EmiLY_pandora

Saçlarımı hep kestim Tutacak kadar kalmasın dedim Çünkü bir başkaldırma ancak Saçlarından tutulur . // Turgut Uyar

Yaklaşan 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar günü kutlu olsun... Evet Yaşamında yarısı biziz Evet emeğinde yarısı biziz Evet aşkında yarısı biziz..

Sonsöz Sizi düşündüm de yazdım Bütün bunları Bahtıkara sıçanlar !. Acıdım evet size.. Göğsümde meme yok.. Yoksa bir sütana gibi emzirirdim sizleri. Kupkuru kesildim işte: Vücutsuz bir vücudum tüm zaferlerimle. Ama bu karşı-vücud’a karşı Kim Hangi çağ ve hangi ülkede Bu insanüstü hür gelişmeyi Sundu düşüncelere? Ben. Diktim gökyüzüne parmağımı İki kere iki dört eder gibi ispat ettim: “Tanrı bir hırsızdır !” Bazen bana Bir Hollanda horozu olmuşum gibi gelir Yada Pskov kentinde bir hükümdar yada Çar. Ama bazan da Bütün bunlardan çok daha fazla hoşuma giden bir isimdir Kendi ismim: Vladimir Mayakovski

İnsan Okudum Bana okudun mu diye sormayın Kitap okumadım insan okudum Kitabı insandan ayrı görmeyen İnsanı sınırsız Umman okudum Okudum okudum insan okudum Gönül verdim şahı merdan okudum Bahçe oldum gül açıldı dalımdan Toprak oldum canlar geçti yolumdan Dil bilenler anlamadı dilimden Derdimin içinde derman okudum Okudum okudum insan okudum Gönül verdim şahı merdan okudum Her çeşit topraktan yaptım tenimi Damarımı iliğimi canımı Kerbela da bende döktüm kanımı Hüseyin zikrettim Hasan okudum Okudum okudum insan okudum Gönül verdim şahı merdan okudum Hak emretti bir dergaha çağrıldım Yol çetindir düştüm,kalktım doğruldum Sohbet kazanında piştim yoğruldum Cehlin arasında irfan okudum Okudum okudum insan okudum Gönül verdim şahı merdan okudum Mürsel sinan

BEN çarpı BEN Bir deniz kenarında doğdu.. Denizi ve defne kokusunu unutamıyor.. Ellerine ve gökyüzüne inanmayı çocuk yaşta öğrendi.. Bütün çocukları seviyor, bütün renkleri… Ama bütün insanları asla! Bu nedenle kağıt-kalem ile birlikte.. Bu nedenle bazı filmlere ağlıyor, bazı müziklerde tüyleri diken diken... Bu nedenle şiir yazıyor; Biraz duygu, biraz ironi, çokçası da sözcüklerin dansıyla… İfade etmek istediği bazı duygular, nesneler, geçmişinden şimdiye uzanan, sorgulanması eksik ve yarına bırakılmış bir düğümler zinciri.. Tam da bu noktada anılar üşüşür durmadan çocuk ile bu kadının ortak sesine.. Dile gelen çığlığı, bir çocuğun kocaman yüreğinden, bir kadının ulaşılması ve kavranması zor duyarlığına uzanan tempolu bir ömrün dokunaklı anılarında yankı buluyor hep.. Ama sonuçta bir kadın O.. Ten’i ve Ruh’u olan.. “Ruh’a şekil verendir ten” der.. O ulaşılması zor duyarlık, çocukluktan devraldığı soruları çoğaltır durmadan: 'bir kadını anlamayı bir ömre çok görenler/ya anlatamıyorsa kendini…?'

Kamplaşmaya bir örnektir konturgerilla hemde uyan en güzel örnek.. Entellektüel kaygılardan ziyade insanların hayatta kalma kaygıları başlamış durumda.. Ve üzgünüm geç kalındı biraz bu tip jargon ülke havasına çoktan ait oldu..Son zamanlarda bu jargonu iyice benimsemiş bir çok insanın yaptıkları eylemleri de işledikleri cinayetleride görüyoruz, biliyoruz.Bakınız hırant dink'in katilinin karakolda ki hatıra resimlerine..Ne demek istediğimi anlarsınız azda olsa..Ve öğrenmiş olduğunuz bir kaç terimin de dışına çıkmanızı tavsiye ederim.. Kavram kelimesi sizin oraya uğrayınca asıl taşıdığı anlamı yitiriyormu?? Yani kavramın bize neyi anlattığını sizin anladığınız gibi anlayamıyorsak bizi aydınlatın lütfen..

İyide,Kürt kökenli kardeşlerimize birkaç soru sormak istiyorum...Özellikle batı bölgelerimizde yaşayanlara...Siz bir Kürt olarak, ıraktaki,irandaki veya suriyedeki bir kürdümü kendinize daha yakın hissediyorsunuz yoksa herhangi bir Türkümü? Diye bir soru sorulursa elbetteki ben bunun altında art niyet ararım.Çünkü akabinde devam edilen bir soru zinciri var..Ki kişi böylesine bir soruya cevap verdiği noktada bununla yetinilmeyecek.Ben şahsen böyle bir soruyu okuduktan sonra takip eden sorulara bakmadım bile. Ne demektir yahu suriyedeki bir kürdümü yoksa her hangi bir türkü mü kendinize yakın hissedersiniz.Bu sorunun temelinde bile ayrım yapmak zorunda bırakılıyor kişi.Oradaki bir kürdü yakın hissetse ne olur bir türkü yakın hissetse ne olur..Bağlı oldukları kökenlerine göremi yakınlık hissiyatı uyanıyor insanlarda... Valla ben mantıklı düşündüğüme inanıyorum..Çünkü soruyu dikkatli okursanız sizlerde daha sorunun ilk basamağı olan 1.sorudan böyle bir soruyu neden sorma ihtiyacı olduğunu düşünmeliydiniz derim ben.Ki takip eden sorular da da aynı art niyet şiddetiyle devam etmekte. Beklediklerini de bir türlü göremeyen!!! Ama bir parantez açmak gerekiyor tabi.Kim el ense yatıyor acaba.?İnsanlar 400 milyon maaşla(ytl ye alışamadım maruz görün) evini geçindirmeye çalışırken sizin böyle bir suçlamada bulunmanız olmuşmu??Ev kirası,elektrik,su,yakacak,talebelerinin masrafı,mutfak masrafı cart masrafı curt masrafı,bunlarıda bir düşünün sonrasında insanların yatıp yatmadıklarını bir daha gözden geçirin.. Ayrıca yatan insanların da ya çok parası vardır derdi azdır,yada gerçekten sorumluluk duyguları gelişmemiştir.Yada bir aileleri yoktur nerede akşam orada sabah diyen insanlardır ve sizin bu söyledikleriniz onların pek umurunda değildir. Şimdi bu kadar derdin içinde Bu insanlara sorulan bu sorunun ne matığı var..Ya adamın umurunda bile değil suriyedeki kürde ne kadar yakın olup olmadığı adam yarınki günü nasıl kurtaracağının derdinde. Çalışıp didindikleri kesinde refah kısmına katılmıyorum.. Artı Sistemin getirdiği nedenlerden dolayı ve en büyük eksikliği bence eğitim anlamında sağlayamaması yüzünden bu insanlar gebelikten korunma yollarını bile bilmiyor hatta günah sayıyor..Ve hatta kadınlar bunu anlamaya çalıştıkları noktada eşlerinden yedikleri bir ton zılgıt yada güçleri çapında şiddeti de unutmamak lazım. Hadi kabul ettik bu insanların çok çocuk sevdasını..Şimdi biz eğitimi kimden bekleyelim??En güçlü mercih neresiyse eğitecek başka bir seçeneği yokki..Sen eğitmezsen insanını onlarda kim ne derse o yola girer bu kadar basittir. Ya ne kadar pembe gözlüklere bakıyorsunuz..Elbetteki bu ülkede binlerce kişinin canı yandı ve hali hazırda yanıyorda..Ama birileri birilerinin canını yakıyor diye herkese düşman olmanın ne mantığı var bunuda anlayamıyorum..Göz altında insanlar kayboluyor,tecrit ediliyor,yıldırılıyor,soyutlanıyor,baskılara maruz kalıyor..Yanlışım varsa düzeltin lütfen ama karakolun birinde sanırım bir millet vekiliydi işkence aletleri bulup çıkarmıştı bir ara..Şimdi işkenceyi eden kim,işkenceye maruz kalan kim??Ölen kim ?öldürülen kim?Garip olan ne biliyormusunuz ölen askerde bizim ölen vatandaşta bizim.İşkenceyi uygulayanda bizim,işkenceye maruz kalanda bizim..Önce kürt kardeşlerimize sorular diye topic açılıp böylesine mantıklı sorular soran arkadaşımız bunun derinine inmeliydi..Kürt kardeşlerimize kendini kime yakın hissediyorsun diye soracağına aslında böyle bir soru sorduğu noktada zaten kardeşlik sıfatında görmediğini sadece bir kaç güzel atraksiyon olsun,ıraktakilere yakın diyecek nasılsa bizde akabinde 3'lük basketi potaya sokarız vayyy gördünüz işte bizlere yakın değiller der aldığımız bu galibiyetle yine böbürleniriz'e getirmiştir..Tabi benim gözümde.. Unutmayın şehirdeki ağalık daha bir can acıtıcıdır.Buradaki işçilerin bahsettiğiniz o köy marabalarından farkımı var sanıyorsunuz..Sabah 7 akşam 7 çalışan insanlar var..Çalışıp kendilerini zengin etmiyorlarki köydeki ağa burada patron sıfatında eziyor. Ayrıca daha ne vegisi versin insanlar..Biz şehirdeki marabalarında içi dışı vergi oldu..Oturduğumuz evin kirasını birde vergisini veriyoruz..Su aynı,elektirik aynı,tel aynı...Ayrıca köydeki marabalar da büyüklerinden gördüklerini uyguluyor ve asla itiraz etmiyor..Etmesi için bilinçli olması gerekiyor yani döndük dolaştık eğitime geldik.. Valla kimsenin kimliğini red ettiği yok..En azından ben etmiyorum ve ülkemi çok seviyorum..Yanlışıyla doğrusuyla,sistemiyle sistemsizliğiyle,güzeliyle çirkiniyle.. İşte başladık..Ben buna yanıt dahi vermiyorum..Ve aslına bakarsanız böylesi bir kaç başlık açıldığında Aslında kürtleri kardeş gibi görmediğinizi de açık açık gürüyoruz.Şimdi onlar orayı provake ediyor sizde bu topiği.. Bakın işte burada durun..Ben orada annelerimizin eşarplarını şimdiki türbana çevirip bununda siyasete dahil edilmesinden bahsettim..Aynı şeyleri konuşmuyoruz. Farkında değilsiniz sanırım burada hükümetler eleştiriliyor,Ülke değil..Neticede bu yanıtları kara parçaları veremez ki? Ülkeyi bu hale getirenler verebilir değilmi?? Alın benden de o kadar..Anne zazaca bilen, baba hem zazaca hemde kürtçeyi çok iyi bilen bir ailede yetişmeme rağmen kahretsinki öğrenemedim..Ve bunada oldukça hayıflanıyorum.Ama olsun ben sizin kadar karamsar değilim..Elbet bir gün bir öğreten çıkar diye umutla bekliyorum.. İnsanların düşüncelerinin yaşam bulma halidir..Faşizan bir düşünceye sahipse faşizanca yaşar.Yani bunu daha nasıl açıklamalıyım ki?? Tabiki bunu yapabilir..Ama önemli olan beni oturtmaya çalıştığı o yere ben ne kadar yakışırım o tartışılır işte.Bu sadece bana aitte değil..İnsanlar her ne olursa olsun kendisinin nerede olduğunu ve oradan nasıl gördüğünü bilir değilmi?? Yakıştırıyorsa sorun yok..Ki zaten yakıştırmış olduğuda kesindir..Çünkü oradadır.. Ben şimdi birisine şer atsam sen hırsızsın desem ve o insan dünyanın en masum insanı olsa Benim sözümün ne kadar önemi olurki..Zaten o kişi yaşam tarzıyla,insanlaara verdiği güveniyle,Kendine has duruşuyla ne olduğunu bilir ve böyle kelamlara takılmaz bile.. Değişmez...DEğişemez..Bazı şeyler kemikleşmiştir.. Hangi kamplaşmalardan bahsediyorsunuz ? Konturgerilla mı ? Şunuda ekleyeyim hemen ben sadece kendi görüşlerimi yazdım ve basit bir insanın sadece kendi fikirlerinin kamplaşmaya yol açacağını düşünmeniz oldukça komik..Zira kamplaşmak bu kadar basitmidir onuda bilmiyorum..Ve bu kadar bassitse ben ezilen kadınlar için feminen bir kamp isterim

Faşistliğin doğa yada tabiyat olayları ile ilgisi olduğunu zannetmiyorum.Bunun yapılan eylemlerle ilgisi vardır.Yani yukarda belirtmiş olduğum konulara sizde dahilseniz,benim gözümde sizde bir faşistsinizdir.Ben varsam eyer, bende bir faşist olurum. İzafi olarak sizler farklı bakabilirsiniz.Ama kavramsal olarak beynimdeki tam karşılığı "faşistlik'tir". Ve bu zihniyetteki bir insanında kürtlere böyle sorular hazırlama cüretini nereden aldığıda beni meraklandırır. Sorulması gereken bir yığın sorular silsilesi varken böyle saçma salak sorularla insanların üzerine gelmekte neyin nesi?? Öncelikle Yukarıda belirttiğim şeylerin cevabı kimde? Ve siz bir faşistin böyle sorular sorduğunu gördünüzmü? Düzeni gayet tıkırında göstermek kimin yada kimlerin işine geliyor? Ülkemiz hükümetlerinin hiç birisi bu sorulara tam bir açıklık getirememekle beraber birde bizden önceki hükümetin işi deyip kaytarıyor..Her gelen hükümet bir öncekini suçluyor.Ve birbirlerini suçlamaktan günah çıkarmaya vakitleri kalmıyor.. Birde yeni bir moda akımı başladı..Ülkemizde olan olaylara birer birer diziler çekiliyor..Ve anladığım kadarıyla insanlar kendilerini yada olayı yaşayan diğer zat'ları aklıyorlar..Yok mavi akım projesi yok susurluk olayı yok o yok bu.. Ve bazılarıda forumlarda İnsanları böyle sorular ve bu tarz yaklaşımlarla galeyana getirmenin yollarını arıyor.Hedef göstermekte birilerinin üzerine yok. Ama taktik güzel..Nede olsa abilerinden öğreniyorlar..Hedef göster,galeyana getir,Milli duygularıda ekle sonra ver silahı eline teksas sokaklarına sal gitsin.. E şimdi güzel kardeşim faşistlerin ne farkı kaldı PKK'dan.Onlar dağda, faşistler de şehirde yapıyorlar yapacaklarını..Ve birde böyle sorular sorup ülkelerini ne kadar sevdiklerini ve bu sevgilerinden doğan bir sahiplenmeyle sözde ülkesini bölmek isteyen kürtlere göz dağı verdiklerini düşünüyorlar..Bütün kürtlerin dileği sözüm ona ülke bölmek ya !!! Ama bakın Soruyu böyle sormak yerine,daha farklı sorabilirdi arkadaşımız.. Nasılmı hemen izah edeyim.. Bizler Türk toplumu olarak kendimize kimleri yakın görüyoruz ? neden? a- Kürtleri b- Alevileri c- Lazları d- Ecnebileri e- Damarlarında sadece türk kanı taşıdığından emin olduğumuz herkesi.. Nasıl olmuş daha bir güzel olmuş değilmi??? Bir keresinde öğrencinin birisi hocasına " Eee hocam boynuz kulağı geçermiş" dediği rivayet olunur.. (Durun bir cümle daha ekleyeyimde tam olsun bari değilmi?? Yürü be ben kim tutar beni!! )

Öncelikle şunu anlamak gerekiyor. İnsan neyi baz alarak kişiyi yada kişileri kendisine yakın hisseder??(ve Bu yaklaşım ne kadar doğrudur..??) a)Dini inancı b)Etnik kökeni c)Siyasi görüşü ç)Boyu d)Kilosu e)Giydiği elbisesi yada sürdüğü ruju f)Göz rengi g)Mantıyı margarin limi yoksa tereyağlımı sevmesi?? vs,vs,vs,vs, Elbetteki kendi şıklarınızı devam ettirip gidebilirsiniz. Ne kadar manasız ve anlamsız sorular yumağı böyle.. Kendinize bir türkü mü yoksa ıraktaki bir kürdü mü yakın hissedersiniz..?? Sizin sorudaki mantığınızdan yola çıkarsak eğer..Siz ıraktaki bir türkmenimi kendinize yakın hissedersiniz yoksa batıdaki her hangi bir kürdümü??Yani burdan bu mantık çıkıyor ki bana pekte mantıklı gelmiyor, Neden mi? Bir ülke düşünün, ulu orta kendi vatandaşını katleden.Aydınlarını bir bir avlayan.Avlayamadığını ise sınır dışında yaşamaya mahkum bırakan. Bir ülke düşünün, halkı bilerek cahil bırakılan.. Bir ülke düşünün, kendi vatandaşını koruyamayan. Bir ülke düşünün, bir çocuk NIKE ayakkabı ile özel okuluna giderken,bir diğeri ısınabilmek için her gün evinden bir tezeği okuluna götüren. Bir ülke düşünün,Faili meçhulleri hala meçhulde bırakan, Bir ülke düşünün,Annelerimizin taktığı eşarbı alıp propaganda malzemesi haline getirip adını da türbana çevirip insanların ön yargısını haklı olarak alan. Bir ülke düşünün,kendi etnik kökenini açıklamaktan korkan ,dilini bile utana sıkıla sessiz konuşan bir toplum haline getiren. Bir ülke düşünün,Geliri gidederlerine göre uzak ara birinci olan. Düşünün Ama sadece ve sadece düşünün... Bu örneklerin binlerce fazlası yaşanıyor bu memlekette ve siz bu sorularla geliyorsunuz.. Sorularınız bile art niyetli.Gözünüzün önünde cereyan eden olaylara bile gözlerinizi kapatıp kim kürtse o pkk lıdır şiarından yola çıkarak burada tez soruları hazırlamışsınız. Daha ciddi meseleler var.. Asıl sorulması gereken daha sert daha açık sorular..Ve tabi bir de o sertlikte ve açıklıkta cevaplar.. Bu ülkede sosyal adalet varmı?? Bu ülkede eğitim yeterince adilmi? Bu ülkede işçiler hak ettikleri maaşı alabiliyormu??Ve en önemlisi günde kaç saat çalışıyorlar?? Bu ülkenin gelmiş geçmiş bütün hükümetleri vicdanen rahatmı?? Bu ülkedeki sağlık sorunlarına çözüm varmı? Varsa da neden uygulanmıyor?? Yoksa neden bulunmuyor çözümü??Çözümü birilerini ekmeklerinden mi ediyor diye korkuluyor?? Bu ülkedeki bir kürdün ıraktaki bir kürdü yakın bulmasımı önemli kendisine yoksa buradaki bir türkü mü?? Bakın bu kadar soruların arasında inanın sorunuz sırıtıyor.. Ama yinede cevap vereyim madem emek etmişsiniz sormuşsunuz.. Benim için farketmez bir insanın türk yada kürt olması yada ecnebi olması, faşist olmaması benim için yeterlidir.. Kolay gelsin

Yukardaki şiiri forumumuza ekleyen şahsiyete aynen katılıyorum ama bu şiirin en sevdiğim bölümüde yukardaki mısralardır..

OF OFFFFFFFFFFFFF HAVADA AŞK HAVASI VAR DURMAZ KANAR EL DEĞİNCE

İnsanları zorla olmadıkları bir ırkın parçası yapmaya çalışmak,o insanları yok saymakla eşdeğerdir. İnsanları olduğu gibi kabullenmek ne kadar zor değil mi. Bence asılmesele kürt kelimesinin içinde. Hayır bir önyargı var bunu anladıkda,Her fırsatta böyle saldırmanın mantığını anlamıyorum.Ahmet Altan Acaba böyle olsa neler olurdu diye bir düşünmüş"Düşünemeyenler adına". Beğenirsiniz takdir edersiniz.Etmezseniz de eleştiri oklarını bir bir yollarsınız.Fakat bunu insanlara saldırarak yapmak buraya yazıyı ekleyen arkadaşın kendi yazmış olduğu bir yazıymış gibi bir sonuç çıkarmak oldukça rahatsız edici bir durum.Her zamanki gibi konuyu saptırmak,çarptırmak adına gereken zemin hazır durumda. Ahmet Altan güzel kelimeleriyle kadınların aklını başından alan belkide günümüzün kazanovası olabilir.Yada bazılarının ekmekleriyle oynayacak kadar bu işi iyi bilen birisi. Fakat bu onun siyasi kimliği olmasına engel değil. **** ****** **** ***** ******* Şimdi gelelim kürtlüğe; Önce insandır bağlı olduğu etnik kökeni çokta önemli değildir.Yani türk olmuş laz olmuş kürt olmuş banane. Bir düşünsenize siz daha kürtlerin yerinde olmayı bile kaldıramıyorsunuz.Tersten yaşasaydınız zamanı eğer,Yani bu olayları kürtler değilde türkler yaşasaydı ve bu kadar ezikliğe bu kadar sömürüyle sizler birebir maruz kalsaydınız neler yaşanırdı bilemiyorum. Bizler barış istiyoruz kardeşlik istiyoruz.Adımlar güzel atılsın istiyoruz.Hee bizler derken aflarına sığınarak bir toplum adına konuşmuş oluyorum fakat bunuda şuna inanarak söylüyorum. Yaşayan hiç bir canlı başka bir canılının hayatına kast etmemeli diye ve ben en azından kendi çevrem adına barış diliyorum kardeşlik diliyorum. Yıllarca kardeşlik çerçevesinde büyüdüğüm ortamın böyle faşizan yaklaşımlardan sonra nasıl tarumar edildiğini milliyetçilik diye kafa tası avcılığını hobi haline getirmiş insanların birbirini nasıl yok saydığınıda gerek yazılı gerek görsel basında ucundan kıyısından da olsa görüyoruz. İnsanların nasıl kaybolduklarını,hiç bir belge kanıt bulunamadan insanların nasıl ezildiğinide az çok görüyoruz değil mi ?? Bunları görmek için kürt, türk, alevi, sunni olmak gerekmiyor.İnsan olmak yeterlidir efendim... Şimdi Ahmet altan bunu birde kendinizin başınıza geldiğinizi görün demeye getirmiş sanırım.İyide etmiş.Bırakın görmeye düşünmeye bile tahammülsüzsünüz..

Bana çiçek yollayan tüm dostlara Gelsin...

Zor bir aileden geliyordu ve yaşamı boyunca kavgalar verdi.Zamanının en hızlı solcularından Ecevitin bağlı olduğu partinin bayraklarıyla mahalleyi donatmak en sevdiği şeydi (Gerçi sonrasında ecevite baya bir saydı ) Şimdi düşünüyorumda Libya da çalışma süreci aklıma geliyor.Çalışmak için onca yolu kat ediyor yabancı bir memlekete gidiyor ve bir gece rüyasında abimi görüyor ve kesinlikle başına bişe geldi deyip ver elini diyor türkiye.Geldiğinde de abimi hastane de buluyor.Baba bumuydu acaba.Evladına bişey olduğunu anlaması için bir habere ihtiyaç duymamasımıydı.Hani derler ya ayan olur insana diye aynen öyle işte. Birde çok feodal bir adam olmasına rağmen çok esnek tarafları vardı.Hani feodal aile yapılarında kız çocuklarına mal paylaşımı sırasında sadece cefalar layık görülür ya benim babam aksine kızıma arsa alacağım bu oğlanlar kızımı perişan eder derdi. (bu oğlanlar dediğide abim giller) Birde babam hayatta iken yarım günlük iş hayatım var.. Şimdi efendim ben 13 yaşındayken mağazanın birinde bir elbise gördüm ve anneme yalvardım anneeeee alalım nolur.Annem tabiki gayet sert hayır her bayram elbise mi oolur geçen bayram aldık bu bayram da giy dedi.Bende edepsizim ya başladım çarşının orta yerinde zırlama ya.Almazsanız almayın işe gider alırım.Çalışırım kendi paramla alırım O günü takip eden saatler de tek lokma yemek yemedim.Elbise alınmadı ya yemek yesem ne olur yemesem ne olur hatta ölsem iyi bir yol.Elbise yok yaşamışım da ne olmuş Neyse akşam oldu yemek hazırlandı babam eve geldi.Herkes masa da yemeğe hazır havin yok Ehh tepki koycam ya buna da en iyi yol aç kalmak Grev gibi bişey.Babam sesleniyor kızım nerdesin ben kendimi uykuya veriyorum güya uyuyorum.Annem hemen yok o aç değil biz yiyelim diyor ama babam bu yahu yermi.Beni çağırdı eh gitmesem daha vahim olacak Sonunda efendim dedim.Ne oldu kızım dedi sorun nedir ? Aman allahım sorun ne olacak elbise alınmamış arkadaşlarım almışlar ben resil olucam bundan daha büyük bir neden olabilirmi aç kalmak için Anlattım annem böle böle dedi diye ama annem varya o ne zalım kızın diyor ki diye lafa girdi..İşe gidip elbise alcakmış kendisine..Eyvahh!!!! Senmisin işe gidicem diyen kızılca kıyamet koptu evde.Epey bir fırça dan sonra para verildi bana elbisem de alındı.Bende savaşı kazanmanın mutluluğu annemde yenilmenin hüznü günü bitirdik ama ben bu iş meselesini iyice kafam da oturtmuştum gidecektim başka yolu yok.Evdeki terörden kurtulmanın tek yolu işti.(iki abim vardı.Abisi olanlar beni anlıyordur eminim ) Neyse mahalle kuaföründe çıraklık işi bulmuştum ve geriye sadece babamı razı etmek kalmıştı .Bunun içinde bana yardımı dokunacak tek insan mecburen annem di.Babaları anneler kandırır birtek Annem uzun uzun ikna çabalarından sonra bana tamam baban razı oldu dedi.Sabah uyandım giyindim işe gidiyorum.Efendim iş yerimde bizim evin yanında.Pek bir uzak yol inanın yoruluyordum gidene kadar. Öğlene kadar çalıştım.Saç süpürdüm ve kadınlara ne kadar kızıyordum.Maymuna çevirip yolluyordu kuaför Hayır mesele kadınların çirkin oluşlarından kaynaklanmıyordu.Aksine güzelce hatunlardı mesele kuafördeydi. Neyse efendime sölim.Ben eve geldim yemeğe babam evde.Tırırırırımmmmmmmmmmm.Beni bekliyor tabi bu kız ne yaptı diye işe bile gitmemiş.Bende anlattım babacım iş yerinde erkek yok malum kadın kuaförü bu erkeğin ne işi var Düşünün okulda erkek arkadaşlarından silgi bile isteme diyen bir babayı işe gitmek konusunda ikna etmişim ama edepsizim ya saçımı taramak gibi bir hata ettiim.Hanım dedi babam.İş miş bitti.Daha yarım gün çalıştı kuaförde saçını 1 saattir tarıyor tüm gün çalışsa mazallah al evde otursun iş bittiiiiiiiiiiiiii.. Ben tabi ağladım zırladım ama bu beni kurtaramadı bu kez.Şimdi düşünüyorum da çok yoğun bir tempo da işe başladım keşke babam olsaydıda hanım oturt şu kızı dizinin dibine deseydi.. Çok güzel sesi vardı ve en sevdiği türkü Zahide'ydi.( Annem bunun altında epey birşeyler aradı ama zahideyi yakalayamadı )Babam karda yürür izini belli etmezdi.Ehh yakışıklıydı.Annemle çok uyumlu bir çifttiler.Babam 1.90 a yakın annem 1.50 taş çatlasın 51 acayip kıskanıyordu babamı.Ben bile bazen kıskanıyordum zavallı annem napsın.Ama oy fedakardı oy fedakardı.Dışarda bir simit alıyorsa kendisine yarısını saklar eve getirdi mutlaka.Oda diğer iyiler gibi yaşamadı fazla.Bu dünya ya fazla iyiydi sanırım.Yıllar geçti İZMİR e gitmiyorum.Ama doğduğum yerde hala adı sanı bilinir ve korkunç saygı duyarlar baba ma. Ve bende her zaman söylediğimi yine yineliyorum belki ama doğru olduğu için. Babamdan bana geriye sadece onuru kaldı.. Seni seviyorum babacım.Bunu sana sen yaşarken hiç söyleyemedim. Yaşamımdaki yerin o kadar derin ki.Hiç kimse dolduramıyor bu boşluğu.Ben hala o Darı aldığın küçük kızım.Büyüdüm sözüm ona ama bazen adım atamaz oluyorum. Ektiğin bahçemizi özledim.Büyüttüğün o domates fidelerinin kokusu hala hatırımda.Hiç bir domates bana aynı lezzeti vermiyor. Çok özledim seni.

Sanırım bu çiçekler benim Ortak bir yanımız var martıcım şevval seninde benimde ciğerimiz Kardeşimin kardeşisin seni çok seviyor.İyi de yapıyor.Hak ediyorsun bunu.. Ayrıca da bu çiçekler için çok çok teşekkür ederim

İnce ve nazik tavrını her zaman gösteriyorsun kralx.. Teşekkür ederim ..

Sevgili kralx, Her zaman saygı duyduğum bir karaktere sahipsin.Sevgiler bizden efendim...

Teşekkür ederim focal.İnan en çok ihtiyacım olan şey şuan bir demet mis gibi kokan güldü sanırım..

Kötülerin Bize İhtiyacı Var Biliyorum, çoğunuz iyi insanlarsınız. Bu yüzden hep kötüler kazanıyor zaten. Birçok kötü, hatta alçak tanıdım. Çoğu neşeli insanlardı. Hiçbirinde çekingen bir ruh haline rastlamadım. Kötüler atak, iyiler pısırıktır. Etrafınıza bakın, en heyecan verici, en eğlenceli insanlar hep sahtekârlardır. Hepsi paldır küldür konuşan, ağız dolusu gülen insanlardır. Çünkü sahtekâr, sempatik olmak zorundadır. İyinin böyle bir mecburiyeti yoktur. İyi, sıkıcıdır. Kadınlar "iyiler"e değil, güvenilmez erkeklere aşık olur bu yüzden. Zaten aşk denen altüst oluşla ancak bir üçkâğıtçı başa çıkabilir. Aşkın tadını çıkaramaz iyiler. Onlar sarılıp sessiz bir uzanmayı aşk zanneder. Tekdüzedirler. Yavaştırlar. Kadınlar da dertlerini onlarla paylaşır ama gidip bir güvenilmezle sevişirler. Tutku kötülerin işidir. "Sessiz ve efendi bir insan" cümlesiyle tanımlanan bir iyilik kolaydır. Sahtekârlık daha zordur, maharet ister. Zeki, hızlı ve atak olmalıdır. Enerjiktir. (Tabii "kötü" kötüler konumuz dışındadır. Yani hem salak hem kötü olmaya çalışanlar için düşünmeye, yazmaya değmez.) Üçkâğıtçı... Sahtekârın en sempatik, en başarılı şekli. İyi bir hatiptir o. İnandırıcıdır. Konuştuğu zaman etrafındaki tüm "iyi ve dürüst" insanlar ağzının içinde kaybolur. Hem çok iyi fıkra anlatır hem hüznün tüm renklerinden haberdardır. Kahkahasında pirzola tadı, hüznünde bazen ölümün sesi vardır. Adam başarılıdır. Yeteneklidir. İyilik kolaydır. Kötülük maharet ister. İyi olmak için kimseye kötülük yapmamak yeterlidir. Ama kötü olmak için daha çok çalışmalısınız! İyi, kötü karşısında güvensiz, enerjisiz, çaresizdir. Filmlerde bile iyi, kötüleşmeden kötünün hakkından gelemez. "Yeminini bozar" ve kavgaya girer. Oysa kavga kötünün mesleğidir asıl. Biz "iyi" seyirciler perdedeki iyi adamımız kan döktükçe rahatlarız. Ve iyi kötüyü yendi diye seviniriz. Oysa artık hepimiz kötüyüzdür filmin sonunda. Hatta biz "kötü"den daha çok insan öldürmüşüzdür. Bir iyi için en zor olan, kötüye "Sen kötüsün" demektir. Çünkü iyi, utangaçtır. Hırsıza "hırsız" diyemez. Kötünün yerine utanır, sahtekârın yerine yüzü kızarır, hırsızın yerine yerin dibine geçer... Bu sırada kötüler, sahtekârlar, hırsızlar deli gibi eğlenmektedir. Çünkü onların yerine utanan, sıkılan, yerin dibine geçen birçok "iyi" insan vardır. Şeytan bile bazen yorulur kötülük yapmaktan. Ama hayatlarını salt kötülük yapmaya adayanlar asla durmazlar, bunu çok iyi biliyorum. Güzel kıyafetleri, biryantinli saçları, resmi arabaları, siyah gözlükleri ve korumaları vardır. Ama ruhları şeytandır. Kötünün en büyük avantajı iyideki kahrolası utanma duygusudur. Bu duygu iyiyi öylesine zayıf düşürür ki ağzını açıp bir kelime söyleyemez. Halbuki öylesine kararlı çıkmıştır ki kötünün karşısına. Herşeyi açık açık söyleyecektir. Başına gelecekleri göze almıştır!.. Ama olmaz. Yapamaz. Çünkü iyiler korkaktır. Çünkü iyiler herkese acır, en çok da kendilerine. Susmak, acımak, utanmak, korkmak... Farkında mısınız, ey iyi insanlar, ne kadar sıkıcı şeylerle uğraşıyorsunuz! Kötüler kazanınca da şaşırıyorsunuz! Tarih boyunca iyiler kazanmasalar da, bir şekilde ayakta kalmayı başardılar. İyinin yazgısydı bu. Şeytan her zaman saldıracak, yere yıkmaya çalışacak,akılları karıştaracak ve iktidarına devam etmeye çabalayacaktı. Babalarımız iyi insanlardı ve bize de iyi olmamızı öğütlediler. Biz de iyi insanlarız. Ve çocuklarımıza aynı şeyi öğütlüyoruz. Hepimiz kötülerin yanında çalışıyoruz. Haydi iyi insanlar! Haydi sessiz, efendi, sıkıcı, korkak, utangaç ve iyi insanlar! Çalışın! Kötülerin size ihtiyacı var! Yılmaz Erdoğan

Hayata onun gözleriyle bakmayı deneseniz bir.. Savaşlarmı kalır acaba.. Çıkarlarmı hesaplanır.. Hangi yanınız hala böylesine çoçukca kalabilmeyi başardı.. Yada hangi elle böylesine bir çocuğu yüreğinizden söküp attınız.. Hiç bir yeriniz uff olmadımı o çocuğu söküp atarken içinizden.. Hiç özlemiyormusunuz arada bir ne yapıyor diye kendi içinizde yolculuğa çıktığınız olmuyormu.. Bulunca sorular sormayı düşünemedinizmi hala.. Yoksa alacağınız cevaplarmı korkutuyor sizi... Hayata tutunmaktan vaz mı geçtiniz.. Bir daha yeniden demek bu kadarmı incitir oldu sizi.. Suçlumu hissediyorsunuz yoksa kendinizi.. O çocuğu ellerinizle öldürdüğünüzümü düşünüyorsunuz.. Peki neydi bunu size yaptıran nedenler yada çokmu gerekliydi bu.. Özlediğinizde olmuyormu.. Pamuk şekeri yediğiniz günler aklınıza gelmiyormu.. Sıkı sıkıya bağlı olduğunuz bir oyuncağınız yokmuydu.. Hadi bulun o çocuğu çıkarın yeniden.. Dünyaya onun gözleriyle yine yeniden bakmayı deneyin.. Hem ne kaybedersinizki.. Kaybettiklerinizin yanında bunun yeri dahamı derin olur.. Belki de istediğiniz yanıtlar o çocuğunun iki dudağı arasından çıkar ve sizi yaşama bağlar.. Kimbilir... EmiLY_pandora...

Sanırım bu kadar açıklama anlamalarına yardımcı olur.Zira anlamamaya ısrar ediyorlarsada benim yapacak birşeyim yok.İnsanlar dilediklerine inanma konusunda serbestler.. Sevgiler ve tekrar teşekürler