; kadının da insan olduğunu beyan etmiş, mirastaki haklarını ortaya koymuş, onu sadece emir alan değil, yerine göre emir veren konumuna yükseltmiş ve kadını olması gereken yere koymuştur.

 

Hz. Peygamberin; kadınlardan ayrıca biat alması ve bu hâdisenin Kur’an-ı Kerim’de açıkça yer alması, (Mümtehine, 60/13) İslam’a göre kadın iradesinin bağımsızlığını göstermektedir. İslam’a göre, bir insan olarak erkeğe tanınan temel insan hakları kadına da tanınmıştır. Buna göre hayat hakkı, mülkiyet ve tasarruf hakkı, kanun önünde eşitlik ve adaletle muamele görme hakkı, mesken dokunulmazlığı, şeref ve onurun korunması, inanç ve düşünce hürriyeti, evlenme ve aile kurma hakkı, özel hayatının gizliliği ve dokunulmazlığı, geçim teminatı gibi temel haklar bakımından kadınla erkek arasında fark yoktur.

 

İslam’ın ilk yıllarında kadının her zaman hayatın içinde olduğu bilinmektedir. Kadınlar camiye gelirler, Peygamberimizin huzurunda oturur; belki bugün bile kadınların sormaya cesaret edemeyecekleri kendi özel durumlarıyla ilgili konuları hiç çekinmeden sorarlardı. Camide ibadetlerini yaparlar, Peygamberimizin konuşmalarını dinlerlerdi.

 

Bu uygulama daha sonraki dönemlerde de devam etmiştir. Nitekim, Hz. Ömer bir hutbesinde kadınlara verilen mehirin yüksek oranlarda tutulduğunu, bunun miktarının azaltılması gerektiğini söylediğinde, mescitte bulunan kadınlardan birinin ayağa kalkıp; “Allah’ın bize vermiş olduğu hakkı sen bizden alamazsın. Çünkü bu, Kur’an’da bulunan bir hükümdür” diye itiraz ettiği, Hz. Ömer’in de bu itiraz karşısında “Allah’a şükürler olsun, benim halkımın arasında yanlışımı düzeltecek böyle kadınlar var” dediği tarihi kaynaklarda kayıtlıdır. Diğer taraftan yine Hz. Ömer döneminde “Hisbe” denilen görevin, yani pazarlardaki düzen ve ahengi kontrol işlerinin bir nevi bugünkü anlamda “zabıta” hizmetlerinin kadına verildiği tarihî bir vakıadır.

 

İslam tarihine ve İslam ülkelerindeki uygulamaya bakıldığında, Peygamberimiz döneminde kadınlara tanınan hakların; geleneklerin din gibi algılanması ve kabul edilmesi gibi sebeplerin etkisiyle tedrici olarak azaldığı görülmektedir.

 

Bu anlayışın etkisiyle bazı ülkelerde kadın; cinsel obje olarak değerlendirilmiş, horlanmış ve toplumdan tecrit edilmiştir. Bu uygulama asırlarca dünyanın her yerinde farklı din mensupları tarafından da benimsenmiştir. Yakın zamanlara kadar, bazı istisnalar dışında erkeklerle kadınlar medenî ve siyasî haklarda eşit değildi. Son yüzyıla kadar Batı toplumu kadın hakları konusunda kötü bir sınav vermiştir. Bugün kadın haklarının en fazla olduğu ülkelerde bile 18, 19. asra kadar; kadının ruhu var mı, insan sayılır mı, sayılmaz mı tartışmalarının yapıldığı bir realitedir.

 

Netice itibariyle söylenecek şey şudur: İslam Dini’ne göre insan insana eşittir. Bu anlayışta kadın-erkek ayırımı kesinlikle söz konusu değildir.

 

kaynak-diyanet yayınları

--------------------------------------

ya bugün..?yaşadığımız bu çağda ve içinde bulunduğumuz mewcut sistemde kadına verilen değer nedir..?

bakalım..

Cumhuriyette kadın..

--güzellik yarışmaları adı altında,piyasaya yeni mallar sürülür.

 

--devletin yasal pezevenkliğinin koruması altında,her ilde ve ilçede vergiye tabi kerhanelerde bu ülkenin ve bu ırkın kadınları pazarlanır(herkes aslında para karşılığında birbirinin ya annesini yada kızkardeşini düzer)

 

--playboyların,bir gecelik aşk için popüler kısımdan seçtikleri(manken,şarkıcı,modacı..vs)playgirller

 

--kadın 3-5 çocuğıyla sokakta bırakılır(sorgusuz boşanma)sonrası,yukardakilerden birini seç olur

 

--laiklik adına bir kısım kadınlar,ülkedeki en trajlı gazetelerin en bi en iyi(köşe olmuş,dönme marksist)köşe yazarları tarafından(şişe fati altaylı ve bekir coşkun)fahişe ve salak hakaretlerine maruz kalırlar...

 

--ve yine o köşe yazarlarının çalıştığı gazeteler,kendi kadınlarını sayfalarında pazarlamaktan onur duyarlar

 

--kadın meta(mal)değildir..!!diye özellikle islami yaşam tarzına böğürenler,her nedense bu medyatik pazarlamacılara tek laf etmezler..?

 

--günümüzde kadının,bürokrasiden ticarete kadar tüm alanlarda,sırf işlerin biraz daha ivedi olması açısından rüşvet metaı olarak kullanıldığını ve bunun bir sektör haline geldiğini biliyormuyuz..?

 

...ve daha birçok örnek verilebilir

 

islamda,aile içi hukuk denen bir düzenleme vardır ve bu tamamen o aileyi ilgilendirir,bugünkü yozlaşmış modellere bakarak yargı yapılamaz..kadın dövmenin bizzat paygamber tarafından lanetlendiğini düşünürsek bu dinin ve o peygamberin islam kadınına ne kadar önem verdiğini görürüz..

 

seks olayını bir yaçam biçimi haline getirmiş ve sadece ihtiyaç giderme olarak düşünenler,herkesin bir kızkardeşi yada annesi var..

bugün bazıları tarafından örnek alınan ``MUASIR MEDENİYET``te kadının hali gözler önünde,siz kadın hakları denince sadece islamı baz alanlar,birazda önünüze bakın ve görün cumhuriyet kadınının halini..!!

 

kısaca,KADININI DÖVEN VE BİR ŞEKİLDE PAZARLAYAN CENNET YÜZÜ GÖREMEZ,ÇÜNKÜ HER İKİSİDE LANETLENMİŞTİR..!!

 

Sevgili caucasus...

İSLAM VE KADIN HAKLARI ile ilgil yazınıza katılmam mümkün değil ki katılsam bile aşağıda belirtiğim kur'an daki bu çelişkiyi nasıl ifade edebiliriz bunu anlamaya çalışıyorum...

 

Bu çelişkilere örnekler;

"__...Dünyadan ve kadınlardan sakının, zira Beni Israil'de ilk fitne daın yüzünden çıktı" (Riyazü's Salihin tercemesi (Diyanet İşleri başkanlığı Yayınları, Ankara, 4.baskı),1, 105.

"__...Benden sonra erkeklere, kadınlardan daha zararlı fitne ve fesad (âmili) olarak hiçbirşey bırakmadım" (Ibid,327, Usâme Ibn-i Zeyd'in rivayetine dayalı bu hadis için bkz. Sahih-i Buhari tecrid, II, 267, hadis no. 1795)

"__...Uğursuzluk üç şeyde: 'at'ta, 'kadın'da, 'ev'de hâsıl olur"

"__...Eğer eşyada şeâmet farzolunursa 'at'ta, 'kadın'da, 'ev'de ve 'mesken'de aranılmalıdır" (Abdullah Ibn-i Ömer'in ve ayrıca Selh İbn-i Sa'dın rivayetlerine dayalı olarak Buhari'nin naklettiği bu hadisler için bkz. Sahih-i Buhari tecrid, VIII, 312, hadis No. 1211 ve XI, 267-8, hadis No.1795)

"__...Tanrı elçisi namazı bozan şeyleri benim önümde tekrarladı. Bunlar: Köpek, eşek ve kadındır"(Muhammed'in karılarından Ayşe, Ibid, 82;Ayrıca bkz. Mishkat..,(1960), IX, Kesim 16, 292)

"__...Önünde deve semerinin ard kaşı boyunda bir sütresi olmayan kimsenin namazını kadın, eşek bir de kara köpek kat'eder" (Ibid,441)

"___...Ben kadınlarla asla tokalaşmam"(Tırmızi'nin refika kızı Ümeyye'den rivayet ettiği hadisler)

 

Diğer taraftan devamı yazınızın Cumhuriyette kadını kendinize göre anlatmışsınız...

Birde Cumhuriyet kadınlarına farklı gözde bakalım...

__Cumhuriyet kadını fikir mücadelelerine, edebiyat hareketlerine, spora ve aynı zamanda ev kadınlığına, anneliğine ve zevceliğine merbut mükemmel kadındır.

__Teokratik bir devlet yapısının ve kadın haklarının kısıtlı olduğu bir toplum düzeninin olduğu Osmanlı İmparatorluğu'ndan, kadın-erkek eşitliğinin kabul edildiği modern Türkiye Cumhuriyeti'ne geçiş, bir sürü devrimler ile mümkün olabilmiştir. Bu devrimler içinde, kadınların erkekler ile eşit toplumsal varlıklar olarak toplum içinde yerlerini almaları bir uygarlık aşamasıdır ve Atatürk Devrimleri'nin en önde gelenlerinden birisidir. 1926 yılında Büyük Millet Meclisi tarafından kabulle yürürlüğe giren ve Türk kadınlarını "şeriat" zincirinden kurtaran Medeni Kanunu ile, Türk kadınına bin yıl evvel kaybettiği hakların iade edilmesinin temeli oluşmuştur. Artık kadın güçlenmeye, kişilikliğini bulmaya başlamış ve erkeğinin yanında sosyal faaliyetlere katılmaya hazırdır.

__Medeni Kanun ile erkeklerle eşit haklara sahip olan Türk kadınına, 3. TBMM tarafından 3 Nisan 1930'da kabul edilen bir yasa ile Belediye seçimlerine katılma hakkı tanınmıştır. 1931 yılında da Türk kadını ilk kez tıp dünyasında varlığını göstermiş ve ilk kadın cerrahımız çalışmaya başlamıştır. 4 Mayıs 1931'de ilk toplantısını yapan IV. TBMM tarafından 26 EKim 1932'de kabul edilen bir yasa ile Türk kadınına muhtar, köy ihtiyar kurulu üyeliğine seçilme ve seçme hakkı tanınmış; ertesi yıl da, 8 Ekim 1934'de kabul edilen ve 5 Aralık 1934'de yürürlüğe giren bir başka yasa ile de kadın-erkek eşitliği alanında bütün haklar, "Kadınlara Milletvekili Seçme ve Seçilme Hakkı" nın tanınmasıyla verilmiş oluyordu.

__ Atatürk'ün Türk kadınına beslediği sevgi ve saygı, Kurtuluş Savaşı'ndaki gözlemleri ile iyice perçinleşmiştir. 1923 yılında Konya'da yaptığı bir konuşmada, bu hissiyatını büyük bir içtenlikle dile getirir.

"Dünyada hiçbir milletin kadını, ben Anadolu kadınından fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte, Anadolu kadını kadar emek verdim, diyemez. Erkeklerden kurduğumuz ordumuzun hayat kaynaklarını kadınlarımız işletmiştir. Çift süren, tarlayı eken, kağnısı ve kucağındaki yavrusu ile yağmur demeyip, kış demeyip cephenin ihtiyaçlarını taşıyan hep onlar, hep o yüce, o fedakar, o ilahi Anadolu kadını olmuştur. Bundan ötürü hepimiz bu büyük ruhlu ve büyük duygulu kadınlarımızı, şükranla ve minnetle sonsuza kadar aziz ve kutsal bilelim."

__Son olarak; çağı ve değişeni değil, değişecek zamanı milletine göstermesi, kadın hakları ve kadın-erkek eşitliği konularında, "BM İnsan Hakları Evrensel Bildirisi", "İnsan Hakları Sözleşmesi" gibi konular, daha insanlık tarihinin ufkunda bile görünmemişken Türk Kadınına, haklarını vermesinin değeri daha iyi anlaşılır. Bağımsızlık mücadelesi yapan ülkeler nasıl Atatürk'ü örnek bir lider almışlarsa, kadın hakları uğruna uğraş ve savaş verenler de, onu bir devrimci olarak aynı şekilde örnek almak durumundadırlar. Çünkü bütün insanlık tarihi boyunca, tarihin hiçbir döneminde, hiçbir lider kadın hakları konusunda Atatürk kadar önsezili ve öngörüşlü olmamış, onun kadar uğraş ve savaş vermemiştir.

Ne mutlu bir Atatürk yetiştiren Türk kadınına, ne mutlu O'na sahip olan Türk milletine...

----------

Kaynak: Amiral (e) Çetinkaya APATAY / Atatürk Türkiye'sinin Türk Kadını'na Kazancı Kitap Ticaret A.Ş. 1996

----------

 

1)-Konuya katkı açısından müslüman ülkelerde hayat kadınları;

İran’da fuhuşu önlemek için ‘idam’ önerisi

24 Kasım, 2004 21:49:00 (TSİ) / CNNTURK

İranlı muhafazakar bir kadın milletvekili, kadınların fuhuş yapmasını engellemek için 10 hayat kadınının sokakta idam edilmesini önerdi.

Tebrizli kadın milletvekili İşret Şayıg, herhangi bir 10 hayat kadınının bu yöntemle öldürülmesinin kadınların kötü yola düşmesini engelleyeceğini savundu. İran son birkaç yıldır fuhuş karşıtı bir yasa üzerinde çalışıyor.

Tahran’da sokaklarda fuhuş yapılıyor

İslam devrimi sonrası genelevlerin kaldırılması nedeniyle çok sayıda hayat kadını geceleri Tahran ve diğer büyük kentlerin sokaklarında fuhuş yapıyor.

Hayat kadınları sağlık kontrolünden geçmiyor

Yasadışı çalışan hayat kadınlarının sağlık kontrolünden geçmemesi, Aids, frengi gibi cinsel yolla bulaşan hastalıkların yayılmasına neden oluyor.

İran meclisinin hayat kadınları konusunu yakında gündemine alması bekleniyor.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili Objektivist...

 

Bahsettiğiniz sözlerde bir şey yok...

 

Kadınlara cinsel yaklaşımdan söz ediliyor...

 

Siz anlamak istediğinizi anlıyorsunuz yine...

 

Bu arad İran dan bize ne???

 

Benim aklıma İslam deyince İran gelmiyor...

 

Niyetinizi pek iyi göremedim doğrusu...

 

Ayet ve hadislerden işinize geldiği gibi alıntı yapmak yerine saydam olup gerçek görüşlerinizi yazarsanız çok iyi olacak...

 

Ben de önüme açarım bir site kopyala-yapıştır giderim...

 

:zorro:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili Objektivist...

 

Bahsettiğiniz sözlerde bir şey yok...

 

Kadınlara cinsel yaklaşımdan söz ediliyor...

 

Siz anlamak istediğinizi anlıyorsunuz yine...

 

Bu arad İran dan bize ne???

 

Benim aklıma İslam deyince İran gelmiyor...

 

Niyetinizi pek iyi göremedim doğrusu...

 

Ayet ve hadislerden işinize geldiği gibi alıntı yapmak yerine saydam olup gerçek görüşlerinizi yazarsanız çok iyi olacak...

 

Ben de önüme açarım bir site kopyala-yapıştır giderim...

 

:zorro:

 

Öyle sanıyorum ki sevgili ali0_1 sizde yazıyı tam okumadan tepkisel bir cevap yazıyorsunuz. Birkere bahsedilen konuda birçok şey var.

 

1- Kur'an'ın kadına bakış çelişkisi var.

2- Teokratik bir devlet yapısından kurtulan Cumhuriyet kadınının dünyaya örnek olabilece kazanım ve hakları var.

3- Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu büyük önder Mustafa Kemal Atatürk'ün Kadınlarla birlikte kazandığı kurtuluş savaşımızda verdiği yeri ve önemi var...

4- Sevgili caucasus arkadaşımızın Cumhuriyet kadınını nasıl aşağıladığı görülmekte ve...

5- Fuhuş ve hayat kadınlığını din önleyemez ve önleyememiştir bunun için İran'da hayat kadınlığı ve fuhuş ile ilgili olarak haber kaynaklarına yansıyan bir örnek verilmiş olup, Tüm dünyaca bilinen tahranda yaklaşık birmilyon üçyüzbine yakın hayat kadını olduğunu, Mısır, Suriye, Afganistan vb. birçok müslüman ülkede bunların sayılarının artarak devam ettiği bilinmekte...

 

Bence yazıyı tekrar okuyun...

Sevgi ve sağlıkla kalın...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Öyle sanıyorum ki sevgili ali0_1 sizde yazıyı tam okumadan tepkisel bir cevap yazıyorsunuz. Birkere bahsedilen konuda birçok şey var.

1- Kur'an'ın kadına bakış çelişkisi var.

2- Teokratik bir devlet yapısından kurtulan Cumhuriyet kadınının dünyaya örnek olabilece kazanım ve hakları var.

3- Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu büyük önder Mustafa Kemal Atatürk'ün Kadınlarla birlikte kazandığı kurtuluş savaşımızda verdiği yeri ve önemi var...

4- Sevgili caucasus arkadaşımızın Cumhuriyet kadınını nasıl aşağıladığı görülmekte ve...

5- Fuhuş ve hayat kadınlığını din önleyemez ve önleyememiştir bunun için İran'da hayat kadınlığı ve fuhuş ile ilgili olarak haber kaynaklarına yansıyan bir örnek verilmiş olup, Tüm dünyaca bilinen tahranda yaklaşık birmilyon üçyüzbine yakın hayat kadını olduğunu, Mısır, Suriye, Afganistan vb. birçok müslüman ülkede bunların sayılarının artarak devam ettiği bilinmekte...

 

Bence yazıyı tekrar okuyun...

Sevgi ve sağlıkla kalın...

 

SEvgili Objektivist...

 

Yazıyı okudum ve belirli noktalara tepkimi gösterdim...

 

İslam kadına canavar gibi yaklaşıyor şeklinde göstermişsiniz...

 

Öyle değil dedim...

 

İran ı yine İslam ın en büyük örneği olarak göstermişsiniz...

 

Öyle değil dedim...

 

İslam fuhuşa çözüm yolunu zaten getirmiştir...

 

Zina haramdır...

 

Ama uyan olacak uymayan olacak...

 

Günah olmasaydı uyarı da olmazdı...

 

:zorro:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

SEvgili Objektivist...

 

Yazıyı okudum ve belirli noktalara tepkimi gösterdim...

İslam kadına canavar gibi yaklaşıyor şeklinde göstermişsiniz...

Öyle değil dedim...

İran ı yine İslam ın en büyük örneği olarak göstermişsiniz...

Öyle değil dedim...

İslam fuhuşa çözüm yolunu zaten getirmiştir...

Zina haramdır...

Ama uyan olacak uymayan olacak...

Günah olmasaydı uyarı da olmazdı...

:zorro:

 

Anlıyorum sevgili ali0_1.

Konunun daha da netleşmesi ve açığa çıkmasına katkı sunması açısından şunlarıda eklemekte fayda olacağını düşünüyorum...

Sevgiler...

 

Sabah Gazetesinin 22.05.2000 tarihli nüshasında İranlı kadınlarla ilgili şu haber yayınlandı:

"Hayvan kadar değerimiz yok"

ABC televizyonu İranlı kadınların feryadını yayınladı: İnsan hayvanını bile kırbaçlamaz. Ama bizi kırbaçlıyorlar

İranlı bir grup kadın Amerikan ABC televizyonunun programına katılarak İran'da kadının ve gençliğin durumunu anlattı. Bu program yüzünden mollalar tarafından soruşturmaya uğrayacaklarını, belki işkence görecek ve kırbaç cezasına çarptırılacaklarını bile bile ABC'ye konuşmayı kabul ettiler. Mollaların zulmünün artık onları korkutmadığını söylüyorlar. Yakında ülkede yeni bir devrim olacağına inanıyor ve "Artık susmayacağız" diyorlar.

Nightline (Gecehattı) programı muhabiri Ted Koppel ile sokak röportajı yapan 4 İranlı kadın, sokakta, okulda, erkeklerle ilişkilerinde ve işte hep saklanmak zorunda kaldıklarını belirttiler. İçlerinden biri sokakta bir erkekle görüldüğünde başına gelenleri şöyle anlattı: "Bir erkekle görülürsem bana ve ona ayrı ayrı kim olduğunu sorarlar. Cevaplar birbirini tutmazsa ve kardeşim ya da kocam değilse ikimizi de alıp götürürler..."

En kötüsü ise gizli ev partilerinde yakalanmak. Erkeklerin ve kadınların birlikte olabildiği bu partiler Devrim Muhafızları tarafından sık sık baskına uğruyor. Katılanlar mahkemeye sevk ediliyorlar. Partilerde yakalanmanın cezası 30 kırbaç.

 

Ortaçağ gelenekleri:

Kadınlar kırbaç cezasına büyük tepki gösteriyor. "İnsan bunu hayvanına bile yapmaz. Değerimiz hayvandan bile düşük" diyorlar. Partide yakalananlar bekaret kontrolünden geçiriliyor. Bakire olmayanlar birlikte oldukları erkekle zorla evlendiriliyor. Genç İran kadınlarına göre tüm bu uygulamalar İran'ın hâlâ Ortaçağ gelenekleriyle yönetildiğini gösteriyor. İran dışındaki hayatı gördükleri zaman oradaki kadınlar gibi yaşama heveslerini "Başka ülkelerdeki kadınların yaşamlarını konuşmalarını, giyinişlerini görüyorum. Ben de aynı şeyleri yapmayı istiyorum. Ama yapamıyorum ve utanç duyuyorum" diye dile getiriyorlar."

Bir öpücüğe 74 kırbaç

Hürriyet Gazeresi'nde 25.04.2003 günü yayınlanan habere göre, İran'ın önde gelen aktrislerinden Gevher Hayrandiş, bir ödül töreninde genç bir yönetmeni alnından öptüğü gerekçesiyle 74 kırbaç cezasına çarptırıldı, ancak halktan özür dilediği için cezası tecil edildi.

İran Daily Gazetesi'nin haberine göre, 50'li yaşlardaki saygın film ve televizyon aktrisi Gevher Hayrandiş, geçen eylül ayında Yezd kentinde bir festivalde 20 yaşlarındaki Ali Zamani'ye en iyi yönetmen ödülünü verirken elini sıktı ve alnından öptü. Ali Zamani, ünlü aktrisin geçen yıl ölen aktör kocasının öğrencisiydi ve bir anne şefkatiyle başarısının tebrik edildiğini duyurdu.

Kadın-erkek yakınlığının ve toplum içinde öpüşmenin tabu olduğu İran'da bu öpücükle yer yerinden oynadı ve Yezd kentindeki dini liderler sokaklara dökülüp aktrise lanetler yağdırdılar. Protestolarla yetinmeyenler ünlü aktrisi mahkemeye verdiler. Mahkeme, Hayrandiş'e 74 kırbaç cezası verdi. Gevher Hayrandiş, ‘‘Herhangi bir suç işlediysem özür dilerim. Ben anne şevkatiyle öptüm’’ dedi ve bu özrü sayesinde ‘‘şimdilik’’ kaydıyla kırbaç cezasından kurtuldu. Mahkeme, benzer bir suçu ikinci kez işlemesi halinde Gevher Hayrandiş'i derhal 74 kırbaç atılmasını onaylayacak.

Hayrandiş mahkemenin kararını protesto edip etmeyeceğini açıklamadı. Ancak sanat çevreleri böyle bir kararın İran'ın uluslararası alandaki pozitif imajına darbe vuracağı uyarısında bulundular. Film yapımcısı Kioumars Pourahmad, ‘‘Saçma ve ********* Hayrandiş hálá yas tutuyor ve ölen eşinin öğrencisi Ali Zamani oğlu gibidir. Bu tür kararlar sadece nefret yaratır’’ yorumunu getirdi.

İran'da kadınlar üzerine uygulanan baskıyı, insanlıkdışı cezalaları görmek için burayı tıklayınız. Bir kadının ağzından İran'da İslam adına özgürlüklerin yokedilişini ve günlük hayatın nasıl bir işkenceye döndüğünü öğrenmek için de burayı tıklayınız.

 

Yemen

Kadinlar erkeklerle yüz yüze gelse bile el sikismalari yasak. Carsaf giyip, pece takiyorlar.

 

Katar

Kadinlar secimde aday olsalar bile, erkeklerin bulundugu ortamda bulunmalari yasak. Miting ve TV'de yüzlerini göstermeleri yasak, sadece telefonla oy isteyebiliyorlar.

Suudi Arabistan

Carsafsiz sokaga cikmak yasak. Nufus cuzdanlari yoktur, isimleri babalari veya kocalarinin kimliklerinde yazilidir.

Peçe takmamak, sokakta tek başına yürümek, üniversiteye gitmek, koşmak, sıçramak, araba sürmek kadınlara yasak. Arabanin ön koltugunda bile oturamazlar. 1990'da kadınların araba kullanma hakkı için yaptığı gösteriler ülkede büyük yankı yaptı. Kadın göstericiler tutuklandı ve kocalarından "bir daha böyle bir gösteri yapmayacaklarına" dair teminat alındıktan sonra serbest bırakıldılar.

Kadın, kocasının refakati olmadan yurt dışına çıkamaz. Halka açık yerlerde yüzemez, hiçbir toplulukta erkeklerle bir arada bulunamaz. Kadınlar bilinçli olarak cahil yetiştirilirler. Tek yaptıkları alışveriş ve evde oturmaktır. Bayan öğretim görevlilerinin sayısı çok azdır. Erkek profesörler üniversitedeki kız öğrencilere monitör aracılığıyla ders verir.

Suudi Arabistan'da 15 kız öğrencinin "tesettür" uğruna diri diri yanmasına neden olundu:

Hürriyet Gazetesi'nde 17 Mart 2002 tarihinde yayınlanan haberde, yanan ortaokul binasından kaçan 15 kızöğrenci, Suudi din polisi tarafından ‘Kıyafetiniz sokağa çıkmaya uygun değil’ gerekçesiyle engellendi. Pazartesi yaşanan olayda başörtüsüz olduğu için kızlar, diri diri can verdi.

Suudi Arabistan'ın Mekke Kenti'nde geçen Pazartesi sabahı, bir okulda çıkan yangından kaçmaya çalışan 15 kız öğrenci ‘Namahrem Vahşeti’ne kurban gitti. Din polisi (mutavva), türbanları ve çarşafları olmayan genç kızların alevler içindeki binadan çıkışına izin vermedi.

 

Elektrik kontağından çıktığı sanılan alevler bir anda üç katlı ortaokul binasını sardı.

Öğrenciler, can havliyle kendilerini dışarı atmak istedi. Ancak genç kızlar kapıya koştuklarında din polisleriyle burun buruna geldi. Din polisleri, İslami kurallara göre giyinmedikleri, türban ve çarşafları olmadığı için kızların çıkmasına izin vermedi.

Din polisleri, yangını söndürmeye çalışan itfaiye ekiplerinin binaya girmelerine de ‘‘Namahrem’’ gerekçesiyle, izin vermedi ve ‘‘Onlara yaklaşmak günahtır’’ diye uyardı. Bir görevli El-İktisadiye Gazetesi'ne yaşananları şöyle anlattı:

‘‘Kızlar dışarı çıkmak istiyor, çarşafları olmadığı için dayak yiyorlardı. Durumun çok kritik olduğunu ve bu tür davranışın yeri olmadığını söyledik. Ama bizlere bağırdılar ve kapıdan ayrılmayı reddettiler.’’

Acılı bir baba da ‘‘Bekçi kapıyı açmayı bile reddetti. Polis durdurmasaydı kızlar kurtarılabilirdi’’ diye yakındı.

Netice'de Allah-varsa eğer- islamiyet dini uğruna bu vahşete müsaade etmiş oldu. Eğer Allah yoksa, bu sefer Suudi'ler Muhammed'in uydurduğu islamiyet adına bir vahşet daha yapmış oldular.

 

Hürriyet, 07.05.02 - Suudi Arabistan'da kara çarşaf operasyonu

Suudi Arabistan'da kadınların giymek zorunda olduğu, başlarından ayak parmaklarına kadar örten kara çarşaflardan 82 bini, yetkililer tarafından ‘‘çok süslü ya da vücut hatlarını fark ettirebilecek’’ şekilde bulunduğu için toplatıldı. Ticaret Bakanlığı, başkent Riyad ve Cidde'de yapılan denetimler sonucu, şeriat yasalarına tam uymadığı belirlenen, fabrika ve dükkanlardaki 82 bin kara çarşafa el koydu. El konulan kara çarşaflar istenildiği kadar sade, ışık geçirmez ve bol değildi. (Bu haberi, başlarına türban takmakla islamiyete uygun giyindiklerini sanan türbancı hanımlara ithaf ediyorum. İslamiyet en doğru şekilde Arabistan'da yaşandığına göre, Arap kadınları ve erkekleri en gerçek müslümanlardır. Çünkü, peygamberleri Arap, Kuran'ın orijinal dili Arapça olup, Kuran ayetleri ve hadisleri Arapların yanlış ve eksik yorumlaması gibi birşey söz konusu olamaz.)

 

Birleşik Arap Emirlikleri

Çok kadınla evlilik, haber vermeden kadını boşama, dışarıdan getirilen kadınları metres tutma gibi durumlar yaygındır. İslamcılar çok kadınla evliliği teşvik ediyorlar. Birden fazla kadın alan erkeğe 10.000$ kadar para yardımı yapılıyor. Erkek doktorlara ev yapmaları için 200-300 bin dolar yardım yapılırken kadın doktorlara yardım yapılmıyor.

 

Kuveyt

Kadın her bakımdan ikinci sınıf muamelesi görüyor. Fakat erkeklerle birlikte çalışabilme özgürlükleri var. İslamcı örgütler kadınları örtünmeleri için zorluyor. Kuveytli kızların %60'ı örtünüyor. Örtünmeyenler üzerinde de büyük baskı var. Tıp fakültesinin bombalanması gibi eylemler yapılıyor.

 

Ürdün

"Kadını dövmek onun onurunu incitmez, çünkü kadın doğuştan onursuzdur" kuralı benimseniyor. Örtünen her kadına ayda 22 dolar kadar para ödeniyor. Her evde 5-6 kadın olduğu için aylık gelir 130 dolara kadar çıkıyor. 1990'lı yıllarda karma eğitim kaldırıldı. Kız öğrencilerin şort giymeleri ve gösteri yapmaları yasaklandı. Görücü usulünü eleştiren bir film gösterilirken sis bombası atıldı, kadın sığınma kampı bombalandı. Ülkede bekaret çok önemlidir. Bekaret zarının tamir masrafı yaklaşık 300$. Bu durum ülke genelinde oldukça yaygındır.

 

Mısır

"Kadının cenneti, kocasının ayakları altındadır" düşüncesi hakim. Kökten dinciler kadının eve kapanması için yoğun çaba sarf ediyor. Devlet çok yoksul olduğu için Müslüman Kardeşler Örgütü büyük bir etkinliğe sahip. Evsizlere ev bulmaktan hastalara doktor temin etmeye kadar birçok yardım kampanyasıyla halkı İslam'a ve kadınları örtünmeye teşvik ediyor. Bütün sinema ve ses sanatçıları büyük rüşvetler karşılığında örtündü. Böylece "Sanatçılar İslam'a döndü" kampanyası yapıldı. Bu kadınların örtülü fotoğrafları sokaklara asılarak kadınlar örtünmeye teşvik edildi. 1950'li yıllarda üniversitelerde tek bir kız bile türbanlı/peçeli değilken bu rakam 1970'lerde %30'a çıktı ve hala yükseliyor. Örtünmeyen kızlar tecavüze uğruyor ya da tehdit ediliyor.

Erkeğin kuma getirmesi durumunda kadın bu ikinci evliliğin kendisine zarar verdiğini kanıtlamak zorundadır. Kocası tarafından boşanan kadın hem evini hem de çocuklarını kaybeder. Kadına "boşama" hakkı, 2000 yılının Mart ayında tanınmıştır.

Mısırlı İslamcılar kadın otobüste koltuğundan kalktığı zaman 10 dakika kadar o koltuğa oturmuyorlardı. Kadının bıraktığı sıcaklık bile şeytani olarak nitelendiriliyordu. Kadın hakları savunucusu Dr. Neval el Saadawi 1992 yılkında saldırıya uğradı. Hala korumalar eşliğinde geziyor.

 

Nijerya

Hürriyet, 08.05.02 - Nişanlısıyla birlikte olan kadına 100 kırbaç Nijerya'da nişanlısıyla girdiği ilişki sonrasında hamile kalan bir genç kadın, evlilik dışı ilişki yüzünden 100 kırbaç cezasına çarptırıldı. 4 aylık hamile Adama Yunusa'nın (19) cezası doğum yaptıktan 4 ay infaz edilecek.

Nişanlısı İsa Katagüm ile birlikte olan Adama Yunusa'nın cezasını temyiz etmesi bekleniyor. Nijerya'da şeriat yasaları uygulanıyor. Safiye Hüseyni isimli 33 yaşındaki bir kadın, zina yüzünden recm cezasına çarptırılmıştı. Uluslararası baskının ardından Safiye Hüseyni idamdan kurtulmuştu.

 

Pakistan

Pakistan, islam şeriatının ezmekte olduğu ülkelerden birisidir. Bu ülkede 15-40 yaş arasında ölen kadınların oranı %75'dir. Ölümlerin büyük kısmı doğum sırasında gerçekleşir. Çünkü Pakistanlı kadınların %97'si kansızlık hastalığına sahiptir.

Pakistan'da tecavüze uğrayan kadın zina yapmış sayılır. Şikayet için karakola giderse "kötü ahlaklı kadın" damgası yer. Ayrıca polisler tarafından da tecavüze uğrama riski vardır. Dava mahkemeye giderse ya erkek haklı bulunur, ya da dava sürüncemede bırakılır. Üstelik kadının "fahişelik"suçlamasıyla cezaevine konulması da mümkündür. Pakistan'da hapishanelerdeki kadın mahkumların %75'i "zina" ile suçlanmaktadır. 1980'lerde Ziya Ül Hakk'ın şeriat yasalarını ilan etmesinden sonra tecavüz suçunda büyük bir artış meydana gelmiştir. Ziya Ül Hakk'ın danışmanı Dr İsrar Ahmet, bir televizyon konuşmasında "İslam toplumu yaratılana kadar hiç kimse tecavüz suçundan hüküm giyemez" şeklinde bir açıklama yaparak bu suçların artmasında etken oldu.

 

Eve kapatılan Pakistanlı kadınlarda güneş yüzü görmemekten kaynaklanan "osteomalasya" adı verilen bir çeşit kemik erimesi hastalığı çok sık görülür. Bu hastalık tüm Müslüman ülkelerde görülmüştür. 1980'de bir mollanın kışkırttığı kalabalık, babası belli olmayan bir bebeği taşlayarak öldürmüştür.

1991'de Benazir Butto'nun mollalara verdiği tavizler kadının durumunu daha da kötü hale getirmiştir. Peçeli bir kadınla erkeğin karşılıklı çay içtiği bir reklam bile dine aykırı olduğu gerekçesiyle yasaklanmıştır. Aynı şekilde "İslam'da dans etmek haramdır" gerekçesiyle şekerlerin dans ettiği bir şeker reklamı yasaklanmıştır.

Pakistan'da Kuran'la evlendirilen kadınlar vardır. Mülkiyetin bölünmemesi için yapılan bu uygulama ile Kuran'la evlenen kadın bir daha erkek yüzü göremez, evden bile çıkamaz. yılkında saldırıya uğradı. Hala korumalar eşliğinde geziyor.

 

Ve, Hürriyet Gazetesinde23.05.2000 tarihinde yayınlanan bir haber :

Pakistan’da kadınlara gülmek yasak, tecavüz caiz

---------------------------------------------------------------------------

"Müminlere vaaz ve irşad’’ adlı kitaptan

(Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Mehmet Altunkaya)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

CENNET ANALARIN AYAKLARI ALTINDADIR....

 

 

BU YETERLİ SİZE SANIRIM.............

 

 

CENNET DİYE YAZDIM FARKINDAYSANIZ.. HZ. MUHAMMET ( S.A.V) BULUNDUGU YER.. NERENİN ALTINDAYMIŞ.. TARİFE BAKINIZDA YAZDIKLARINIZA GÜLÜNÜZ... SAYGILAR....

 

 

GÜVENİLİR HADİSLER DIŞINDA ..FARKLI AGIZLARDAN HADİSLER ADI ALTINDA YAZILAR VARDIR . ŞÜPHEYE DÜŞÜNDÜĞÜNDE GEÇERLİ OLAN ALLAH KELAMI DIR....

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

CENNET ANALARIN AYAKLARI ALTINDADIR....

BU YETERLİ SİZE SANIRIM.............

CENNET DİYE YAZDIM FARKINDAYSANIZ.. HZ. MUHAMMET ( S.A.V) BULUNDUGU YER.. NERENİN ALTINDAYMIŞ.. TARİFE BAKINIZDA YAZDIKLARINIZA GÜLÜNÜZ... SAYGILAR....

GÜVENİLİR HADİSLER DIŞINDA ..FARKLI AGIZLARDAN HADİSLER ADI ALTINDA YAZILAR VARDIR . ŞÜPHEYE DÜŞÜNDÜĞÜNDE GEÇERLİ OLAN ALLAH KELAMI DIR....

 

"__...Dünyadan ve kadınlardan sakının, zira Beni Israil'de ilk fitne daın yüzünden çıktı" (Riyazü's Salihin tercemesi (Diyanet İşleri başkanlığı Yayınları, Ankara, 4.baskı),1, 105.

"__...Benden sonra erkeklere, kadınlardan daha zararlı fitne ve fesad (âmili) olarak hiçbirşey bırakmadım" (Ibid,327, Usâme Ibn-i Zeyd'in rivayetine dayalı bu hadis için bkz. Sahih-i Buhari tecrid, II, 267, hadis no. 1795)

"__...Uğursuzluk üç şeyde: 'at'ta, 'kadın'da, 'ev'de hâsıl olur"

"__...Eğer eşyada şeâmet farzolunursa 'at'ta, 'kadın'da, 'ev'de ve 'mesken'de aranılmalıdır" (Abdullah Ibn-i Ömer'in ve ayrıca Selh İbn-i Sa'dın rivayetlerine dayalı olarak Buhari'nin naklettiği bu hadisler için bkz. Sahih-i Buhari tecrid, VIII, 312, hadis No. 1211 ve XI, 267-8, hadis No.1795)

"__...Tanrı elçisi namazı bozan şeyleri benim önümde tekrarladı. Bunlar: Köpek, eşek ve kadındır"(Muhammed'in karılarından Ayşe, Ibid, 82;Ayrıca bkz. Mishkat..,(1960), IX, Kesim 16, 292)

"__...Önünde deve semerinin ard kaşı boyunda bir sütresi olmayan kimsenin namazını kadın, eşek bir de kara köpek kat'eder" (Ibid,441)

"___...Ben kadınlarla asla tokalaşmam"(Tırmızi'nin refika kızı Ümeyye'den rivayet ettiği hadisler)

 

İlginç değilmi?...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

sayın objektivist yine aynı şeyde ısrarcısınız. bu yazdıklarınızın hiç bir gerçeklik payı yok. hadis literatürü de dahil. KİŞİLERİN DİNE YAPIŞTIRMAYA ÇALIŞTIKLARI BAĞNAZLIKLARDIR BUNLAR.

 

hatta bilmiyorum neden üzerinde sahih olmadığı vurgulanan hadisleri sürekli baz alıyorsunuz. ve bunlar bizim dinimizi değil, cahiliye adetlerini ve israiliyatı lanse ediyor.

 

eğer bunların sahih olmadığından da haberdarsanız buraya bunu vurgulamadan yazmanız gerçekten kasıtlı olmalı. lütfen zamanında bu gibi bağnaz fikirleri dine yapıştırmaya çalışılanların izinden gitmeyin!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

kadını bir köle durumundan birdenbire erkekle eşit duruma getiremeyecek olan kur-an en azından bir geçiş devresi yaratmıştır. günümüz insanları hala eşlerini döverek bunu kur-an a atfediyorsa bu toplumsal cahilliğimizden başka bir yere atfedilemez.

 

saygılar

 

bu böümde eleştiri yapacak arkadaşlar www.kurandasevgi.gen.tr/kkadin/ - 2k - bu adrese ulaşırlarsa kur-andaki kadın ile ilgili ayetlere ulaşabilirler.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

"__...Dünyadan ve kadınlardan sakının, zira Beni Israil'de ilk fitne daın yüzünden çıktı" (Riyazü's Salihin tercemesi (Diyanet İşleri başkanlığı Yayınları, Ankara, 4.baskı),1, 105.

"__...Benden sonra erkeklere, kadınlardan daha zararlı fitne ve fesad (âmili) olarak hiçbirşey bırakmadım" (Ibid,327, Usâme Ibn-i Zeyd'in rivayetine dayalı bu hadis için bkz. Sahih-i Buhari tecrid, II, 267, hadis no. 1795)

"__...Uğursuzluk üç şeyde: 'at'ta, 'kadın'da, 'ev'de hâsıl olur"

"__...Eğer eşyada şeâmet farzolunursa 'at'ta, 'kadın'da, 'ev'de ve 'mesken'de aranılmalıdır" (Abdullah Ibn-i Ömer'in ve ayrıca Selh İbn-i Sa'dın rivayetlerine dayalı olarak Buhari'nin naklettiği bu hadisler için bkz. Sahih-i Buhari tecrid, VIII, 312, hadis No. 1211 ve XI, 267-8, hadis No.1795)

"__...Tanrı elçisi namazı bozan şeyleri benim önümde tekrarladı. Bunlar: Köpek, eşek ve kadındır"(Muhammed'in karılarından Ayşe, Ibid, 82;Ayrıca bkz. Mishkat..,(1960), IX, Kesim 16, 292)

"__...Önünde deve semerinin ard kaşı boyunda bir sütresi olmayan kimsenin namazını kadın, eşek bir de kara köpek kat'eder" (Ibid,441)

"___...Ben kadınlarla asla tokalaşmam"(Tırmızi'nin refika kızı Ümeyye'den rivayet ettiği hadisler)

 

İlginç değilmi?...

 

sayın objektivist

 

sizin çelişki olarak gördüğünüz şeyler aslında tamamen birbirine bağımlı ilkeler(burada kadınları hakir gördüğüm sanılmasın,benide bir kadın doğurdu)

 

yukarıdaki ayet ve hadis tefsirlerinde,kadının sanki uğursuz,tamamen bela ve habis bir yaratık olduğu zannedilebilir..anlayan ancak zekası ve bilgisi kadar çıkış yapabilir

hadisler sahih olabilir,mütevatir olabilir yada uydurma olabilir(şia,sahabeye tamamen düşmandır..islamdan saymayınız)

günümüzde müslümanların genelinde fıkıh,kelam,usul ve hadis ilmi olmadığı için mukallid olmak durumundalar ve buda mezhebler aracılığıyla çözülmüş(içtihadlar icma ile sabit)

dünyadan ve kadınlardan sakının..eğer ben evli isem,yani dinin bana helal kılmış olduğu kendi eşimden hariç bir başkasının kadınına bakmam haramdır

(daha önceki yazımda belirttiğim gibi,bugün kadın rüşvet aracı olmuştur)

 

evet kadın fitnedir..yada kolay bir fitne aracıdır,namusun kadına bağlı olduğunu düşünürsek eğer,çok klay bir şekilde istediğimiz yeri karıştırabiliriz.(1945-57 yılları arasında,ortadoğu coğrafyasına baktığımız zaman bütün ülke liderlerinin tamamının eşleri sarışın birer avrupalıdır-böl-parçala-hükmet ideoloçyasının bir sahnesi)

mezheb imamlarının içtihadları,kesinlikle kur`an dışında değildir..te`vil edilecek ayetler bellidir,hadisler için ise durum daha başkadır..te`vil edilebilir,yani abdestli bir şafi(mezheb)erkek,kendi hanımı dahi olsa ona dokunduğu zaman abdesti bozulur..hanefilerde ise durum böyle değildir(mezhebe tabi olmak zorunlumdur..?hayır,eğer kelam-hadis ilmin varsa zorunlu değilsin,aksine bu yani mukallidilik haramdır)

 

hayırlı evlat yetiştiren dul kadınların direkt olarak yani sorgusuz cennete konulacağına dair ayetlerde var..

evet,bende bana namahrem olan bayanlarla tokalaşmıyorum ve hiçbir zararını görmedim(takdir edildim-karşı fikir tarafından)

bugün hayatta olanislamın dışındaki dinlerin ve sistemlerin hiçbirinde,kadına islamın verdiği değeri veren yoktur..hatta tamamında kadın genel olarak kapital ve fitne aracıdır,judaizmin tabiriyle-KADIN DÜNYADA SADECE ERK VE İSTİKBAL ARACIDIR..!!-dikkat..araç

cumhuriyetin kadına verdiği değerleri yazmışsın..yani şimdi,bugün kadının genelevlerde etini pazarlaması mewcut sistemin kadına verdiği değermi oluyor..?ewet buda ilginç.!!

ve şu an fahişelik bir meslek olarak kabul ediliyor(buna meslek diyen veya onları savunanların,kızkardeşleri yada eşleri meslek olarak fahişeliği seçerse tepkileri ne olur..?)

oysa islam ahkamında kadın,yemek yapmak-temizlik yapmak-çamaşır yada bulaşık yıkamak zorunda değildir..kocası,eğer kadın isterse eve bir gündelikçi bayan getirmek zorundadır..hatta çocuğunu dahi emzirmek zorunda değildir,yine koca bu durumda bir süt anne bulmak zorundadır(tüm din kitaplarında ve ku`r anda mewcut olan bir konu)

son bir sahih hadis--KIZ ÇOCUKLARINIZA KIZMAYIN VE ONLARI DÖVMEYİN,ÇÜNKÜ ONLAR BİRGÜN BİRİNİN GELİP SİZDEN ALACAKLARI BİRER EMANETTİR..!!! ravisi/-abdurrahman b.avf-hz.ayşe

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Cevabım biraz gecikti kusura bakma: Bu arada yazıma cevap verme zahmetini gösterdiğin için teşekkürler.

 

Evvela:

1- Görmezlikten geldiğimiz şey nedir anlayamadım. Sanıyorum ki yazımı üstünkörü okudunuz. Özellikle dikkat edilmesini istediğim yerleri es geçtiniz. Ne demiştim;İslamın kadına haklar tanıdığı döneme iyice dikkat edelim. Bu hatırdan çıkardığımızda bizi büyük yanlışlıklara sürükleyecek bir dönemdir. Zira erkek (Koca) inanılmaz zorluklarla ailesinin rızkını temin etmektedir, buna karşılık kadının evde bir takım sorumlulukları vardır. Kocanın dönem içerisindeki katlandığı ağır koşullar, onun miras bakımından daha önemli bir duruma sokulmasını gerektirmiştir. Birincisi burayı alıntı yapmanıza rağmen dikkate almamışsınız. Burası konunun can alıcı noktasıdır ve es geçilmesi mümkün değildir. İkincisi "Şeriatte (yazımı budur şerihat değil) değişmemezlik kuralı hakim değildir. Yeri geldiğinde nasslar dahi birbirini nesh etmiştir. Yanılmıyorsam 5 tane ayet daha sonra nesh edilmiştir. Bunun da sebepleri elbette mevcuttur ve ayetler dahi değişebiliyorken islamın hükümleri değişmez demek sarhoşluktur. Ancak değişme iman esaslarında değil, toplumsal hayata dair konulan kaidelerdedir. Hiç şüphesiz kesin haramlar ve farzlar değişmez, ancak kadının toplum içerisindeki yeri, ticari ilişkiler, yani kısacası toplumsal hayata ait kaideler daha iyiye islam perspektifinden hareketle yöneltilinebilir. " buraya da dikkat etmemişsiniz.

 

Kadına o dönemde bu kadar geniş hakları tanıyan bir islam devletinin bugün kurulu olması durumunda şimdiki gibi (bahsettiniğiniz yerlerde gerçekten belirttiğiniz haksızlıkların yaşandığını varsayıyorum) daha az haklar vermesi düşünülebilir mi?

 

Şunu da hatırlatmadan geçmeyeyim: Ne bir asrı saadet devrindeyiz, ve ne de şu an islama uygun bir islam devleti mevcuttur. Bulunmayan bir islam devletindeki kadına yönelik yaptırım ve baskıların da islami olması beklenemez. Hz. Peygamberin devlet yönetimini esas almayan hiçbir devlet islami olduğundan bahsedemez. Halkı müslüman olan bütün ülkeler islam devleti değildir. Bir insan sırf kendine bir ismi verdi diye o ismin içini dolduruyor değildir. Özellikle İran ehl-i sünnete bağlı değildir. Kötü örnek örnek değildir.

 

Ve tartışma adabında muhatabınızın belirttiği görüşlerden sadece istediklerinize cevap vermek hiç hoş değildir.

 

(Nisa, 4/19), "Ya iyilikle tutmak ya da güzellikle salmaktır..." (Bakara, 2/229), "Çocuk kendisine ait olana da, emzirenlerin yiyecekleri, giyecekleri uygun şekilde üzerlerine yükümlülüktür..." (Bakara, 2/233), "Erkekler, kadınlar üzerinde yöneticidirler. Çünkü bir kez Allah birini diğerinden üstün yaratmış, bir de erkekler mallarından harcamaktadırlar..." (Nisa, 4/34), "Ve aldığnız kadınlara mehirlerini gönül hoşnutluğu ile verin..." (Nisa, 4/4), "Ve eğer bir kadını bırakıp da yerine diğer bir kadın almak istiyorsanız, öncekine yüklerle mehir vermiş bulunsanız da içinden bir şey almayın..." (Nisa, 4/20), "Kadınlarınız arasında her yönden âdil davranmaya ne kadar düşkünlük gösterseniz de yine güç yetiremezsiniz. Bari (birine) büsbütün meyledip de ötekini askıda kalmış gibi bırakmayın..." (Nisa, 4/129)... Şimdi bu hükmün geneli içinde şu da anlaşılıyor ki nikâh esnasında mehir belirlenmemiş ise mehr-i misil de gerekir. Bununla birlikte, erkekler için kadınlar üzerinde fazla bir derece vardır. Evlenme amacında erkekler kadınlara ortak olmakla birlikte üzerlerinde bulunurlar, onları ve ellerindekini gözetir, muhafaza ederler, onları yönetir ve harcamada bulunurlar. Ailenin yükünü erkekler çekerler. Erkeklerin bu gibi yönlerden yerine getirecekleri fazla yükümlülüğe karşılık üstünlük ve dereceleri de fazladır; fakat bunu kötüye kullanmamalıdırlar. Allah azizdir (çok güçlüdür), hakimdir (hüküm ve hikmet sahibidir). Hükümlerine karşı gelenlerden intikamını alır ve onun hükümleri hikmetlerle ve yararlı şeylerle doludur.

 

Bunlarda ayet... Tefsirlere baktığımızda ancak kişilerin yorumlarını görürüz. Güzel bakan güzel görürmüş.

O halde kötü bakan da kötü görür.

Erkekler yükümlülükleri nedeniyle haklarca üstün kılınmışlardır. Kesin bir cümle oldu, Allah'ın bu ayetlerle asıl muradı nedir, zahiren buna bakmamız gerekir.

Kur'an da bütün hayatı düzenlemiş değildir. Birçok yerde sünnetle hayata düzen verilmiştir. Bu sebeplerle kadın erkek sorunsalında (bence böyle bir sorunsal yok, dıştan bakanlar böyle görmek ve göstermek istiyorlar-Müslüman kadınlardan bu zamana kadar, ayetlere rezerv konulduğunu, bu konularda dertlenildiğini görmedim, duymadım) ayetler sünnetlerle beraber uygulamaya konulmuştur. Ancak sonraları Kur'an ve sünnetle düzenlenmeyen konular ve bozuk kişiliklerin ortaya çıkması sonucu temeli islami olmayan, islama uymayan bazı hükümler islama mal edilmeye çalışılmıştır. Herkes ayrı bir hükme sarılmaya çalışmış ve hemen herkes hükmü kendine göre yorumlama yolunu seçmiştir. Bu sebeple ayetler her ülkeye göre farklı tefsir edilebilmiş, hadisler uydurulabilmiştir. Peygamber efendimiz Ümmetin 73 fırkaya bölüneceğini çok önceden belirtmiş ve ehl-i sünnet olanların kurtuluşa ereceğini haber vermiştir.

 

Bu sebeple islam adına verdiğiniz örnekler eğer ehl-i sünnet itikadına uyuyor ise ancak o zaman örnek teşkil edebilirler benim açımdan.

 

belirttiğiniz vakıaların da neden Hürriyet ve Sabah gazetelerinde yayınlandıklarını merak ettim.

Acaba bu haberlerde bir islam düşmanlığı kokusu alan sadece ben miyim? Çok evhamlı bir adamım galiba. Fransa da mini etek giydiği için öldürüldüğü söylenip de daha sonra tamamen bir balondan ibaret olan habere ne kadar benziyor bunlar. Aman ben de durumu fazla abartıyorum, tam komplocu oldum.

 

son olarak; Kısa kollu, çağdaş giysilerle sokakta dolaşmaları yasak cümleniz. Yahu Allah aşkına; çağdaşlığın ölçüsünü kadın, çıplaklık (hadi az giyiniklik diyelim) ve kadınla erkek yakınlaşması-teması üzerinden değerlendiriyorsunuz ya, hadi buna şaşmayalım. öylemi. Eğer kadının kollarının açıklığıyla, kadının erkeklerle olan yakınlaşmasıyla çağdaşlık yaşanabiliyorsa, playboyun artistlerinden daha çağdaş olan dünya üzerinde kimse bulunamaz. Demogoji mi oldu bu şimdi.

 

Selamlar ile... 5-6 kişiye cevap vermek zorunda kalıyorsunuz. Bu arkadaşların içine bir de ben eklendim. Bu sebeple özür diliyorum. Genelde azınlıkta bulunana yardım etmekten yana olurum, ancak haklılık ve tutarlılık kaidelerini de es geçemem.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bunlarda ayet... Tefsirlere baktığımızda ancak kişilerin yorumlarını görürüz. Güzel bakan güzel görürmüş.

O halde kötü bakan da kötü görür.

 

Kesinlikle doğru sayın bekir...

Kötü bakan kötü görür, güzel bakan güzel görür...

Ben Kur'a na kötü bakmıyorum ve bakana da müsade etmem. Benim burada yapmaya çalıştığım sizlerin de bunu görmezlikten gelemeyeceğiniz kadar açık ve net tezatlıkları görebilmeniz ve doğru kalıcı ve insanları kuşku ve tereddüte yer vermeyecek kadar kalıcı bir inancı oluşturulmasına katkı sunmaktır ve bu bir nevi Kur'anın günümüz koşullarına göre yeniden düzenlenmesine ilişkin bir ses olmaktır.

 

Bakın Kur'an kadına karşı hakkikaten güzel düşünceleri olmuştur bunu inkar edemeyiz. Ama onu çok ta aşağılamıştır ki bunu da inkar edemeyiz. Ben diyorum ki gelin bunları da bir görün artık ve bunları da yorumlayım çünkü akıl çağında yaşıyoruz ve bu bir akıl kavgasıdır ki bir başladı mı bir daha bitmek bilmez.

 

Çelişkiler;

"___Bir adam karısını yatağına çağırsa da, kadın yanaşmasa, o sırada cinsel ilişkide bulunmazsa ve bu yüzden kocası geceyi öfkeli-sinirli olarak geçirse, melekler o kadına, sabaha değin lanet ederler." (Bkz. Buhari, e's- Sahih, Kitabu Bed'il'halk/7; Tecrid, hadis no.1337; Müslim, e's-Sahih, Kitabu'n-Nikah/120-122,hadis no.1436; Ebu Davud, Sünen, Kitabu'n-Nikah/42, hadis no.2141).

"___Bir adam karısını cinsel ihtiyacını gidermek için çağırdığı zaman, kadın hemen o çağrıya uymalıdır. Kadın, tandırda (fırında, ocakta) o anda iş görüyor olsa bile.."(Bkz: Tirmizi, Sünen, Kitabu'r-Rıda/10, hadis no.1160).

"___...Dünyadan ve kadınlardan sakının, zira Beni Israil'de ilk fitne daın yüzünden çıktı" (Riyazü's Salihin tercemesi (Diyanet İşleri başkanlığı Yayınları, Ankara, 4.baskı),1, 105.

"___...Benden sonra erkeklere, kadınlardan daha zararlı fitne ve fesad (âmili) olarak hiçbirşey bırakmadım" (Ibid,327, Usâme Ibn-i Zeyd'in rivayetine dayalı bu hadis için bkz. Sahih-i Buhari tecrid, II, 267, hadis no. 1795)

"___...Uğursuzluk üç şeyde: 'at'ta, 'kadın'da, 'ev'de hâsıl olur"

"___...Eğer eşyada şeâmet farzolunursa 'at'ta, 'kadın'da, 'ev'de ve 'mesken'de aranılmalıdır" (Abdullah Ibn-i Ömer'in ve ayrıca Selh İbn-i Sa'dın rivayetlerine dayalı olarak Buhari'nin naklettiği bu hadisler için bkz. Sahih-i Buhari tecrid, VIII, 312, hadis No. 1211 ve XI, 267-8, hadis No.1795)

"___Tanrı elçisi namazı bozan şeyleri benim önümde tekrarladı. Bunlar: Köpek, eşek ve kadındır"(Muhammed'in karılarından Ayşe, Ibid, 82;Ayrıca bkz. Mishkat..,(1960), IX, Kesim 16, 292)

"___Önünde deve semerinin ard kaşı boyunda bir sütresi olmayan kimsenin namazını kadın, eşek bir de kara köpek kat'eder" (Ibid,441)

"___Ben kadınlarla asla tokalaşmam"(Tırmızi'nin refika kızı Ümeyye'den rivayet ettiği hadisler)

Sevgi ve saygılarımla...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kur'an'a da bir göz atın isterseniz ....

 

24/31- Mü'min kadınlara da söyle,.....

 

2/228- Boşanmış kadınlar kendi kendilerine üç ay hali (hayız veya temizlik müddeti) beklerler. Eğer Allah'a ve ahiret gününe inanıyorlarsa, Allah'ın kendi rahimlerinde yarattığını gizlemeleri onlara helal olmaz.

 

2/233- Emzirmeyi tamamlamak isteyenler için- anneler çocuklarını iki tam yıl emzirirler. Onların (annelerin) yiyeceği, giyeceği, örfe uygun olarak babaya aittir.

 

2/237- Eger onlara mehir tespit eder de kendilerine el sürmeden boşarsaniz, tespit ettiginiz mehrin yarisi onlarindir.

 

Kadınlara iletilmek istenen şeyler hep ikinci ağızdan...

Hitap ise hep erkeklere...

 

4/19- Ey iman edenler! Kadınlara zorla mirasçı olmanız size helal değildir.

 

4/20- Eğer bir eşin yerine başka bir eş almak isterseniz, öbürüne (mehir olarak) yüklerle mal vermiş olsanız dahi ondan hiçbir şeyi geri almayın

 

65/6- Onları (iddetleri süresince) gücünüz nispetinde, oturduğunuz yerin bir bölümünde oturtun. Onları sıkıntıya sokmak için kendilerine zarar vermeye kalkışmayın. Eğer hamile iseler, doğum yapıncaya kadar nafakalarını verin.

 

Kur'an'da, kadınlara iletilmek istenen şeyler hep böyle ikinci ağızdan iletilir. Hitap hep erkekleredir. "Ey iman edenler" seslenişi bile genel olarak erkekleri kapsar.

 

 

 

4/3- "Eğer, (velisi olduğunuz) yetim kızlar (ile evlenip onlar) hakkında adaletsizlik etmekten korkarsanız, (onları değil), size helâl olan (başka) kadınlardan ikişer, üçer, dörder olmak üzere nikahlayın. Eğer (o kadınlar arasında da) adaletli davranmayacağınızdan korkarsanız o taktirde bir tane alın veya sahip olduğunuz (cariyeler) ile yetinin. Bu, adaletten ayrılmamanız için daha uygundur. "

 

Yani "adaletli davranacaksanız ikişer,üçer dörder alın" der. Ancak;

 

4/129- "Ne kadar uğraşırsanız uğraşın, kadınlar arasında adaleti yerine getiremezsiniz. Öyle ise (birine) büsbütün gönül verip ötekini (kocası hem var, hem yok) askıda kalmış kadın gibi bırakmayın. Eğer arayı düzeltir ve Allah'a karşi gelmekten sakinirsaniz, şüphesiz Allah çok bagişlayici ve çok merhamet edicidir."

 

diyerek kadınlar arasında ne kadar uğraşılırsa uğraşılsın adaletin yerine getirilemeyeceğini söyler...

 

2/228- "Boşanmış kadınlar kendi kendilerine üç ay hali (hayız veya temizlik müddeti) beklerler. Eğer Allah'a ve ahiret gününe inanıyorlarsa, Allah'ın kendi rahimlerinde yarattığını gizlemeleri onlara helal olmaz. Kocaları bu süre içinde barışmak isterlerse, onları geri almağa daha çok hak sahibidirler."

 

Erkeğin barışmak istemesi yeterlidir. Kadın istemese bile erkek daha çok hak sahibidir.

 

2/230- "Eğer erkek karısını (üçüncü defa) boşarsa, kadın, onun dışında bir başka kocayla nikahlanmadıkça ona helal olmaz."

 

3. boşamadan sonra kadın yine eski kocası ile birlikte olmak isterse, başka bir erkeğin koynuna girmek zorundadır. Bir kadın için ne utanç verici bir durum...

 

Teist arkadaşlar bu duruma hep "o dönem öyle olması gerekiyordu" gibi zorlama yorumlar yaparlar. Ancak iş "Hani Kur'an tüm dönemler için indirilmişti?" kısmına gelince söylenecek söz kalmıyor...

 

İşte böyle... Yığınla hadisi uydurma diye kabul etmiyorlar, ama "Cennet anaların ayakları altındadır" hadisini her fırsatta kullanıyorlar... (Sanırım bunu bir ayet sanıyorlar)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.