Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

WEBERYAN ÜLGENERDE WEBER KARŞITLIĞI


zamansızvemekansız

Önerilen İletiler

Mehmet Fatih DOĞRUCAN

 

Sn. DOÇ. Dr. Kemalettin TAŞ’a

 

 

WEBERYAN SABRİ ÜLGENER’DE, WEBER KARŞITLIĞI

 

Sabri Ülgener genel literatürler tarafından Weberci bir çizgi profilinde ele alınır. Hatta weberciliğin Türkiye’deki en önemli temsilcisi olarak görülür. Hatta yapısalcılığını, meta üzerinde yükselten doktrinlerin karşısında, başka bir yapısalcılığı kültür temelli yükselten Max Weber’e bu sebeple sahip çıkan muhafazakâr çevreler, doğal olarak onun Türkiye’deki takipçisi Sabri Ülgener’i de yine bu sebep ile temel başvuru kaynağı olarak görmüşlerdir.

 

Fakat çok önemli bir mesele vardır ki, yapısalcılığın karşısında başka bir yapısalcılık inşasında olan weberyan düşünceden açık bir kopuş sergileyen bir Sabri Ülgener söz konusudur. Çünkü yapı-odaklı değil, insan-odaklı bir iktisat anlayışını savunan Profesör Ülgener, kültürel bir varlık olarak insanı, iktisadî araştırmanın merkezine koydu. Ülgener’e göre önce insanı tanımalıydık ki, yapıyı ve yapının müstakbel yörüngesini tasavvur edebilelim.

 

İnsanı tanımak, sadece bugün, burada yaşayan bireyleri tanımak değildi. Yakın ve uzak geçmişiyle, bir kültür varlığını tanımaktı. Ölüler en az yaşayanlar kadar önemli ve kişiliğimizi belirleyici idiler. Türk insanını tanımak için, zaman içinde en az 1000–1500 yıllık bir yolculuğa çıkmak gerekiyordu. Ülgener'in bize miras bıraktığı eserler (Sayar'ın Ülgener portresiyle beraber!), böyle meşakkatli bir yolculuğun sabırla olgunlaşmış meyveleridir.

 

Diğer bir yandan Weberyan olarak tarif edilen, Ülgener’in Weber ile çatıştığı, görüş ayrılığı yaşadığı temel bir arena daha vardı. Mesela bir liberal olarak da tahayyül edilen Ülgener’i bir kenara koyacak olursak, Liberallik, Avrupa-merkezci tarafgir bir tarih yorumudur. En mükemmel ifadelerinden birini, Weber'in ünlü Protestan Ahlâkı ve Kapitalizmin Ruhu başlıklı eserinin hemen başında bulmaktadır. Mealen: Kapitalizm ve bir bütün olarak modernlik (Rasyonellik), insanlık tarihinin en muhteşem olayıdır. Onu yaratan insan, niçin sadece (Batı) Avrupa toprağında boy verdi? Weber sosyolojisi bu yönüyle bir ontolojidir.

 

İşte başlı başına, bir ontoloji ve bir yapı (strüktür) olarak karşımızda yükselen Weber rasyonalitesinin dışında, bir Ülgener vardı. ‘’Sabri Ülgener’in gün ışığına çıkardığı irrasyonellik gerçeği ise iktisadi himayeciliğin a priori savunusuna esaslı bir zemin hazırladı.

 

Bu açıdan bakıldığında İRRASYONALİZM fikrinin bir gerçeklik olarak kabulü, rasyonalizm fikrinin bir bakıma muhakeme ve muhasebe edilmesi, sonuçta yetersiz görülmesi anlamına da geliyordu ki, Ülgener, bu bağlamda Weber’den kopuş sergilemiştir. Gerçi Ülgener’i bu açıdan değerlendirecek, çok az îlmi görüş vardır. Çünkü günümüz felsefesi, belirlenmiş herhangi bir şeyin karşısında başka bir şeyi akıl etmektense, var olan ve belirlenmiş şeyi nakil etme maksadı taşımamaktadır. Belki de bu sebeple Ülgener, bu kadar keskin bir weberyan olarak tarif edilmektedir.

 

Mesela Ülgener’in Doğu uygarlığı hakkında keskin batıcı bir model önerdiği önyargısı, onun, Weber’den ayrıldığı temel detayları saklar niteliktedir. Mesela şöyle bir düşünce genel olarak felsefe ve sosyoloji literatürlerinde mevcuttur ve bu sebepten dolayı Ülgener, eğer ön yargılı yaklaşacak olursak, şu gerekçelerle eleştirilebilir. ‘’ Ülgener, Alman ekolü'nden geliyordu. En azından Spengler veya Heidegger gibi isimlere aşina olması gerekirdi. Bunlardan biraz yararlanabilse, Weber'in tarafgir bakışına esir olmazdı. Anlardı ki, Weber'in görüşleri, modernliğin içinden kazanılmış bir görüşlerdir. Kapitalist 'medeniyetin' hem mükemmel bir insanlık durumu, hem de adeta ölümsüz bir sosyal sistem olduğu varsayımına dayanmaktadır.’’

 

Böyle düşüncelere sahip Max Weber, elbette ki, doğu için de şu düşüncelere sahip olacaktı.

 

Hindistan'da Budizm yüzünden, Çin'de Konfüçyanizm yüzünden, Ortadoğu'da İslam yüzünden modern ekonomi gelişemeyecek, "ortaçağ esnaflığı"nın ötesine geçilemeyecekti!

 

Çünkü, Weber'e göre, bu dinler, pratik anlamda "rasyonelleşmeye", yani modern ekonominin gerektirdiği "hesaplama, verimlilik, kâr, sermaye yönetimi" gibi rasyonelliklere müsait değildi. Mesela İslam "savaşçıların dini" idi, üretimi değil, "ganimet"i vurguluyordu. Vurgulanan ganimet ise apaçık bir biçimde ‘’yağma idi.

 

Weber sosyolojisinin bizdeki en büyük ismi merhum Prof. Sabri Ülgener Weber'i eleştirdi: Tarihte İslam’ın ticareti son derece geliştirdiği dönemler de vardı, bizzat Peygamber ticareti teşvik etmiş, devletin piyasaya müdahalesine de karşı çıkmıştı. Fakat sonra ekonomik 'daralma' asırlarında "ortaçağ zihniyeti" ağır bastı, ticaret hor görüldü, devletler narh uygulayarak sermaye birikimini köstekledi, "girişimci" gitti, "ortaçağ esnafı" ve kanaatkârlık ah-lakı hâkim oldu.

 

Kimlerin dini?

 

Ülgener Hoca'nın eleştirisi doğru çıktı: İşte bugün, piyasa ekonomisinin devreye girmesiyle, Çin ve Hint kapitalizmi hızla gelişiyor!

 

Türkiye'de de yine piyasa ekonomisiyle, "Anadolu kaplanları, Müslüman Kalvinistler, MÜSİAD, muhafazakâr sermaye" gibi adlar verilen dindar ve aynı zamanda 'ekonomik-rasyonalist' bir "girişimci orta sınıf" süratle gelişiyor. Bugün konuştuğumuz bu analizi, Ülgener Hoca'nın talebesi Prof. Ahmet Güner Sayar on yıl önce yazmıştı!

 

Bu durum Ülgener ile Weber arasındaki ayrımların sadece bir kısmı olarak düşünülmelidir. Çünkü esasen Weber ile Ülgener arasındaki en temel ayrım Şüphesiz ki Tarih biliminin seyrettiği standartlardır. Weber tarih ilmini kendi dünyevi standartları içerisinden, açık bir pragma ile ele alırken, Ülgener, bu meseleyi pragmanın üstünde kalıtsal bir süreklilik açısından, yani kültür açısından ele alacaktır.

 

Bu durumda kültür, birisinde çağa göre gelişim gösteren pragmayı kendi zorunluluğunda, bir tercih gibi görülürken, bir ötekinde, yani Ülgener‘de ise pragma dışı, daha ulvi bir yapılanım olarak karşımıza çıkar. Bunun sebebi ise, Weber’in yapısalcılığında, Ülgener’in ise Yapı-sökümcülüğünde aranmalıdır.

 

Sonuçta strüktüralizmin bütün ihtişamının, fonksiyonalizme devredildiği sosyolojik bir dönem yaşıyoruz.

MEHMET FATİH DOĞRUCAN

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.