Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Muallim-i Âli

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    344
  • Katılım

  • Son Ziyaret

4 Takip eden

Muallim-i Âli Hakkında

  • Doğum Günü 18-05-1988

Profil Bilgileri

  • Cinsiyet
    Erkek

Muallim-i Âli - Başarıları

Yükselen Yıldız

Yükselen Yıldız (9/14)

  • İlk İleti
  • Ortak Nadir
  • İçerik Başlatan
  • Birinci Hafta Tamamlandı
  • Bir Ay Sonra

Son Rozetler

0

İçerik İtibarınız

  1. Hem ayrım olamayacağı için demek hem de ayrım yapmak oldukça mantıksız. Ayrım işte : "Dini simgelere izin verilmiyor." Bitti. Daha nasıl ayrım olamıyacağı için diyorsunuz, ayrımdan öte özel bir filtreleme tekniği yaparken.
  2. Kendini Yaratıcının huzurunda hissedenin aklı başında olmalı, huzuruna nasıl çıkılması gerekiyorsa öyle çıkılmalı. Ne yani; Cumhurbaşkanı bir davet hazırlıyacak ve kural olarak smokin, vs. ile gelmeni isteyecek. Diyebilir misin ki ben rastgele(aşırı özgürce) giyinerek o davete giderim, falan Cumhurbaşkanı da kim oluyor ? Yani onun makamına biraz olsun saygın varsa elbette kuraldaki giysileri giymek makbuldur. Kaldı ki Allah öyle kesin kararlı olarak şu giysileri giyin demiyor. Sadece giyim kuşamdaki ölçüyü belirliyor, seçimi bize bırakıyor. "Hiçbir şey yoktur ki, hazineleri Bizim yanımızda olmasın. Herşeyi Biz belirli bir miktarla indiririz." Hicr Sûresi, 15:21. Allah dilemez, emreder.
  3. www.yetenek.com www.kisiselbasari.com www.motivasyon.org www.basariyolu.com www.kigem.com www.kisiselgelisim.com www.gelisimportali.net www.kesfetkendini.com www.yuksekhedef.com www.kiged.com Kişisel gelişim sitelerini bu başlık altında toplayabiliriz isterseniz.
  4. Nahivciyle Gemicinin Hikayesi Bir nahiv alimi gemiye binmiş gidiyordu. Gemiciye sordu . - "Ey gemici nahiv bilir misin?" Gemici : "Hayır bilmiyorum." dedi. Alim gülerek : - "Desene ömrünün yarısı boşa gitti." dedi. Gemici bu söze kızdı fakat sesini çıkarmadı. Aradan zaman geçince fırtına başladı gemi bir girdabın ortasında kaldı. Gemici alime seslendi : - "Muhterem efendim yüzme bilir misin?" Nahiv alimi korkudan büzüldüğü yerden cevap verdi. - "Ne gezer, ben yüzme bilmem." dedi. Gemici keyifle bağırdı : - "Yazık desene ömrünün tamamı hiçe gitti. Çünkü gemi bu girdaptan kurtulamaz, batacak." dedi. İnsan gaye-i hilkatini(yaratılış gayesini) öğrenmedikten sonra ne bilirse bilsin tüm bildikleri boşa gider.
  5. 'Allah'ım! Azabından affına, gazabından rızana sığınırım, Senden yine Sana sığınırım. Sana gereği gibi hamd etmekten âcizim. Sen kendini övdüğün gibi yücesin." Berat Kandili, bütün senede bir kudsi cekirdek hükmünde ve mukadderat-ı beşeriyenin(İnsanlığın başına gelen ve gelecek olan hâdiseler) programı nev'inden olması cihetiyle, Leyle-i Kadr'in kudsiyetindedir. Herbir hasenenin(hayrın) Leyle-i Kadir'de otuz bin olduğu gibi, bu Leyle-i Berat'ta herbir amel-i salihin(hayırlı amel) ve herbir harf-i Kur'an'ın(Kur'an harfi) sevabı yirmi bine çıkar. Bu geceler elli senelik bir ibadet hükmüne geçebilir. Onun için, elden geldiği kadar Kur'an'la ve istiğfar ve salavatla meşgul olmak büyük bir kârdır. Bediüzzaman Said Nursi Tüm islam âleminin beraat kandili mübarek olsun. Beraat Kandili Hakkında Geniş Bilgi: www.sorularlaislamiyet.com/subpage.php?s=article&aid=9194 Kandilleri nasıl değerlendirmeliyiz: www.sorularlaislamiyet.com/subpage.php?s=show_qna&id=25523
  6. Branşlar * Yüzme * Step Aerobik * Savunma Sporları * Basketbol * Futbol * Tenis * Pilates * Fitness * Karma (Pilates - Fitness) Ücretsiz Spor Yapılabilecek Tesisler Alibeyköy Tevfik Aydeniz Spor Kompleksi Bayrampaşa Spor Kompleksi Beyoğlu Spor Kompleksi Beyoğlu Yüzme Havuzu Esenler Hakkı Başar Spor Kompleksi G.O.P. Hamza Yerlikaya Spor Kompleksi Halkalı Yüzme Havuzu İkitelli Spor Kompleksi Okmeydanı Cemal Kamacı Spor Kompleksi Pendik Çamlık (Kurtköy) Spor Tesisleri Tuzla Kafkale Spor Kompleksi Ümraniye Çakmak Kapalı Yüzme Havuzu Ümraniye Haldun Alagaş Spor Kompleksi Zeytinburnu Spor Kompleksi
  7. Allah yar ve yardımcın olsun her zaman.
  8. Asırlara göre şeriatlar değişir. Asırlara göre şeriatlar değişir; belki, bir asırda kavimlere göre ayrı ayrı şeriatlar, peygamberler gelebilir ve gelmiştir. Hâtemü'l-Enbiyâdan sonra, Şeriat-ı Kübrâsı her asırda, her kavme kâfi geldiğinden, muhtelif şeriatlara ihtiyaç kalmamıştır. Fakat, teferruâtta bir derece ayrı ayrı mezheblere ihtiyaç kalmıştır. Evet, nasıl ki mevsimlerin değişmesiyle elbiseler değişir, mîzaçlara göre ilâçlar tebeddül eder; öyle de, asırlara göre şeriatlar değişir, milletlerin istidadına göre ahkâm tahavvül eder. Çünkü, ahkâm-ı şer'iyenin teferruât kısmı ahvâl-i beşeriyeye bakar, ona göre gelir, ilâç olur. Enbiyâ-i sâlife zamanında tabakât-ı beşeriye birbirinden çok uzak ve seciyeleri hem bir derece kaba, hem şiddetli ve efkârca ibtidâî ve bedeviyete yakın olduğundan, o zamandaki şeriatlar, onların haline muvâfık bir tarzda, ayrı ayrı gelmiştir. Hattâ, bir kıtada, bir asırda ayrı ayrı peygamberler ve şeriatlar bulunurmuş. Sonra, âhirzaman Peygamberinin gelmesiyle, insanlar, güyâ iptidâî derecesinden idâdiye derecesine terakkî ettiğinden, çok inkılâbât ve ihtilâtât ile, akvâm-ı beşeriye bir tek ders alacak, bir tek muallimi dinleyecek, bir tek şeriatla amel edecek vaziyete geldiğinden, ayrı ayrı şeriata ihtiyaç kalmamıştır, ayrı ayrı muallime de lüzum görülmemiştir. Fakat, tamamen bir seviyeye gelmediğinden ve bir tarz-ı hayat-ı içtimâiyede gitmediğinden, mezhebler taaddüd etmiştir. Eğer beşerin ekseriyet-i mutlakası bir mekteb-i âlînin talebesi gibi, bir tarz-ı hayat-ı içtimâiyeyi giyse, bir seviyeye girse, o vakit mezhebler tevhid edilebilir. Fakat, bu hal-i âlem, o hale müsaade etmediği gibi, mezâhib de bir olmaz. Said Nursi Dediğim gibi daha önce halledilmiş meseleler için aynı şeyleri yazma ihtiyacı görmüyoruz !
  9. Türkçeleştirme çabası değil, sözlüğe bakamayan tembeller varsa onlar için ufak bir yardım Cevabını verenin şahsından ziyade ne cevap verdiğine bakarız. Daha önce halledilmiş bir mesele için aynı şeyleri yazmanın bir anlamı yoktur. Doğru diyorsun iletim şuna cevaptı aslında : Fakat devamında alternatifler sunuluyor. Neden Zeus, x.. vs. değil de Allah tarzında : İşte bu da asıl öğrenilmek istenen soru : Allah'a neden inanıyoruz da diğer alternatiflere inanmıyoruz, bunu açıklayan bir iletiydi yukarıdaki ileti.
  10. Çok şükür Buyrun sorunuza bir cevap: Nasıl güneş, ziyâ(Işık) vermeksizin mümkün değildir; öyle de, Ulûhiyet(İlâhlık) de, peygamberleri göndermekle kendini göstermeksizin mümkün değildir. Hem, hiç mümkün olur mu ki, nihayet kemâlde olan bir cemâl, gösterici ve tarif edici bir vâsıta ile kendini göstermek istemesin? Hem, mümkün olur mu ki, gayet cemâlde bir kemâl-i san'at, onun üzerine enzâr-ı dikkati(Bakışı) celb eden bir dellâl(Hakka dâvet eden) vâsıtasıyla teşhir(Göstermek) istemesin? Hem, hiç mümkün olur mu ki, bir Rubûbiyet-i âmmenin(herşeyi içine alan terbiye ediciliğin) saltanat-ı külliyesi(Kusursuz ve noksansız hâkimiyeti), kesret(Çokluk) ve cüz'iyât tabakâtında(Ufak tefek tabakalarında) , Vahdâniyet(Allah`ın tek ve benzersiz olup, kusur ve noksanlardan uzak olması) ve Samedâniyetini(Hiçbir şeye muhtaç olmayan Cenâb-ı Hakk`a ait) zülcenâheyn(Hem dünya, hem ahirete ait) bir mebus(Seçilen) vâsıtasıyla ilânını istemesin? Yani, o zât, ubûdiyet-i külliye(Büyük, geniş ve umumî kulluk) cihetiyle, kesret tabakâtının dergâh-ı İlâhîye(Cenâb-ı Hakkın huzuru) elçisi olduğu gibi; kurbiyet(Yakınlık kazanmak) ve risâlet(Peygamberlik) cihetiyle, dergâh-ı İlâhînin kesret tabakâtına memurudur. Hem, hiç mümkün olur mu ki, nihayet derecede bir hüsn-ü zâtî(Zâtının güzelliği) sahibi, cemâlinin mehâsinini(Güzelliklerini) ve hüsnünün letâifini(Mânevî duygular, güzel, hoş ve ruhla ilgili hisler) aynalarda görmek ve göstermek istemesin? Yani, bir habîb resûl vâsıtasıyla-ki, hem habîbdir, ubûdiyetiyle kendini Ona sevdirir, âyinedarlık eder, hem resûldür, Onu mahlûkatına sevdirir-cemâl-i esmâsını(Allah`ın isimlerini) gösterir. Hem, hiç mümkün olur mu ki, acîb mu'cizelerle, garip ve kıymettar şeylerle dolu Hazîneler Sahibi, sarraf(Kuyumcu) bir tarif edici ve vassâf(Vasıflandıran) bir teşhir edici vâsıtasıyla enzâr-ı halka(Halkın nazarına) arz ve başlarında izhâr etmekle, gizli kemâlâtını(mükemmellikleri) beyân etmek irâde etmesin ve istemesin? Hem, mümkün olur mu ki, bu kâinatı bütün esmâsının(isimlerinin) kemâlâtını(mükemmelliklerini) ifade eden masnuâtla(Sanatla yapılmış olan eserler, varlıklar) tezyin ederek(Süsleyerek) seyir için garip ve ince san'atlarla süslenilmiş bir saraya benzetsin de, rehber bir muallimii(Öğretmen) tâyin etmesin? Hem, hiç mümkün olur mu ki, bu Kâinatın Sahibi, şu kâinatın tahavvülâtındaki(Değişikliklerindeki) maksad ve gâye(Amaç) ne olacağını müş'ir(Bildiren), tılsım-ı muğlâkını(Anlaşılması zor, kapalı gizli şey), hem mevcudâtın(varlıkların) "Nereden? Nereye? Necisin?" üç suâl-i müşkülün(En zor soruların) muammâsını(Bilinmeyen hâlini), bir elçi vâsıtasıyla açtırmasın? Hem, hiç mümkün olur mu ki, bu güzel masnuât ile kendini zîşuura(Akıl sahiplerine) tanıttıran ve kıymetli nimetler ile kendini sevdiren Sâni-i Zülcelâl(Sonsuz büyüklük sahibi ve herşeyi sanatla yaratan Allah), onun mukabilinde(karşılığında), zîşuurdan marziyâtı(Râzı olunacak istekleri) ve arzuları ne olduğunu, bir elçi vâsıtasıyla bildirmesin? Hem, hiç mümkün olur mu ki, nev-i insanı şuurca(Anlayışça) kesrete(Çokluğa) mübtelâ(Düşkün), istidadca(Alışma) ubûdiyet-i külliyeye(Büyük, geniş ve umumî kulluğa) müheyyâ(Hazır hâle getirilmiş) sûretinde yaratıp, muallim bir rehber vâsıtasıyla onları kesretten(Çokluktan) vahdete(Birliğe) yüzlerini çevirmek istemesin? Daha bunlar gibi çok vezâif-i nübüvvet(Peygamberlik vasifeleri) var ki, her biri bir bürhan-ı katîdir(İspatlanarak kesinleşmiş delillerdir) ki, Ulûhiyet(İlahlık) risâletsiz(Peygambersiz) olamaz.
  11. İman yetmiş küsur bölümdür Rasûlullah (Sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "İman yetmiş küsur bölümdür; En üstte 'Allah'tan başka ilâh yoktur' sözünü kabul etmek ve en altta 'insanlara sıkıntı veren bir nesneyi yoldan çekmek/kaldırmak' bulunmaktadır, haya da imanın bir parçasıdır." [ Buharı, îmân, 3> İmanın bölümlerini açıklayan müstakil kitaplar telif edilmiştir. İmam-ı Beyhakî'nin (v.458/1066) Şuabu'l-îman'ı bunlardan birisidir. İmam-ı Beyhakî bu çalışmasında imanı iki kısımda inceler; hafi (mücerred) iman ve celî (müşahhas) iman: a- Hafi iman, Allah ve Rasûlünden gelenlere zihnen ve kalben inanmak, doğru olduğunu kabullenmektir. b- Celi iman, Beden ve uzuvlarla yerine getirilen ibâdet (kulluk) kısmıdır ki bu, mücerret imanın dışa yansımasıdır. Temizlik, namaz, oruç, cihad vd... Kur'ân ve Sünnet incelendiğinde bazı ibareler görülür, bunlardan yola çıkarak imanın bölümlerini tespit etmek mümkündür. Ana başlıklar hâlinde imanın şubeleri şunlardır: 1- Allah'a İman ve emirlerinin doğruluğunu kabul etmek, 2- Rasûlüne İman ve emirlerinin doğruluğunu kabul etmek, 3- Diğer Peygamberlere iman, 4- Meleklere iman, 5- Kur'ân'ın Allah kelâmı olduğuna iman ve doğruluğunu kabul etmek, 6- Diğer Kitaplara iman, 7- Kadere iman, 8- Âhiret gününe iman etmek, 9- Allah sevgisi, 10- Allah'ın rahmetinden ümit kesmemek, 11- Allah'a tevekkül etmek, 12- Rasûlullah sevgisi, 13- Rasûlullah'ı desteklemek, 14- Doğru bilgi öğrenme çabası, 15- Doğru bilgilerin yaygınlaşması için çalışmak, 16- Küfre düşmekten korkmak ve dikkatli olmak, 17- Kur'ân eğitimine önem vermek, 18- Temizlik, 19- Namaz kılmak, 20- Zekât vennek, 21- Oruç tutmak, 22- İttikâfa girmek, 23- Hac yapmak, 24- Cihad etmek, 25- Müslümanları korumak, 26- Savaşta sebatkâr olmak ve kaçmamak, 27- Ganimette haksızlık yapmamak, 28- Akitlere (sözleşmelere) dikkat etmek, 29- Allah'ın nimetlerini yalanlamamak/nankörlük yapmamak, 30- Dili korumak ve doğruyu söylemek, 31- Sadıklarla beraber olmak, 32- Emaneti korumak ve hainlik yapmamak, 33- Cinayet işlememek ve cana kıymamak, 34- Namusu korumak, 35- İnsanların malını haksız yere yememek, 36- Faiz işlemlerini terk etmek, 37- Helal olan şeyleri yemek ve içmek, 38- Helal olan giyecek ve kapları kullanmak, 39- Lehviyyatı (faydasız işleri) terk etmek, 40- Harcamalarda ölçülü olmak, 41- Haset ve kötü düşüncelerden kaçınmak, 42- Ahlâksızlığın yayılmasını engellemek, 43- Samimiyetle hareket etmek, 44- Sevap kazandığında sevinmek ve günah kazandığında üzülmek, 45- Günahtan sonra tövbe etmek, 46- Şeâire (Allah'ın yeryüzündeki sembollerine/kutsal şeylere) saygı duymak, 47- Allah ve Rasûlüne itaat eden emir sahiplerine itaaat etmek, 48- İslâm toplumundan ayrılmamak, 49- Adaletle hükmetmek, 50- Doğruları emretmek (yaygınlaştırmak) ve kötülüğü/yanlışları nehyetmek (ortadan kaldırmak), 51 - Erdem ve takvada yardımlaşmak, 52- Günah ve düşmanlıkta yardımlaşmamak/destek olmamak, 53- Hayâ sahibi olmak, 54- Anne-babaya iyilik yapmak/iyi davranmak, 55- Akraba ile irtibatı kesmemek, 56- İyi ahlâklı olmak, 57- Akraba ve komşulara ihsanda bulunmak/yardımcı olmak, 58- Eşinin ve çocuklarının haklarına riâyet etmek, 59- Mü'minleri sevmek ve selâmı yaygınlaştırmak, 60- Hastaları ziyaret etmek, 61- Hapşıran/aksıran kişiye rahmetle dua etmek, 62- Kâfir ve bozguncularla mücadele etmek, 63- Misafire ikramda bulunmak, 64- Müslümanların hatalarını örtmek ve yaymamak, 65- Musibetlere karşı sabretmek, 66- Zühd sahibi ve kısa emelli olmak, 67- Gayret sahibi (korunması gereken değerlerde hassas) olmak, 68- Lağv (boş/saçma şeyler) ile oyalanmamak, 69- Cömert olmak, 70- Küçüklere merhametli ve büyüklere saygılı olmak, 71- Allah için sevmek ve Allah için kızmak, 72- Kendisi için istediğini kardeşi için de istemek 73- Ensar ve Muhaciri sevmek, 74- İnsanlara sıkıntı veren bir nesneyi yoldan çekmek/kaldırmak ...
  12. Bir işi; bağlı, kapalı, örtülü görünce çözülmez hal edilmez diye düşünme, tasalanma ve mütessir olma; çünkü ab-ı hayat(hayat suyu) karanlıklar içindedir. (Şeyh Sadi Şirazi)
  13. Allah'ın varlığını reddeden kişinin meleklerin varlılığını reddetmesi gayet normal. Tefsirleri iyi ki politikacılar yapmıyor !
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.