Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

nizamulmulk

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    132
  • Katılım

  • Son Ziyaret

Diğer Bilgiler

nizamulmulk - Başarıları

Meraklı

Meraklı (6/14)

  • İlk İleti
  • Ortak Nadir
  • İçerik Başlatan
  • Birinci Hafta Tamamlandı
  • Bir Ay Sonra

Son Rozetler

0

İçerik İtibarınız

  1. Sayın akli evvel Sanırım bazı soruları yanlış yerde ve yanlış şahıslara sorduğunuzu farketmişsinizdir. zaman gazetesi yetkililerine e-mail yoluyla ulaşıp bu soruyu sormanız lazım.
  2. size bir kaç ırkçılık örneği göstermek amacıyla aşağıdaki alıntıyı takdirlerinize sunuyorum Cumhuriyetin ilk yıllarında, devletin dine bakış tarzını öğrenebilmek için, önce, okullarda çocuklarımıza okutulan tarih kitaplarına, sosyoloji kitaplarına bakmak lâzım. İstanbul'da 1931 yılında, Devlet Matbaası'nda bastırılan Orta Zamanlar Tarihi'nde İslâmiyet ve Hz. Peygamber (s.a.s.) aleyhinde yazılanlar, en koyu münkirleri bile utandıracak seviyesizliktedir. Cumhuriyetin ilk yıllarında, devletin resmî ideolojisinde İslâmiyet'in yeri yoktur. Çünkü "İslâm birtakım zevâta göre eskimiştir!", "Hz. Muhammed (s.a.s.) nihayet bir çöl bedevîsidir", "İslâmiyet'in yerine yeni bir din koymak lâzımdır ki, o da Kemalizmdir." Nitekim Edirne milletvekili Şeref Aykut'a göre Kemalizm dininin altı esası, altı oktan ibaretti: Yani "Kemalizm dini, cumhuriyetçilik, milliyetçilik, inkılâpçılık, devletçilik, laiklik ve halkçılık prensiplerine dayanmalıydı." Kemalizmin, yeni bir din olarak yayılmasında Şeref Aykut yalnız değildi. İyi ama bu dinin peygamberi kim olmalıydı? Bu sorunun cevabını Behçet Kemal Çağlar verdi: Mustafa Kemal Atatürk! Behçet Kemal, Süleyman Çelebi'nin meşhur Mevlid'ini Atatürk'e uydurmakta ve çıktığı Anadolu il ve ilçelerinde, başına topladığı kalabalıklara Atatürk Mevlidi'ni okutmakta hiçbir sakınca görmedi: (...) Ger dilersiz bulasız oddan necât Mustafâ-yı bâ Kemâl'e essalât. Ol Zübeyde, Mustafâ'nın ânesi Ol sedeften doğdu ol dürdânesi! Gün gelip oldu Rızâ'dan hâmile Vakt erişti hafta ve eyyâm ile. Geçti böyle, nice ay nice sene Vakt erişti bin sekiz yüz seksene. Merhaba ey baş halâskâr merhaba Merhaba ey ulu serdâr merhaba! Edip Ayel, Atatürk'e: "Sen bizim yeni peygamberimizsin!" diye seslenmekte geciktiği için dövünmeye başladı. Behçet Kemal'i geride bırakacak bir atılım içinde olması gerekirdi. Bunu gerçekleştirebilmek için, Atatürk'e yeni dinî sıfatlarla secde etmesi lâzımdı. Edip Ayel, aruzun tumturaklı kalıplarıyla Türk edebiyatının en muhteşem dalkavukluk örneğini ortaya koydu: Cennetse bu yurt, sen onu buldundu harâbe Bir gün olacaktır anıtın Türklüğe Kâbe. Zindan kesilen ruhlara bir nur gibi doldun Türk ırkının, en son, ulu peygamberi oldun. Tutsak seni lâyık, yüce Tanrı'yla müsâvi Toprak olamaz kalp doğabilmişse semâvî Ölmez bize cennetlerin ufkundan inen ses İnsanlar ölür, Türklüğe Allah olan ölmez! Edip Ayel'in bu kükremesinden sonra bir tereddüt belirdi: Atatürk, yeni Kemalizm dininin Allah'ı mı olmalıydı; peygamberi mi? Cumhuriyet devri şairlerinin bir büyük bölümü, Atatürk'e kıyamadılar. Onun üstünde de, altında da hiçbir gücün, hiçbir varlığın bulunmasına tahammül edemediler. Bu bakımdan, Atatürk'e hem Allah, hem de peygamber diye seslenerek kendilerinden geçtiler. Behçet Kemal, Edip Ayel'den geri kalmak istemedi: Kaç yıldır Türkçe'ydi Tanrı'nın dili İnsana ne ilâh, ne de sevgili Ne de ana-baba aratıyordu Her an yaratıyor, yaratıyordu. Artık işaret verilmiş, yarış başlamıştı. İpi herkesten önce göğüslemeye çalışan atletler gibi, o devrin edipleri de "Allah", "tanrı", "ilâh", "Kâbe", "put" gibi kelimelerle Atatürk'e daha önce ulaşabilmenin cezbesine kapılmışlardı. Yüzlerce örnekten işte birkaçı: Halil Bedii Yönetken çığlıklar koparıyordu: Tanrı gibi görünüyor her yerde Topraklarda, denizlerde, göklerde Gönül tapar, kendisinden geçer de Hangi yana göz bakarsa: Atatürk. Kemalettin Kamu, kendisine milletvekilliği getiren şiirini kalabalıklara okumaya başladı: Çankaya; Burada erdi Mûsâ Burada uçtu İsa Bülbül burada varsa Hürriyet için öter. Ne örümcek, ne yosun Ne mûcize, ne füsun... Kâbe Arab'ın olsun Çankaya bize yeter. Sonra Faruk Nafiz Çamlıbel, sazını eline aldı: On milyon bel, iki kat olmuşken eğilmeden O'nda on beş milyonun boyu birden uzaldı. Tanrı, peygamber diye nedir, kimdir bilmeden Taptığımız ne varsa, hepsi ondan şekil aldı. 1938 yılında, Faruk Nafiz, tanrısız kalmamak için, Atatürk'ü yüreğine bir put gibi oturttu: Yürüyor, kalbimizin durduğu bir yolda değil Kanlı bir göz yaşı nehrinde muazzam tabutun Ey ilâhın yüce dâvetlisi, göklerden eğil Göreceksin duruyor kalbimizin üstünde putun! Türk edebiyatında, tarihin hiçbir devresinde görülmeyen dalkavukluk ve putperestlik örnekleri, patlayan bir lağımın dehşet saçan kokusu ve manzarasıyla etrafa yayılmaya başlamıştı: Akbaba'cı Yusuf Ziya Ortaç da sesini yükseltti: Topladı avucunda yıldırımı, şimşeği Yoktan var ediyordu tanrı gibi her şeyi. Nurettin Artam, dinin bütün nurlarından koparak kula kul oldu: Koca bir güneşin akşam olmadan Dağların ardında sönüşü gibi Millete can veren, vatan yaratan Tanrının göklere dönüşü gibi. Her zaman ırkıma büyük Baş Atam Tanrılaş gönlümde, tanrılaş Atam! Ömer Bedrettin Uşaklı da, Atatürk tapıcılığından kurtulamadı: Bir güneş gibi yalnız Sensin ülkü tanrımız Ey Türlüğün bütünü. Vasfi Mahir Kocatürk de, kocaman yakıştırmalarla Kemalizm dininin müridleri arasında zikre başladı: Peygamber, tanrısına duymadı bu hasreti Vermedi bu kudreti tanrı, peygamberine. İlhami Bekir, alnımızın akına, katran karası elleriyle küfrün yobazlığını bulaştırmaya çalıştı: İlk adam, mavi gözlerle baktı toprağa Toprağın haritasını çizdi bayrağa Allah değil, o yazdı alın yazımızı. Bu ruhsuz, bu köksüz, bu tatsız örnekleri uzatmak istemiyorum. Yalnız, Cumhuriyetin o kuruluş yıllarında, zilli-düdüklü dalkavuklar zümresinden, üç önemli ismin ayrıldığını belirtmek istiyorum: Yahya Kemal, Necip Fazıl ve Nazım Hikmet! Nazım Hikmet, daha önce Marks'a ve Lenin'e kul köle olduğu için Atatürk'e secde etmedi. Hatta ona "Burjuva Mustafa Kemal" diye homurdanan şiirler yazdı. Yahya Kemal'le Necip Fazıl, İslâm'ın âmentüsüne bağlı kaldılar. Kemalizm dininin yeni öncüleri ise, imanın altı şartı olan İslâm âmentüsü karşısına, Kemalizm'in yeni âmentüsünü çıkardılar. Bazı devlet kuruluşlarında bastırıp dağıttıkları bu devrimci(!) âmentüyü şöyle yazarak ilân ettiler: "Kahramanlık örneği olan ve vatanın istikbâlini yoktan var eden Mustafa Kemal'e, onun cengâver ordusuna, yüce kanunlarına, mücâhit analarına ve Türkiye için âhiret günü olmayacağına iman ederim." Halk, "halkçı" Kemalistlerin bu dehşetli dalkavukluklarından nefret ediyordu. Din ve dünya işlerini birbirinden ayırmaya çalışan Atatürk ise, kendisine takılan bu dinî sıfatlar karşısında şaşırıp kalıyordu.[1] Hasılı arkadaşlar Milliyetçiliğin her türlüsüne islam dininin kapıları kapalıdır. özellikle ülkemizdeki Milliyetçiliğin geçmişini yansıtan yukarıdaki alıntı insanoğlunun sapkınlıkta nerelere kadar gidebileceğinin göstergesidir..........
  3. ÖĞRENDİM Kİ Öğrendim ki... Kimseyi sizi sevmeye zorlayamazsınız. Kendinizi sevilecek insan yapabilirsiniz, Gerisini karşı tarafa bırakırsınız. Öğrendim ki... Güveni geliştirmek yıllar alıyor, Yıkmak bir dakika. Öğrendim ki... Hayatında nelere sahip olduğun değil Kiminle olduğun önemli. Öğrendim ki... Sevimlilik yaparak 15 dakika kazanmak mümkün Ama sonrası için bir şeyler bilmek gerek. Öğrendim ki... Kendini en iyilerle kıyaslamak değil Kendi en iyinle kıyaslamak sonuç getirir. Öğrendim ki... İnsanların başına ne geldiği değil O durumda ne yaptıkları önemli. Öğrendim ki... Ne kadar küçük dilimlersen dilimle Her işin iki yüzü var. Öğrendim ki... Olmak istediğim insan olabilmem Çok vakit alıyor. Öğrendim ki... Karşılık vermek Düşünmekten çok daha basit. Öğrendim ki... Bütün sevdiklerinle iyi ayrılman gerek Hangisi son görüşme olacak bilemiyorsun. Öğrendim ki... 'Bittim' dediğin andan itibaren Pilinin bitmesine daha çok var. Öğrendim ki... Sen tepkilerini kontrol edemezsen Tepkilerin hayatını kontrol eder. Öğrendim ki... Kahraman dediğimiz insanlar Bir şey yapılması gerektiğinde Yapılması gerekeni Şartlar ne olursa olsun yapanlar. Öğrendim ki... Affetmeyi öğrenmek deneyerek oluyor. Öğrendim ki... Bazı insanlar sizi çok seviyor Ama bunu nasıl göstereceğini bilemiyor. Öğrendim ki... Ne kadar ilgi ve ihtimam gösterseniz Bazıları hiç karşılık vermiyor. Öğrendim ki... Para ucuz bir başarı. Öğrendim ki... En iyi arkadaşla sıkıcı an olmaz. Öğrendim ki... Düştüğün anda seni tekmeleyeceğini düşündüklerinden bazıları Kaldırmak için elini uzatır. Öğrendim ki... İki insan aynı şeye bakıp Tamamen farklı şeyler görebilir. Öğrendim ki... Aşık olmanın ve aşkı yaşamanın çok çeşidi vardır. Öğrendim ki... Her şartta kendisiyle dürüst kalanlar Daha uzun yol yürüyor. Öğrendim ki... Hiç tanımadığın insanlar, iki saat içinde, senin hayatını değiştirir. Öğrendim ki... Anlatmak ve yazmak ruhu rahatlatır. Öğrendim ki... Duvarda asılı diplomalar İnsanı insan yapmaya yetmez. Öğrendim ki... Aşk kelimesi ne kadar çok kullanılırsa, anlam yükü o kadar azalır. Öğrendim ki... Karşısındakini kırmamak ve inançlarını savunmak arasında çizginin nereden geçtiğini bulmak zor. Öğrendim ki... Gerçek arkadaşlar arasına mesafe girmez. Gerçek aşkların da! Öğrendim ki... Tecrübenin kaç yaşgünü partisi yaşadığınızla ilgisi yok, Ne tür deneyimler yaşadığınızla var. Öğrendim ki... Aile hep insanın yanında olmuyor. Akrabanız olmayan insanlardan ilgi, sevgi ve güven öğrenebiliyorsunuz. Aile her zaman biyolojik değil. Öğrendim ki... Ne kadar yakın olursa olsunlar En iyi arkadaşlar da ara sıra üzebilir. Onları affetmek gerekir. Öğrendim ki... Bazen başkalarını affetmek yetmiyor. Bazen insanın kendisini affedebilmesi gerekiyor. Öğrendim ki... Yüreğiniz ne kadar kan ağlarsa ağlasın Dünya sizin için dönmesini durdurmuyor. Öğrendim ki... Şartlar ve olaylar, Kim olduğumuzu etkilemiş olabilir. Ama ne olduğumuzdan kendimiz sorumluyuz. Öğrendim ki... İki kişi münakaşa ediyorsa, Bu birbirlerini sevmedikleri anlamına gelmez. Etmemeleri de sevdikleri anlamına gelmez. Öğrendim ki... Her problem kendi içinde bir fırsat saklar. Ve problem, fırsatın yanında cüce kalır. Öğrendim ki... Sevgiyi çabuk kaybediyorsun, pişmanlığın uzun yıllar sürüyor. ATAOL BEHRAMOĞLU
  4. sevgili ahirzaman ben din konusunda en ılımlı insanların en günahkarlarımız olduğuna inanırım neticede insanlar daha önce hiç işlemedikleri bir günahın başka bir kişi tarafından işlendiğini görürlerse elbetteki daha çok tepki göstereceklerdir. Fakat Günahlarla daha çok içli dışlı olmuş kişiler hidayete erdikten sonra biraz da eski hayatlarını düşünerek insanalara daha çok hoş görüyle yaklaşırlar. Hasılı arkadaşım Ali şerati isimli bir yazar bir kitabında (yanılmıyorsam ve cevap veriyorum isimli kitabı idi) Mevlana Celaleddini ruminin bir zamanlar eşcinsel olduğunu dahi ima eden açıklamalara yer vermiştir. İnsanları korkutmak elbetteki yanlış fakat Sevginin ardı korku korkunun ardı perde Allahtan nasıl kokmaz insan onu sever de dediği gibi necip fazılın korkudaki caydırıcılık da göz ardı edilmemelidir. selam ve dua ile
  5. Açık olmak gerekirse sevgili arkadaşlar Bu tip konular benim imanımda zerre kadar artış veya eksilmeye neden olmaz. Bunun nedeni Sessizliğin Kızı nickli arkadaşımızın Foruma koyduğu fotoğrafların bilimsel bir temelinin olmayışı değil tabi. Neticede bilmin yaratıcısı da Allahtır. Zaten bilmin biz Müslümanlardaki karşılığı Allah'ın koyduğu kanunlardır. Suyun kaldırma kuvveti, Dünyanın dönmesi, Tüm kainatın belirli bir nizam içinde yaratılmış olması birer kanundur. Bilim de Allah'ın Kanunlarını bir anlamda deşifre ederek dine hizmet eder. üniversite hayatımın ilk iki yılında Descartesçı bir çizgideydim Rasyonalisttim yani o zaman böylesi konular daha çok ilgimi çekerdi. Gözümün önündeki binlerce mücizeyi görmezdim de bir arı peteğindeki Allah yazısını sanki inanma konusundaki açlığımı giderircesine sahiplenir. Ateist teist herkesle paylaşırdım. Hasılı arkadaşlar ben bu konuyu açan arkadaşımızı tenzih ederek şöyle bir yorum yapmak istiyorum öncelikle Dünyadaki bütün kazların beyaz olduğunu ıspat etmek için daha fazla beyaz kaz göstermeniz gerekmez. Bu metot mantıklı bir metot değildir. Çünkü karşınızdaki kişinin iddialarınızı çürütmesi için bir tane siyah kaz getirmesi kafidir. Ayrıca inanma konusunda acaba bir eksiğimiz mi var ki ya da bizler hala iman edemedik mi ki iman konusunda hala kalbimizde boşluklar mı var ki Allah Azze ve Celle'yi yaratılmış bütün mahluklarda görmek yerine doğrudan arapça yazılan ismini kayalarda Hayvan sırtlarında ve sair yerlerde arıyoruz. bence Bu toyluğun ifadesidir. Küçükken Alevi bir arkadaşım başka bir arkadaşıma (ailesinden öğrenmiş olacak) Allah var mı? Eğer varsa hadi göster demişti. Arkadaşım da çaresiz ona bulutları göstererek işte o bulutların arkasında demişti. Söylediğine kendisi de inanmasa da En azından arkadaşının iddiasını kısa süreli de olsa savuşturabilmişti. Hasılı şimdi aklıselim düşünelim şu forumda bu güne kadar bir tanecik arkadaşımız Şu yayınlanan resimlerden etkilendi mi? Fikri değişen bir tanecik insan oldu mu? son olarak yaratılmış her mahluk doğrudan Yaratıcısının imzasını taşır. ismini değil. Yaratıcımız en güzel imzasını da biz insanlara atmıştır. Aklı selim Düşünen, düşünce tembelliğine düşmeyen her kardeşimiz er geç yaradanını bulacaktır. Benim Rabbime Mutlak imanım bir kaz vasıtasıyla oldu. Kazıma Rumeysa ismini verdim. Erkeğine de parya. Ve onlardaki aile yapısı insanlarınkinden kat kat ileriydi. Parya da Rumeysa da görevlerini harfiyen yerine geitriyorlardı. Parya Rumeysayı koruyordu. Hiç kimse ona yaklaşamıyordu. Bir süre sonra Rumeysa Yumurtladı ve kuluçkaya yattı. Bir tanecik canlı Kümesin olduğu yere yanaşamıyordu. Çünkü parya hiç olmadığı kadar saldırganlaşmıştı. Ama parya Kümese kendisi de girmiyordu. Rumeysa arada bir kümesten çıkıyor Yüzmeye gidiyordu. tam bu sırada parya Yüksek sesle bağırıyor ve Rumeysaya Yüzeceği yere kadar eşlik ediyordu. tabi Rumeysa hemen kümesine geri dönüyordu. Hasılı bir gün Sabah Kümese doğru gittiğimde Rumeysa ve Parya'nın birlikte kümeste olduklarını gördüm. Bir türlü çıkmıyorlardı. ve kümese yaklaştığım gibi Parya kümesin kapısına dikilmiş Sürekli bağırıyor ve bana saldırıyordu. hiç bir anlam verememiştim. Hasılı arkadaşlarımdan birini çağırdım ve elimi bir torbaya sararak parya'nın ısırıklarından kendimi koruyarak onu tutmayı başardım. içeriye baktığımda Rumeysa ve iki tane küçük yavru gördüm. Onları da aynı şekilde dışarı çıkardım. Her davranışları(hareket mi desem) ibretlik cinstendi. Parya ve Rumeysa adeta evli gibiydiler. Hiç ayrılmadılar. Başka kazlarla gezmelerine rağmen ikisi hep yanyana idi. Ve yavrularını inanılmaz koruyorlardı. işte arkadaşlarım okuduğum Yüzlerce kitabıni tartıştığım yüzlerce insanın yapamadığını iki kaz yaptı desem ve imanıma vesile olan olay bu desem ne dersiniz acaba?
  6. sevgili Sessizliğin kızı hayatımızı değiştirmeye öncelikle forumda kullandığımız resim ve avatarlardan başlasak nasıl olur?
  7. Bana şu kullandığın resimlerde şeriatçı olmayan bir kişi söyler misin?
  8. Ezan okunurken havlayan köpekleri anlarımda bu duruma bu denli tepki gösteren******* anlayamam....
  9. Vay be!! Cumhuriyet gazetesi neymiş de haberimiz yok, Peki darbecilere destek çıkanlar kimler acaba? Kurtuluş savaşına katıldığı halde Vatan haini damgası yiyen istiklal mahkemesince asılan o Ulusal Kurtuluş Savaşımızda kağnısı ile cephane taşıyan eşsiz Türk kadınınına, bin bir yoksulluk içinde ürettiği çorapların çiftinden birini mehmetçiğe ayıran Başı örtülü kadınlarımızın baş örtüsüne düşmanlık yapanlar kimler? Cumhuriyet tek kelimeyle Cumhuriyet ve Demokrasi düşmanı Otoriter bir rejim idealinde baskıcı ve zorba güçlere sırtını dayamış bir gazetedir. Cumhuriyet lafını ağızlarına alarak, kelimesini de gazetelerine vererek Cumhuriyeti faşizme doğru itmeye çalışıyorlar..... Allah Demokrasimizi ve Cumhuriyetimizi bu şahıslardan korusun
  10. ulu önder atatürk cumhuriyet gazetesini görseydi şunlar söylerdi 1-şu gazetenin sayfalarını renkli basın..benim size bıraktığım matbaalar hala siyah beyaz mı basıyor 2-hala bıraktığım yerdesiniz ilerleme yokmu..ben size ileri gidin dedim siz 1930 larda takılmışsınız 3-dünya gider mersine siz gidersiniz tersine ben size laiklik insanların dinsel özgürlüğüdür dedim siz bunu propoganda aracı olaraka ateizmin hizmetine sokmuş insanlara dinsizliği aşılamışsınız. 4-ben size türk olun vatan için açalışın dedim siz rusya uşağı olmuş komünizme destek veren haberler yapıyor hergün kübayı öven haberler yazıyorsunuz ben size Türk olun dedim rus olun demedim..... daha uzar giderdi atamızın dedikleri ama siz hala kaldığınız yerde otlardınız... Bozkurt kardeşim sen beni güldürdün Rabbim de yüzünü hiç soldurmasın!!!!!! Ne kadar güzel tespitler yapmışsın ama bu kafanın değişeceği yok Gazeteleri laikmiş ya Allah aşkına bir gazete nasıl laik olabilir. Yine objektif bir gazete olduğunu yazmışlar Bu arkadaşlarımızın lugatında Kemalizm ya da komunizm kaynaklı yazılar yazmak objektifliği bozmuyor herhalde. Kaldı ki dilerseniz başka bir konu başlığı altında objektifliğin mümkün olup lmadığını tartışalım. Bence sadece ağaçlar ve bitkiler tarafsız olabilir. Çünkü Düşünce başlı başına Subjektif değerler üzerine bina edilir. Dünya da objektif olarak nitelendirilebilecek ne var ki? Acaba filistinde işlenen katliamları objektif bir dille nasıl anlatabiliriz söyler misiniz? filistinde savaş çıktı israil ve filistin tarafları çarpışıyor. Savaş esnasında israil tarafından 20 çocuk 35 kadın öldürüldü. 3 israil askeri de yaşamını yitirdi şeklinde mi? Yoksa Çocuk öldürmenin vahşet olduğu belirtilerek mi yazılmalı gazete haberleri? israil işgalinin haksız olduğu belirtilince objektiflik bozulur mu acaba? Takdir sizindir. kelam bizim..... sevgilerimle
  11. eğer bir kısım Aleviler takiyye yapmıyorsa Aleviliğin islam karşıtı olmayan kolları var diyebiliriz. Ama bir kısım Alevilerin artık peygamber efendimizin ümmetinden olduklarını söylemek en başta peygamberimize saygısızlık olur. Alevilerin komünleşmiş bir kısmı Allah ve Rasulüyle ve tüm insanlık değerleriyle bağlarını koparmışlardır. Dahası hiç bir dinle bağları kalmayan bu kişilerin ne kadar zararlı olabileceklerini varın siz tayin edin. Allah bu tür Alevi arkadaşlardan tüm insanlığı ve tüm mahlukatı ve yaratılmışları korusun. Amin amin amin amin amin amin
  12. inanç olmadan çeçenistan bağımsız olamaz kardeşim, En güzel örneği Türkiye Cumhuriyetidir. İlk Meclisin Ezanla açıldığını Kurbanlar kesildiğini biliyor muydun? Biz inançlıların kaderi bu galiba HAyatımızı bağımsızlık için feda eden bizleriz ama bağımsızlıktan sonra Yaşam hakları elinden alınanlar da.... Seninle tartışmaya kısa süreliğine ara veriyorum kardeşim. Başka ufuklara yelken açmak için Dost sevgilerimle........
  13. Sevgili Cyrano size yukarıda sorduğum bir kaç soruyu cevaplamadığınızı bu nedenle sizinle tartışırken ne yapacağımı çok iyi bildiğimi hatırlatarak sözlerime başlayayım. Öncelikle cyrano Forumda kullandığınız fotoğraflardaki insanlar hani şu sakallı olanlar Demokratik insanlar mı? Bildiğim kadarıyla şeriatçıların alası onlardır. Hem şeriatçı kişilerin fotoğraflarını kullanıp hem de Kemalizmi savunmak daha sı evrimci olmak ne kadar tutarlıdır bunu da senin takdirine bırakıyorum. Acaba cyrano sen takiyye mi yapıyorsun?
  14. ŞERİAT TEHLİKESİ NE ZAMAN MI BİTER? Şeriatı kullanarak ceplerini dolduran makamlarını sağlamlaştıran kamusal kaynakları kendi ceplerine aktaran halka tepeden bakan, onları insandışı mahluklar kendilerini de eğitmenleri olarak gören, Yenildikleri bütünsiyasi mücadelelerden sonra iktidara gelen hükümetlere baskı uygulayan, Atatürkü mezarında terleten defalarca öldüren, Modernleşmenin ve biliselleşmenin yollarını aramaktan ziyade sürekli olarak bir kesimi gerici mürteci olarak yaftalayarak modern ve bilimsel bir hüvvviyete sahip olunacağına inanan halk düşmanı, yahudi hizmetkarları, Din düşmanları, Barışı ancak Müslümanlarla yapılacak savaşa bir başka ifadeyle bütün müslümanların yok olması sonucuna bağlayan Amrikan ve israilin sadık hizmetkarları, Kanunu sadece kendileri dışındaki insanlara uygulanan müeyyideler olarak algılayan uygulayıcıları olarak da sadece kendilerini gören sapkın düşünceler ve kişilikler için şeriat paranoyası her zaman devam edecektir. geri kalan milyonlarca insan içinse türkiyede şeriat diye bir tehlike yoktur olamaz da zaten... şimdi bu forumda yazan bütün kemalist arkadaşlara sormak isterim. Acaba biz müslümanlar sizlerin sürekli olarak eleştirdikleri kafanızdaki Şeriat devletinde yaşamak ister miyiz? Hangi akıl bunu ister acaba? sizin kafanızdaki şeriat devleti öncelikle şeriata aykırıdır. İslamla uzaktan yakından ilgisi yoktur. selam ve dua ile
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.