Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

TÜRBAN SORUNU - KONUSU - ANA BAŞLIK


DİPNOT

Önerilen İletiler

Bence türbanın kabulune gerek yok!

 

Kapalı kız ogrencileri bugüne kadar okurken hep türbanlamı okudular..Yada türbansız okuyamadılarmı?

 

Türban meselesini AKP oy rejimi için almıyormu

 

Atatürkün ilke ve inkılaplarında laiklik yokmu?

 

Bu ülke Cumhuriyet ülkesidir...Şeriat ülkesi degildir..Şeriat yapılır fakat bireysel yapılır.Ülke işlerine karıştırılmaması gerek...

 

 

Su ana kadar diğer şeriat ülkeleri hep dinsel konuyu ülke işleriyle karıstırdıkları için basarısız oluyorlar...

 

 

Osmanlı devleti hep dinle yola çıktı..ondan çöktü..Avrupa ülkeleri ise ilk once dinle yola çıktılar..Basarısız oldular..Ama sonra din ile devlet işlerini ayırınca buyuk bir yukselis gostermıslerdir..

 

Irak,iran bunlar belli baslı orneklerdir..İnsanlarının buyuk bir çogunlugu fakir olarak yasıyor..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bence türbanın kabulune gerek yok!

 

Kapalı kız ogrencileri bugüne kadar okurken hep türbanlamı okudular..Yada türbansız okuyamadılarmı?

 

Türban meselesini AKP oy rejimi için almıyormu

 

Atatürkün ilke ve inkılaplarında laiklik yokmu?

 

Bu ülke Cumhuriyet ülkesidir...Şeriat ülkesi degildir..Şeriat yapılır fakat bireysel yapılır.Ülke işlerine karıştırılmaması gerek...

 

 

Su ana kadar diğer şeriat ülkeleri hep dinsel konuyu ülke işleriyle karıstırdıkları için basarısız oluyorlar...

 

 

Osmanlı devleti hep dinle yola çıktı..ondan çöktü..Avrupa ülkeleri ise ilk once dinle yola çıktılar..Basarısız oldular..Ama sonra din ile devlet işlerini ayırınca buyuk bir yukselis gostermıslerdir..

 

Irak,iran bunlar belli baslı orneklerdir..İnsanlarının buyuk bir çogunlugu fakir olarak yasıyor..

 

Bugün Ortadoğu da yaşananların nedeni İslam mı?Tarihe dönelim isterseniz;Osmanlı Devleti...bence başka nedenler var;emperyalizm gibi,yeni dünya düzenleri gibi,cehalet gibi...ne dersiniz?

 

İnsani haklar da ''ben'' ler değil ''biz'' ler vardır!Saygılar!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayin dersimkalan:

 

Bu yorumu "politika bilimi" altinda yapmak isabetli olmus.

 

Soruyu bu şekilde soralım: Allah ne çesit bir zevk alır kadınları Hijab veya Turban icinde gormekle? Duşunelim ki, bu şahane kainatı, gezegenleri, yıldızları, galaksileri yaratan olarak inanılan Allah bu kadar dar zihniyetli olup bayanların saçlarının ortulmesi uzerinde bir kaidemi yapar? Yoksa bunu insanoglumu icat etmis, kadinları kontrol etmek için? Eminimki bunun cevabı duşunenler icin o kadar zor değil.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayin dersimkalan:

 

Bu yorumu "politika bilimi" altinda yapmak isabetli olmus.

 

Soruyu bu şekilde soralım: Allah ne çesit bir zevk alır kadınları Hijab veya Turban icinde gormekle? Duşunelim ki, bu şahane kainatı, gezegenleri, yıldızları, galaksileri yaratan olarak inanılan Allah bu kadar dar zihniyetli olup bayanların saçlarının ortulmesi uzerinde bir kaidemi yapar? Yoksa bunu insanoglumu icat etmis, kadinları kontrol etmek için? Eminimki bunun cevabı duşunenler icin o kadar zor değil.

sizce...?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayin dersimkalan:

 

Soruyu bu şekilde soralım: Allah ne çesit bir zevk alır kadınları Hijab veya Turban icinde gormekle? Duşunelim ki, bu şahane kainatı, gezegenleri, yıldızları, galaksileri yaratan olarak inanılan Allah bu kadar dar zihniyetli olup bayanların saçlarının ortulmesi uzerinde bir kaidemi yapar? Yoksa bunu insanoglumu icat etmis, kadinları kontrol etmek için? Eminimki bunun cevabı duşunenler icin o kadar zor değil.

 

İşte bu kadar...

 

Bir düşünce işte bu kadar zarif, anlaşılabilir ve tutarlı bir mantıkla ifade edilebilir...

Bu düşüncelerinizden dolayı sizi yürekten alkışlıyorum...

 

Saygılar...

DİPNOT...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayin dersimkalan:

 

Bu yorumu "politika bilimi" altinda yapmak isabetli olmus.

 

Soruyu bu şekilde soralım: Allah ne çesit bir zevk alır kadınları Hijab veya Turban icinde gormekle? Duşunelim ki, bu şahane kainatı, gezegenleri, yıldızları, galaksileri yaratan olarak inanılan Allah bu kadar dar zihniyetli olup bayanların saçlarının ortulmesi uzerinde bir kaidemi yapar? Yoksa bunu insanoglumu icat etmis, kadinları kontrol etmek için? Eminimki bunun cevabı duşunenler icin o kadar zor değil.

 

Bu soru sorulduğunda şu sonuç ortaya çıkar. Kur'an yalandır, Kur'an da belirtilen yaratıcının sözü değil insanın sözüdür olur.

 

Türban takan kadın nasıl kontrol edilir türban takmayan nasıl kontrol edilir. Veya; bir kadını türbana sokmak onu kontrol etmek babında kontrolcüye nasıl bir avaraj sağlar. Bunun cevabını düşünenler buldukları cevapla çiftetelli mi oynamaktadırlar.

 

Şaka bir yana; evvela konuyu tam olarak bilmeyenler için; hijap değil hicaptır. Hicap;Utanma, utançla alakalı bir kavramdır. Türban takanlar bunu utanmalarından dolayı takmazlar veya takmamalıdırlar. Türban/başörtüsü (nezdimde bir farkı yoktur) bir utanç örtüsü değildir. Gelelim;dar zihniyet meselesine; Allah'ın hangi kaideyi koyacağına biz karar vereceksek sonumuz çıkmaz sokaktır.

 

Şunlar sorulabilir; Allah insana hem zevk alma güdüsü verecek hem de zevklere sınır koyacak. Allah böyle bir şey yapar mı? Mesela Allah zinayı haram edemez bu Allah'ın sözü olamaz.

 

Allah içkiyi haram edemez bu Allah'ın hem içkiyi yaratması hem de yasaklaması olur ki saçma olur

Allah faizi haram edemez çünkü paranın değerinin ancak böyle korunacağını Allah bilmez mi?

Allah kumar'ı haram kılamaz zira risk faktörünü de o yaratmıştır

 

Allah insanı yarattığında onu tamamen başı boş bırakmış değildir. Allah, yarattığı varlıkların uyması gereken bir takım kaideler koymuştur ve bu kaidelerin bazılarının gerekçelerini belirtmemiştir. Ancak türban konusunda gerekçe vardır.

 

İlgili ayetlere baktığımızda hicap dışında birşeyler anlaşılmaktadır.

 

Bunlar 70-80 sayfalık kısım içerisinde 10'larca kez tekrarla tartışıldı ve sondan dahil olan herkese baştan cevap verilmek zorunda kalınıyor.

 

Bugün sorulacak sorular belki şunlar olabilir sizin sorunuz paralelinde; Türban kadını erkek hegemonyasına dahil etmek için uyduruldu ise; 1-Hz.Peygamber bunu niye uydurmuştur

2-Kadın bu örtüyü kabul ettiğine göre hala bu hegemonya olarak telakki edilebilir mi

3-Bugün, örtü yüzünden erkek hegemonyasına boyun eğen kaç kadın vardır

4-Türbanlı olup da hayli önemli yerlere ulaşmış kadınlar açısından bakıldığında denkleminizde bir sakatlık yok mudur

 

Ben de soru soruyorum işte; Bunun cevabını düşünenler türban takan kadını kontrol etme yöntemini bana anlatırlarsa ben de kendi adıma bir takım eylemlere girişebilirim.

 

Güzel türbanlılar bekleyin geliyorum...Ya da cümle ; Türbanlı güzeller geliyorum...Nihayetinde tek sorun savunduğum ayetin egemenlikte nasıl kullanıldığını öğrenmekte yakında bunu söyler Suheyla inşallah...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu soru sorulduğunda şu sonuç ortaya çıkar. Kur'an yalandır, Kur'an da belirtilen yaratıcının sözü değil insanın sözüdür olur.

 

Türban takan kadın nasıl kontrol edilir türban takmayan nasıl kontrol edilir. Veya; bir kadını türbana sokmak onu kontrol etmek babında kontrolcüye nasıl bir avaraj sağlar. Bunun cevabını düşünenler buldukları cevapla çiftetelli mi oynamaktadırlar.

 

Şaka bir yana; evvela konuyu tam olarak bilmeyenler için; hijap değil hicaptır. Hicap;Utanma, utançla alakalı bir kavramdır. Türban takanlar bunu utanmalarından dolayı takmazlar veya takmamalıdırlar. Türban/başörtüsü (nezdimde bir farkı yoktur) bir utanç örtüsü değildir. Gelelim;dar zihniyet meselesine; Allah'ın hangi kaideyi koyacağına biz karar vereceksek sonumuz çıkmaz sokaktır.

 

Şunlar sorulabilir; Allah insana hem zevk alma güdüsü verecek hem de zevklere sınır koyacak. Allah böyle bir şey yapar mı? Mesela Allah zinayı haram edemez bu Allah'ın sözü olamaz.

 

Allah içkiyi haram edemez bu Allah'ın hem içkiyi yaratması hem de yasaklaması olur ki saçma olur

Allah faizi haram edemez çünkü paranın değerinin ancak böyle korunacağını Allah bilmez mi?

Allah kumar'ı haram kılamaz zira risk faktörünü de o yaratmıştır

 

Allah insanı yarattığında onu tamamen başı boş bırakmış değildir. Allah, yarattığı varlıkların uyması gereken bir takım kaideler koymuştur ve bu kaidelerin bazılarının gerekçelerini belirtmemiştir. Ancak türban konusunda gerekçe vardır.

 

İlgili ayetlere baktığımızda hicap dışında birşeyler anlaşılmaktadır.

 

Bunlar 70-80 sayfalık kısım içerisinde 10'larca kez tekrarla tartışıldı ve sondan dahil olan herkese baştan cevap verilmek zorunda kalınıyor.

 

Bugün sorulacak sorular belki şunlar olabilir sizin sorunuz paralelinde; Türban kadını erkek hegemonyasına dahil etmek için uyduruldu ise; 1-Hz.Peygamber bunu niye uydurmuştur

2-Kadın bu örtüyü kabul ettiğine göre hala bu hegemonya olarak telakki edilebilir mi

3-Bugün, örtü yüzünden erkek hegemonyasına boyun eğen kaç kadın vardır

4-Türbanlı olup da hayli önemli yerlere ulaşmış kadınlar açısından bakıldığında denkleminizde bir sakatlık yok mudur

 

Ben de soru soruyorum işte; Bunun cevabını düşünenler türban takan kadını kontrol etme yöntemini bana anlatırlarsa ben de kendi adıma bir takım eylemlere girişebilirim.

 

Güzel türbanlılar bekleyin geliyorum...Ya da cümle ; Türbanlı güzeller geliyorum...Nihayetinde tek sorun savunduğum ayetin egemenlikte nasıl kullanıldığını öğrenmekte yakında bunu söyler Suheyla inşallah...

 

 

Sayin Bekir:

 

Tabii ki, "Kur'an yalandır, Kur'an da belirtilen yaratıcının sözü değil insanın sözüdür olur. " ... Siz Turkcede o kelimeye ne soylerseniz soyleyin, Hijab/Hicap ayni manaya gelir. Enternasyonal forumlarda bunu tartisirken "Hijab" derler. Google'da 3,2 Million den fazla "Hijab" kelimesi gecer. Hicap degil. Neyse bu onemli degil.

 

Sorulariniza gelince:

1-Hz.Peygamber bunu niye uydurmuştur

 

Muhammed bunu uydurmustur. Sebeblerine gelince, bir kac nedenler dusunebiliriz.

a- Muhammed Mekkeden Medineye gelince, oradaki Toplum Muhammedi ve onun hamimlarini tanimazlardi. Hanimlarinin belli olmasi icin giysilerini degistirdiler

b- Muhammed kiskancti ve hanimlarina digerlerinin bakmalarini istemezdi... Kuran da Muhammedin Hanimlarina gosterdigi kiskancliklar cok belli. Nitekim o kadar kiskanc idiyki, Muhammed vefat ettikten sonra bile onun hanimlari bir defa evlenezmdi. Yani genc bir kiz 20 yaslarinda dul kalinca, olene kadar dul kalacak, evlenmeyecek. Bu sartlar kadin icin. Muhammedin hanimlari olunce, o kendisi istedigi kadar evlenecek.

 

2-Kadın bu örtüyü kabul ettiğine göre hala bu hegemonya olarak telakki edilebilir mi

 

Kadin bu örtüyü kabul etmiş? Size sunu hatirlatmak isterim. Hayber kalesini kuşatan Muhammed, bir kaç yüz erkek yahudi topluluğu öldürdüler ve kadinlari esir aldilar. Safiyye'nin kocasinin ve babasinin kellelerini kestirip onu kendi yatagina aldi (24 saat icinde). Safiyyenin matem tutmak, yas tutmak, ağlamak, kederlenmek zamani bile olmadi. Muhammed onu yatagina aldi. Muslumanlar tabii ki, Safiyeyi karisi olarak aldi deyip Muhammedi savunurlar. Peki Siz Safiyye de bunu kabul etmisdir diyebilirmisiniz? Safiyyenin baska seçme hakkı, veya tercihi varmiydi?

3-Bugün, örtü yüzünden erkek hegemonyasına boyun eğen kaç kadın vardır

 

Bu bas ortuyu "Allahin emri" diye kadinlara yutturunca, buna boyun eğen çok kadın vardır. O kadar ki, kadinlara olan dayaklar bile Allahtan gelir olarak yuttururlar.

 

4-Türbanlı olup da hayli önemli yerlere ulaşmış kadınlar açısından bakıldığında denkleminizde bir sakatlık yok mudur

 

Varsa, bir istisnadır. Eger diger Musluman ulkelere bakinca, kadinlarin araba surmesine bile musade yok. Tek baslarina bile sokaga cikmaya izin yok. Bu ulkelerde, önemli yerlere ulaşmak biraz zor oluyor bu sartlar altinda.

 

Turbanlar, erkekler tarafindan uydurulmus bir adettir. Yani erkekler kendilerini kontrol edemez olabilir ve bu yuzden kadinlar bunun cezasini cekip kendilerini tamamiyle saklamalari lazim diye bir adet olmus. Bilhassa bazi Hicaplar, mesala "Abaya" denilen giysileri giyen kadinlar , Arabistanda, sicak gunlerde bu kumaslar altinda zor nefes alirlar. Bu kadinlar her gun izdirap cekerler. Alisirlar. baska bir sey bilmezler. Eminimki, erkekler kadinlarin hic bir itirazi yok derler!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Enternasyonal forumlar dikkate aldığım birşey değildir. Bir kelimeyi islam koymuşsa o nasıl koyduysa odur onun dışında bir kelime uydurur, bulur, başka bir dildeki karşılığını getirirseniz bu o olmaz. Kaldı ki; hijap diyenler muhtemelen sizin gibi kelimenin aslını ya dikkate almayanlar veya yanlış bilenlerdir.

 

1. soruya verdiğiniz cevap da Türbanın niye uydurulmuş olacağına dair gerekçe yoktur. Bahsini ettiğiniz şey yani Peygamberin kıskançlığı olsayda sadece Peygamber Efendimizin karılarına örtü farz olurdu. Nihayetinde onları diğerlerinden ayrı tutmak istiyorsanız hepsinden farklı bir giyim tarzı en belirleyici olandır. Hepsiyle aynı giyim tarzı değil. Ve konu ile alakasız metinlerin manası yoktur. Konu türban ise onun üzerinden cevap vermenizi rica ederim. Yok o kadınlar için şöyle kötüymüş böyle kötüymüşün bir anlamı yoktur.

 

2. soruya verdiğiniz cevap;

 

her ne kadar konumuz Hz. Safiyye'nin durumu olmasa da;

 

Müslümanlar bu gazvede pek çok esir aldilar. Ancak Hayber halki esirlerinin iadesini, kendilerinin de affedilmesini istediler. Rasûlullah da bunu kâbul etti. Yahûdilerin ileri gelenlerinden Huyey Ahtab'in kizi Safiyye de esirler arasinda idi. Rasûlullah Hz. Safiyye'ye ailesinin yanina dönmeyi teklif ettigi halde Safiyye, müslüman olarak Hz. Peygamber'e es olmayi tercih etti. Hz. Safiyye Hayber gazvesinden önce Kinâne b. Rabia ile evlenmisti. Ilk gece, gördügü bir rüyayi Kinâne'ye anlatmis O da; "Sen ancak Muhammed'i istiyorsun" diyerek yüzüne bir tokat vurmustu da, gözü morarmisti. Safiyye'nin Hz. Peygamber ile evlendigi zaman hâlâ bu morlugun izi vardi. Nitekim Rasûlullah'in bunu sormasi üzerine esi de bu hadiseyi ona anlatmistir (Ibnü'l-Esîr, el-Kâmil, II, 221)

Evet, Safiyye'nin başka seçme hakkı ve tercihi vardı.

 

Sorumu İslam'ın ilk devresine gidip cevaplanızı istememiştim. Bugün soruyorum. Kadın bu örtüyü kabul ettikten sonra hala hegemonya olarak telakki edilebilir mi? Bugün kabul eden kadınlar üzerinde bu örtü nasıl bir hegemonya sağlar.

 

3. sorumuza verdiğiniz cevaba gelince gelince;

 

Herkes kendi hatasının cezasını çeker. Allah'ın sopası yok dendiğini duymadınız mı? Yani dayak yiyene dayağı atan Allah değildir. Hasılı islam hakkında spesifik kaynaklardan öğrendiğiniz çakma bilgileri bir şekilde her türban sorusunda türbana ilintilemek niyetindesiniz anlaşılan. Bu soruda da türbana bir cevap değil ama kadınları dövme konusundaki bir nassa gönderme yapıyorsunuz. Her ne ise; bahse konu ayetin yanlış anlaşıldığını sanıyorum. Kaldı ki; herhangi bir hadiste Peygamber'in herhangi bir karısını dövdüğü belirtilmemiştir. Yani ki; bir ayet var diye veya bir ayet birşeyi helal kılıyor diye herkes tutup da 5 posta karısını dövmek zorunda değildir. Yine birileri ayete uyacaksa ayet geçitli bir şekilden bahseder, karısını son kertede hacklayacak adamlar önceki yolları denemelidirler.

 

Ben, yaptıkları herşeye İslamdan bir kılıf uyduran insanlardan haz almam. Yaptığın yanlışı islama mal etmenin tek manası yüreğinin kirli olmasındandır.

 

Baş örtüsü Allah'ın emri diye yutturunca buna boyun eğen çok kadın var cevabının ise erkek hegemonyası sorusu karşısında bir manası yok.

 

4. İstisnalar çok fazla olunca istisna olmaktan çıkarlar. Her ülkenin İslamı anlaması birbirinden farklıdır. Buna yapabileceğim birşey yok. Ben, kendi ülkem içerisinden soruyorum soruyu. Bu ülkede türbanlı olarak önemli yerler işgal eden birçok kadın var. Bu tek istisna olsa, yani hem türban takacağım ve hem de makam mevkii sahibi olacağım diyen bir kadın varsa o hegemonyanın hakkından gelmiştir. O zaman da hem hegemonya sorgulanır hem de türban erkek egemenliğini sağlayan bir araçtır varsayımı yanlışlanır...

 

Anlaşılan dersinize iyi çalışmamışsınız...

 

Selamlar...Kendinize iyi bakın....

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ben ise; açıkça hukuka aykırı gördüğüm tüm kararları eleştirebilirim zira nihayetinde karara saygı duymam. Her kararın da hukuki olduğunu düşünmem. Yasal olan hukuki olmayabilir de diyorum. Hatta daha ileri gidiyorum ve Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu türbanla ilgili karar bırakın hukuki olmaya yasal bile değildir diyorum.

 

Bunu daha açık ve net koymak gerekir. Evirip çevirmeye ne hacet.

 

"Bizler uygar, modern kaynaklı hukuku zaten kabullenemiyoruzki kararına saygı duyalım. Bizim saygı duyacağımız hukuk, İslam (dolayısı ile Arap) hukuku ve ona bağlı kararlardır" diyiverin de duruşlar daha net olsun.

 

Uygar hukuk bilimseldir. Bilimselliği, tarihin deneyimlerinden kaynaklıdır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İslam hukukundan bahseden kim.

 

Yahu bilimselci ben sana ne diyeyim. Ben ileri gidiyor ve olması gereken hukuku söylüyorum. İdeal hukuku. Siz ise; bırakın hukuku yasal olmayan bir karara arka çıkmaya çaba sarf ediyorsunuz.

 

Hukuk adına en nefret ettiğim şey; karar kendi düşünceleri doğrultusunda çıkanlar aha bakın hukuk böyledir demeleridir.

 

Dediğim gibi; "AÇIKÇA HUKUKA AYKIRI GÖRDÜĞÜM TÜM KARARLARI ELEŞTİREBİLİRİM. ZİRA BURADAKİ GARABET İSLAM ŞERİATİNE AYKIRI OLMALARINDAN KAYNAKLANMAZ. HUKUKUN KENDİSİNE AYKIRILIKTAN KAYNAKLANIR"

 

Duruşum çok nettir. Benim, bir dindar olmam; dini konularda bir takım sözler sarf etmem modern hukuk teorisi hakkında söylediğim sözlerin şeriat paralelinde olduğunu göstermez.

 

Burada bahsini ettiğimiz bilimsel olmayan bir hukuk değildir. Hukuk biliminden bahsediyorsak hukuktan bahsediyoruzdur. Evirip çevirdiğimiz yok da bazılarının gözü görmek istediklerini görüyor veya ona göre bakıp ona göre anlıyor...

 

Konu paralelinde iki şeyi tartıştım: 1-Türban islamda var mıdır?

2-Türbanlı bir kızın üniversiteye girişini engelleyen bir yasa var mıdır?

 

İslam şeriatinde olması gerekenlerden filan da bahsetmedik. Hatta ileri gidip Dar'ül Harp'den dahi bahsettiğimiz oldu...

 

Size iyi bilimler...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Enternasyonal forumlar dikkate aldığım birşey değildir. Bir kelimeyi islam koymuşsa o nasıl koyduysa odur onun dışında bir kelime uydurur, bulur, başka bir dildeki karşılığını getirirseniz bu o olmaz. Kaldı ki; hijap diyenler muhtemelen sizin gibi kelimenin aslını ya dikkate almayanlar veya yanlış bilenlerdir.

 

1. soruya verdiğiniz cevap da Türbanın niye uydurulmuş olacağına dair gerekçe yoktur. Bahsini ettiğiniz şey yani Peygamberin kıskançlığı olsayda sadece Peygamber Efendimizin karılarına örtü farz olurdu. Nihayetinde onları diğerlerinden ayrı tutmak istiyorsanız hepsinden farklı bir giyim tarzı en belirleyici olandır. Hepsiyle aynı giyim tarzı değil. Ve konu ile alakasız metinlerin manası yoktur. Konu türban ise onun üzerinden cevap vermenizi rica ederim. Yok o kadınlar için şöyle kötüymüş böyle kötüymüşün bir anlamı yoktur.

 

2. soruya verdiğiniz cevap;

 

her ne kadar konumuz Hz. Safiyye'nin durumu olmasa da;

 

 

Evet, Safiyye'nin başka seçme hakkı ve tercihi vardı.

 

Sorumu İslam'ın ilk devresine gidip cevaplanızı istememiştim. Bugün soruyorum. Kadın bu örtüyü kabul ettikten sonra hala hegemonya olarak telakki edilebilir mi? Bugün kabul eden kadınlar üzerinde bu örtü nasıl bir hegemonya sağlar.

 

3. sorumuza verdiğiniz cevaba gelince gelince;

 

Herkes kendi hatasının cezasını çeker. Allah'ın sopası yok dendiğini duymadınız mı? Yani dayak yiyene dayağı atan Allah değildir. Hasılı islam hakkında spesifik kaynaklardan öğrendiğiniz çakma bilgileri bir şekilde her türban sorusunda türbana ilintilemek niyetindesiniz anlaşılan. Bu soruda da türbana bir cevap değil ama kadınları dövme konusundaki bir nassa gönderme yapıyorsunuz. Her ne ise; bahse konu ayetin yanlış anlaşıldığını sanıyorum. Kaldı ki; herhangi bir hadiste Peygamber'in herhangi bir karısını dövdüğü belirtilmemiştir. Yani ki; bir ayet var diye veya bir ayet birşeyi helal kılıyor diye herkes tutup da 5 posta karısını dövmek zorunda değildir. Yine birileri ayete uyacaksa ayet geçitli bir şekilden bahseder, karısını son kertede hacklayacak adamlar önceki yolları denemelidirler.

 

Ben, yaptıkları herşeye İslamdan bir kılıf uyduran insanlardan haz almam. Yaptığın yanlışı islama mal etmenin tek manası yüreğinin kirli olmasındandır.

 

Baş örtüsü Allah'ın emri diye yutturunca buna boyun eğen çok kadın var cevabının ise erkek hegemonyası sorusu karşısında bir manası yok.

 

4. İstisnalar çok fazla olunca istisna olmaktan çıkarlar. Her ülkenin İslamı anlaması birbirinden farklıdır. Buna yapabileceğim birşey yok. Ben, kendi ülkem içerisinden soruyorum soruyu. Bu ülkede türbanlı olarak önemli yerler işgal eden birçok kadın var. Bu tek istisna olsa, yani hem türban takacağım ve hem de makam mevkii sahibi olacağım diyen bir kadın varsa o hegemonyanın hakkından gelmiştir. O zaman da hem hegemonya sorgulanır hem de türban erkek egemenliğini sağlayan bir araçtır varsayımı yanlışlanır...

 

Anlaşılan dersinize iyi çalışmamışsınız...

 

Selamlar...Kendinize iyi bakın....

 

Sayin Bekir:

 

Enternasyonal forumlari veya kaynaklari dikkate almadığıniz cok belli. Bunu itiraf ettiginiz icin tesekkurler.

 

1. Hicabin manasini anlamak icin, bunun nasil baslandigini anlamak lazim. Bu yuzden 7inci asirda bu nasil basladi diye anlamak isabetli olur. Tabii ki degisik kaynaklar bunu farkli anlatir.

 

2. Safiyye hakkindaki yorumunuz o kadar yanliski, buna cevap vermek bile luzum olmuyor. Cunku sizin daha once saglam hadisler olarak kabul olunan "Sahih Buhari veya Sahih Muslim" hadisleri okumanizi tavsiye ederim. Zamaniniz olursa birde Muhammedin biyografisini okuyun lutfen. Safiyye'ye verilen tercih (ailesinin yanina gitmesi icin) cok trajik bir olay olmamis olsaydi, gulunc olurdu. Safiye'nin ailesi oldurulmustu. Babasinin ve Kocasinin kelleleri kesilmisti. Bunu bilmeyen, Islami arastiranlar arasinda yoktu zannederdim. Demekki varmis!

 

3. "Herkes kendi hatasının cezasını çeker. Allah'ın sopası yok dendiğini duymadınız mı? Yani dayak yiyene dayağı atan Allah değildir"

 

Sozleriniz, Kurandaki ayetlere aykiri kaliyor. Allah (onun sozudur dediginiz Kuranda) dayaklari, bir cok ayetlerde ceza olarak veriyor. Ornekler: 34/4 , 24/2 ve 38/44 ... Nitekim, Seriat Kanunlari, bildiginiz gibi Kurana ve Hadislere dayanan kanunlardir.

 

4. Cevabinizi anlamadim, Siz islam dunyasindan bahsetmiyorsunuz, Turbani anlamak icin. Diger ulkelerden bahsetmiyorsunuz! Peki nasil Islami anliyorsunuz eger kaynaklariniz bu kadar kısıtlı ise?

 

Neticede " Anlaşılan dersinize iyi çalışmamışsınız" sozlerinizle bana ne demek istediginiz anlamadim. Su bir muhakkakki, devamli ogreniyorum. Herseyi bildigimi iddia etmem. Okurum, dinlerim ve diger insanlardan ogrenirim. Ogrenmek bitmez. Aramizda ki fark, siz herseyi bir kaynaktan okuyup ve ogrenmeyi bitirmissiniz gibi geliyor.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayin Bekir:

 

Enternasyonal forumlari veya kaynaklari dikkate almadığıniz cok belli. Bunu itiraf ettiginiz icin tesekkurler.

 

1. Hicabin manasini anlamak icin, bunun nasil baslandigini anlamak lazim. Bu yuzden 7inci asirda bu nasil basladi diye anlamak isabetli olur. Tabii ki degisik kaynaklar bunu farkli anlatir.

 

2. Safiyye hakkindaki yorumunuz o kadar yanliski, buna cevap vermek bile luzum olmuyor. Cunku sizin daha once saglam hadisler olarak kabul olunan "Sahih Buhari veya Sahih Muslim" hadisleri okumanizi tavsiye ederim. Zamaniniz olursa birde Muhammedin biyografisini okuyun lutfen. Safiyye'ye verilen tercih (ailesinin yanina gitmesi icin) cok trajik bir olay olmamis olsaydi, gulunc olurdu. Safiye'nin ailesi oldurulmustu. Babasinin ve Kocasinin kelleleri kesilmisti. Bunu bilmeyen, Islami arastiranlar arasinda yoktu zannederdim. Demekki varmis!

 

 

3. "Herkes kendi hatasının cezasını çeker. Allah'ın sopası yok dendiğini duymadınız mı? Yani dayak yiyene dayağı atan Allah değildir"

 

Sozleriniz, Kurandaki ayetlere aykiri kaliyor. Allah (onun sozudur dediginiz Kuranda) dayaklari, bir cok ayetlerde ceza olarak veriyor. Ornekler: 34/4 , 24/2 ve 38/44 ... Nitekim, Seriat Kanunlari, bildiginiz gibi Kurana ve Hadislere dayanan kanunlardir.

 

4. Cevabinizi anlamadim, Siz islam dunyasindan bahsetmiyorsunuz, Turbani anlamak icin. Diger ulkelerden bahsetmiyorsunuz! Peki nasil Islami anliyorsunuz eger kaynaklariniz bu kadar kısıtlı ise?

 

Neticede " Anlaşılan dersinize iyi çalışmamışsınız" sozlerinizle bana ne demek istediginiz anlamadim. Su bir muhakkakki, devamli ogreniyorum. Herseyi bildigimi iddia etmem. Okurum, dinlerim ve diger insanlardan ogrenirim. Ogrenmek bitmez. Aramizda ki fark, siz herseyi bir kaynaktan okuyup ve ogrenmeyi bitirmissiniz gibi geliyor.

 

Enternational forumlar dikkate aldığım birşey değildir dedim kaynaklar demedim. Lütfen dikkat. Kaldı ki; her kaynak başka bir ülke vatandaşı için kendi ülkenin kaynağı dışındadır. Enternationaldır yani. Hasılı Kur'an dahi bu anlamadan baktığınızda enternational bir kaynaktır.

Ancak; ingilizcem iyi olmadığı için enternational kaynaklarla işim yok ve yine İslam'ı tartışıyorsak bir kavrama islam hangi adı verdiyse onu ifade etmek zorundayız.

 

Mesela tecdit-reform problemi. Mesela müctehid-ulema-bilim adamı-hukukçu farklılıkları gibi. Bunları bir ve aynı anlamlar olarak görürseniz şaşalarsınız.

 

Her ne ise; Hz. Peygamber'in hayatına Siyer'i Nebi deniyor müslümanların dilinde. Ben, size: İmam Suyuti'nin, M.Hamidullah'ın iki siyer kitabını ve Hz.Peygamber'in devlet yönetimi (konumuzla ilgili yerleri olduğu için belirtiyorum) alanında Kettani'nin kitabını okuduğumu belirtsem. Daha farklı kaynaklardan birçok kitap olmak üzere bunlar baştadır desem. Haa, bunları böbürlenmek babında söylemiyorum. Keşke birkaç tane daha okuyabilsem ancak bu kitaplar hacim olarak biraz fazla ve teferruat alanında inanılmaz teferruatlı kitaplardır. Okuduğunuzda anlarsınız.

 

Gelelim yazdığınız sure ve numaralara...34/4 Sebe Suresine denk geliyor ancak bahse konu 4.cü ayetle konunun hiç alakası yok. Sanırım 4/34 olacaktı. Nisa Suresinin ilgili ayeti. O halde diğerleri de tersten yazılmış galiba. 2/24 ve 44/38...

 

Bakara Suresinin ilgili ayetiyle kadınlara eza verilmesi arasında bir kolerasyon yoktur. Dayakla da ilgili birşey yoktu.

24 - Eğer, yapamazsanız -ki hiçbir zaman yapamayacaksınız- o halde yakıtı insanlarla taşlar olan ateşten sakının. O ateş kafirler için hazırlanmıştır.

 

Duhan Suresi-44.Sure/38.ayet.

Biz, gökleri, yeri ve bunlar arasında bulunanları, eğlenmek için yaratmadık.

Bu da olmadı...

 

Geri dönüp acaba 1. yanlış yazılmıştı 2. ve 3. doğru mu yazılmış diye kontrol ettik. Evet öyle olmuş.

 

Nur Suresi/24/2

2. Zina eden kadın ve zina eden erkekten her birine yüzer değnek vurun. Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsanız, Allah’ın dini(nin koymuş olduğu hükmü uygulama) konusunda onlara acıyacağınız tutmasın. Mü’minlerden bir topluluk da onların cezalandırılmasına şahit olsun.

 

Bu sure'de özel olarak kadınlarla ilgili bir durum yok. Zina eden herkesle ilgili bir durum var.

 

38/44 Sad Suresi

 

44- (Bir de dedik ki): "Eline bir demet al da onunla (eşine) vur; yemininde durmamazlık etme." Doğrusu biz onu sabırlı bulduk. O ne güzel kul! O hakikaten daima Allah'a yönelmektedir.

 

Bu ayette diyanet mealinde eş kelimesi geçmemekle beraber Elmalı'da geçtiği için onu buraya alıyorum. Pekiyi bu olayın tarihsel bağlamı hakkında bir fikir var mı? Elmalı'nın açıklamasını buraya aktarırsam sanırım konu sarahate kavuşur.

 

"Dığs" ; demet, deste. Deniliyor ki, bir hadise dolayısıyla eşine yüz deynek vurmaya yemin etmişti. Böylece bir demet yaparak vurmakla yeminin yerine geleceği kendisine ruhsat olarak gösterilmiş, şer'î ceza ve yeminlerde bu, "Eyyub ruhsatı adıyla baki kalmıştır." Âyette ne demeti olduğu açıkça belirtilmediği için daha geniş mânâlara ihtimali vardır. Bizim kanaatimizce bu emir, yalnız o ruhsatı göstermekle kalmıyor, eli altında bir cemaat kurulması gerektiğini de anlatmış bulunuyor. Nitekim şu hatırlatmada o yön daha açıktır:

 

Burada dikkat edilirse bir kolaylık bulunuyor. Yine dikkat edilirse Eyyub Peygamber'in bir yemini olduğu görülüyor. Bu yeminin yerine getirilmesi kadını öyle bir hale sokacak ki; bu akıl almaz bir durum olacak. Allah Teala bunu kabul etmediğini bu ayetle gösteriyor. Yemini yerine getir ancak ayrı ayrı 100 deynek vuracağına 100 tane şeyi (ne olduğu belli değil bu ayete baktığımızda hafif eza verecek birşeyler olması gerekiyor) bir araya getirip bir defada vurmanın yolu açılmış oluyor. Haa, burada illaki karınızı dövün denilmiyor hatta hiç denilmiyor. Burada Allah adına verilmiş bir yeminin illaki yerine getirilmesi esası var. Ayetin bağlamı hakkında fikir sahibi olunmadığında böyle gariplikler ortaya çıkar işte Süheyla...Bu ayette kadın 100 değnekten kurtuluyor her ne kadar ortada Allah adına verilmiş/yapılmış/edilmiş bir yemin varsa da. Ve açıklamada ne deniyor. Bu artık bir ruhsat olmuştur. Yani ki izin...Neye izin; kadını dövmeye değil yeminin zorluğunu kolaylık haline getirebilecek bir yol için izin...

 

Bu konudaki en uygun rivayet ise; Eyyup Peygamber; eşinin bir hatasından dolayı hasta iken ona 100 değnek vurmak üzere yemin ediyor ancak daha sonra eşinin hizmetleriyle bu yeminden vazgeçmek istiyor. Ancak; bu mümkün değil. Ve Allah ,ihtimal ki ekin sapı, ile vurması konusunda bir ruhsatı kendisine veriyor ve hem yemin yerine gelmiş oluyor ve hem de eşi herhangi bir eza ile karşılaşmıyor.

 

Kaynaklarımız çok geniş. Kısıtlı değil. İslamı anlamak için şu anki diğer devletlere bakmak doğru değildir ve hatta şu an kendilerine islam devleti diyen birçok devlet bariz şekilde islama aykırıdırlar. Hasılı onlara bakmak doğruyu göstermeyeceği gibi bizi tamamen yanlış yola da sürükler.

 

Daha önce; Hz.Peygamber'in kurmuş olduğu Medine İslam Devletini esas almayan hiçbir devlet islami değildir dedim. Yine Hz. Ömer'in kıtlık yıllarında *** yapan bir kadına recm cezasını uygulamadığını belirterek bunu esas almayan bir devlet islami değildir dedim. Kaynaklar çok geniştir. Örnek olarak şia; ehli sünnete mensup olacakların alabileceği bir örnek değildir. Bu sebeple İran'da örnek olamaz. Yani ki; şu anda islam devleti adını kendine vermiş devletler gerçekte islam devleti değildir. Ne demiştik; birileri kendilerine bir isim veriyor diye o ismin içeriğini dolduruyor değildir. Yani solcuyum diyen herkes solcu değildir muhafazakarım diyen herkes muhafazakar değildir. Kişi onun içini doldurduğunda o olur.

 

Soru; İslam'ı nasıl anlıyorsunuz...Cevap; Nasıl anlamayayım...Ben Suudi Arabistan'a, İran'a, Afganistan'a, Pakistan'a bakmıyorum ki anlamayayım. Kur'an belli. Hadis belli...Takip ettiğimiz insanlar belli...Gerisi de kalbe kalıyor nihayetinde herkes fıtrat üzere doğuyor yeterki fıtratı bozmaya çaba sarf etmeyelim...

 

Gelelim Sahih-i Buhari ve Müslim'e ayet hadis kitaplarına. Bu kitaplardaki bütün hadislerin sahih olduğu hakkında bir bilgi yoktur. Hatta başka bir bilgi olarak içlerinde birçok sahih olmayan hadis olduğu vardır. Bu iki hadis kitabı iyice tetkik edilmiş ve heyet tarafından içerisinde sahihliği hakkında sıralama yapılan hadislere kadar teferruatlı metinler ortaya konulmuştur. Sahihliğin de kendi içerisinde kategorileri vardır.

 

Gelelim Safiyye bahsine. Ben, orada İbnü'l Esir'den alıntı yapmıştım. Çok da farklı birşey söylemedim ki; Safiyye evlendirildiği zevcesini sevdiğini söyleyen var mı? Safiyye belki de kurtarılmayı bekleyen acılar içindeki bir kadındı haaa...Peygamber Efendimizle evlendiğinde yüzünde koca bir morluk olduğu belirtiliyor. Şimdi gelelim diğer meseleye. Safiyye hakkında Kütubü sitte'de geçen bir hadisi kabul edip diğerlerini kabul etmemezlik doğru olmaz. Kaldı ki; Kütubü sitte'de geçen hadislere baktığımızda gerdeğin aynı gece olmadığı söyleniyor 3 gün sonra yapılmış. Yine Safiyye'nin henüz yeni evli olduğu söyleniyor. Diğer başkaca kaynaklarda bunun nedenleri ise şöyle anlatılıyor. 3 gün sonra olmasının nedeni; henüz savaş meydanından çıkılmaması nedeniyle Safiyye'nin gerdeği kabul etmediği ve Peygamber'e bir kötülük yapılabileceğinden korktuğu belirtiliyor. Yine; kocasına; gördüğü rüyayı anlatması üzerine kocasının yüzüne ilk gece tokat vurduğu ve sen Peygamber'i seviyorsun (kısaltıyorum) dediği belirtiliyor. Şimdi ortada aynı konuyu anlatan iki tane hadis var. Birbirini de teyit ediyorlar. Sadece Kütubü Sitte'de hadisin teferruatı yok o kadar...

 

Yani ki; Safiyye gördüğü rüyayla isteğine nail olmuş ve sevmediği kocasından sevdiği adama gitmiştir. Tarihte bir zamanlar bir kıza yazdığım bir mektupda "Rüyada bile aşık olunabileceğini öğrendim" diye yazmıştım. Yani ki; rüyada da aşık olunabilir....

 

Öğrenmeyi bitirmişsiniz derken; buna muktedir olamam. Kimse de olamaz. Ben sadece bir konuya hasır ederek dersinizi iyi çalışmamışsınız dedim. Dersinizi yine iyi çalışmamışsınız...Kafanızın karışık olması mümkündür. Ehemmiyeti yok...Yeter ki her şeyi olumsuzluk üzerine kurmaktan vazgeçin islama bakarken...

 

Saygılar ve sevgiler...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

BAŞÖRTÜSÜ VE KAPANMA

 

Peygamberimiz’in vefatından sonra din adına yapılan saptırma ve ilavelerde, kadınlarla ilgili konuların özel bir yeri olduğunu bir evvelki bölümde gördük. Kadınların kapanması ise kadınlarla ilgili uydurulanlar içinde özel bir yere sahiptir. Bu yüzden kitabımızda bu konuyu ayrı bir başlık altında inceliyoruz. İnsan memeli canlılar içinde tek çıplak doğan ve tek giyinendir. 7 Araf suresi 22. ayetten insanların giyinmesinin insanlık tarihi kadar eski olduğunu öğreniyoruz. Kıyafet, zamana, toplumun geleneklerine, iklimin şartlarına, meslek gruplarına, makama, mevkiye, yaşa ve birçok faktöre göre hem toplumlar arası hem de toplum içi çeşitlilik göstermiştir. Bazı toplumlar, Hint-Avrupa ırkında olduğu gibi tarih boyunca kıyafetlerinde birçok kere değişiklikler yapmışlardır. Bazı toplumlar ise, Asya toplumlarında olduğu gibi tarih boyunca kıyafetlerinde çok daha az değişiklikler yapmışlardır. Toplum içi kıyafet farklılıklarınınsa en iyi örneklerinden birisi Osmanlı’dır. Osmanlı’da padişah üç sorguçlu sarık takarken, veziri azam iki sorguçlu, halk ise tek sorguçlu takabilirdi. İki veya üç sorguç halka yasaktı. Saraylının, esnafın, tekkecinin, ayrı din mensubu kadın ve erkeklerin başlıkları, kıyafetleri, renkleri Osmanlı’da hep farklıydı. Bu kıyafetlerin farklılığı kanunlar ile korunurdu. Görüldüğü gibi hem toplumlar arası, hem toplum içi kıyafetlerin farklılığı, gelenek ve şartların bu kıyafetleri oluşturması, zengin malzemeli bir tarih ve sosyoloji konusudur.

 

SORUN GELENEĞİN DİNSELLEŞMESİDİR

 

Daha önce değindiğimiz gibi din adına uydurulanları incelersek; toplumun belli bir dönemindeki bakış açısının ve geleneklerinin dinselleştirilmesinin bunlarda önemli bir yeri olduğunu görürüz. Bu gelenekleri dinden ayırmanın yolu Kuran’dan anlaşılan kapanmanın din olduğunu; Kuran’dan çıkmayan kapanma şekillerinin, izahların din adına uydurma, geleneklerin dine sokulması olduğunu bilmektir. Şunu bir daha belirtelim ki geleneklerin bir kıyafet oluşturmasının bir mahsuru yoktur. Yanlış olan, tarihin belli bir anının ihtiyaçlarından doğan ve o toplumu ilgilendiren kıyafetlerin, evrensel olan ve binlerce yıllık zaman dilimine inmiş olan dine maledilmesidir. Örneğin, sarığı belli bir dönemde erkeklerin kıyafetini tamamlayan bir aksesuar, sıcaktan koruyan bir başlık olarak erkeklerin tümüne yakınının giymesi yanlış değildir. Yanlış olan, sarığın dinen kutsal bir giyecek olarak giyilmesi, başkalarına dîni kıyafet diye empoze edilmesi ve Kuran’da hiç bahsedilmeyen bir uygulamanın sevap diye dine sokulmasıdır. Görüldüğü gibi sorun belli bir toplumun geleneği sonucu sarığın takılması değil, o geleneğin din olarak takdimidir. Bu temel mantığı iyice kavramamız çarşaf, peçe, başörtüsünün nasıl dinselleştirildiğini anlamamızda ve bu kıyafet şekillerini gereği gibi değerlendirmemizde faydalı olacaktır. İlk önce yapmamız gerekeni yapalım ve Kuran’da kapanmayla ilgili geçen tüm ayetleri inceleyip Kuran’ın yani dinin istediği ölçüyü bulalım.

 

Ey ademoğulları! Size çirkin yerlerinizi örtecek giysi ve süs kıyafeti indirdik.

 

7 Araf Suresi 26

 

Araf 26’dan ve Araf 22’den avret yerlerini örtmenin ilk insandan beri hem erkek, hem kadın için örtünmenin minimumu olduğunu anlarız. Kadınlara özel giyinme ile ilgili ise Kuran’da 3 ayet

 

BAŞÖRTÜSÜ VE KAPANMA

 

vardır. Bu 3 ayeti incelemek kadının kıyafetinin nasıl olması gerektiğini, İslam’ın neyi söyleyip, neyi söylemediğini anlamamızı sağlar.

 

KURAN’DA BAŞI KAPAMAK GEÇMİYOR

 

Mümin kadınlara da söyle: Bakışları ölçülü olsun ve cinsel organlarını korusunlar. Süslerini, kendiliğinden görünenler hariç açmasınlar. Örtülerini yaka açıklarına koysunlar. Süslerini şu kişilerden başkasına göstermesinler: Kocaları, yahut babaları, yahut kocalarının babaları, yahut oğulları, yahut kocalarının oğulları, yahut kardeşleri, yahut kardeşlerinin oğulları, yahut kendi kadınları, yahut ellerinin altında bulunanlar, yahut kadına ihtiyaç duymaz olmuş erkeklerden kendilerinin hizmetinde bulunanlar, yahut kadınların mahrem yerlerini henüz anlayacak yaşa gelmemiş çocuklar. Gizledikleri süsleri bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Ey müminler, hepiniz topluca Allah’a tövbe edin ki kurtuluşa erebilesiniz.

 

24 Nur Suresi 31

 

Kadını kendi zihniyetine göre yaşatmak isteyen zihniyetin çarpıttığı ayetlerin başında bu ayet gelir. Bu ayetteki “hımar” kelimesi geniş manalı bir kelime olup örtü manasına gelir. Eski Arap yazılarına bakılırsa hımarın yere konulan, masaya örtülen veya herhangi bir örtüyü tarif edebileceğini görürüz. Hımar, başı örterse başörtüsü olur, masaya konursa masa örtüsü olur. Allah eğer “hımar” kelimesi ile başın örtülmesini isteseydi “hımarürres” gibi bir vurgulama ile başörtüsü diyebilirdi: Böylece “res” kelimesi ile baş bölgesi vurgulanır ve örtü kelimesi olan “hımar” ile beraber başörtüsü net bir şekilde anlaşılırdı. Nitekim abdest alınmasıyla ilgili ayette başın sıvazlanması söyenirken, baş kelimesi Arapça karşılığı ‘res’ ile vurgulanır.

 

Üstelik ayette kapatılacak yerin yaka açığı olduğu geçer. Yani hımarın başı kapatması değil, ayette açıkça yaka dekoltesini örtmesi istenir. (Yaka açığı manasına gelen ‘cuub’ kelimesi hem bu ayette kapanılacak bölgeyi belirtmek için, hem Hz. Musa’nın yaka açığına elini soktuğunu belirten ayetlerde geçer.) “Hımar” kelimesi sırf başörtüsü manasına gelse bile bu ayetten başı örtmek değil, yine yaka dekoltesini kapatmak anlaşılacaktı. Üstelik başörtüsünü Kuran’a maletmek isteyen zihniyet, açık bir saptırma yaparak “felyedribne” fiilini “salsınlar” diye tercüme etmeye kalkmıştır. Böylece ayeti okuyan “başörtüsünü yaka açıklarına salsınlar” şeklinde okuyacaktır. Oysa hiçbir şekilde “darabe” kökünden türeyen “felyedribne” fiili “salsınlar” manasına gelmez. Bu fiille örtünün yaka açığına konulması yani kapatılması anlatılır. Kuran’da salsınlar, indirsinler manasında “felyüdnine” kelimesi kullanılır. Allah böyle bir ifade kullanmak isteseydi “felyedribne” fiili yerine “felyüdnine” fiilini kullanabilirdi. Bu örnek bize gelenekçi zihniyetin, kendi fikirlerini doğru çıkartmak uğruna gereğinde Kuran’daki kelimelerin manasını kaydırmaktan çekinmediğini göstermektedir.

 

Ayette diğer dikkat etmemiz gereken nokta “süsler” kelimesi ile neyin kastedildiğidir. Bizim kanaatimize göre “süsler” kelimesi ile özellikle “göğüsler” kastedilmektedir. Çünkü ayetteki tüm noktalarla mantıklı bir şekilde göğüs bölgesinin uyum sağladığı kanaatindeyiz. Birincisi, ayette yaka açıklarının kapatılması geçiyor, yaka açıklarından ise göğüsler gözükür. İkincisi, ayette gizlenen süslerin belli edilmesi için ayakların yere vurulmaması geçiyor. Ayaklar yere vurulduğunda vücutta belli olacak yer özellikle göğüslerdir. (sütyenin o dönemde icad edilmediğini düşünürsek bu daha da iyi anlaşılır.) Üçüncüsü, ayetten kendiliğinden görünenler hariç süslerin kapanması söylenmektedir. Ne kadar kapatılmaya çalışılırsa çalışılsın özellikle iri göğüsler, çeşitli fiziksel hareketlerde, hatta rüzgarın esmesiyle elbise yapışınca bile kendini belli edebilir. Ayetten bunun doğal olduğu anlaşılır. Dördüncüsü, ayette süslerin kimlerin yanında açılabileceği söylenir. Kuran’daki diğer ayetlerden kadınların bir kısmının iki yıl gibi uzun bir süre çocuklarını emzirdiğini görüyoruz. Kadının, babası gibi yakınlarının yanında, çocuğu acıktığında ve ağladığında onu emzirmesi gerekebilir. Ayetteki bu açıklamanın özellikle bu konuda kadınlara büyük kolaylık sağlayacağı kanaatindeyiz. Tüm bu izahlara göğüs gibi uyan başka bir bölge bulunmadığı için süslerle özellikle göğüslerin kastedildiği sonucuna varabiliriz. Süsler kelimesinden ziynet, takı gibi maddelerin anlaşılamayacağı ayetin bütünsel olarak ele alınmasıyla açığa çıkar. Çünkü ayette kadınların süslerini kendi kadınları yanında açabileceği geçiyor. Takı gibi maddeler tahrik unsurundan daha çok hava atma unsuru olabilir. Eğer bu hava atma olayı engellenilmeye çalışılsaydı, buna ilk karşı cins erkekler yerine, aynı cinsten olan kadınlar dahil edilirdi. Ayrıca ayakları yere vurunca hangi ziynet, takı eşyası belli olur? Kendiliğinden gözüken ziynet, takı ne olabilir? Araf suresi 31’de ziynet eşyalarının mescid yanında giyilebileceğinin söylenmesi, takıların cami yanı gibi en kalabalık yerlerde de teşhir edilebildiğini, yani saklanmasına gerek olmadığını gösterir. Görüldüğü gibi mantıksal bir elemeyle gidildiğinde ayetin özellikle göğüs bölgesinin kapanmasını vurguladığı anlaşılır.

 

-http://www.kurandakidin.net/bolumler/22basortusu.htm-

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 3 ay sonra...

İleride, hattâ çok yakın olmayan bir zamanda başörtüsü veya türbanın önce üniversitelerimizde okuyan kız öğrencilere, sonra resmi dairelerde çalışan bayanlara, daha sonra da orta dereceli okullarla ilk öğretim okullarında serbest bırakılacağını düşünüyorum.

 

Sizce de bu olacak mı? Eğer olursa ülkemiz için iyi mi olur, yoksa birtakım olumsuz gelişmelere mi yol açar?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 3 yıl sonra...

Rahat batmasın .düne kadar bu ülke İFLASTAYDI ,Cem Uzan PARSELLİYORDU, Sokalarda Mafya ve Çeteciler cirit atıyordu, Türk parası gazete kağıdıydı herkes Maaşını alınca Dolara çeviriyordu,Faili Meçhuller Ülkesiydi, Sıkıyönetimler, OHAL,ler ülkesiydi,yüksek enflasyon ve devalüasyonlar altında İNLETİLİYORDU, IMF ye Gırtlağına kadar BORÇ içindeydi, BİTİK VE TÜKENMİŞLİK içindeydi...

Oralardan bugüne Zenginliğe, Huzura, Ekonomisi ve sanayisi güçleniyor ve BÖLGESEL GÜÇ haline geliyor...

DERDİNİZ SEFALETE DÜŞMEK Mİ ?

Başbakanı Deli mi? millet için GÜÇLÜLERE, HORTUMCULARA, MAFYACILARA karşı çıkıyor ? siz ömrünüzde hangi Zalime ve Kabadayıya karşı Çıktınız?

Türkiye Avrupadan ve Dünyadan GÖÇ alan ülkedir bunun anlamını İDRAK edin sonra Suriyeye , ,İraka ,Pakistana, Afganistana, Yunanistana, İspanya ve İtalyaya, Libyaya KAOS ülkesine dönersiniz ..SOKAKLARDA GEZEMEZSİNİZ bundan 10 sene önceki Türkiye de buydu....

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Dün Türkiye Cem Uzan'lara parsellenmiyordu ama simdi Tayyib Erdogan ve ortaklarina parselleniyor bu belgelidir ama bu medya bunu yazmaz.

 

Türkiye kalkinmiyor kim kalkiniyor diyorsa gercekleri gormuyor birakin kalkinmayi battigini rahatca görebilir.

 

Rahat batmasinmis;bu ifade zaten basbakanin agzindan cikan ifadelerdir yani sahibinin sesi gibi konusmak gercekleri inkar etmektir.Parti reklami yapmaktir.Ben 10 yil önce daha cok rahattim,ama simdi Fetulahin polisleri emniyeti isgal ettiler.Rahmetli Hablemitoglu'nu ortadan kaldirdilar cünkü Ftipi güvenlik güclerinin gercek yüzlerini ortaya cikardi.

 

Türkiye'de eger bugün kaos yoksa bu Türkiye'nin kalkinmisligindan,insanlarin rahat olmasindan degil,korkudandir.Cünkü Fasizm yönetimler korku verir insanlara.Insanlar yarinindan korkuyorlar.Türkiye 90 yillik Cumhuriyet tarihinde hicbu kadar zillete düsmemistir.Sokaklarda gezinemiyecegimiz günler cok yakindir.Cemaatin polisleri simdilik bu konuda egitim almaktadir,yarin Devrim Muhafizlari olarak onlari taniyacagiz.Henüz cicim aylarini yasiyoruz ve bugünleri arayacagiz.

 

AKP hortumculara karsi cikar gibi görünürken aslinda kendi hortumcularini yaratmistir.Bunlarinda belgeleri mevcuttur yani iskembeyi kübradan atilmiyor bunlar.Tuvalet acilisi yapipta bunu Türkiye'ye büyük hizmet diye sunanlarin kirli camasirlari tek tek ortaya atildikca,cok büyük bir piskinlikle bunlar inkar ediliyor.

 

Basbakan Erdogan,kendini kurtarmak icin teröristlerle yaptirmis oldugu pazarligi sorgulamak isteyen savciyi görevden aldirip üstelik teröristlerle pazarlik yaparak Türkiye'yi bölenlerle isbirligi yapan kisi icin özel yasa cikartti.Secimlereden önce terör yapmayin biz kazanalim sonra devam edersiniz diye verilen sözler artik bulvar gazeteleri gibi hertarafta yaziliyor.

 

Türkiye diktatörlükle yönetiliyor.

 

Türkiye son 10 yilda cok seyler kaybetti;önce haysiyetini.9 kisinin katledildi Mavi Marmara gemisinde.Büyük Türkiye'nin yüksekten atanlari Israil'e özür diletemediler.Askerimizin basina cuval gecirildi,nota ver diyenlere"MÜZIK MI KI NOTA VERELIM"diye alay ettiler sonra da askerimizin basina cuval gecirenlerin generalini kirmizi haliyla karsiladilar.Irak'ta bir milyon müslüman katledildi HACLILAR tarafindan,Suriye'ye erkeklik taslayanlar Irak icin killarini kipirtatmadilar bir de üstelik Amerikan askerlerinin sag salim evlerine dönmeleri icin duaci olduklarini söylediler.Teröristler Habur'da kahramanlar gibi karsilandi,onlarin öyle karsilanmalari icin talimat basbakandan geldi.Türkiye son 10 yilda resmen satilmistir ve hala satilmaktadir.Bizden öncekiler hicbirsey yapmadi diyenler o yönetimlerin zamaninda yapilan tüm tesisleri sattilar,kendileri ise hicbirsey yapmadilar,yabancinin atiyla gerdege girdiler.

 

Daha yazilacak cok seyler var ama,inaniyorum ki kitaplar dolusu da yazilsa inkarcilar yine inkar edeceklerdir.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.