YuceL

Hmm, en son 3 sene once girmistim, eski forumumu bir ziyaret edeyim dedim (tabi sifre degistirme isleminden sonra, heh). Admin, Maymun, Barakuda seneler oldu sohbet etmeyeli. Nasilsiniz? Hala burada misiniz? Benim ABD maceram devam ediyor. Okul bitti, Houston'dayim hala, Siyasal Bilimler dalindan is hayatina coktan basladim. Bir taraftan kucuk bir aile projesine de destek oluyorum (bkz. yeni imzam ) Siz neler yapiyorsunuz? Neyse. Insanin eskiden yurudugu yollarin boyle birdenbire onune cikmasi hem huzunlu hemde cok guzel oluyor, hatta o yollarda hicbir ayak izi kalmamis da olsa. Kendinize iyi bakin eski dostlar. Birkac sene sonra belki tekrar gorusmek uzere. Sevgiler, saygilar. YuceL

Yukarida bir arkadas Cin'in buyuk bir dunya ekonomisi haline gelmesinden bahsetmis. Cin in buyuk bir dunya ekonomisi haline gelmesi ile Sosyalizmin hicbir alakasi yoktur. Cin'in siyasal sistemi Sosyalizmdir, evet, ancak ekonomisi Kapitalizme dayanir; Acik Market Ekonomisi. Ayrica Cin, yuksek nufusu ve bunun getirdigi dunyadaki en dusuk isci ucretleri sayesinde tum dunyadan endustriyel yatirim cekemistir. Giderlerinizi minimize etmek, ve karlarini olabildigince arttirmak isteyen dunya sirketleri, fabrikalarini Cin'e tasimislardir. Cin'in ekonomisin guclenmesindeki en onemli faktorlerden biri budur. Ancak dunyanin en buyuk ekonomilerinden biri olmasina karsin, Cin'de kisi basina dusen milli hasila ($5,600), Turkiye'de kisi basina dusen milli hasiladan ($7,400) daha dusuktur. Bu da, sosyalist bir ulkenin, ucuz isci gucunden dolayi ne kadar yatirim ve para cekerse ceksin, bircok alanda geri kalmis ancak tamamen kapitalist olan bir ulkeden YASAM KALITESI olarak herzaman geri kalacaginin guzel bir gostergesi olsa gerek.

Degerlendirdigin kritere bagli. Boyle "en buyuk, en guzel, en ilginc, en yararli, vs" gibi kavramlar gorecelidir, degerlendirmeyi yapan insana gore degisir. Senin hayatinin en onemli ilgi alani ne ise, sana gore "en buyuk bulus" da bu alanda senin isini kolaylastiran bir yenilik olacaktir. Ancak genel anlamda, bence en buyuk bulus Elektrik. Bzzzt.

Hahahaha! Harika!

Cyrano gayet guzel soylemis. Ekleyecek cok fazla birsey kalmamis.

Sosyalizm? Dunyada tamamen bitmis olan bu sistemin Turkiye'de, Turk halki gibi serbest market ekonomisini iliklerine kadar kabullenmis, tarihi sebeplerden dolayi guclu milliyetcilik baglari olan, eski sosyalist devletlerle uzun yillar boyunca dusmanlik etmis, dunyanin en buyuk kapitalist ekonomileri ile derin isbirligi icerisinde emin afimlarla gelecege yurumekte olan bir topluma benimsetilmesi bu tarihten sonra tamamen imkansiz. Sosyalizmi savunan, kendini sosyalist olarak tanitan arkadaslar vakitlerini bosuna harciyorlar, yada sosyalizm maskesi kullanarak baska politik emellere ulasmaya calisiyorlar. Tabi guzel bor gokkusagi icin her renk gereklidir. Turkiye'mi icindeki herkesle birlikte cok seviyorum.

Ermeni Meselesinin Turkiye'nin AB'ye girisi ile hicbir alakasi yok. Bu Ermenistan ile Turkiye arasindaki ozel bir problem. AB yolunda Turkiye'yi baglayan siyasi mekanizmalar Kopenhag Kriterleri, AB-Turkiye biliteral anlasmalari ve Turkiye'nin imzaladigi diger uluslarasi belgelerden ibaret. Ancak elbette AB icerisinde Turkiye'nin girisini elestiren, geciktirmek isteyen, yada sadece siyasi avantaj elde etmek isteyen cevreler bunun gibi konulari masaya getirebilirler. Bu o kadar onemli bir mevzu degil. AB'nin Ermeni Meselesi konusunda Turkiye'ye hicbir net siyasi yaptirimi soz konusu olamaz. Kibris konusu cok daha buyuk bir problem cunku AB'nin tanidigi ve uye olarak kabul ettigi KIBRIS DEVLETI diye bir ulke var. AB anayasasina gore aslinda baska bir ulke ile sinir problemleri olan bir ulke birlige alinamaz. Ancak AB sistemdeki "loophole" lari kullanarak bunu asti ve hem Turkiye'ye politik baski uygulayabilmek icin hemde Yunanistan'i memnun edebilmek icin Kibris'i uye yapti. Ve nitekim su anda Kibris Yunanistan'in AB icerisindeki trojani haline gelmistir. Turkiye'ye karsi -kendi dosyasina zarar vermeden- Kibris'i kullanabilecek, "biz yapmadik Kibrislilar yapti" diyebileceklerdir.

Wow, bir seneden fazla zamandir bu foruma dogru duzgun girmemistim. Trafik artmis, ortam guzellesmis. Yeni gelen arkadaslara "Hosgeldiniz" diyip hemen konuya giriyorum. Turkiye AB'ye uyelik icin gorusmelere "Accession Negotiations" resmen basladi. Onumuze belli bir yol haritasi kondu ve bizde bu haritada listelenen kriterlere gore ard arda reformlar yapip belirli bir statuye ulasmaya calisiyoruz. Sizce son 1 yilda olan olaylar isiginda Turkiye'nin AB yolunda neler degisti? Sevgiler, saygilar.

Orjinal Nicelizm forumuna gitmek icin lutfen tiklayiniz. Nicelizm; Butun dusuncelerin biriktigi yer!

Dini filmler başka hangi amaçla yapılır onu merak ediyorum? Dini propaganda oldugu kadar bence ayrica insanlarin dini duygularini kullanarak para kazanmak.. Somuru.. Sevgiler, saygilar.

Onerin icin tesekkurler Ferceir. Trailer cok guzel. Onumuzdeki hafta seyredicem.

Bizimkilerin Kiyamet inanci ile Armageddon arasinda bir fark goremiyorum. Aslinda belki de tek fark, onlarinkinin daha realistik olmasidir. Onlar sadece Isa'yi getiriyorlar. Biz alninda kafir yazan deccalli getirip, yildizlari dunyaya dokuyoruz. Okyanuslari kaynatiyoruz... Hah..

Kesinlikle! Sampiyon Cimbom!

Merhaba arkadaslar. Vaktinizi Nicelizm adinda harika bir felsefe tabanli dusunce sitesini tanitmak icin caliyorum. Turkiye ile alakali, yada global, hatta evrensel, akla gelebilecek her konunun derinlemesine tartisildigi, universiteli genclerce kurulmus, ancak 7'den 77'ye herkesin katildigi dinamik bir forum. Bir goz atmak icin tiklayin. http://forum.nicelizm.net Sevgiler, saygilar.

Selam Shatin, istanbula gelicem de bir tanisalim once. MSN messenger varsa ekle beni. [email protected]

Mto, gunumuz dunyasinda iliski demek birlik demektir. Ve bu esitlik yillar gecktikce, gelecek bugun oldukca, daha da guclenmektedir. AB ulkeleri hepbirlikte oyle bir iliski icerisindekiler ki birbirlerinin ekonomilerini destekleyip cok hizli bir sekilde buyuyebiliyorlar. Bu iliski duzeyine 100 diyelim. Baska bir ulkenin AB ulkeleri ile birlikte calisip verimli bir sekilde ekonomisini guclendirmesi icin baraj olan iliski duzeyine de 60 diyelim... Yani AB ile 60 duzeyinde iliskiye girmezsen ekonomin verimli bir sekilde buyumeyecek, ve geri kalacaksin. Su anda Turkiye ile AB arasindaki iliski -diyelim ki- 30 duzeyindedir. Tamam, bu duzeyde de ekonomin gelisecektir, ama AB ulkelerindeki kadar hizli (60-100) bir sekilde gelismeyecektir. Yani, bir zaman sonra geri kalacaksin. Iliski duzeyin en az 60 olmali ki, en azindan aradaki gelismislik farkini koruyabilirsin, ve daha fazla geri kalmanin onune gecersin. Eger iliski duzeyin 60'in uzerine cikarsa, yavas yavas onlari yakalamaya baslayabilirsin... Iste AB'ne uye olmak da onlarla 60 duzeyinde iliskiye girmek demektir. Tabi su anki duzeyimiz (30) oldugu icin aradaki farki kapatmak icin reformlar yapmak zorundayiz. Su anda yapilanlar da zaten odur. Cabalar suruyor, ve surecek. Insallah 2010'lu yillarda 60'lari bizde yakalayacagiz. Bu arada, diyelim ki bir evde yangin cikti ve ortada derhal tasinmasi gereken degerli bir masa var. Eger bu masayi tek basina tutup tasiyamiyorsan tabiki bir arkadasindan yardim istiyceksin. En azindan masanin tamamini tutup tasiyabilecek fiziksel guce ulasana kadar. Cunku eger cok beklersen ve vakit kaybedersen masayi yangina kaybedersin... Bu hikayeyi gunumuze uyarlaya calisalim... Yangin, geri kalmislik, masa ise senin halkindir. Umarim yardimci olabilmisimdir. Sevgiler, saygilar.

Merhaba, okudugum ilginc bir yaziyi sizlerle paylasmak istedim. Özgür değil! General Patton nasıl da durdurulmuştu? Hatırlayın... Okuduklarınızdan hatırlayın... Filmi de yapıldı. Oskar aldı... Okumuşluğunuz yoksa filminden hatırlayın. İkinci Dünya Savaşı'nın muzaffer komutanı, Normandiye çıkartmasını yapmış ABD ordusunun yenilmez generali Almanya içlerinde ilerlemeye başlamıştı. Berlin'e girmesine birkaç saat kalmıştı, "Washington'dan gelen bir emirle durdurulduğu" için isyan etmişti. İsyan edince de... Emekli edilmişti. Hatırlayın! O gün olanı biteni... Bugüne birleştirin. Lehimleyin. Vidalayın. Zavallı general, Yalta ve Postdam'da "dünyanın bölüşüldüğünden" haberi olmadığı için ordusunun başında Berlin'e girmek üzere yürüyordu. Dünyanın o günkü süperleri ABD, İngiltere, Fransa, Rusya, "Avrupa pastasını ikiye bölmüşler" Almanya'nın yarısı dahil Avrupa'nın doğusunu (Macaristan, Çekoslovakya, Polonya, Romanya, Bulgaristan) Rusya'ya bırakmışlardı. Türkiye ile Yunanistan da ABD'ye verilmişti. Generalin bundan haberi yoktu. Zavallı general.. Kendini özgür zannediyordu. Bugün ABD Başkanı Bush'un kendini özgür zannetmesi gibi... Dünya yeniden paylaşıldı. Kararı alındı. Uygulamaya 12 yıl önce Irak'a yapılan "Birinci Körfez Saldırısı" sırasında konuldu. Şimdi o sürecin devamı olan ikinci büyük saldırı olacaksa; bu aslında "petrolü kontrol altına" alma savaşı değildir. İçinden petrol de geçen dünyayı yeniden paylaşma saldırısıdır. Esir alınmış Bush! Paylaşımın maşasıdır. Zavallı Bush! Kendini özgür zannediyor. Zavallı Saddam! Kendini hür sanıyor. Bunların ikisi de maşadır. Bunların ikisi de aynı merkez tarafından yönetiliyor, kontrol ediliyor, yönlendiriliyor. Süpergüç ABD'nin, süpergüç olarak yetinmeyip önüne bir de "saldırgan" sıfatı alarak Irak'a vuruş yapması; herkesin sandığı gibi Bush tarafından değil, ABD'nin dışa kapalı, görünmez, gizli makinesince planlandı. Bu makine korkunçtur. Canileşebilir. Ahlaksızlaşabilir. Hukuksuzlaşabilir. Her cinayeti işler... Dünyanın "yeniden paylaşılması gerekiyorsa" onu da planlar. ABD'nin dışa kapalı, görünmez, gizli makinesi (yeni söylemde derin devleti diyorlar) Filistin topraklarında tek bir Filistinli kalmamacasına temizlik yapılmasını ve 3 büyük din için de kutsal olan bu toprakların İsrail'e verilmesini hedefine koymuş İsrail egemenleri ile ABD içinde Yahudi sermayesiyle iç bağlantılara girmiş 400 Amerikan zenginin yönettiği bir mekanizmadır. Forbes Dergisi'nin 13 Eylül 2002 tarihli sayısında 400 Amerikan zenginin servetinin 1.2 trilyon dolara ulaştığı haberi vardı. 1.2 trilyon dolar bugün "ilk bölüşüm savaşı olan Birinci Dünya Savaşı'nın" süperi İngiltere'nin toplam milli gelirinden fazladır. Bu güç ABD gizli makinesinin kolları olan Ulusal Güvenlik Konseyi, Savunma İstihbarat Ajansı, Ulusal Güvenlik Ajansı, Ordu İstihbaratı, Donanma İstihbaratı, Hava Kuvvetleri İstihbaratı, Dışişleri Bakanlığı İstihbaratı ve Araştırma Bürosu, Atom Enerjisi Komisyonu ve Federal Araştırma Bürosu'nu idare eder. ABD'nin en yüksek sermaye birikimine sahip silah sanayi, petrol sanayi, enerji sanayi bu gücün kontrolü altındadır. Bush hür değildir. Bu gücün kuklasıdır. Maşasıdır. Dünyayı yeniden paylaşım başlamıştır. Bu yeni paylaşımın formatlarını, haritalarını İsrail'in egemenleri ile ABD'nin gizli makinesini yöneten egemenleri çizdiler.

Welcome back Cozunurluk!

Selamlar mesco, foruma vede ABD'ye hosgeldin. Ben Houston'da ogrenciyim. Buradaki Turk populasyonu oldukca iyi. Hava sartlari da Ney York bolgesine oranla daha ilimli, kar asla yagamaz... Bizim Houston'daki Turkler olarak bir organizasyonumuz var. ATA-Houston. Eger Houston'a tasinmayi dusunursen kendileri sana is bulmak da dahil bircok konuda yardimci olabilirler. Sitelerine bir bak istersen... http://www.atahouston.org/ Her konuda basarilar.

Cumhuriyet gazetesine bayiliyorum arkadaslar, herzaman Turkiye'nin cikarlarini dusunen, laik, cagdas, mantikli ve ilkeli olduguna inandigim tek gazete... Erdogan bu yazilari paylastigin icin cok tesekkurler...

Mto, dost, oncelikle foruma hosgeldin. Umarin bundan sonra seninde cesitli konulardaki dusuncelerini forumda siklikla okuruz. Turkiye bu gune kadar maalesef cesitli ulkelerin yerine getirdigi egitimsel, bilimsel, ekonomik, teknolojik, sosyal ve askeri gelismeleri yerine getirememistir. Bu yuzden bircok alanda bu ulkelerden geri kalmistir. Ulkeler birbirleri ile ticari, ekonomik, ve askeri iliski icerisinde olmak zorundadirlar. Cografi ve siyasi konumlari (sahip olduklari madenler, tarim, sanayi, dogal kaynaklar, teknolojiler, vs.) bunu gerektirir, cunku birinde olmayan bazi kaynaklar bir digerinde mevcut olabilir ve ticaret yolu ile bu kaynaklar paylastirilir. Kendini diger ulkelerden soyutlayan devletler ozellikle gunumuzun dinamik dunyasinda cok fazla yasayamazlar. Yasasalar bile, ya bir Afganistan yada Irak gibi kaynaklari icin birgun guclu ulkelerce isgal edilirler, yada bir Kuba gibi izole edilirler ve fakirlik icerisinde hergun isgal edilmenin korkusuyla yasarlar, ve guclu devletlerin kuklasi haline gelirler. Turkiyenin cografi konumuna en yakin gelismis topluluk Avrupa Birligi'dir. Bu birlige uye olan ulkeler birbirleri ile en ust duzey iliski icerisindedirler. O yuzden her gecen gun ekonomileri, teknolojileri, sosyal varliklari ve hazineleri daha da gelismektedir. Eger Turkiye kendisini bu birlik ve beraberlikten soyutlarsa hemen her alanda zaten guclu olmayan statusunu kaybeder. Bilimsel olarak geri kalir, halklari sosyal cokuntu icerisine gider, sanayi gelisme olmadigi icin de fakirlik ve issizlik asla durdurulamaz. Tabi burada ben en kotu senaryodan bahsediyorum. Kisaca tekrar etmek gerekirse... Sahsen sen Turkiye'nin tek basina nasil bir yola devam edebileceginden bahsediyorsun bilmiyorum. Ama fakirlik ve geri kalmislik yolunda cok uzun adimlar atacagi, ve bu konuda basarili olacagi cok aciktir. Hicbir ulke TEK BASINA yasayamaz. Dev Sosyalist Rusya bile bati tarafindan soyutlandigi icin yikilmistir! Aklin yolu bilimdir, teknolojidir ve beraberliktir. Bu yoldan gitmeyen ulkeler gelecekte ancak tarih kitaplarina sayfa olurlar. Bundan once yazilanlari okuyabilecek zaman bulabilirsen bazi temel hususlari zaten acikliga kavusturdugumuzu gorebilirsin... Tekrar hosgeldin. Sevgiler, saygilar.

ha ha ha cok guzel..

Merhaba ben YuceL, aslen Trabzon, sahsen Istanbul'luyum. Su anda ABD nin Houston kentinde yasiyorum. Ogrenciyim. Uzun zamandir bu forumun kesintisiz uyesi olan 4-5 kisiden biriyim. Super melemen (menemen) yemegi yaparim. Sevgiler.