Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

eski bir müridin kaleminden


vega5

Önerilen İletiler

Sizlerle paylaşmak istediğim anılarım, düşüncelerim oldukça içimde birikti, bunları sizlerle paylaşmayı istedim. Umarım vaktinizi ayırıp okursunuz.

 

Doğu Marmara da gelenekçi Müslümanların çoğunlukta olduğu bir şehirde yaşamaktayım şimdi bir derviş, bir mürit değilim 13 senenin ardından üyesi olduğum Nakşibendi (menzil) cemaatinden ayrıldım. Şu an şuan demek zorundayım inancımın tam olarak ne olduğuna karar veremiyorum. Bezen agnostik bazen deistim, tıpkı Müslümanların arada bir zihnini kurcalayan, Allah gerçekten var mı? Sorusu gibi, aslında çoğu insan kararsızlık inancındandır.

Çoğu Müslüman çocuk gibi bende ailemin teşvikiyle kuran eğitimi almak için bir hocanın kuran dersine gönderildim. Benim hocam şimdi hayatta olmayan halamdı, Allahın yolundan gittiğim takdirde beni cennette inci dişli hurilerin bekleyeceğini vaat ederek gülümseyişi hayla gözlerimin önünde, eniştemin Atatürk karşıtı kabarık sayfalı bir kitabı okumam için bana doğru uzatmasını unutamam, nedendir bilmem o kitabı alıp okumamıştım sanırım kabarık sayfaları görünce cesaret edememiştim. İlkokula bizi denetlemeye gelen müfettişin “Atatürk ü Allahtan, peygamberlerden, kitaplardan daha çok sevmelisiniz” sözlerine tepki gösteren ben ve arkadaşlarımın okul çıkışı homurdanmalarımızı hayla hatırlıyorum. Ortaokulda evrimi savunan fen hocamıza sınıfça nasılda gülerdik, evrimin deli saçması olduğunu söylediğimizde hocamız bizlere Darwin’in yıllarca araştırmalar yaptığını,görüşlerini dikkate almak zorunda olmamız gerektiğini söylediği dün gibi aklımda, artık bende sürü psikolojisinden kurtulup çoğunluğun aksine dinsizliği seçtim, o mistik dünyanın hipnozundan sıyrıldım, eğer Hindistan da doğsaydım büyük ihtimalle ailemin dini olan Budist,Hindu,Sih dininden olma olasılığım İslam dininden olma olasılığından fazla olacaktı.

 

Müslümanlara soruyorum kaç tanrı var? Zeus, Jüpiter, Yehova, God, Odin, Thor, El-ilah ve daha nice yaşayan ya da ölmüş tanrılar, Müslümanlar düşünüyorlar mı acaba diğer dinlere göre kendilerinin de kâfir olduğu? Yada Muhammedinde bir ateist olabileceği, kitabını kendisi hayattayken toplamayan kendisinden sonra ne olacağını umursamayan, kitabında kadınlara değer vermeyen bir kişinin nasıl Allahın elçisi olabileceğini. Sanırım Müslümanlar cehennem korkusundan yada işlerine geldiği gibi inanmasından ötürü bu tür soruları kendilerine sormazlar, çoğu maalesef çok cahildir İslam dini düşünmelerini ipotek altına almıştır, bir tek ayeti, inkarı bırakın şüphe bile etmeleri kendilerini ebedi cehenneme sürükleyeceği safsatası yüzyıllardan beridir onlara yutturulmuştur.

 

Neden Müslümanlar diğer dinlere karşı düşmanca tutum içindeler (aslında 3 büyük dinde birbirlerine düşmandırlar)? Sorusuna en iyi cevap kurandaki cihat, ganimet ayetleri yeterlidir kanısındayım. Müslümanlar eski Endülüs(ispanya) ya da Malazgirt savaşıyla Anadolu ya saldırmalarında haksız olduklarını düşündüklerini hiç sanmam, sizde Hıristiyan ordusunda masum bir asker olabilirdiniz sizi bekleyen bir aileniz olabilirdi sizde bir savaşta Müslüman kılıcıyla kâfir damgası yiyerek Allah adına öldürülebilirdiniz, sonra sizi bir çukura atarlardı çürüyüp toprağa karışırdınız ot olurdunuz, böcek olurdunuz sonra sizi bal olarak bir kovandan alan Müslüman asker besmele çekerek sizi bir kere daha hazmederdi, hazin.

Bir kez daha çocukluğuma gidiyorum bir yaz akşamı çocuk parkında oturup şehrimize nadiren gelen turistlerin eğlenmelerini seyrediyordum, genç erkek turist, çocukların oynaması için parkın içine bırakılan geniş su borularının birisine girip eğilerek öbür tarafa geçerken eliyle bir insan pisliğine bastığını hatırlıyorum, o pisliğin orda olduğunu hava kararmadan önce biliyordum kendim girmemiştim turiste oraya girmemesi gerektiğini söyleyemedim sadece seyretmek zorunda kaldım ve üzüldüm. Zaman dursaydı keşke bir şeyler yapabilseydim, kendimi suçlu hissediyordum genç turist arkadaşlarının yanında küçük düşmüştü eğer bir Müslüman Paris e tatil için gitse tatil yaparken elini o şekilde pisleseler kasıtlı ya da kasıtsız, İslam ülkelerindeki gazete yazarlarının köşe yazılarında ne derece tepki göstereceklerini tahmin etmek pek güç olmasa gerek. Müslümanlar hep gördükleri zulümden şikayet ederler, ya kendi yaptıkları zulümleri yada birbirlerine yaptıkları zulüm? Akıllı bir insanın işimidir tanka taş atmak yada mezhep ayrılığıyla dindaşlarının kanını dökmek, bu arada hak bir dinin mezheplere bölünmesi nasıl açıklanabilir, yoksa mezhep alimlerin ihtilafında rahmet mi var(alimlerin ihtilafında rahmet vardır.(Hadis)

 

Sizlere Nakşi cemaatinde şahit olduğum olayları, konuşmaları paylaşmak istiyorum, kimdir bu Nakşiler İslam ın ilk yıllarında var mıydı? İslam dini Mekke den çıktığı halde Nakşibendilik neden Mekke den çıkmadı? ve neden Mekke ye giremedi? nereden geliyor? Bu sorulara cevap vermeye çalışacağım.

Nakşibendilik, müritleri tarafından Ebu Bekir den gelen bir yol olduğu idda edilse de gerçekle hiçbir alakası yoktur. Ebu Bekir in ‘’tuvalette bile seni düşünüyorum ya Muhammed’’ şikayetini rabıtaya delil göstermeleri tutarsız bir görüştür, tuvalette rabıta yapılmayacağını her Nakşi müridi çok iyi bilir ve rabıtaya başlamak için 25 estağfurullah çekmek, abdestli olmak gibi zorunlulukları vardır.

Nakşibendi lik Anadolu ya gelişi Süleymaniye kürdü Halid Bağdadi ile başlar. Bir gün onu ziyarete gelen Mirza Abdurrahim adında Hintli bir dervişin telkinlerinden etkilenerek 1810 yılında Hindistan (DELHİ) ye giderek Nakşibendi ruhanilerinden Abdullah Dehlevi’nin egzersizlerini ve fakirizm anlayışını benimseyerek Bağdat a döndü ve Halidiyye adında tarikatını kurdu bu tarikat ismi daha sonra değişerek bugünkü Nakşibendi adını almıştır. Tarikat in gerçek amacı mehdiye yol açmak ve dünya hakimiyetidir, ( bunu müritler anlamasa da) müritlerin amacı Allah a ulaşmak cennette hoşbeş etmektir, aslında müritlerin bazıları da dünya menfaati için tekkelerde bulunmaktadırlar. Osmanlı yönetimi Nakşibendiliğe önceleri çekimser baksa da daha sonra halka moral olma açısından desteklemiştir, kolay değildi o dönemde Osmanlı vahhâbilik ve askeri isyanlarla, savaşlarla çalkalandığı bir dönemde halidi bağdadinin tarikat i bulunmaz bir hint kumaşıydı. Nakşibendilik Anadolu,kuzey ırak,kuzey Suriye de yaygındır Arabistan da kabul görmemiş bir cemaattir.Olayları kısaca toparlamak gerekirse şöyle açıklanabilir Nakşibendilik bir dindir hint felsefesiyle İslam dininin karışımı bir dindir, nasıl ki Hindistan daki sih dini bir İslam ve hint dininin karışımıysa. (hatta Sihler tapınaklarına girerken ayaklarını su havuzuna sokup çıkarırlar aynı abdest gibi) Nakşibendilikte böyle bir dindir, dinlerin birbirlerinden etkilendikleri aşikardır, bunları cemaatten ayrıldıktan sonra mürit arkadaşlara anlattığımda yüzüme bön bön bakmalarını görmenizi isterdim. Onlara göre çoğunluk haklıdır, sürü psikolojisi ile hareket etmek mantıklıdır,müritler son derece cahiller, İnançlarının Hindistan’dan geldiğinin bile farkında değiller onlara göre Ebu Bekir’de aynı ritüelleri yapmıştı, sahabelerde mistikti, oysa sahabelerin yaşamları savaşmak, ganimet almaktan,cariyeler edinmekten, askerlik yapmaktan, ticaretle uğraşmaktan oluşuyordu.

Abdullah Dehlevi ve üstadının yaşamı Muhammed den çok Budha gibi yarı çıplak ıssız yerlerde ot yiyerek geçirilen bir fakirizm yaşantısıydı ve aynen Nakşilikte az yemek az uyumak az konuşmak telkin edilse de, günümüzün müritleri dergahta yemek çıktığında birbirlerini çiğnercesine sofraya koşmalarını iyi anımsıyorum, bazıları yazdıklarımın mahalle dedikodusu olduğunu benimde mahallenin dedikoducu koca karısına benzediğim düşüncesinde olduklarını hissediyorum. Onların içinden geldiğim için onların ne düşündüğünü ne cevap vereceklerini iyi biliyorum o müritlerin şeyhleri dünya haritasının üzerinde Türkiye nin yerini bile bilmeyecek kadar cahil olduklarını söylemek istiyorum. Kendilerini seyyid(peygamber soyundan gelen) olarak tanıtan bazı doğu Anadolulu yada kuzey ıraklı sözde seyyidler kürttür, bunlardan biride Mesut Barzani ve soyudur, Nakşiliğin en cahil ve en ateşli savunucuları Adıyaman ili Kahta ilçesi menzil köyü(menzil kampı) içindeki Nakşi şeyhi ve müritleridir ne şeyh ne müritler inançlarıyla ilgili ne Hindistan bağlantısını bilir nede Hindistan a gidip araştırır. Onlara göre şeyh Allahın dünyadaki nurudur. Şeyh secdeye vardığında 18.000 alem onunla birlikte secdeye varır(nedense dünyadaki canlılar hatta evde uyuyan tembel sofiler bile şeyhi secdedeyken haberi bile olmaz) 18.000 alem madem sizlere uyuyor George Bush size neden uymuyor Tc. Devleti size neden uymuyor yoksa onlar sizlere uyuyor da uymuyormuş gibimi görünüyorlar? Aslında kısmen sizlere uyuyorlar a.b.d Müslümanlar ı dinle uyuturken hep Müslümanların ellerindekileri almıştır, siz Müslümanlar hayla mehdi hayalleriyle tekke köşelerinde pinekleyin, o tekkenizde ellerinizden gider bir gün, ne gariptir ki Nakşilerin Adapazarı tekkesi askeri tümenle dip dibedir ve karşısında imam hatip lisesi ve yanında da valinin evi vardır sanırım bundan herkes memnundur ve bu tekke çevre vakfı adı altında faaliyet göstermektedir ve müritler son derece cahildir insanlığa ve bilime hiçbir katkıları yoktur. Hatta bilim onlar için küfrün bir şubesidir, bir müride bilemediği bir soru sorduğunuzda topu şeyhlerine atarak ‘ben bilmem sadat (şeyhlerin toplamı, ölü yada yaşayan) bilir’ gibi saçma sapan bir cevapla karşılaşmanız normaldir. Bir ölüden bile kendini küçük gören bu insanlar dünya tarihinin kara lekelerindendir, bu topraklarda biz Türkler bu hint-iran-arap kültürünün içinde arabesk yaşantımızla bilimsellikten uzak olduğumuz için yok olup gitmeye en aday milletiz. Bunlara sohbetlerinde öyle yutturmaca telkinler veriliyorki hipnozda oldukları için içlerinden itiraz eden pek çıkmaz bir sohbette sohbetçi şöyle demişti ‘‘bir şeyh bir saat içinde hz. Muhammed’in ruhuylu 1000 kere görüşür, oysa biz müritler rüyamızda dahi onu göremiyoruz çok geriyiz çookkk’’ çok gülünç bir yalandı bu, madem bin küsür yıldır şeyhleriniz hz. muhammed’le görüşüyor neden ondan uydurma hadisleri öğrenip doğruların içinden ayıklamıyor? sormak isterim neden onunla görüştüğünüzde ihtilaflı konularda fetva almıyorsunuz? Ayrıca, sözde şeyhlerin ruhaniyeti ve hz. Muhammed!in ruhu birlikte manevi bir dünyada toplantı yapıyorlarmış, bu toplantıda bazı kararlar alınıp bazı insanların idamı onaylanıyormuş, fakat bakıyoruz dünyaya, idam edilen ezilenler nedense gene muhammeden resullallah diyenler, hatta uzay mekiği Chalenger ın düşürülmesi bile bu kurulun kararıyla neticelendiğini anlatanlarda vardır, peki bu kurulunuzda Iraktaki ABD savaş uçaklarının düşmesini neden karar almıyorlar? Yoksa Iraklılar hz. Hüseyin in öldürülmesine göz yumdukları için hayla Allahınız tarafından cezalandırılıyorlar mı(buda ayrı bir Müslüman kinciliği)? Peki Filistinliler neden zulüm görüyor? Cezayirliler, Bosnalılar,çeçenler neden ceza görüyor güvendikleri Allah onları neden terk etti? Bu sorulara Müslümanların gene kof cevapları olacaktır.

 

Müritlerle şeyh arasındaki ilişkide çok ilginçtir mürit şeyhinin gözlerine sürekli bakamaz, mürit gözlerindeki manevi kirleri şeyhin temiz gözüne bulaştırmamalıdır. Elleri önde bağlı alçak sesle şeyhiyle konuşabilir şeyhi sıkıştıracak sorular sorulduğunda şeyhin yanındaki dalkavuklar tarafından hırpalanmanız olağandır. Bir keresinde tüp bebek konusunda fetva almak için gelen birisine şeyhin ‘‘alimlerinize danışınız’’ diyerek sepetlemesini unutamam, soruyu soran her ne kadar dalkavuklara ‘kaç km yoldan geldim bu kişi alim değimli’ diye çıkışsa da istediği cevabı alamamanın ezikliğiyle oradan ayrılmak zorunda kalmıştı, bazı evlenmek isteyen müritlerde evlenmesinin hayırlı olup olamayacağı konusunu şeyhlerine sorarak istişare ederler şeyh ona sözde manevi dünyadan aldığı cevapla evlen yada evlenme der. Evlenip mutlu olursa şeyhi bilmiştir, yok eğer şeyhi evlen dediği halde evlenip de mutsuz olduysa bu fitne çıkmasın diye gizlenir yada buda bir imtihandır diye yorumlanır, sofi üzülme cennetteki kadınlar dırdırcı olmayacaktır 

 

Eğer zengin yada güçlü sözü geçen bir mürit bir hata yaptığında bunun üstü bahanelerle örtülür. Daha dikkatli olması telkin edilir eğer hata yapan fakir güçsüz bir müritse ‘fitnemi çıkaracaksın sen!!! Hemen tövbe al şeyhinden!!’ gibi sözlerle azarlanır yada tard edilme denilen kovulma işlemi başlatılır

Menzil kampında sofiler için manevi şifa olduğu iddia edilen bir çeşit buğday çorbası çıkartılır, fakir sofiler bunu yemek zorundadırlar oysa Ankara’dan gelen bürokratlara kıyı köşede kuzu çevrilir bu bahanenin adına da ‘’siyaset’’ denir. Bu kampta özellikle gençler hizmet adı altında genelde bedavaya çalıştırılır, benim bir arkadaşım 5 sene çalıştıktan sonra olayların iç yüzünü görünce cemaatten ayrıldı ve komünist oldu.

 

Menzil kampını ziyaret ettiğim bir gün hizmet için çağırılıp şeyhin akrabasının inşaat halindeki evine götürüldük. Tavanlar altın süsleme gibiydi altın rengi yada altından, tam bilemeyeceğim ince kağıtlarla bezeniyordu, tavanlar oymalı ve Dolmabahçe Sarayındaki tavanlara benziyordu duvarlarda çeşitli renklerde çok güzel mermerlerle süslüydü orada bulunan bir hizmetliye ‘’bu ne ihtişam bu ne şaşa’’ diyerek şaşkınlığımı belirttim oda bana ‘’şeyhin akrabaları bunu hak etmiyor mu onlar peygamberimizin soyundan geliyor’’ diye çıkıştı peki muhammed bu güzellikleri hak etmiyor muydu? sözde o çok mütevazi bir yaşam sürüyordu, hem de 13 eşiyle birlikte ganimetlerin 5/1 ini aldığı halde  sanırım bu seyyidler (peygamber soyundan gelen kişiler) dedeleri Muhammed in gerçek yaşamını biliyorlardı. Sapanca (dereköy)gölü kenarında şeyhin bir villası mevcut olup burası Türkiye’nin en güzide yerlerindendir diyebilirim, burada bahçede jet ski ve yüzme havuzu valeybol sahası görmüştüm, oraya hizmet için götürülmüştüm. Orada sözü geçen sofiler otururken, diğerleri kaba saba bir hizmetlinin aşağılamalarına maruz kalarak, kutsal bir iş yaptığı düşüncesiyle inşaat işinde çalıştırılıyorlardı. Hatta buraya şeyh geldiğinde şeyhin torunun yaş gününü kutlamak için Adapazarından bir müride yaş pasta sipariş edip temin etmişlerdir,müritlere şeriatı yaşatma yönünden nefes aldırmayan şeyh efendi Hıristiyan adeti olan yaş günü kutlamasını kendisinin tatbik etmesi büyük bir çelişkidir, bu anlattıklarım buzdağının sadece görünen kısmıdır gerisini siz tahmin edebilirsiniz.

 

Yaş pastayı şeyhinin villasına götüren müritle şeyh arasında daha önce geçen şu telefon konuşması ilginçtir

Mürit ‘’selamun aleyküm’’

Mürşit ‘’ve aleyküm selam’’

Mürit ‘’kurban artık bunaldım 7. İşimde de battım ne yapacağımı bilemiyorum bir gıda şirketi var bayiliğini alacağım ne dersiniz?’’

Mürşit ‘’bu sefer hayırlı olacak inşallah 10 misli 100 misli daha iyi olacak!!

Ve konuşma böyle biter. Maalesef evini ipotek ettirerek bayilik alan bu mürit bu şirkete bayağı bir borçlanır alacaklarını da tahsil edemez. Bu seferde sonuç hüsrandır

Görüldüğü gibi müritler şeyhlerinden hep yardım beklerler, Allah la aralarında bir aracı olarak görürler oysa kuranda ayet vardır _ben size şah damarınızdan daha yakınım der, Müslümanların Allah ı Müslümanlara.

Oysa kuranda yazılanlar mutasavvıflara muhaliftir

_Yahudiler Allah ı bırakıp hahamlarını, Hıristiyanlarda rahiplerini ve Meryem oğlu İsa’yı rab edindiler. Halbuki onlara ancak tek ilaha kulluk edinmeleri emir olundu. Ondan başka tanrı yoktur. O, bunların ortak koştukları şeylerden uzaktır(tevbe suresi.31. ayet)

Müslümanlar peki kimleri rab edindiler? Müslümanlara soruyorum özellikle sofi takımına. Hıristiyanlar günah çıkartma işlemiyle rahiplerini rab edindiler peki ya menzil Nakşileri şeyhlerini Allah la araya koyarak tövbe almıyorlar mı? günahlarının da sevaba çevrileceğine inanmıyorlar mı ? Allah la bir insanı araya koymak şirk değil de ya nedir yoksa bu ayeti başka türlümü yorumlamalıyız, malesef kıvırma payınız boldur sizlerin…

 

Tekke kafeteryasında zenginlerle fakirler ayrı masalarda oturur, hatta mühendis ve doktorların masaları bile ayrıdır, mütevâzilik kitaplarda geçen bir hikayedir onlar için, zengin olanlar fakir olanlarla bölüşmek istemez

 

 

30 senelik eski bir müridin evini taşırken eşyalarını dergahtaki işsiz sofilere taşıttıktan sonra 5 kuruş para vermeden ‘Allah sizlerden razı olsun sofiler hoşça kalın hadi himmetle’ diyerek sofileri baştan savması gizlenen bir skandaldır, o eski mürit kendini kullandırmıyor, kullanıyor! Bunu da din kılıfına gizliyor, hazin.

Ortak iş kuran, para alış verişi yapan müritlerin anlaşmazlık sonucu birbirleriyle kavgaları hatta birbirlerini silahla yaralamalarına bile şahit oldum, eski şeyh sofiler birbirleriyle iş yapmasın demiş bir mürit şöyle demişti ‘’sofi birbiriyle iş yapmazsa kiminle yapacak peki?’’ kendi içlerinde bile bir çok tezat var, aynı cemaatin başka kollarında bile ayrılıklar vardır aynı cemaat in başka bir koluna gittiğinizde bile kendinizi yabancı gibi hissedersiniz, bu ayrı kollardaki müritlerin birbirlerinin dedikodularını yapmaları şeyhleri kızdıran bir durumdur. Aslında İslam da cemaatleşme adı altında bölünmüşlük vardır. Onlar bana çok kızacaklar gerçekleri söylediğim için, onlara göre ben bir münkirim bir münafığım benim sonum kötü olacakmış!’ imanım’ tehlikedeymiş şeyhin oğlu benim için böyle demiş, okuduğum kitaplar, yazılarda münafıklarınmış, düşünmeye başlayıp araştırdığınızda en kötü siz olursunuz ‘ben bilmem sadat bilir’sözü onlar için daha sevimlidir

Mistik dünya içinde uçan şeyhler vardır(nedense şimdiki şeyhler uçamıyor, nedeni evrimsel geriye dönüş mü bu acaba?)

Hatta imamı rabbaninin güneşi parmağıyla işaret ederek çivi gibi boşluğa çaktığı anlatılır. Nedense o gün sadece orda bulunanlar güneşin boşlukta asılı olarak durduğunu görmüşlerdir. Benimde şahit olduğum irili ufaklı kerametler oldu, bu mistik dünyanın bir ürünüdür bu papazlara da oluyor, hint fakirlerinde de oluyor nasıl oluyor tam olarak bilmiyorum. Fakat mistik bir dünyanın ürünü olarak hep karşımıza çıkacaklardır bir gece menzil kampında mescitte yatmaya hazırlanıyordum, içi para dolu olan cüzdanımı cebimden çıkarıp yastığımın altına koymak için davrandığımda arka tarafımda uyuyan bir sofinin birden sıçrayarak cüzdanımı tuttuğum elimi tutup, ‘’maddiyata önem verme sofi maddiyata!!’’ dedi, hemen akabinde uyku sersemi ‘’ne oluyor bana’’diyerek yeniden yatağına yattığına şahit oluşum aklımdan çıkmıyor, bu nasıl olmuştu, ne ben ne oradaki görenler anlayamadı, mistik dünyanın ürünü olan bu kerametler vardır.

Şeyhlerden şu itiraf ı duymanız olağandır ‘’bizlere gelip kerametlerimizi anlatıyorlar hacda olmamamıza rağmen hacda bizimle konuştuğunu iddia edenler bile var, vallahi bizim haberimiz yok biz bir şey bilmiyoruz hepsi Allahtan’’görüldüğü gibi şeyhinde haberi yok oda Allah ı adres gösteriyor. Bilemediğimiz çözemediğimiz her olaya şahit olarak Allah ı göstermemiz bir gelenek gibi bir olaydır, acaba Allah dindarların kafasındaki Allah değil de daha başka bir Allah olabilir mi, ya da kerametleri kendi kafamızda mı yaratıyoruz. Kendini şartlandırma olayına en güzel kanıtmı?. Bir keresinde abdestsiz olarak namaz kılarken abdestliymiş gibi namazdan feyiz almıştım. Madem Allah her şeyi biliyor abdestsiz olduğumu neden bilemedi? Abdestsiz olduğumu biliyorsa neden feyiz verdi? Aslında feyiz veren yok kendini şartlandırma var, ilacımız beynimizin içinde. Bazı psikologlar hastalarına içinde hiçbir özelliği olmayan ilaçlar verirler. Bunları kullanan hastalar ilacın olmayan etkisiyle iyileşirler, durum tamamen psikolojik, hastanın kendisini şartlandırmasından ibaret bir durum. Tarikat ta feyiz almalar, kendinden geçmeler, cezbelenmeler, ruhani zevkler toplu halde olmalarının ve kendilerini şartlandırmalarının yarattığı etkilerdir. Yaratıcı bir papaza bir rahibe bir mollaya da ayrım yapmadan mistik dünyanın nimetlerini sunuyorsa bu adil bir yaratıcı olamaz, olamaz diyorum çünkü gerçek yaratıcı bir tek inancın tarafın da olmalıdır. Tanrıları sanırım biz kafamızda yaratıyoruz, onları bir çeşit kendini şartlandırma ve rahatlama ihtiyacı ürünü olarak düşünüyoruz ve o asla çıkıp ta ‘’Ben aslında yanıldığınız gibi öyle değil de böyleyim’’ demeyecektir. Yaratıcı eğer bizleri imtihan etmek için kendini gizliyorsa kendisine inanmayanları cezalandırmak yerine ödüllendirmesi gerekir inanmayanlarda suç yoktur, dinlerdeki çelişkiler oldukça inanmayanlar kârlı çıkacaklardır. Bir şeyi çok iyi biliyorum oda gerçekleri hiç kimsenin tam olarak bilemediğidir, fakat gerçeğe yakın olanı bilmemiz bizlerin elindedir.

 

Sizlere sofilerin düşünce ve yaşam biçimlerinden, ayinlerinden bahsedeceğim. Sofilerin ortak karakteristik özelliklerinin başında hazırcılık ve tembellik gelir, Nakşibendi pirlerinden Abdulhâlık Gucdevani yüzyıllar öncesinden sofilere şu telkinde bulunmuştur ‘’dünya insanlarından uzak durun, dünya işlerinden uzak durun, dünya sohbeti yapmayın, kendinizi Allahın yoluna adayın’’ özelliklede günlerini dergahta geçiren işsiz ya da toplumdan kopmuş, dışlanmış, işleri bozulmuş argo tabiriyle _hayatlarına uçan daire çarpmış_ kişilikler, dergahta özlemle mehdinin çıkmasını beklerler. Mehdi onlar için bir kurtarıcıdır. Onun zamanında toprağa tohum ekmeden ürün verecek, onun bir işaretiyle on binlerce kâfir asker ölecek, kâfirlerin silahları çalışmayacak kılıçlar eskisi gibi şakıyacak hatta Bağdat caddesinden Marmara denizine on binlerce inançsız İstanbullunun kanı dökülecek, ganimetler ve cariyelerle mutlu bir hayat sürecekler, şimdi bu düşünce yapısında olan insanları kendisine, ülkesine, bilime ve insanlığa bir faydası dokunabilir mi? Bu saçmalıkları okuyan veya duyan bir Gayrimüslim Müslümanlar için iyi şeyler düşünebilirler mi?

 

 

Dergahlarda yardımlaşmada olur, fakir sofilere bunalıp intihar etmeyecek kadar yardım yapılır yada umursanmazlar, fakat şeyh ve akrabaları (sözde) kutsal bir soydan geldikleri için imtihanları daha hafiftir. Sofiler cefadayken onlar sefadadır, hatta kalacak yeri olmayıp ta aylarca Devlet hastanesinin koridorlarında sabahlayan bir müride şahidim. 1994 senesinde dergâh da başkan seçilen emekli bir imamın (bu kişi şeyhinde onayı alınarak başkan seçildi) bazı müritlerin dergâha yaptığı arsa bağışlarını zimmetine geçirip bir daha dergâha hiç uğramamasını çok iyi hatırlıyorum. Nedense bu kişi sonradan hiç takip edilip hesap sorulmadı, beklide öyle yapılması gerekiyordu, beklide o bir piyondu. Bir insan bir cemaate neden katılır buna cevap verilecekse şöyle sıralanabilir, değişik şeyler görmek ve merak, Allahın rızasını kazanmak için, gidecek yeri olmadığı için, dünyevi menfaat sağlamak için. Özellikle büyük şehirlerde şehrin stresinden kasvetinden bunalmış insanlar için dergâhlarda yapılan mistik ayinler müthiş bir fırsattır ve gerçekten rahatlatıcıdır.

Şimdi sizlere Nakşibendi müritlerinin yaptıkları ayinlerden bahsedeceğim, bu ayinleri yapmak için şeyh yada şeyhin vekilinden el tutup tövbe almanız gerekir, bu cemaate girmeniz için yapılması gereken ilk şarttır ve sadece bu cemaate özgüdür, daha sonra müridin tövbenin kabûl olması için boy abdesti alması gerekiyor. Bu işlem banyoda yapılır yıkanırken günahlarının suyla birlikte vücudundan akıp gittiği düşünülür bu işlem Hinduların günahlarından arınmak için kutsal ganj nehrinde yıkanmasına benzerlik göstermektedir. Neden sadece bu cemaatte bu yıkanma işlemine bu kadar önem verilir? Bunun cevabının Nakşibendi-hindu ilişkisine bağlanması normaldir. Daha sonra tövbenin kabûlü için 2 rekat namaz kılınarak geçmişte ki şeyhlerin ruhlarına ve şu an hayatta olan şeyhin ruhaniyetine 8 fâtiha okunur, ardından ölüm rabıtası yapılıp uyunur ve güneş doğana kadar konuşulmaz yenilmez, içilmez.

 

 

RABITA = Arapça ‘’rabt’’ kökünden türetilmiş bir kelimedir. Sözlükte birleştirmek, bağlamak anlamındadır.

Nakşibendi tarikati açısından bu kelime ifade ettiği anlam bakımından şöyledir, mürid akşam namazından sonra yerinden kalkmaz gözlerini kapar ve 25 estağfurullah çeker, sonrada şeyhinin nurdan bir taht üzerinde oturduğunu, şeyhinin alnından çıkan bir nurun ağzına girip bütün vücudunu kapladığını düşündüğü metafizik anlamda güç aldığını düşündüğü masum görünüşlü zehirli bir ayindir. Rabıtayı yapan müridler zamanla şeyhinin kölesi olurlar, bu bir tür mistik hipnozdur. Budizim deki karşılığı yogadır, yoga gibi ruhsal rahatlamadan başka bir faydası yoktur. 1810 senesinden önce Anadolu da bu ayini yapan Müslümanlar yoktu. Hiçbir ayette rabıtayla ilgili bir bilgi yok, hatta uydurma bir hadis bile yok, zaten bu tarikat e bağlanalar rabıta gibi bir ritüel in İslam da olup olmadığına dair merak eden soruları da yoktur. Rabıta bazı Nakşi kollarında ölmüş bir şeyhe’de yapılır, Müslümanlara göre en büyük ölmüş kişi Muhammed olduğuna göre ölmüş bir şeyh yerine Muhammed’e rabıta yapmaları gerekmiyor mu? Muhammed kendinse rabıta yapılması gerektiğini söylememişse neden öyleyse bu Müslüman gurup Muhammed’e muhalif ritüeller yapmaktadır.

 

HATME-İ HACEGAN = müridlerin kapalı bir mekan da toplanarak yaptıkları tarikat in toplu zikridir. Müridler halka şeklinde yere otururlar ve dizdize verirler, gözler kapatılarak 25 estağfurullah çekilir taş dağıtıcısının ayine girenlerin eline verdikleri taş sayısı kadar, hatme imamının komutlarına göre dua okurlar. Bu ayin sırasında tüm peygamber ve evliyaların ruhlarının toplanılan yere gelip müridlere manevi hediyeler bıraktığına inanılır, hatme anında yerden havaya yükselenler görülmüştür. Tıpkı hint fakirleri veya Budistler gibi. Hatme, rabıta gibi stres ve sıkıntıya birebirdir.

 

VİRD = Şeyhin en önem verdiği ritüelde vird’dir 25 estağfurullah çekilerek başlanan müridin kafasını ve kollarını kapatacak bir örtüyle örterek devam eden bu ritüel tarikat’e ilk başlayana 5000 adet Allah lafzıyla başlatılan sonradan bu sayının 121.000 e yükseltildiği, tesbih ile yapılan mistik ateşli bir ritüeldir. Vird’in yoga dilindeki adı mantra’dır belli bir kelimenin binlerce kere tekrarlanması ile olur Allah demek aslında şart değildir, bunları müritle bilemez onlar hipnozdadır ve bilinçleri bu ayinlerle sabitlendirilmiştir. Zikir sırasında gözlerde ya da kalpte yanma, uğultu duymak, mor, gri renkli yarı belirsiz ışıklar görmek kendini şartlandırmanın ve beynin oyunlarıdır, Allah’la hiçbir ilgi alakası yoktur. Zikir sırasında mürid kendinden geçebilir nara atabilir titreme gelebilir cezbelenebilir(cezbe=Allah tarafından ruh çekilmesiymiş) zikir sayısını arttırarak en sonunda Allaha kavuşacağını uman mürit zikir sayısını arttırarak dünya hayatından daha fazla uzaklaşmaya kendini insanlardan soyutlamaya başlar. Bu arada söyleyeyim mürşitin görevi müridini sözde Allaha götürmektir yani tasavvuf deyimiyle fenafillaha yani budizm’deki nirvanaya ulaştırmaktır.

Fenâfillah = Allah’la bütünleşme onda erimek Nirvana = Evrensel ruhla bütünleşme

Allah’la bütünleşilmez ve o görülmez kuranda yazdığı üzere Musa rabbini görmek istediğinde görememişti Allah ı dağda tecelli ettiğinde dağ paramparça olmuştu, oysa imamı rabbani isimli Hintli İslam şeyhine göre dünyada Allah görünür. Mutasavvıfların inançlarıyla Muhammed ve arkadaşlarının inançları arasında bir benzerlik yoktur. Tasavvuf olmayan bir dinin sapmış halidir ve mutasavvıflar gizli olarak kurana muhaliflerdir. Tarikatte yapılan ritüellerin bir amacıda nefsi(istekleri, bencilliği) terbiyedir. Fakat bazı sofilerden duyduğum ‘’zikir ehlinde daha fazla şehvet oluyor’’ sözü artık beni şaşırtmıyor. Nefis asla terbiye edilemez, sadece bir süre dizginlenir, eğer onu fazla kısıtlarsanız sonradan nefis de bir patlama olur, ve bu nedenle gazetelerde sapık imam gibi haberleri okumanız olağandır.

Özellikle Nakşilere nasihat etmek istiyorum, Halid Bağdadi ölüm döşeğindeyken yazdırdığı vasiyetnamesinde neden acaba ‘’Zamanımda kurulmuş olan tekkelerin sayısını benden sonra çoğaltmayınız’’ şeklinde bir cümle koydurarak yaptıklarından derin pişmanlık duyduğunu belirtmiştir?

Beklide O denildiği gibi bir İngiliz ajanımıydı? Nice tehlikelerle dolu hint topraklarına neden yolculuk etmişti? Üstelik Bağdat’ta iyi bir konumdayken. Bu soruların cevabı beklide sonsuza kadar bir sır olarak kalacaktır, şunu belirtmek istiyorum ki Nakşibendilik dünya tarihinde yer alan en büyük yutturmacalar dan biridir ve tarihte bir kara leke olarak anılacaktır (uyanalar için) umarım bu cemaatteki müritler, içinde bulundukları hipnozdan kurtulup gerçek dünyaya dönerler. Bilim en büyük dindir ve bilimle ilgilenmeyenlerin, dibi delinmiş bir gemi’nin yolcusu olarak tarih sahnesinde yol alması düşünülemez.

 

Faydalandığım kaynak. Bizzat kendim ve ( Ferit aydın). Tarikatta Rabıta Ve Nakşibendilik. Süleymaniye vakfı yayınları.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • Cevaplar 60
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Uzun uzadıya değil,daha kısa bir şekilde şu anki düşünce yapınızı söyler misiniz?

 

Hiçbir zaman gerçek bir mümin olmayıp,Kuran ın tavsiyelerine uygun bir müslüman olmayıp,Nakşibendi gibi cinlerin hizmetinden faydalanan bir guruba dahil olup eskiden,neden genel olarak müslümanlara ve Kuran a haksızlık edilir anlamam.Müslümanlar şöyle diye bir tabir yoktur olamaz,şu tarikata bağlı insanlardan şu falancalar şunu yapar,Kuran ehline bağlı olduğunu savunan insanlardan da falanca kişi bunu yaptı ,ya da bir gurup bunu yaptı denilebilir.Bir türk katil oldu diye,bütün türkler katildir demek gibi bişey bazen yapılanlar.

Mezheplerle birbirini öldürenler örnek verilirken,onlara müslüman genellemesi yapılamaz mesela..Çünkü müslümanın mezhebi yoktur Kuran hükmünde...

Müslümanlar başka dinlere saygısızdır denilemez mesela..Çünkü İncil ehline İncille hükmedin yoksa bi yol üzere değilsiniz diyecek kadar da hristiyanları,ya da yahudileri kapsayacak bir dindir İslam.Hatta ve hatta onların dinidir aynı zamanda İslam ve onlar da müslümandır aynı anda.Çünkü Allah ın dini hükümleri değişmez ve Allah nezdinde tek din vardır bizler açısından.

Muhammed den dem vurmuşsunuz,halbu ki onun yazdığını savunduğunuz Kitap yüzünden(inandığım Tanrımızın Kitabı şüphesiz),benim için Nuh tan,İsa dan ,Musa dan, Lut tan ..vs farkı yoktur onun. Demek ki sorun Kuran da değil..yani Kuran bana Muhammed i ilahlaştırmıyor ki kaldı ki bi de sıradan onun soyundan olduğu savunulan birilerinin peşine düşülsün.Bizler haşa başımız sıkışında Muhammed den mi yardım dileriz,Kuran bize bunu mu öğretiyor ki Allah ın Kitabına bu kadar haksızlık yapılıyor.Kuran öyle bir Kitaptır ki,bizlere Nuh un oğlunun bile helakı anlatılır sırf bu tarz soy muhabbetlere inat.

Anlattığınız nakşiler,biraraya geldiklerinde şunu bunu yapıp,Kuran hatmetmeden bilmem kaç kere Kuran hatmeşmiş sevabı aldık diyecek kadar haddini aşmış,kendini bilmez insanlar gurubu artık.Yıllarca içlerinde olup,bir kez bile anlamak için Kuranı okumamış insanlar var aralarında.Birbirlerine yağmur yağarken şeyhin kafasındaki bulutu anlatıp,onun ıslanmayışını anlatıp,bunu Allah tan bilip şeytanın yani İblis soyunun yapabileceklerinden bi haber olanlar var aralarında.Onlar evet,garip garip mucizelere tanık oluyorlar,doğa üstü bazı güçlere şahit oluyorlar,ama ya bu şahit oldukları başka bir güçse..Allah izin veriyor şüphesiz olanlara,ama bu demek değil ki izin verdiği şey kendi doğru yolu.Az kalsın çok yakın bir dönemde onlara bağlı bir tanıdığım bayanın anlattıkları kafamı kurcalayacaktı,onlara göre öyle muhteşem bir yoldalar ki??ama yine Kuran yine Kuran rehberim oldu.Yine bana bu konudaki sıkıntılarımda Kuran ile cevap veren Allah a hamdolsun.

Yazı uzun olduğu için biraz acele ve genel okudum ama bir yerde abdestten bahsetmişsiniz,yıllar önce dinsizken başıma gelen bir olay aklıma geldi.Böyle bir İzmir ziyaretimizde,ailemin yurtdışından tanıdığı bir hatun ile misafirlikte iken,kahve falı muhabbeti geçmişti yıllar önce.Kadının biri bütün geçimini bu kahve falından kazanmaya başlamıştı.İyi ya hadi bi bize de baksın muhabbeti..Herkesin falına bakan ve çoğu şeyi iyi bilen hatun,sıra bana gelince rezil etmişti beni..Bütün ailemin içinde şöyle bağırmıştı sinirli sinirli "Abdestsiz yere basıyorsun"... :) Öyle ya,dinim yok sayılırdı,banyoda eskilerin asla kullanmadığı sabunlar,duş jelleri,şampuanlar vardı artık.Mis gibi temizleniyorduk işte,abdestte neydi ki artık..Hayır arkadaşım,niyet yoktu,her bir davranışı yalnızca Allah için yapmanın niyeti yoktu..Ha sen fevz almışsın abdestsiz namaz kılmaktan,kusura bakmada ya sana yaptığın şey farklı şeyler yüzünden süslü gösterildiyse.Elbette Allah biliyordu senin ne yaptığını,bilmediğini ve sana fevz verenin Allah olduğu kanaatine nasıl vardın.Senle mi konuştu haşa da ,aferin bak ne güzel namaz kıldın falan mı dedi,....neye nasıl hükmediyorsunuz zanlarla... Halbu ki Allah zanları sevmez,ve kendini hidayette sananlar husunda da uyarır bizleri..Kuran a bağlı olan bizler bile,acaba doğrumuyuz ya da zanda mı bulunuyoruz diye,her gün ,istisnasız her gün Allah tan merhamet dilenip doğru yoluna iletmesi için yalvarırken,siz neler yaşadınız neleri zannettiniz acaba..Düşünün,tüm hayatınızı yeniden gözden geçirin..Sadece yeniden düşünün..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Arkadaşım, ne kadar doluymuşsun meğer.

 

İlk defa sabredip, uzun bir yazıyı sonuna kadar okudum.

 

umarım bu cemaatteki müritler, içinde bulundukları hipnozdan kurtulup gerçek dünyaya dönerler. Bilim en büyük dindir ve bilimle ilgilenmeyenlerin, dibi delinmiş bir gemi’nin yolcusu olarak tarih sahnesinde yol alması düşünülemez.

 

Sonunda doğru yolu bulmana çok sevindim.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayın ftoyd

 

Ben cehennemi göze alıp İslamdan ayrıldım, :) benim de bildiklerim var mesele sadece cemaat meselesi değil.

Bana kurandan bahsediyorsun çoğu müslümanın cehennem korkusundan ölçüp biçemediği yada okumadıkları kurandan, neye göre iman ettiklerini bile bilmeyen cahil orduları dünyamızı harap ediyor!

 

1. si

Kehf/86. Nihayet güneşin battığı yere varınca, onu kara bir balçıkta batar buldu. Onun yanında (orada) bir kavme rastladı. Bunun üzerine biz: Ey Zülkarneyn! Onlara ya azap edecek veya haklarında iyilik etme yolunu seçeceksin, dedik.

 

 

Üstteki ayete binaen, Güneşin dünya üzerinde battığı kara balçığı gösterebilirmisin??

 

Bilim ve evrim dinlerin işini bitirdi!

 

2. si

 

Kehf/93. Nihayet iki dağ arasına ulaştığında onların önünde, hemen hiçbir sözü anlamayan bir kavim buldu.

 

94. Dediler ki: Ey Zülkarneyn! Bu memlekette Ye'cûc ve Me'cûc bozgunculuk yapmaktadırlar. Bizimle onlar arasında bir sed yapman için sana bir vergi verelim mi?

 

95. Dedi ki: «Rabbimin beni içinde bulundurduğu nimet ve kudret daha hayırlıdır. Siz bana kuvvetinizle destek olun da, sizinle onlar arasına aşılmaz bir engel yapayım.»

 

96. «Bana, demir kütleleri getirin.» Nihayet dağın iki yanı arasını aynı seviyeye getirince (vadiyi doldurunca): «Üfleyin (körükleyin)!» dedi. Artık onu kor haline sokunca: «Getirin bana, üzerine bir miktar erimiş bakır dökeyim» dedi.

 

 

yorumum = Hiçbir sözü anlamayan kavime Züklarneyn ''Bana demir kitleleri getirin'' sözünü söylediğinde, onun sözünü nasıl anladılar???Eğerki arada tecüman varsa neden hiçbir sözden anlamadıklarını allah yazdı??Ayrica zülkarneyn, muhammedin duyduğu putperest büyük İskender'dir.

 

Eğer dikkatli okursanız kuranı bir çok tezat bulacaksınız

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayın ftoyd

 

Ben cehennemi göze alıp İslamdan ayrıldım, :) benim de bildiklerim var mesele sadece cemaat meselesi değil.

Bana kurandan bahsediyorsun çoğu müslümanın cehennem korkusundan ölçüp biçemediği yada okumadıkları kurandan, neye göre iman ettiklerini bile bilmeyen cahil orduları dünyamızı harap ediyor!

.

.

.

yorumum = Hiçbir sözü anlamayan kavime Züklarneyn ''Bana demir kitleleri getirin'' sözünü söylediğinde, onun sözünü nasıl anladılar???Eğerki arada tecüman varsa neden hiçbir sözden anlamadıklarını allah yazdı??Ayrica zülkarneyn, muhammedin duyduğu putperest büyük İskender'dir.

 

Eğer dikkatli okursanız kuranı bir çok tezat bulacaksınız

ben bulmam kardeşim,ayetleri de senin gibi okumam..ben bu ayetlerden nice kavram çıkarırım.Ben eski dinsiz şimdiki radikal dinciyim.. Bu sözler boşa.. Ben ayet tartışmakta istemem artık..Biliyorum ki Rabbim dilemeyince inanmazsınız.olmaz olmayacak...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ben bulmam kardeşim,ayetleri de senin gibi okumam..ben bu ayetlerden nice kavram çıkarırım.Ben eski dinsiz şimdiki radikal dinciyim.. Bu sözler boşa.. Ben ayet tartışmakta istemem artık..Biliyorum ki Rabbim dilemeyince inanmazsınız.olmaz olmayacak...

Haklısınız ftoyd. İnanmazlar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hiçbir zaman gerçek bir mümin olmayıp,Kuran ın tavsiyelerine uygun bir müslüman olmayıp,Nakşibendi gibi cinlerin hizmetinden faydalanan bir guruba dahil olup eskiden,neden genel olarak müslümanlara ve Kuran a haksızlık edilir anlamam.

 

Nakşibendi cinlerini nereden almış. Haksızlık etmeyelim (!):

 

Neml/17

Süleyman’ın, cinlerden, insanlardan ve kuşlardan meydana gelen orduları onun önünde toplandı. Hep birlikte düzenli olarak sevk ediliyorlardı.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ben bu ayetlerden nice kavram çıkarırım.Ben eski dinsiz şimdiki radikal dinciyim.. Bu sözler boşa.. Ben ayet tartışmakta istemem artık..Biliyorum ki Rabbim dilemeyince inanmazsınız.olmaz olmayacak...

 

Sizin inançlarınız gerçek olmadığı için, herhangi bir önemi yok bizim açımızdan, bize gerçek bir şeyler anlatabilirseniz veya iddia edebiliyorsanız tartışabiliyoruz ancak, aksi halde herkes buraya gelip "ben böyle inanıyorum, böyle hissediyorum kardeşim, sizi ilgilendirmez, sizde neye inanırsanız inanın banane" manasına gelen bir yaklaşımla kimsenin elde ettiği bir şey olmaz !

 

saygılar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Nakşibendi cinlerini nereden almış. Haksızlık etmeyelim (!):

 

Neml/17

Süleyman’ın, cinlerden, insanlardan ve kuşlardan meydana gelen orduları onun önünde toplandı. Hep birlikte düzenli olarak sevk ediliyorlardı.

 

Süleyman dediğin solomon eski israil kralıdır tevratta böyle yazıyor büyücü kraldır neden Allahınız o cin ordusunu muhammede vermemiş? neden isa gibi mucizeler vermemiş, çünkü yokmuş!

 

 

FTOYD Ayetleri tartışamazsın çünkü haksız çıkacağını biliyorsun, çünkü din afyonunu yutmuşsun cehennem riskinede girmek istemiyorsun, bunun içinde gerçekleri göremiyorsun.

 

 

BANA GÜNEŞİN BATTIĞI BALÇIKLI GÖZEYİ GÖSTERİN 1000 REKAT NAMAZ KILACAM BU GECE

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayın ftoyd

 

Ben cehennemi göze alıp İslamdan ayrıldım, :) benim de bildiklerim var mesele sadece cemaat meselesi değil.

Bana kurandan bahsediyorsun çoğu müslümanın cehennem korkusundan ölçüp biçemediği yada okumadıkları kurandan, neye göre iman ettiklerini bile bilmeyen cahil orduları dünyamızı harap ediyor!

 

1. si

Kehf/86. Nihayet güneşin battığı yere varınca, onu kara bir balçıkta batar buldu. Onun yanında (orada) bir kavme rastladı. Bunun üzerine biz: Ey Zülkarneyn! Onlara ya azap edecek veya haklarında iyilik etme yolunu seçeceksin, dedik.

 

 

Üstteki ayete binaen, Güneşin dünya üzerinde battığı kara balçığı gösterebilirmisin??

 

Bilim ve evrim dinlerin işini bitirdi!

 

2. si

 

Kehf/93. Nihayet iki dağ arasına ulaştığında onların önünde, hemen hiçbir sözü anlamayan bir kavim buldu.

 

94. Dediler ki: Ey Zülkarneyn! Bu memlekette Ye'cûc ve Me'cûc bozgunculuk yapmaktadırlar. Bizimle onlar arasında bir sed yapman için sana bir vergi verelim mi?

 

95. Dedi ki: «Rabbimin beni içinde bulundurduğu nimet ve kudret daha hayırlıdır. Siz bana kuvvetinizle destek olun da, sizinle onlar arasına aşılmaz bir engel yapayım.»

 

96. «Bana, demir kütleleri getirin.» Nihayet dağın iki yanı arasını aynı seviyeye getirince (vadiyi doldurunca): «Üfleyin (körükleyin)!» dedi. Artık onu kor haline sokunca: «Getirin bana, üzerine bir miktar erimiş bakır dökeyim» dedi.

 

 

yorumum = Hiçbir sözü anlamayan kavime Züklarneyn ''Bana demir kitleleri getirin'' sözünü söylediğinde, onun sözünü nasıl anladılar???Eğerki arada tecüman varsa neden hiçbir sözden anlamadıklarını allah yazdı??Ayrica zülkarneyn, muhammedin duyduğu putperest büyük İskender'dir.

 

Eğer dikkatli okursanız kuranı bir çok tezat bulacaksınız

 

 

 

tefsirlerden nakledildigine gore zulkarneyn batida atlas okyanusunun yahut karadenize kadar gitti. orada gunesin deniz ufkunda batisini seyeretti. ancak koca kainat icinde bu deniz kendisine bir su gozesi kadar kucuk geldi.gunes sislerle kapli deniz ufkunda sanki balcikli bir su gozesine gomulur gibi batiyordu .............

 

kurandaki tezatlara geline bir ayetle cevap vermek istiyorum #bu kitaptaki ayetlerin bazilari muhkem olup bazilari mutesabih tir kalplerinde egrilik olanlar ve ayetlerimizi yalanlayanlar bu mutesabih ayetlerin pesine dusup onlarla ugrasirlar oysa bu ayetlerde asil ne anlatilmak istendegini allah tan baskasi bilemez# muhkem ayetlerden biri 7 kat birbiryle uyumlu gok kelimesi mesela neden burda rakam verilmis neden? ya 6 yada 8 olsaydi siz bu ayetten dem vururdunuz mutlaka ama rakam dogru oldugu icin bu ve bunun gibi muhkem ayetlere yaklasamiyorsunuz

 

bilim dine galip gelmistir demissin bugun bilim evrenin yoktan var oldugunu ve birgun mutlaka son bulacagini daha yeni kesfetmistir oysa bundan binlerce yil evvel butun peygamberlerin soyledigi seyi bilim daha yeni kesfetmistir acaba hangisi daha ileride

 

murid arkadasa gelince ona birseyler empoze edilmis halbuki insan dogruyu kendisi bulunca kiymeti daha iyi anlasiliyor.ayetlerin birinden birini yalan sayip cehennemden korkanlar demis benim icin oyle ayetler varki allahtan olduguna kesin kanat getirdigim o yuzden kafami karistiran bir ayetle karsi karsiya kalsam hemen problemin bende oldugunu dusunurum celiski bendedir kitapta olamaz hemen arastiri gercegi kolayca bulurum.daha yazicak seylerim var ama sikci olmamak icin kisa kesiyorum...

 

saygilar/...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Süleyman dediğin solomon eski israil kralıdır tevratta böyle yazıyor büyücü kraldır neden Allahınız o cin ordusunu muhammede vermemiş? neden isa gibi mucizeler vermemiş, çünkü yokmuş!

 

 

FTOYD Ayetleri tartışamazsın çünkü haksız çıkacağını biliyorsun, çünkü din afyonunu yutmuşsun cehennem riskinede girmek istemiyorsun, bunun içinde gerçekleri göremiyorsun.

 

 

BANA GÜNEŞİN BATTIĞI BALÇIKLI GÖZEYİ GÖSTERİN 1000 REKAT NAMAZ KILACAM BU GECE

Hoşuma gitti.Bu sözünü unutma arkadaşım,sakın bu sözünü unutma..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

tefsirlerden nakledildigine gore zulkarneyn batida atlas okyanusunun yahut karadenize kadar gitti. orada gunesin deniz ufkunda batisini seyeretti. ancak koca kainat icinde bu deniz kendisine bir su gozesi kadar kucuk geldi.gunes sislerle kapli deniz ufkunda sanki balcikli bir su gozesine gomulur gibi batiyordu ............

 

kurandaki tezatlara geline bir ayetle cevap vermek istiyorum #bu kitaptaki ayetlerin bazilari muhkem olup bazilari mutesabih tir kalplerinde egrilik olanlar ve ayetlerimizi yalanlayanlar bu mutesabih ayetlerin pesine dusup onlarla ugrasirlar oysa bu ayetlerde asil ne anlatilmak istendegini allah tan baskasi bilemez# muhkem ayetlerden biri 7 kat birbiryle uyumlu gok kelimesi mesela neden burda rakam verilmis neden? ya 6 yada 8 olsaydi siz bu ayetten dem vururdunuz mutlaka ama rakam dogru oldugu icin bu ve bunun gibi muhkem ayetlere yaklasamiyorsunuz

 

bilim dine galip gelmistir demissin bugun bilim evrenin yoktan var oldugunu ve birgun mutlaka son bulacagini daha yeni kesfetmistir oysa bundan binlerce yil evvel butun peygamberlerin soyledigi seyi bilim daha yeni kesfetmistir acaba hangisi daha ileride

 

murid arkadasa gelince ona birseyler empoze edilmis halbuki insan dogruyu kendisi bulunca kiymeti daha iyi anlasiliyor.ayetlerin birinden birini yalan sayip cehennemden korkanlar demis benim icin oyle ayetler varki allahtan olduguna kesin kanat getirdigim o yuzden kafami karistiran bir ayetle karsi karsiya kalsam hemen problemin bende oldugunu dusunurum celiski bendedir kitapta olamaz hemen arastiri gercegi kolayca bulurum.daha yazicak seylerim var ama sikci olmamak icin kisa kesiyorum...

 

saygilar/...

 

üstteki tefsir uydurma, yüzyıllar sonra güneşin çok büyük olduğu anlaşılınca sizi kandıran o ***** gurubu tarafından yazılmış..

Ayette gömülür GİBİ batıyordu yazmıyor, o gibileri, deki leri siz sonradan eklediniz, başka örneklerde verebilirim

 

Müteşabih ayetler var demişsin fakat başka ayetlerde bu kitap apaçık gönderildi yazıyor? İnanmak istiyorsan herşeye inanırsın.. yeterki kitapta yazsın dimi?

 

Atlas okyonusumu karadenizmi daha hangisi olduğunu bilmediğiniz halde neden yazıyorsunuz? Neden allahınızın ayeti üzerine ekleme yapıyorsunuz?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

üstteki tefsir uydurma, yüzyıllar sonra güneşin çok büyük olduğu anlaşılınca sizi kandıran o ***** gurubu tarafından yazılmış..

Ayette gömülür GİBİ batıyordu yazmıyor, o gibileri, deki leri siz sonradan eklediniz, başka örneklerde verebilirim

 

Müteşabih ayetler var demişsin fakat başka ayetlerde bu kitap apaçık gönderildi yazıyor? İnanmak istiyorsan herşeye inanırsın.. yeterki kitapta yazsın dimi?

 

Atlas okyonusumu karadenizmi daha hangisi olduğunu bilmediğiniz halde neden yazıyorsunuz? Neden allahınızın ayeti üzerine ekleme yapıyorsunuz?

 

ayetin uzerine eklememi ne alaka

atlas okyanusu yada karadeniz olmasi onemli degil ne oldugu onemli

sana tefsiri yaziyorum uydurma diyosun bole bi sey varmi ben yazyim sen uydurma de bu kadar basit mi tartisma ortami

 

ayrica ne yapsaydik yani 1300 yil oncesinin tefsirlerini okusaydi.kuran i kerim zamana gore yorumlanir cunku kuran zaman uzeri bir kitaptir benim anladigim manayla bende once ve benden sonrakilerin anlami ayet sabit kalmakla beraber zaman gectikce daha fazla mana icerebilir.

evet mutesabih ayteler vardir manlari gayet acik olmakla birlikte kesin hukum icermezler sadce onlarla kimin oynamak istedigini gormek istemistir allah biz kesin hukumlerden bunun rabbimizden olduguu anlar digerleri icin en aznindan rabbimizidendir inandik itaat ettik deriz.bazi misallerden sonrada bu misallerden insanlarin yeterince anlamlar cikarabilecegini ama asil mananin ne oldugunun allah tarafindan bilinecegini soylemistir. ayrica bu tartistigimiz ayette mutesabih bir ayettir.muhkem degildir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İnandın ve itaat ettin? neye göre? allahın varlığını nerden biliyorsun

cevabın= duydum

 

:)

 

kuranı kerimin zamana göre yorumlandığıda saçma 1000 yıl sonra çelişkiler dahada belirginleştiğinde bence bırakılaacak tarih olacak.Allahın kitabındaki manalar sabit olmalıdır

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Arkadaşlar benimde açıkçası dinlerin ilahi filan olduğuna dair çok keskin

şüphelerim var ve bence insanların akılcı yollarla yaşamasının önünü tıkamaktalar.

Bu yüzden insanoğlu şu son 150 yıllık teknolojik,bilimsel devrimi yapana kadar

tarihi boyunca binlerce yıl beklemek zorunda kaldı,nasıl ki tabiat ve tabiatta gerçekleşen olaylar ile ilgili

düşünsel tabular yıkıldı bilimin

teknolojinin önü açıldı insanların yaşamları kolaylık ve refah kazandı,bakış açıları

geniş ufuklara yayıldı.Tarih boyunca ve bugün de aynı şekilde ''dinibütün''

olarak kendini lanse eden insanların toplumun belli bir kesimi peşine

takarak kendi çıkarları yada başkalarının onlara vaadettiği maddi çıkarlar uğruna

toplumları düşürdükleri halleri,dogmatik inançların insanlara verdiği zararları

gözönünde bulundurunca birçok ateist arkadaşa da hakveriyorum,ve

dinle ilgili tüm şüphelerin üstüne akıl ve cesaretle gidilmelidir bencede.

 

Sevgilerle

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

......benim icin oyle ayetler varki allahtan olduguna kesin kanat getirdigim o yuzden kafami karistiran bir ayetle karsi karsiya kalsam hemen problemin bende oldugunu dusunurum celiski bendedir kitapta olamaz hemen arastiri gercegi kolayca bulurum.daha yazicak seylerim var ama sikci olmamak icin kisa kesiyorum...

 

saygilar/...

 

Bu ayetlerden bir kaç örnek verir misin? Bu, benim en merak ettiğim konudur. Neye dayanarak bu sözlerin Allah'tan olduğuna inanılıyor?

Niye bir kısım insan kitabı okuyup dinden çıkarken, bir kısmı da inanıyor?

 

o yuzden kafami karistiran bir ayetle karsi karsiya kalsam hemen problemin bende oldugunu dusunurum celiski bendedir kitapta olamaz hemen arastiri gercegi kolayca bulurum

 

Sorunun neden kitapta olamayacağını düşünüyorsun? Seni alıkoyan nedir?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

o yuzden kafami karistiran bir ayetle karsi karsiya kalsam hemen problemin bende oldugunu dusunurum celiski bendedir kitapta olamaz hemen arastiri gercegi kolayca bulurum
Sorunun neden kitapta olamayacağını düşünüyorsun? Seni alıkoyan nedir?

 

Sevgili halkalı yıldız,

 

O nokta aklın durduğu noktadır.

Din insan aklının kullanılmasını istemez. Kullanılırsa, din olabilemez.

 

Zira düşünen insanın, İslam'ın temelindeki şıracı-bozacı ilişkisini görmemesi mümkün değil.

 

İslam şıracı-bozacı ilişkisi üzerine kurulmuş bir dindir.

 

Kuran'ın kaynağı Allah - Allah'ın kanıtı Muhammed - Muhammed'in dayanağı Kuran.

 

 

Yukarıdaki arkadaşa teşekkür etmek gerek, zira her müslümanın, istisnasız her müslümanın kafasında kafasına yatmayan birsürü nokta vardır, arkadaşımız bunu güzelce ifade etmiş.

Müslümanlar, kafalarına yatmayan şeyler sözkonusu olunca kendilerinin yetersiz olduğunu söyleyerek cevabı bulduklarını sanırlar ve o kafalarına yatmayan şeyleri düşünmemeye çalışırlar.

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...
Süleyman dediğin solomon eski israil kralıdır tevratta böyle yazıyor büyücü kraldır neden Allahınız o cin ordusunu muhammede vermemiş? neden isa gibi mucizeler vermemiş, çünkü yokmuş!

 

 

FTOYD Ayetleri tartışamazsın çünkü haksız çıkacağını biliyorsun, çünkü din afyonunu yutmuşsun cehennem riskinede girmek istemiyorsun, bunun içinde gerçekleri göremiyorsun.

 

 

BANA GÜNEŞİN BATTIĞI BALÇIKLI GÖZEYİ GÖSTERİN 1000 REKAT NAMAZ KILACAM BU GECE

Firavun’un imanını bilir misin? Musa’nın peşinden giderken, Kızıldeniz’in tuzlu sularında boğulan II. Ramses’in, boğulmak üzere iken, kurtulmak ve uzlaşmak için; Musa’nın rabbine inandığına ve yardım dilediğine, ancak bu itirafının ne kendisine ne de saltanatına bir yarar getirmediği ve boğulduğu kabul edilmektedir.

 

Allah kendini gösterseydi bugün sen dahil inanmayan kalır mıydı?Malumun üzere bu dünya gerçek alemin imtihanının yapıldığı alem Kuran'da...İrade ve akıl verilmiş...Yol gösterilmiş...İnanırsanız bunlarla karşılaşacaksınız,inanmazsanız bunlarla karşılaşacaksınız denmiş...Yaşayıp göreceğiz...

 

Sen inanmayıp kendi hayatını 70-80 yıl sürdüğünde benden hangi iyi yönde farkın olacak?Ben inanıp emirlere uyduğumda ne kaybedeceğim...En fazla 80 yıl(Kaç yıl yaşayacağımızın da garantisi yok ya!) heder olur...Ya bir de varsa?

İşte bunu bilmiyoruz...Yoksa izafi olarak bir ömür kayıp...O da varsın olsun artık bir ömürlük risk...

 

MUHABBETLE...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Firavun’un imanını bilir misin? Musa’nın peşinden giderken, Kızıldeniz’in tuzlu sularında boğulan II. Ramses’in, boğulmak üzere iken, kurtulmak ve uzlaşmak için; Musa’nın rabbine inandığına ve yardım dilediğine, ancak bu itirafının ne kendisine ne de saltanatına bir yarar getirmediği ve boğulduğu kabul edilmektedir.

 

Allah kendini gösterseydi bugün sen dahil inanmayan kalır mıydı?Malumun üzere bu dünya gerçek alemin imtihanının yapıldığı alem Kuran'da...İrade ve akıl verilmiş...Yol gösterilmiş...İnanırsanız bunlarla karşılaşacaksınız,inanmazsanız bunlarla karşılaşacaksınız denmiş...Yaşayıp göreceğiz...

 

Sen inanmayıp kendi hayatını 70-80 yıl sürdüğünde benden hangi iyi yönde farkın olacak?Ben inanıp emirlere uyduğumda ne kaybedeceğim...En fazla 80 yıl(Kaç yıl yaşayacağımızın da garantisi yok ya!) heder olur... Ya bir de varsa?

İşte bunu bilmiyoruz...Yoksa izafi olarak bir ömür kayıp...O da varsın olsun artık bir ömürlük risk...

 

MUHABBETLE...

 

Gene mi!!! Şu yukarıdaki yazınızda kalınlaştırdığım ''Ya varsa'' sözcüğü. İnanan bir kişi olarak bu sözcüğü düşünmekten dolayı ************

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Gene mi!!! Şu yukarıdaki yazınızda kalınlaştırdığım ''Ya varsa'' sözcüğü. İnanan bir kişi olarak bu sözcüğü düşünmekten dolayı **********

 

Öncelikle iyiliğimi isteyip uyarın için teşekkür ederim...Utanılacak bir iş yapıp yapmadığımın kendi vicdani muhasebemle ilgili olduğunu belirtmek isterim...Söylediğim kültürel bağlamda ayıp bir söz mü yoksa dince söylenmemesi gereken günah bir söz mü?

 

Bu tartışmayı içimde hissettiğim gibi ben inanıyorum,öyle yaşıyorum sen muhatabım değilsin diyerek iletişim kapısını kapatarak noktalayabilirdim...Karşımdakinin fikrinden hareketle onu başka bir pencereden bakmaya,bunu da düşünmeye teşvik etmemin yanlışlığını değerlendirme ölçütünü izin verirsen ben düşüneyim...

 

Sizce üslubum nasıl olmalıydı da utanınılacak iş yapmamış olacaktım?

 

MUHABBETLE...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.