Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Dori

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    12
  • Katılım

  • Son Ziyaret

Profil Bilgileri

  • Cinsiyet
    Kadın
  • Yer
    Ankara
  • İlgi Alanları
    Adrenalin sporları

Dori - Başarıları

Çaylak

Çaylak (2/14)

  • İlk İleti
  • Ortak Nadir
  • Birinci Hafta Tamamlandı
  • Bir Ay Sonra
  • Bir Yıl İçinde

Son Rozetler

3

İçerik İtibarınız

  1. [quote Yok ondan daha etkilisi maçın orta yerinde tv'yi kapayıvermek.. Ben yaptım sonucu biliyorum.. Süpermişş sonucu tahmin edebiliyorum..
  2. Maçın en heycanlı yerinde "ofsayt nasıl oluyorduuu" diye sormak..
  3. içinde top olan butun spor etkinliklerini ve onların tüm kanallardaki yorumlarını seyredin..
  4. Kuzenimin eşi. Hüsamettin..
  5. Ho! Çku larça doguroni ogoru..
  6. Şevkinizi kırmak istemem ama buna proje demek yanlış olur:)..Küresel Isınma konusuna kafa yormakta ve kaygılanmakta çok haklısınız ama, tüm Dünyayı kapsayacak bir pipet ağı, onun içinden geçecek kablolar, su boruları, öncelikle ekonomik değil. İkinci olarak teknik olarak mümkün değil, şimdilik. En önemlisi de, düşünsenize tüm Türkiye'nin bu boruları yerleştireceğiz diye kazılacağını, bu kazılarda kullanılacak iş makinalarının yaktığı mazotu,o açılan çukurların tekrar doldurularak asfaltlandığını (gerçi bu bizim ülkemizde kolay kolay olmaz), aralarında husumet olan belediyelerin yok senin sokağın yok benim sokağım diye döşemedikleri boruları, kapatmadıkları çukurları, sonra o açılan ve kapatılmayan çukurlara düşerek boğulan çocukları,............HAYIRRRR!!!!
  7. Kaçık..katık..iyi de neden K?..kütük..köpük...körük..o kadar çok ki..bu yüzden mi K?
  8. Bunu bir anlık kızgınlıkla yazdınız diye düşünüyorum. Yoksa, Deniz Gezmiş'in idam sehpasında son nefesini verirken can korkusuyla bağırmadığını herkes gibi sizin de bildiğinize eminim. Bağırdığı doğrudur fakat ."-Yaşasın tam bağımsız Türkiye, yaşasın halklar, yaşasın isçiler, köylüler, kahrolsun emperyalizm." diye bağırmıştır. İnandığı ve uğruna mücadele ettiği doğruları bağırmıştır. Postallara gelince, idam sehbasında ayağından düşmesin diye bağlarının sıkı bağlanmasını istemiştir o kadar, bunun dışında postallarla ilgili başka hiç bir konu geçmemiştir. Hangi yayınları okuduğunuzu bilmiyorum ama ben sizin burada yazdığınız türden, gerçekliği olmayan ifadelere sadece web ortamında hiçbir belgeye dayandırılmadan tamamiyle karalamak amaçlı yazılmış yazılarda rastladım sadece. Tüm samimiyetimle farklı görüşleri de okumanızı ve özellikle sanal ortamı değil basılı yayınları tercih etmenizi öneririm..
  9. Yavuz Selim Demirağ’ın ‘Darbe ve İnfaz’ adlı kitabını okumak denmese de uzun uzun inceledim. Kitabın eleştirisindeki, Yavuz Selim Demirağ’ın o dönemin iki aktörüne eşit mesafede durduğu yönündeki tanımlamaya kesinlikle katılmıyorum. Ben okuduğum sayfalardan şu çıkarımı yapmıştım; Hep solcuların yaşadıkları kaleme alındı, yazıldı çizildi, bizde sıkıntılar çektik, işkenceler gördük ama bunları kimse ifade etmedi, birinin bu görevi üstlenmesi lazım düşüncesiyle kaleme alınmış olukça zorlama, o dönemin gerçeklerinden uzak insanların acıma duygusunu gıdıklamaya çalışan, çağımız insanının din merkezli algısını besleyen hikâyelerle dolu bir kitap… Yazar Ali Bülent Orkan’nın hikayesinde olduğu gibi kahramanlar yaratmaya çalışıyor ama olmuyor.. Eleştirmenin yazdıklarına gelince, evet, solcular 12 Eylül öncesi ve sonrasında yaşadıkları sarsıntıyı filmlerle sinemaya, romanlarla edebiyata, resim ve heykellerle de sanata aktarmışlardır. Yaşananların gelecek nesillere aktarılması, unutulmaması, tartışılması ve gerçeklerle yüzleşilmesi için olması gereken budur zaten. Gelişmiş insan beyninin refleksi bu yöndedir. “Ülkücüler, Türk milleti aleyhine yürütülen emperyalist projelere karşı verdikleri mücadeleyi, kültürün ve sanatın konusu haline getirmemişlerdir. Bu yönü itibarıyla ülkücü hareket, destanı söylenmemiş, türküsü yazılmamış, filmi çevrilmemiş bakir bir hareket olma özelliğini hâlâ korumaktadır”….Mücadele olarak adlandırılan ve destan olarak isimlendirilen bu yaşananların filmlere, kitaplara konu olmamasının sebepleri ortadadır; sağ kesimin özellikle ülkücü kesimin sanat gibi insanı düşünmeye zorlayan, ruhunu güzelleştiren ve insan gelişimine katkısı olan bir olgudan haberdar olmaması ve yazıp çizecekleri olayların hepsinin, kendilerince düze çıkarmaya çalıştıkları söylenen arabanın uçuruma yuvarlanmasına yapmış oldukları katkıdır. Ben olsam, Yavuz Selim Demirağ’ın kitabında kahramanlaştırmaya çalıştığı Ali Bülent Orkan’nın “Ağabey, benim idamım bir hafta ertelendi. Çok sevinçliyim. Sevincim dünyada bir hafta fazladan kalacağım için değil. Yeni bir Kuran hatmini bitirmeye fırsatım olacağı içindir” ifadesine yer vermeye utanırdım.. Dünyada 1 hafta daha kalacak olan ve ülkesi adına çok faydalı şeyler yaptığına inanan bu kişinin son dakikalarını öteki dünyalığını garantiye almaya harcayacağına, bu işi neden niçin yaptığını, o insanları katlederken ve sonrasında neler yaşadığını yazmaya harcasa, arkasında 1-2 satır bir şey bıraksa, ülkesine azcık faydası olabilirdi belki....
  10. Hayır Hayır Lütfen ölmesin..yıllardır bir gün yargılanacağı, yaşını buyuterek astığı insanların hesabını vereceği gün gelecek umuduyla yaşadım..hayır yargılanmadan hesap vermeden gidemezzz..
  11. "...bunun için en etkili toplum kontrol aracının din oldugunu düşünüyorum.. allah var - yok.. bunu bırakın tartışmayın.. faydalı bir inançtır.. bunu bilerek susun bence.."..Yaklaşımınızdaki iyi niyetin farkındayım ancak görüşünüze V.İ.L'nin "Din ve Toplum" kiytabından bir alıntı ile cevap vermek istiyorum.. ""... din, bütün yaşamı boyunca çalışan ve yokluk çekenlere, bu dünyada azla yetinmeyi, kısmete boyun eğmeyi, sabırlı olmayı ve öteki dünyada bir cennet umudunu sürdürmeyi öğretir. oysa yine din, başkalarının emeğinin sırtından geçinenlere bu dünyada hayırseverlik yapmayı öğreterek, sömürücü varlıklarının ceremesini pek ucuza ödemek kolaylığını gösterir ve cenette de rahat yaşamaları için ehven fiyatlı bilet satmaya bakar. böylelikle din, halkı uyutmak için afyon niteliğindedir. din, sermaye kölelerinin insancıl düşlerini, insana daha yaraşan bir yaşam isteklerini içinde boğdukları bir çeşit ruhsal içkidir ..." ..
  12. Herkesin yazdıklarını okudum..evet kabul ediyorum sonsuz bir konu bu ama benim kabul edemediğim sorgusuz sualsiz kabullenmek.. Allahın en büyük varlık olduğunu söylüyorsunuz.. O kadar buyuk bir varlık nasıl oldu da bu kadar yanıldı hiç sormuyorsunuz..Bu kadar buyuk bir varlık, yarattıklarına kendini ispat için yine kendi yarattıklarından faydalandı; "Musa seni peygamber yapıyorum, hadi git, benim varlığımı anlat onlara. İsa, Musa beceremedi hadi bu seferde sen anlat, I-Ih İsa da olmadı, Muhammed, bak artık bu son sende anlatamazsan başka kimseye vermeyeceğim bu görevi.." mi dedi..Bu kadar buyuk bir varlık yanıldı mı? Sırf bu deneme yanılma yöntemi nedeniyle din savaşları yüzünden sayısız insan öldü...???? Tek gerçek, bilimsel gerçekliktir...Tanrının varlığını/yokluğunu ispatlıyamıyoruz çünkü dünyanın şu anda gelmiş olduğu bilimsel nokta henüz bunu yanıtlayacak seviyede değil..ama şimdilik!...
  13. Hoşgeldiniz...!

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.