Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

ANAYASADA KILIK KIYAFET


Misafir demirefe

Önerilen İletiler

Başörtüsüne hoşgörülü bakmak, bu dar kafalılığın devamına hoş görüyle bakmaktır. Bu tartışmayı bitirmek ve "üniversite okumanın kuralı budur" deyip tartışmaya noktayı koymak gerekiyor. Bu işi gündemde sıcak tuttukça ülke enerji ve zaman kaybedecek. Prim gören dar kafalılık beslenmeye devam edecek. Tartışmayı ancak bu tavır bitirir.

 

hoşgörüsüzlük misli ile karşıtını doguruyor.

bugün konunan sözde kurallar, bir başkasına hak doguruyor.

bu işi gündemden indir, hadi indir, buyur...

inmeyecek, inmez arkadaşım,

****

ben sana söyleyeyim bu işi engellemenin yolunu;

baskı ve dayatmalara sürekli devam etmek, başka yolu yok.

 

laikçi zorbaların dar kafalılıgı kendi karşıtlarını yaratıyor, bu iyi bir şey degil..

senin hak olarak kendine biçtigini bir başkasıda kendisine biçiyor.

burada asıl olan tek fark güç, evet güç..

 

Türkiye eger İran olursa- zorla baş kapatmak gibi dinin özünden ayrı- bunu laikçi dar kafalı zorbalar saglayacakdır, sanılanın aksine.

hiç bir şeyi insan hayatından zor kullanarak atamazsınız, hiç bir ülke yöneticisi kendi halkının inanç degerleriyle bu kadar kavgalı olamaz, bu apayrı bir durum olsa gerek.

 

başörtüsünün üniversitelerde yasak oldugu dünyada tek ülke Türkiye'dir...

bu sizede garip gelmiyor mu?

 

zulüm ile 'adam' olunmaz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • Cevaplar 80
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Başörtüsüne karşı hoşgörüsüzlük diye bir şey yok. Varsa da bu tamamen inatlaşma sonucu oluşmuş yapay bazı yerel münferit olaylar. Bunlar da olmasa tabii iyi olurdu ama, inatlaşma bunları sonuç verdi. Mezuniyet törenine başörtülü anneyi almama, orduevlerine başörtülü misafirleri almama gibi… Bunlar tamamen inada inat tarzı aşırılıklardı, olmamalıydı. Bunlar büyük ölçüde aşıldı zaten, böyle şeyler duymuyoruz artık.

 

Oruç yedi diye adam dövülür, millet “hak etmiş” dercesine suskun kalır, bir başörtülü bir yere alınmaz, ortalık ayağa kalkar. Zaten bu önyargıları aşamadığımız için demokrasiyi başaramıyoruz ya! Başörtüyü yasaklıyoruz filan diye değil. Bu dini önyargıları aşmak zaten bütün çaba. Aşamadığımız sürece böyle olumsuz inatlaşmalar olacak. Demokrasinin önündeki en büyük engel dinsel önyargı ve katılıklardır. Biz de zaten bunu aşalım diye çaba gösteriyoruz. Başörtüsü "hâşa indirilmez bayrak" gibi kutsal sembol olarak taşınarak, erkek nazarı kadın saçını benzine değen kıvılcım gibi tutuştururmuşçasına inat yapılarak gerilim üretiliyor ve tepkiler de oluyor haliyle.

 

Dolayısıyla laikçi zorbalık diye bir şey yok. Gerçek laisizm yok diyorsanız, bunun önündeki engel de dini katılıktır. Kimse zorla bir şeyi atmaya da kalkışmıyor. Ben hiç yolda yürürken başörtüsü başından çekilen bir kadın duymadım. Şimdi iyi ki akla getirdik, biri kalkar provokasyon için yapar mı yapar! “Vay bacılarımızın başörtüsünü çekmişler, yürüyün ehli İslam!”

 

Başörtüsü ile üniversiteye girilmeyen tek ülkenin Türkiye olduğu belki doğrudur, bilmiyorum. Doğru varsayalım. Bunda bir acaiplik yok. Çünkü İslami taassuptan kurtulup laik demokratik bir ülke olmayı tam olmasa da büyük ölçüde başaran tek İslam ülkesi de ondan.

 

İçlerine sindiremedikleri de bu zaten. Nasıl olur da tüm İslam ülkeleri dini taassup içinde bocalarken Türkiye bundan kurtulabiliyor? Aman ha yüklenin, çıkamasın, geri indirelim. Dert bu. Bu uğurda din ve gelenek konusunda daha katı olan Kürt vatandaşlarımızı kışkırtmaları da sırf bu yüzden. Yoksa Kürt vatandaşlarımızı sempatik filan bulmuyorlar.

 

Şunu çok kesin söyleyeyim: İslamcı bir silahlı ayrılıkçı Kürtçü hareket çıksa, PKK yı hemen bitirirler. Asıl beklenti bu. Hizbullah bunun denemesiydi, olmadı. Bize de yutturdular, Hizbullah bir iki PKK lıyı infaz etti, işte bu yolla PKK durdurulur diye bir dönem Hizbullah’a pek ses çıkarılmadı. Ama gidişin nasıl tehlikeli olduğu görülünce Hizbullah’ın tepesine binildi ve çökertildi.

 

Her zaman söylediğim gibi: Din soyut ve belirsiz bir alandır, bu alanda hiçbir ispat ve çürütme, mantık yürütme yapılamaz. Bu yüzden her türlü çatışmaya her an yol açması mümkündür. Bu alanda oynamak, ateşle oynamaktır, bir toplumu dinamitleyeceksen din üzerinden istismar yap. Hem kolaydır, hem etkili. Tabii toplum buna geliyorsa! Biz gelmemeliyiz…

 

Tam başörtüsü gerilimi soğuma sürecine girdi, anayasa çalışması ortaya atıldı ve olmayacak bir şey: Anayasada kılık kıyafet! Yine gerilim…

 

Bu iş pis pis oyun, tezgah kokuyor…

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Başörtüsüne karşı hoşgörüsüzlük diye bir şey yok. Varsa da bu tamamen inatlaşma sonucu oluşmuş yapay bazı yerel münferit olaylar. Bunlar da olmasa tabii iyi olurdu ama, inatlaşma bunları sonuç verdi. Mezuniyet törenine başörtülü anneyi almama, orduevlerine başörtülü misafirleri almama gibi… Bunlar tamamen inada inat tarzı aşırılıklardı, olmamalıydı. Bunlar büyük ölçüde aşıldı zaten, böyle şeyler duymuyoruz artık.

 

Oruç yedi diye adam dövülür, millet “hak etmiş” dercesine suskun kalır, bir başörtülü bir yere alınmaz, ortalık ayağa kalkar. Zaten bu önyargıları aşamadığımız için demokrasiyi başaramıyoruz ya! Başörtüyü yasaklıyoruz filan diye değil. Bu dini önyargıları aşmak zaten bütün çaba. Aşamadığımız sürece böyle olumsuz inatlaşmalar olacak. Demokrasinin önündeki en büyük engel dinsel önyargı ve katılıklardır. Biz de zaten bunu aşalım diye çaba gösteriyoruz. Başörtüsü "hâşa indirilmez bayrak" gibi kutsal sembol olarak taşınarak, erkek nazarı kadın saçını benzine değen kıvılcım gibi tutuştururmuşçasına inat yapılarak gerilim üretiliyor ve tepkiler de oluyor haliyle.

 

Dolayısıyla laikçi zorbalık diye bir şey yok. Gerçek laisizm yok diyorsanız, bunun önündeki engel de dini katılıktır. Kimse zorla bir şeyi atmaya da kalkışmıyor. Ben hiç yolda yürürken başörtüsü başından çekilen bir kadın duymadım. Şimdi iyi ki akla getirdik, biri kalkar provokasyon için yapar mı yapar! “Vay bacılarımızın başörtüsünü çekmişler, yürüyün ehli İslam!”

 

Başörtüsü ile üniversiteye girilmeyen tek ülkenin Türkiye olduğu belki doğrudur, bilmiyorum. Doğru varsayalım. Bunda bir acaiplik yok. Çünkü İslami taassuptan kurtulup laik demokratik bir ülke olmayı tam olmasa da büyük ölçüde başaran tek İslam ülkesi de ondan.

 

İçlerine sindiremedikleri de bu zaten. Nasıl olur da tüm İslam ülkeleri dini taassup içinde bocalarken Türkiye bundan kurtulabiliyor? Aman ha yüklenin, çıkamasın, geri indirelim. Dert bu. Bu uğurda din ve gelenek konusunda daha katı olan Kürt vatandaşlarımızı kışkırtmaları da sırf bu yüzden. Yoksa Kürt vatandaşlarımızı sempatik filan bulmuyorlar.

 

Şunu çok kesin söyleyeyim: İslamcı bir silahlı ayrılıkçı Kürtçü hareket çıksa, PKK yı hemen bitirirler. Asıl beklenti bu. Hizbullah bunun denemesiydi, olmadı. Bize de yutturdular, Hizbullah bir iki PKK lıyı infaz etti, işte bu yolla PKK durdurulur diye bir dönem Hizbullah’a pek ses çıkarılmadı. Ama gidişin nasıl tehlikeli olduğu görülünce Hizbullah’ın tepesine binildi ve çökertildi.

 

Her zaman söylediğim gibi: Din soyut ve belirsiz bir alandır, bu alanda hiçbir ispat ve çürütme, mantık yürütme yapılamaz. Bu yüzden her türlü çatışmaya her an yol açması mümkündür. Bu alanda oynamak, ateşle oynamaktır, bir toplumu dinamitleyeceksen din üzerinden istismar yap. Hem kolaydır, hem etkili. Tabii toplum buna geliyorsa! Biz gelmemeliyiz…

 

Tam başörtüsü gerilimi soğuma sürecine girdi, anayasa çalışması ortaya atıldı ve olmayacak bir şey: Anayasada kılık kıyafet! Yine gerilim…

 

Bu iş pis pis oyun, tezgah kokuyor…

 

Sevgili demirefe,

 

Bu ülkede son 4 seçimdir, Seçim meydanlarında halka neredeyse bütün partilerin vaad ettiği şeylerin ne olduğunu biliyor musunuz?

 

Ben söyleyeyim:

 

ÖSS'ye çözüm bulunacak...

 

Kardeşlerimizin başörtülerine dokunulmayacak...

 

Avrupa Birliği'nin kapıları zorlanacak...

 

Bunları halka vaad etmeyen parti sayısı yok denecek kadar azdır. Şimdi kalkmış diyorsunuz ki halkın duygularını sömürüyorlar...

 

Bu AK Parti zaten başa bu vaadleri ettiği için geldi. Şimdi de gerçekleştirmelerinin zamanı işte. Bundan rahatsızlık duyacak ne var?

 

Bilmiyormuş gibi yapıyorsunuz ya o gücüme gidiyor...

 

AK Parti'nin şuan başımızda olmasının en büyük nedeni başörtüsünü serbest bırakacağız demesidir seçim meydanlarında.

 

İnkar edilemez ve videolarda açıktır, nettir...

 

Saygılar...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Tam başörtüsü gerilimi soğuma sürecine girdi, anayasa çalışması ortaya atıldı ve olmayacak bir şey: Anayasada kılık kıyafet! Yine gerilim…

 

Bu iş pis pis oyun, tezgah kokuyor…

 

soguyan bir şey yok dostum.

sana ve senin gibi düşünenlere öyle geliyor.

evlere şenlik medya olunca birazda normal.

zavallı medya, yök, vb. kurumlar, anayasaya dayalı saltanatlarının ellerinden çıkmasına razı olmadıkları için, askere selam durma olarak türban üzerinden iş kotarmaya çalışıyor.

 

bu ülkede taşlar yerine oturmadan bu ve benzeri krizler, gerilimler bitmez....

 

bu insanlık dışı yasak sadece bizim okullarımızda var, bu az şey degil arkadaşlar. ortada kraldan çok daha kralcılar mevcut..

malesef, taklitler asıllarını geçiyor, bunda alçaltıcı bir komplesk rol oynuyor.

oyun buradan başlıyor ve sadece içerideki dar kafalıların magrifet de degil.

 

ak parti elini taşın altına sokmak lazımdır.

bu ülke de iş yapmak için iki tane gömleginiz yanınızda olacak derler, biri bayramlık, digeri ******* gömlek..

iş bu kadar ciddi ve son yüz yılı kapsayan bir vakıa.

lakin dönüşüm başladı, yavaş ama geri dönüşsüz bir şekilde.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ALINTI(Efendi Türkler @ Sep 20 2007, 07:35 AM)

Koca bir yalan

Demokratik sistemi kendi çıkarları için kullanmak istiyenler sunu gayet iyi biliyorlar ,bu ülkeyide kendi inanclari dogrultusunda yönetebilmek..

yamyam frankfurt

 

 

 

herkes aynıdır.

........

 

ne yani sizin gibi düşünenler çok mu farklı?

nedir demokrasi ya..

ilah mı?

vahiy mi?

yoksa araç mı? evet, araçsallıgı varsa iyidir...

not;

merak buyurmayın akp den iş çıkmaz.

:)

 

Sayin Aslan

 

insanlar nereye dogru kosar ... bunu bulmaya calis.!

 

Bak bakalim bizim ülkemize, Dinimize baski var diye ülkesini terkeden varmi.!

 

Bak bakalim ülkesini terkeden müslümanlarin nerelere siginmak zorunda kaldiklarini.!

 

Neden terketmek zorunda kaliyorlar.! hangi baskinin karsiligi bu.

 

sonra notlamissin: bende diyorumki.! ne oldu Akp seriat tadi vermedimi.. :D

 

:shuriken: yamyam frankfurt

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

GuNeSLi_GeCe, tam anlayamadım. Herkes vaad ediyor, hiç olmazsa AKP dürüst davranıp vaadini tutuyor mu diyorsunuz?

 

İkinci anladığım olasılık, partilerde kabahat yok, halk böyle istiyor! Yani TV ler gibi. "Niye kalitesiz program yapıyorsunuz?" Cevap: "Bunlar reyting alıyor."

 

Üçüncü olasılık: Hiç bir parti vaadlerini tutamadı, o yüzden AKP geldi, aynı duruma düşmemek için vaadini tutuyor.

 

Bir olasılık daha aklıma geliyor: Halk da doğru olanı istiyor, AKP de doğru olanı yapıyor.

 

Hangi olasılık geçerliyse, ya da başka aklıma gelmeyen bir olasılık geçerliyse onu tartışalım...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

GuNeSLi_GeCe, tam anlayamadım. Herkes vaad ediyor, hiç olmazsa AKP dürüst davranıp vaadini tutuyor mu diyorsunuz?

 

İkinci anladığım olasılık, partilerde kabahat yok, halk böyle istiyor! Yani TV ler gibi. "Niye kalitesiz program yapıyorsunuz?" Cevap: "Bunlar reyting alıyor."

 

Üçüncü olasılık: Hiç bir parti vaadlerini tutamadı, o yüzden AKP geldi, aynı duruma düşmemek için vaadini tutuyor.

 

Bir olasılık daha aklıma geliyor: Halk da doğru olanı istiyor, AKP de doğru olanı yapıyor.

 

Hangi olasılık geçerliyse, ya da başka aklıma gelmeyen bir olasılık geçerliyse onu tartışalım...

Burası Türkiye,

 

Milyonlarca olasılık olsa bile hiç olmayacak bir olasılık bile gerçekleşebilir. Şaşırşamak lazım.

 

AKP'de kabahat yok. Çünkü zaten dediler biz bunu yapacağız halk da bundan haberdardı şimdi de uyguluyorlar.Ben doğru veya yanlış demiyorum. En azından bizim bildiğimiz birşeyi uygulamaya sokmaya çalışıyorlar.

 

Saygılar...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

olay kılık kıyafetten bu kadar uzaklaştırılabilir ve çarpıtılabilir.yazılarınız da hep insanları kışkırtma çabası var.sanki bu ülkeye şeriat gelecekmiş akepe bunu için uğraşıyomuş gibi.ama bir tane sağlam dayanağınız yok.

ben şimdiye kadar bir şeriat ülkesinde zorla oruç tutturulduğunu duymadım.siz ne hikmetse yaşamış gibi herşeyi biliyosunuz(!).önümüzde iran örneği var ve başı açık kadınlar görmek mümkün.siz hangi şeriat devletini kastediyorsunuz?

türban takmak siz kabul edemeseniz de İNSAN HAKKI'dır.böyle de KALACAKTIR.Kimsenin haddi değildir insanların giyim kuşamına karışmak.

huzurlu yaşama gelince bu topraklar da asırlar boyunca OSMANLI hüküm sürmüş.laikmiymiş hayır ama gayet de huzurluymuş.demekki huzur için laikliğe gerek yok.laiklik olsun ama adaletli olsun.bizdeki gibi değil yani.çifte standart.ayrıca şu çağdaşlıktan ne kastettiğinizi de bir türlü anlamış değilim.****** avrupayı örnek almak mı çağdaşlık???

 

Bak arkadasim insanları kışkırtma diye birsey olamaz.! sonra bu forumda tartismalar cok medeni vede akilci..

 

unutma dünyamiz cok renkli..

 

bu renklerimizi görmeyen okadar etrafimizda yazilar varki onlari görmemissin... sen gine icini ferah tut.!

 

eger iki günde biz ortak noktalari bulursak dogru bizim meclise gitmemiz lazim... ,,Bizler gercek ilaci bulduk diye.!

 

sonra bunuda unutma dogru olduguna dair iyimser olabilirsin..

hic bir vatandasimiz yurt disinda yasayan kim olursa olsun .. kendi halkinin zaaflarini peskes cekmez.! ve daima ülkesinin dört dörtlük olsun olmasin degerlerini över..

 

benim benim gibilerin amaci var olan güzellikleri ülkemle paylasabilmektir.. buda Atamizdan bize yadigar kalmistir...

 

Bizler buralarda ülkemizin sevdasiyla yasayan kardeslerin yani bizleriz ,, buralara geldigin zaman bizleri gördügün zaman ..

 

gönül rahatliyla diyebilirsin bunlar bizim türkler.. kendini görmüs olursun... bilmem biraz kiskirtma konusunda icini rahatlata bildimmi.!

 

efendi tartismalar topluma huzur mutluluk getirir...

 

ben buralarda ilk tanistigim tartisma bicimi almanlarin kendi halkina almanlar fasist dedigi zaman hic tepki vermediklerinde, yadirgamistim.. v.s

 

Dünkü Bild gaztesinde almanlarin en büyük gaztesi 70.milyonun hergün elinde vardir.. ne yaziyordu en büyük baslikta Almanlar gittikce *********** yani ********** neye dayanarak söylüyor.. tabiki bir dayanagi var uzmanlarin üniversitelerde yaptiklari arastirmaya dayanarak...

 

evet ciddi elestireler basari getirir.! ve kimse demez bu nasil yazi..

 

kusura bakma aklima rahmetlik Aziz Nesin geldi nur icinde yatsin.

 

saygilarimla.

 

:shuriken: yamyam frankfurt

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

GuNeSLi_GeCe, aşağı yukarı tamam, doğru anlamışım.

 

Yalnız bir şeyler ekleyeyim: Halkın çoğu iyi niyetli. Başörtülü ile açık yan yana güle oynaya dost olarak yürüsün istiyorlar.

 

"Cehenneme giden yol iyi niyet taşları ile döşelidir"

 

Bir ekleme de şu: Halk denedi denedi, bir dürüst ve dirayetli insan bulamadı. Olmadı yahu, anlamıyorum, gözlerini ne doyuracak, deprem paralarını yemeler, bankaları usulsuz kredilerle boşaltmalar, üç liralık ihaleyi beş liraya vermeler... Çıkmadı kardeşim, bir doğru dürüst insan çıkmadı yahu şu ülkeyi doğru dürüst yönetecek! Yani çıkmayınca zorla değil, çıkmadı işte!

 

Müstehak bize, adam gibi adam çıkaramazsan müstehak. Milleti AKP ye oy verin diye bu çıkarcı partiler ve gözü doymaz siyasetçiler itti. Bu resmen böyle...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

soguyan bir şey yok dostum.

sana ve senin gibi düşünenlere öyle geliyor.

lakin dönüşüm başladı, yavaş ama geri dönüşsüz bir şekilde.

 

Tam olarak bilmiyorum ama, son yazınızda olumlu bir hava sezdim. Bakın ben de başörtüsü meselesini yok edelim, bitirelim demiyorum. Tartışma belli dozda sürebilir, gündemi kilitlemediği sürece. Başörtüsü takanların da bir onuru var, bizim insanımızlar ve herkes kadar sevgiye, saygıya layıklar. Onların duygularına eğileceğiz, tartışacağız elbette.

 

Benim savunduğum, anayasada kılık kıyafet hükmü olamayacağı. Bunu bırakın anayasayı, yasa bile düzenlemez. Yönetmelik işidir bu.

 

Nasılsa sayın Gül cumhurbaşkanı, rektör atamaları elinde, yani bir şey yapacaksanız zamana yayın, tartışmayı soğutun, kendinize göre rektör seçin, onlar yönetmeliği değiştirsin, anayasaya kıyafet maddesi konmaz! Ben bunu diyorum.

 

Bu tartışmayı Türkiye gündemine bir daha çıkmayacak biçimde hediye etmeyin diyorum. Anayasa bu yahu! Boru değil ki? Ben koskoca aklı başında sayın prof. Özbudun'a hayret ediyorum. Askeri cuntanın ısmarladığı anayasayı hazırlayan 1961 anayasa hukuk profesörlerinin AKP versiyonu gibi duruyor! Ve sayın Fırat'a hayret ediyorum, anayasa taslağında kılık kıyafet önerisinin yer alacağını bile bile olmayacak dedi kaç kere! Nasılsa açıklanacak bir şeyi gizlemenin mantığını anlamadım. Yoksa kapalı kapılar ardında pazarlık mı dönüyor? Onlar böyle belirsizlik yaparsa, millete ne diyelim?

 

Geri dönüşsüz olan gerilim ve çatışma olmasın, yazık etmeyin şu ülkeye ...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Tam olarak bilmiyorum ama, son yazınızda olumlu bir hava sezdim. Bakın ben de başörtüsü meselesini yok edelim, bitirelim demiyorum.

 

 

Bu tartışmayı Türkiye gündemine bir daha çıkmayacak biçimde hediye etmeyin diyorum. Anayasa bu yahu! Boru değil ki? Ben koskoca aklı başında sayın prof. Özbudun'a hayret ediyorum. Askeri cuntanın ısmarladığı anayasayı hazırlayan 1961 anayasa hukuk profesörlerinin AKP versiyonu gibi duruyor! Ve sayın Fırat'a hayret ediyorum, anayasa taslağında kılık kıyafet önerisinin yer alacağını bile bile olmayacak dedi kaç kere! Nasılsa açıklanacak bir şeyi gizlemenin mantığını anlamadım. Yoksa kapalı kapılar ardında pazarlık mı dönüyor? Onlar böyle belirsizlik yaparsa, millete ne diyelim?

 

Geri dönüşsüz olan gerilim ve çatışma olmasın, yazık etmeyin şu ülkeye ...

 

insanlar kendi ülkelerinde degil de başka ülkelerde sırf kıyafetinden dolayı okumak zorunda kalıyorsa, bu ayıp o ülkeye yeter.

ülkemizin gerçekleri...evet ülkemizin gerçegi halkının müzlüman olması, İslam olan halkın kılık kıyafetini baskı, dayatma ve yasaklamalarla savuşturamazsınız.

bu imkansız derecede bir vakıa.

bu ülkeye yazık edenler, ülke gerçeklerine ters hareket edenlerdir. bu ülkeye yazık edenler ve tıkayanlar imkansız olanı sürdürme inadında bulunanlardı.

neyi arzuluyorla, tüm ülkede başı kapalı olanların başlarını açmalarını mı bekliyorlar?

bu onlar içinde hayalin ötesinde bir olay.

o zaman ne diye ülke için anlamsız, başkaları için gayet 'anlamlı' olan bir yasagı sürdürmekde inat ediyorlar.

bu yasagın hiç bir ciddi temeli yokdur.

 

tabi ki böyle tali meselelerin anayasa gibi kısa ve halkın anlayacagı bir metnin içinde bulunması gerekmez.

lakin hiç bir hukuki ve insani temeli olmayan bir yasagın sürdürülmeside geçici bir konjöktürdür, bu ülkenin gerçekleri ile alakası yoktur.

 

tarihde bir zaman da belki iyi niyetli ama gerçeklerden kopuk elit bir grup, bu ülke için ne yapabiliriz diye yola çıkmış olabilir. ama iyi niyetli olmak her zaman dogru davranışı getirmez, insanda birazda derinlik lazımdır.

bu yasagın arkasında olanlar derinlikden yoksun insanlardır ve bu ülkeyi gereksiz şekilde germektedirler. germektedirler çünkü yıllardır iş bu gerginliklerden nemalanmaktadırlar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

bu yasagın arkasında olanlar derinlikden yoksun insanlardır ve bu ülkeyi gereksiz şekilde

 

Yanlış düşünüyorsunuz ama daha fazla yazmayacağım, argümanlarımı yeterince ortaya koydum sanıyorum. Yalnız şu kadarını ekleyeyim: Sadece üniversitelerde başörtüsü ile girilmeye izin verilmiyor. Siz ise yaygın bir cadı avı varmış gibi görüntü vermeye ve yaygara koparmaya çalışıyorsunuz.

 

Bir üniversite kapısında saç açmakla kıyametin kopmayacağını siz de biz de biliyoruz. Yurt dışında okuyacak kadar inat edenler bu işi şova dönüştüren insanlardır. Tuzları da kuru, halleri vakitleri de yerindedir. Burada gariban kızcağız başını açacaklar diye babasından izin alamıyor, hanımefendiler yurt dışında okumak için başörtüsünü bahane ediyorlar.

 

Bu ülkenin ayıbı filan değil, ülke çağdaşlaşmaya, modernleşmeye çalışıyor. Gidip Türkiye'yi olumsuz tanıtan, beğenmedikleri gavura ülkelerini şikayet edenlere aittir o ayıp...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

demirefe

... Sadece üniversitelerde başörtüsü ile girilmeye izin verilmiyor. Siz ise yaygın bir cadı avı varmış gibi görüntü vermeye ve yaygara koparmaya çalışıyorsunuz.

Bir üniversite kapısında saç açmakla kıyametin kopmayacağını siz de biz de biliyoruz. Yurt dışında okuyacak kadar inat edenler bu işi şova dönüştüren insanlardır. Tuzları da kuru, halleri vakitleri de yerindedir. Burada gariban kızcağız başını açacaklar diye babasından izin alamıyor, hanımefendiler yurt dışında okumak için başörtüsünü bahane ediyorlar.

Bu ülkenin ayıbı filan değil, ülke çağdaşlaşmaya, modernleşmeye çalışıyor. Gidip Türkiye'yi olumsuz tanıtan, beğenmedikleri gavura ülkelerini şikayet edenlere aittir o ayıp...

 

Yukarıda yazılanları okuyunca ne düşünmeli dedim böyle bir yazı hakkında, ne yazmalı. Hoşgörüsüzlük ifade etmeye yetmeyecek. Bencillik mi demeli? Saygısızlık mı? Görmek istememek, haktan bihaber olmak. Voltaire'nin dediği gibi, 'Size katılmıyorum fakat onu yapma hakkınızı sonuna kadar savunuyorum'. Böyle düşündüğünüz gün her şey güzel olacak.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

insanlar kendi ülkelerinde degil de başka ülkelerde sırf kıyafetinden dolayı okumak zorunda kalıyorsa, bu ayıp o ülkeye yeter.

 

bu yasagın arkasında olanlar derinlikden yoksun insanlardır ve bu ülkeyi gereksiz şekilde germektedirler. germektedirler çünkü yıllardır iş bu gerginliklerden nemalanmaktadırlar.

 

teşekkür.

aynen katılıyorum.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

insanlar kendi ülkelerinde degil de başka ülkelerde sırf kıyafetinden dolayı okumak zorunda kalıyorsa, bu ayıp o ülkeye yeter.

ülkemizin gerçekleri...evet ülkemizin gerçegi halkının müzlüman olması, İslam olan halkın kılık kıyafetini baskı, dayatma ve yasaklamalarla savuşturamazsınız.

bu imkansız derecede bir vakıa.

bu ülkeye yazık edenler, ülke gerçeklerine ters hareket edenlerdir. bu ülkeye yazık edenler ve tıkayanlar imkansız olanı sürdürme inadında bulunanlardı.

neyi arzuluyorla, tüm ülkede başı kapalı olanların başlarını açmalarını mı bekliyorlar?

bu onlar içinde hayalin ötesinde bir olay.

o zaman ne diye ülke için anlamsız, başkaları için gayet 'anlamlı' olan bir yasagı sürdürmekde inat ediyorlar.

bu yasagın hiç bir ciddi temeli yokdur.

 

tabi ki böyle tali meselelerin anayasa gibi kısa ve halkın anlayacagı bir metnin içinde bulunması gerekmez.

lakin hiç bir hukuki ve insani temeli olmayan bir yasagın sürdürülmeside geçici bir konjöktürdür, bu ülkenin gerçekleri ile alakası yoktur.

 

tarihde bir zaman da belki iyi niyetli ama gerçeklerden kopuk elit bir grup, bu ülke için ne yapabiliriz diye yola çıkmış olabilir. ama iyi niyetli olmak her zaman dogru davranışı getirmez, insanda birazda derinlik lazımdır.

bu yasagın arkasında olanlar derinlikden yoksun insanlardır ve bu ülkeyi gereksiz şekilde germektedirler. germektedirler çünkü yıllardır iş bu gerginliklerden nemalanmaktadırlar.

 

Bu ülkede başı kapalılar tarafından tartaklanan mini etek giydiği için bacakları jiletlenen aşırı dincilerin sokağından geçerken taciz edilen binlerce kadın var. Ve başı açık kadınlar başı kapalı kadınlara saygı gösteriyorken aynı saygıyı ve hoşgörüyü onlardan görmüyorlar.

 

Senin anlattığın şey hikaye. Bu işten nemalananlar türban ticareti yapanlardan başkaları değil. Sektöre bir baksana sen tesettürlü kadın kıyafeti ticareti gün geçtikçe büyüyor. Bu mu senin değişim başladı dediğin şey.

 

Adam gibi okuduktan sonra kimsenin kılığına kıyafetine karışıldığıda yoktu ama onların amaçları başkaydı. Kurunun yanında yaşta yandı tabi o ayrı ama biz biliyoruz üniversitelerde dincilerin ve türbanlıların ne gibi eylemler ve söylemler yaptıklarını. İnsanların arzusu başka şeydir ve evet herkes giyim kuşamında özgür olmalı ama insanlar giyim kuşamlarını topluma dayatmamalı ve diğerlerini zorlamamalı. Hatta dahada ileri gidip tartaklamamalı.

 

Bu işlerden nemalananlar başta tarikatler oluyor her geçen gün müritleri artan ve buna paralel olarak müritlerinden aldıkları paralarda çoğalıyor. Ve tekstil sektörü gün geçtikçe tesettür kıyafetinde cirosunu arttırıyor. Daha çok türbanlı ve yanında o kadar satış.

 

Birileri bu devletin kanunlarına, rejimine ve ilkelerine saygı duymayı öğrenmeden bu ülkeye özgürlük tam anlamıyla gelmeyecek. Ama dediğin gibi değişim başladı. Bakalım bizi ne kadar değiştirecekler. Sakal bırakmaya başlasakmı ne? :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu işten nemalananlar türban ticareti yapanlardan başkaları değil. Sektöre bir baksana sen tesettürlü kadın kıyafeti ticareti gün geçtikçe büyüyor. Bu mu senin değişim başladı dediğin şey.

 

gülünç oluyorsunuz arkadaşlar.

demek suçlu giyim sektörü.

:)

 

 

yazdıkların içi herhangi bir şey söylemeyi gereksiz buluyorum.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

AKP'nin anayasa taslağı kılık ve kıyafetle ilgili bir hüküm konulmadan bile bütün kapıları açıyor.

 

AKP, üniversitelerde kılık ve kıyafetin serbest bırakılmasıyla ilgili hüküm konulup konulmamasını tartışırken; anayasa taslağında Başlangıç bölümü, Cumhuriyetin nitelikleri, din ve vicdan özgürlüğü, eğitim ve öğretim hakkına ilişkin yapılan düzenlemelerde türban serbestliğine adım sayılabilecek hükümler bulunuyor. Söz konusu hükümler, Anayasa Mahkemesi'nin 1989 yılında verdiği türban yasağıyla ilgili kararına dayanak gösterdiği tüm maddeleri değiştiriyor.

Anayasa taslağı üzerindeki tartışmalar "eğitim ve öğretim hakkı" başlıklı maddeye üniversitelerde türban yasağını kaldıracak bir hüküm konulup konulmayacağına odaklanırken taslakta anayasanın Başlangıç bölümü, Cumhuriyetin nitelikleri, din ve vicdan özgürlüğü, eğitim ve öğretim hakkına ilişkin maddelerdeki değişiklik önerileri, türban serbestliğinin yolunu açacak hükümler içeriyor. Bu öneriler, Anayasa Mahkemesi'nin 1989 yılındaki türban yasağıyla ilgili kararına gerekçe gösterdiği dayanakları ortadan kaldırıyor.

 

Mahkemenin gerekçe gösterdiği maddeler ile anayasa taslağında aynı maddeler için önerilen değişikler şöyle: Anayasanın Başlangıç bölümü: Mahkeme, türbanla ilgili hükmü iptal ederken mevcut anayasanın başlangıç bölümünün anayasa metni kapsamında olduğunu vurgulayarak "Anayasanın Başlangıç'ında, Atatürk'ün belirlediği milliyetçilik anlayışı ve onun inkılap ve ilkeleri doğrultusunda; Türkiye Cumhuriyeti'nin çağdaş medeniyet düzeyine ulaşma azmi yönünde; hiçbir düşünce ve görüşün Atatürk milliyetçiliği, ilke ve inkılaplarıyla medeniyetçiliği karşısında korunma göremeyeceği ve laiklik ilkesi gereği kutsal din duygularının devlet işlerine ve politikaya kesinlikle karıştırılmayacağı" görüşünü dile getirdi. AKP'nin anayasa taslağında ise tamamen değiştirilen başlangıç bölümü anayasa metni kapsamı dışında bırakılıyor.

 

Anayasanın 2. maddesi: Yüksek mahkeme, Cumhuriyetin niteliklerini açıklayan anayasanın 2. maddesinde Başlangıç'taki temel ilkelere yollama yapmakla kalmayıp Türkiye Cumhuriyeti'nin Atatürk milliyetçiliğine bağlı, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğunun belirtildiğini vurguladı. Mahkeme, laiklikle ilgili "...Demokratik devlet, ancak laik devlettir. Dinsel gerekli düzenlemeler dinsel çabaları, zorlamaları, bunlar da dinsel ayrılıkları getirir. Sonuçta demokrasinin özgürlükçü, çoğulcu, hoşgörücü niteliği kalmaz..." deniyor.

 

Anayasa taslağında, anayasanın 2. maddesinin gerekçesinde laiklikle ilgili yeni bir tanım getirilirken, "Devletin, tüm dini inanışlar karşısında eşit mesafede durarak herkesin inançlarına uygun şekilde yaşaması için gerekli ortamı sağlama yükümlülüğü bulunmaktadır" deniyor.

 

Anayasanın 10. maddesi: Anayasanın "Eşitlik" başlıklı 10. maddesine dayanak gösteren mahkeme, "Anayasa yönünden din, kimi haklara sahip olmanın koşulu değildir... Dinsel nedenle başörtüsü ve türbanla boyun ve saçların örtülmesine serbestlik tanınması, bu tür yönlendirme bir anlamda zorlamadır" gerekçesini ortaya koydu. Anayasa taslağında ise "Eşitlik" başlıklı maddeye, "Kadınlar, çocuklar, yaşlılar ve engelliler gibi özel surette korunmayı gerektiren kesimler için alınan tedbirler, eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz" hükmü ekleniyor.

 

Anayasanın 24. maddesi: Yüksek mahkemenin iptal gerekçelerini dayandırdığı maddeler arasında "din ve vicdan hürriyeti" başlıklı 24. madde önemli bir yer tutuyor. Mahkemenin gerekçesinde, "Söz konusu madde, dinsel inançları simgeleyen başörtüsü ya da türbanla yükseköğrenim kurumlarına gelip öğrenimlerini ve bilimsel çalışmalarını bu durumda sürdürmelerine olur vermekle yükseköğrenim ilgilileri, özellikle gençler arasında sosyal görüş, inanç, din ve mezhep ayrılığını kışkırtarak bölünmelerine yol açabilecek, sonuçta devlet ve ulus bütünlüğü, kamu düzenini ve güvenini bozabilecek niteliktedir" deniyor.

 

Anayasa taslağında, ibadet, dini ayin ve törenlerin "laik Cumhuriyeti ortadan kaldırmaya dönük faaliyetler biçiminde" yapılamayacağına ilişkin hüküm kaldırılırken, "Herkes din ve inanç hürriyetine sahiptir. Bu hak, tek başına veya topluca, alenen veya özel olarak ibadet, öğretim, uygulama ve ayin yapmak suretiyle dinini veya inancını açıklama ve bunları değiştirebilme hürriyetini de içerir" hükmü öngörülüyor.

 

Anayasanın 42. maddesi: Mahkemenin iptal gerekçesinde, "Laik hukuk düzeni, laik eğitim-öğretim ve laik yönetim birbirinden ayrı düşünülemez. Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri ve inkılapları doğrultusunda yapılır "deniyor.

 

Anayasa taslağında ise söz konusu maddeden "Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri ve inkılapları doğrultusunda yapılır" ifadesi çıkarılıyor ve bu maddeye yükseköğretim kurumlarında kılık ve kıyafetin serbestliğine ilişkin düzenleme konulması öneriliyor.

 

Alıntıdır

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ben uyarılarımı sürdürmek istiyorum, çünkü ortalıkta uçuşan görüşler tam bir kaos yaratıyor. Birbirine zıt ve uç fikirler karşılıklı tepkisel gerilimlere dönüşüyor. Hayırlı olsun! AKP kadroları şimdiden gerilime imzayı attılar bile. Bir adım ileri, iki adım geri taktikleriyle toplumu germeyi sürdürüyorlar. Çok aklıbaşında kişi bile "canım sivil anayasa lazım artık" diyorlar. Tabii lazım. Ama böyle değil. Koca koca köşe yazarları "e sokakta da yasaklasaydınız başörtüyü. Sokakta din tartışması çıkmaz mı?" diyebiliyorlar. Sokakla üniversiteyi bir kefeye koyuyorsanız, çok iyi. Rektör olarak birer mahalle dayısı atayın, "şişş, olmuyo ama, milli geleneğimiz, dini göreneğimiz, hüoop... Hizaya geçin bakayım!" desin, oruç tutmayanlar, namaz kılmayanlar listeleri hazırlasın. O zaman görürüz andıç listeleri mi yamanmış, zındık listeleri mi... Demokrasi uçup gidince anlarsınız din, mezhep ve cemaat ayrımlarının nasıl karmaşa ürettiğini. Ben bildiğimi bir kez daha söyleyeyim: Dinin yarattığı karmaşayı başka hiç bir ayrım başaramaz. Mehdiler çıkar, Deccallar çıkar, yetmişiki fırkalar çıkar, çıkar da çıkar, sonu gelmez. Benden söylemesi... Cini şişeden bir çıkardınız mı geri zor katarsınız.

 

İşin endişe verici yanı, verilen tavizlerin asla ve asla yeterli görülmeyeceğidir. Bu anayasa bu şekliyle, AKP nin istediği şekilde çıksa bile, bu daha asıl gerilimin sadece ilk adımı olacaktır. Çünkü ilgili odaklar, bunun sadece ağızlarına çalınan bir parmak bal olduğunu açıkça söylüyorlar. Bununla yetinmeyeceklerini, mutlaka daha fazlasını istemek için bu noktayı referans alıp devam edeceklerini açıkça itiraf ediyorlar. Bu iş toplumu bölmeye kadar gidecek, bu kılavuz istemeyen görünen köy!

 

Ben kişisel olarak AKP kadrolarının iyi niyetinden şüphe etmemiştim şimdiye kadar. Fakat bu kadar kısa sürede bu görüntüden çıkacaklarını tahmin etmiyordum. Bu iş açık bir şekilde cumhuriyetin kuruluşunun da, hilafetin kaldırılışının da, devrimlerin gerçekleştirilmesinin de, ulusal üniter devletin kurulmasının da rövanşını alma hazırlığına dönüşeceğe benziyor.

 

PKK nın tasfiyesi çoktan planlandı ve bu örgüt bir türlü çalmayan düdüğün uzatmalarını oynuyor. Asıl hedeflenen İslami bir Kürt hareketidir. Çünkü o bölgede başka maya tutmaz. Bakın söylenenlere: DPT milletvekilleri ne namaz kılıyor, ne oruç tutuyor! Mayalama yavaş yavaş yapılıyor. İslamokürt karışımı adım adım hazırlanıyor. Kıvama gelince bu ülkenin üzerine dökülecek. Federasyon talepleri başladı mı değme keyfine gitsin bu ülke gözlerine çok büyük görünenlerin ve biraz budamazsak başımıza iş açar diye tezgahlar düzenleyenlerin. Sevr'den Lozan'a gelinmesini hâla hazmedememiş olanların.

 

Bu işler pat küt oldu bitti şeklinde oluvermeyecek elbet. Ermeni talepleri de ısıtılmaya hız verilecek. Bir bakarsınız Suriye bile Hatay'ı ısıtır, hiç belli olmaz. Ben size açıkçasını söyleyeyim: Bu milletin ta Orta Asyalardan kalkıp buraya gelmesini kimse ama hiç kimse içine sindirmiş değil. Gotlar Roma'ya kadar tüm Avrupa'yı talan etti, kimse onlara düşman değil bugün Avrupa'da. Adamlar işi çözmüş çünkü. Tarihin tarihte kaldığını, geçmişin bugün yargılanamayacağını iyi biliyorlar. Tarihsel determinizm budur. Determinizm raslantıya, gelişigüzelliğe yer vermez. Her olay, bir önceki olay ile sıkı sıkıya nedensellik bağlantısı ile bağlıdır ve asla rasgele bir şey gelişmez. Her şey nedenselliğin gerektirdiği biçimde tıkır tıkır gelişir. Oluşan nedenselliği artık değiştiremezsiniz, çünkü olan olmuştur. Zamanın oku geri dönmez.

 

İşte Sevr'i Lozan'a çeviren nedenselliği hâlen kırılabilir görüyorlar. Çünkü bu nedensellik henüz oturmuş ve tarihe malolmuş değil gibi görünüyor. Tarihin tekerrürü bir safsatadır, determinizm buna izin vermez. Ama tarihi kısmen tekerrür ediyor gibi yapmak mümkündür. Asla tekerrür olmasa da benzer koşullara geri dönüş bir ölçüde sağlanabilir. Benzeri olur, aynısı olmaz. Determinizm kader gibi ne yazıldıysa o değildir. Her an değişebilir ve yeni bir yön kazanabilir bir akıştır.

 

Modern determinizm belirsizlik ve kaosu içerir. Kaos teorisine göre, hiç farkedilmeyen nedensellik örüntüsü içinde gömülü nedenler tüm akışı öngörülemez biçimde değiştirebilir. Gelecek bu yüzden milimetrik biçimde planlanamaz. Eski kesin belirlenebilir determinizm savı bunu en son savunan Laplace'den sonra bir çok matematikçi tarafından yıkılmıştır.

 

Bu yüzden bazen çoraplar, hiç umulmadık biçimde örenlerin başlarına geçer. Yok yani, ben de yanlış öngörmüş olabilirim, kendimi muaf tutmuyorum bundan. Keşke yalancı, haksız çıksam. Zaten kimse yüzde yüz haklı çıkamaz, ama benim söylediğim: Tezgahın şekli bu. Yersek tabii...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

adım geri taktikleriyle toplumu germeyi sürdürüyorlar.

 

toplumun geniş kesimleri degildir gerilen

gerilen devleti bu zamana kadar -ve hala da- babasının çiftligi gibi yöneten seçkinci elit -düşünce olarak degil- kesimdir.

toplumda bir gerilim olsa bile bu az kimseyi kapsar, seçimden daha yeni çıktık.

 

****************

****************

 

size hidayetler diliyorum, nasılsa O(cc)'na dönecegiz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hangisi daha özgürlükçü? Teziç mi AK Parti mi?

 

YÖK Başkanı Teziç'in 15 yıl önce hazırladığı anayasa metni AKP'nin hazırladığından daha radikal. Anlaşılan o ki bürokrasinin bir koltuğu insanı otoriter faşizan ve dayatmacı yapmaya yetiyor.

 

 

Rektörler Komitesi'ni toplayarak "Kemalist resmi ideoloji"nin tehlike altına girdiği iddiasıyla AK Parti'nin hazırlattırdığı "sivil anayasa"ya karşı çıkan YÖK Başkanı Erdoğan Teziç'in 15 yıl önce TÜSİAD için hazırladığı anayasa metni şimdi hükümetin hazırlattırdığı anayasadan daha özgürlükçü ve resmi ideolojiden daha bir arındırılmış.

 

Aynı şekilde 1982 Anayasası'nın askeri vesayet şemsiyesi altında hazırlandığı gerekçesiyle yürürlükten kaldırılması ve toplumun katılımıyla geniş bir sivil anayasa çalışmasını Zafer Üskül'e hazırlattıran TÜSİAD'ın şimdi hükümeti "laiklik ilkesine gerekli hassasiyeti göstermemekle" eleştirmesi de ikiyüzlü ve fırıldak tavrını deşifre ediyor.

 

 

 

 

Teziç’in 15 yıl önce TÜSİAD için hazırladığı anayasa metninden bazı maddeler:

 

* Liberal demokratik rejimlerde devletin resmî bir ideolojisi olmaz. Kemalizm ideolojisi anayasada yer almamalı.

 

* 'Atatürk milliyetçiliği' ifadesi kaldırılmalı. 'Devletin dili Türkçedir', yerine "Resmi dili Türkçedir" denilmeli.

 

* Devletin şeklinin cumhuriyet olması dışında Anayasa'da değiştirilemez hüküm olmamalı.

 

* 1982 Anayasası'nın otoriter ve kutsal devlet anlayışını yansıtan başlangıç bölümü demokratik sistemle bağdaşmaz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Argümanlarımı bir kez daha özetle tekrarlayayım:

 

1. Sivil anayasa yapılması gerekli dedim. Yeni anayasa gerekli. Ama bu şekilde değil.

 

2. Tepkiler karşılıklı ölçüsüz dedim, bu, laik kesimin tepkilerini de içeriyor, sayın Teziç'in de...

 

3. Toplumdaki gerginlik hemen yarın patlayacak demedim. Geniş kesim şimdilik gergin değil, doğru...

 

4. Anayasa tasarısına karşı veya taraftar olmayı bir "hidayet" konusu yapmanız, endişelerimi haklı çıkarıyor...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kabul etmek gerek ki başörtüsü üzerinden yürütülen propaganda çok başarılı olmuştur. Çünkü başta mazlumluk, mağdurluk psikolojisi üzerine kurulu. Üniversite kapısından geri çevrilen masum kızcağızın gözyaşları içinde uzaklaşması ve öbür yanda lay lay lom açık kızların gününü gün etmesi. İnsan uygulanan senaryonun etkinliğini düşününce toplum niye gidip yüzde yüz AKP ye nasıl oy vermedi hayret ediyor. Paparazzilerde olanca yozlaşmanın gözlere gözlere sokulması, insanları illa ki sinir etmeye yemin etmiş gibi abuk sabuk şeylerin "vay kiminle görüntülenmiş, üzerinde ne varmış... Azzz sonra..." diye çığlık çığlığa yer yerinden oynuyormuşçasına duyurulması...

 

Valla millet yine az oy verdi!

 

Sadece başörtüsü üzerinden mağdurluk propagandası ve diğer yandaki rezillik ifşası değil. 1980 den beri gelen bir türlü bitmeyen yolsuzlukların gelen hiç bir iktidarda önlenememesi, her dönem devam etmesi. Bitmek bilmeyen bankaların boşalması, usulsüz ihaleler, hortumlar, kayırmacılıklar, paranın pula dönmesi, önlenemeyen enflasyon, uzayıp giden sıfırlar...

 

Adaletin bir türlü etkin kılınamaması, zırt pırt aflar, anlamsız yargı kararları. Yahu adamlar ABD de tecavüz sanığına daha yeni 400 küsür yıl hapis verdiler. Bu adamın bir daha doğru dürüst insan yüzü görme şansı yok. Ömrü yüzüne gülen bir insan görmeden noktalanacak ve af maf söz konusu değil. Burada ise mağdurun psikolojisine bir şeycikler olmamış diye ceza indirimi!

 

Valla millet yine az oy verdi!

 

Bu halk pek o kadar dürüst filan değildir. Devletten ne alabilirse almaya alışmıştır. Politikacıları kayırmacılığa, hemşericiliğe, torpile zorlayan da bu halktır. Hiç popülist halk dalkavuğu olmaya gerek yok. Böyle bir al gülüm ver gülüm kurulmuştur halk ile siyaset arasında. Fakat aynı halk, dürüstlüğü baştan bekler. Balığın baştan kokacağına ve baştan düzeleceğine inanır. Başa mert, dürüst geçti de adil davrandı mı ona da canını verir. Her şeyi devletten bekleme hesabı yani... Bu halk bunu bile devletten bekler.

 

Bugün seçim olsun daha fazla da oy verir.

 

Bitmek bilmeyen yanlışların hesabı bir şekilde ödenecek. Belki de yattığımız yerden Atatürk'ün mirasını yeyip durarak bu işi götüremeyeceğimizi anlamamız için altımızdan zeminin şöyle bir kayması, silkinip uyanmamız gerekiyor.

 

Evet, ayrışma, çatışma tehlikesi var. Ama biz buna müstehak olduk. Yattık yattık uyuduk. Nasılsa beceremezler, nasılsa yüzlerine gözlerine bulaştırırlar, daha olmazsa ordu gelir bir "höt" der, çil yavrusu gibi dağılırlar diye hazırı yedik de yedik.

 

Mum bitti, tahtaya dayandı. Valla millet yine az oy verdi.

 

Bir seçim daha olsun, yüzde elliyi de geçer...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayin Demirefe,yazilarinizi ve argümanlarinizi okudum sizi kutlarim,cok acik ve net olarak problemleri ortaya koymussunuz ama dikkat ediyorum siz nekadar barisci olmaya calisiyorsaniz karsi kesim baris istemiyor cünkü onlarin amaclari Türban falan degil,onlarin amaclari bambaskadir,sanirimki sizde bunun farkindasinizdir.AKP nin ANayasa taslagina yani yeni Anayasaya 61-82 anayasalarindan daha demokratik diyebilmek icin ya bu taslagi hic okumamis olmak ya okuyup anlamamis olmak yada AKP li olmak gerekir.Türban bahane edilerek Türkye Cumhuriyetinin kimligi degistirilmek isteniyor bütün caba ve acele bundandir,dünyanin en geri kalmis ülkesinde bile 2-3 ayda anayasa degistirilimez ama Türkiyede bu mümkündür.bunun adı kapip kacirmaktir ki AKP aynisini yapiyor.AB-ABD dayatmalari ile Türkiye Cumhuriyetinin anayasasi degistirilmektedir.

Anayasalar olaganüstü durumlarda degistirilir,Türkiyede Anayasanin degistirilmesini gerektiren olaganüstü veya acil bir durum yoktur,buna ragmen yangindan mal kacirir gibi gizli mekanlarda saibeli isimlere anayasa hazirlatilmaktadir.Anayasa Türk milletinin anayasasi olacaksa buna sadece AKP onun tayin ettigi kim olduklarini hemen herkesin cok iyi bildigi´ iki üc prof.karar veremez.Hemen her kesimden bir komisyon olusturulmali ve herkese cevap verebilecek bir anayasa hazirlanmalidir.AKP nin hazirladigi anayasanin halka sunulmasi ve halkin bu anayasayi onaylamis olmasi varsayimindan yola cikarsak bu anayasa demokratik anayasa olamaz Halkin bir yasayi onaylamasi o yasanin dogru olmasi anlamini tasimaz.AKP bunu cok iyi bildigi icin yatip kalkip egemenlik milletindir slogani ile hareket ediyor ve muhalifleri susturmaya calisiyor.Zaten tehlikeli olanda budur.Halkin nabzina göre serbet verip zehirini siringa etmek.

 

 

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Argümanlarımı bir kez daha özetle tekrarlayayım:

 

1. Sivil anayasa yapılması gerekli dedim. Yeni anayasa gerekli. Ama bu şekilde değil.

 

2. Tepkiler karşılıklı ölçüsüz dedim, bu, laik kesimin tepkilerini de içeriyor, sayın Teziç'in de...

 

3. Toplumdaki gerginlik hemen yarın patlayacak demedim. Geniş kesim şimdilik gergin değil, doğru...

 

4. Anayasa tasarısına karşı veya taraftar olmayı bir "hidayet" konusu yapmanız, endişelerimi haklı çıkarıyor...

 

Toplumun bir kesimini laik ve cumhuriyetçi kesimini

Atatürk ilkelerini hedef edinmiş kesimi bu anayasa hazırlanırken uzak tutuluyor.

Bir çeşit emri vaki yapılıyor ben yaptım oldu zihniyeti.

 

gerginlik bir kesimde uzun zamandır var ama eli kolu bağlı ve sağduyulu insanlar bekliyor.

diğerleri olayın ciddiyetini anladığında çok daha büyük gerilimler yaşanacak.

bütün bunları görmek için kahin olmak gerekmiyor gerçekçi olmak yeter.

 

anayasa düzenlemesi toplumun herkesiminin görüşü alınarak yapılır bunlar alıyormuş gibi yapıyor.

 

atv anahaber bültenini izliyorsanız kanala tsmf el koyduğundan beri nasıl hükümet yanlısı haber yaptığını görüyorsunuzdur Malezya örneğini verdiler bugün Malezyada gelişim İslamın yaygınlaşmasıyla başlamış görünen o ki çok akıllıca ve sinsice planlar yapıyorlar. en çok izlenen kanallar ellerinde ve o kanallar hükümetin isteği doğrultusunda vatandaşa pembe hayaller kurduruyor.

 

yakın gelecek çatışmalara gebe ve korkarım bundan kaçış yok ne biz ilkelerden vazgeçeceğiz ne onlar istikametlerinden dönecekler.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.