Misafir RA_dya Gönderi tarihi: 7 Haziran , 2007 Paylaş Gönderi tarihi: 7 Haziran , 2007 Annemin düşü... Onunda annesi vardı, annesinin düşüydü. Doğdu, yaşam ona baktı, o yaşama. Çocuktu, güldü, koştu, oynadı. Bezden bebekler, çer-çöpten evler. İp atlama, saklambaç, körebe. Hep gülümsedi bu tahteravalli günlere. Büyüdün, kocaman oldun dediler bir süre sonra. Oysa o daha çocuktu, henüz on beş yaşında. Olsun, büyüklüğe de alıştı, sevindi içinden. Yeni entariler giyildi, saçlar tarandı. Büyük olmak için en güzel zamandı. Ne de güzel, ne de hoş bir kadındı. Güzel evde oturmaz, evlen dediler. Evleneyim dedi utangaç, mahzun. Biri geldi, biri gitti, kısmet uzaklardan geldi. Evlendi, yine utangaç, yine mahzun. Gurbet yazılmıştı alnına, gitti. Delicesine özledi, sustu. Çile çekti, sustu. Anne oldu, yüreğinin sesi arşa ulaştı. O bir çocuktu, annesi vardı. Şimdi o bir anne, ruhunda çocuğu. Sonra çocukları... Ne çok sevdi onları... Gözündeki yaş, gülümsemesi oldular... Acılarına merhem, yıllanan yıllarına bahane oldular... Büyüdüler, büyüdü, acıktılar, acıktı, ağladılar, ağladı, güldüler güldü... Gün geldi yaşadığını unuttu, ismini, cismini, her şeyini unuttu. Bir tek çocuklarını, yalnız çocuklarını unutmadı... Onca sıkıntı çekti, taş olsa çatlardı dediler, çatlamadı, çatlayamadı. Başkası olsa dertten ölürdü dediler, ölmedi, ölemedi. O çocuklarını rahat ettirmeden bunları yapamazdı. İyi ki yapamadı... Heyhat!.. Kelimelerim düğümlenir artık burada. Bu benim annem, bu benim geçmişim, bu benim geleceğim. Annemin düşüyüm ben... Benim düşüm “Annem” ... Bilgehan Buğra Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ ErdalAktas Gönderi tarihi: 8 Haziran , 2007 Paylaş Gönderi tarihi: 8 Haziran , 2007 mutlak bir yarın ayırdım kendime dağlarımdan damıtarak ve yaralıyım Bagok kadar a a h, diyorum; şu karanlık! şu bahtım renginde utanç atmosferi: hiçbir gelecek paklamaz seni! " SELİM TEMO Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ ErdalAktas Gönderi tarihi: 10 Haziran , 2007 Paylaş Gönderi tarihi: 10 Haziran , 2007 yağmuru bekle Yollara düşmeli bugün Anıların, hayallerin Küllerini deşip ürkütmeden Sessiz Kıymetsiz Sevgisiz... Günü öldürüp kelimelerde Herkesi, her şeyi geride bırakıp... Gitmeli. Yollara düşmeli bugün Aradığım kusursuz bir güzellik değil Bir yelken bir kürek... ve Kaçmak değil niyetim.../ yalnızca gitmek. Saçlarımdan avucuma süzülüp düşen Bir tutam hüzne sığınıp Savrulmaktır amacım Yalnızlık; Başlı başına bir göze almadır Güneşten yeni çıkan bir ten Denizden dönen tuzlu su Acısında boğulduğum vapur düdüğü Şimdi denizlere/ yollara düşme vaktidir. Unutamadığım sevgiliden Bir son veda sözü duymadan Burkulmuş yüreğimi ellerime alıp Sırasını bekleyen bir yolcu olma vaktidir İskelenin ucunda Bu gece son bir defa bak yüzüme Bilirsin sessizlikten nefret ederdim Şimdi sus.../ bence konuşma Her mevsimde bir ölü daha bıraktığım bu şehre Ve uzakta gürültüsü olmayan şimşek Damla damla yağıyorken içime Her yağmurda can çekişen bir serenat Dolanıyorken dilime Son bir bakış için.../ sadece; Yağmurun dinmesini bekle. 2007/06/09 Banu Kalyoncu Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ commandante Gönderi tarihi: 11 Haziran , 2007 Paylaş Gönderi tarihi: 11 Haziran , 2007 NE ARARSIN TANRI İLE ARAMDA Ne ararsın Tanrı ile aramda Sen kimsin ki orucumu sorarsın? Hakikaten gözün yoksa haramda Başı açığa neden türban sorarsın? Rakı, şarap içiyorsam sana ne Yoksa sana bir zararı, içerim İkimiz de gelsek kıldan köprüye Ben dürüstsem sarhoşken de geçerim. Esir iken mümkün müdür ibadet Yatıp kalkıp Atatürk'e dua et... Senin gibi ******* yüzünden Dininden de soğuyacak bu millet. İşgaldeki hali sakın unutma Atatürk'e dil uzatma sebepsiz Sen anandan yine ****** amma Baban kimdi bilemezdin ****** NEYZEN TEVFİK... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir aslan34 Gönderi tarihi: 11 Haziran , 2007 Paylaş Gönderi tarihi: 11 Haziran , 2007 NE ARARSIN TANRI İLE ARAMDA Ne ararsın Tanrı ile aramda Sen kimsin ki orucumu sorarsın? Hakikaten gözün yoksa haramda Başı açığa neden türban sorarsın? Rakı, şarap içiyorsam sana ne Yoksa sana bir zararı, içerim İkimiz de gelsek kıldan köprüye Ben dürüstsem sarhoşken de geçerim. Esir iken mümkün müdür ibadet Yatıp kalkıp Atatürk'e dua et... Senin gibi ******* yüzünden Dininden de soğuyacak bu millet. İşgaldeki hali sakın unutma Atatürk'e dil uzatma sebepsiz Sen anandan yine ****** amma Baban kimdi bilemezdin ****** NEYZEN TEVFİK... ne arayayım senle tanrın aranda, ben kendi Tanrı'mı arayom. oruç dedigin salt ferdi bir şey, hangi ****** sorarmış bunu? haram nedir? haramı anlatsan ya bana da, düşmeyelim. başı açıga türban soranı da, başı kapalıyı açanı da..... rakı şarap içiyorsan banane, yok bana zararı, olsa olsa sana kıldan köprüde neymiş ki, varmı böyle bir şey? bırak sarhoşken geçmeyide, ayıkken anlat bakalım bize, hakket varmı böyle bir köprü? kim demiş 'esir' ibadet etmez, hadi bırak onu, bu millet ne zaman esir olmuş, ne zaman sömürge olmuş.. dinde kullara degil yalnız Tanrıyadır dua. hem din kimsenin malı degildir babasının, ögrenmek kimseye yasak da degildir. dedim ya senin anladıgın gibi işgal edilmedi bu millet kimse bükümez bu boynu, yerinden kesmeden, hakaret sayarım ben bunu aziz milletime. akıl, her yaşta her başta bulunmalı, ötesi, hangi ****** zincir vurmaya cesaret eder şaşarım. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ commandante Gönderi tarihi: 11 Haziran , 2007 Paylaş Gönderi tarihi: 11 Haziran , 2007 Galiba şiir size dokundu yaranız mı var yoksa.Umarım ileride şiir yazmaya kalkmazsınız. saygılarımla Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir aslan34 Gönderi tarihi: 11 Haziran , 2007 Paylaş Gönderi tarihi: 11 Haziran , 2007 Galiba şiir size dokundu yaranız mı var yoksa.Umarım ileride şiir yazmaya kalkmazsınız. saygılarımla maksadım şiir yazmak degil ki. maksadım şiirin içindeki absürtlükleri ortaya çıkarmak. şair olmak demek herşeyi bilmek demek degil, bunu söylemek. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir RA_dya Gönderi tarihi: 16 Haziran , 2007 Paylaş Gönderi tarihi: 16 Haziran , 2007 Sadece sevilmek harekete geçirir donmakta olan bir kalbi... Ve hızla çarpan bir kalptir herseferinde Dünya üzerinde olan herşeyin tek sebebi... Yani sızlayan yerinden sevmeye başlamalı bir insanı... Sevdiği kadar dasevilmektir zaten bir acının yarabandı... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ ErdalAktas Gönderi tarihi: 16 Haziran , 2007 Paylaş Gönderi tarihi: 16 Haziran , 2007 KEŞKELERİMSİN.. “Sen” aldığım nefes gibisin...... Almadan duramam.... İçimdeki bomboş sokaklardan geçerken, ışığını söndürmemiş, Seni bekler bulduğun tek sabahçı kahvesiyim.... En çaresiz...en müthiş kabuslardan korkuyla uyandığımda; Hiç korkmadan kollarının arasında dalıp gittiğimsin.. Son damlayı görene dek içtiğimde...körkütük sarhoş olduğumda yani... İnsafsızca küfürler ettiğimsin... Canını yaktığımsın.... Canımı yakansın..... Sadece geleceğim değilsin sen Geçmişimsin... Üniversite kampüslerinde adam olamadığım; Ve ''SEVMEK'' fiilinin hiçbir zamanını çekemediğim için; Hergece beni sırtımdan vuran isyanlarımsın...! ! Ben meydanlarda sloganlar atarken.... Hiç durmadan bu düzene ana avrat...! ! Sen ellerime geçirilen kelepçelersin.... Ben içerideyken...! ! Sen ders notlarımı getirenim; Yoklamalarda atılan en gerçek imzalarımsın.... Ben içerden çıktığımda, bütün kanamışlığımla.. Kapıda ilk gördüğümsün.. Kavgalar ettiğimsin pervasızca... Ellerimi kaldırabildiğimsin... İçimin ezilişisin..... Ve onca utanmazlığıma rağmen susanım.. Yüzünü yere döküp gidenimsin..... Yani en büyük yalancım....en güzel yalanlarımsın... “Sen” nefesin bile çarpsa yüzüme titreyişlerimsin.... Sevdiğim için ölümü göze alabildiğimsin.. Hayatlar yıkıp kızının karşısında ''ÇOK SEVDİM'' diyebildiğimsin..! ! Peki SEN..senin için neyim ben..? Bir beyzade, kişizade Her türlü yalandan topyekûn azâde Hani şu hayatı sıfır hata yaşayanlardan Durup dururken yorulan Kibrit çöpü gibi kırılan Yalnız içinin çıkmazlarında başını kaşıyan ZAVALLI SEN... Ahhh...ah...kandırılmışım.. yanmışım.. kavrulmuşum Netmiş, neylemiş, nolmuşsun böyle Cömert ırmaklar gibi gürül gürüldün Bahtın karışmış senin keşke kimliğin karışsaydı..! ! Kod isimler verirdik..yinede özün değişmemiş olurdu..ah ah özü değişmişim.. Soldan sağa geçenim...Aniden hidayete erenim.. Aklına çok şükür..! ! başkalarının fikriyle tıka basa doldurmuşsun Yunmuş, yıkanmış adam olmuşsun.. El aklıyla yaşayanım..! ! Sende var olmamdan korktuğun için... Seni ele geçirdiğim için İnkar edişlerin, Seni böyle çok Sevdiğim için....! ! Bana benzemediğin için.... Hani soramadığın bir sorun var ya...” kaç kişisin sen sevgili”....! ! Ben milyonlarca Eylül''üm..milyonlarca seni seven kadın..düşünsene.. Peki sen hangisisin? İnandığın şeylermi bu yaptıkların Söylediğin yalanların bile inandırıcı değil.. Kimi kandırdın sen kendinimi..Beni değil bilesin Keşke diyorum bunların farkında olabilsen.. Benim kadar DİK durabilsen bu aşkın ardında Ucuz..basit yalanlar söyleyip Bir korkak...bir kaçak....Olmasan..! ! Ben seni yinede severdim.. Keşke... Bin bela......ve BİR HİÇ....olsan.. Keşke kimliğin karışsa ben seni ''YOLCU'' sanmasam.. Ama adam gibi adam olsan.. Yada artık ne yapıyorum ben diye bir özeleştirini yapabilsen.. KEŞKE..KEŞKE..KEŞKE... (08.12.2006) ANKARA / DİKMEN Elif Eylül AYBAŞOĞLU Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ sedelina Gönderi tarihi: 21 Haziran , 2007 Paylaş Gönderi tarihi: 21 Haziran , 2007 Acı çekecek yerim kalmadı... Ölsem bir türlü, ölmesem zulüm... Ne zulüme dayanacak gücüm var ne de ölmeye yüzüm... Bir şey söyle dostum... Sen söyle... Söyle de bir nefes daha çekeyim şu kahrolası dünyadan... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ sedelina Gönderi tarihi: 21 Haziran , 2007 Paylaş Gönderi tarihi: 21 Haziran , 2007 Sakla kendini Çocuk beynine sıkılmış bu cahillik kurşunu düşünmek yasak sana çocuk yaşamak yasak sana soluma sakın doldurma tazecik ciğerlerini yozlaşmışlığın kirlettiği bu oksijensiz havayla basmayasın sakın ha, güdümlenmiş silahlardan çıkan kurşunlarla kanlanmış bu soğuk taşlara koru kendini çocuk, sakla kendini! adınla yeşerecek yarınlara... umudu büyüt içinde kinin, nefretin, ırkçılığın, yobazlığın yerine... koru kendini çocuk, adın yarın olsun, ışık olsun, sevgi olsun... inadına yaşa çocuk, dimdik dursun başın tüm kara beyinlere... boynun kıldan ince olsun, emeğe, sevgiye... büyü çocuk, öyle büyü ki dolsun dünya kalmasın gölgede bir köşe meydan oku denizler gibi ölüme... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir RA_dya Gönderi tarihi: 21 Haziran , 2007 Paylaş Gönderi tarihi: 21 Haziran , 2007 ÖLÜM GELECEK VE SENİN GÖZLERİNLE BAKACAK Ölüm gelecek ve senin gözlerinle bakacak- sabahtan akşama dek, uykusuz, sağır, eski bir pişmanlık ya da anlamsız bir ayıp gibi ardını bırakmayan bu ölüm. Bir boş söz, bir kesik çığlık, bir sessizlik olacak gözlerin: Böyle görünür her sabah yalnız senin üzerinde kıvrımlar yansıtırken aynada. Hangi gün, ey sevgili umut, bizlerde öğreneceğiz senin yaşam olduğunu, hiçlik olduğunu. Herkese bir bakışı var ölümün. Ölüm gelecek ve senin gözlerinle bakacak. Bir ayıba son verir gibi olacak. belirmesini görür gibi aynada ölü bir yüzün, dinler gibi dudakları kapalı bir ağzı. O derin burgaca ineceğiz sessizce. Cesare Pavese Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ AynRand Gönderi tarihi: 22 Haziran , 2007 Paylaş Gönderi tarihi: 22 Haziran , 2007 Terkedişin Resmi Fonda gök mavisi gözlerinin üstüne Kızıla kesmiş yüreğim... İkisinin kesiştiği yerde mor hüzünler Yakın perspektifte keskin çakıl taşları Ayağımızdan önce yüreğimizi kanatan Ve üstünde bittiği gibi kızılımda kavrulmuş Sevda ayrık otları... Yanıbaşında yüreğim gibi buz kesmiş Mavi sularda günbatımı... Arka planda bir tren yolu Vagonlarında ayrılık tohumları Daha önce hiç bilinmedik bir renkte Çizilivermiş bir duygunun gölge oyunları Bu... Seni terkettiğimin resmidir Ve ... En ince ayrıntısına kadar çizilmiştir. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ ErdalAktas Gönderi tarihi: 24 Haziran , 2007 Paylaş Gönderi tarihi: 24 Haziran , 2007 bir dinamit olsan, saklarım yüreğimde, bir infilak olsan da kal, çök düşlerime! en güzel duyguların adıdır adın senin dön de bir bak yeter..! bu kadın bu yürek senin ne varsa yerde gökte sevda üstüne dön de bir bak.. gelsende bir yalandır simdi gelisin. belki yeni bir talandır... dönme! yolunda devam et... daha çok git...! ezbere alınmıs ayrılıklar koymaz bana üstüme gelme, vakit gece yarısı... saat yar zamanı...yar uzak....sırtımı dayamışım bir yedialtmışbeşe... ayrılık öylede ölüm...bu daha delikanlıca..! Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ ErdalAktas Gönderi tarihi: 6 Temmuz , 2007 Paylaş Gönderi tarihi: 6 Temmuz , 2007 Ancak Senin altında salkımlanır gök Büyür asma yaprakları... Güneş gölgelenir, Bulutlar silinir gözlerinde... Üstüme üstüme yağar yağmurları... Bütün yıldızlar kayar sonra, Benimse yüreğim, yüreğine... Bir bilsem! Ellerim ne toplar... Değdikçe ellerine?... On iki burcunu mu falların, Saman yolunu mu uzakların, Halley’in kuyruğunu mu samurların Dulunayın çukurunu mu? Söylesene!... Her gece, Ama her gece!.. Yuvarlanıp giderim kollarından Öylece... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir kleo Gönderi tarihi: 7 Temmuz , 2007 Paylaş Gönderi tarihi: 7 Temmuz , 2007 Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ ErdalAktas Gönderi tarihi: 24 Temmuz , 2007 Paylaş Gönderi tarihi: 24 Temmuz , 2007 sesi soluğu kesilmiş bir aşkın ortasından yürüyoruz acılarımızı saramayacak kadar uzağız artık kirpiklerimizde beslenen düşler, yeni doğacak sevgililere miras düşünüyorum da, belki biz sevgiyi değil, hep ayrılığı büyüttük seninle çıplak bedenlerimizden akan özlemler yanılttı bizi yağmur yağarken anımsadığın ben değil, yalnızlığındı belki de ve ben yalnızlığını bile özledim desem, beni duyamayacak kadar sessizsin artık Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir RA_dya Gönderi tarihi: 11 Ağustos , 2007 Paylaş Gönderi tarihi: 11 Ağustos , 2007 Şu Sen / Tekin Gönenç şu sen içinde darağaçları büyüten dayayıp camlara başını şimdi ağlarsın bilmez miyim üstünde ay dolanır gecenin az sonra sıyrılır çıkar kınından o vurdumduymaz kent ve içinde seni terkeden çocuk ardarda yangınlar başlar içinin fırdönen aynalarında her kareden fırlar bakışları yumsan gözlerini o açsan o siz ki yaylım ateşinden çıkmış ne sevdalar yaşadınız hiç de melez bir aydınlık değildi bölüştüğünüz bilinmezlere açılan o anafor şimdi neden zorluyor sınırlarını düşgücünün şu sen beti benzi kül uçursan mı pencerelerden hep ona sakladığın kendini yoksa sarsak bir hançerin ucunda gidip gidip gelsen mi kendi çıkmaz sokaklarında Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ ErdalAktas Gönderi tarihi: 11 Ağustos , 2007 Paylaş Gönderi tarihi: 11 Ağustos , 2007 SALINCAKTIR KOLLARINDA ZAMAN Bu ne uykusu böyle, ikindi ikindi. çağır beni de ansızın,kalkıp geleyim apar topar yanına, yollar boyu papatya, toprağa ilk tohumu ekmenin, bahçeye ilk girmenin heyecanıyla .. sağ yanımdan perdeler açılır. soluğu sıcak bir masal düşer kollarıma. dinle demeden,anlatır kendini zaman.. zaman, burada kocaman bir yalan. uslu çocuklar oturur,kaldırım taşlarına. kıvrak tasaların damlası yapışır, yolu ardından çeken tramvayların hızına. el sallayan var mıdır göğe kaçan balonun ardından? bir ucu doğularda, bir ucu batılarda salıncağının, tutun kuzeyinden, güneyinden ellerinle iplerine aydınlığın şimdi çivileme atlarsın artık yatağına bıraktığın yerden yaşamın.. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ Gece Yağmuru Gönderi tarihi: 21 Ağustos , 2007 Paylaş Gönderi tarihi: 21 Ağustos , 2007 Yiğit harmanları, yığınaklar, Kurulmuş çetin dağlarında vatanların. Dize getirilmiş haydutlar, Hayınlar, amana gelmiş, Yetim hakkı sorulmuş, Hesap görülmüş. Demdir bu... Demdir, Derya dibinde yangınlar, Kan kesmiş ovalar üstünde Mayıs... Uçmuş, bir kuştüyü hafifliğinde, Çelik kadavrası korugan'ların. Ölünmüş, canım,ölünmüş Murad alınmış... Gelgelelim, Beter, bize kısmetmiş. Ölüm, böyle altı okka koymaz adama, Susmak ve beklemek, müthiş Genciz, namlu gibi, Ve çatal yürek, Barışa, bayrama hasret Uykulara, derin, kaygısız, rahat, Otuziki dişimizle gülmeğe, Kaç yol, ağlamaklı olmuşum geceleri, Asıl, bizim aramızda güzeldir hasret Ve asıl biz biliriz kederi. İçim, bir suskunsa tekin mi ola? O Malta bıçağı,kınsız,uyanık, Ve genç bir mısradır Filinta endam... Neden, neden alnındaki yıkkınlık, Bakışlarındaki öldüren buğu? Kaç yol ağlamaklı oluyorum geceleri... Nasıl da almış aklımı, Sürmüş, filiz vermiş içimde sevdan, Dost, düşman söz eder kendi kavlince, Kınanmak, yiğit başına. Bu, ne ayıp, ne de yasak, Öylece bir gerçek, kendi halinde, Belki, yaşamama sebep... Evet, ağlamaklı oluyorum, demdir bu. Hani, kurşun sıksan geçmez geceden, Anlatamam, nasıl ıssız, nasıl karanlık... Ve zehir zıkkım sigaram. Gene bir cehennem var yastığımda, Gel artık... Ahmed ARİF Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ *NATALIA* Gönderi tarihi: 8 Eylül , 2007 Paylaş Gönderi tarihi: 8 Eylül , 2007 DAR DÜNYA Yüreğim gövdeme sığmıyor Gövdem odama Odam evime sığmıyor Evim dünyaya Dünyam evrene sığmıyor Patlayacağım Acımın acısından susmuşum Ki suskunluğum göklere sığmıyor Böyle bir acıyı kimlere nasıl anlatacağım Gönül dar geliyor sevgime Kafam beynime Ah şakaklarım Çatlayacağım Anladım artık anladım Kimselere anlatamayacağım Aziz NESİN Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir RA_dya Gönderi tarihi: 19 Eylül , 2007 Paylaş Gönderi tarihi: 19 Eylül , 2007 MASKARA Kanayan bir öyküdür içimizdeki bozgun, Hergün yeni bir hüznü takıp koluna, Bütün saatleri acıya kuruyor sanki Şarkıların hüzzam makamındayız. Kanıyoruz göçebe yollarda yılkı atlar, Bir acı kahve hatrını unuttuk. Her köşe başında bir maskara.. Hicri İzgören Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir gelincik Gönderi tarihi: 24 Eylül , 2007 Paylaş Gönderi tarihi: 24 Eylül , 2007 KELİMELER... Yarıda kalmış aşklarının hesapları içinde Denizlere açıldı içimizden biri Niçin gittiğini söylemeden. Doyulmamış arzularla doluydu yelkenleri. Yıpranmış kelimelerin verdiği güvenden. Bulacak sanıyordu yenilikleri. Her an bir yeni su vardı, Her yeni suda bir yeni an. Deniz, dalgalarıyla gösteriyordu dışından Yaşananla düşünülenler arasındaki farkı. Bitmiyordu köpüklerle renkler Bir başka damlada, bir başka ışıkta başlamadan. Gözlerinin önünde bir oyun, ardında bir oyun. Dışında ne varsa yeni, ne varsa gerçek. Yeni manzaralarla gelen yeni duygular Hani, eski kelimelerle olmasa İnsanın ömrünce devam edecek. Gözlerinin önünde bir oyun, ardında bir oyun. Anladı,ölmekle yaşamanın birleştiği noktada Yeni rüzgarlarla esen yeni korkulara Yeniliklerini bağışlamayan kelimelerin Nasıl düşman sığınaklar halinde direndiğini. Anladı, bütün olmuşlarla olanların Ve bütün olacakların O kelimelerin içinde Kendisine varmadan eskidiğini. Özdemir ASAF Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ günışığı Gönderi tarihi: 25 Eylül , 2007 Paylaş Gönderi tarihi: 25 Eylül , 2007 İclal Aydın'dan... Kulağımın içi kaşınıyor. Felaket. Önce azar azar başlıyor kaşıntı, geceleri. Sonra artıyor. Kaşımak da bir zor ki kulağın içini. Bir türlü geçmiyor. "Ne yapsam acaba?" diyorum. Günler geçtikçe daha da artıyor. Doktora gitmeye karar veriyorum. Arkadaşlarıma soruyorum "Tanıdığınız iyi bir kulak burun boğazcı var mı?" diye. "N'oldu ki?" diye soruyor arkadaşlarım. "Kaşınıyor kulağım" diyorum. "Uyuyamıyorum geceleri, kulak kaşınmasından!" Bir doktorun adını söylüyor bir tanesi."Çok iyi doktordur" diyor. "Kimsenin çözemediğini çözer, iyileştiremediğini iyileştirir." Gidiyorum doktora. Gözlüklü, şirin bir amca. Elinde bir büyüteç, kulağıma bakıyor. Şaşırıyorum önce. "İçinde kaşıntı var" diyorum. "Öyle büyüteçle ne anlayacaksınız ki?" "Yok" diyor, "Ben çoktan anladım ne olduğunu da, şimdi daha iyi görmek için bakıyorum." "Nedir?" diyorum doktora. "Eski sözler kaçmış kulağınıza" diyor. "Nasıl yani?" diyorum. "Kimin sözleri?" "Bakacağız" diyor. Sonra bir alet çantasından kocaman, ucu ince, cımbıza benzer bir alet çıkarıyor. "Yan durun. Kıpırdamayın" diyor bana. Biraz irkiliyorum. "Eski sözler" diyorum, "Ha?" Cımbızın ucu kulağıma giriyor, canımı acıtmıyor nedense. "Bir erkek sesi bu" diyor. Sanki bir uğultu duyuyorum. Cımbızı çıkarıyor kulağımdan. "Yalan kaçmış kulağınıza!" diyor doktor. Yalana bakıyorum. Küçücük bir şey gibi gözüküyor. "Vay be! Günlerdir kulağımı kaşındıran bu muymuş? Hangi yalan peki?" diyorum. "Durun, bekleyin" diyor doktor. "Dikkatli olmamız lazım. Tekrar kulağınıza kaçabilir. Önce şu deney tüpünün içine koyalım. Sonra serbest bırakırız." Yalanı tüpün içine koyuyor. Kapağını da kapıyor tüpün. Serbest kalıyor yalan. "Seni seviyorum" diye cılız bir ses geliyor tüpün içinden. "Yalanmış ha?" diyorum. Kulağım bile anlamış, kalbim hálá anlamıyor... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir gelincik Gönderi tarihi: 30 Eylül , 2007 Paylaş Gönderi tarihi: 30 Eylül , 2007 ÖNCELEYİN Önce bir ellerin vardı yalnızlığımla benim aramda Sonra birden kapılar açılıverdi ardına kadar Sonra yüzün onun ardından gözlerin dudakların Sonra her şey çıkıp geldi Bir korkusuzluk aldı yürüdü çevremizde Sen çıkardın utancını duvara astın Ben masanın üstüne kodum kuralları Her şey işte böyle oldu önce Cemal Süreya Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.