Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Toplumda Kadına Uygulanan Şiddet


Misafir gelincik

Önerilen İletiler

İzmir'de 345 kadınlarla yapılan bir araştırma da ,kadınların %8 inin" kadının bazen dayağı hakettiklerini "düşünmeleri sanırım kadınların, bu konuya neden ilgisiz kaldıklarına az da olsa bir cevap sayılır.

Bir kadının dayağı hakedilebilecek bir olgu olarak görmesi neye bağlanabilir?Yetiştirme tarzı olabilir.Öyle ya doğumdan itibaren kadın bir adım geridedir.Evde ilerde iyi bir eş olarak yetiştirilmesi için uğraşılır."Sen sus kız kısmı o kadar konuşmaz", " olsun kocandır döver de sever de" , "kız kısmı okuyacak ta ne olacak" ve buna dini terbiye de!!!! eklenince küçük gibi görünse de ( bana göre küçük değil) ,% 8 lik bir oranın çıkması çok doğal.

 

Yapılan bu araştırma da; katılan kadınların , büyük bir çoğunluğu ilkokul mezunu,hiç bir sosyal güvenceleri yok.Şiddete mecbur oldukları ve bir çoğu da çocukları için boyun eğiyor.Çünkü mali özgürlükleri yok ,bir çoğunun kendi üzerine bir mülkü bile yok , hepsi eşlerinin üzerine yapılıyor. Çocuk yaşta evlenen kadınlar daha çok şiddete maruz kalıyor hem kocaları tarafından,hem de kocasının ailesi tarafından.Eğitim seviyesi düştükçe ve çocuk sayısı artıkça uygulanan şiddet, buna paralel olarak artıyor.Kolluk kuvvetlerinin de olaylara "aile kavgasıdır" deyip müdahale etmemeleri durumu daha da ağırlaştırıyor.Öyle ya müdahale için kadının ölmesi gerekli ya da ağır hasar alması.Bu konuda TCK da yapılan düzenlemeler fena olmamakla birlikte ;bizim gibi az gelişmiş toplumlarda uygulanabilirliği tartışma konusudur.Çünkü kadının doğuştan itibaren erkeğe bağımlı ve onlardan çok daha az eğitim verilmiş olarak yetiştirilmiş olması ,kadını " şikayet edersem sonum ne olur " ,"kendi başımın çaresine nasıl bakarım " noktasına getirmektedir.

 

 

 

 

Kadının düzenli bir işi olması, erkeğin bir işinin olması ve eğitim seviyesinin artması şiddeti azaltıyor.Ayrıca zorunlu eğitimin 8 yıla çıkması- umarım ki 12 yıl olur- erken evlilik yaşını da ilerilere çekmektedir.Bu açıdan bakıldığında aslında işin başının eğitim olduğu çok açıktır.Tabi bu demek değildir ki; eğitimli aileler de şiddet yoktur.Ancak eğitim bu oranı oldukça düşürmektedir.En azından kadına, şiddet gördüğünde, bununla nasıl mücadele edeceğini ve tek başına da ayakta kalabileceğini ve şiddete katlanmak zorunda olmadığını ve hiç bir kadının ve hatta hiç bir insanın bunu haketmediğini görme yeteneğini kazandırır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

RADİKAL - İSTANBUL - Türkiye'nin dört bir yanında kadınlar, dünyadaki hemcinsleri gibi dün 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'nde çeşitli eylemlerle meydanlardaydı.

 

İstanbul'da protesto: '25 Kasım Kadın Platformu' üyesi bir grup kadın Galatasaray Lisesi önünde toplandı. Şiddetle ilgili haberlerin yer aldığı gazete kupürlerini yere sererek oturma eylemi yapan kadınlar, mağdur kadınların hikâyelerini anlattı. Türkçe ve Kürtçe yapılan açıklamada resmi kayıtlara göre Türkiye'de geçen yıl 72 bin 643 kadının şiddete maruz kaldığı anımsatıldı. 'Erkek vuruyor, devlet koruyor', 'Sıcak aile masalı, kadına şiddet yuvası', 'Emeğimiz, bedenimiz, kimliğimiz bizimdir' sloganları atıldı. Aynı yerde Emekçi Kadın Komisyonları üyesi başka bir grup da şiddeti protesto etti.

 

Karslı kadınlar da yürüdü: Kars Kadın Platformu, kadına yönelik şiddetin giderek arttığına dikkat çekerek, kadınları dayanışmaya çağırdı, 'Göz yumma, sessiz kalma' başlıklı bildiri dağıttı.

 

İzmir'de zincir: 'Kadına Yönelik Şiddete Karşı İzmir Kadın Platformu' üyesi bir grup kadın, Kemeraltı'nda açıklama yaparak namus, ahlak, töre gibi kavramlar öne sürülerek kadına şiddet uygulandığını belirtti. Grup daha sonra Karşıyaka'da bekleyen diğer platform üyeleriyle buluştu. Kadınlar, Karşıyaka Çarşısı'nda şiddete karşı 'el ele barış zinciri' oluşturarak yürüyüş yaptı.

 

Denizli'de erkek protestosu!: [/u]Kadın Dayanışma Platformu üyesi bir grup kadın, kadına yönelik şiddeti protesto ederken, bir grup erkek de eylemci kadınları protesto etti. Kadına yönelik şiddeti içeren kısa gösteri sırasında, bölgeden geçen bir grup genç, açıklamayı protesto etti. Gençler, çevredeki güvenlik güçleri tarafından uzaklaştırıldı.

 

'Şiddeti kabullenmeyin': Çanakkale Kadınlar Birliği Derneği Başkanı Reyhan Erdem, kadınlara, "Artık şiddeti kabullenmeyin" çağrısında bulundu.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 1 yıl sonra...

İstanbul'da 2000'den beri kurbanı genç ve güzel kadınlar olan 4 olayı aydınlatmak, adeta polisin namus meselesine dönüştü..

 

İstanbul'da kadınlara yönelik işlenen dört şiddet olayının faillerinin bulunamaması, hem kamuoyu hem de polisin vicdanını rahatsız ediyor. İstanbul Emniyeti'nden üst düzey bir yetkili, son olarak hunhar bir cinayete kurban giden lise öğrencisi Münevver Karabulut olayıyla birlikte, 2000'den bu yana, faillerin kaçak olduğu 4 vakayı onur meselesi haline getirdiklerini söyledi. Emniyet yetkilisi, SABAH'a yaptığı açıklamada, dosyaların aydınlatılabilmesi için özel ekiplerin, iğneyle kuyu kazarcasına gece gündüz çalıştığını söyledi.

 

Dosyası 9 yıl sonra raftan indirildi...

5 Haziran 2000: Etiler Lisesi 2. sınıf öğrencisi Çağla Tuğaltay, Beşiktaş Fulya Mahallesi'ndeki evinde, kimliği belirsiz kişilerce, boğazı kesilerek öldürüldü. Olaydan sonra yapılan incelemede, kapıda bir zorlama izi olmadığı, genç kızın öldürüldüğü sırada üzerinde iç çamaşırlarının olduğu görüldü. Cinayetin ortaya çıkmasından sonra yapılan araştırmada, Çağla'nın tanıdık birisi tarafından öldürülmüş olabileceği şüphesi ortaya çıktı. Olayın üzerinden 9 yıla yakın zaman geçmesine rağmen katil ya da katillere dair hiç bir ipucu bulunamadı. Tuğaltay'ın ailesi, katilin bulunamaması nedeniyle İstanbul Emniyet Müdürlüğü hakkında şikayetçi oldu. Tuğaltay ailesi ayrıca genç yaşta vahşi cinayete kurban giden kızlarının anısına internet sitesi kurdu. Dosya tozlu raflardan indirildi ve günümüz teknolojileriyle, özel bir ekip tarafından yeniden araştırılmaya başlandı.

 

5 yıl önce markete gitti ve dönmedi

10 Aralık 2004: İşadamı Kemal Aydınlıyurt'un eşi Gönül Aydınlıyurt, market alışverişi yapmak üzere çıktığı Silivri'deki evine bir daha hiç dönmedi. En son alışveriş merkezinin otoparkında görülen ve bir daha kendisinden haber alınamayan 56 yaşındaki Gönül Aydınlıyurt'un otomobili, ormanlık bir alanda yanmış olarak bulundu. Son olarak paltolu iki kişiyle konuştuğu kameralarca tespit edilen Aydınlıyurt'un kaçırılma ihtimali üzerinde duruldu. İş kadını Aydınlıyurt'un banka hesaplarında hareketlilik olduğu, paraların bir bölümünün bazı kişilerin hesaplarına aktarıldığı görüldü ancak, somut deliller elde edilemedi. Aydınlıyurt'un adına, İstanbul'da yaşlı kişileri öldürerek gayrı menkullerini ellerinden alan çete operasyonda rastlandı ancak yeni bir gelişme yaşanmadı. Cinayet Büro Amirliği, şimdi yine bir özel ekiple olayın sırrını çözmeye çalışıyor.

 

Asansörde saldırıyı hiç hatırlamıyor

26 Mart 2006: Galatasaray Üniversitesi felsefe öğrencisi 17 yaşındaki Yeşim Tuğrul, arkadaşı ile sinemaya gitmiş, güzel bir gün geçirmişti. Genç kız, matinenin bitiminde evinin yolunu tutarken olacaklardan habersizdi. Kadıköy Suadiye'de oturduğu apartmanın asansöründe, başına vurulan çivili sopa ile komaya sokuldu. 3 ay yoğun bakımda kalan genç kız, hâlâ tam olarak sağlığına kavuşamadı. Yeşim Tuğrul şimdi, konuşmakta, geçmişi hatırlamakta ve hareket etmekte zorlanıyor. Yeşim Tuğrul, olay günü asansörde yaşadığı saldırı anına ilişkin hiçbir şey hatırlamadığı için bugüne kadar, saldırganın kimliğine ilişkin hiçbir ipucu elde edilemedi. Olaydan sonra yapılan araştırmada bir kişi şüpheli olarak gözaltına alındı ancak, somut deliller bulunamadığı için serbest bırakıldı. Özel polis ekibi, faili yakalamak için aylardır adeta iğneyle kuyu kazıyor.

 

Vahşice işlenen cinayet şoke etti

3 Mart 2009: Türkiye'yi ayağa kaldıran olay, Etiler'deki bir çöp konteynerinde patlak verdi. Keman kutusunun içinde genç bir kadına ait ceset olduğunu gören vatandaşlar polise haber verdi. Başı testereyle kesilerek vahşice öldürülen genç kızın, Münevver Karabulut, olduğu belirlendi. Karabulut'un, dersane çıkışında, lise son sınıf öğrencisi olan sevgilisi C.G. ile buluştuğu belirlendi. C.G'nin Bahçeşehir'deki villasında yapılan incelemede, Münevver Karabulut'un kan örnekleri bulundu. Evin her tarafına bulaşan kanın, C.G'nin ailesi tarafından temizlendiği iddia edildi. Münevver'in anne ve babası, bir ayı aşkın süredir, kızlarının katilinin yakalanması için tüm Türkiye'nin önünde, canlı yayında feryat ediyor. Ancak katil zanlısı, polisin yaptığı amansız takibe rağmen hâlâ yakalanamadı. Polis, yurtdışına kaçtığı söylentisi çıkarılan zanlı C.G'nin, İstanbul'da bir yerde, ailesi tarafından saklandığını düşünüyor.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 1 ay sonra...

Ali Atıf BİR, köşesinde “Türkiye’de çeşitli ihmaller ve çatışmalar nedeniyle binlerce ölüm varken en önemli olayımız “kesik baş” cinayeti mi yani? " sözleriyle Münevver KARABULUT cinayetiyle ilgili sürekli haber yapan medyayı eleştirir. Cinayeti işleyen Cem Garipoğlu, Hayyam Garipoğlu'nun yeğenidir. Burgaz Rakı Hayyam Garipoğlu'na aittir ve kahramanımız Ali Atıf BİR de Burgaz Rakı'nın marka danışmanıdır.

Olaylar gelişir.

 

Alıntı : UYKUSUZ

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 10 ay sonra...

Neden ve ne kadar sıklıkta?

 

Yapılan bir araştırmaya göre; her 3 kadından biri gebelik süresince eşinden cinsel, psikolojik ve fiziksel şiddet görüyor.

 

01 Nisan. 2010 Perşembe

 

%C5%9Fiddeet.widec.jpg

 

İSTANBUL - Kent merkezi, ilçeler ve köyleri kapsayan araştırmada 824 gebe kadınla bire bir görüşmeler yapıldığını dile getiren İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Başkanı Doç. Dr. Osman Celbiş, yaptıkları araştırmanın Avrupa'nın alanında önde gelen bilim dergilerinden ''European Journal of Public Health''de yayımlandığını kaydetti.

 

Gebe kadınlarda şiddetin varlığı ve nedenleri ile ne kadar sıklıkla şiddet gördüklerini araştırdıklarını anlatan Doç. Dr. Celbiş, şunları söyledi:

 

''Yaptığımız araştırmanın sonuçlarına göre gebe kadınların, gebelikleri süresince yüzde 8,5'i cinsel, yüzde 34,8'i psikolojik, yüzde 16,3'ünün de fiziksel şiddete maruz kaldığını belirledik. Toplamda her 3 kadından biri gebelik süresince şiddete uğradığını ortaya çıkardık. Bu bizi bile şaşırttı.

KIRSALDA ŞİDDET ARTIYOR

Yapılan araştırmada ortaya çıkan sonuçlardan biri de kırsalda şiddetin daha yüksek olduğu gerçeğiydi. Kırsalda şiddet riski çok daha yüksek. Malatya'da yıllık ortalama 15 civarında gebelik yaşanıyor. Bunların yüzde 70 gibi ciddi bir kısmının da kırsalda olduğuna baktığımızda şiddetin maalesef daha ciddi boyutlara çıktığını fark ediyoruz.

İŞSİZ KOCA, İSTENMEYEN GEBELİK, EĞİTİM SEVİYESİ

Bir kadın sigara içiyorsa şiddet görme riski 1,8 kat artarken, eğitim seviyesi düşük bir kocası varsa risk bu kez 2,5 kat artıyor. Koca işsiz ise kadın için risk bu kez 3 kat artıyor. Kadın istemeden gebe kaldıysa kocasından şiddet görme olasılığı 5 kat artıyor.

 

AĞLAYARAK ANLATTILAR

Birçok kadının kendisiyle görüşme yapılırken uğradığı şiddeti ağlayarak anlatılar. Bu tür araştırmaların ülke genelinde yapılması gerekiyor. Sağlık Bakanlığının da bu anlamda gebelerde değişimleri, temel risk faktörlerini belli periyodik aralıklarla ölçmesi, değerlendirmesi gerekiyor.''

 

ntvmsnbc

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.