Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

mavikaradeniz

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    32
  • Katılım

  • Son Ziyaret

mavikaradeniz - Başarıları

Yazar

Yazar (5/14)

  • İlk İleti
  • Ortak Nadir
  • İçerik Başlatan
  • Birinci Hafta Tamamlandı
  • Bir Ay Sonra

Son Rozetler

0

İçerik İtibarınız

  1. Hak yolu; Allah'ın emrettiği, Rsulullah'ın öğrettiği yoldur.
  2. Eline sağlık güzel yazmışsın. Kurban kesmek, Peygamberimizin bize öğrettiği bir ibadet şeklidir. Birileri tuhaf yorumlar yapıyor diye bu ibadetimizden vaz geçecek değiliz. Yada bir takım HAYVANseverler istemiyor diye Allah için kurban kesmeyecek değiliz. Allahın selamı üzerinize olsun.
  3. Allah Azze ve Celle buyuruyor ki: Rabbin için namaz kıl ve kurban(ı Rabbin için) kes. Kevser-2 34. Biz, her ümmete -(Kurban kesmeye uygun) hayvan cinsinden kendilerine rızık olarak verdiklerimiz üzerine Allah'ın adını ansınlar diye- kurban kesmeyi gerekli kıldık. İmdi, İlâhınız, bir tek İlah'tır. Öyle ise, O'na teslim olun. (Ey Muhammed!) O ihlâslı ve mütevazi insanları müjdele! 35. Onlar öyle kimseler ki, Allah anıldığı zaman kalpleri titrer; başlarına gelene sabrederler, namaz kılarlar ve kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden (Allah için) harcarlar. 36. Biz, büyük baş hayvanları da sizin için Allah'ın (dininin) işaretlerinden (kurban) kıldık. Onlarda sizin için hayır vardır. Şu halde onlar, ayakları üzerine dururken üzerlerine Allah'ın ismini anınız (ve kurban ediniz). Yan üstü yere düştüklerinde ise, artık (canı çıktığında) onlardan hem kendiniz yeyin, hem de ihtiyacını gizleyen-gizlemeyen fakirlere yedirin. İşte bu hayvanları biz, şükredesiniz diye sizin istifadenize verdik. 37. Onların ne etleri ne de kanları Allah'a ulaşır; fakat O'na sadece sizin takvânız ulaşır. Sizi hidayete erdirdiğinden dolayı Allah'ı büyük tanıyasınız diye O, bu hayvanları böylece sizin istifadenize verdi. (Ey Muhammed!) Güzel davrananları müjdele! Hac-34,37 Rasulullah (sav) şöyle buyuruyor; Allah'tan başkası adına kurban kesene Allah lanet etsin (Müslim-edahi-43-45, Nesai-dahaya-34, Ahmed-1/108,118,152,217,309,317) Ümmü Seleme (ra) dan rivayet edildiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu; Kimin kesecek kurbanı varsa(kurban kesmeye niyet ettiyse), zilhicce ayı(nın hilali) girince kurbanını kesinceye kadar saçından ve tırnaklarından hiç bir şey kesmesin. (Müslim-edahi-42, Ebu Davud-dahaya-3)
  4. MUSHAFA DOKUNMAK İÇİN ABDEST GEREKİR Mİ? Kur'ana dokunmadan abdestsiz olarak okumak ittifakla caizdir. İbni Abbas, Şa'bi, Dahhak, Zeyd Bin Ali, el-Müeyyed Billah, Davud Zahiri ve başka alimler abdestsiz olarak Kur'ana dokunmanın caiz olduğunu söylemişlerdir. (İbni Ebi Şeybe-1/98, Abdürrazzak-1/340) Abdestsiz olarak dokunulamayacağını söyleyenler şu hadisi delil getirirler; Amr Bin Hazm (ra)den, Rasulullah (sav) şöyle buyurdu; Kur'ana ancak temiz olan kimse dokunabilir. (Darekutni-1/121, Beyhaki-1/87, el irva-122, Busayri ithaf-726, Metalibul Aliye-91) Ancak bu hadiste geçen "Tahir=temiz" kelimesi, cünüp olmayan (Bu anlamda olmasının delili;"eğer cünüp iseniz temizlenin Maide-6 ayetidir.), abdestli olan (Bu anlamda oluşunun delili; Muğire (ra)ın Rasulullah (sav)'ın mestlerini çıkarmaya davranması üzerine: "Onları bırak zira ben onları temiz (abdestli) iken giydim buyurmasıdır.), bedeninde necaset olmayan ve mü'min (Bu anlamda olmasının delili; "Müşrikler ancak bir necistir (Tevbe-28) ayeti ile "Mü'min necis olmaz hadisidir.) arasında müşterek bir tabirdir. Bu sebeple abdestsiz olarak Kur'ana dokunulmayacağına dair bir delil yoktur. Cünüp olarak Kur'ana dokunulmayacağını söyleyenler de; " Ona ancak temiz olanlardan başkası dokunamaz"-Vakıa-79 ayetini delil getirirler. Lakin bu ayetteki "ona" zamiri Levhi Mahfuza döner ve temiz olanlar ile kastedilenler de meleklerdir. Cünüp olan mü'min ise Ebu Hureyre (ra) hadisinde geçtiği gibi, necis değil, temizdir. Mü'min ister cünüp veya hayızlı, ister abdestsiz olsun temizdir. Ona ne hakiki anlamda nede mecazi anlamda "necis" denilemez. Kaldı ki Rasulullah (sav)'in, Bizans kıralı Herakl'e gönderdiği mektupta tam bir ayet yazılı idi. Allah Rasulü mişriğin bile üzerinde tam bir ayetin yazılı olduğu bir kağıda dokunmasında bir sakınca görmemiştir. Allah'u alem yukarıdaki Amr Bin Hazm hadisinde "temiz olmayan" ibaresi ile kafirler kastedilmekte olup, onların mushafa dokunmaları yasaklanmış, düşman topraklarına mushaf ile sefer edilmesini yasaklayan hadis te (Buhari Cihad-129, Müslim İmare-92-94, Ebu Davud Cihad-81, İbni Mace Cidad-45), necis olmakla vasfedilen müşriklerin eline geçmesi endişesi ile açıklanmıştır. Netice olarak diyebiliriz ki; şeriat abdestsiz ve cünüp olanın mushafa dokunmasını, Kur'an okumasını yasaklamamıştır. Lakin en faziletlisi abdestli iken okumaktır. Zira Rasulullah (sav) kendisine verilen selamı teyemmüm ettikten sonra almıştır.
  5. Bismillahirrahmanirrahim Şüphesiz hamd yanlız Allah'ındır. O'na hamd eder, O'ndan yardım ve mağfiret dileriz. Nefizlerimizin şerlerinden, amellerimizin kötülüklerinden Allah'a sığınırız. Allah'ın hidater verdiğini kimse saptıramaz. O'nun saptırdığını da kimse doğru yola iletemez. Şehadet ederik ki, Allah'tan başka ilah yoktur. O, bir ve tektir. O'nun ortağı yoktur. Yine şehadet ederim ki, Muhammed O'nun kulu ve Resulüdür. Ey iman edenler! Allah'tan nasıl korkmak gerekiyorsa öyle korkun ve siz ancak müslümanlar olarak ölünüz. (Ali İmran-3/103) Ey insanlar! Sizi tek bir candan yaratan ve ondan da eşini var eden, her ikisinden birçaok erkek ve kadın türeten Rabbinizden korkun. Kendisi adına birbirinizden dileklerde bulunduğunuz Allah'tan ve akrabalık bağlarını kesmekten de sakının. Şüphesiz Allah üzerinizde tam bir gözetleyicidir. (Nisa-4/1) Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve dosdoğru söz söyleyin. O da amellerinizi lehinize olmak üzere düzeltsiz, günahlarınızı da mağfiret etsin. Kim Allah'a ve Rasulüne itaat ederse büyük bir kurtuluşla kurtulmuş olur. (Ahzab-33/70-71) Bundan sonra, Şüphesiz sözlerin en güzeli Allah'ın kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed (sav)'in yoludur. işlerin en kötüsü sonradan çıkarılanlardır. her sonradan çıkarılan şey bid'attir ve her bid'at sapıklıktır. Her sapıklık ta ateştedir.
  6. Teşekürler selef 61 ellerine saglık bencede resim bir ateştir bu ateş büyüdükçe ccehenlemde çukuru çok kazılacaktır ve buçukur o insanı hiç bir zaman bu çukur azalmaz amma bu çukuru durdurmak için ibadet edib resimi o ateşi durduralım sevgili din insanları
  7. La ilahe illallah'ın manası Allah celle celalehu şöyle buyuruyor: "Onların (ilah diye) taptıkları da Rablerine daha yakın olmak için vesile ararlar. O'nun rahmetini umar, azabından korkarlar." İsra, 57 "İbrahim, babasına ve kavmine demişti ki: "Beni yaratan hariç sizin taptığınız şeylerden uzağım." Zuhruf, 26-27 "Onlar Allah'ı bırakıp hahamlarını, rahiplerini ve Meryem oğlu Mesih'i rab edindiler. Halbuki Allah'tan başka ibadete layık ilah yoktur. Allah, onların ortak koştukları şeylerden münezzehtir." Tevbe, 31 "İnsanlardan bazısı Allah'tan başka varlıkları O'na eşler koşarlar. Onları Allah'ı sevdikleri gibi severler. İman edenlerin Allah'a olan sevgisi ise herşeyden fazladır." Bakara, 165 Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor: "Kim 'La ilahe illallah' der ve Allah'tan başka tapılanları reddederse, malı ve kanı haram olur. Onun hesabı Allah'a aittir." (Müslim) ********************************************************* İstifadeler: 1- Kelime-i Şehadet'in (tevhidin) yaşanması herşeyden önce gelir. İnsanın salih kimseleri Allah'la kendisi arasında vasıta tayin ederek bunların kendisini Allah'a yaklaştıracağına inanması veya zannetmesi büyük şirktir. İsra suresinin 57. ayetinde, Allah'a yakın olan salih kimselere, peygamberlere ve meleklere tapan müşriklere, bu yapmakta olduklarının büyük şirk olduğu bildirilmiştir. 2- Tevbe suresinin 31. ayetinde, yalnız Allah'a ibadet etmekle emrolundukları halde ehli kitabın, haham ve rahiplerini Allah'tan başka rabler edindikleri açıklanmıştır. Yahudi ve hristiyanların (ehli kitap) haham ve rahiplerini rab edinmeleri, bunlara dua ve ibadet etmeleri şeklinde değil; Allah'a isyan olan hususlarda onlara itaat etmeleri suretindedir. Bu ayetin tefsiri ile ilgili olarak İmam Ahmed, Tirmizi ve İbn Cerir şu hadiseyi naklederler: Cömertliği ile meşhur olan Hatem et-Tai'nin oğlu Adiyy, İslamın ortaya çıkışında Şam'a kaçmış ve hristiyanlığı kabul etmişti. Kız kardeşi ve kabilesi müslümanların eline esir düşmüşlerdi. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem, her zaman yaptığı gibi onlara da iyi muamelede bulunup serbest bıraktı. Adiyy'in kız kardeşi Şam'a giderek ağabeyinin affedildiğini bildirdi. Beraber Medine'ye döndüler. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'ın huzuruna girdiği zaman, Adiyy'in boynunda gümüşten bir haç vardı. O esnada Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Onlar Allah'ı bırakıp hahamlarını, rahiplerini ve Meryem oğlu Mesih'i rabler edindiler" ayetini okuyordu. Bunları işiten ve o sırada hristiyanlığa mensup bulunan Adiyy itiraz etti. Hadiseyi bizzat kendisi şöyle anlatıyor: "Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'e: "Onlar rahiplerine tapmıyorlar ki!" dedim. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Evet tapıyorlar! Rahipler helal olanı haram, haram olanı helal kıldıklarında, onlar buna itaat ediyorlar. İşte bu onlara ibadet etmektir." buyurdu. Adiyy radıyallahu anh bundan sonra müslüman olup İslama hizmet etmiştir. Allah celle celalehu şöyle buyuruyor: "Ey ademoğlu! Ben size; 'apaçık düşmanınız olan şeytana değil yalnız bana ibadet edin, dosdoğru yol budur.' diye bildirmedim mi?" Yasin, 60-61 "Allah'a hiçbir şeyi eş koşmayalım, Allah'ı bırakıp birbirimizi rabler edinmeyelim..." Ali imran, 64 "Nefsini ilah edineni gördün mü? Furkan, 43 Ve benzeri pek çok ayette geçen şeytana ibadet etmenin, insanların birbirlerini rab tanımasının, kendi nefsini ilah edinmenin, alim ve rahiplere tapmanın manası, onların karşısında diz çöküp yere kapanmak değildir. Bu şekildeki bir tapınma ne şeytana ne de insana yapılmış değildir ki, Kur'an bunu ifade etmiş olsun. Buradaki nefsini ilah edinmekten maksat; insanın bizzat kendisine ibadet etmesi olmayıp, heva ve hevesine uyarak, nefsi isteklerinin kölesi durumuna gelmesidir. Kur'an'daki "ibadet" ile "ilah ve rab edinmek" kelimelerinden maksat; Allah'ın emirlerine zıt olduğu halde din adamlarının emirlerini kabullenip bunlara uymaktır. 3- Zuhruf suresinin 26. ve 27. ayetlerinde, İbrahim aleyhisselam: "Beni yaratan hariç, sizin taptıklarınızdan uzağım." sözüyle, Allah'ın dışında ibadet edilen bütün şeylerden uzak olduğunu belirtiyor. İbrahim aleyhisselam'in, yalnız Allah'a bağlanacağını ifade etmesi, "La ilahe illallah" kelime-i şehadetinin tefsiridir. Allah-u Teala bu gerçeği aynı surenin bir sonraki ayetinde şöyle bildirmiştir: "İbrahim, ardından geleceklere bu sözü devamlı kalacak bir miras olarak bıraktı. Artık belki doğru yola dönerler." Zuhruf, 28 4- Bakara suresinin 165. ayetinde yer alan "Onları Allah'ı sevdikleri gibi severler." sözü, müşriklerin Allah'a karşı büyük bir sevgi beslediklerini gösterir. Fakat bu onların müslüman olmaları için yeterli değildir. Allah celle celalehu hakkında şöyle buyuruyor: "Onlar Cehennemden çıkacak değillerdir." Bakara, 167 Allah'tan başka varlıkları Allah kadar sevenler Cehennemin ebedi azabını hakettiklerine göre, Allah'tan başkasını Allah'tan daha fazla seven, yahut Allah'ı hiç sevmeyip yalnız başkasını sevenin hali acaba nasıl olur! 5- "Kim 'La ilahe illallah' der ve Allah'tan başka tapılanları reddederse, malı ve kanı haram olur. Onun hesabı Allah'a aittir" hadisi "La ilahe illallah"ın manasını en güzel şekilde açıklamaktadır. "La ilahe illallah"ı sırf dil ile söylemek kişinin malını ve kanını haram kılmaz. Hatta manasını bilerek yahut tasdik ederek söylese bile kabul edilmez. Ancak ve ancak manasını bilip kalbiyle ve diliyle tasdik ederek Allah'tan başka tapılanları reddeden kimsenin malı ve kanı haram olur. Bu konuda en ufacık bir tereddüt veya şüphe dahi onu bu haktan mahrum eder. Görüldüğü gibi Allah'tan başka tapılanları reddetmenin önemi açıkça ortadadır ve şüphe götüren hiçbir tarafı yoktur.
  8. Ey iman edenler! Allah'ın ve Rasulünün önüne geçmeyin. Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah işitendir bilendir. (Hucurat-1) Ey iman edenler! Eğer bir fasık size bir haber getirise onun doğruluğunu arştırın. Yoksa bilmeden bir topluluğa kötülük edersiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz. (Hucurat-6)
  9. Evet namazların dışında çok az zamanda abdestli bulunuyoruz.
  10. Selamunaleykum Kur'anı abdestli okumak tabiki daha güzeldir. Ancak tutulabilir mi konusuna gelince, abdestsiz okunabiliyorsa tutulabilir de. Çünkü bizim hürmetimiz Kur'anın lafzınadır onun yazıldığı kağıda değil. Bizler besmeleyi günün her saatinde abdestimiz olsun olmasın söyleriz. Besmele Kur'andan bir ayettir. Rasulullah (sav) efendimiz her halde iken kur'an okumuştur. İnsanlar genelde abdestsiz olarak bulundukları için kur'an ile bir türlü haşır neşir olamıyorlar. Allah'ın selamı üzerinize olsun
  11. Selamunaleykum Bu soruya cevap vermeden ben sana bir soru soracağım. Kur'an abdestsiz okunur mu? Allah'ın selamı üzerinize olsun
  12. Kim Allah'a ve Rasulüne itaat ederse, Allah onu altından ırmaklar akan cennetlere koyar. (Fetih-17) Ey iman edenler, Allah'a itaat ediniz, Rasulüne itaat ediniz ki yaptığınız amelleri boşa çıkarmayınız. (Muhammed-33) Size ayetlerimizi okuyan, sizi arındıran, size Kitap ve Hikmeti öğreten, bilmediğiniz şeyleri de size öğreten içinizden bir Peygamber gönderdik. (Bakara-151) Okur yazar olmayanlardan, kendilerine Allah'ın ayetlerini okuyan, onları arındıran, onlara Kitap ve Hikmeti öğreten bir Peygamber gönderen O'dur. Halbuki bundan önce onlar ne yapacaklarını bilemiyorlardı. O Peygamber, henüz kendilerine katılmamış olanlara da Allah'ın ayetlerini okuyan, onları arındıran, onlara Kitap ve Hikmeti öğretendir. (Cuma-2,3)
  13. Çok güzel bir konuyu temas ettiniz Allah razı olsun. Ne yazık ki toplumumuzdaki çok büyük bir hastalık bu bahsettiğiniz konu. Dostluk bilindiği gibi karşılıklı iki tarafın biribirini sevmesiyle gündeme gelen bir konudur. Bir taraf ben dostunum dese diğeri ona karşılık vermese buna dostluk denmez. Rasulullah (sav) efendimizin şu hadislerinde belirttiği gibi; Cündüp b. Abdullah (r.a) dedi ki: Rasulullah (s.a.s)' in vefatından beş gün önce şöyle dediğini duydum: «Sizden bir halilim (çok fazla sevdiğim) olmasından Allah'a sığınırım. Allah, İbrahim'i halil edindiği gibi beni de kendine halil edindi. Şayet ümmetimden birini halil edinecek olsaydım Ebu Bekir'i halil edinirdim. Sizden önceki kavimler rasullerinin kabirlerini mescid ediniyorlardı. Sakın kabirleri mescid edinmeyin. Sizi böyle yapmaktan men ederim.» (Müslim) Yukarıda belirtildiği gibi Allah dostu biz iki kişiyi biliyoruz. Bunlarıda Allah (cc) haber verdiği için biliyoruz. bunun dışındakiler biz bilemeyiz. İnsanlar Allah'ın emir ve nehiylerine uymakla onun dostluğuna talip olabilirler ancak Allah (cc) bildirmediği müddetçe bu dosluk seviyesine ulaşmaz. Allah'ın selamı üzerinize olsun.
  14. Kim Allah'a ve Rasulüne itaat ederse, Allah onu altından ırmaklar akan cennetlere koyar. (Fetih-17) Ey iman edenler, Allah'a itaat ediniz, Rasulüne itaat ediniz ki yaptığınız amelleri boşa çıkarmayınız. (Muhammed-33) Size ayetlerimizi okuyan, sizi arındıran, size Kitap ve Hikmeti öğreten, bilmediğiniz şeyleri de size öğreten içinizden bir Peygamber gönderdik. (Bakara-151) Okur yazar olmayanlardan, kendilerine Allah'ın ayetlerini okuyan, onları arındıran, onlara Kitap ve Hikmeti öğreten bir Peygamber gönderen O'dur. Halbuki bundan önce onlar ne yapacaklarını bilemiyorlardı. O Peygamber, henüz kendilerine katılmamış olanlara da Allah'ın ayetlerini okuyan, onları arındıran, onlara Kitap ve Hikmeti öğretendir. (Cuma-2,3) Yukarıdaki ayetlerden anlayacağınız gibi 1. Rasulullah (sav)'a uymak Allah'ın bir emri, 2. Ayetlerde belirtildiği gibi Rasulullah (sav) efendimize Kitaptan Hariç (yani Kur'an dan hariç) Hikmet indirildiği söyleniyor. 3. Bu Hikmet, Kur'an ve Sünnete inanan müslümanların inanışıyla Rasulullah (sav) in bize kadar ulaşan sahih hadisleridir. 4. Yine son ayette bildirilen henüz kendilerine katılmamış olanlardan kasıt onun zamanında yaşamamış daha sonra yaşayan müslümanlardır. İşte Rasulullah(sav) in döneminden sonra yaşayan müslümanlara Allah'ın ayetlerini okumak, onları arındırmak, onlara Kitap ve Hikmeti öğretmek bahsi geçen sahih hadis kitaplarında yazılan ve bize kadar ulaşan Rasulullah'ın Hikmeti yani hadisleridir. Allah'ın selamı üzerinize olsun
  15. mavikaradeniz

    İBADET

    İbadet kelimesi: İbadet kelimesini (kulluğu) kur' anda, Tevhit, akide, iman (vs) gibi ifadelerin yanında daha kapsamlı kullanırız. Çünkü, bu kelimenin mefhumu, bütün ifadeleri kapsayan çok şümullü, ve umumidir. "Ben cinleri ve insanları sadece bana ibadet etmeleri için yarattım" ; "ölüm sana gelinceye kadar Rabbine ibadet et!" "Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekleri yaradan Rabbımza kulluk (ibadet) edin; ıımulurki böylece korunmuş olursunuz" Bu ayetler ibadet kelimesine yüklenen umumiyetin delilidir. Tezahür eden bütün düşünce, kasıt, amel ve söz; her şey bunun kapsamındadır. Tevhit, iman, amel (vs) gibi esaslar ibadet kelimesinin cüz'lerindendir, Bu ayetler gösteriyorki, İbadet emrolunduğumuz her şeyi teşkil eden, kapsayan bir mefhumdur. Bu ayetlerdeki kilit noktayı teşkil eden ve mübhem olan bu kelimedir. Yani ibadet kelimesi, anlaşılması gereken çok temel bir kavramdır. Kulluk ve ibadet eş manadadır. İbadet denildiğinde isim (lügat mana) değil, müsemmada durulur. Anlatılırken müsemma anlatılır. İbadet kelimesi umumi bir kelimedir.has bir meseleyi kast etmedikçe, bizim hususileştirmemiz tahrif olur. Bu kelimenin umumi ve hususi manalarını ancak, siyak ve sibakla, veya sünnetle, veyahutta vuku bulan vakıa ile, tesbit edebiliriz. Ayetler, öncelikle umum olarak ele alınır; hususileştirmek içinde muhassis bir nas gerekir, bu manaları bilmek, bizim için dinleme konuşma ve okuma tekniği kazandırır. Tefsirde de malzeme olur. Bazen umumi bir ifadeden hususi bir mana çıkar. "Ancak sana ibadet eder ve ancak senden yardım dileriz" Bu ayetteki ifade umumi olmasına rağmen mana hususidir, "yardım dileme" ibadetten bir cüz'dür. Bazen de, hususi bir ifadeden umumi bir mana çıkar, "onlar Allah 'tan gayrına ibadet ediyorlar" bu ifade her ne kadar hususi olasada mana umumidir. Çünkü bu ayet arap müşriklerine inmiştir. Bu ayette geçen ifade de ibadet kelimesi umumi olmasına rağmen kast edilen o' toplumun iki müskilatı idi. Arap toplumu nün müskilatı, şefaat ve aracı edinmeleri idi. Keza, kur'anda, kilit noktayı teşkil eden, Namaz, Hikmet, Vahiy'(v.s.) gibi, kelime ve kavramların umumi ve hususi manaları vardır. Yani, bir kelime, bir yerde geçtiği mana üzeri her yerde kullanılmaz. (ör) Hikmet, vahye dayalı, sünnettin müteradifi olan hususi manada bir kelimedir, "Allah' hikmeti dilediğine verir; her kime de hikmet veri ise, ona pek çok hayır verir' diyerek manayı umumileştirir. Birinci manada bu kelime hususi oturak ele alınırsa, tahrif gündeme gelir. Bu ayetteki hikmet kelimesi = vahiy' olarak anlaşılamaz. Buradaki hikmet kelimesi, ilim mansındadır. Rasulullah (s.a.v.) ibni Abbasa yaptığı duada, 'Allah 'im ona hikmeti öğret" derken, bu manada kullanılmıştır. Bir kelime, kur'anı kerimde, hangi manada, nerede, nasıl geçtiği incelenmasi gerekir. namaz kelimeside dua anlamıyla karıştırılır. Namaz, tekbirden selama kadar olan bir ibadetin ismidir. Bu ismin geçtiği her yerde bu manayı vermek büyük bir hata olur. Çünkü, diğer ayette,Allah' ve melekleri peygambere dua ederler, "derken burada kast edilen lügat mana, yani dua dır. Kur'anda her hangi bir kelime, bir yerde geçtiği mana üzeri her yerde kullanılmaz: ancak, siyak ve sibak, veya muhatabı olduğu toplum, veyahut, sünnet ile açıklanır; mana verilir. Kur'anda geçen herhangi bir kelime nin, mecazmı, kinayemi, çok iyi bilinmesi gerekir.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.