Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

GÜNÜN ŞİİRİ


TANİA HAYDE

Önerilen İletiler

Annemin düşü...

Onunda annesi vardı, annesinin düşüydü.

Doğdu, yaşam ona baktı, o yaşama.

Çocuktu, güldü, koştu, oynadı.

Bezden bebekler, çer-çöpten evler.

İp atlama, saklambaç, körebe.

Hep gülümsedi bu tahteravalli günlere.

Büyüdün, kocaman oldun dediler bir süre sonra.

Oysa o daha çocuktu, henüz on beş yaşında.

Olsun, büyüklüğe de alıştı, sevindi içinden.

Yeni entariler giyildi, saçlar tarandı.

Büyük olmak için en güzel zamandı.

Ne de güzel, ne de hoş bir kadındı.

Güzel evde oturmaz, evlen dediler.

Evleneyim dedi utangaç, mahzun.

Biri geldi, biri gitti, kısmet uzaklardan geldi.

Evlendi, yine utangaç, yine mahzun.

Gurbet yazılmıştı alnına, gitti.

Delicesine özledi, sustu.

Çile çekti, sustu.

Anne oldu, yüreğinin sesi arşa ulaştı.

O bir çocuktu, annesi vardı.

Şimdi o bir anne, ruhunda çocuğu.

Sonra çocukları...

Ne çok sevdi onları...

Gözündeki yaş, gülümsemesi oldular...

Acılarına merhem, yıllanan yıllarına bahane oldular...

Büyüdüler, büyüdü, acıktılar, acıktı, ağladılar, ağladı, güldüler güldü...

Gün geldi yaşadığını unuttu, ismini, cismini, her şeyini unuttu.

Bir tek çocuklarını, yalnız çocuklarını unutmadı...

Onca sıkıntı çekti, taş olsa çatlardı dediler, çatlamadı, çatlayamadı.

Başkası olsa dertten ölürdü dediler, ölmedi, ölemedi.

O çocuklarını rahat ettirmeden bunları yapamazdı.

İyi ki yapamadı...

Heyhat!..

Kelimelerim düğümlenir artık burada.

Bu benim annem, bu benim geçmişim, bu benim geleceğim.

Annemin düşüyüm ben...

Benim düşüm “Annem” ... Bilgehan Buğra

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

yağmuru bekle

Yollara düşmeli bugün

Anıların, hayallerin

Küllerini deşip ürkütmeden

Sessiz

Kıymetsiz

Sevgisiz...

Günü öldürüp kelimelerde

Herkesi, her şeyi geride bırakıp...

Gitmeli.

 

Yollara düşmeli bugün

Aradığım kusursuz bir güzellik değil

Bir yelken bir kürek... ve

Kaçmak değil niyetim.../ yalnızca gitmek.

Saçlarımdan avucuma süzülüp düşen

Bir tutam hüzne sığınıp

Savrulmaktır amacım

Yalnızlık;

Başlı başına bir göze almadır

Güneşten yeni çıkan bir ten

Denizden dönen tuzlu su

Acısında boğulduğum vapur düdüğü

 

Şimdi denizlere/ yollara düşme vaktidir.

Unutamadığım sevgiliden

Bir son veda sözü duymadan

Burkulmuş yüreğimi ellerime alıp

Sırasını bekleyen bir yolcu olma vaktidir

İskelenin ucunda

 

Bu gece son bir defa bak yüzüme

Bilirsin sessizlikten nefret ederdim

Şimdi sus.../ bence konuşma

Her mevsimde bir ölü daha bıraktığım bu şehre

Ve uzakta gürültüsü olmayan şimşek

Damla damla yağıyorken içime

Her yağmurda can çekişen bir serenat

Dolanıyorken dilime

Son bir bakış için.../ sadece;

 

Yağmurun dinmesini bekle.

 

2007/06/09

Banu Kalyoncu

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

NE ARARSIN TANRI İLE ARAMDA

 

Ne ararsın Tanrı ile aramda

Sen kimsin ki orucumu sorarsın?

Hakikaten gözün yoksa haramda

Başı açığa neden türban sorarsın?

 

Rakı, şarap içiyorsam sana ne

Yoksa sana bir zararı, içerim

İkimiz de gelsek kıldan köprüye

Ben dürüstsem sarhoşken de geçerim.

 

Esir iken mümkün müdür ibadet

Yatıp kalkıp Atatürk'e dua et...

Senin gibi ******* yüzünden

Dininden de soğuyacak bu millet.

 

İşgaldeki hali sakın unutma

Atatürk'e dil uzatma sebepsiz

Sen anandan yine ****** amma

Baban kimdi bilemezdin ******

 

 

NEYZEN TEVFİK...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

NE ARARSIN TANRI İLE ARAMDA

 

Ne ararsın Tanrı ile aramda

Sen kimsin ki orucumu sorarsın?

Hakikaten gözün yoksa haramda

Başı açığa neden türban sorarsın?

 

Rakı, şarap içiyorsam sana ne

Yoksa sana bir zararı, içerim

İkimiz de gelsek kıldan köprüye

Ben dürüstsem sarhoşken de geçerim.

 

Esir iken mümkün müdür ibadet

Yatıp kalkıp Atatürk'e dua et...

Senin gibi ******* yüzünden

Dininden de soğuyacak bu millet.

 

İşgaldeki hali sakın unutma

Atatürk'e dil uzatma sebepsiz

Sen anandan yine ****** amma

Baban kimdi bilemezdin ******

NEYZEN TEVFİK...

 

 

ne arayayım senle tanrın aranda, ben kendi Tanrı'mı arayom.

oruç dedigin salt ferdi bir şey, hangi ****** sorarmış bunu?

haram nedir? haramı anlatsan ya bana da, düşmeyelim.

başı açıga türban soranı da, başı kapalıyı açanı da.....

 

rakı şarap içiyorsan banane,

yok bana zararı, olsa olsa sana

kıldan köprüde neymiş ki, varmı böyle bir şey?

bırak sarhoşken geçmeyide, ayıkken anlat bakalım bize,

hakket varmı böyle bir köprü?

:)

 

kim demiş 'esir' ibadet etmez,

hadi bırak onu, bu millet ne zaman esir olmuş,

ne zaman sömürge olmuş..

dinde kullara degil yalnız Tanrıyadır dua.

hem din kimsenin malı degildir babasının,

ögrenmek kimseye yasak da degildir.

 

dedim ya senin anladıgın gibi işgal edilmedi bu millet

kimse bükümez bu boynu, yerinden kesmeden,

hakaret sayarım ben bunu aziz milletime.

akıl, her yaşta her başta bulunmalı, ötesi,

hangi ****** zincir vurmaya cesaret eder şaşarım.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Galiba şiir size dokundu yaranız mı var yoksa.Umarım ileride şiir yazmaya kalkmazsınız.

 

saygılarımla ;)

 

maksadım şiir yazmak degil ki.

maksadım şiirin içindeki absürtlükleri ortaya çıkarmak.

şair olmak demek herşeyi bilmek demek degil, bunu söylemek.

:)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sadece sevilmek harekete geçirir

donmakta olan bir kalbi...

Ve hızla çarpan bir kalptir

herseferinde

Dünya üzerinde olan herşeyin

tek sebebi...

Yani

sızlayan yerinden sevmeye başlamalı

bir insanı...

Sevdiği kadar dasevilmektir zaten

bir acının yarabandı...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

KEŞKELERİMSİN..

 

 

 

 

“Sen” aldığım nefes gibisin......

Almadan duramam....

 

İçimdeki bomboş sokaklardan geçerken, ışığını söndürmemiş,

Seni bekler bulduğun tek sabahçı kahvesiyim....

En çaresiz...en müthiş kabuslardan korkuyla uyandığımda;

Hiç korkmadan kollarının arasında dalıp gittiğimsin..

 

Son damlayı görene dek içtiğimde...körkütük sarhoş olduğumda yani...

İnsafsızca küfürler ettiğimsin...

Canını yaktığımsın....

Canımı yakansın.....

 

Sadece geleceğim değilsin sen

Geçmişimsin...

Üniversite kampüslerinde adam olamadığım;

Ve ''SEVMEK'' fiilinin hiçbir zamanını çekemediğim için;

Hergece beni sırtımdan vuran isyanlarımsın...! !

Ben meydanlarda sloganlar atarken....

Hiç durmadan bu düzene ana avrat...! !

Sen ellerime geçirilen kelepçelersin....

Ben içerideyken...! !

Sen ders notlarımı getirenim;

Yoklamalarda atılan en gerçek imzalarımsın....

Ben içerden çıktığımda, bütün kanamışlığımla..

Kapıda ilk gördüğümsün..

 

 

 

Kavgalar ettiğimsin pervasızca...

Ellerimi kaldırabildiğimsin...

İçimin ezilişisin.....

Ve onca utanmazlığıma rağmen susanım..

Yüzünü yere döküp gidenimsin.....

Yani en büyük yalancım....en güzel yalanlarımsın...

 

 

“Sen” nefesin bile çarpsa yüzüme titreyişlerimsin....

Sevdiğim için ölümü göze alabildiğimsin..

Hayatlar yıkıp kızının karşısında ''ÇOK SEVDİM'' diyebildiğimsin..! !

 

Peki SEN..senin için neyim ben..?

 

Bir beyzade, kişizade

Her türlü yalandan topyekûn azâde

Hani şu hayatı sıfır hata yaşayanlardan

Durup dururken yorulan

Kibrit çöpü gibi kırılan

Yalnız içinin çıkmazlarında başını kaşıyan ZAVALLI SEN...

Ahhh...ah...kandırılmışım.. yanmışım.. kavrulmuşum

 

Netmiş, neylemiş, nolmuşsun böyle

Cömert ırmaklar gibi gürül gürüldün

Bahtın karışmış senin keşke kimliğin karışsaydı..! !

Kod isimler verirdik..yinede özün değişmemiş olurdu..ah ah özü değişmişim..

Soldan sağa geçenim...Aniden hidayete erenim..

Aklına çok şükür..! ! başkalarının fikriyle tıka basa doldurmuşsun

Yunmuş, yıkanmış adam olmuşsun..

El aklıyla yaşayanım..! !

 

 

Sende var olmamdan korktuğun için... Seni ele geçirdiğim için

İnkar edişlerin,

Seni böyle çok

Sevdiğim için....! !

Bana benzemediğin için....

 

Hani soramadığın bir sorun var ya...” kaç kişisin sen sevgili”....! !

Ben milyonlarca Eylül''üm..milyonlarca seni seven kadın..düşünsene..

Peki sen hangisisin?

İnandığın şeylermi bu yaptıkların

Söylediğin yalanların bile inandırıcı değil..

Kimi kandırdın sen kendinimi..Beni değil bilesin

Keşke diyorum bunların farkında olabilsen..

Benim kadar DİK durabilsen bu aşkın ardında

Ucuz..basit yalanlar söyleyip

Bir korkak...bir kaçak....Olmasan..! !

Ben seni yinede severdim..

Keşke...

Bin bela......ve BİR HİÇ....olsan..

Keşke kimliğin karışsa ben seni ''YOLCU'' sanmasam..

Ama adam gibi adam olsan..

 

Yada artık ne yapıyorum ben diye bir özeleştirini yapabilsen..

KEŞKE..KEŞKE..KEŞKE...

 

 

(08.12.2006)

 

ANKARA / DİKMEN

 

Elif Eylül AYBAŞOĞLU

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Acı çekecek yerim kalmadı...

Ölsem bir türlü,

ölmesem zulüm...

Ne zulüme dayanacak gücüm var

ne de ölmeye yüzüm...

Bir şey söyle dostum...

Sen söyle...

Söyle de

bir nefes daha çekeyim

şu kahrolası dünyadan...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sakla kendini Çocuk

 

beynine sıkılmış bu cahillik kurşunu

düşünmek yasak sana çocuk

yaşamak yasak sana

 

soluma sakın

doldurma tazecik ciğerlerini

yozlaşmışlığın kirlettiği

bu oksijensiz havayla

 

basmayasın sakın ha,

güdümlenmiş silahlardan çıkan

kurşunlarla kanlanmış

bu soğuk taşlara

 

koru kendini çocuk,

sakla kendini!

adınla yeşerecek yarınlara...

 

umudu büyüt içinde

kinin, nefretin,

ırkçılığın, yobazlığın yerine...

koru kendini çocuk,

adın yarın olsun,

ışık olsun,

sevgi olsun...

 

inadına yaşa çocuk,

dimdik dursun başın

tüm kara beyinlere...

boynun kıldan ince olsun,

emeğe, sevgiye...

 

büyü çocuk,

öyle büyü ki dolsun dünya

kalmasın gölgede bir köşe

meydan oku denizler gibi ölüme...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ÖLÜM GELECEK VE SENİN GÖZLERİNLE BAKACAK

 

Ölüm gelecek ve senin gözlerinle bakacak-

sabahtan akşama dek, uykusuz,

sağır, eski bir pişmanlık

ya da anlamsız bir ayıp gibi

ardını bırakmayan bu ölüm.

Bir boş söz, bir kesik çığlık,

bir sessizlik olacak gözlerin:

Böyle görünür her sabah

yalnız senin üzerinde

kıvrımlar yansıtırken aynada.

Hangi gün, ey sevgili umut,

bizlerde öğreneceğiz senin

yaşam olduğunu, hiçlik olduğunu.

 

Herkese bir bakışı var ölümün.

Ölüm gelecek ve senin gözlerinle bakacak.

Bir ayıba son verir gibi olacak.

belirmesini görür gibi

aynada ölü bir yüzün,

dinler gibi dudakları kapalı bir ağzı.

O derin burgaca ineceğiz sessizce.

 

Cesare Pavese

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Terkedişin Resmi

 

Fonda gök mavisi gözlerinin üstüne

Kızıla kesmiş yüreğim...

İkisinin kesiştiği yerde mor hüzünler

Yakın perspektifte keskin çakıl taşları

Ayağımızdan önce yüreğimizi kanatan

Ve üstünde bittiği gibi kızılımda kavrulmuş

Sevda ayrık otları...

Yanıbaşında yüreğim gibi buz kesmiş

Mavi sularda günbatımı...

Arka planda bir tren yolu

Vagonlarında ayrılık tohumları

Daha önce hiç bilinmedik bir renkte

Çizilivermiş bir duygunun gölge oyunları

Bu...

Seni terkettiğimin resmidir

Ve ...

En ince ayrıntısına kadar çizilmiştir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

bir dinamit olsan, saklarım yüreğimde,

bir infilak olsan da kal, çök düşlerime!

en güzel duyguların adıdır adın senin

dön de bir bak yeter..!

bu kadın

bu yürek senin

ne varsa yerde gökte sevda üstüne

dön de bir bak..

 

gelsende bir yalandır simdi gelisin.

belki yeni bir talandır...

dönme!

yolunda devam et...

daha çok git...!

ezbere alınmıs ayrılıklar koymaz bana

üstüme gelme, vakit gece yarısı...

saat yar zamanı...yar uzak....sırtımı dayamışım bir yedialtmışbeşe...

ayrılık öylede ölüm...bu daha delikanlıca..!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...

Ancak

Senin altında salkımlanır gök

Büyür asma yaprakları...

Güneş gölgelenir,

Bulutlar silinir gözlerinde...

Üstüme üstüme yağar yağmurları...

 

Bütün yıldızlar kayar sonra,

Benimse yüreğim, yüreğine...

Bir bilsem!

Ellerim ne toplar...

Değdikçe ellerine?...

 

On iki burcunu mu falların,

Saman yolunu mu uzakların,

Halley’in kuyruğunu mu samurların

Dulunayın çukurunu mu?

Söylesene!...

 

Her gece,

Ama her gece!..

Yuvarlanıp giderim kollarından

Öylece...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 3 hafta sonra...

sesi soluğu kesilmiş bir aşkın ortasından yürüyoruz

acılarımızı saramayacak kadar uzağız artık

 

kirpiklerimizde beslenen düşler,

yeni doğacak sevgililere miras

düşünüyorum da,

belki biz sevgiyi değil, hep ayrılığı büyüttük seninle

çıplak bedenlerimizden akan özlemler yanılttı bizi

yağmur yağarken anımsadığın ben değil,

yalnızlığındı belki de

ve ben yalnızlığını bile özledim desem,

beni duyamayacak kadar sessizsin artık

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 3 hafta sonra...

Şu Sen / Tekin Gönenç

 

şu sen

içinde darağaçları büyüten

 

dayayıp camlara başını

şimdi ağlarsın

bilmez miyim

 

üstünde ay dolanır gecenin

az sonra sıyrılır çıkar kınından

o vurdumduymaz kent

ve içinde

seni terkeden çocuk

 

ardarda yangınlar başlar

içinin fırdönen aynalarında

her kareden fırlar bakışları

yumsan gözlerini o

açsan o

 

siz ki

yaylım ateşinden çıkmış

ne sevdalar yaşadınız

hiç de melez bir aydınlık değildi

bölüştüğünüz

 

bilinmezlere açılan o anafor

şimdi neden zorluyor sınırlarını

düşgücünün

 

şu sen

beti benzi kül

uçursan mı pencerelerden

hep ona sakladığın kendini

 

yoksa

sarsak bir hançerin ucunda

gidip gidip gelsen mi

kendi çıkmaz sokaklarında

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

SALINCAKTIR KOLLARINDA ZAMAN

Bu ne uykusu böyle,

ikindi ikindi.

 

çağır beni de ansızın,kalkıp geleyim

apar topar yanına,

yollar boyu papatya,

toprağa ilk tohumu ekmenin,

bahçeye ilk girmenin heyecanıyla ..

 

sağ yanımdan perdeler açılır.

 

soluğu sıcak bir masal düşer kollarıma.

dinle demeden,anlatır kendini zaman..

zaman,

burada kocaman bir yalan.

 

uslu çocuklar oturur,kaldırım taşlarına.

 

kıvrak tasaların damlası yapışır,

yolu ardından çeken tramvayların hızına.

el sallayan var mıdır

göğe kaçan balonun ardından?

 

bir ucu doğularda,

bir ucu batılarda salıncağının,

tutun kuzeyinden,

güneyinden ellerinle iplerine aydınlığın

şimdi çivileme atlarsın artık yatağına

bıraktığın yerden yaşamın..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...

Yiğit harmanları, yığınaklar,

Kurulmuş çetin dağlarında vatanların.

Dize getirilmiş haydutlar,

Hayınlar, amana gelmiş,

Yetim hakkı sorulmuş,

Hesap görülmüş.

Demdir bu...

 

Demdir,

Derya dibinde yangınlar,

Kan kesmiş ovalar üstünde Mayıs...

Uçmuş, bir kuştüyü hafifliğinde,

Çelik kadavrası korugan'ların.

Ölünmüş, canım,ölünmüş

Murad alınmış...

 

Gelgelelim,

Beter, bize kısmetmiş.

Ölüm, böyle altı okka koymaz adama,

Susmak ve beklemek, müthiş

Genciz, namlu gibi,

Ve çatal yürek,

Barışa, bayrama hasret

Uykulara, derin, kaygısız, rahat,

Otuziki dişimizle gülmeğe,

Kaç yol, ağlamaklı olmuşum geceleri,

Asıl, bizim aramızda güzeldir hasret

Ve asıl biz biliriz kederi.

 

İçim, bir suskunsa tekin mi ola?

O Malta bıçağı,kınsız,uyanık,

Ve genç bir mısradır

Filinta endam...

Neden, neden alnındaki yıkkınlık,

Bakışlarındaki öldüren buğu?

Kaç yol ağlamaklı oluyorum geceleri...

Nasıl da almış aklımı,

Sürmüş, filiz vermiş içimde sevdan,

Dost, düşman söz eder kendi kavlince,

Kınanmak, yiğit başına.

Bu, ne ayıp, ne de yasak,

Öylece bir gerçek, kendi halinde,

Belki, yaşamama sebep...

 

Evet, ağlamaklı oluyorum, demdir bu.

Hani, kurşun sıksan geçmez geceden,

Anlatamam, nasıl ıssız, nasıl karanlık...

Ve zehir zıkkım sigaram.

Gene bir cehennem var yastığımda,

Gel artık...

 

Ahmed ARİF

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 3 hafta sonra...

DAR DÜNYA

 

Yüreğim gövdeme sığmıyor

Gövdem odama

Odam evime sığmıyor

Evim dünyaya

Dünyam evrene sığmıyor

Patlayacağım

 

Acımın acısından susmuşum

Ki suskunluğum göklere sığmıyor

Böyle bir acıyı kimlere nasıl anlatacağım

Gönül dar geliyor sevgime

Kafam beynime

Ah şakaklarım

Çatlayacağım

Anladım artık anladım

Kimselere anlatamayacağım

 

 

 

Aziz NESİN

:clover:

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...

MASKARA

Kanayan bir öyküdür içimizdeki bozgun,

Hergün yeni bir hüznü takıp koluna,

Bütün saatleri acıya kuruyor sanki

Şarkıların hüzzam makamındayız.

Kanıyoruz göçebe yollarda yılkı atlar,

Bir acı kahve hatrını unuttuk.

Her köşe başında bir maskara..

 

Hicri İzgören

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

KELİMELER...

 

Yarıda kalmış aşklarının hesapları içinde

Denizlere açıldı içimizden biri

Niçin gittiğini söylemeden.

Doyulmamış arzularla doluydu yelkenleri.

Yıpranmış kelimelerin verdiği güvenden.

Bulacak sanıyordu yenilikleri.

Her an bir yeni su vardı,

Her yeni suda bir yeni an.

Deniz, dalgalarıyla gösteriyordu dışından

Yaşananla düşünülenler arasındaki farkı.

Bitmiyordu köpüklerle renkler

Bir başka damlada, bir başka ışıkta başlamadan.

Gözlerinin önünde bir oyun, ardında bir oyun.

Dışında ne varsa yeni, ne varsa gerçek.

Yeni manzaralarla gelen yeni duygular

Hani, eski kelimelerle olmasa

İnsanın ömrünce devam edecek.

Gözlerinin önünde bir oyun, ardında bir oyun.

Anladı,ölmekle yaşamanın birleştiği noktada

Yeni rüzgarlarla esen yeni korkulara

Yeniliklerini bağışlamayan kelimelerin

Nasıl düşman sığınaklar halinde direndiğini.

Anladı, bütün olmuşlarla olanların

Ve bütün olacakların

O kelimelerin içinde

Kendisine varmadan eskidiğini.

 

 

Özdemir ASAF

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İclal Aydın'dan...

 

 

Kulağımın içi kaşınıyor.

Felaket.

Önce azar azar başlıyor kaşıntı, geceleri.

Sonra artıyor.

Kaşımak da bir zor ki kulağın içini.

Bir türlü geçmiyor.

"Ne yapsam acaba?" diyorum.

Günler geçtikçe daha da artıyor.

Doktora gitmeye karar veriyorum. Arkadaşlarıma soruyorum

"Tanıdığınız iyi

bir kulak burun boğazcı var mı?" diye. "N'oldu ki?" diye soruyor

arkadaşlarım. "Kaşınıyor kulağım" diyorum. "Uyuyamıyorum

geceleri, kulak kaşınmasından!" Bir doktorun adını söylüyor bir tanesi."Çok iyi

doktordur"

diyor. "Kimsenin çözemediğini çözer, iyileştiremediğini

iyileştirir."

Gidiyorum doktora.

Gözlüklü, şirin bir amca.

Elinde bir büyüteç, kulağıma bakıyor.

Şaşırıyorum önce. "İçinde kaşıntı var" diyorum. "Öyle büyüteçle

ne

anlayacaksınız ki?"

"Yok" diyor, "Ben çoktan anladım ne olduğunu da, şimdi daha iyi

görmek için

bakıyorum." "Nedir?" diyorum doktora.

"Eski sözler kaçmış kulağınıza" diyor.

"Nasıl yani?" diyorum.

"Kimin sözleri?"

"Bakacağız" diyor.

Sonra bir alet çantasından kocaman, ucu ince, cımbıza benzer bir

alet

çıkarıyor.

"Yan durun. Kıpırdamayın" diyor bana. Biraz irkiliyorum.

"Eski sözler" diyorum, "Ha?" Cımbızın ucu kulağıma giriyor,

canımı

acıtmıyor nedense.

"Bir erkek sesi bu" diyor. Sanki bir uğultu duyuyorum.

Cımbızı çıkarıyor kulağımdan. "Yalan kaçmış kulağınıza!" diyor

doktor.

Yalana bakıyorum.

Küçücük bir şey gibi gözüküyor.

"Vay be! Günlerdir kulağımı kaşındıran bu muymuş? Hangi yalan

peki?"

diyorum.

"Durun, bekleyin" diyor doktor. "Dikkatli olmamız lazım. Tekrar

kulağınıza

kaçabilir. Önce şu deney tüpünün içine koyalım. Sonra serbest

bırakırız."

Yalanı tüpün içine koyuyor.

Kapağını da kapıyor tüpün.

Serbest kalıyor yalan.

"Seni seviyorum" diye cılız bir ses geliyor tüpün içinden.

"Yalanmış ha?" diyorum.

Kulağım bile anlamış, kalbim hálá anlamıyor...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ÖNCELEYİN

 

 

Önce bir ellerin vardı yalnızlığımla benim aramda

Sonra birden kapılar açılıverdi ardına kadar

Sonra yüzün onun ardından gözlerin dudakların

Sonra her şey çıkıp geldi

 

Bir korkusuzluk aldı yürüdü çevremizde

Sen çıkardın utancını duvara astın

Ben masanın üstüne kodum kuralları

Her şey işte böyle oldu önce

 

Cemal Süreya

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.