Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

xenesx

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    69
  • Katılım

  • Son Ziyaret

xenesx Hakkında

  • Doğum Günü 01-01-2006

Profil Bilgileri

  • Cinsiyet
    Erkek
  • Yer
    dünya

xenesx - Başarıları

Yazar

Yazar (5/14)

  • İlk İleti
  • Ortak Nadir
  • İçerik Başlatan
  • Birinci Hafta Tamamlandı
  • Bir Ay Sonra

Son Rozetler

0

İçerik İtibarınız

  1. asıl ameliyat ekonomide yapılır. milyar dolarlık ameliyatlar. hiç kimse darbelerin bu ülkeyi daha yaşanılır bir yer kıldıgını iddia edemez. azgın azınlık hariç tabi, onlar istisna tabi yeni süreçte darbe yapmak şey pardon ameliyat da eskisi gibi kolay olmuyor. bir yazarın dedigi gibi, ''bunlar yumurtalarını pişirmek için bile bu üşkeyi ateşe verir''.. ama süreç artık mümkün kılmıyor, mümkünü yapan çıkarsa ilkin bu enkazın altında kendileri kalır. eee cuntacılar ve maşanın sahibi o kadarda saf degiller, artık farklı yollardan deneyecekler yapmak istediklerini; ülkenin demokratikleşmesinin önünü kesmek...
  2. Yumurtalarını pişirmek için memleketi yakarlar Şu malum zümreden söz ediyorum. Özellikleri belli: Karınlarından konuşuyorlar. Dillerinin altında **** baklası var. Bir türlü esas hedeflerini söylemiyorlar. İdeolojik yobazlıkta üzerlerine yok. Cehaleti saadet biliyorlar. En beteri, dine ve dini değerlere karşı giderilemez bir önyargıları, saklı bir hınçları, maskelenmiş bir düşmanlıkları var. Onların halini tasvirde “devşirme psikolojisi” dahi yetersiz kalıyor. Aytmatov'un romanında tasvir ettiği “mankurtlaştırma” ameliyesine tabi tutulmuş gibiler. Düşman adına öz anasına, babasına, kardeşlerine, milletine ve değerlerine düşman edilmişler. Can dostlarına düşman, can düşmanlarına dost gözüyle bakıyorlar. Adeta kortekslerinin alınlarına gelen kısmı alınmış gibiler. Hastalar. Kafaları fobi imalathanesi gibi çalışıyor. Korkularıyla yüzleşmek yerine korkularıyla özdeşiyorlar. Ve HİV virüsü kapmış bir sokak kadınının virüsünü bulaştırmaktan zevk alması gibi, hastalıklarını yaygınlaştırmaktan özel bir zevk alıyorlar. En tehlikeli azınlık hastalığı bu: Azınlık psikolojisinden kurtulmanın tek yolunun hastalıklarını yaygınlaştırmak olduğunu düşünüyorlar. Bilmedikleri alanlarda konuşurken cesaret abidesi kesiliyorlar. ******* cür'eti cehaletinin rüşveti imiş. Cehaletlerini ancak böyle gizliyorlar. Hepsinden beteri çıkar, güç ve şehvete tapıyorlar. Çıkarları gerektirdiğinde olmayacakları şey yok. Yumurtalarını pişirmek için memleketi yakacak kadar gözleri dönmüş bir zümre bu. Ama etkililer. Baksanıza, memleketi suni gündemlerle oyalamayı ne de güzel başarıyorlar. Bir deli bir kuyuya bir taş atıyor, binlerce akıllı o taşı çıkarmak için kuyruğa giriyor. Son günlerdeki “mahalle baskısı” saçmalığı da, “Türkiye Malezya olur mu?” saçmalığı da, bunun en son örnekleri. Mevhum “mahalle baskısı” üzerinden, millete baskı yapmanın daniskası değil de nedir bu? Bak şu konuşana? Mahalle baskısından dem vuranlar, bu ülkede on yıllardır devlet baskısına çanak tutanlardı. Darbeleri alkışlayanlardı. Asker sopasına selam duranlardı. Yasakları savunanlardı. Özgürlüklerin budanmasına ses çıkarmayan, hatta bazen alkışlayanlardı. Farklılıkların bir arada barış içinde yaşaması için atılan her adımı “laiklik elden gidiyor” naralarıyla jurnalleyenlerdi. Mahalle baskısından dem vuranlar, rejim sopasının milletin sırtındaki izlerini ne çabuk unuttular? Başbakan ve bakan asan darbecileri ne çabuk unuttular? Temenna çakmak için sıraya girdikleri 12 Eylül darbecilerinin cinayetlerini ne çabuk unuttular? Millete dışkı yedirenleri kahraman diye takdim ettiklerini ne çabuk unuttular? Fail-i meşhur cinayetler ve boşaltılan köyler konusunda sustuklarını ne çabuk unuttular? Onlara sormak gerek: “Hainleri tanıyalım” başlıklı yazılar döşendikleri andıçlar ne baskısıydı? 28 Şubat zorbalıkları, Sincan'da yürütülen tanklar, görevini yapıp iddianame yazdı diye bir savcıya yapılanlar, darbe günlüklerini yazdı diye Nokta dergisine ve Alper Görmüş'e yapılanlar ne baskısıydı? Bunlar gibi daha yüzlercesini, hatta binlercesini sayabiliriz. Mahalle baskısı, bu milletin yaşadıkları yanında çok masum kalıyor. Acaba diyorum, “mahalle baskısı” kavramını, ucuz kurtulmak için mi bayraklaştırıyorlar? Kaldı ki, o da yok. Hangi mahalle, kimin mahallesi? Bizim, bin yıldan beri farklı inançları barış içinde yaşattığımız bir coğrafyamız vardı. Bu coğrafyada, farklı dinlerden, ırklardan, milletlerden insanlar huzur içinde yaşardı. Fakat önce sizi devşirenler geldi, işgalci olarak. İşgalci olarak var olamayacaklarını anlayınca, sizi devşirdiler ve bin yıllık sitemizin içine bir fildişi kule inşa ettiler. Oraya devşirmelerini yerleştirdiler. Bu “bizim mahalle” dediler. Bu mahalle, mahalle değil Truva atıydı. O atın içinden çıkanlar değerlerimizi yağmaladı ve işgal etti. Şimdi işgal edilmiş değerlerimize ucundan kıyısından sahip çıkmaya başlayınca vaveylayı koparıyor bu “ecnebi mahalle”: Mahalle baskısı!.. Hadi ordan! Mahalle baskısıymış. Biz salyangozu Müslüman mahallesinde sattırmayacak kadar değer sahibi, gâvur mahallesinde satılmasına izin verecek kadar da özgüven sahibiydik. Siz geldiniz, salyangozla yetinmeyip domuz çiftlikleri kurdunuz. Onunla da yetinmeyip, provoke etmek için bizim mahallemizde domuzlarınızı pazarlamaya kalktınız. O da yetmedi, zaman zaman domuzunuzu bize zorla yedirmeye kalktınız. “Domuz haram” diyene “mürteci, gerici” yaftası vurdunuz. “Sen de yemesen iyi olur” diyecek bir cesuryürek çıktıysa, onu “hayat tarzınıza müdahale” etmekle suçlayıp laiklik aşkına tepelediniz. Millet size diyor ki: Alın gidin şu domuzcuklarınızı, ille de zıkkımlanacaksanız kendi mahallenizde zıkkımlanın! Basıyorsunuz çığlığı: mahalle baskısı! Mahalle baskısı değil bu. Aksine, malum mahallenin millete baskısına “dur” demektir. SAmi Hocaoğlu Yeni Şafak
  3. bana bunu niye anlatıyorsun.? nikahı bana niye anlatıyorsun ki? nikahın ne demek oldugunu bana niye anlatıyorsun? kaç kere degindim ben. dini nikah, resmi nikah ayrılıgı olmaz, nikah duyurmakdır, ilan etmekdir. neden duyurmak ve ilan etmektir? galiba senin anlaman için bazı şeyleri çok etraflı açıklamak gerekecek. ******* bu son iletim sayın maraba, yeter diyorum ben... selametler
  4. sen zinayı aldatma olarak sunuyordun. neden konuyu saptırıyorsun bakalım. nikahla olan bir şeyi sen aldatma olarak savunuyordun, duyurulmuş bir şeyi sen aldatma olarak anlatıyordun. önce bunda bir karar kılalım isterseniz. sana söyledim, sıkıntın çok evlilik bahsi ise tartışırız, ama kurdugun cümlelerde bile çelişki varken başkasına ders verme istersen. ömce bu aldatmaya açıklık getirmelisin. ****
  5. sevgili kardeşim; siz kafanıza göre konuşamazsınız. bu dinin kaynagı var, her önüne gelen herşey hakında konuşsun ama bu din hakkında konuşacaksak, bu kaynaklardan ayrı olamaz. maden iyi bildigini söylüyorsun ve kafana göre yorum yapıyorsun, bize NUR süresinin ilgili ayetini açılımlarmısın. "Başörtülerini yakalarını üzerine indirsinler" diye geçen ayeti... bakın herhangi bir müslümanın uygulaması olabilir, bu ayrı bişi, birde dini amelin yapılmasının maksadı bulunur. Dinin ve yapılması gereken-istenen ibadetlerin ruhunu, varılmak istenen duragı yok sayarak öyle herkes kafasına estigi gibi konuşamaz. kafalarındki Din tanımı meçhul kişilerin din adına ortalık yere çıkması bayagı garip kaçıyor. bakın şu medyada din konusunu diline dolayan zevata, hiç birinin asgari ilmihal denilen bilgiden haberi dahi yoktur. bu defalarca kanıtlanmış bir olgudur. dünyada kendi dini hakkında bilgisi yok denecek seviyede olan medya bize aittir, ben buna eminim. ama mubarekler her gün dini fetvalar yayınlamakdan da geri durmazlar, dini de kendi kaynaklarından degil, agızdan dolma duymuşlardır. neyse... İslamın tesettür bahsinde şekile takılıp kalmadıgını defalarca vurguladık. bu yıllardır bilinen bir şeydir. yaşar hoca her zamanki gibi işgüzarlık yapıp karnından konuşmuş ( ben karından konuşan adamı degil bilim adamı saymak adam ******) ( kendi gerçegini haykıramayan adam ******* demektir) be adam türbanın kavram olarakda, şekil olarakda yeni mi farkına vardın müslümanlara ait olmadıgını. tabiki müslümanların arasında sık bulunsaydın, bu türban kavramının kullanılmadıgını ve başörtüsü denildigini bilirdin. iş güzar seni!! müslümanlar bu kavramı kullanmaz, yani işin bilincinde olanlar, kullananlar ise bellidir.. yaşar hoca ya da demir efe hoca bize Kur'an'da ki ayetleri izah ederler. bekliyoruz, Nur 31 ayetini.... neyse.. evet arkadaşlar, kimse zorbalıkla gelenin hukukla gidecegi masalına inanmasın. kimsede büyüklere masallar anlatmasın. dogru oturup dogru konuşalım, zulüm ile abad olunmaz, adalet ise mülkün temelidir... bu ülkeye eziyet eden, milletin degerleri ile ugraşanlardır, onlar bu milletin asli unsurları degildir. selametler.
  6. konuyu saptırmayalım. yaşar hoca'nın söyledikleri üzerine bir şey söylemek istermisiniz. zaten tam olarak ne demek istedigini de belli degil..
  7. olur olur. Türkiye ne olmadıki bu zaman kadar. Fiji'de olur başka bir ülkede olur işin şakası bir yana, bu ülkenin hemen hemen bütün okumuş-yazmış, seçkin sanılan kesimi derhal görevini bırakmalı. onlar ülkenin ayak bagı, bilinçli olanından hemde,
  8. xenesx

    ANAYASADA KILIK KIYAFET

    Allah'ın sevgili kulu olan hak edendir, şu veya bu degil, Kur'an'da açıkca yazar bu ilke. mesela bunun aksini söyleyen mi oldu, kendi adıma soruyorum? neden mi soruyorum? sevgili arkadaşım; neden alakasız yazılar yazıyorsunuz, söylenmemiş şeyleri söylenmiş varsayıyorsunuz? bu garip bir münazara uslubu!! alıntılayın yazdıklarımı oradan yazın söyleyeklerinizi. ********* bir tartışmanın adabı, konuların üstünden gitmekdir, daldan dala atlamak degil sevgili arkadaşım. lütfen yani
  9. Tegabün süresi 3. ayet “Zira gökleri ve yeri hak ile yarattı. Sizi şekillendirdi ve şekillerinizi de güzel yaptı.” Allah(cc) insanoğlunu en güzel bir surette yarattı. Tin suresi 4’te “Biz insanı en güzel bir biçimde yarattık” buyuruyor. İsra suresi 70. ayet “Biz insanoğlunu şan ve şeref sahibi kıldık. Onları karada ve denizde taşıdık. Kendilerine güzel güzel rızıklar verdik. Yine onları, yarattıklarımızın birçoğundan üstün kıldık.” Zâriyât sûresinin 56. âyetinde ''Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım'' buyurur Rab. bir diger özelligide; Tin Süresi; 5. Sonra onu, aşağıların aşağısına indirdik. insanın en büyük özelliginden bir tanesi, onun bir yukarı bir aşagı hareket etmesi.
  10. Yaşar hoca ''türban müslümanın örtüsü degildir diyor'' evet orjinal anlamıyla degil, ama gerçek türban, kavram bile bizim degil. ben zaten bu kavramı kullanmam, başörtüsü derim. ama hoca bu deyişle müslümanın örtüsü oldugunu kabul ediyor, sadece türban degildir diyor. hoca müslümanın örtüsünün ne oldugunu da söylemelidir. daha dogrusu tesettürün ne oldugunu söylemelidir. İslamda şekil şartı zaten yoktur, bu yıllardır bilinen bir şeydir.
  11. xenesx

    Yeni Anayasa Yapmaya Yetkileri Yok

    dogayı geçtik, son yüzyılda bu 'gelişimin' kaç masum cana kıydıgını düşün yeter tarihde savaşlar olmuştur, ama bu zamandakinin örnegini bulamazsın geçmişde.
  12. Yaşar Nuri hoca'ya soramadıgımız eleştirimizi sayın politika siz cevaplarmısınız? yaşar nuri hoca ne demek istiyor mesela? müslüman kadınların şekil olarak tek tip bir örtüsü zaten yoktur. kültür ve gelenekden kaynaklanan farklılıklar gayet dogal kabul görür. müslüman örtüsü ne demek, siz önce buna bir cevap verin? burada önemli olan, Allah'ın koymuş oldugu sınırlara riayet etmekdir, ölçüleri gözetmekdir. her baş kapama Kur'an'ın hedefledigi olmayabilirde.. nasıl ki her namaz ruhu arındırmaya, kötülüklerden korumaya vb. vesile olmuyorsa.. ''veyl olsun o namaz kılanlara''vb.... bu dinin, İslamın ruhunu anlamadan hiç bir şeyi anlayamazsınız, kabukda gezinir durursunuz...
  13. Bardakoglu'nun yazısını kast ediyor iseniz, mesela ben tam anlamadım, anladıgınızı bana anlatırmısınız?
  14. ben ne diyorum siz ne diyorsunuz. yazdıklarınızdan kimi görüşlere katılmayacak degilim. sorun bu degil. kutsal degerler olmadan hiç bir şeyin degerinin olmayacagı, insanları harekete geçirenin manevi güçler oldugu vb. önemli olan bunlar. 3-5 istisna olabilir, bunlar sonuca etki etmez. müslümanları vatanlarını korumaya iten İslamdır, bu kadar basit. başka insanlar, başka vatanlarını başka degerler adına koruyabilir, bu şimdilik bizi ilgilendirmez. önemli olan manevi olarak bir toplumu dagıttıgınız zaman, onu çekemeyeceginiz yer yokdur. çünkü o dayanaklarını kaybetmişdir. şehitlik meselesini ise Kur'an'a müracaat ederek çözebiliriz. bu zamanda herkes öleni için şehit diyor, diyebilir ama bizi baglayan Kur'an'dır. şimdi konuyu dagıtmadan bu özden gidelim. çünkü sorun burada, yani sizin önceki iletilerde söylemiş oldugunuz ve yanlış temellendirdiginiz fikirler için söylüyorum. salt toprak kimseye bir şey ifade etmez, ardında manevi bir itici güç yoksa. genel durum budur, genelin dışında kalan ise başka bir sorundur.
  15. xenesx

    ANAYASADA KILIK KIYAFET

    ''Kur'an'da herşey var'' diyen kim? Kur'an temellerin kitabıdır. bu konuda bilgi istersen yazabilirim. bir dinin içinde oldugunu sanan, gelenekçi, dini bir ekstra olarak gören, bedavacılar bu şekilde inanabilir. birde dinin dışında olup, dinden bi haber olanlar. sen sadece avrupa, abd demi okuyorlar sanıyorsun? nerden biliyorsun? ****
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.