Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

olivera02

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    45
  • Katılım

  • Son Ziyaret

olivera02 tarafından postalanan herşey

  1. olivera02 doğum gününüz kutlu olsun!

  2. Teşekkür ederim sardunyam bizi uyardığın için kola alıcaksak yerli malı plan colaturka alırız sasygılar
  3. Bitki hücreleri tek merkezli kromozomlara sahiptir, bu tek merkezde bitkilerin yaşama,çoğalma fonksiyonlarını kontrol eder. Hayvan hücreleri ise iki merkezli kromozomlara sahiptir ve bu ikinci merkezde yaşama ve çoğalma dışında hayvanların hareket etmesini kontrol eder. İnsan hücreleri ise üç merkezli kromozomlara sahiptir ve yaşama,çoğalma,hareket dışında üçüncü merkez insanlara "his-irade-ünsiyet ve düşünce " melekelerini kazandırır. HİS : İyi ve kötü'yü ayırt etmemize yarayan melekemizdir. DÜŞÜNCE :Doğru ve yanlış'ı ayırmamıza yardımcı olan melekemizdir. İRADE :Faydalı ve zararlı olanları ayırmamıza neden olur. ÜNSİYET :Adalet ve zulüm'ü ayırt etmemize yarayan melekemizdir. His kollektif olunca , kurumlaşınca,toplum bazına yayılınca Ahlak adını alır, Düşünce kurumlaşınca İlim adını alır, İrade kurumlaşınca İktisat adını alır, Ünsiyet kurumlaşınca Yönetim adını alır. İslam'a göre his devlet- sistem- yönetim boyutunda; denetleme , düşünce devlet- sistem- yönetim boyutunda ; Yasama , irade devlet- sistem- yönetim boyutunda ;Yürütme, Ünsiyet ise devlet- sistem - yönetim boyutunda ;Yargı görevi yapar.Yani İslam'da kuvvetler ayrılığı değil , " kuvvetler paralelliği " prensibi vardır! İNSAN HİS DÜŞÜNCE ÜNSİYET İRADE KRİTER -ÖLÇÜ İYİ-KÖTÜ DOĞRU-YANLIŞ ADALET-ZULÜM FAYDA-ZARAR DEVLET AHLAK Denetler:yolsuzluk... İLİM Problemi çözer YÖNETİM Çözüleni uygular İKTİSAT Yürürlüğe sokar İSLAM DENETLEME YASAMA YARGI YÜRÜTME Kapitalist sistem sadece iktisat boyutunu ön plana çıkarıp diğer alanları devre dışı bırakır ! Komünist sistem ise yönetimi hakim kılıp diğerlerini baskı altına alır, Teokraside ( Hıristiyanlıkta) Ahlak diğer kurumlara hakimdir! İslam ise her dört alanında birbiri ile uyum içinde görev yaptığı bir sistemi ileri sürer.YANİ İNSAN FITRAT-TABİATINDAN BAŞLAYAN DÖRT ÖZELLİĞİDE SİSTEM-DEVLET BOYUTUNA ADİL BİR ŞEKİLDE TAŞIYAN TEK SİSTEM İSLAM'DIR.Çünkü O yüce dini gönderen de insanı yaratanda Allah'tır. Yarattığı kuluna en uygun sistemi de O , bilir! Unutmayalım ki şeytan da Allah'a inanıyordu ama bir emrini inkar etti ve kâfir oldu... NOTLAR : HAKLAR HAK SİSTEM OLAN İSLAM'A GÖRE DE BÂTIL OLAN SİSTEMLERE DE GÖRE DÖRT ŞEYDEN DOĞAR: HAK ;İSLAM BATIL ; KAPİTAL-KOMÜN-...İZM 1-DOĞUŞTAN KAZANILAN HAKLAR: 1- KUVVET Doğan her insan(Müslüman kafir) bu hakkı kazanır: 2- ÇOĞUNLUĞUN BASKISI Can- mal -Akıl -Namus -Din emniyeti 3- İMTİYAZ SINIFI 2- ADALET GEREĞİ HAKLAR, 4- MENFAAT 3- ANLAŞMALAR GEREĞİ HAKLAR, 4-EMEK KARŞILIĞI DOĞAN HAKLAR. NOT:FAİZ İLE ALIŞ VERİŞ( KÂR ) ARASINDA İKİ FARK VARDIR: RİSK: KÂR - ZARAR ORTAKLIĞI VE SARF EDİLEN EMEK. KAPİTALİST SİSTEMDE KÂR DA FAİZ GİBİ ZARARLIDIR!MESELA PEŞİN BİR MAL X LİRADIR AMA VADELİ OLUNCA 2X LİRA OLUR, BU SİSTEMİN BİR SORUNUDUR. KUR'AN'DA NAMAZLA İLGİLİ 64 AYET GEÇERKEN CİHAD İLE İLGİLİ 544 AYET GEÇER! ** TARİH BOYUNCA HAK - BATIL MÜCADELESİ **
  4. DİN , VİCDAN, AMEL... Dinin amacı toplum davranışlarını değiştirmek, yanlış olanları engelleyip, birey ve toplumun dünya - ahiret mutluluğunu sağlayacak düzenlemeler yapmaktır...Sadece vicdanda kalan bir din bunu nasıl gerçekleştirebilir ki...İman amel paralelliği olmayınca hem din bundan etkilenir- dışarıdan farklı algılanır, yaşanmadığı, sadece zihinde kalıp uygulanmadığı için- , hem de birey ve toplum bundan negatif yönde etkilenir, çünkü dinin insanların sosyal hayatlarında karşılaşacağı negatif etmenleri ortadan kaldırmasına fırsat verilmediği için toplumda rüşvet, ahlaksızlık, yolsuzluk buna paralel olarak yoksulluk gözükür ... Din vicdan işidir demek sadece dini vicdana hapsetmektir...Bu cümleden önce ve sonra gelen süslü kelimeler buna engel değildir, Din- İslam - yaşanmak ve toplumu pozitif yönde değiştirmek için gönderilmiştir...Konumuza ek bilgi için İslam ve Hümanizm konusunun mutlaka incelenmesi önemle tavsiye edilir ...!!! Din tabii ki aynı zamanda bir vicdan işidir...Vicdanın kabul etmediği zaten hemen hemen hiç dinle uyuşmaz...Ama " islam sadece vicdan işi asla değildir ! " ... Allah, insanların dinlerini yaşamalarına mani olanları fesatçılık/bozgunculukla nitelemektedir: "İnkar edip insanları Allah yolundan alıkoyanlar var ya işte onlara yapmakta oldukları bozgunculuklar sebebiyle azaplarını kat kat artıracağız." (16/88) Bir müslümanın, İslam'ı kabul etmek ve İslam'ın kurallarını uygulamak isteyen kimseye herhangi bir şekilde engel olması düşünülemez. Böyle bir davranış, iman gerçeği ile bağdaşmaz. Müslümanın kendisi, dinin birtakım kurallarını hayatında uygulayamasa bile başkalarını dindar olmaya teşvik eder fakat asla onların dini yaşamalarına engel olmaz ve insanları kötülüklere teşvik etmez. Yüce Allah Kur'an'da, ancak kafir(10) ve münafıkların (63/2-3) insanları Allah yolundan alıkoyduklarını bildirmiştir. İyilikleri men etmek ve kötülükleri emretmek münafıkların vasfıdır. (9/67) Münafık erkekler ve münafık kadınlar (sizden değil), birbirlerindendir. Onlar kötülüğü emreder, iyilikten alıkor ve cimrilik ederler. Onlar Allah'ı unuttular. Allah da onları unuttu! Çünkü münafıklar fâsıkların kendileridir. Bazı kimseler “Din bir vicdan işidir, din vicdanlarda kalmalıdır, dışarıya aksettirilmemelidir... Din ile hayat birbirinden kopmalı, kopartılmalıdır. İnananlar içlerinde inansın, dışarıya göstermesin” diyorlar. Böyle din olur mu? Din hayat demektir. Din yaşanacak şey demektir. Gerçek ve iyi bir Müslüman beşikten mezara kadar din ile içiçe yaşar. Evet din bir vicdan işidir ama sadece vicdanda kalmaz, sadece vicdanla bitmez.”din vicdan işidir, akılla anlaşılmaz” türündeki oryantalist oyunların, Fransız ihtilalinden sonra Avrupa’dan, Müslümanlara ihraç edilen Hıristiyanca bir inanış olduğu muhakkaktır ...! F. Gülen : " bazıları "Din bir vicdan işidir" derler; ben buna iştirak edemiyorum. Tamamıyla bir vicdan işinden ibaret değildir o, zira dinin sosyal hayatın içinde de, değişik dönemlerde idarenin içinde de yeri olur. Fakat bu konuların belli ölçüde izafi tarafları, tarihsel tarafları vardır. Mesela, ne seçim şekli, ne de idare konusunda tek bir şekil gösterme imkânı yoktur... Demek ki dinin usulü mahfuz bir kısım muhkematı (kesin hüküm) vardır, bunlara hiç müdahale edilmemiştir; ama onun dışında izafi hakikati olan kısımlar içtihat alanları, istinbat (hüküm çıkarma) alanları olarak açık bırakılmıştır ki, şartlara ve ihtiyaçlara göre değerlendirilebilsin. Hâkimiyet milletindir sözü neden tartışmalara neden oluyor? Bazıları onu ilahi hâkimiyete karşı bir alternatif olarak görüyor olabilirler; ama "Hâkimiyet bila kayduşşart milletindir" sözü Meclis'te söylendiği zaman, orada Tahiru'l Mevlevi, Mehmet Akif, Hasan Basri Çantay gibi kimseler vardı ve bir karşı tavırları olmadı.Demek ki o dönemde alternatif olarak algılanmadı ya da onların başka bir bildikleri vardı. Belki de onlar bu sözü monarşik idarenin alternatifi olarak görüyorlardı. Hz. Ebu Bekir döneminde olduğu gibi seçimi halkın yapmasını ve o dönemde olduğu gibi cumhuri bir sistemin olmasını anlıyorlardı. Eğer bu mevzu Allah hâkimiyetinin alternatifi şeklinde görüldüğü halde seslerini çıkarmadılarsa haksızlık karşısında susan dilsiz şeytan olmuş olurlar. Oysa onların içinde sükût etmeyecek kadar imanı polat insanlar vardı. Meseleyi çok iyi tespit etmek lazım; zannediyorum bu çerçevede bakılırsa problem kalmayacaktır.Fakat birileri sekülerleşme mevzuunda çok ifrata düşüyorlar. Laikliği farklı anlıyorlar. Din devlet ayırımından daha ziyade dine Descartes'ın ilim ve din arasında bir hat koyup bir kırmızı çizgi çekip birbirlerinin alanlarını ihlal etmesinler mülahazası gibi bakıyorlar. Yani problem tek taraflı değil. Farklı noktalardan besleniyor. Begoviç'e göre Hırıstıyanlıkta Tanrı'ya iman bir vicdan işidir. Tanrı ferdi alemin tanrısıdır. Maddi dünya üzerinde ise şeytan hüküm sürmektedir. Onun için Hrıstıyanlıkta Tanrı'ya iman içsel bir hürriyeti ifade eder. İslam'ın Allah inancı ise dışsal hürriyeti de talep eder. Begoviç'e göre İslam'ın iki temel akidesi olan "Allahuekber" ve "la ilahe illallah" aynı zamanda İslam'ın en devrimci parolasıdır... Batıda dine vicdan ve mabette yer veriliyor.Vicdan mabedin dışında dine yer verilmiyor...Bu bozuk isevilik inancına aykırı bir durum değildir ... Ama bu İslam dini için asla söz konusu değildir : " Siz Kur'an'ın bir bölümüne iman edip bir bölümünü inkar mı ediyorsunuz...?Sizden kim böyle yaparsa dünya hayatında rezil olur, ahirette de azabın en şiddetlisine çarptırılır ...! " buyuruyor Kur'an ...tercih bize kalmış ...! UNUTMAYIN RESMİ SÖYLEM : " DİN VİCDAN İŞİDİR !" LAİK SİSTEM BİLE ASAGIDAKİ KONULARIN İSLAMİ SINIRLAR İÇİNE GİRDİĞİNİ KABUL EDİYOR...KİM DEMİŞ, DİN-DEVLET AYRI DİYE..İŞLERİNE GELİNCE... DİNİN HER ALAN İÇİN SÖYLEYECEĞİ SÖZ VARDIR , MESELE BUNLARIN KABUL EDİLİP EDİLMEMESİ - İMAN EDİLİP EDİLMEMESİ !- TARİH DİB HUTBE KONULARI YORUMLARIMIZ 31.03.2006 - TÜKETİCİNİN KORUNMASI :İSLAM VE TİCARET HAYATI ! 03.03.2006 - TOPLUMSAL DAYANIŞMA : İSLAMIN TOPLUMSAL BOYUTU ... 24.02.2006 - İÇKİ VE UYUŞTURUCUNUN ZARARLARI : İÇKİ YASAKMIŞ DEMEK...NİYE ÜRETİYONUZ..? 27.01.2006 - ALLAH'A İMANIN FERT VE TOPLUM ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ : HANİ DİN VİCDAN İŞİ İDİ SADECE.TOPLUMSAL BOYUTTA NE? OLUYO 24.03.2006 - İRŞAD VE DAVET SORUMLULUĞU :BİZ İRŞAT EDİNCE NİYE BİZE KIZIYOLAR PEKİ.HAA UYDURMA DİNİ ANLATMIYOZ Dİ Mİ 09.03.2001 - RÜŞVET VE YOLSUZLUK DİN VİCDAN İŞİDİR, BANA NE, VİCDANIMDA DİN SAKLI AMA RÜŞVET MADDİ Bİ Şİ ...DESEK ..LAİKLİĞE UYGUN DİN ANLAYIŞI OLURSA ..İSLAM'A UYGUN OLUR MU BİLEMEYİZ...! 06.04.2001 - İSLAM’DA SAĞLIĞIN ÖNEMİ VE BULAŞICI HASTALIKLARDAN KORUNMA : SAĞLIK BAKANLIĞINA DA MI EL ATTI DİN NE...? 20.04.2001 - ÇOCUK TERBİYESİ VE SEVGİSİ : AHA...MİLLİ EĞİTİM ...! 22.06.2001 - İSLÂM’DA OKUYUP YAZMA VE EĞİTİMİN ÖNEMİ : YİNE MİLLİ EĞİTİM ...! 06.07.2001 - KUL HAKKI : İNSANLAR ARASI İLİŞKİ... SOSYAL BOYUT...YİNE VİCDANDAN ÇIKTI DİN ...! 03.08.2001 - İSLAMDA EVLENME VE DÜĞÜN ADÂBI : AHA...SOSYAL HAYAT ...YİNE Mİ... 31.08.2001 - TÜRK LİRASI MİLLÎ İTİBARIMIZDIR : YORUMSUZ , WALLA Bİ Sİ DEMİCEZ...! 07.09.2001 - YALANCI ŞÂHİTLİK : ANAAAAA...! MAHKEMEYE DE BULAŞMIŞ BU DİN YAHU ...WAY WAY WAYYYY ...! 21.09.2001 - İŞ HAYATINDA SEVGİ VE GÜVENİN ÖNEMİ : TİCARET...İŞ HAYATI ...YAKINDA TÜSİAT ... 23.11.2001 - ÇOCUKLARIMIZ VE EĞİTİM : YİNE MİLLİ EĞİTİM ... 01.02.2002 - DOĞAL HAYATI KORUMAK : VİCDANDAKİ DİN İLE NE İLGİSİ VAR DOĞAL HAYATIN.BİYOLOJİK HAYAT OLSA NEYSE 08.03.2002 - İSLAM’DA KUL HAKKI VE ÇALIŞANLARIN SOSYAL GÜVENLİĞİ : sosyal güvenlik yasa tasarısına da mı el attı bu din..oy oyyy. 19.07.2002 - GENÇLİĞİ TEHDİT EDEN ZARARLI ALIŞKANLIK VE AKIMLAR : GENÇLİĞİN EĞİTİMİ Mİ ...CIK CIIIIK..NE İLGİSİ VAR DİNLE CANIM ... 15.11.2002 - YARDIMLAŞMANIN SOSYAL HAYATTAKİ ÖNEMİ İNİ SOSYAL ALANA ALET ETME...! 21.02.2003 - YALANCI ŞÂHİTLİK : AHA YİNE MAHKEMELERLE İLGİLİ Bİ Şİ... LAİK DEVLET NEREDE... DİB ELDEN GİTMİŞ ÇOKTAN 13.06.2003 - DİNİN TOPLUM HAYATINDAKİ YERİ : NE TOPLUMU YAHU...O SADECE VİCDANLARDA...FERTLE ALAKALI ...Dİ Mİ YOKSA... 27.06.2003 - SEYAHAT VE İBRET : AHA...Bİ TURİZM EKSİKTİ ... 04.07.2003 - NİKAH VE DÜĞÜNLERİMİZ : AHA...BELEDİYE BAŞKANLARININ Bİ İŞİNE DAHA KARIŞTI DİN ... 29.08.2003 - VATAN, MİLLET, DEVLET... İLELEBET : YORUMSUZ...! 17.10.2003 - TİCARET AHLAKI : TİCARET Mİ...NOOLUYO YAHU...! 12.12.2003 -İSLAM’DA İNSAN HAKLARI:İNSAN HAKLARI EVRENSEL BEYANNAMESİ Mİ ANLATILIYOR BU BAŞLIK ALTINDA,HİÇ ZANNETMEM 26.12.2003 - KÖTÜLÜKLERE ENGEL OLMAK : E OLUNCA, " SANA NE ..KANUNLARDA GENELEV, İÇKİ,FAİZ...YASAK DEĞİL , SANA NE " DİYOLAR ... 21.05.2004 - KUL HAKKI VE KAMU MALLARINI KORUMAK : KAMU VE DİN ...BU KADARDA ACIK YAZILMAZ Kİ CANIM ... 09.07.2004 - İSLAM’DA ADALET ADALET ...SONU KÖTÜ ..DEVAMINI YAZMIYIM ... 17.09.2004 - EĞİTİM VE ÖĞRETİMİN ÖNEMİ : GİTTİ MİLLİ EĞİTİM ... 29.10.2004 - TOPLUMSAL İRADENİN TEMSİLİ: CUMHURİYET : YORUMSUZ... 25.02.2005 - KUMAR VE ŞANS OYUNLARI : ŞANSIMIZI DENERİZ...MİLLLLİİİİPİYANGOOOO ... WOOO... ! 04.03.2005 - MUTLU AİLE HUZURLU TOPLUM : AHA YİNE VİCDANDAN DISARI FIRLAMIS BİR DİN ANLAYIŞI ... 08.04.2005 - SAĞLIKLI BİREY SAĞLIKLI TOPLUM : AHA...SAĞLIK, TOPLUM...GİTTİ LAİKLİK ... 22.04.2005 - ÇOCUKLARIMIZA SAHİP ÇIKALIM : NASIL ÇIKALIM...KURAN KURSU, İHL , ... YÖK ... NASI ...!? 20.05.2005 - GENÇLİK : NOLMUŞ GENÇLERE ...DİNİN NE İLGİSİ VAR GENÇLE...O HAYATINI YAŞASIN...DİN VİCDANDA...KALP TEMİZ OLSUN TAMAM 27.05.2005 - FETİH RUHU : FETİH ...RUH ...OY OY OY OYYYYY 10.06.2005 - ÇEVRE SORUMLULUĞU : EKOLOJİ, ÇEVRE...NE ZAMAN ÇIKTI BU DİN BENİM VİCDANIMDAN DISARI YAHU ...! 28.10.2005 - CUMHURİYET : YORUMSUZ .... 23.12.2005 - ÇALIŞMA HAYATI VE SORUMLULUKLARIMIZ : ANAAAAA...WIŞŞŞŞ, OY OY OY OYYYYY..WAH LAİKLİK WAAAAHHH! GETTİİİİ DAĞ GİBİ LAİKLİK GETTİ... PEKİ KİM ÇİĞNİYOR LAİKLİĞİ : LAİK SİSTEM ...! :.. ...
  5. allah bizim hal ve hareketlerimize karışsaydı onu yapma ma bunu yapma deseydi biz o zaman nasıl kulluk edicektik ve herşeyin bi anlamı kalmaya bilirdi özgürce inanıp inamaya bilirdik sen haline şükret ki senin yaptığın günahlara allah el uzatmıyor Ne Olursan OL yine GEL
  6. Hristiyan misyoner hastanesi bahçesinde 390 cenin bulundu, öfkeli halkı polis durdurdu Hindistan’da bir Hristiyan misyoner hastanesinin arka bahçesinde, 390 parça yeni doğan bebek kemiği ya da cenin parçaları bulunduğu bildirildi.Bir polis yetkilisi, ülkenin orta kesimlerindeki Madya Pradeş eyaletinin Ratlam kentinde bulunan bir hastanenin bahçesinde ortaya çıkarılan bebek kemikleriyle ilgili, kız bebek ya da ceninleri öldürme, yasa dışı kürtaj kapsamında soruşturma yürütüldüğünü kaydetti.Polisin bir şüphe üzerine harekete geçerek hastanenin arka bahçesini kazması sonucu bulduğu, bazıları plastik torbalara doldurulmuş kemik parçalarının, adli inceleme için eyalet merkezi Bopal’daki bir devlet laboratuvarına gönderildiği bildirildi.Bu arada, hastanenin bir temizlik görevlisi ile 2 doktorun sorgulanmak üzere gözaltına alındığı ve hastane kayıtlarına el konulduğu kaydedildi.Olayı duyan ve hastaneye girmeye çalışan öfkeli halkın, polis tarafından durdurulduğu haber veriliyor.Daha çok erkek çocuk sahibi olmanın tercih edildiği Hindistan’da, hamilelikte cinsiyet belirleme tetkikleri yasak olmasına rağmen hala kız ceninlerin öldürülmesine sık rastlanıyor. Hatta bazı bölgelerde kız bebeklerin öldürülmesi gibi insanlık dışı uygulamalar görülüyor.Hükümet geçen aralık ayında, son 20 yılda 10 milyon kız bebeğin, doğumdan önce ya da hemen sonra aileleri tarafından öldürüldüğünü açıkladı.Öte yandan, Yeni Delhi hükümeti, "kızlarını öldüren bir ulus olma utancından" kurtulmak için, istenmeyen kız bebeklerin devlet koruması altına alınmasının sağlayacak bir plan üzerine çalıştığını bildirdi. Buna göre, aileler istemedikleri kız bebeklerini her bölge merkezinde kurulacak özel yerlere bırakacak ( 18.02.2007) 47 çocuğa tecavüz eden Kanadalı papaza 3 yıl hapis Kanada'nın Ontario eyaletine bağlı Windsor şehrinde 47 çocuğa tecavüz ettiği gerekçesiyle yargılanan 83 yaşındaki Kanadalı papaz Charles Sylvestre, 3 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Tecavüz olayları sırasında yaşları 9 ile 14 arasında değişen, bugün yetişkin durumunda olan kurbanlardan 20'sinin 2 ay önce toplu şikayetiyle Sylvestre hakkında dava açılmıştı. Kanada Katolik Kilisesi Piskoposu Ronald Fabbro, Sylvestre'nin papazlıktan çıkarıldığını açıklamıştı. Sylvestre, Kanada'da tecavüz suçlaması ile papazlıktan çıkarılan ilk kişi oldu. Sylvestre, hapiste psikiyatri tedavisi de görecek.( Milliyet :07 Ekim 2006) Evangelist kilisesinde eşcinsel skandal Ulusal Evangelistler Birliği'nin Başkanı hakkında eşcinsel iddiaları ortalığı karıştırdı. ABD'de eşcinsel evliliklere karşı oluşuyla da bilinen Ulusal Evangelistler Birliği'nin Başkanı Ted Haggard, 3 yıl önce bir erkekle para karşılığı eşcinsel ilişkiye girdiği iddiaları üzerine görevinden istifa etti. Haggard ise bir açıklama yaparak hakkındaki iddiaları yalanladı ve eşcinsel bir fahişeye para karşılığı masaj yaptırdığını savundu. ABD'deki bu skandal üzerine 30 milyon üyeli dini kuruluşta Papaz Haggard'ın yerine kilise tarafından geçici olarak bir görevli atandı. Time dergisinin 2005'te ABD'deki en etkili 25 evangelist liderden birisi olarak gösterdiği Haggard'ın haftalık vaazlarına Beyaz Saray personeli ve diğer dini liderler de katılıyordu.( HABER TURK:04.11.2006 ) Vatikan milenyumla beraber en hareketli ve skandallı günlerine girdi. Roma Katolik Kilisesi için 2000 yılı sadece yeni bir milenyumun değil, aynı zamanda kutsal bir yılın başlangıcı. 30 milyon hacının Roma'yı ziyaret etmesi beklenirken; Vatikan, Luigi Marinelli isimli bir monsenyörün yazdığı aşk, seks ve para skandallarının konu aldığı bir kitapla karışmış durumda... Ve tüm bunların yanında Papa John Paul II'in yerini kimin alacağı tartışılıyor. Monsenyör Luigi Marinelli, uzun yıllar Vatikan'da hizmet verdikten sonra sakin bir emeklilik dönemine başlamak için sabırsızlanıyordu. Yaşlılar evinde ayinlere katılacak; gelen mektupları okuyup onları cevaplandıracak ve St. Peter Kilisesi'ne bakan evinin yanıbaşındaki arazisiyle ilgilenecekti. Ancak 72 yaşındaki emekli Monsenyör ‘‘Vatikan'da Rüzgar Gibi Geçti’’ isimli olay yaratan kitabının yayınlandığı günden beri büyük bir skandalın kahramanı oldu. Vatikan'ın sınırları içindeki güç oyunlarını, cinsel skandalları ve máli dalavereleri açıklayan kitap kilise çevresinde şok etkisi yarattı. Kitap ‘‘Bestseller’’ listelerini zorlarken, Vatikan, kitabı yasaklatmaya çalıştı. Ancak baskı başarısız olurken; kitap Roma'daki kitapçılarda tükendi ve yayıncılar yeni baskıları yayınlanmaya başladı bile. PİŞMAN DEĞİLİM Diğer taraftan, Monsenyor Marinelli, hıristiyan dünyasında ihanet vakalarını inceleyen Rota Romana Mahkemesi'ne sevkedildi ve papazlık ünvanının geri alınması tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Marinelli, şimdilerde yaptıklarından hiç pişmanlık duymadığını söylüyor ve kitabını savunuyor: ‘‘Bu kitap, Katolik Kilisesi aleyhine yazılmış bir eser değil. Kilise'ye duyulan sevginin bir göstergesi. Onların işleri düzeltmeleri, çürümüşlüğü ortadan kaldırmaları için bir fırsat, bir uyarı...’’ Kitabın ön kapağında parlak kırmızı harflerle yazılmış olan ibare, kitabın amacını açık açık ortaya koyuyor: ‘‘Kilise, papazlarının ihanetleri ve aldatmaları için İsa'dan bağışlanmayı istemeli, özellikle de dini basamakların en üstündeki yetkililer...’’ Kitap piyasaya ilk çıktığında, I Millenari takma daha doğrusu kısaltma adıyla yayımlanmıştı. Ancak söylentilere göre Marinelli, bu kitabı yazanlar arasında adını gizlemeyen tek kişi. Öyle ki, dedikodulara göre işe karışmış dört Vatikan papazı daha var ve bunlardan biri de Polonya asıllı. Her ne kadar bu papazların isimleri açıklanmasa da Vatikan'da onların kim olduğunun bilindiği söyleniyor. KİLİSEDE SEKS HİKAYELERİ Katolik Kilisesi'nin dünyadaki merkezi Vatikan hakkında yazılmış bir kitapta seksten ve paradan söz edilen bölümlerin büyük ilgi görmesi kaçınılmaz. Ancak Marinelli ‘‘cinsel rezaletler sadece ana prensipleri gözler önüne sermek amacıyla açıklandı’’ diyor. Papalığın izniyle, Vatikan'da çalışan bir Monsenyör'ün kızkardeşiyle evlenen genç papazın öyküsü de kitapta yer alan hikayelerden: Besbelli bu papaz, Vatikan'ın sırlarını bildiğini söyleyerek övünüyor olmalıydı. Bir gazetecinin bu olayı yazmaya hazırlandığı öğrenilince, papaz daha önemli bir görevle yurt dışına gönderilmişti. Ayrıca kitapta yazılanlara bakılırsa, Hindistan'dan gelen birçok papaz, Roma'daki bir manastırda kalırken sabahın karşı saatlerde, eşcinsel ilişkiyi konu alan ***** filmler izliyorlardı. Başka bir hikayede yaşlı bir Amerikalı papaz, Roma'daki yetkililere rüşvet vermiş ve piskopos olmayı başarmıştı. Piskopos 72 yaşında Amerika'da bir bölgenin yöneticisi olmuş ve kilisenin mallarını, banka kredilerine karşı ipotek ettirmişti. Öldüğü zaman da servetinin büyük bir bölümü, onun dalaverelerini bilen ve sürekli şantaj yapan gayrimeşru kızına kalmıştı. Bir başkası, bir arabada yarı çıplak bir halde başka bir adamla sevişirken polis tarafından yakalanmıştı. Kitap, ayrıca bir sürü papaz ve psikopos hikayesinin yanı sıra katılanların yarı çıplak oldukları kara ayinlerden söz ediyor. Fakat aynı zamanda kitapta Vatikan'da sürüp giden iktidar oyunları da yer alıyor. Bir bölümde, Papa'nın sağlık durumunun elverişsizliğinden yararlanılarak yerine geçecek kişiyi seçmesinde ona baskı yapılması anlatılıyor. Kitapta Vatikan'da sürüp giden iktidar oyunları da yer alıyor. Bir bölümde, Papa'nın sağlık durumunun elverişsizliğinden yararlanılarak yerine geçecek kişiyi seçmesinde ona baskı yapılması anlatılıyor
  7. olabilir demesi bile büyük başarı bence sevinceğinize yenildik diye oyun oynuyorsun
  8. Bence sevinceğine ağlaman gerekir çünkü sizden biri olan ateist bir yaratanın olduğunu kabul ediyor buda büyük başarı
  9. Dünyanın en tanınmış ateistlerinden (tanrı tanımaz) biri olan İngiliz Profesör Antony Flew, "Araştırmalar gösteriyor ki, hayatın varoluşunun ardında yüce bir varlık bulunuyor" diyerek Tanrı'ya inanmaya başladığını açıkladı Reading Üniversitesi'nden emekli olan felsefe profesörü Antony Flew 50 yıldır savunduğu inancından çark etti. 81 yaşındaki Flew gerekçesini ise şöyle açıkladı: "Hayatın var olması için gereken ve içinde inanılmaz bir karmaşık düzen barındıran DNA araştırmaları, hayatın var olmasının ardında zeki bir varlığın bulunduğunu gösteriyor." 1950'de yazdığı "Teoloji ve Aldatmaca" adlı makalesi birçok dilde 40 baskı yapan Flew'in Tanrı'ya dönüşü, şu ana kadar onun fikirlerinden etkilenen ateist çevrelerde de büyük tepki uyandırdı. Londra'daki University College'ın biyoloji profesörlerinden Lewis Wolpert, "Sadece bir filozof bu kadar budala olabilir. Gerçek şu ki Tanrı'nın varlığını kanıtlayacak bilimsel bir veri yok" diyerek tepkisini dile getirdi. Babası rahip olmasına rağmen 15 yaşından beri kendini ateist olarak tanımlayan Antony Flew, "İnsanların benim önceki fikirlerimden etkilendiğini düşünecek olursak, sebep olduğum bu büyük zararı telafi etmeye çalışacağım" diyerek özür diledi. Dünya çapında yankı uyandıran açıklamasında Flew, yeni bilimsel keşiflerin, evrenin yaratılışının arkasında ilahi bir varlığın bulunabileceğini gösterdiğini söylerken, Danvin'in Evrim Teorisi'nin kendisini tatmin etmediğini de belirtti. İlk canlının cansız bir maddeden türemiş olabileceğine inanmadığını ifade eden profesör, bununla birlikte, bir Hıristiyan olmadığını, ayrıca Hıristiyanlık'la İslamiyet'teki tanrı inancına katılmadığını savundu. 23 kitabı var Tanrı'nın varlığının ispatının ya da yalanlanmasının imkansız olduğuna inandığı için kendini "olumsuz ateist" olarak tanımlayan Flew, Oxford, Aberdeen ve Keele üniversitelerinde de eğitim vermişti. Profesör, halen 23 kitabından biri olan "Tanrı ve Felsefe" adlı çalışmasının giriş bölümünü, yeni edindiği fikirlere göre değiştirmekle uğraşıyor.
  10. NERDEN biliyorsun belki onu koministler öldürdü sen KAHİNMİSİN NE OLURSAN OL YİNE GEL KAPIMIZ AÇÇIK.
  11. Sen hangi dinden bahsediyorsun? Budizmden mi? İslam'dan bahsediyorsan, yanlış biliyorsun. İslam'da zorlama vardır. benim dinimi sen ((ATEİST)) olan arkadaş benden iyi Mİ bilEceksin. çok istiyosun galiba islamı gel sana öğretelim ama yok ben ateist değilimde budist olcam dersen hay hay derim AMA NE OLURSAN OL YİNE GEL KAPIMIZ AÇÇIK.. SAYGILAR aferin sana ne kadar çok komiksin ben siz ateistleri bilmezmiyim yenilgeye uğradınmı lafı nereye çekersiniz ARIK BİLMEM LAFI ******
  12. İşte kendi azınla söylüyorsun iyi seçenek koyan kazanır ben sizin gibi MİSYONERLİK YAPMIYORUM ben burda islam diniyle ilgili bilmediklerimi okumaya çalışıom asla başkasını kendi dininden çevirmeye kalkmam siz bana islam dinine ayit kanıt bul ve bizi şok et dediniz ve ben elimden geleni yapmaya çalıştım BİZİM DİNİMİZDE ZORLAMA YOKTUR AMA NE OLURSAN OL YİNEDE GEL KAPIMIZ AÇÇIKKK. ilgilenenlere saygılar.. ben o kelimeyi yazarken ne kadar da zorlanıyorum benim allaha saygım var beni yaratan rab'a o kelimeyi kullanamam kullansamda MUTLAKA HAŞA YAZMALIYIM saygılar TABİ bende tevratın veya incilin istediğim bir ayetini kendime göre uyarlarım kurani kerimde yazan o ayeti istediğim yere çekerim biz kulları yaratan RAB neden çoğalmamızı istemesin siz ayeti nerenizden anlıyorsanız artık orası şüpeli Enam 116- Eğer yeryüzündekilerin çoğunluğuna uyarsan seni Allah yolundan saptırırlar. Çünkü onlar sadece "zann"a uyarlar ve saçmalarlar. bu ayaet şimdimi indi hayır o yıllarda insanların çoğunluğu yahudi ve hristiyanlığa tapıyordu ve bu ayet bence onlar için gelmiştir müslümanlık için değil arkadaşlar saygılar ama NE OLURSAN OL YİNEDE GEL KAPIMIZ AÇÇIKK.
  13. olivera02

    Dini Konular

    Bir kere her şeyden önce kendi mantığımca inanç konularında tartışmayı yersiz ve samimiyetsiz bulurum hani nasıl desem dört dörtlük bir müslüman değilim ama inancım var ve inancıma saygımda var ve istiyorum ki inanmayan ateist arkadaşlarında en azından benim inancıma saygı göstersinler inanmamalarına nasılki bir inanan olarak karışmıyor ve aşağılamıyorsam onlardan da aynı şeyi bekliyorum ama kabul edinki burada özellikle inanca karşı kötüniyetli yaklaşım sergileyen inançsız kimseler var ve gözümün önünde peygamberimi ya da tanrımı küçümsemeleri hoş değil açılabilecek bir sürü konu varken bence dini konular üzerinde daha fazla durmamalıyız nasılsa kimse kimsenin fikirini değiştiremeyecek sadece etrafta huzursuzluk kendi egonu tatminden öte bişi olmıyacak o yüzden ben derim ki daha renkli ve birbirimizi kırmayacağımız konularda fikir alışverişlerinde bulunalım bunu tüm samimiyetimle söylüyorum ....
  14. Yine yanılıyosun dünya nüfusunun 3,5 milyar insan ve müslüman lık dinine inanan ise 1 milyar nasıl oluyorda dünya nüfusunun büyük bir çoğunluğu müslüman oluyor GÖZ VAR NİZAM VAR Belli oluyor zaten sen ufakken bu konular sana anlatılde ama sen masal deyip geçtin senin gibilerin şimdi çıkıp bas bas bağırıyo her ortama (HAŞA) allah yoktur diyo demek sen ufakken konuyu analaman kıtmış napalım allah vergisi ama YİNE SÖYLÜYORUM NE OLURSAN OL YİNE GEL
  15. aynen katılıyorum ve bende ELHAMDÜLİLLAH MÜSLÜMANIM neresi iyi be hayal dünyasında yaşıyosun galiba almanyada 1 ay içinde 5.354 kişi müslüman olmuş ve bu gittikçe saynızın azaldığını gösterir demekki sizden olan ateistlerde artık bir yaratanın var olduğuna inanmıştır eh artık siz düşünün bundan sonra insanları nasıl KADIRACAKSINIZ diye siz düşünün senide bekleriz NE OLURSAN OL YİNE GEL AMA YİNEDE GEL saygılar
  16. BU fikri topu topuna 1 milyon insan savunuyorsa islam dinini ise 1 MİLYAR insan savunuyor ve inanıyor aradaki farkı görmüyomusun ve düşün 1 milyara karşı 1 milyon insan ne kadar zalimsiniz kör olmuş o gözünüzü açında bakın etrafa kimin yaratanı hayalmiş o rakmalarla belli oluyor
  17. zaten sen kendi azınla tarı olduğunu söylüyorsun ama seni kimin yarattığını bilmiyosun oda 4 dini gönderen allahtır elçisi muhammed TAbiki kanıtı var sen hiç düşünmedinmi bunca kainatın bir ustası olur diye ve senin vücutunun oluşmasında o usta ellerin kim olduğunu hiç merak etmedinmi ve aç kur'ani kerim aç bak
  18. İnan ama elbette bir gün yanıldığını anlayacaksın
  19. sen kanıt dedin bende sana kanıt gösterdim ben hristiyanlar gibi bir simgeye tapmıyorum veya putlar gibi bir HAYVANIN fiziki görüntüsüne tapmıyorum ben her yerde beni izleyen ve beni anlayan ve çok inananı olan ALLAHA VE onun elçisi h.z muhammade inanırım var mı senin böyle tanrın...
  20. Zerdüşt (Avesta dilinde: Zarathustra, Farsça: Zartoşt) Zerdüştlük dininin kurucusu, Pers peygamber. Zerdüştçülük Sasani İmparatorluğunun resmi diniydi ve bölgede önemli bir rol oynamaktaydı. Zerdüşt genellikle tarihi bir figür olarak kabul edilmekle birlikte yaşadığı dönem hakkında genel bir ortak kabul yoktur. Bazı bilginler yaklaşık olarak MÖ 1200 yıllarında yaşadığını tahmin etmekteyken diğerleri onu MÖ 18. yüzyıl ile 6. yüzyıl arasındaki bir tarihe yerleştirmektedirler. Etimoloji [değiştir]Zerdüşt kelimesi, muhtemelen Avesta dilindeki yaşlı anlamına gelen zareta ile, deve anlamına gelen ustra kelimelerinden türetilmiştir. Anlamı "yaşlı develere sahip olan kişi"dir. Aynı zamanda ismin ilk bölümünün Avesta dilinde sarı anlamına gelen "Zaray" dan gelme olasılığı da bulunmaktadır bu durumda "sarı develere sahip olan" anlamına gelmektedir. Hayatı [değiştir]Zerdüşt'ün hayatı hakkında bildiklerimiz Avesta, Gatalar, Yunan metinleri, sözlü tarih ve arkeolojik kanıtlardan gelmektedir. gereksiz bir insanın hayatıyla ilgilenmek gereksizliğin ta kendisidir Avesta'nın Zerdüşt'ün hayatını tasvir eden onüçüncü bölümü Spena Nask yüzyıllar içinde bozulmuştur. Denkard'ın (9.yüzyıl) ve Şehname'deki biyografileri artık elimizde olmayan ilk metinlere dayanır. Zerdüşt'ün Antik Pers topraklarının kuzeybatı bölgesinde yaşadığı söylenebilir. Zerdüşt'ün karısı Hvōvi'den Freni, Pourucista ve Triti adında üç kızı ile Isat Vastar, Uruvat-Nara ve Hvare Ciθra adında üç oğlu olmuştu. Annesinin adı Dughdova; babasının adı Pourushaspa Spitāma idi. Kendisinin 30 yaşında Ahura Mazda tarafından aydınlatıldığına inanılır. Kendisine ilk inananlar eşi ve çocukları ile Maidhyoimangha adındaki kuzeniydi. Antik Yunanlı yazarlar Zerdüşt'ün çocukluğu ve keşişane yaşantısı hakkınca bazı ipuçları verirler. Sözlü geleneğe göre Zerdüşt doğumunda gülmüş ve yabani hayatta yaşamıştı. Öğretilerini yaymakta güçlüklerle karşılaşmış, annesinin yaşadığı şehirde tepkilerle karşılaşmıştı. Gatalardaki Zerdüşt ile sonraki Avesta'nın Zerdüştü arasında bazı farklılıklar vardır. Son dönem Avesta'da o, kötücül ölümlülerle güreşirken resmedilir ve Ahriman tarafından inancını terketmesi için iğva edilir. Bu hikaye Sinoptik İncillerdeki Mesih'in iğva edilmesi hikayesine çok benzer.
  21. Al sana kanıt ama inanmıyacaksın ama elbet bir gün pişman olucaksınki seni inandığın o putlar kurtaramızki zaten allahtan başka tanrı yoktur son pişmanlık fayda etmez İnkar edenlerin içinde sonsuza kadar kalacakları yer, bedenlerine ve ruhlarına acı tattırmak için özel olarak yaratılmış olan 'cehennem'dir. Çünkü inkar edenler suçludurlar ve Allah'ın adaleti, her suç için bir ceza gerektirir. İşledikleri suç ise, olabilecek en büyük suçtur. İnsanın kendisini yaratan, ona can veren Allah'a isyan ve nankörlük etmesi, tüm evrendeki en büyük suçtur. Böyle büyük bir suça da büyük bir ceza gerekir ki, cehennem bu adaleti yerine getirmek için vardır. İnsan Allah'a kul olsun diye yaratılmıştır. Yaratılış amacını reddederse, karşılığını görür. Allah, bir ayetinde şöyle buyurmaktadır: ... Doğrusu Bana ibadet etmekten büyüklenen (müstekbir) ler; cehenneme boyun bükmüş kimseler olarak gireceklerdir. (Mü'min Suresi, 60)
  22. Cehennem (sakar) nedir, sen bilir misin? Ne alıkoyar, ne bırakır. Beşere delicesine susamıştır. (Müdessir Suresi, 27-29) Kimin tartıları hafif kalırsa. Artık onun da anası (son durağı) "haviye"dir (uçurum). Onun ne olduğunu (mahiyetini) sana bildiren nedir? O, kızgın bir ateştir. (Kaaria Suresi, 8-11) Ayetlerden anlaşıldığına göre, ateş cehennemin her yerini kaplamıştır. Bu çukurda ateşten korunulan, ateşin erişmediği bir yer yoktur. Kafir diğer fiziksel ve ruhsal işkencelere tabi olurken de hayatının her anında ateşle muhataptır. Ateş, son derece büyüktür. Kuran, onun büyüklüğünü ve şiddetini ifade ederken, ateşin kıvılcımları için "saray" ve "deve sürüleri" benzetmelerini kullanır: O gün, yalanlayanların vay haline. Kendisini yalanladığınız (azab)a gidin. Üç dala ayrılmış bir gölgeye gidin. Ne gölge altında barındırır, ne (yakıcı) alevden korur. Gerçekten o, sanki her biri saray olan bir kıvılcım saçar. Her biri, sanki sapsarı erkek deve sürüleri gibidir. (Mürselat Suresi, 28-33)
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.