yağmurlu bir yaz günüydü..camın kenarında usulca kitabımı okuyordum...aniden dışarıdan bir ses duydum.bir kız bir erkek elele kıkırdıyorlardı... hayatı umursamayan görüntülerinin ardında ne düşnceler yattığını okur gibiydim...sonra düşünmeye başladım.. eski yeni tüm aşkları... nazım hikmetle pirayesi geldi aklıma,çok meraklandım.nazım hikmet pirayeyi neden unutmuştu?o mektuplar,şiiler boşuna mıydı?kavuştuğu an onu terketmesi nasıl bişeydi? nazım hikmet acaba kavuşamama duygusunu mu seviyordu die......kahvemi aldım,bilgisayarımı açtım ve başladım aramaya..pirayeye mektuplar.... bir an neler oldu hatırlayamıorum... dalmışım..sonra bir baktım turkish-media da geziyorum.. neden üye olmayayım ki,bnm neyim eksik ki dedim kendime.....
(aslında hiç de böyle olmadı,ama ne farkeder ki..küçük bir gerçekle yaşamaktansa büyük bir hayalle yaşarım)