Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

"Eden Bulur" nedir?


Tengeriin boşig

Önerilen İletiler

"Eden Bulur"

Psikolojik Açıklaması

 

Hayatımı belirli dönemlerde en baştan, bulunduğum güne kadar hep sorgularım.

Bulunduğum gün yaşadığım şeylerin nedenlerini ise hep geçmişte ve özellikle kendi tercihlerimde ararım...

 

Son bir ay da yine buna kafa yordum...

Bu sefer daha fazla kafa yordum ve bir şeyin farkına vardım...

Bulunduğumuz gün için başımıza gelen herşeyin müsebbibi yine büyük bir oranda kendimiziz...

Diğerleri ise yan etken oluyor sadece.

 

Şöyle ki:

"Eden Bulur" dediğimizde kastettiğimiz şey

Geçmişte yaptığımız bir fenalığın karşılığını aynen bulacağımızdır.

Yani benzer bir olayı da bizim yaşayacağımızdır...

 

Ve ne tuhaftır ki insanların başına bu hep gelir.

 

Demişizdir:

"Ulan şöyle birisi vardı, ahı tuttu. Bende ona böyle bir şey yapmıştım..."

 

Ve genelde "Ah Etme" "Beddua" ya da "İlahi Adalet" gibi nedenlere bağlarız bunu...

 

Ama ben şu sıralar farkettim ki aslında "Psikoloji Bilimi" bunun üzerine düşse bu gibi bir nedene bağlı olmadığını anlaması için hiç bir neden yok.

 

"Ava giden avlanır..."

 

Ve aslında bence bir kaç kavramı bilen herkes

Niçin "Ettiğimizi Bulduğumuzu" ya da "Ektiğimizi Biçtiğimizi" çok kolay kavrayabilir...

 

Şöyle devam edeyim:

 

"İd" "Ego" ve "Super Ego" kavramlarını özellikle tanımlayan Freud yaşamsal olarak iki içgüdüden bahseder:

"Cinsellik-Libido" ve "Saldırganlık"...

 

İnsanın Ana Rahmine düşüşünden ölümüne kadarki psikolojik varlığı bunların döngüsünden oluşmaktadır.

 

"Cinsellik-Libido" yaşam enerjinin temelidir.

Bu yüzden bir "Amaç" değil "Araç"tır.

"Amaç" olarak benimsenmesi ve yaşanması temelde psikolojik rahatsızlığın belirtisidir.

 

"Saldırganlık" ise yine var olmamız için gerekli bir güdü ise de

"Yok oluş-ediş"in karşılığıdır.

Ve bu da bir araçtır, amaç olamaz...

 

Sadece yeni doğan bir bebek, bu iki temel güdüyü "sınırsızca kullanma" eğilimindedir.

Ağzına her bulduğu nesneyi götüren bir bebek (Cinsellik - Oral Dönem),

Eline aldığı her nesneyi fırlatan bir bebek (Saldırganlık)...

 

*-*-*İnsanların bu iki dürtüsü, "İd" "Ego" ve "Super Ego" arasında bir terazidedir.

Bunlardan sonra şu kavramları verip açıklamama devam edeceğim:

 

"Ego" temel olarak üç duygulanmaya göre "İd" ile "Super Ego" (bu kavramları diğer bir konuda açıkladım -tıkla-)(yukarıda "terazi" dedim) sağlar:

Sevgi, Nefret ve Öfke...

 

Bunlarda bir terazide yani bir dengelenmededirler.

Birisinin eksikliğinin olması halinde, bu eksikliği diğeri tamamlamaktadır -tıkla-...

 

Şimdi ilgili yönlendirmeler gözden geçirilirse, söyleyeceklerimin anlaşılacağını umuyorum.

 

İnsanların her davranışı, belirli bir açlığı tatmin etmeye yöneliktir.

Hiçbir davranış yoktur ki bir açlığımızı tatmin etmek istemeyelim.

Birisine kızdığımızda,

Birisini sevdiğimizde,

Birisinden nefret ettiğimizde,

Hatta kavga yaptığımızda bu yönlerdeki açlıklarımızı tatmin etme eğilimindeyizdir.

 

İşte düşüncem temelini tam olarak buradan almaktadır.

 

İnsanlar egolarındaki belirli açlıkları tatmin etmek için, açıktır ki, belirli eylemlerde bulunurlar.

Tatminkarlık ise belirli bir huzur sağlar.

 

Elbette ki bu açlıkların, yine geçmişten gelen bir nedeni olduğu gibi

Geleceğe dönükte bir sonucu olacaktır.

 

Aynen, bugün için süregelen sürecin bir sonucu olarak ortaya çıktığı gibi...

 

Bugün egomuzdaki açlıklarımızı tatmin etmek için yaptığımız eylemler, davranışlar belirli bir duygumuzu tatmin ederken, o duygunun aksini de açlığa mahkum eder.

 

Mesela insanların "Sevgi"ye ihtiyaç duydukları kadar "Acı" ve "Nefret"e de ihtiyaç duydukları vakidir.

 

Şöyle düşünün:

Devamlı "Reddedilen" bir kimse "Kabul Ediliş"e açtır...

Ve bunun tersi de doğrudur.

Devamlı "Kabul Edilen" bir kimse alt benliğinde "Reddediliş"e açtır...

 

Her kavgadan kazanarak çıkan ve hiç başarısızlık göstermemiş bir güreşçi düşünün.

Son yaptığı güreşte başarısız olması, egosunda tanımlayamadığı bir mutluluğa neden olacaktır.

Ve nerede hata yaptığını çok net görebilecektir.

 

Bu konuda "the Core-Kor" adlı filmde bir örnek vardı.

Aracın kadın pilotuna, diğer kaptan şöyle diyordu:

"Sen gerçek bir kaptan olamazsın, çünkü hiç kaybetmedin."

 

Yani sırf kazanan bir insanında, kaybetme açlığı hissedeceği muhakkaktır.

 

Her zaman başarılara imza atan bir kimsenin zamanla bundan zevk almaz hale gelişi bu yüzdendir.

Alacağı bir başarısızlık, o kişiyi yeniden motive edecektir.

Bunu çevremizdekilerden de anlarız.

Her zaman zayıf alan bir çocuk takdir aldığı zaman herkes sevinir ve çocuğa güzel tepkiler verir.

Ancak her sene takdir alan kardeşi yine takdir aldığında o kadar büyük bir tepki göstermezler.

 

Konuya dönelim:

 

Demek ki şudur :) ki :

 

Eylemlerimizi şekillendiren şey "Benliğimizdeki Açlıklarımız" olduğuna göre,

Devamlı olarak tatmin ettiğimiz bir açlığımız doydukça,

Diğer taraftan ve tam aksinden bir açlıkta yaratacaktır bizde...

Ve sonraki eylemlerimizi bu sefer de bu açlığımız yönlendirecektir.

 

Mesela kendiniz için "Eden Bulur" dediğiniz bir olayı düşünün.

Geçmişte birisine bir şey yapmıştınız

Ve yıllar sonra aynı olay sizin başınıza geldi.

 

Ya da "Gülme komşuna, gelir başına" diyebileceğiniz bir olayı düşünün.

Geçmişte başkasına yapıldığında hoşunuza giden ama sonra sizin tercihleriniz sonunda

Sizin başınıza gelen bir olayı düşünün.

 

Sevgili seçimimizde buna göredir mesela.

Bizim belirli bir yöndeki açlığımızı tatmin eden kimselere aşık oluruz.

 

Zamanında bir çok kimseleri aldatmış bir kimsenin,

Kendisini aldatabilecek bir kimseye aşık olması bu yüzdendir mesela.

Kendisini tatmin ettiği açlığı doygunluğa ulaşınca,

Bu, o açlığın aksi açlığını harekete geçirmiştir bilinç altında.

 

Ya da her kavgadan zaferla ayrılmış bir delikanlı düşünün.

Dayak yiyeceği besbelli olan bir kavgaya girebilmesi bu yüzdendir.

 

Karşı cinsten gördüğü ilgiye doyan bir kimsenin,

Karşı cins tarafından reddedildiğinde tuhaf bir mutluluk yaşaması

Ve reddeden kimseye karşı samimi duygular beslemesi de bu yüzdendir.

Ve bir ilişki başlamasa bile bunun huzurlu bir üzüntüsünü yaşaması da "Benlik Bütünlüğü"nü sağlayabilmiş olmasındandır...

 

Karşı cinse ya da genel olarak tüm insanlara aynı "kötü" şekilde davranan bir kimseyi düşünün ya da...

Mutlaka bir açlığını tatmin etmek için böyle davranyordur.

Ve emin olun ki bu açlığı tatmin olduğunda, o davranışına kendisi de aç kalacaktır.

Ve tercihlerini ister istemez bu açlığı tatmin edeceği

Yani yaptıklarına maruz kalacağı yönde yapacaktır.

Mutlaka hepimizin "Bu olay, yaptıklarıma karşı bana iyi ders oldu" dediği bir yaşantısı olmuştur...

Niye acaba bize iyi bir ders olacak bir yaşantı geldi başımıza?

Ya da bunu yaşatacak kişiyi ya da kişileri niye seçtik?

 

Sanırım şimdi daha net görebiliyorsunuzdur...

 

Bence kendi açlıklarınıza maruz bıraktığınız insanların durumuna düşmemek için

Bu açlığınızın farkına vararak, eylemlerinizle tatmin olmadan

Ve o eylemlerinizin doğurduğu açlığın kurbanı olmadan,

Kendi bilgilenmelerinizle açlığınızı bastırın

Ve "Benlik Bütünlüğünüzü" oluşturun.

 

Şimdi gelelim hesaplaşmaya:

Bu yazıyı ve birşey biliyorsam eğer bildiklerimi aktarmaya niye ihtiyaç duydum?

Son zamanlarda oldukça fazla "Ettiğimi Buldum"da o yüzden... :D

 

Anlatmak istediğimi anlatabildim mi bilmiyorum.

Ya da düşündüğüm şey ne kadar doğru onu da bilmiyorum.

Yorumlarınızı bekliyorum.

Eksiğim varsa düzeltmek için...

 

Özet olarak şunu söyleyebilirim ki:

İnsanlar "Yengi" kadar "Yenilgi"lere de ihtiyaç duyarlar...

Ve farkına varabildiğinizde emin olun ki gerçekten iyi geliyor...

 

Ha unutmadan:

Yazdıklarımı mutlaka size kötülüğü dokunmuş olan insanların "Ettiklerini Bulmaları" yönünde "Tatmin Olmak İçin" okuyanlarınız olacaktır.

Özellikle son zamanlarda birileri tarafında üzülmüş arkadaşlar bu niyetle okuyacaktırlar; Eminim.

Belki de yaptığınız bir kötükte kendinizi tatmin etmek için ve

"Demek ki sende zamanında bir şey yapmışsın, benim yaptığım da senin hakettiğindi demek ki!" demek ve suçluluk hissetmemek için okuyanlarınız da olacaktır.

 

Tavsiyemdir: Bu niyetle okumak, yukarıda bahsettiğim bir açlık tatmininden başka bir şey olmayacaktır. Sonucu da ettiğinizi bulmanızdan başka bir sonuç doğurmayacaktr.

 

O yüzden başkalarının size yaptığını ya da sizin başkalarına ders verdiğinizi falan bırakın.

Ve "Ettiğimi Buldum" dememek için okuyun yazıyı...

 

Saygılarımla...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Boşig, eleştiri yapamayacağım üzgünüm, tek söyleyeceğim boşa yaşamıyorsun, boş bakmıyorsun, boşuna okumuyorsun...

 

Ettiğini bulmayı bende çok deneyimledim ve o yüzden şimdi birine bir şey yaparsam onu yaşayacağımı biliyorum o yüzden çok dikkatli davranıyorum... Hele birinin bir yönünü eleştirmeye göreyim ya da birine "bunu asla sevemem" diyeyim hemen aksini yaşıyorum...

 

Psikolojide karşılığı varmıdır sahiden bilmiyorum ama İlahi Adaletin tecellisine kesinlikle inanıyorum... Bazen fazla beklemek zorunda kalsakta asla yaşanmadan bitmiyor...

 

En fazla yanılgıyı "ön yargı"dan yaşadım bunun psikolojideki karşılığını biliyormusun?

 

Saygılar değerli kardeşim... :clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Boşig, eleştiri yapamayacağım üzgünüm, tek söyleyeceğim boşa yaşamıyorsun, boş bakmıyorsun, boşuna okumuyorsun...

 

Teşekkürler Sayın Sardunyam...

En fazla yanılgıyı "ön yargı"dan yaşadım bunun psikolojideki karşılığını biliyormusun?

Bence "Ön Yargı"nın temeli yine yaşantılarımızdan geliyor.

 

Genel olarak aslında "Ön Yargı", karşımıza çıkan bir kişiyi ya da karşılaştığımız bir olayı iyi ya da kötü bir çıkarımla özdeş tutmakta olabilir.

 

E tabii ki bunun nedeni de geçmişteki yaşantılarımız ve deneyimlerimizdir...

 

Bunu şöyle açayım:

İnsanlar ilk doğduklarında çok az "şema" ile doğarlar.

"Şema" dediğimiz şey "Davranış" kalıplarıdır ilk önce.

Mesela "ağlamak" ya da "emmek" birer şemadır ve çocuk deneyimlerle neye ağlayacağını

Ya da neyi emeceğini kavrar ve şemasını geliştirir.

 

Sonra duyu organlarımıza ait şemalar ortaya çıkar.

Göz ile ilgili şemalara örnek olarak mesela bir çocuk yolda çok kez köpek görür ve artık kafasında köpeğe dair bir şema vardır:

"Dört ayaklı, ıslak burunlu bir yaratık."

Onun için köpek budur.

Sonra bu çocuğu bir otlağa bırakırsınız ve ineği ilk gördüğünde

"-Aa köpek" der.

Çünkü kafasındaki "köpek" şemasına benziyordur bu hayvan.

 

Mesela bir atasözü vardır bu anlamı niteleyen:

"Her sakallıyı deden sanmak."

 

İşte insanlar yeni deneyimlerini

Geçmişte oluşturdukları şemaları kullanarak edinirler

Ve o geçmişteki şemalara dayanarak, yeni karşılaştıkları şeye göre bir şema oluştururlar.

 

Siz de geçmişte benze insanlara ya da benzer olaylara karşı genel şemalar oluşturmuşsunuzdur.

Benzer insanlar ya da benzer olaylar karşınıza çıktığında

O geçmişte oluşturduğunuz şema üzerinden hareket edersiniz.

O şekilde yaklaşırsınız olaya...

 

İşte ön yargılarımızın temeli budur...

 

Oluşturduğunuz şemaları ne kadar esnek tutarsanız ve ne kadar çok şema oluşturursanız,

Hayatta o kadar doğru ön yargılarla yaşarsınız.

 

İyi ya da Kütü her insan mutlaka belirli bir ön yargı ile yaklaşır olaylara ve kimselere.

Bu kaçınılmazdır.

 

Önemli olan kimsenin dünyasının ne kadar büyük ya da ne kadar küçük olduğudur Sayın Sardunyam.

 

İsterseniz yeni bir konu açın ve bu konuyu orada daha güzel konuşalım.

 

Psikoloji bölümünde "Tartışma" olmaz,

"Paylaşma" olur değil mi? ;)

 

Saygılarımla...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

"eden bulur" değilde "doyumsuzluk "görüyorum bu yazıda (birşeyler daha görüyorum ama uykum geldi söz yarın söylerim)

iki kere de okudum ama birkaç kere daha okurum sonra

eline sağlık

Sayın Godzilla...

Tam da göstermek istediğim şeyi görmüşsünüz aslında...

"Açlık" ve bunun getirisi olan "Doyumsuzluk"...

Ego'muzun doyumsuzluğu...

Tatminsizliğimiz...

Belli bir güdünün doyumsuzluğu, sonunda başka bir güdünün açlığını tetikleyecektir...

 

Sağolun...

 

Diğer gördüğünüzü merakla bekliyorum...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayın Godzilla...

Tam da göstermek istediğim şeyi görmüşsünüz aslında...

"Açlık" ve bunun getirisi olan "Doyumsuzluk"...

Ego'muzun doyumsuzluğu...

Tatminsizliğimiz...

Belli bir güdünün doyumsuzluğu, sonunda başka bir güdünün açlığını tetikleyecektir...

 

Sağolun...

 

Diğer gördüğünüzü merakla bekliyorum...

söz vermiştim yarın diye sözümde durmamışım özür dilerim.

 

diğer gördüğüm şeyde "açlık" giderildikten sonraki "tokluk" yani hiçbir şeyden zevk almama.hayatın sıkıcılığı.

sonra geriye bakılıp "keşke"ler başlıyor "öyle değilde böyle yapsaydım" lar......Yani buradan "eden bulur" a çıkıyor yolumuz....

 

(bak söz daha güzel açıklayacağım birgün :D )

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ahmet son zamanlarda hep ettiğimi buldum demişsin ama seninki ettiğini bulmak değildi. Seninki bile bile ladesti. Söylemiştim sana. Tüm suçu üstüne alacak kadar güçlümüsün yoksa sevdiğinde toz kondurmıcak kadar kendini kaptırabilcek zayıf birimisin hala anlamadım. Yazıyı niye yazdığında belli, sorunu kendine bulup yalancı mutluluk yaratma. Sen gel beni dinle kardeşim.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

yazın her zamanki gibi muhteşemdi arkadaşım...ben sanırım bu açlığımı tatmin edemesemde bastırabilenlerdenim.ve daha önce şu anda adını bile duymak istemediğim biri yüzünden aslında bu konuda konuşmaktan bile hoşlanmam.ama sana tek söyleyebileceğim.bu yaşananların ettiğini bulmakla bi ilgiisi yok.bence insan olarak bencilliklerimizin ve yaşadılarımızın ve hatta egolarımızın benzerlikleriyle ilgisi var.şöyle düşün makineye bi çark takarsın döner.bi süre sonra yalama yapar değişirsin.aynı ölçüdeki o çarkta bi süre sonra yalama yapacaktır.insanların istekleri aslında içten içe birbirinden farklı özellikler taşımadığı için aynı olaylar yinelenir...tabi bu benim düşüncem...sen nedersin bilemem...bu arada ben elfren.buda benim yeni kimliğim...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ahmet son zamanlarda hep ettiğimi buldum demişsin ama seninki ettiğini bulmak değildi. Seninki bile bile ladesti. Söylemiştim sana. Tüm suçu üstüne alacak kadar güçlümüsün yoksa sevdiğinde toz kondurmıcak kadar kendini kaptırabilcek zayıf birimisin hala anlamadım. Yazıyı niye yazdığında belli, sorunu kendine bulup yalancı mutluluk yaratma. Sen gel beni dinle kardeşim.

 

Cidada...

Bunu burada tartışmayalım kardeşim be, olur mu?

Salla...

 

Belki de biz yanlış anlıyoruz her şeyi...

Ve belki de hayat bize yanlış anlatıyor...

 

Bilmiyorsun ama,

Kaybeden ve suçlu yine ben oldum...

 

Selamlar...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

sevgili boşig,

 

müsade edermisin bilmiyorum ama son cümlen için söyleyeceğim bişey var...

 

yanlış anlıyor, yanlış anlamlandırıyor ve yanlış yapıyoruz... bütün bunlar en acı şekilde bizi öğütüyor... yanı sırada galiba eğitiyor...

 

ama kaybetmek ve suçlu olmak diye bişey yok, senin kazanmak olarak adlandıracağın şey o an için bir kayıba benzesede zaman içinde kazanca döndüğünü görüyor ve onu bile doğal karşılıyorsun...

 

yani insan su misali girdiği her kaba uyum sağlıyor... kaybedilen tek kıymetli şey zaman, hangi uğurda ve nasıl geçirildiği asla geri dönüşü olmayan bir kayıp yaşatıyor...

 

bir yorum... :closedeyes:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

sevgili boşig,

 

müsade edermisin bilmiyorum ama son cümlen için söyleyeceğim bişey var...

 

yanlış anlıyor, yanlış anlamlandırıyor ve yanlış yapıyoruz... bütün bunlar en acı şekilde bizi öğütüyor... yanı sırada galiba eğitiyor...

 

ama kaybetmek ve suçlu olmak diye bişey yok, senin kazanmak olarak adlandıracağın şey o an için bir kayıba benzesede zaman içinde kazanca döndüğünü görüyor ve onu bile doğal karşılıyorsun...

 

yani insan su misali girdiği her kaba uyum sağlıyor... kaybedilen tek kıymetli şey zaman, hangi uğurda ve nasıl geçirildiği asla geri dönüşü olmayan bir kayıp yaşatıyor...

 

bir yorum... :closedeyes:

 

Bir yorum ama haklı bir yorum Sayın Sardunyam...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...

İzninizle ben yazıda katılmadığım bir kaç noktaya değinmek istiyorum...

 

Sürekli olarak başarılı olan birinin, bilinç altında başarısızlığından mutlu olacağı iddiasına katılmıyorum. Başarı neticesindeki tatmin duygusu, takdir edilme ve güçlü olduğunu hissetmekten kaynaklanır. Yani hiç kimse tarafından takdir edilmeyecek bir başarı, aynı zamanda bilinç altınızda size bir güç tatmini vermiyor ise, o başarının tatminsel bir anlamı yoktur. Bilinç altındaki tatmin duygusu ve güç spesifik tatminler değildir. Yani yalnızca tek bir durum için geçerli değillerdir. İş yaşamınızda son derece başarılısınızdır, ancak cinsel yaşamınızda öyle değildir. Ya da satrançta çok başarılısınızdır da, tavla da vasatı aşamıyorsunuzdur. Ya da otomobil yarışlarında çok başarılısınızdır da, aynı başarıyı motor yarışlarında gösteremiyorsunuzdur. Netice itibariyle başarı konusunda tam bir tatmin duygusunun mümkün olamayacağı açıktır. Zira her konuda başarılı olmanız mümkün değil...

 

Başarısızlıktan alınacak memnuniyet, başarı tatmininin tersi olan başarısızlık tatmininden değil, münferit durumlardaki monotonluktan kurtulmuş olmaktan kaynaklanacaktır.

 

"Eden bulur" noktasındaki görüşlerime gelirsek;

 

Bir durumu, bir olguyu, bir kavramı doğrularımız olarak kabul edeceksek, bunu belli kriterlere bağlamamız gerekir. Nasıl ki bilimde kesinlik içeren söylemler her durum ve her ortam için aynı sonucu veriyor ise, bizim doğrularımızda da öyle olmalı..

 

"Eden bulur" dediğinizde ya da "gülme komşuna gelir başına" dediğinizde bunun her gözleminiz için geçerli olması gerekir. Ancak hayat bu söylemler üzerinden yürümüyor.. Maalesef her "eden" bulmuyor... Bence bu söylem, toplumsal yaşamda görmemizin mümkün olmadığı "adalet" duygumuzun tatminine yönelik bir söylem.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 4 ay sonra...
"Eden bulur" dediğinizde ya da "gülme komşuna gelir başına" dediğinizde bunun her gözleminiz için geçerli olması gerekir. Ancak hayat bu söylemler üzerinden yürümüyor.. Maalesef her "eden" bulmuyor... Bence bu söylem, toplumsal yaşamda görmemizin mümkün olmadığı "adalet" duygumuzun tatminine yönelik bir söylem.

 

Sayın Yam_yam, öncelikle katkınız için teşekkürler...

 

Aslında anlatmak istediğim durum, kişinin "Sır Dünyası" ya da "Kalp Gözü" gibi yapınlarda olduğu gibi bir kötülük gördüğünde ya da yaptığında "İlahi Adalet" diye bir nitelemede bulunmasının aslında neliğini ortaya koymaya çalışmaktı.

 

Yoksa tabii ki anlattıklarım Bilimsel değil, ancak her insan en azından "Ben birisine şöyle yapmıştım, o yüzden başıma geldi bu!" gibi bir yakarışta bulunmuştur. Bunu temellendirmek istemiştim...

 

Saygılarımla...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 3 ay sonra...

merhaba arkadaşlar eleştirim olmicak ama bu konuyla ilgili eklemek istedigim bir şey var.. karşılaştıgım kişilerde çogunlukla gördügüm bir şey, kavga yada tartışma esnasında kişi kızdıgı zaman yada canı yandıgı zaman sayın Tengeriin boşig'in yazısının başında belirttigi gibi ah, beddua yada lanet okumak... bu bence kendi kabullenememişligimizin bir örnegidir. Bunu genellikle vicdanımızı rahatlatmak amaçlı yaparız.

 

Sonunu düşünmeden, başına bir şey gelmiş olsa buda başka bir vicdan muhasebesi karşısına çeker bu defada pişmanlık duyarız ama başına bir şey geldigi zaman sevinirsek ona kötülügü dokunan kişiden bir farkımız kalmaz malesef ki zaten bir kötülük karşısında sevinen kişi en az o kötülügü yapmış kişi kadar kötüdür.. bu da kötülügün şekil degiştirmiş biçimidir.. Karşılaştıgınız durumlarda sizden ricam lütfen yapıcagınız şeyi iyice bir düşünmeniz..

 

Saygılar.. :clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 9 ay sonra...
Sayın Yam_yam, öncelikle katkınız için teşekkürler...

 

Aslında anlatmak istediğim durum, kişinin "Sır Dünyası" ya da "Kalp Gözü" gibi yapınlarda olduğu gibi bir kötülük gördüğünde ya da yaptığında "İlahi Adalet" diye bir nitelemede bulunmasının aslında neliğini ortaya koymaya çalışmaktı.

 

Yoksa tabii ki anlattıklarım Bilimsel değil, ancak her insan en azından "Ben birisine şöyle yapmıştım, o yüzden başıma geldi bu!" gibi bir yakarışta bulunmuştur. Bunu temellendirmek istemiştim...

 

Saygılarımla...

 

 

Her Olay Bir Öncekinin sonucu.Başınana geldiği zaman bir önceki hatanı hatırla.Kısaca. :D

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.