Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Hz Muhammed hakkındaki iddialar


Misafir 4mevsim

Önerilen İletiler

Kur'an'a dayanarak nasıl Muhammed'in epilepsi olduğu sonucuna vardınız? Hangi sure, hangi ayet bu?

İslam tarihi gibi kapsamlı bir konuda, peygamberin yaşamı ile ilgili bilgilere hangi kaynaktan ulaştığınzı da merak etmekteyim. Bana bir kaynak ismi verin. Sure ismi verin. Vahiy anı dediğimiz anla ilgili, kim, ne hakla net bir bilgi verdiğini iddia ediyor.

 

Bu başlıktaki iletileri oku, hangi surelerden, hangi hadislerden yola çıktığım, linkleriyle birlikte yeralıyor.

Her geleni, baştan eğlendiremem.

 

*

Kutsal olan fikir ya da soru olamaz, zira kutsal'ın kutsal olması için eşsiz olması gerekmektedir.

 

Şimdi senin tanımına göre, "kutsal'ın kutsal olması için eşsiz olması gerekmektedir".

Bu tanımdan yola çıkaraki testimize başlayalım.

 

İslam inancına göre;

- Allah eşsiz mi? Eşsiz, eşi ve benzeri yok.

- Muhammed eşsiz mi? Eşsiz, son peygamber o, başka son peygamber yok.

- Kuran eşsiz mi? Eşsiz, başka Kuran yok.

 

Bu durumda, islam'la ilgili herşey "kutsallık" zırhına büründü. Tartışmak, irdelemek, soru sormak, günah/suç/hakaret kapsamına alındı.

 

*

 

I'tezele, basit kelime ve kavram oyunlarıyla beni yorma. Rica ediyorum.

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • Cevaplar 261
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

iddialar o kadar çığrından çıkıyor ki bazen...sırf bu başlık tek başına beni tartışmadan soğutmaya yetti...sağolun...dinlendim biraz...

 

Sayın 4mevsim,

 

İddialar çığırından çıkmıyor.

 

Sana ve diğerlerine bir öneride bulundum, bu öneriyi deneyerek, iddialar çığırından çıkıyor mu, çıkmıyor mu anlayabilirsiniz.

 

Sizden de rica edeceğim, elinizde şu travmaları geçiren bir adam var, buna teşhisiniz ne olur?

 

Bazen, buhranlı anlar geçiren, vücudu titreyen, soğuk günlerde bile terleyen, nefes alırken horultuya benzer sesler çıkaran, yüzü kızaran/moraran, vücudu kasılan, diliyle garip hareketler yapan, çan sesine, çıngırak sesine benzeyen sesler duyduğunu söyleyen bir adamın bu durumunu nasıl açıklıyorsunuz?

 

Mesela şu yukarıdaki tanımlamayı doktorunuza anlatınız.

 

Doktor Hanım/Bey,

 

Bir yakınım var.

Bazen bana normal gelmeyen bir hal içine giriyor.

Vücudu titriyor, serin zamanda bile yoğun terler döküyor, nefes almakta zorlanıyor, horultulu/hırıltılı sesler çıkarıyor,

yüzü kızarıyor/morarıyor, vücudu kasılıyor, dili/ağzı oynuyor, bunlar aynı anda oluyor genelde ve bunlar olurken çıngırak veya çan sesine benzer sesler duyguğunu söylüyor.

 

Elbette bahsettiğim kişiyi muayene etmeniz gerek, ama, bana, söylediklerimne dayanarak, bir teşhiste bulunabilirmisiniz?

 

Alacağınız cevabı gelip bizimle paylaşınız.

 

Sayın 4mevsim, lütfen bu testi yapınız ve alacağınız cevabı bizimle paylaşınız.

 

Ayrıca sizin şuradaki konuya ilişkin görüşlerinizi merak ediyorum.

 

Saygılar, sevgiler.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Doktor Hanım/Bey,

 

Bir yakınım var.

Bazen bana normal gelmeyen bir hal içine giriyor.

Vücudu titriyor, serin zamanda bile yoğun terler döküyor, nefes almakta zorlanıyor, horultulu/hırıltılı sesler çıkarıyor,

yüzü kızarıyor/morarıyor, vücsılıyor, dili/ağzı oynuyor, bunlar aynı anda oluyor genelde ve bunlar olurken çıngırak veya çan sesine benzer sesler duyguğunu söylüyor.

 

Elbette bahsettiğim kişiyi muayene etmeniz gerek, ama, bana, söylediklerimne dayanarak, bir teşhiste bulunabilirmisiniz?

 

Alacağınız cevabı gelip bizimle paylaşınız.[/b]

 

Saygılar.

 

titriyordum... 2 battaniye ve bir yorgan örttüler üstüme...bu sefer de terliyordum...yanaklarım kırmızıdan mora dönüyordu...üstümü açınca tekrar titriyor ve yeniden üzerimi örttürüyordum....başımı bile yorganın altına sokuyor yine de ısınamıyordum ...bazen kendimden geçip sayıklamıştım dediklerine göre...hırıltılar çıkarıyordum ve nefes almakta zorlanıyordum üstelik...

doktor 39 derece ateşle üst solunum yolları enfeksiyonu teşhisiyle... 10 tane iğne ...novaljinle karıştırılacak dediydi...

bi de son 1 -2 yıldır acaip dalıyorum...öööööyle bakıyorum halının desenlerine ama bu esnada birşeyler düşünüyor oluyorum...kendimdeyim yani....sanırım çok derin düşünmek iyi değil....bu teşhisi de ben koydum...

sayın brainslapper ben bu konuyu gerçeken tartışmak istemiyorum galiba...iş samimiyetten çoktan uzaklaşacak kadar yara aldı benim açımdan....

selamlar...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

titriyordum... 2 battaniye ve bir yorgan örttüler üstüme...bu sefer de terliyordum...yanaklarım kırmızıdan mora dönüyordu...üstümü açınca tekrar titriyor ve yeniden üzerimi örttürüyordum....başımı bile yorganın altına sokuyor yine de ısınamıyordum ...bazen kendimden geçip sayıklamıştım dediklerine göre...hırıltılar çıkarıyordum ve nefes almakta zorlanıyordum üstelik...

doktor 39 derece ateşle üst solunum yolları enfeksiyonu teşhisiyle... 10 tane iğne ...novaljinle karıştırılacak dediydi...

bi de son 1 -2 yıldır acaip dalıyorum...öööööyle bakıyorum halının desenlerine ama bu esnada birşeyler düşünüyor oluyorum...kendimdeyim yani....sanırım çok derin düşünmek iyi değil....bu teşhisi de ben koydum...

sayın brainslapper ben bu konuyu gerçeken tartışmak istemiyorum galiba...iş samimiyetten çoktan uzaklaşacak kadar yara aldı benim açımdan....

selamlar...

Sayın 4mevsim. Sara hastalığı öyle üşüyordum... üstümü orttürdüm...le olmuyor. Sara hastası o anda kendinden geçiyor ve kendine geldiğinde ne olduğunu bile bilmiyor. Bir arkadaşım vardı sara hastası ve ben bu haline iki kez şahit oldum.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayın 4mevsim. Sara hastalığı öyle üşüyordum... üstümü orttürdüm...le olmuyor. Sara hastası o anda kendinden geçiyor ve kendine geldiğinde ne olduğunu bile bilmiyor. Bir arkadaşım vardı sara hastası ve ben bu haline iki kez şahit oldum.

 

sayın muki

geçmiş iletilerde ben de bu olaylara şahit olduğumdan bahsetmiştim....en az sizin kadar nasılını bilebiliyorum da o yüzden ben de sara hastalarında anlatılan tarzdaki belirtilerin bilinç kaybına neden olduğunu söylemeye çalışıyorum...

tiye aldım çünkü birakım belirtileren yola çıkıp sara teşhisi koyamayız geçmişte yaşamış birine...bunu bilimsellik adına hiç yapamayız....bununla ilgili tartışmada herşey söylendi ve bana göre de gereğinden fazla uzadı....ben devam ettirmeyi anlamsız buluyorum kendi açımdan....ama siz buyrun....

selamlar...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Herkes sarada takılıp kalmış. Sara hastalığı o devirde de bilinen bir hastalık idi. Olsa herkes tarafından bu tespit edilirdi.

 

Konu mademki Muhammet hakkındaki iddialar.

 

Bende bir iddia ortaya atayım .

 

Muhammet kısırdı. Neden ?.

 

1- 25 yaşında iken hatice ( 40 yaşında ) evlendi.

 

Rasûl-i Ekrem Efendimizin üçü erkek Kasım, Abdullah, İbrahim dördü kız olmak üzere yedi çocuğu doğmuştur. Bunlar doğuş sırasıyle (Kasım, Zey-neb, Rukayye, Ümmü Külsûm, Fâtıme, Abdullah, İbrahim) isimlerini taşımışlardı. Bu yedi çocuğun altısı Hazreti Hadîceden, yedincisi Mısırlı Hazreti Mâriyeden idi. (716).

 

Yani 6 sı haticeden biri cariye maryadan.

 

Haticeden sonra bir çok kadın aldı niye bunlardan hiç olmadı . kadınlar gebe bile kalmadı. Ayşe zeyneb cüveyriye safiyye vs. Bunlar ayse hariç dul kadınlardır ilk eşlerine çocuk vermişlerdir . Yani bunlar kısır değillerdir.

 

Hatice öldüğünde Muhammet 49 yaşında idi. Yani çocuk yapabilecek durumda idi. ÜSTELİK BİRDE ERKEK ÇOCUK DİYE YANARKEN . BAK KEVSER SURESİ.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Herkes sarada takılıp kalmış. Sara hastalığı o devirde de bilinen bir hastalık idi. Olsa herkes tarafından bu tespit edilirdi.

 

Tespit edilmiş zaten. Cinlenmiş olduğu söylenmiş.

Ayrıca "vahy anı" denen zamanda geçirdiği travmalar kayıtlara geçmiş.

 

*

 

Muhammed'in kısır olduğu yönündeki iddianız üzerinde durulabilir. Sadece tarihsel gerçekliğin tespiti açısından yararlı olur.

Ancak, kısırlığın tespitinin, peygamberlik iddiasının irdelenmesi aşamasında bize bir faydası olmaz.

Muhammed'in kaşları kara, saçları sırmaydı şeklindeki bir tespitin, peygamberlik iddiasının irdelenmesi aşamasında bize bir faydasısının olmaması gibi.

Muhammed'in bizi ilgilendiren tarafı peygamberlik iddiası ve bu iddiayla ilişkili ve ilişkilendirilebilecek şahsi özellikleridir.

Yoksa amacımız bir adamı yermek, fiziksel ve zihinsel eksikliklerini bulup, "noksan insandı" demek değil. Böyle birşeye girişmek hem ayıp olur, hem etiğe aykırı olur.

 

*

 

Muhammed'in Epilepsi olduğunun tespiti ise, peygamberlik iddiasının irdelenmesi sırasında bize değerli bilgiler verir.

Muhammed'in sara nöbeti anlarının "vahy anı" sanılmasına yolaçtığını anlarız.

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Allahı ve onun insanlara olan mesajlarını inceleyen ilahiyata göre; yoksa bu mesajlar net ve değişmez değilmidir?

Uzlaşamadıklarının nedeni tartışılamaz dogmalar olmaması değil, hayali olmasından ve rant için farklı yorumlanmasındandır. Tartışmaları deneyler ve ispatlar sonuçlandırır.

 

Bilimsel doğrular görecelidir. Zamana ve yere göre değişir ve tartışılır. Güneş ve su maddedir uzaydaki durumları tekrar tartışılır. Mikro bölünmeler dikkate alındığında yüz derecede kaynama ölçüsü her yükseklikte farklılaşır, tartışılır.

 

Dinini daha iyi öğrenmelisin. Kuranın özdeyişi tartışılmaz. Anlanılan tartışılır. Tartışılmayacağına dair onlarca ayet vardır. İstersen buraya yapıştırabilirim.

 

İnsanın çevresinde sayılabilecek tüm maddesel olgular test edilebilirler. Aksine bilim ilerledikçe alan daralır. Bilim ilerledikçe yelpazelerdeki test edilebilirlik fazlalaşır. Meteoroloji ve tarihteki alan bilim sayesinde binlerce yeni testlerle doğruya çok yakın olarak somutlaştırılmıştır.

 

Allahın hükümlerinin kutsal yada eşsiz olmadığınımı söylemek istiyorsun?

 

Vahyin net olmaması, kedisiyle alakalı değil, yorumcusuyla alakalıdır. Üstelik akidenin kendisi mümkün varlık için elbette ki net değildir, olamaz.

 

''bilimsel doğrular görecelidir''

Bir yere not ediyorum.. :) Düzelteyim; bilimsel doğrular ancak deneylerele kanıtlanmış farklı bir sonuç ortaya çıktığında, yenilenebilir. Fakat bu görecelilik değildir. Verdiğiniz örnekler de birer bilimsel doğrudur. Bunun izafiyetle alakası yoktur.

mesela, dünyanın yuvarlaklığı bilimsel bir doğruyken, daha sonra elde edilen verilerele dünyanın asıl şeklinin geoit olduğu ortaya çıkmıştır. Bu iki bilimsel doğru aradındaki fark, görecelilik değil, veri yetersizliğidir.

 

Kur'an'ın özdeyişinin tartışılmasıyla ilgili olarak ne yazdığımın merakı içindeyim... Ben vahyin mahluk olup olmadığının tartışılabilirliğinden bahsetmiştim (herelde bunu kasetmişsinizdir). Zaten bu tartışılmaktadır da. .

 

Evet, aynen onu demk istiyorum sn. maraba. Allah'ın hükümleri kutsal değildir. Yoksa yaratmış olduğu insan da kutsal olurdu. Allah'tan başka kutsal yoktur. Vahye Allah'tan geldiği için biat edilir, Kutsal olduğu için değil.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

''bilimsel doğrular görecelidir''

Bir yere not ediyorum.. :) Düzelteyim; bilimsel doğrular ancak deneylerele kanıtlanmış farklı bir sonuç ortaya çıktığında, yenilenebilir. Fakat bu görecelilik değildir. Verdiğiniz örnekler de birer bilimsel doğrudur. Bunun izafiyetle alakası yoktur.

mesela, dünyanın yuvarlaklığı bilimsel bir doğruyken, daha sonra elde edilen verilerele dünyanın asıl şeklinin geoit olduğu ortaya çıkmıştır. Bu iki bilimsel doğru aradındaki fark, görecelilik değil, veri yetersizliğidir.

Hımmm...

Mantıklı bir yaklaşım doğrusu...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu başlıktaki iletileri oku, hangi surelerden, hangi hadislerden yola çıktığım, linkleriyle birlikte yeralıyor.

Her geleni, baştan eğlendiremem.

 

*

 

 

Şimdi senin tanımına göre, "kutsal'ın kutsal olması için eşsiz olması gerekmektedir".

Bu tanımdan yola çıkaraki testimize başlayalım.

 

İslam inancına göre;

- Allah eşsiz mi? Eşsiz, eşi ve benzeri yok.

- Muhammed eşsiz mi? Eşsiz, son peygamber o, başka son peygamber yok.

- Kuran eşsiz mi? Eşsiz, başka Kuran yok.

 

Bu durumda, islam'la ilgili herşey "kutsallık" zırhına büründü. Tartışmak, irdelemek, soru sormak, günah/suç/hakaret kapsamına alındı.

 

*

 

I'tezele, basit kelime ve kavram oyunlarıyla beni yorma. Rica ediyorum.

 

Saygılar.

 

 

Brain, konuyu başından beri takip etmekteyim zaten. Verdiğin ayetler ve hadisler Muhammed'in epilepsi olduğunu kanıtlamıyor. Kanıtlasaydı, emin ol bilirdim.

 

Eşsizle kastım açıktı. Eğer anladığın gibi olsaydı, güneş de (eşi olmadığına göre) kutsal olurdu. Eşsiz ifadesini, ''emsalsiz'' anlamında kullanmıştım ve evet, Allah'tan başka, ne peygamber, ne de vahiy kutsal değildir.

 

Aynı soruları sormaktan yorulmayan birine göre, kelime ve kavramlara karşı beklediğimden daha düşük bir performans sergiledin Brain. Zayıf not...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Aynı soruları sormaktan yorulmayan birine göre, kelime ve kavramlara karşı beklediğimden daha düşük bir performans sergiledin Brain. Zayıf not...

 

Sayın İ'tezele,

 

Buraya gelir bana "kutsal nedir" dersen "eğlenecek başka birşey bul, beni yorma" derim.

Kutsal kelimesini bilmeyen adam zaten din tartışmasına gelmez.

 

Eşsizle kastım açıktı. Eğer anladığın gibi olsaydı, güneş de (eşi olmadığına göre) kutsal olurdu. Eşsiz ifadesini, ''emsalsiz'' anlamında kullanmıştım ve evet, Allah'tan başka, ne peygamber, ne de vahiy kutsal değildir.

 

Madem eşsizi, emsalsiz, anlamında kullanmışsın, peki diyoruz.

 

Allah emsalsiz mi?

 

Zeus, Horus, Amon, Ahura Mazda, Marduk, Baal, Brahman, Uçan Spagetti Canavarı vs. vs..

 

Bunlar ne?

 

Brain, konuyu başından beri takip etmekteyim zaten. Verdiğin ayetler ve hadisler Muhammed'in epilepsi olduğunu kanıtlamıyor. Kanıtlasaydı, emin ol bilirdim.

 

Daha önce verdiğim testi yap, sonra gel, alacağın cevabı bize aktar.

 

Doktor Hanım/Bey,

 

Bir yakınım var.

Bazen bana normal gelmeyen bir hal içine giriyor.

Vücudu titriyor, serin zamanda bile yoğun terler döküyor, nefes almakta zorlanıyor, horultulu/hırıltılı sesler çıkarıyor,

yüzü kızarıyor/morarıyor, vücudu kasılıyor, dili/ağzı oynuyor, bunlar aynı anda oluyor genelde ve bunlar olurken çıngırak veya çan sesine benzer sesler duyguğunu söylüyor.

 

Elbette bahsettiğim kişiyi muayene etmeniz gerek, ama, bana, söylediklerimne dayanarak, bir teşhiste bulunabilirmisiniz?

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Tespit edilmiş zaten. Cinlenmiş olduğu söylenmiş.

Ayrıca "vahy anı" denen zamanda geçirdiği travmalar kayıtlara geçmiş.

 

*

 

Muhammed'in kısır olduğu yönündeki iddianız üzerinde durulabilir. Sadece tarihsel gerçekliğin tespiti açısından yararlı olur.

Ancak, kısırlığın tespitinin, peygamberlik iddiasının irdelenmesi aşamasında bize bir faydası olmaz.

Muhammed'in kaşları kara, saçları sırmaydı şeklindeki bir tespitin, peygamberlik iddiasının irdelenmesi aşamasında bize bir faydasısının olmaması gibi.

Muhammed'in bizi ilgilendiren tarafı peygamberlik iddiası ve bu iddiayla ilişkili ve ilişkilendirilebilecek şahsi özellikleridir.

Yoksa amacımız bir adamı yermek, fiziksel ve zihinsel eksikliklerini bulup, "noksan insandı" demek değil. Böyle birşeye girişmek hem ayıp olur, hem etiğe aykırı olur.

 

*

 

Muhammed'in Epilepsi olduğunun tespiti ise, peygamberlik iddiasının irdelenmesi sırasında bize değerli bilgiler verir.

Muhammed'in sara nöbeti anlarının "vahy anı" sanılmasına yolaçtığını anlarız.

 

Saygılar.

 

Yoksa amacımız bir adamı yermek, fiziksel ve zihinsel eksikliklerini bulup, "noksan insandı" demek değil. Böyle birşeye girişmek hem ayıp olur, hem etiğe aykırı olur.

 

sayın BrainSlapper

 

Elbette bizimde amacımız o. fakat bu olayın islamiyete hiç etki etmediği ni düşümekte olası değil. Ayetlerde bununla ilgili pek çok olay var. Mesela kevser suresinde Muhammede kısır dedikleri yazılı.

 

Bir gece aniden evletlığının elinden eşini alması var.

İlkönce zeyd i evlatlık edinmesine rağmen kısırlığını anladığı andan itibaren evlatlık almaya yasak getirmesi var.

 

Bizim gayemiz bunlar. Hiç bir zaman kim olursa olsun bir kişinin vucudan eksikliği ayıp değil dir.

 

Bu olay islamiyeti derinden etkilemiştir. Çünki ardında bir vekil bırakamamıştır.

 

Kevser suresi ( 1-3 )

(1-3) (Resûlüm!) Kuşkusuz biz sana Kevser'i verdik. Şimdi sen Rabbine kulluk et ve kurban kes. Asıl sonu kesik olan, şüphesiz sana hınç besleyendir

 

 

Muhammede Allah şöyle diyor. Sana bir oğul verdik ( maryadan olan İbrahim ). Şükür için bir kurban kes . Esas sana kısır diyenler kısırdır diyor.

 

 

Bu kısır iddasında bulunan Muhammedin amcası Ebu Leheb dir.

1-Halbuki Leheb kısır değildir .

2- Oğlu İbrahimin gözünü horoz dideklediğinden ölmüştür. Allah söz verdiği halde Muhammedin oğluna ömür vermemiştir.

 

Yani bu olayın Kuran yazılımlarını etkilememesi mümkün değil.

 

Geçende vatan gezetesinde şu yazı çıktı.

 

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın en üst karar alma organı olan Din İşleri Yüksek Kurulu üyesi Doçent İsmail Karagöz, evlat edinme ile ilgili büyük tartışma yaratacak değerlendirmelere imza attı. Karagöz’ün Diyanet Vakfı yayınlardından çıkan kitabı bir öz evlattan ayrılmayan evlat edinilmiş çocukları ve ailelerini de şoke etti.

 

Tabii veya suni döllenme ile çocuk sahibi olamayan çiftlerin çocuk özlemini, kimsesiz bir çocuk alarak giderebileceklerini ifade eden Karagöz, evlat edinilen çocuğun nüfusa kaydedilmesinin ve anne-babasının mirasçısı olmasının dinen caiz olmadığını savundu.

 

Karagöz, “Sorumluk ve Sorunları Açısından Aile ve Gençlik” başlıklı kitabında, buluğ çağına ermiş evlatlığın kız ise babasıyla erkekse annesiyle tek başına almasının uygun olmayacağını savundu. Skandal kitaptan ayrıntılar:

 

MİRAS BIRAKMAK CAİZ DEĞİL: Tabii ve suni yöntemle çocuk sahibi olmayan çiftler, çocuk özlemini kimsesiz bir çocuk alarak giderebilirler. Ancak çocuğun nüfusa kaydedilmesi, neticede onun mirasçı olması dinen caiz değildir.

 

ERGEN OLAN EVLATLIK NAMAHREM: Ayrıca eğer nesep veya evlilik sebebiyle mahremlik söz konusu değilse, buluğa erince erkek çocuğu kadına, kız çocuğu da erkeğe karşı namahrem olur. Yani aralarında evlilik caiz olur. Kadının erkek çocuğu ile, erkeğin de kız çocuğu ile tek başına bir yerde kalmaları dinen caiz olmaz.

 

İLAHİ TAKDİRE BOYUN EĞİN: Çocuğun olmaması erkek veya kadında bulunan bir hastalık sebebiyle olabilir. Bunu, doktor marifeti ile öğrenmek ve tedavi olmak çiftlerin görevidir. Tedavi yöntemiyle de çocuk sahibi olmak mümkün değilse, çağımızda geliştirilen tüp bebek yöntemi ile çocuk sahibi olmak mümkündür. Ancak bu yöntemde, mutlaka çiftlerin yumurta ve spermlerinin kullanılması gerekir. Yabancı bir erkeğin spermi veya yabancı bir kadının yumurtası caiz değildir. Yapay döllenmeyle çocuk sahibi olmak mümkün değilse, çiftlerin ilahi takdire boyun eğmeleri imanları gereğidir.

 

Volkan YANARDAĞ/ANKARA

 

 

 

Bu ayet doğru kuranda var. Bunu muhammet koydu kurana . Yoksa Allah niye böyle bir şey yapsın.

 

İşte muhammet kısır olduğunu öğrenince koydu bu ayeti kurana.

 

Niyetimiz gördüğünüz gibi kimsenin eksiği ile uğraşmak değil ama neticeleri insanları etkilemektedir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayın latifsener,

 

Yanlış anlamayınız lütfen.

 

Muhammed'in Kuran'a koyduğu, ogünkü veya bugünkü ahlak anlayışımıza ters birsürü şey var.

Sadece ahlak anlayışımıza değil, bilime, akla, mantığa, adaba, vicdana aykırı birsürü şey var. Bu konuda hemfikiriz yani.

 

Muhammed'in evlatlık insanlar ile ilgili tavsiye ve uygulamaları, insanı yaralayacak cinstendir.

 

Bitkiler gibi üreyemediğimize göre, herkes birilerinden doğmak zorundadır.

Atalık, emekle olur.

Emek veren insanlara, bu sizin çocuğunuz DEĞİL demek, herşeyden önce ayıptır.

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Evlatlığın her açıdan evlat gibi görülmesi konusuna katılamıyorum. Bir insan biyolojik olarak ya çocuğunuzdur, ya değildir. Çocuğunuz olmayan birini tüm dünya da çocuğunuz olarak kabul etse, değildir. Mirasınızı istediğiniz gibi bırakın, sonsuz şekilde sevginizi verin, ayrı. Ama onun çocuğunuz olmadığı gerçeğini hiç bir şey değiştiremez.

 

Gerçeği değiştiren en önemsiz ifadelerden bile hoşlanmıyorum. Hatta akrabalığım olmayan insanlara "teyze, dayı..." diye hitap etmem, en çok da kadınlara "bacım" diye hitap etmekten nefret ederim. Çok ağız alışkanlığı olmasından insanlara "oğlum, kızım" diye hitap etmekten nefret ettiğim halde bu toplumda buna bir alternatif getiremiyorum. İngilizlere çok özeniyorum bu konuda. Bir insanın adını bilmek ve adıyla hitap etmek en sevdiğim şey...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Evlatlığın her açıdan evlat gibi görülmesi konusuna katılamıyorum. Bir insan biyolojik olarak ya çocuğunuzdur, ya değildir. Çocuğunuz olmayan birini tüm dünya da çocuğunuz olarak kabul etse, değildir. Mirasınızı istediğiniz gibi bırakın, sonsuz şekilde sevginizi verin, ayrı. Ama onun çocuğunuz olmadığı gerçeğini hiç bir şey değiştiremez.

 

Gerçeği değiştiren en önemsiz ifadelerden bile hoşlanmıyorum. Hatta akrabalığım olmayan insanlara "teyze, dayı..." diye hitap etmem, en çok da kadınlara "bacım" diye hitap etmekten nefret ederim. Çok ağız alışkanlığı olmasından insanlara "oğlum, kızım" diye hitap etmekten nefret ettiğim halde bu toplumda buna bir alternatif getiremiyorum. İngilizlere çok özeniyorum bu konuda. Bir insanın adını bilmek ve adıyla hitap etmek en sevdiğim şey...

 

Aynı şeyleri gelininiz içinde düşünebilirmisiniz?Malum oda biyolojik çocuğunuz değil.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Aynı şeyleri gelininiz içinde düşünebilirmisiniz?Malum oda biyolojik çocuğunuz değil.

 

 

Bir gün diyanete sordum. Ben erkeğim , bir yaşında bir kızı evlatlık alsam. Ve 9-10 yaşına gelsem , Bunu karılığa alabilirmiyim dedim.

 

Alırsın o senin öz kızın değil dediler.

 

Bu ne öyle ise .

 

Ey insanlar Zeyd benim oğlundur. MuhAMMET. Kendisi niye önce zeydi evlatlığa aldıda sonra zeydin karısını bir gece Allah seni bana nikahladı deyip elinden aldı evlatlığının karısını.

 

Resûlullah efendimizin, kendisini serbest bırakması üzerine, Zeyd, hayatının en önemli anlarını yaşıyordu. Herkes ne cevap vereceğini, ne yapacağını merakla bekliyordu! Müthiş bir imtihan içindeydi. Kendi kendine şunları düşündü:

 

“Bir tarafta, öz babam duruyor. Dünyaya gelmeme sebep olan kimse. Diğer tarafta ise, esirleri ve efendileri eşit kılan; yetimlerin, öksüzlerin, kölelerin, güçsüz ihtiyarların, dul kadınların, misâfirlerin, garip yolcuların ve fukaranın yardımcısı eşsiz insan.”

 

Karar vermek, gerçekten zordu... Fakat Hârise oğlu Zeyd, Peygamberimize dönerek şunları söyledi:

 

- Ben hiç kimseyi size tercih etmem. Siz benim hem amcam, hem babam makâmındasınız. Sizin yanınızda kalmak istiyorum.

 

Bu sözleri duyanlar, şaşırıp kaldılar! Sadece Resûlullah Efendimiz gülümsüyordu. Hz. Zeyd de, huzur içindeydi. Babası kızarak, Zeyd’e dedi ki:

 

- Yazıklar olsun sana! Demek ki, sen köleliği hürriyete, annene, babana ve amcana tercih ediyorsun! Bunları mahsustan söylüyordu. Belki fikrinden cayar da, geri döner ümidindeydi. Fakat oğlu, gâyet sâkin bir şekilde, kara gözlerini babasına çevirip cevap verdi:

 

- Babacığım, ben bu zattan öyle şefkatli muamele gördüm ki, Ona kimseyi tercih edemem.

 

Daha sonra Peygamber Efendimiz, ayağa kalktılar. Zeyd’i, kocaman bir taş üzerine çıkarttılar. Orada bulunanlara dediler ki:

 

- Şâhit olunuz ey insanlar! Zeyd bundan sonra, benim oğlumdur. Onu evlât ediniyorum. O bana vâris, ben ona vârisim.

Sevinçle memleketlerine döndüler

 

*******

 

Kendisi niye şahit olun deyip evlatlığa aldı kölesini. Kısır oldunu anladığında ise zeydin karısını elinden aldı. Zeydi, ölsün diye 100 000 kişilik orduya 1000 kişi ile gönderdi ve öldürttü.

 

hem böyle şeyleri kendiniz yazıyıOsunuz nasıl olsA *********** .

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Aynı şeyleri gelininiz içinde düşünebilirmisiniz?Malum oda biyolojik çocuğunuz değil.

 

Tabii ki... Henüz gelinim yok. Ama gelinim olursa o kızım olmayacak. Ona da kızım diye değil, ismiyle hitap edeceğim. Kayınpederim ve kaynanam da annem babam değiller. Kuzenlerime de "kuzen" diye veya daha iyisi isimleriyle hitap ederim, abi kardeş olarak düşünmem...

 

Sormak istediğiniz şuysa: Gelinim bir gün olur oğlumdan boşanırsa, veya erkek kardeşimin eşi ondan boşanırsa ne gözle bakarım? Yine aynı gözle bakarım. Dünyada insan tükenmedi, bakışımı değiştirmeye değmez. Bırakın gelini, kuşak farkı bile ayırıcıdır, psikolojik bir engeldir benim için. Dünyada altı milyar insan varken psikolojimi niye zorlayayım?

 

Hep insanın çiğ süt emdiğini varsayarız ve öyledir de. İnsan hayvanların yapmadığı her kalitesizliği yapabilecek bir canlıdır. Hayatta kimseye %100 güvenmem. Ama %99 da iyi bir orandır. %1 için herkese herşeye kuşku ile bakmak gerekmez...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Tabii ki... Henüz gelinim yok. Ama gelinim olursa o kızım olmayacak. Ona da kızım diye değil, ismiyle hitap edeceğim. Kayınpederim ve kaynanam da annem babam değiller. Kuzenlerime de "kuzen" diye veya daha iyisi isimleriyle hitap ederim, abi kardeş olarak düşünmem...

 

Sormak istediğiniz şuysa: Gelinim bir gün olur oğlumdan boşanırsa, veya erkek kardeşimin eşi ondan boşanırsa ne gözle bakarım? Yine aynı gözle bakarım. Dünyada insan tükenmedi, bakışımı değiştirmeye değmez. Bırakın gelini, kuşak farkı bile ayırıcıdır, psikolojik bir engeldir benim için. Dünyada altı milyar insan varken psikolojimi niye zorlayayım?

 

Hep insanın çiğ süt emdiğini varsayarız ve öyledir de. İnsan hayvanların yapmadığı her kalitesizliği yapabilecek bir canlıdır. Hayatta kimseye %100 güvenmem. Ama %99 da iyi bir orandır. %1 için herkese herşeye kuşku ile bakmak gerekmez...

 

 

Sakın oğluna kızımı istemeye gelme kapıdan kovarım senii :D

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ben şöyle bir çözüm önereyim o zaman: Evladınız olmayan kimseye "sen benim evladımsın" demeyin. Gerçeği kabul edin ve ettirin. "Sen benim evlatlığımsın" deyin. Mirasınızı da verin, sevginizi de... Ama "evladımsın" demeyin. Bütün bunları evlatlığınız olarak verin. Amerikan filmlerinde sık görürsünüz: Asi evlatlık odasını toplamasını söyleyen koruyucu ailesine: "Sen benim annem değilsin" veya "babam değilsin" der. Gerçek budur.

 

Ha bir yaşında evlatlık aldığınız kızla da sonra evlenmeyin canım, insan kıtlığında mı kaldınız? Psikolojinizi durduk yerde niye altüst ediyorsunuz, mazoşist misiniz? Onunla evlenebilirsin deseler ne, evlenemezsin deseler ne? Hocalara mı düşmüş hükmü kesmek? Evlatlığına aşık olacak kadar ***** bir adamı tasavvur bile edemiyorum. Ruh hastası bir şizofrenden başkası olamaz herhalde...

 

Gerçek benim için her kavramın üzerindedir. Gerçeğin en küçük kırıntısını hiç bir şeye feda etmem.

 

Sahi hukuk ne diyor? TC kanunlarında var mı evlatlığı ile evlenmek? Hukuk bilen varsa öğrenmek isterim. Tahmin yürüteyim: Nüfusuna kayıtlıysa yasaktır herhalde. O zaman şunu sormak gerek: Devletin evlatlığı nüfusuna kaydetmeye izin vermesi doğru mu?

 

Tartışmalı bir konu. Bence bu tartışılır...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayın İ'tezele,

 

Buraya gelir bana "kutsal nedir" dersen "eğlenecek başka birşey bul, beni yorma" derim.

Kutsal kelimesini bilmeyen adam zaten din tartışmasına gelmez.

 

 

 

Madem eşsizi, emsalsiz, anlamında kullanmışsın, peki diyoruz.

 

Allah emsalsiz mi?

 

Zeus, Horus, Amon, Ahura Mazda, Marduk, Baal, Brahman, Uçan Spagetti Canavarı vs. vs..

 

Bunlar ne?

 

 

 

Daha önce verdiğim testi yap, sonra gel, alacağın cevabı bize aktar.

 

 

 

 

Saygılar.

 

Slapper, müsamaha gösteriyorum, sabrediyorum ama bu kadar da olmaz ki?

Sana kutsal kelimesinin tanımını veriyorum, sen bana bilmiyorsun diyorsun. Birbirimizi anlamaktan bun kadar uzakken tartışmaya devam etmenin bir anlamı yok.

 

Tanrıların hoş elemanlar (özellikle, uçan makarnalar). Konuda yorum yapamıyorum.. bağışla..

 

 

Muhammed'in sözünü ettiğin belirtileri göstermesi ile ilgili teminatı nerden aldığını merak ediyorum? Senin gibi görmeden, duymadan inanmayan biri için bu bilgiler çok güvenilir bir kaynaktan gemiş olmalı. Ancak bu kaynak bize gösterdiklerinden hiçbiri olamaz. Zira bunlar senin asla tamah etmeyeceğin kaynaklar. Derin kaynağını açıklamamana saygı duyuyor ve başlığından çekiliyorum.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Slapper, müsamaha gösteriyorum, sabrediyorum ama bu kadar da olmaz ki?

Sana kutsal kelimesinin tanımını veriyorum, sen bana bilmiyorsun diyorsun. Birbirimizi anlamaktan bun kadar uzakken tartışmaya devam etmenin bir anlamı yok.

 

Ben sana "Bilmiyorsun" gibi bir ifade kullanmadım.

Sana "kavramları sıfırdan tartışmaya açarak beni yorma" diye rica ederken, şimdi ben mi suçlu oldum?

 

Tanrıların hoş elemanlar (özellikle, uçan makarnalar). Konuda yorum yapamıyorum.. bağışla..

 

Benim ilahlarım yok. Ama o saydığım ilahların müminleri de var.

Sizin Allah ne kadar kıymetliyse, onlarınki de kıymetli.

Sizin Allah ne kadar emsalsiz ise, onlarınki de öyle.

 

Uçan Spagetti Canavarı da bir ilah. Herkesin ilahı gibi o da bir ilah. Onun da müminleri var.

 

Muhammed'in sözünü ettiğin belirtileri göstermesi ile ilgili teminatı nerden aldığını merak ediyorum? Senin gibi görmeden, duymadan inanmayan biri için bu bilgiler çok güvenilir bir kaynaktan gemiş olmalı. Ancak bu kaynak bize gösterdiklerinden hiçbiri olamaz. Zira bunlar senin asla tamah etmeyeceğin kaynaklar. Derin kaynağını açıklamamana saygı duyuyor ve başlığından çekiliyorum.

 

Sokakta bir kavga çıksa ve kavga karakolda bitse, kavgaya taraf olanların ve şahitlerin ifadesi birbirinden farklı olur.

Gerçekte olay hiçbirinin anlattığı gibi cereyan etmemiş olabilir. Bu durumda bütün ifadeleri yok mu sayacağız? Hayır.

Hiçbir ifade, tek başına, olayı baştan sona doğru anlatmayabilir.

Ama gerçek yine o ifadeler arasında gizlidir. O ifadeleri kullanmaktan başka çaremiz yoktur.

 

İslami kaynaklara bakışım da böyle.

 

Kuran, yanlışlarla, eksiklerle, çelişkilerle dolu olabilir. Ama o dönem hakkında başvurabileceğimiz değerli bir kaynaktır.

Hadisler içinde de uydurma olanlar, yanlış olanlar, çarpıtılmış olanlar olabilir. Ama doğru olanlar da var.

Yani gerçek yine o bilgiler arasında gizli. Bulmak bize düşüyor.

 

O nedenle, bana, islamı kaynaklara tamah etmeyeceğimi söyleyemezsiniz. O kaynaklar yanlışlarıyla, doğrularıyla, o döneme ait elimizdeki başlıca kayıtlardır, bu bağlamda çok değerlidirler. Onları kullanarak, "ne, nerede, esasen nasıl olmuş" bulmaya çalışacağız.

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ben şöyle bir çözüm önereyim o zaman: Evladınız olmayan kimseye "sen benim evladımsın" demeyin. Gerçeği kabul edin ve ettirin. "Sen benim evlatlığımsın" deyin. Mirasınızı da verin, sevginizi de... Ama "evladımsın" demeyin. Bütün bunları evlatlığınız olarak verin. Amerikan filmlerinde sık görürsünüz: Asi evlatlık odasını toplamasını söyleyen koruyucu ailesine: "Sen benim annem değilsin" veya "babam değilsin" der. Gerçek budur.

 

Ha bir yaşında evlatlık aldığınız kızla da sonra evlenmeyin canım, insan kıtlığında mı kaldınız? Psikolojinizi durduk yerde niye altüst ediyorsunuz, mazoşist misiniz? Onunla evlenebilirsin deseler ne, evlenemezsin deseler ne? Hocalara mı düşmüş hükmü kesmek? Evlatlığına aşık olacak kadar ***** bir adamı tasavvur bile edemiyorum. Ruh hastası bir şizofrenden başkası olamaz herhalde...

 

Gerçek benim için her kavramın üzerindedir. Gerçeğin en küçük kırıntısını hiç bir şeye feda etmem.

 

Sahi hukuk ne diyor? TC kanunlarında var mı evlatlığı ile evlenmek? Hukuk bilen varsa öğrenmek isterim. Tahmin yürüteyim: Nüfusuna kayıtlıysa yasaktır herhalde. O zaman şunu sormak gerek: Devletin evlatlığı nüfusuna kaydetmeye izin vermesi doğru mu?

 

Tartışmalı bir konu. Bence bu tartışılır...

 

 

Ha evlatlığınla evlenmişsin ha hanımı ile. Yani gelininle. Bu işi Muhammet yapmış olduğuna göre orda saydığın döktüğünü onada söylüyormusun.

 

(AHZÂB suresi 37. ayet) (Resmi:33/İniş:97/Alfabetik:4

 

(Resûlüm!) Hani Allah'ın nimet verdiği, senin de kendisine iyilik ettiğin kimseye: Eşini yanında tut, Allah'tan kork! diyordun. Allah'ın açığa vuracağı şeyi, insanlardan çekinerek içinde gizliyordun. Oysa asıl korkmana lâyık olan Allah'tır. Zeyd, o kadından ilişiğini kesince biz onu sana nikâhladık ki evlâtlıkları, karılarıyla ilişkilerini kestiklerinde (o kadınlarla evlenmek isterlerse) müminlere bir güçlük olmasın. Allah'ın emri yerine getirilmiştir.

 

Ne diyor qayret "insanlardan çekinerek içinde gizliyordun."

 

Gelnini alacak ama insanlardan korkuyormuş. yani hoş bir şey oladığını biliyor.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

 

 

Cinlenmiş olduğu söylenmiş? Kim söylemiş ve ne demek “CİNLENMİŞ” şimdi bunu o zamanın (Peygamber a.s.v. zamanında) müşrikleri söylemişse’ki söyleyebilirler ve aralarındaki fark zaten belli olmuş yok eğer bu “CİNLENMİŞ” lafını alıp 21. yüzyılda inançsızın (inanmayanlar) biri söyleyip delil olarak kullanırsa insana sorarlar inanmadığın cini bir insan’a musallat oldu diye kanıt olarak sunarmısın yani tutarsızlık olur ve bu ne perhiz bu ne lahana turşusu derler değilmi.

 

Vahiy anında geçirdiği taravma (haşa) deyip üstüne, üstlük epilepsi damgası vurmak tam bir günümüz travmasıdır sebebide 1400 sene evvelinden günümüze gelen “VAHİY SONUCU KUR’AN” ve söylediği Hadisler zamanımızı aydınlatıyor fakat 21. yüzyılda yaşayıpta (bilgi çağı) hala objektif olamayıp birde uydurma yorumlarla subjektif yazı yazmak (sanki görmüş gibi) tam bir kurgu’danda öte hezeyandır şimdi vereceğim kanıt bir KUR’AN Ayetidir ve epilepsi olduğu söylenen (haşa) Peygamber efendimiz a.s.v. a Vahiy neticesi gelmiştir.

 

Fransız bilim adamı Prof. Dr. Maurice Bucaille "Haman" ismini bir Fransız Mısır bilimcisine verdi ve bu ismin Kur'an'da geçtiğini söylemeden, "7. yüzyıldaki bir Arap el yazmasından alıntı" olduğunu belirtti. Uzman, 7. yüzyıldaki bir Arap el yazmasına hiyerogliflere ait bir bilginin geçirilmiş olmasının mümkün olmadığını, fakat Firavun sarayının isim listelerine bakacağını söyledi. Sonra bakıldığında gerçek bir kez daha ortaya çıktı. Ortaya çıkan sonuç önemli bir gerçeği ifade ediyordu. Haman, Kur'an'a karşı çıkanların iddiasının aksine, aynen Kur'an'da geçtiği gibi Hz. Musa zamanında Mısır'da yaşayan ve Kur'an'da bahsedildiği gibi Firavun'a yakın ve inşaat işleriyle ilgili bir kişiydi. Nitekim Kur'an'da, Haman'la ilgili : "Firavun dedi ki: 'Ey önde gelenler, sizin için benden başka ilah olduğunu bilmiyorum. Ey Haman, çamurun üstünde bir ateş yak da, bana yüksekçe bir kule inşa et, belki Musa'nın ilahına çıkarım; çünkü gerçekten ben onu yalancılardan sanıyorum." (Kasas 38)

 

Eski Mısır yazıtlarında Haman'ın adının bulunması Kur'an aleyhindeki iftiraları boşa çıkarmakla kalmayıp, onun Allah katından olduğunu bir kez daha ortaya koyar. Zira Kur'an'da indiği devirde ulaşılması ve çözülmesi mümkün olmayan bir tarihî bilgi mucizevî şekilde bizlere aktarılıyordu.

 

Fazla bir şey yazmaya gerek varmı eğer bilimsellik ve etik adına hareket ettiğini söyleyen insaf sahibi her insan objektif olması gerekir inanmazsa,inanmaz sorun onun yok eğer söylediği ve yazdığını (iddia sahibi iddiasını ispat etmesi gerekir) delillendiremez 1400 sene sonrasından sallarsa kimin ne olduğunu bizim (inananların) sorması gerekmezmi.

 

;)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Benim iddialarımın kaynağı Kuran ve İslam tarihidir.

 

 

Kafadan kendisiyle çelişmek bu. Hem "taraflı tarih" "dezenfekte tarih" diyeceksin. Hem benim kaynağım bu kaynak diyeceksin.

 

Sana sorduğum sorular vardı hala cevapğlamadın. Beklemedeyiz.

 

1. Sana şu soruyu kaç kez sorduğumu hatırlamıyorum artık, cevap alamadım, yine soruyorum:

Bilimsel değerlendirme yaptığını iddia eden bir adamın, ilahlardan gelmiş, değişmeyen, kutsal, sorgulanamayan, kesin doğruları olur mu, olmaz mı?

 

Bakarsın bu tartışmaya. Kim faraziyelerle, misyoner iddialarından ibaret değişmez doğrulara sahip. Kim bilimsel ve tarihsel geçreklerle tartışıyor ortadadır. "ben en bilimselim çünkü ateistim" mantığıyla kendini savunmak oldukça gülünç bir şey :)

 

2. Bazen, buhranlı anlar geçiren, vücudu titreyen, soğuk günlerde bile terleyen, nefes alırken horultuya benzer sesler çıkaran, yüzü kızaran/moraran, vücudu kasılan, diliyle garip hareketler yapıyor, çan sesine benzeyen sesler duyan, çıngırak sesine benzeyen sesler duyan bir adamın bu durumunu nasıl açıklıyorsun?

 

Sen muayene ettin teşhisi koydun dimi.

 

3. Sana Süleyman Ateş'in kitabından alıntı yaptım, inzivaya çekilmiş adam dedin.

 

İnzivaya çekilen adam, dışarıdan bakılınca nasıl görünür, bunun cevabını vermedin. Bekliyorum.

Azık ve su alıp mağaralara giden ve orada birkaç yıl geçiren bir adam. Sadece azığı ve suyu bitince eve dönen bir adam. Yıllarca eve yuvaya azık ve su almaktan başka uğramayan bir adam. Mağarada hamam ve kuaför de yoksa, saç sakal birbirine karışmış, toz toprak ve pis kokular içinde bir adam.

Bu adam dışarıdan nasıl görünür? Ona dışarıdan bakanlar, onu nasıl tanımlarlar?

 

Misyoner iddialarını ateşli bir şekilde savunmak yerine. Kişi biraz bilgi sahibi olsa böyle sorular sormazki.

 

Yani kişi mesela Mekke'de o çağda zaten yüzyıllardan beri hanif ve zahitlerin bu zikri yaptığını. Hanif ve zahitler arasında çok eski bir gelenek olduğunu. Hanif ve zahitlerin yanlarına azık ve su alıp mağaralarda inzivaya çekildiğini bilir. Dolayısıyla o çağda bunu yapmanın anormal veya toplum tarafından anormal bir şekilde tanımlanmayacak bir davranış olduğunu bilir. Ama kişinin bu konularda hiçbir bilgisi olmazsa. Mağarada inzivaya çekilmenin sadece Hz Muhammed tarafından yapılan bir şey olduğunu sanarsa böyle sorular sorabilir.

 

İnsanlar o çağlarda aylarca süren çöl kervanlarına katılıyor. Aylarca çölde kalıyordu. Çölde kuaför mü vardı, hamam mı ? Kendilerine ucu ucuna yetecek kadar içme suyu alıp çöle çıkıyorlardı. Ki bir kaç gün gecikme olursa , kum fırtınasına yakalanırlarsa çölde susuzluktan ölen oluyordu. Peki Hz Muhammed'in inziva seansları ne kadar uzundur. Bir insan yanına kaç gün yetecek azık ve su alabilir ? Deki en fazla bir hafta. Sonra tekrar evine döner. İhtiyaçlarını giderir azık ve su alır tekrar inzivaya çekilir. Yanına bir kaç yıl yetecek kadar azık ve su alıp gidemiyeceğine göre.

 

Israrla söylüyoruz. Önce bilgi sonra sabit fikir diye.

 

4. Mekke'nin asil adamlarının asil çocuklarıyla gezen asilzade Muhammed'e neden ailesi okuma-yazma öğretmemiş?

 

 

Yine tarihten bihaber olmak ve tarihi bugünün değerleriyle yargılamak. Kim dedi sana o çağda okuma yazma bilmek her asilin önem verdiği çok önemli bir şeydi diye. Yahu 20. yy da 1990 larda bu ülke doğru dürüst okuyamıyan meclis başkanı gördü. Elazığ'ın en zengin ve saygın ailesinin lideri adam doğru düzgün okuma yazma bilmiyor meclis başkanı oldu. Önündeki Meclis açılış konuşmasını okuyamadı. 1970 lere kadar, Anadoluda okuma yazma bilmeyen ağalar yokmuydu ? Hiç romandamı okumadın ?

 

 

 

5. Bu Mekke'nin asil adamlarının asil çocuklarıyla gezen asilzade Muhammed'e neden çobanlık yaptırmış zengin-asil ailesi de, bir köleyi görevlendirmemiş davarlarla ilgilensin diye??]

 

Sana kaç kere açıkladık ben ve Tengeriin. Bu gün dahi arap kabilelerinde zenginlerin çocuklarını böyle eğittiğini. En alt işlerden başlayarak informel eğitim verdiklerini. Sen ne sanıyorsun. Hayvancılık ve ticaret diye üniversitemi vardı Mekke'de asiller çocuklarını oradamı eğitirdi. Mekke'nin en zengin adamı ve baş yöneticisi Ebu Sufyan kervanlarının başında çöllere gitmiyor muydu ?

 

 

Bu kadar faraziye, bu kadar tarihsel gerçeklere ters iddia. Sonra bilimsellikten dem vurmak.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.