Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

İsimler ve karekterler


Misafir demirefe

Önerilen İletiler

Belli bir ismi taşıyanların belli bir karektere sahip olma olasılığı bana hep ilginç gelmiştir. Böyle bir bağıntının olup olmadığını belirlemeyi çok isterdim. Ancak bunun bir kaç gözlemle sınırlı bir edinimle yapılamayacağını farkettim. Eğer belli bir katılım olursa internet üzerinden belli özellikler doğrulanabilir diye düşündüğüm için bu başlığı açtım.

 

Bu konuyu ilk düşündüğümde kaderci bir yaklaşım konusu olup olmayacağında tereddüt ediyordum. Böyle ele alınmasını istemiyorum. Yani bir burçlar meselesine dönüşmesini istemiyorum. Belli burçlara belli özellikler atfetme gibi belli isimlere belli kaderler atfetmek istemiyorum. Konuyu tamamen nedensel bağlamda ele almak istiyorum.

 

İsmin ne gibi nedensellikleri olabilir? Anne babanın sosyal statüsünün, kültürel eğilimlerinin göstergesi olabilir. Çocuklarından beklentilerini ve onu nasıl yetiştirmek istediklerinin bir göstergesi olabilir.

 

Ve bence işin önemli yanı, bu işin altından kader diye kabul ettiğimiz konunun tamamen nedensellik olduğu çıkabilir.

 

Hemen bir örnek vermem gerekirse adı Dilek olanların başarısız evlilikler yaptığını gördüm. Konu çok dikkat çekiciydi, tanıdıklarım arasında bulunan tüm Dilek'ler eşlerinden boşanmıştı. Bu tesadüf olabilir mi? Çocuklarımıza isim koyarken onların kaderlerini çiziyor olabilir miydik?

 

Sonra bir şeyin farkına vardım ki Dilek'ler asi, başına buyruk ve erkek egemenliğini reddeden tiplerdi. Neden böylelerdi? Çünkü böyle yetiştirilmişlerdi. Sonra hayretle gördüm ki Dilek'lerin babaları ilk çocuklarının kız olmasını isteyen erkeklerdi. Bunun sonucu olarak da babaları ile sevgi bağları çok güçlüydü. Zaten bu yüzden kızlarının adını Dilek koymuşlardı. Onun kız olmasını dilemişlerdi çünkü. Bunun sonucu olarak da her erkekte babalarında gördükleri güçlü güvenilirliği arıyor ve bulamıyorlardı. Sonuç boşanma oluyordu.

 

Başka isimlerin de belli özelliklere sahip olduğunu görmüşümdür. Örneğin tüm Ömer'lerin istisnasız maço, sert, kaba ve nezaketsiz oldukları gibi maalesef olumsuz bir gözlemim vardır. Adı Ömer olanlar bu işe ne der bilmem ama doğru yanlış gözlemim böyle. Osman'lar tersine nazik, duygusal ve yumuşak oluyorlar.

 

Ayşe'ler fettan ve kurnaz, Fatma'lar saf ve iyi niyetli oluyorlar. Emine... Onlar dürüst, sakin ve itaatkar kadınlar. Hatice'ler karmaşık. Güçlü, buyurgan ve disiplinliler. Bu konuyu kaderci bir yaklaşımla ele almamakta direnmeme rağmen bazen o kadar belirgin oluyor ki kaderci bir duyguya kapılıyorum. Zaten nedensellik budur. Belli nedenlerin belli sonuçları vermesinin sonuçların planlanmış ve amaçlanmış olduğu izlenimi vermesidir. Bu konuda en önemli çekincem belli bir kaç örnekten genellemeye gitmek istememem.

 

İnternet ortamına bu yüzden taşıdım. İzlenimler tutuyorsa genelleme genişletilebilir...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...

sayın demirefe

bu konu birkaç yıl evvel benim de dikkatimi çekmişti...gerçi dediğiniz gibi genellemek çok zor ama yine de ilgiçekici...

mustafalar sinirli oluyorlar....hüseyinlerin de biraz deli (dolu) olduklarını düşünüyorum...ömerler için bir tesbit daha ..inatçı ama akıllı oluyorlar...

betül isminde çok kişi tanıyorum ve o kadar sakin ve uyumlular ki...hayret verici...

furkan isimli ne kadar çocuk biliyorsam inanılmaz derecede yaramazlar...garip..

aklıma bu kadarı geldi..yine hatırlarsam bazı tespitler yazarım...

 

benim adım mı??? çok yaygın olmamakla beraber fena sayılmaz... :wub:

selamlar....

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

HANGİ HARF NEYİ İFADE EDİYOR...

 

A: Algılama gücü ve mantık yürütme kabiliyeti yüksek kişilerdir.

 

B: Ön sezileri kuvvetli kişilerdir, olaylar karşısında hiçbir zaman umutlarım kaybetmezler.

 

C: Güzel sanatlara yatkınlıkları vardır. Duygusal kişilerdir.

 

Ç: Zevkine ve sefaya düşkün kişilerdir.

 

D: Üstün gücü temsil eder; hırslı ve zorluklara direnen kişilerdir.

 

E: Ruhsal karışıklığı temsil eder, bu kişiler üzüntü ve sevinci bir arada yaşarlar, ruhsal gel gitleri vardır.

 

 

F: Sakin kişiliği ifade eder, uysal ve güvenilir kişilerdir.

 

 

G:İnatçı kişilik, gerginlik ve üstün güçlere sahip olma arzusu.

 

 

H: Sakin, durağan kişilik.

 

Iİ: Hassas, duygusal ve kırılgan kişilik.

 

J: Kaprisli, kıskanç kişilik.

 

 

K: Başarılı, unvan sahibi, daima yükselen kişilik.

 

 

L: Sanatsal yönleri olan kabiliyetli kişilik.

 

 

M: Ticarete yatkın, zeka seviyesi yüksek kişilik.

 

N: Üstün güçleri olan ve sağduyu sahibi kişilik.

 

OÖ: Gizemli kişilik, gizliliği sever, duygularını kolay kolay açığa vurmaz.

 

P: Kendinden emin kişilik, girdikleri ortamda kendine güvenli davranışlarıyla dikkat çekerler.

 

R: Tereddütlü kişilik, karar vermekte sürekli zorlanırlar.

 

S Ş:Aşırı hayalperestlik, sık sık hayal kurarlar.

 

T: Ketumdurlar, duygularım karşısındakine çok zor açarlar.

 

UÜ: Durgun görünümlü, çok ağır hareket eden kişilerdir. İşlerini yavaştan alırlar.

 

V: Kendi içine dönük, umursamaz kişilik, bana dokunmayan yılan bin yıl yasasın diye düşünürler.

 

Y: Geçmişteki İzleri, üzüntü ve diğer olayları sürekli yaşarlar, geçmişlerini asla unutmazlar, ancak güçlü kişilik yapıları vardır.

 

Z: Bilimle uğraşan, okumayı seven, akademik anlamda başarılı kişilik.

 

 

bu harfler de enteresan...bilimsel olmamakla beraber ben denedim tutuyor yüzdeyüz olmasa da şaşırtıcı ....

 

bir de konyada mevlananın torunlarından olan biriyle tanışmıştım....bana isimlerin sonunun A ile bitmesinin çok güzel olduğunu söylemişti.....ucu açık bir hece....kapalı değil...bilgiye açık ...hoşgörüye açık....aşkın olana doğru ilerler...falan gibi şeyler söylemişti.....

benim ismim de A ile bitiyor..söylenenler doğruysa eğer.... :wub:

selamlar...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Babam bana bir gezegen ismi vermiş....

 

İsmimle ilgisi var mı bilmiyorum ama, ben gökyüzünü çok severim, bakmak bana huzur ve mutluluk verir.

Çocukken de rüyalarımda sürekli uzayda dolaşırdım.

Şimdi de öyle, hala gökyüzüne, uzaya çok meraklıyım.

 

İsmi Umut veya Ümit olanlar genellikle dramatik bir hayat sürüyorlar. Bu da benim saptamam.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Babam bana bir gezegen ismi vermiş....

 

İsmimle ilgisi var mı bilmiyorum ama, ben gökyüzünü çok severim, bakmak bana huzur ve mutluluk verir.

Çocukken de rüyalarımda sürekli uzayda dolaşırdım.

Şimdi de öyle, hala gökyüzüne, uzaya çok meraklıyım.

 

İsmi Umut veya Ümit olanlar genellikle dramatik bir hayat sürüyorlar. Bu da benim saptamam.

Genelde "Zuhal" adını alan kimseler hep gökyüzünü seyretmeye ve hayale dalmaya bayılırlar.

Bu açıdan birazda romantiklik vardır sanırım bu ismi alanlarda...

 

İsim verme konusunun "Kişilik" ile dolaylı bir ilişkisi olabilir.

Ama bu, "bir ismin belli bir özelliği var ve o ismi alan çocuk o özellikte olur" anlamında değil.

 

Şimdi şöyle düşünelim:

 

Sizin belli başlı huylarınız ya da kabulleriniz var diyelim.

Bu kabullerinizin toplumdan yansıdığını ise sakın unutmayın...

 

Siz toplumla kaynaştıkça mesela burada isimlere kişilik yüklediğimiz gibi

Bazı göze çarpan isimlere sahip insanların göze çarpan özelliklerini,

İsimleri ile özdeşleştiriyorsunuz bilinçaltınızda.

Yani şu an burada yaptığınız gibi...

 

Böylelikle her isme ait bazı kişilik özellikleri yüklemiş oluyorsunuz.

İleride bir çocuğunuz olduğunda da çocuğunuzun elbette ki sizin hoşunuza giden bazı kişilik özelliklerine sahip olmasını istiyorsunuz, ki zaten çocuk yapmanın psikolojik ve sosyolojik nedeni budur.

 

Böylelikle sizin çocuğunuzda görmek istediğiniz kişilik özelliği, hangi isim ile özdeşleştirilmişse

Çocuğunuza o ismi veriyorsunuz.

Ve elbette ki çocuğunuzu o kişilik özelliğine sahip olması açısından yetiştirdiğinize göre, aşağı yukarı onun sahip olduğu kişilik, çocuğunuza verdiğiniz adla sembolize olmuş isimle otomatik olarak özdeş oluyor.

 

Mesela "Deniz" ismi 70lerden sonra hep "Asi, İsyankar, Devrimci" babalar tarafından verilmiştir çocuklarına genelde.

"Muhammed" ismi, çocuklarının naif ve dindar olmasını umdukları ailelerce verilmiştir ve çocukları aşağı yukarı o kişilikte yetiştirilmiştir.

"Devrim" "Özgür" "Evrim" gibi adlara sahip insanlar niçin isimleri ile örtüşen kişiliklere sahiptirler mesela?

Ya da geleneksel ailelerde dedelerin ve nenelerin adları verilir ve sonra o çocuğun dedesine ve nenesine çektiğine şaşılır kalınır.

 

Mesela benim adım vefat eden dayımın adıdır. Ve ben onun çalışkanlığı, zekiliği, dürüstlüğü, sevilmişliği, inatçılığı gibi anıları anlatılarak büyütüldüm. Şimdi annem bana diyor ki "-Aynen dayına benziyorsun.". Oysa dayımı ben hiç görmediğim gibi üvey dayım olduğu için kan bağımızda yok aslında... Kaldı ki zeki ya da çalışkan olduğumu pek düşünmüyorum.

 

Ya da kardeşim; Dedemin adını almış. Dedem ele avuca sığmaz, kendi dediğinden öte gitmez ama çokta uyumlu birisiymiş. Kardeşimde hep onunla özdeşleştirilerek büyüdü, çünkü babam ismini koyduğu kişiyi kardeşimde görmek istedi... Kuzenimde kardeşimle aynı ada sahip ve hemen hemen aynı kişiliği sergilerler ve babam ile amcam onların huylarının aynen dedeme benzediğini söylerler...

 

Kısaca biz toplumdan bize yansıyan isimlere bilinçaltında birer kişilik özelliği belirliyoruz.

Sonra doğacak çocuğumuzun hoşumuza giden örnek bir kişiliğe sahip olmasını istiyoruz.

Sonra çocuğumuza ona tanımladığımız kişilik özelliği ile özdeşleştirdiğimiz ismi veriyoruz.

En sonunda da çocuğumuzu, daha ismini verirken tayin ettiğimiz kişilik özelliği ile yetiştiriyoruz.

 

E bunu herkes böyle yaptığı içinde hemen hemen aynı isimler

Aynı kişilik özelliğine sahip olmuş oluyor...

 

Tabi bu bilimsel bir tespit değildir kesinlikle

Ama herşeyin bir nedeni vardır, unutmayın...

 

Saygılarımla...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Genelde "Zuhal" adını alan kimseler hep gökyüzünü seyretmeye ve hayale dalmaya bayılırlar.

Bu açıdan birazda romantiklik vardır sanırım bu ismi alanlarda...

 

Eyvah!! Sevgili Tengeriin Boşig adımı çözdü....Ne olacak şimdi? (O zaman, sen de bana ismini borçlusun)

Evet, çok duygusal ve hassas olduğum kesin. Ama hayalci değilimdir. Tam tersi gerçekçiyim.

 

 

Mesela benim adım vefat eden dayımın adıdır. Ve ben onun çalışkanlığı, zekiliği, dürüstlüğü, sevilmişliği, inatçılığı gibi anıları anlatılarak büyütüldüm. Şimdi annem bana diyor ki "-Aynen dayına benziyorsun.". Oysa dayımı ben hiç görmediğim gibi üvey dayım olduğu için kan bağımızda yok aslında... Kaldı ki zeki ya da çalışkan olduğumu pek düşünmüyorum....

 

 

Kendine haksızlık etmemelisin. Annen haklı. Bence sen, dayının "tıpkısının aynısısın" :clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Eyvah!! Sevgili Tengeriin Boşig adımı çözdü....Ne olacak şimdi? (O zaman, sen de bana ismini borçlusun)

Evet, çok duygusal ve hassas olduğum kesin. Ama hayalci değilimdir. Tam tersi gerçekçiyim.

 

Kendine haksızlık etmemelisin. Annen haklı. Bence sen, dayının "tıpkısının aynısısın" :clover:

 

E benim adımı herkes biliyor ki! :D

Ayrıca ben adınızı severim, güzel bir isimdir, oradan tahmin ettim...

 

Valla eğer zeki olsaydım bugün Ales sınavında 10 tane soruyu zamana yetiştirebilirdim...

Bitiş zili çaldığında 80 sorudan 70incisinde idim ne yazık ki :(

Gerçi en fazla 5 yanlışım çıkar ama olsun, 10 tane boş bırakmam iyi olmadı... :D

 

Neyse artık Mayıs sınavında daha iyi ayarlar ve tamamını yaparım...

 

Benim adımda sizin benim için yaptığınız şeyi niteliyor:

"Ahmet" : Övülen, övgüye layık olan... :blushing:;)

 

Saygılarımla...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu konuda halk arasındaki söylentilerden: "Adı verilene çeker" Böyle bir şey herhalde olamaz, söylentidir.

 

Boşig'in önerdiği bilinçli konulan isimler zaten bir nedensellik bağı oluşturuyor. Benim baştaki teorim gayet uyumlu bir evlilik yaşayan bir Dilek tanımamla sarsıldı. Bu varsayımın ardından "öyle mi? Al sana bir Dilek, bak bakalım varsayımın çok mu doğru?" denir gibi karşıma çıktı. Yakından tanıyanlara iyice sordum: Nasıl gidiyor evliliği? diye ve çok iyi dediler. Yalnız eşinin çok anlayışlı ve uyumlu olduğunu söylediler, belki bu veri benim varsayımı kurtarır. Yani eşinin uyumu sayesinde iyi gidiyor, yoksa kötüye giderdi gibi...

 

4mevsim, senin getirdiğin ayrıntılar da artık işi iyice dallandırdı budaklandırdı. Bu kadar ileri gider mi bu varsayım? Senin adında olanlar benim gördüğüm kadarıyla duygusal ve anlayışlı oluyorlar. Biraz da alıngan... 6. hislerinin kuvvetli olduğuna dair bir özgüvenleri oluyor. Bilmesem de hissederim diye düşünüyorlar. Böyle düşünmekte haklı olmalarını sağlayacak bir yetenekleri var mı bilmiyorum. Yalnız şu a ile başlayan isimler bana mantıklı geldi. Hani a ile başlayan tanımlar bir şeyin ne olmadığını kesin belirtir, ayrımı yapar. "Ametal" metal değil. "Asosyal" sosyal değil. "Atipik" tipik, sıradan değil. Bu tanıma yardımcılık açısından mantıkla ilgisi var gibi. A ile bitenlerin mantığını da kavradım: Bu genelde a ile biten isimlerde a'nın uzatılmasından. Büşrâ, Ceydâ, Esmâ, Semâ, Hülyâ... Bu uzatma bir soyutluk katıyor. Sırası gelmişken Ceyda en anlamlı bulduğum isimdir. Şu "D" nin gücü demirden gelmesin sakın? Ama "C" de bir kibarlık, bir zerafet olduğu kesin. "Z" hakkında çok spekülasyon yapılmıştır. "Karınca Z" filmi vardı. Bu harfin kişilik, liderlik ve gizli bir üstün potansiyeli simgelediği düşünülmüş.

 

Bana eskiden Nihan ismi çok esrarengiz gelirdi. Bu isimde bir kız vardı komşumuz. O kadar derin bakardı, o kadar sakin ve durgun fakat derin bir tavrı vardı ki, onu gördüğümde elim ayağım birbirine dolaşırdı. Bakışlarını ve duru yüzünü rüyamda görürdüm. Fakat benden oldukça büyüktü, ben de çocuktum. Hep onun kiminle evleneceğini merak ederdim. Ne yazık ki bunu hiç öğrenemedim, o mahalleden taşındık. Bir de Sema vardı, o da benden epey büyüktü. Onu özgüveni ve kararlılığı, boyun eğmemesiyle hatırlarım.

 

Bu konudaki psikolojik çözümlemelerden biri de bazı insanların isimlerinin altından kalkamadıkları şeklinde. Bu yüzden çocuklara çok iddialı isimler konmaması öneriliyor. "Muhammed" bunlardan biri. "Şahin, Aslan" şimdi pek konmuyor zaten. "Yeter, İmdat" isimlerinin sevgi eksikliğine neden olduğu da var. Bir gurbetçinin memleket hasretiyle kızına "Türkiye" adını koyduğunu duymuştum. Bu tür popüler isimler de tercih edilmemeli. Çünkü her söz edildiğinde ismi taşıyanın kafası karışıyor. Kendisinden bahsedilip edilmediğini anlamak için dikkati dağılıyor. Düşünün, milli maç var ve bir stadyum dolusu insan "Türkiye... Türkiye..." diye tempo tutuyor. Bunun kendi olmadığını bilse bile duygularına hakim olamaz.

 

E ne yani, kız olsam benim de mi adım Zuhal olacakmış? Uzay benim için öyle büyük bir tutku ki, bunu kelimelere dökmem imkansız. Bu tutkuyu nasılsa astronot olamam diye umudu keserek frenleyebiliyorum.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

E ne yani, kız olsam benim de mi adım Zuhal olacakmış? Uzay benim için öyle büyük bir tutku ki, bunu kelimelere dökmem imkansız. Bu tutkuyu nasılsa astronot olamam diye umudu keserek frenleyebiliyorum.

 

Demirefe, uzay benim için de büyük bir tutku...Şöyle bi uzay gemisine binsem de gezebilsem....Böyle bir fırsat doğarsa seni de çağırırım, söz :)

 

İsimlerle kişiliklerin bağlantılı olduğunu düşünmüyorum. Her insan ayrı bir dünyadır, ayrı bir kişiliktir.....diyorum

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Demirefe, uzay benim için de büyük bir tutku...Şöyle bi uzay gemisine binsem de gezebilsem....Böyle bir fırsat doğarsa seni de çağırırım, söz :)

 

İsimlerle kişiliklerin bağlantılı olduğunu düşünmüyorum. Her insan ayrı bir dünyadır, ayrı bir kişiliktir.....diyorum

 

Bana da yer ayırın...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

halkalıyıldız, uzay seyahati tabii ki bir espri ve hayal, ama önemli olan niyet, onun için teşekkürler.

 

Fakat uzay yolculuğuna çıkılmasa da uzayla ilgilenilebiliyor. Yani astronot olmadan astronomi ile ilgilenmek mümkün. Bunun için başımızı göğe kaldırmamız yeterli. Gibi gözükse de değil, çünkü hava ve ışık kirliliği yüzünden gökyüzünü doğal haliyle izlememiz imkansız. Esasen bizler gökyüzünden mahrumuz. Ben şahsen ömrümde sadece bir kaç kez berrak gökyüzü görme şansı yakaladım. Bunun için havada nemin az ve çevrede ışık olmaması gerekiyor. Fakat yeterli koşulları yakaladığınızda çok muhteşem bir manzara ile karşılaşıyorsunuz. Bu kesinlikle yeryüzünde görülebilecek en muhteşem şey...

 

Fakat sadece bu manzarayı görmek de yeterli değil. Görülen, kum gibi sayısız yıldız. Düşünülecek en anlamsız şey, noktaları birleştirip çeşitli şekiller elde etmeye çalışmak. Bunun hiç bir anlamı yok. Çünkü noktaların bazıları gerçekten yıldız olmakla birlikte çoğu yıldız kümesi veya galaksi. Bunlar yıldızdan son derece büyük yapılar olduğu halde uzaklıklarından dolayı yıldızlarla aynı görünüyorlar. Ayrıca şekli oluşturan noktalar sadece bizim bakış açımızda yakınlar. Gerçekte aralarında hiç bir bağıntı yok. Evrensel kütleçekimin dışında...

 

Sadece yıldızlar olarak gözlemlediğimiz yapıların gerçekte boyutlarını bilmek ve o gözle bakmak ise bambaşka bir bakış açısı kazandırıyor. Şöyle bir şey söyleyeyim: Samanyolu olarak gördüğümüz bulut, galaksimizin görüş alanımız içinde kalan sadece çok küçük bir parçası. Bir galaksinin boyutlarını hayal etmek imkansızdır. Evrenin yapısını ancak bazı modellemelerle minyatürleştirerek kavrayabiliriz. Bunun için güneş sisteminden başlamak gerekir.

 

Örneğin güneş bir futbol topu olursa (yaklaşık 30 cm. çap) dünya ne kadar uzakta ne kadar çapta olur? Bu, evren modeli için çok komik küçüklükte bir ölçek ama boyutlar büyüdükçe aklın iflasını görmek için buradan başlamak gerekiyor.

 

Hiç bir uzay yolculuğu bizi bu boyutlarda yolculuğa çıkaramaz. Bunun için sadece hayal gemisine binebiliriz...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

lisede arkadaşım vardı dilek ..evlendi ve 1 yıl sonra boşandı...başka da dilek tanımam...bu tabi tezinizin benim açımdan yüzde yüz doğru olduğu anlamına gelir mi bilmiyorum.. :)

harflerle ilgili listeye bakarken isminizi oluşturan harflere ek tek bakmanız gerekiyor...mesela ali...a .. l..i...her harfin anlamına ayrı ayrı bakıp karakterinizin farklı yönlerini görebilir mişsiniz..???!!!

fal gibi biraz ama ilgi çekiyor işte ...karakter okumayla ilgili olan argümanlar hep ilgimi çekmiştir...bilimsel olmasa da...

 

bazen moda isimler oluyor...berdan ceylan seymen vs...bu tarz isimlerde yaşadığı dönemin hayata bakışını değer yargılarını yansıtan bir kuşatmanın dışına çıkamıyor olabilirler...ortak durumlar olması bu nedenden olabilir belki de...

selamlar..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İşte Dilek kuramına bir destek daha. İş, arkadaş, akraba ve yakın çevreden örnekleri fazla olunca bu özellikle dikkatimi çekmişti. O değil de şimdi adı Dilek olanlarla ilgili anket düzenleyeceğim neredeyse. Bir de “bu adam benim evlilik hayatımla niye ilgileniyor?” diye huylanan olup başımı derde sokmayayım.

 

Fakat bu ismi oluşturan tüm harflerden karekter çözümlemesine gitmek herhalde tam bir astroloji alternatifi olur. Bazı firmalar işe eleman alırken burcunu soruyorlarmış. Bana kalsa bunu anca manken ajansları filan sorardır, fazla ciddiye alınacağını sanmıyorum.

 

Bir de harflere rakam atanarak yapılan ebced hesabı var bilirsiniz. Bir ara ben de kendimce harflere rakam değerleri atayarak bir şifre sistemi geliştirmeye çalışmıştım. Sonra da belli kelimeler arasında sayısal bağlar kurmaya çalıştım. Mesela iki sözcüğün sayısal değerlerini toplayıp tekrar harflere çevirdiğinde nasıl bir sözcük çıkıyor ve bu sözcük o iki sözcüğün bir araya gelmesi hakkında anlamlı bir veri oluşturuyor mu gibi…

 

Bunların bir hobiden öte gideceğini sanmıyorum. Belli tipik özellikleri belli gruplara ayırıp yükselen, düşen filan ikincil veri grupları ile biraz da karmaşa getirdin mi inandırıcı olur. Tıpkı kader düşüncesinin determinizme öncülük etmesi gibi, bu tür çabalar belirlenimcilik anlayışına zemin hazırlamışlar. Tüm çabamız geleceği belirlemek adınadır. Önce bilgi adına her kaynaktan faydalanmaya çalışmışız, sonra bunları kategorize edip deneysel, tekrarlanabilir ve kanıtlanabilir olanları sistematikleştirmişiz. Alternatif seçenekleri de göz ardı etmemeye eğilimliyiz.

 

Ben kişisel kaderlerimizin önemli olmadığını düşünüyorum. Bir şekilde hepimiz aynı sonları paylaşacağız. Bunun ne şekilde olacağı önem taşımıyor. Tümel olarak oluşumun geleceğine odaklanmak gerektiğini düşünüyorum. Bir anlamda benlik kaygısını aşmak gerekiyor. “Ben ne olacağım?” Bu anlamsız bir kaygı. Bu kaygı tabii ki doğal ama bunu tırmandırmak yararlı değil diye düşünüyorum. En derin kaygılarımızdan biri beden bütünlüğümüzün bozulmasıdır. “Tek parça olarak dönmeye çalış” denir ya, bence müthiş esprili bir söylemdir. Bir yerimizin kanaması bile bir doku kaybıdır.

 

Epiktetus’un güzel bir anlatımı vardır: Topraktan yapılmış bir çömleğe sahipsen bir gün kırılıvereceğini bilmen gerekiyor. Neden bir cam eşyamız kırılınca tuhaf paniksi bir duygu geçiririz? Çünkü bu gerçeği hatırlamamızı sağlar da ondan. Her gün içinde çayımızı yudumladığımız bardak birden elimizden kayar ve bir saniye içinde artık onunla çay içemeyeceğimiz gerçeğiyle yüz yüze kalırız.

 

Tüm hayatımız bu gerçeğe uyum sağlamaya çalışmakla geçiyor diyebilirim…

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

sayın demirefe

burçların sorulması belki çok bıkkınlıkla karşlayacağımız bir durum ama daha ilginç olanı var....kan gruplarına göre iş başvurularının değerlendirilmesi...

gerçi konu başlığını dışında birşey ama aklıma geldi birden...bir arkadaşım kan gruplarına göre diyet isimi bir kitap okuyordu...merak edip inceledim aslında kan grupları üzerine bir incelemeyle yola çıkılmış....kan gruplarını tarihsel kökeni ve oluşumu ...ve karakterler eğilimler üzerine etkiler gibi...sonunda da uygun besin ve diyet önerileri vardı tabi ki...ama orada dikkatimi çeken B rh NEGATİF kanda olanların iş başvurularının kabul edilmediği bir olaydan bahsediyordu...yazarın yorumuna göre bu grupta olanlar işlerinde sebatkar olamazlarvs vs gibi ...A grubu çiftçi grubuymuş...O medeniyetle ortaya çıkmış gibi tarihsel tespitler...ne derece güvenilir bilemem...yabancı bir doktordu kitabın yazarı ve yine doktor olan babasının başlattığı çalışmaların devamıymış....

selamlar...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kan gruplarıyla ilgili kitaptan daha geçenlerde bir arkadaş bahsetti fakat o da kitabın adını ve yazarını hatırlayamadı. Hatta dediğine göre doktor yazarın babası da hakimmiş ve bütün suçluların kan grubu kayıtlarını toplamış...

 

Hatta hangi toplumlarda hangi kan grubunun ağırlıkta olduğuyla ilgili bir çalışma yapılmıştı sanırsam.

 

Bu kesinlikle olabilir bir şey. Farklı kan gruplarının oluşumuna mutlaka ki farklı nedensellikler yol açmıştır. Nedensellikleri geriye doğru izlemek bazen daha zor ve karmaşık olabilir. Çok paradoksal ama bazen geleceği görmek geçmişten daha kolay olabilir...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.