Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Eski bilimkurgu filmler


sedat sencan

Önerilen İletiler

Yakın zaman önce ve günümüzde çekilen bilimkurgu filmlerinin hem görsel hem de teknik açıdan yüksek seviyede olduğunu söyleyebiliriz.Çoğu subjektif olsa da hepimizin kendine göre kalite kriterleri vardır.Aşağıda kaynağını verdiğim eserden yararlanarak geçmişe kısaca gözatmak istiyorum.

*****

Eskiden film yapımcılarının bilim konusunda bilgileri hemen hemen yokmuş.Öğrenmek için çaba göstermedikleri gibi,cahilliklerine aldırmıyorlarmış bile.Böylece çevirdikleri filmlerle gülünç duruma düşüyorlarmış.

1958 yılında çevrilen The Blob,küçük bir kasabayı işgal eden bir yaratığı konu edinmiş.Bu yaratığın nereden geldiği bile belirtilmemiş.Yazarın anlattığına göre Blob bir sinema salonunda makinisti yiyince film de bitiyormuş.

*****

1953 yılında çevrilen The Beast from Twenty Thousand Fathoms (Yirmi Bin Kulaç Derinden Gelen Canavar) adlı filmde korkunç olması tasarlanan bir dinozor ele alınmış.Ama seyirciler bu yaratığı çok komik bulmuşlar.Bu dinozor asırlar boyunca denizin dibinde uyuyormuş,nükleer bir deneme sonucunda uyanmış.1933 yılında çevrilen King Kong filminde olduğu gibi New York sokaklarını birbirine katmış.Bir sahnede filmin karakterlerinden birisi ‘Wall Street civarında bir yerde saklanıyor’ demesi de seyircileri bol bol güldürmüş.Zira bu dinozor devasa boyutlarda bir canavarmış.Ama en ilginç olan şey de filmin adı.Bir kulaç yaklaşık iki metredir.Şu halde hayvan 36.000 metre derinlikte uyuyordu.İşte bu durum yapımcıların cehaletini ortaya seriyor.Zira sadece iki sene önce okyanusun en derin yerinin sadece 11.000 metre olarak Pasifik’teki Mariana Çukuru olduğu saptanmıştı.Hava soluyan bir hayvanın deniz tabanında asırlarca uyuması zaten daha da tuhaftı.

*****

1953 yılında Marslıların Dünya’yı işgal etmesini anlatan The War of the Worlds (Dünyalar Savaşı) çevrilmiş.Yazarın bahsettiği bu filmin ben kitabını okumuştum.H.G.Wells’in bu kitabında anlattığı öykü gerçekten ilginçti.Marslıları dünyadaki silahlarla durdurmak olanaksızdı.Tam ümitler tükenince onları durduran dünyamıza özgü mikroorganizmalar oldu.Zira Marslıların bu mikroskopik canlılara karşı bağışıklık sistemleri yoktu.

*****

1954 yılında çevrilen The Rocket Man (Roket Adam) filminin konusu,yetim bir çocuğa büyülü bir ışın hediye edip onu sadece iyilik yapması için kullanmasını isteyen uzaylının öyküsüymüş.Yazar 1952 yapımı Red Planet Mars filmine gülmekten kendini alamadığını yazıyor.Filmde anlatılanlara göre insanlar gezegenlerarası radyodan Mars gezegeninde hristiyan varlıkların yaşadığını öğrenmişler.

*****

1955 yılında Quatermass Experiment (Quatermass Deneyi) adlı bir film de ilgi çekmiş.Uzaydaki bütün uzaygemilerine kan emici hayvanlar girip içindekileri öldürmüş.Geriye kalan tek astronot Dünya’ya dönebilmiş.Ancak kısa süre sonra kendisini yiyen dev mantara dönüşerek büyük bir katedralin duvarlarını kaplamış.

*****

1956 yapımı Invasion of The Body Snatchers filminde insanların vucutlarını ele geçiren kötü niyetli uzaylılar o yıllardaki seyircileri bir hayli korkutmuş.Hele üç boyutlu olarak çevrilen It Came from Outer Space filminde insanlar,kendileri gibi bir insanla mı yoksa insan kılığında bir canavarla mı konuştuklarını bilemiyorlarmış.

*****

Makinelere düşünmeyi öğretme,yani yapay zekanın ürünü olan deli bilgisayarlar da kötü uzaylılar kadar ürkütücü olmuşlar.Bu türün klasiği olan The Forbin Project filminin yapım yılı o kadar eski değil:1969.Filmde anlatılanlara göre Amerika’nın füze sisteminin yönetimini üstlenecek dev boyutlu bir düşünen makine yapılmış.Bu makine yaratıcısı olan Dr.Forbin’i devre dışı bırakarak küresel silahsızlanma ister.Bu isteği kabul edilmeyince nükleer bombalarını fırlatır.

*****

Bir de 1977 yapımı Demon Seed (Şeytanın Tohumu) adlı film varmış.Burada da bilgisayar kontrolündeki robot bir kadını hamile bırakıyor.1961 yılında Yuri Gagarin’in uzaya çıkması,Ay ve gezegenlere insansız araçlar gönderilmesi ile başlayan bilgilenme sürecinin filmlere de yansıdığını görüyoruz.1968 yapımı 2001:A Space Odyssey bunun ilk ciddi örneğidir.

Kaynak:

Adrian Berry : Galileo and the Dolphins-Amazing But True Stories from Science

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.