Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

faruk.nur

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    24
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • Lider Olduğu Günler

    1

faruk.nur son kazandığı tarih 20 Ocak 2015

faruk.nur en çok beğeni kazanandı!

Diğer Bilgiler

  • Website URL
    http://faruknur.blogspot.com
  • ICQ
    0

faruk.nur - Başarıları

Araştırmacı

Araştırmacı (4/14)

  • İlk İleti
  • Ortak Nadir
  • Birinci Hafta Tamamlandı
  • Bir Ay Sonra
  • Bir Yıl İçinde

Son Rozetler

1

İçerik İtibarınız

  1. faruk.nur

    ALLAH

    *Soru:Mucize,keramet ve sihrin aslı nedir?Deccal ve Mehdi kimdir?Harut ve Marut kimdir?Hz.İsa peygamber ahirzamanda gelecekmidir? Cevap:Bir zaman iki ayna var imiş,her iki aynada yüzlerini gökteki güneşe çevirmiş. Aynalarda akseden,tecelli eden güneşi, her iki aynada insanlara çevirdiğinde;insanların gözlerini kamaştırmışlar. Aynalardan biri;ben insanların gözlerini kamaştırdım diye;kibirlenmiş ve kendisinde bir şeyler olduğunu, tevehhüm, zan etmiş. Diğer ayna ise mütevazı bir şekilde,aslında kendisinde bizatihi bir şey olmadığını, gökteki güneş olmasa bir hiç olduğunu, önceki aynaya söylemiş. İşte gururlu ayna, sihir,fal ve büyü gibi menfi ve zararlı ilimler ile ilgilenip insanlara zarar veren ve insanları kendisinin etkilediğini ve her şeyi bildiğini zanneden ve sihir yapan ve nazar veren, şeytan ve deccal gibidir. Ama mütevazı ayna ise mucize ve kerametin asıl sahibinin Allah olduğunu bilen,güzel, fenni,müspet,dünyevi ve uhrevi faydalı ilimler ile ilgilenip insanlara faydalı olan bilge kişidir. Mesela;Hz.Musa”nın asası ile denizin ikiye ayrılması ,Hz.İsa”nın; Allah”ın izni ile ölüleri diriltmesi, Hz.Muhammed”in bir işareti ile, gökteki Kamerin yani ay”ın ikiye bölünmesi hadiseleri birer mucize olup, bunlar Allah”ın iradesi ve kudreti ile olmuş.Hiçbir zaman,hiçbir peygamber; gösterdiği ve mazhar olduğu mucize ile övünmemiş, sadece insanlara ve cinlere; peygamber olduklarını kanıtlamak ve ikna etmek için mucize göstermek zorunda kalmışlardır. Gıbta edilecek kişi gökteki güneşin ısı ve ışığına mazhar olan kendisini güneş zannetmeyen ama güneşi gösteren,bir ayna olduğunu unutmayan kişidir.Bu aynaların en güzelleri peygamberlere aittir.En kötüleri ise şeytan ve deccal gibilere aittir. Şeytan ve deccal gibi kötü kişilerin şerrinden Allah”a sığınmak gerektir.Çünkü insanları ve insanlığı tesirleri altına almakta ve aldatmakta, insanlığın ve medeniyetin gizlice ve sinsice mahvına sebep olmaktadırlar. Mesela;deccal sihir ve manyetizma ile insanları etkileyecek,ilmi kötüye ve nefsine kullanıp insanlara zulmedecek,İlahi kanunları kaldırmaya çalışıp; kusurlu bir ayna iken;kendisini güneş zan edip;İlahlığını ilan edecek;can verir iken;hakikati anlayacak ama imanını kurtaramayacaktır. Her zaman;fikri hür,vicdanı hür, gerçekçi ve gerçeklere açık olunuz. Körü körüne bir şeye veya kişiye bağlanmayınız,aklınızı çalıştırınız.Yani kula, kul olmayınız.Doğruyu,alınız;yanlışı ve batılı atınız.İfrat ve tefritten sakınınız. Mesela; dinsizlik ve dini taassup gibi. Dini taassup;Kuran-ı Kerimin ve dinin; cahil kişilerce yanlış bilinmesi ve bu nedenle,insanların; dinden soğuması ve dine düşman olması demektir.Dinsizlik ise; dindarlara ve dine; Hak ve hakikatlere, düşman olmak demektir. Mesela;matbaa’ya günah demenin ne akıl ile nede din ile bir alakası olamaz. Din;müsbet ilme, bilimselliğe,bilime ve teknolojiye değil;aklını çalıştırmayan akılsızlara karşıdır. Deccal;müsrif , münafık, sahir ve çok şerli birisidir.Elide deliktir;yani çok müsriftir.İsrafı teşvik ederek, insanlardaki hırs ve açgözlülüğünü uyandırarak insanların o zayıf damarlarını tutup kendine musahhar edip; milli serveti heba eder,hem dini kullanır;hemde dinin ahkamlarını sinsice kaldırmaya çalışır.Aziz milletini arkadan hançerler. İktisat etmeyen,israf eden onun ağına düşer.Hem bir gözüde kördür,yani akibeti ve ahireti; görmez ve inanmaz. Münafık olduğu için;insanlar Allah”a inandığını zanneder.Deccal; insanlığın maddi ve manevi bağlarını bozarak, nefisleri başıboş bırakarak; anarşistliğe meydan açar.O vakit insanlar gayet şiddetli bir istibdattan başka zapt altına alınamazlar.Deccal;cesur orduların ve faal milletin kuvvetiyle vukua gelen terakkiyat, iyi ve olumlu şeyleri de haksız olarak kendisine mal eder. Deccale itaat etmeyen şehid olur, istemeyerek itaat eden kafir olmaz, belki günahkar da olmaz. Dikkat ediniz!Her asırda ve her millet de;mehdi ve deccal; misal kişiler çıkar. Bütün insanlar ve milletler çetin bir imtihana tabidir ve tarih tekerrür eder. Hem isimleri de lazım değildir;hem de imtihan sırrını bozmamak gerektir. Kurduğunuz beynelminel, gizli,yasa dışı veya zahiren yasal ve masum gözüken hain örgütleriniz ve deccal misal; üyeleriniz ve reisleriniz ve başkanlarınız; sahte, süslü, kanlı rejimleriniz ile; Dünyayı soyup, ülkeleri ve devletleri parçalayıp, insanları köleleştirip, milli servetleri ülke dışına kaçırıp, zenginlik ve refah ve emniyet içinde yüzdüğünüzü ve dünyayı kendinizin yönettiğinizi mi zannediyorsun!Hem sizin kimler olduğunuzu insanların bilmediklerini mi zannediyorsunuz! Yoksa siz insanları çok saf ve akılsız mı zannediyorsunuz! Harut ve Marut;insanlara sihir öğreten,sihri öğretmeden önce de sihir yapan kişiye imanının gideceğini ve imtihanı kaybedeceğini ve cehennemden hiç çıkamayacağını önceden ihtar eden iki varlıktır. Hem bilir misiniz ki;şeytan her gün insanlara sihir yapmaktadır.Sihirden ancak; Allah”ın emir ve yasaklarına uyarak; korunabilirsiniz. Sakın sakın;Allah”a isyan etmeyiniz.Çünkü sizin gerçek dostunuz, Allah”dır. Gerçek düşmanlarınız ise;sizi Allah”a isyan ettiren; şeytan ve deccal ve onların zalim düzenleri, kanunları ve mensublarının zulümleridir.Sakın yanlış anlama, her; “kanun ve düzen;yetkili ve görevli kişi veya kurum” kötü değildir. Hem mehdi; Kuran-ı Kerim”in bir talebesi ve Hadimi olsa gerektir.Herkes mehdinin kim olduğunu bilmeyecek; zamanının en Bedii”si yani Zeki”si olacak, kabri de gizli kalacaktır. Hem Hz.İsa peygamber,yani Mesih; öldürülmüşte değildir.Hem ahirzamanda tekrar gelecektir.Hem çarmıha gerilen de bir rivayete göre; Hz.İsa peygamber değildir.Hem annesi Hz.Meryem; Allah”ın bir mucizesi olarak;Hz.İsa peygamberi doğurmuş. Kundakda iken;konuşmaya başlamıştır. Dersen ki; babasız çocuk olmaz?Biz de;”hem anasız hem babasız;Hz.Adem babamız, Hz.Havva anamız olur ise;mantıken babasız çocuk, evleviyetle,haydi haydi olur” deriz. Sakın yanlış anlama;Hz.İsa peygamber yeni; bir din ve kitap ile gelmiyecek, başta; Hz.Muhammed peygamber ve Kuran-ı Kerim ile; kendinden önceki tüm peygamber ve orijinal kitapları teyid ve tasdik etmek için gelecek; deccalin; Uluhiyeti inkar mesleğini öldürecek; gizli ve hain örgütünü ve kurduğu zalim düzenini dağıtıp; dünyaya adalet ve huzur getirecektir.Hem herkes Hz.İsa peygamberi tanımıyacak. Yani imtihan sırrı hiçbirzaman bozulmayacak, hayat ve imtihan devam edecek. İlahlık taslayanlar ise herzaman olduğu gibi yerin dibine geçirilecektir. Dinsiz bir millet yaşayamaz.Sadece manevi veya sadece maddi kanat ile de uçamazsınız. Hem maddi,hem de manevi kanat ile ve birbirleriyle orantılı ve ahenkli olmak şartıyla uçabilirsiniz.Bu kural;devletler içinde, geçerlidir. Malın; kırkta bir zekatı olduğu gibi, ilmin ve kuvvetinde bir zekatı vardır.Bilen ile bilmeyen bir değildir.İlim mümin”in yitiğidir, nerede olursa alır.İlim Çin”de de olsa alınız. Hayatta, en hakiki mürşid ilimdir. Faydalı tüm ilimlerden istifade ediniz, ettiriniz. Beşikten mezara kadar faydalı ilim öğreniniz.Siz de;şimdi öğrendiğiniz bu bilgileri; başkaları ile paylaşınız.Bilgiyi; mezara kendiniz ile birlikte gömmeyiniz.Hem mesul olursunuz. Hey soytarı;gaybtan,gelecekten haber veriyorum,ruhlar ile konuşuyorum, cennetten parsel satıyorum,sizlere şefaatçi olacağım diyen sahtekar;insanları kandırmayı ve paralarını çarpmayı ve dini kullanmayı ve alalemin ırz ve namusuna göz dikmeyi bırak. Hey evliya olmak isteyen kardeş; bir iman hakikatının inkişafı;binler keşf ve kerametten daha üstündür.Hem keramet;Allah”ın mevcudatı üzerindeki acaip tasarrufatını hakkalyakin yaşamak; yani kendi ruh aynanda güneşe mahzar olmak demektir.Yoksa kendini güneş zannetmek demek değildir. Hem; havada uçmak veya su üzerinde yürümek; evliyalık merdiveninin birinci basamağıdır. Yoksa sen; bir iki harf öğrenmek ile kendini öğretmen mi zanediyorsun! Okuyunuz,okutunuz.Ne demiş Yunus Emre,’İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir, sen kendini bilmez isen ilim nice okumaktır.’ Soru:Küresel ısınmaya karşı ne yapmalı? Cevap:Aşırı tüketime son verip.Dünyadaki kısıtlı kaynaklar; dikkatli ve israf etmeden kullanılarak sizden sonraki nesillere güzel bir ortam hazırlanmalıdır. Atmosferdeki carbondioksit miktarı ve oranı ancak ormanlar korunarak ve genişletilerek azaltılabilir.Ağaçlar; kağıt üretmek için kesilmemeli e-devlet, e-kitap,e-okul vs.sistemine geçilerek kağıt tüketimi en aza indirilmeli.Tüm bacalara filtre takılmalı,toplu taşıma yaygınlaştırılmalı,petrol ile çalışan araçlardan ziyade; elektrik,hidrojen, doğal veya sıvılaştırılmış gaz sistemi ile çalışan, atmosferi daha az kirleten araçlar ve enerji tasarruflu lambalar tercih edilmeli;güneş,rüzgar,su,hidrojen,bor,nükleer vs.enerji kaynaklarından azami istifade edilmeli;fakat gerekli tedbirler de alınmalıdır. Soru:Milyarlarca cep telefonu konuşmaları nasıl havada karışmadan alıcıya ulaşmaktadır? Cevap:Her bir hava zerresi;Allah”ın bir mucizesi olup;milyarlarca ses ve resim her bir hava zerresine nakşedilebilmektedir.Yani her bir hava zerresi bir hardisk,bir hafıza, bir nakil aracı görevi yapmakta; ses, ısı, ışık ve resmi iletebilmektedir.Aynı bakır bir telin; elektriği ilettiği gibi.Zeki bazı ilim adamları şimdi;geçmiş asırlardaki sesleri yakalamaya çalışmaktadır! Soru:Uzay boş iken;Güneşin ısı ve ışığı dünyaya nasıl gelmektedir? Cevap:Uzay; heyula isminde,atomdan daha küçük bir madde ile kaplıdır ve bu madde vasıtasıyla güneşin ısı ve ışığı taşınmaktadır.Yani uzayda boşluk yoktur. *Soru:Kıyamet ne zaman kopacak?Dabbet-ül arz nedir?Yecüc ve Mecüc nedir? Cevap:Kıyamet sen öldüğün vakit kopacak.Eğer bu soru ile; kainatın kıyametini kastetmiştim diyorsan; elbetteki bir gün onunda kıyameti kopacak.Hem “ben öldükten sonra isterse Tufan olsun bana ne” diyen sen değilmisin. Hem kendi ecelin ile birlikte kıyametin vakt-i zamanını bilmek; hayatı sana zehir eder. Ecelin gizli kalmasının bir hikmeti de bu olsa gerektir. Hey şeytan; ne bu telaş ve korku; yoksa kıyametin yaklaştığını mı hissettin! Yoksa Ademoğlunun tüm nükleer füzeleri fırlatacağından mı korkuyorsun! Yoksa teleskoplar ile yıldızlara bakıp;bir kuyruklu yıldızın;yaşlı dünyamıza ne zaman çarpacağını,dünyanın dönüş yönünü tersine çevirip; güneşin sanki batıdan doğmasına sebep olacağının hesabını mı yapıyorsun! Farzedelim ki; 120 sene sonra; şu kainatında kıyameti kopacak. Şu anda yaşlı dünyamızda misafir olan altı milyar kusur insanın; ekseriyeti o vakit kabirlerinde olacaklardır.Kıyamete yetişenler bizzat,daha önce vefat etmiş ruhlar ise; kabirlerinden o dehşetli anı herkes bir manada görecek ve yaşayacaktır.Evet evet;ehl-i cehennem “keşke toprak olsaydık”diyeceklerdir. Dabbet-ül arz; aıds mikrobu gibi,insanların azgınlıkları neticesinde toplu ölümlere sebeb olacak bir müsibettir.Aynen ölü bir cesedi yiyen kurtcuklar gibi. Yecüc ve Mecüc ise;insanlık aleminin ve medeniyetin mahvına çalışan ve dünyada fesat,anarşi ve savaş çıkaran insi bir guruptur.Hem bu gurubun mensubları her milletten olabilir.Bu gurup çekirge sürüsü gibi;vakti geldiğinde dünyanın muhtelif yerlerinde tarih sahnesine çıkarlar ve dünyayı zirüzeber ederler. *Soru:Allah”ın benim namazıma ne ihtiyacı var? “Lailaheillallah” ne demektir? Her şey nasıl Allah”ı zikredebilir? Askerlik ve savaş ile ilgili bilgi verirmisin! Cevap:Bir kişinin, Allah”ın benim namazıma ihtiyacı yoktur, demesi; hasta birisinin, doktora“ey doktor senin ilaca ne ihtiyacın var demesine benzer ki, Allah”ın bizim beş vakit namazımıza ve zikrimize elbetteki ihtiyacı yoktur,bizim namaza ve zikre evleviyetle ihtiyacımız vardır.Hem namaz dinin direği,müminin miracıdır.Hem namazı dosdoğru ihlaslı ve usulüne göre kılmak gerektir.Hem; Allah emrettiği için namaz kılınır. Hem gösteriş olsun veya bir menfaat elde etmek içinde kılınmaz.Hem; birinin şerrinden korkup namaz kılmamakta olmaz. Hem namazı; namertlere kızıp, terk etmek de olmaz. Bedenin havaya,suya,gıdaya ve ısıya ihtiyacı olduğu gibi, ruhunda manevi gıdaya ihtiyacı vardır ki o gıdalardan en önemlisi ve bir tanesi;namaz ve zikirlerin en güzeli olan, “Allah”tan başka İlah yoktur” demek olan ve muhabbetullaha vesile olan,kelime-i Tevhidtir.Yani “La ilaheillallah” kelimesidir. Her zaman az;yemek,konuşmak,uyumak;yani,her zaman;helal lokma yemek, hikmetli konuşmak,fazla uyumamak ve daima “La ilaheillallah” diyerek,zikr ederek;Latife-i Rabbaniyeyi çalıştırıp,ruhu ala-i illiyyine uçurmak,kainata meydan okuyacak cesareti benliğinizde hissetmek,Allah”tan korkmak ,her şeyin Allah”ın tasarrufunda olduğunu, ilmel yakin bilmek,aynel yakin görmek ve hakkal yakin yaşamak, muhabbetullahın verdiği; o manevi zevk ile huzur bulup, mutmain olmak ve mutluluktan uçmak; bir ayna olduğunu ve Allah”a muhtaç olduğunu da unutmamak gerektir. Ey esrarkeş kardeş; sıhhatine ve cebine hiç zararı olmayan ve seni mutluluğun zirvesine uçuracak;selametli, “Muhabbetullah” gibi bir iksir var iken; niçin kendine zulmeder ve altın vuruş yapıp aileni ve sevdiklerini üzersin! Ayrıca;Allah”ın Kitabı olan Kuran”ı çok okumak ve özellikle kendi asrınıza hitap eden, lafzı ve özellikle manevi tefsirleri iyi tetkik etmek, doğru anlamak ve ihlas ile amel etmek ve huşu içinde namaz kılıp, huzur ve emniyet bulmak,ruhen bir manada miraca çıkmak, dünyanın ağır yükünü her beş vakitte yere koyup, güzel bir nefes almaktır.Hem Kuran-ı Kerim”i sadece okumak,dinlemek; manasını anlamasanız bile insana huzur verir, aynen; ilacın terkibini ve formülünü bilmeseniz bile şifaya vesile olduğu gibi. Ama; gerçek, doğru ve hakiki manasını bilmek, yasaklara tam uymak ve emirleri ise; ihlas ile uygulamak gerektir. İnsanlar her nefes verişte bilmeden,gayri ihtiyari “Hu” derler.Hu ,Allah demektir.Hem vahşi kurtların Allah”ı nasıl Ululadıklarına; Kargaların nasıl “Hak,Hak,Hak” dediklerine dikkat et. Aslında her şey kendi lisanı ile Allah”ı anmaktadır. İnsanın bu dünyaya gelmesinin ve gönderilmesinin sebebi ve hikmeti; Allah”ı tanımak, O”na dua,sena ve ibadet etmek; kendi nefsine ve mahlukata ise;daima şefkat ve yardım etmektir. Sadece Allah”a secde etmek;ama mahlukata ise hiçbir zaman secde etmemek ve başı daima dik tutmaktır ki;buna İzzet denir. Allah”a diklenmeye ise enaniyet denir ki;bu kibirdir ;her şeyi bildiğini ve her şeyden üstün olduğunu zanneden şeytan; ise bu yüzden huzur-u Hak divanından; Haklı ve geçerli bir neden ile kovulmuştur. Mesela;bir askerin; komutanına diklenmesi gibi.Komutanın emirlerine; hiçbir zaman diklenmemek ve olumsuz karşılık vermemek gerektir. Komutan; ”hiçbir zaman gayri ahlaki emirler vermez, askerini küçük düşürmez, rencide etmez veya suiniyetli olarak askerinin hayatını tehlikeye atmaz”;bilakis, emre itaat edip etmediğini öğrenmek ister. Hem iyi bir komutan; ordusunu ve askerini; ezmez ve ezdirmez ve daima onu korur. Hem seni savaş düzenine göre eğitir. Mesela;sürünmeyi usulüne göre iyi öğrenmek; savaşta hayatını kurtaracaktır. Hem askerlikte küskünlük ve düşmanlık olmaz. Hem savaşta; komutanın bütün emirlerini dinlemek ve mutlak itaat etmek gerektir. Mesela;Uhud savaşında Hz.Muhammed peygamber emir verdiği ve sıkı sıkıya tenbihlediği halde; askerler bulundukları mevzileri terk etmişler, savaş kazanmış iken; birden savaş aleyhe dönmüştür. Sakın yanlış anlama;gayri ahlaki emir veren,kasten ve suiniyetli olarak;askerini küçük düşüren,rencide eden ve hayatını tehlikeye atan, ekmeğini yediği; ocağa, milletine, vatanına,mukaddesata hainlik eden kişi değil komutan;insan bile olamaz.Bu haini; kanunlar dairesinde; hemen cezasını infaz etmek gerektir. Hey asker; Aziz milletini koruyarak ve kollayarak ona hizmet et.Herzaman;o Aziz milletini kendinden üstün bil. Sakın sakın;o silahını Aziz milletine çevirme. Nöbette iken uyuma. Hem dahili ve harici,düşmana da acıma;ama haddi de aşma. Hem asker ocağı,Peygamber ocağıdır. Hem o ocakta enaniyet olmaz ve olamaz. Hem askerin postallarının bile uygun adımda; Allah”ı “Rab,Rab,Rab” diye zikrettiğine de dikkat et.Hem Allah”ın; şehitlerden, meleklerden vs.oluşan gizli bir ordusu olduğunu da unutma.Mesela; Kabe-i Muazzamayı yani Beytullahı yıkmaya gelen, Ebrehenin filli ordusunu; sadece ve yalnızca Ebabil kuşlarının attıkları küçücük taşların bir mermi gibi tesiri ile perişan olduklarını da bil. Evet evet; en büyük savaşın;evvelemirde,nefsiniz ve şeytanınız ile olan; imanı kazanmak veya kaybetmek, savaşı olduğunu da unutmayınız. Şayet size saldırı olursa da;meşru mudafa hakkınız kullanarak kendinizi savunun ve onlarla savaşın. Bunun içinde hazırlıklı,tedarikli ve tedbirli olun. Kendinize ait,caydırıcı ve etkili silahınızı; cesur ve techizatlı ordunuzu; dolu bir hazinenizi ve akıllı yöneticilerinizi bilen düşman;size saldırmak için kara kara düşünecektir. Hem;savaşa mani olmak;savaşmaktan daha akıllıca bir iş olsa gerektir. Evet evet;hem askerlikten kaçıyor,sağlam iken çürük rapor alıyorsun,babam zengin nasıl olsa bir çaresini bulur, diyorsun.Harp çıktığında ise; “ düşman ailemi dağa kaldırdı”diye dövünüp duruyor ve “bu nasıl kader” diye; Allah”a, isyan ediyorsun. Heyhat yanılıyorsun;hem kaderi de yanlış anlıyorsun.Hz. Peygamberin; niçin ve kimler ile niye savaştığını bilmiyormusun!Yoksa Kuran-ı Kerimi;tam okumuyormusun, yoksa yanlışmı anlıyorsun,yoksa işine gelmediği ayetleri görmemezlikten mi geliyorsun! Hey hain;yoksa bu dini ılımlaştırmaya mı çalışıyorsun! Evet evet;bu din, Hz.Ebubekir gibi zengin ve sıddık;Hz.Ömer gibi sert ve Adil; Hz.Osman gibi Halim ve Nurani;Hz.Ali gibi Alim ve civanmert bir dindir.Hem bütün peygamberlerin Rabbi”de Allah”tır.Hem bütün peygamberler aynı davayı savunmuşlardır.Evet evet;ey insanlar ve cinler siz de ;aynı davayı savunmak için ittifak ediniz.Ortak düşmanınız olan İblis”e karşı birlik olunuz.Şeytanın; dünyada ki zalim düzenini,hilebaz oyununu, feleği tersine döndüren çarkını ve sihirini bozunuz.Şeytana savaş açınız.Sürü ve ordu misali olunuz;sürüden de ayrılmayınız. Ama koyun sürüsü gibi de olmayınız;kurt sürüsü gibi; o hain şeytanı gördüğunuz yerde parçalayınız ve ona hiç acımayınız. Evet evet;o kurt sürüsünün lideri ;kahraman yiğit Allah”ın bir fedaisi olsa gerektir. Hem o ordu da şanlı bir ordudur.Sakın yanlış anlama bu bir temsildir.Hem;kendi milletini ve ırkını,diğer milletlerden üstün gören ve küçümseyen;menfi milliyetçilik de doğru değildir. İkinci dünya savaşı da buna en güzel misaldir. Hey saf arkadaş;tahta ve komik silahlar ile;devlet kurmaya, yıkmaya ve savaşmaya veya fıtrata, Adetullaha,akla ters; beşeri ve şeytani fikirler ve hülyalar peşinde de koşma.Anne,babanın hayat tecrübelerinden faydalan. Onların velev ki ümmi olması seni yanıltmasın. Hem hayat tecrübesi; sadece okuyarak değil; yaşanarak da kazanılır.Hem Hz.Peygamberin de ümmi çoban olduğunu da unutma.Hem ilim; kesbi yani okuyarak olduğu gibi;Vehbi yani Allah vergisi ile de olur.Hem büyüklerin nasihatlerini dinlemek;seni onların genç iken düştükleri hatalara düşmemene ve daima yükselmene vesile olur. Sakın sakın; böyle gelmiş böyle gidecek diye karamsar da olma. Savaş sanatını da; peygamber ocağında iyi öğren. Savaş Haklı bir nedene dayanmalı ve son çare olmalıdır. Biz;Hz.İsa peygamber gibi;bir yanağımıza vurana;öbür yanağımızı göstertmeyiz. Belki iyiniyetimizden bir defa aldatılabiliriz ama ikincisine de asla müsaade etmeyiz. Hem; harbin hile olduğunu da unutma.Mesela; tarihte zeki bir komutan;az bir ordusu var iken;atlarının arkasına ağaç kütüğü bağlatarak, büyük bir toz bulutu oluşturmuş.Düşman ise;uzaktan çok büyük bir ordunun gelmekte olduğunu zan edip, korkup kaçmıştır. İlm-i nücum sahibi Hz.İdris peygamber ile Sahabilerden Hz.Halid bin Velid”in niçin savaşlarda hiç yenilmediklerini de tarih kitaplarından öğren.Hey asker; yolun açık,gazan mubarek olsun.Evet evet;ne demiş kahraman Mehmet Akif; ”Korkma; sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak.” Evet evet;”ya İstiklal;ya ölüm”.Yani şeytanın kölelik ve zalim düzenine savaş açmak ve şeytana ölüm demektir; yoksa siz ölün;şeytan yaşasın demek değildir.Hem;gerek şeytana karşı; gerekse haklı bir savaşta ölenlere de ölü demeyiniz;onlar hayattadır ama siz anlayamazsınız. Evet evet;çift kanatlı olmalı;yani hem maddi hemde manevi makam sahibi olmalı;yani aynı zamanda hem bir meraşal,hem bir kutb-u Azam olmalı. *Soru:Hayat kaç tabakadır? Cevab:Hayat; beş tabakadır.Birinci tabaka;şu anda yaşayan insanlara aittir. İkinci tabakada; Hz.Hızır ve Hz.İlyas peygamber.Ücüncü tabakada, Hz.İdris ve Hz.İsa paygamber.Dördüncü tabakada, şehitler. Beşinci tabakada ise vefat etmiş ruhlar vardır. Hem Hz.İdris peygamber;cennettedir ve vefat etmişde değildir. Hem Hz.İsa peygamber öldürülmüşte değildir. Hem Hz.Hızır hayattadır; içimizde dolaşmaktadır. Hem şehidler; öldüklerini bilmezler ve güzel bir hayatları vardır. *Soru:Acaba; cennetlik miyim; yoksa cehennemlik miyim? Cevap:İnsanlar korku ile ümit arasında olmalı. Acaba cennetlik miyim, yoksa cehennemlik miyim sorusunu ve Levh-i Mahfuzu merak etmek onu okumaya çalışmak yerine, en kötü ihtimali göz önüne alarak, tedbirimizi almak; daha akıllıca bir iş olsa gerektir. Anneniz ve babanız sizi sırtından indirip haydi hayata ve çalışmaya ve üretmeye dediklerin de; onlara düşman olmayınız ve yaşlandıklarında onlara “of” bile demeyiniz. Hiçbir ebeveyn, yani anne ve baba; çocuğunu ateşe atmaz.Ancak, o hayırsız evlat ;anne veya babasını,kasten öldürerek;cehennemi Hak eder. Halbuki;anne ve babası; daha küçücükken kendisini şefkatle büyütmüş, her şeyden esirgemiş idi. İşte;”Bismillahirrahmanirrahim”in bir manasıda budur. Çocuklarınıza güzel isimler koyunuz. Onları güzel bir şekilde terbiye ediniz ve yaşadığınız zamana göre güzelce yetiştiriniz.Evlenme çağına geldiğinde ise evlendiriniz. Ne ekerseniz;onu biçersiniz.Herkes ancak; çalıştığının karşılığını alacaktır.Çalışınız, üretiniz,yiyiniz,yediriniz,kalp kırmayınız,veren el olunuz, israftan kaçınınız. Çocuklarınızı ve rahimlerdeki ceninleri de rızk endişesi ile öldürmeyiniz. Yoksa;ahired de o masum çocuklar, sizden ve iştirakçilerinizden; davacı olacaklardır.Hüküm ve hükmün dayanağı olan kanun; adil olmalıdır. Dikkat ediniz; kanun ve hüküm adil olmaz ise;bundan zarar görenler Hakkını bu dünyada alamasa bile ahirette mutlaka haksızlığa ve zarara sebep olanlardan mutlaka alacaktır. Evet evet;Hz.Yusuf peygamber, İmam-ı Azam gibi; haksızlığa ve iftiraya uğramış bu nedenle; haps olmuş ve işkenceye maruz kalmış kişilere müjdeler olsun. Ey masumlar,biçareler, mahsunlar,garipler,fakirler ve hakkı gasp edilenler: sakın zalim zenginliği ve izzetiyle;masum ise fakirliği ve zilletiyle bu dünyadan göçüp gitti diye üzülmeyiniz ve Allah”a isyan etmeyiniz.Velev ki; Hakkınızı bazı nedenlerden dolayı bu dünyada tam alamasanız bile; sizlerin hakkınız zayi edilmeyecek,bir mahkeme-i kübrada, sonunda;Hakim,Hakem,Adil olan Allah; sizin hakkınızı zalimden alıp size geri verecektir.Ahired de;mal, mülk, para, iltimas, kariyer, rütbe, unvan, soy, sop vb.geçmediği için; ya zalimin sevapları size verilecek veya sizin günahlarınız zalime yüklenecektir. Cennette huzur ve güven ve zenginlik içinde; bir daha ölmemek üzere,ebedi yaşayacak; her istediğinizi yapacak,her dilediğiniz melekler tarafından yerine getirilecek.Ruyetullah”a mahzar olup,cenneti unutup,kendinizden geçeceksiniz. Yunus Emre”nin dediği gibi;”cennet cennet dedikleri birkaç gılman ile birkaç huri. İsteyene ver onları;bana Seni gerek Seni.” *Soru: Ruh nedir,nefis nedir?Ben;neyim?Ölümün hakikatı nedir? Cevap:İnsan;ruh ve bedenin,madde ve mananın arkadaşlığı. Şoförü olan bir araba,kaptanı olan bir gemi, efendisi olan bir saray misalidir.Ruh insanın aslıdır,kendisidir. Mahiyeti; göz,kulak, kalb,sır, akıl, irade, sorumluluk sahibi, ölümsüz,nurani,hayat ve şuur sahibi; bir kanun-u emridir. Mesela; Yerçekimi kanunu gibi.Ama yerçekimi kanununun yukarda belirtilen vasıfları yoktur. Ruh”un; dünyadaki işleri yapabilmesi için; evi,sarayı,bineği mahiyetinde olan bedene ihtiyacı vardır.Ruh; beden sarayının efendisidir. Nefs ise; bu sarayın bekçisidir,hizmetçisidir.Bedendeki kuvve-i şehvet ve gadabiyet merkezidir. Mesela;kandaki alyuvarların vücuda gelen besinleri alması, akyuvarlar ise zararlı mikropları öldürmesi gibi;beden sarayın bekçisi olan nefsin vazifesi de; bedeni korumak ve bedenin levazımatını tedarik etmek ve efendisi olan Ruh”a hizmet etmektir. Bedene helal rızk vermek; içki ve uyuşturucu gibi haram ve sigara gibi zararlı maddeler almamak gerektir. Nefsi; kullanmak,korumak, dizginlemek, terbiye etmek gerektir.Yoksa bineğiniz olan nefsi öldürmek hem akıl karı değildir. Hemde intihar demek olur ki, kesinlikle yasaktır.Nefsin dizginleri,daima ruhun elinde olmalı,gerektiğinde çekmeli, gerektiğinde gevşetmeli,ama hiçbir zaman dizgini bırakmamalıdır. Akıl ise; Ruh”un müsteşarı yani akıl hocası,yol gösteren bir deniz feneridir. Vicdan ise verilen kararların temyiz merciidir. Kuran-ı Kerim ise, manevi bir güneş,hakiki bir mürşid, bitmez ve tükenmez bir bilgi hazinesi,ruhların; gıdası, rehberi,rotası; Allah”ın,şaşmaz ve şaşırtmaz,sönmez ve söndürülemez Kelamı ve Nur”udur Ruh ise; beden gemisinin kaptanıdır.Mesela bir ülke düşünelim.Ruh o ülkenin reis-i cumhuru, akıl veziri ,nefs ise kuvve-i gadabiye olan ordusu ve kuvve-i şeheviyesi olan hazinesidir. Bir ülke; hazinesi dolu,ordusu güçlü ve yöneticileri akıllı ise; ilelebed payidar kalabilir.Ruh; katiyyen Baki”dir,yani ölümsüzdür. Fakat bu Baki”lik bizatihi değil;Allah, öyle takdir ettiği ve istediği içindir.Hem Allah; Ahir olduğu için;kıyamette bir vakit mahlukat yokluğa gidecek isede;Allah mahlukatını; yeniden ama bir daha hiç ölmiyecek bir biçimde tekrardan yaratacak; ölümü ise öldürecektir. Ey insanlar ve cinler; baki bir aleme gideceksiniz, o halde hazırlıklı olun. Ölüm, ruhun bedenden ayrılması; daha önce vefat etmiş olan sevgili anne ve babanızın ve çocuklarınızın ve sevgilinizin ve sevdiklerinizin yanına gitmektir. Mesela ;bir şoför nasıl aracından inince araba hiçbir işe yaramaz ise, ruh”ta beden aracından inince, beden hiçbir işe yaramaz.Kabre konan bedendir. ***Sen ise; ruh”sun.Sen bu beden sarayının Aziz bir Sultanı,bu kainat sarayının; nazenin, nazlı,güzel bir gülüsün.*** Mesela;rüyanızda o korkuyu veya o sevinci hisseden,manevi kalp gözünüz ile çok şeyleri gören sizsiniz. Şayet siz beden; olsa idiniz gözleriniz uykuda kapalı hiçbir şey görememeniz ve yeriniz sabit olduğundan, hiçbir şey yapamamanız ve hiçbir yere gidememeniz gerekirdi.Ruh bedenden ayrılınca; berzah alemine gitmektedir. Ölüm yokluk ve hiçlik değildir.Kim yok olmak ister ki,Ezeli ve Ebedi, bir ve tek olan Allah”ın sevgili mahlukatı da ebedi olmalıdır. Fakat mahlukatın ebediliği bizatihi değil, Allah”ın dilemesiyledir. Ey Aziz insan;sana” ben filan soydan geliyorum” diyen kişiye”;bende Hz.Adem peygamber soyundan geliyorum”de.Evet evet;İslam dini;falan millete,filan soya,falan ırka vs.değil;tüm ins ve cinne indirilmiştir. Ey Aziz insan ; dine hizmet ettim diye gururlanma, hizmetini; geçmiş nimetlerin şükrü ve vazife-i fıtrat bil. Sen ey mağrur nefis; üzüm ağacına benzersin; sakın gururlanma, salkımları o ağaç kendi takmamış, Allah onları ona takmış. Ey sevgili ruh; cennette ebedi;birdaha ölmemek üzere tüm sevdiklerinize ve sevgilinize kavuşmak;her istediğinizi yapmak,Ruyetullah”a ve Muhabbetullaha mahzar olmak ve Allah”ı görmek istemezmisin! HULASA : Allah; birdir, her şey O”na muhtaçtır. Ne bir başkası Allah’ı yaratmıştır. Ne de Allah’ın bir çocuğu vardır. Allah’ın; eşi, benzeri,misli, rakibi ve ortağı yoktur. “La ilahe illallah; Muhammed-ün Resulullah” diyerek son nefesi verip; ruhu Rahmana,bedeni ise; toprağa teslim etmek gerektir.
  2. faruk.nur

    ALLAH

    *Soru:Biz gençlere ne tavsiye edersin?Bataklığa düşmüş insanları; kim, ne zaman, nasıl kurtaracak? Cevap:Ey gençler;kendinize uygun,münasip bir iş ve eş bulmak için çalışınız. Yoksa oruç tutunuz.Oruç ve evlilik nefsi dizginlediği gibi, şehveti söndürür. Batakhanelerin kapısına kepenk vurur. Zina hoş görülemez. Hiçbir ehl-i namus hatta en serseri bir kişide eşinin zina yapmasına razı olmaz olamaz. Bataklıkları ve batakhaneleri kurutmak gerektir.Çünkü mikrop ve hastalık yayarlar. Mesela; sıtma ve aıds gibi. Ey şeytanın ve deccalin bataklığa düşmüş ve düşürülmüş Aziz insan, elbet birgün senin feryadını işiten bir civanmert yiğit, çıkacak; seni ve tüm insanlığı, şeytanın ve deccalin o pis bataklığından kurtaracaktır. O yiğit neden sen olmayasın, Nemrudu öldüren; kör,topal,hasta bir sivrisinekten veya Hz.İbrahim peygamber için yakılan ateşi söndürmek için ağzında küçücük bir su damlacığı ile gelen karıncadan daha mı acizsin! Yoksa bir kurtarıcı mı bekliyorsun!Yoksa iş işten geçtikten sonra mı aklın başına gelecek! Ey aziz insan;Hz.Adem peygamber soyundan geldiğini hiçbir zaman unutma. Hem sen hiç hafife alınacak bir şey de değilsin.Sen bu kainatın halifesi ve sultanısın.Niçin o kurtarıcı sen olmayasın. Haydi işverenler;sizlere çok iş düşmektedir.Bir kişiye iş vermek;o kişiyi bataklıktan çıkarmak veya bataklığa düşmeye engel olmak demektir.Ey zenginler; malınızın kırkta birini bile yatırıma yönlendirseniz;dünyada işsiz kalmayacaktır.Hem verdiğiniz sadaka ömrünüzü uzatacak; zekat ise toplumda sosyal;dayanışmayı ve yardımlaşmayı sağlayıp, malınızın kirini giderecektir. Haydi görevliler,yetkililer,ahlak zabıtaları vs.; insanlar size güvenmekte ırz ve namuslarını, can ve mal güvenliklerini size emanet etmektedirler. Görevinizi eksiksiz yapınız. Aldığınız maaşı Hak edip; sonrada afiyetle yiyiniz. Mesela; bir kişi boğuluyor,sende yüzme biliyor isen,hemen o kişiyi kurtar. Sonrada devletinizin yetkili mercilerine haber ver diyoruz.”Yok benim görevim ve işim bu kişiyi kurtarmak değildir” deme diyoruz.Bu çilekeş ve vefalı dünyamıza; bir küçücük bir fidan, bir ağaçta sen dik diyoruz. Mesela;İslam peygamberi,Hz.Muhammed ;şeytan ve şeytanın dünyadaki vekilleri ile savaşmış;şeytanın dünya saltanatlığına son vermiş;aileleri tarafından diri diri mezara gömülen kız çocuklarını gömülmekten ve bir mal gibi alınıp satılan kadınları ve gençleri, batakhanelerden; faiz yüzünden perişan olan borçlularıda, faiz bataklığından kurtarmış, faizi de kaldırmıştır. Mesela;bugün bile kredi faizi yüzünden çok aileler, toplumlar hatta devletler perişan olmakta, yuvalar yıkılmaktadır.Hem kredi kartım var;Allah”a ihtiyacım kalmadı diye sevinen; sonrada faiz batağına düşünce “Aman Ya Rabbi” diyen sen değilmisin! Evet,evet;zaruri ihtiyaçlar için harcama yapmak, iktisat etmek, ısraf etmemek,çok çalışmak,alacaklı ile anlaşmak, helalleşmek, bir daha faize; tövbe etmek gerektir. Ey sarhoş arkadaş; gözünü kapayarak ve aklını iptal ederek;gerçeklerden kaçamazsın.Niçin çoluk çocuğunun nafakasını ve sağlığını heba edersin! Artık ayılmanın zamanı gelmedi mi? Ey kumarbaz kardeş;zengin olmak için mevcud son sermayeni niçin tehlikeye atarsın.Hem bilmezmisin ki;kumar seni;yenmek için kurulan bir tezgahtır;sakın o zar; civalı, o kağıt; işaretli olmasın! Hem bir şey yapmıyorsunuz;hem bir şeyler yapmaya çalışanlara, Mani oluyor ve “dünyayı kurtarmak sana mı düştü ” diye alay ve tenkit ediyorsunuz. Dünyada; Tesadüf diye bir şeyin olamayacağını,kendi kendine hiçbir şeyin olmadığını,her şeyin bir sebebe ve kaidelere bağlı olduğunu bilmiyor musunuz! Hem kulağınızı tıkıyarak veya pembe gözlük takarak gerçeklerden kaçamassınız ve kendinizi ve başkalarınıda aldatamazsınız.Hem niçin her şeyi; Allah”a havale ediyorsunuz.Neden korkuyorsunuz,neyi bekliyorsunuz! Hem; elbet bir gün ölmiyecekmisiniz!İlla bir yılanın sizi ısırmasını,bir taşın başınızı yarmasını mı bekliyorsunuz. Niçin o yılanın sokmasına göz yumuyorsunuz! Niçin yoldaki taşı hemen kaldırıp bir kenera koymuyorsunuz!Niçin yapılan zulümlere ses çıkarmıyor ve razı oluyorsun!Bir gün seninde kapını çalabileceklerini düşünmüyormusunuz! *Soru:Dünyadaki;hadsiz kötülüklere, günahlara, cinayetlere,Allah; niçin Mani olmuyor, zalimleri niçin hemen cezalandırmıyor? Niçin mülküne sahip çıkmıyor? Yoksa Allah uyuyor mu! Yoksa bizi terk mi etti? Cevap:Şu an imtihan vakti olduğundan; imtihanın huzur ve sukununu bozmuyor, yalnız huzuru bozanları ve kopya çekenleri tespit edip sessizce dışarı çıkarıyor. İmtihanın, ahengini bozmamak ve talebeleri korkutmamak ve imtihanı amacına ulaştırmak ve sonsuz şefkatinden dolayı ve bir aile reisi gibi,cezayı bazen hikmeti gereği erteliyor ve mahlukatına son nefesine kadar süre veriyor.Ola ki yanlış yoldan döneler,ola ki hidayete ereler. Hem imtihan olmasa idi; Elmas ruhlu peygamberler ile kömür ruhlu şeddatlar, nemrutlar, fravunlar nasıl ayırt edilecekti?Şayet öğretmen soruları bazı talebelere iltimas yapıp önceden dağıtsa veya kopyayı serbest bıraksa idi;hem imtihanın sırrı bozulacak,hem hayatın ve imtihanın zevki kalmayacak, hem de çalışkan talebeye ve çalışana haksızlık, Adaletsizlik olacak ve hem de terakki ve yarış olmayacak, hem medeniyet ve insanlık yerinde sayacak, hem de öğretmene haklı bir itiraz yapılacak idi. Hem büyük davalar; büyük şehirlerdeki büyük mahkemelerde görülür. Dünyadaki hadsiz kötülük,günah ve cinayetler ile ilgili davalarda ancak ahiretteki büyük Mahkemede görülecek;yapanın yanına kar kalmayacaktır. Sem olan Allah,her şeyi duymakta. Basir olan Allah,her şeyi görmekte. Habir olan Allah ise her şeyden haberdardır.Her şey melekler tarafından kayıt altına alınmakta ve ahiretde bir mahkeme-i kübrada, delil olarak saklanmaktadır. Hem; Allah”ın uyuduğunu nerden çıkarıyorsun!Yoksa çok uyuyan ve uyutulan ve vazifesini yapmayan ve Allah”ı dinlemeyen ve her haltı işleyen ve her türlü zulüm yapan sen misin! Yoksa Allah”tan bile daha çok; saygı gösterdiğin ve korktuğun; bir şeyin, seni ahirette kurtaracağını mı zannediyorsun!Hem cennet ucuz değildir. Hem cehennem dahi lüzumsuz değildir. Hem,eğer her haksızlıkta Allah size şiddetli bir tokat vursa idi o zaman herkes korkudan zoraki iyi olur ve hayat yaşanmaz bir hal alır, idi.Yoksa,keşke vursaydı da cehenneme girmeseydik mi diyorsun!Allah”ın emir ve yasaklarına uymayan ve uygulamayan sen; Allah”ın kanun ve düzenini; yürürlükten kaldıran ve bunun ile övünen sen;savaşlarla dünyayı yakıp yıkan sen, haksızlıklara ses çıkarmayan ve görevini yapmayan ve görevini kötüye kullanan sen; doğruyu söyleyenleri; 9 köyden kovan, cezalandıran sen; sonra kendi yaptığın kurduğun düzen iflas edince; sorumluluktan ve cezadan kurtulmak için suçu kadere ve Allah”a yıkmak isteyen,sen! Sakın yanlış anlama; biz diyoruz ki; madem siz kendi beşeri kanunlarınız ile yönetiliyor ve kendi kanunlarınızı kendiniz yapıyor; acaba bu kanun ne için ve kimin için ve niçin çıkardığınızı dahi bilmiyor; Aziz milletinizin Ali ve yüksek menfaatlerini bile koruyamıyor;iseniz; Allah”a niçin isyan ediyorsunuz ve suçu niçin kadere yıkıyorsunuz! Hem;beşeri kanunlarınızı ve düzeninizi çok beğeniyor iseniz; Devletinize niçin isyan ediyorsunuz! Yok biz kendi kendimizi yönetmiyoruz, kendi kendimizi yönettiğimizi zannediyoruz,bizi perde arkasındaki gizli güçler ve eller yönetiyor, alın teri kazancımızın neredeyse hepsini elimizden alıyor, kendileri ise istisna ve muafiyetler ile çalışmadan risksiz kazançlarına kazanç katıyor; bizleri üç kuruşa köle gibi karın tokluğuna çalıştırıyor; onun için baş kaldırıyor ve isyan ediyoruz diyorsanız; niye o hainlere fırsat veriyorsunuz! Niçin bunları ve durumunuzu devletinizin; akıllı ve civanmert vekillerinize, yetkili, görevli kişi ve kurumlara söylemiyorsunuz, kanunlarınızın daha adil olması insanların huzur ve refah içinde yaşaması için; niçin orijinal fikirlerinizi ve projelerinizi beyan edip;yetkili ve görevlilere yardımcı olmuyorsunuz!Hem o silahı; mazlum ve masum halkınıza niçin çeviriyorsunuz! Yoksa siz; “birbirinizi kırın,yiyin; bizde sülük gibi kanınızı ve milli servetinizi emelim, sömürelim, parçalayalım, köle gibi sizi çalıştıralım” diyen o gizli hainlere mi çalışıyorsunuz. Yoksa sizi sinsi hainler kurnazca kullanıyor mu! Hem siz bu gizli hainleri niçin kollayıp, koruyor ve hiç ses çıkarmıyorsunuz! Yoksa o gizli hainler;vatan millet;din iman;eşitlik özgürlük diye saf insanları kandırıp,kullanıp; insanları birbirleri ile çatıştırıyor; elinize silah ve para verip; daha da ezmek ve zalim düzenlerini sürdürmek için sebep mi arıyor! Soru:İyi güzel de;biz bu tüm dediklerini yapıyoruz.Derdimizi kimselere anlatamıyoruz. Artık bu devletten fayda gelmeyeceğini anladık bu yüzden isyan ediyoruz ve başka bir devlet kurmak istiyoruz. Cevap:Diyelim ki;devletinize isyan ettiniz.Karşınıza yine askerlik vazifesini ifa eden kendi kardeşiniz çıkacak;hem, o kendi öz kardeşiniz ile savaşmak hiç mi hiç akıl karı değildir.Hem dahilde savaş silah ile değil;akıl ve kalem ile olur. Hem kalem;kılıçtan daha keskindir. Hem; aynı ve benzer başka bir devlet kurma hangi akla hizmettir.Hem ahirzamanda Hak ile Batıl birbirine karışmıştır.Saflar birbiri içine girmiştir.Hem savaşlar ve silahlar değişmiş.Düşman; kardeşi kardeşe düşürmüş.Kurt,koyun suretine girmiş.İnsanlar geçim derdine düşmüş veya düşürülmüş;din,vatan,millet unutulmuş veya unutturulmuş. Yok diyorsanız ki;biz bambaşka adil,bir devlet kuracağız. Bizde deriz ki;bu devletin sözünü o hainlerden mi aldınız.Hem o munafık hainin ipi ile kuyuya inilmiyeceğini, el parası ile gerdeğe girilmiyeceğini bilmiyormusunuz.Hem o hainler; kendilerine hizmet eden, onlardan emir alan, bağımlı, köle, bir devlete ancak müsaade ederler. Yok diyorsanız ki;biz zaten başka devletler ile birleşip;refaha ereceğiz,tüm sorunlarımız çözülecek,borçlarımızıda silecekler.Bizde deriz ki;sizi birbirinize kırdırtmadan,atalarının intikamını almadan;tüm müessese ve kurumlarınızı ele geçirmeden; sizi bu topraklardan silmeden, kendilerine köle yapmadan, dininizi değiştirmeden alacaklarını mı zan ediyorsunuz! Soru:Ne demek istiyorsun;bu zulümlere razı mı olalım?Hiçbirşey yapmayalım mı? Cevap:Hayır;zulme rıza zulümdür. Ama;zamana, mekana ve makama göre akıllı haraket etmek gerektir.Siz zannediyormusunuz ki;deccalin kuvveti sadece kendindendir.Hayır hayır; onun arkasında şeytan ve şeytanın dostları vardır. Bunlar gayet; dessas, kurnaz, ikiyüzlü,hain,kötü,zalim,zengin ve güçlüdürler.Siz nazar-ı dikkatinizi; sadece ve sadece deccale verip;perde arkasında deccali kukla,bir pinokyo gibi kullanan asıl gerçek hainleri unutuyorsunuz;sonra gidip bu azmettiricilerden;bizi deccalin zulmünden kurtarın diye; meded ve yardım istiyorsunuz!Heyhat çok yanılıyorsunuz. Dersen ki;ahirzamanda,kolay ve haram yoldan risksiz kazanmak var iken,kim rahatını bozar ki!Hem faizin,içkinin,kumarın,fuhşun vs. yasak olduğu bir düzeni başta şeytan istemez ki!Hem şeytan dünyada öyle bir düzen kurmuş ki;Allah”ın emirlerini yerine getiren,yasaklarından kaçanlar rezil;getirmeyenler ise vezir oluyor! Dünyanın ekser yerlerinde;çeşitli maskeler ve kisveler altında aslında şeytanın kanun ve düzeni uygulanıyor. Sanki dünyayı şeytan yönetiyor! Evet evet; Şeytan; zaten sizin hayrınıza olan zerre miktar hiçbirşeyi istemez. Helal yoldan kazanmak;risk almak,zoru başarmak,şeytan ile dalaşmak,elini ateşe sokmak,zulme razı olmamak,Hak”tan ve doğrudan yana olmak, akıntıya karşı kürek çekmek, elbette ki kolay değildir.Bana ne demek,bana dokunmayan yılan bin yaşasın demek ise; kolaydır. Hem;cennet ucuz değil;cehennem dahi lüzumsuz değildir. Evet evet;zalimler için yaşasın cehennem. Haydi bu dünyayı yönettiğini zanneden o kibirli şeytana diyiniz ki;”biz sana uyduk; Allah”ın düzenini ve kanunlarını kaldırdık,her dediğini de eksiksiz yaptık.Fakat neticede borca ve çamura battık, istiklalimizi, egemenliğimizi, itibarımızı,Milli servetimizi,İzzetimizi,malımızı, namusumuzu yitirdik. Sen bizim borçlarımızı silmez, itibarımızı iade etmez isen;biz senin adaletsiz düzenini ne yapalım,niye karşılıksız ve bedelsiz devam ettirelim; hem kaybedecek bir şeyimizde kalmadı.Haydi gücün, kudretin ve servetin var ise;bizi kurtar. Yoksa;sus,zaten dünyalığımızı yitirdik,bari ahiretimizi yitirmeyelim. Artık biz Kuran-ı Kerim”e kulak vereceğiz” diyiniz. Soru:Ne zaman;Allah”ın kanunları yeryüzünde hüküm ferma olacak? Cevap:Herkes evinin önünü süpürdüğü zaman,herkes Hakkına razı olduğu zaman, herkes Allah”ın emir ve yasaklarına uyduğu zaman;hiç savaşmaya bile gerek kalmadan hükümferma olacak.Tersinde ise;daima savaş,zülüm, kargaşa,kaos,terör,anarşi ve adaletsizlik olacak. Evet,evet;tefeciden borç para alıp;babadan ve atadan kalan son mirasıda ipotek verip;borç para ile gününü gün etmek çözüm değildir.Çözüm odur ki; haddini bilip ve Helalinden kazanıp;kimseye bar olmamak için çok çalışmak;israf etmeden ayağını yorganına göre uzatmak, İzzetli,namuslu ve onurlu bir şekilde başı dik yaşamak;mevcudu korumak ve artırmak;üretmek,ürettiğini satmak, kazanmak,borçtan kurtulmak, paylaşmak yani;veren el olmak gerektir. Evet;dinde zorlama yoktur, teklif vardır.Allah’a hiç kimse iman etmese veya kanunları ve düzeni; alaya alınsa veya uygulanmasa veya yürürlükten hepten kaldırılsa veya gece gündüz yarattığı tüm varlıklar; Allah’a küfür ve isyan etseler yinede;hiçbir şey ve hiçbir kimse Allah”a zerre miktar zarar veremez.Hem; Rezzak olan Allah onların rızklarını da verir.Ama; imtihan bittikten sonrada çetin bir hesap vardır.Hem Allah; çok Sabırlı,çok şefkatli ve çok merhametlidir. Sakın yanlış anlama; herhangi bir devletin;kanunlarını ve düzenini; veya bir dini veya inancı,kişi veya kurumları tezyif;tahkir ve rencide etmek,halkı kin ve nefrete teşvik etmek;İhkak-ı Hak yapmak, doğru değildir.Hem Allah”ın kanunlarını kabul ve red edip etmemek,uygulayıp uygulamamak; sizin ihtiyarınıza kalmış bir şeydir.Hem Allah;Hikmetini zor anlayabilseniz bile sizin lehinize olan ve sizin için en hayırlı şeyi arzu eder.Hem beşeri kanun ve sistemlerin zor ile ve zorbalık ile insanlara kabul ettirmek de olmaz.Hem Allah; zorba ve zalimleri;hem de zorbalığı sevmez. Hem biz insanı severiz. Allah”ta insanları çok sever. Hem; Yaratılanı; Yaratan dan dolayı sevmek gerektir. Hem tabiat,tabiat kanunu, tabiat ana, dediğiniz aslında Adetullah yani, Allah”ın; kanunu, düzeni ve mücessem bir kitabıdır.Hem insan bu kainatın küçük bir örneğidir. Hem tabiat anayı iyi korumak ve tabiat kitabını da iyi okumak gerektir. Hem; tabiat kitabını okuyan ve sırlarını açığa çıkaran; medeniyetin ve insanlığın maddeten ve manen yükselmesi için çalışan, keşifler yapan; öğretim ve araştırma görevlilerine, öğretmenlere, mühendislere, doktorlara, bilginlere, bilgelere,özellikle mucidlere ve gerçek din alimlerine saygı göstermelidir. Sakın sakın; sizin insanın atası olduğunu iddia ettiğiniz kafatası;Kuran-ı Kerim de bahsi geçen ve Allah”a isyanları dolayısıyla ceza olarak Allah tarafından maymuna çevrilenlere ait olmasın! *Soru:Hakikatlere ve Hak”ka ulaşmak için; Veya sevgiliye ve arzularınıza ulaşamadığınız için; dünyaya küsmek veya dünyayı terk etmek mi gerekir! Cevap:Kendinize yapılmasını arzu etmediğiniz bir şeyi ,birbaşkası içinde arzu etmeyiniz.Çok arzu ettiğiniz bir şeyi elde edemediğiniz için de dünyaya ve sevgiliye küsmeyiniz. Sizin;iyi ve güzel diye bildiğiniz;aslında kendiniz için şer;şer olarak bildiğiniz de kendiniz için; iyi ve güzel olabilir.Çünkü siz;kalbleri ve gönülleri ve gaybı bilemezsiniz.Mesela;şeker iyidir,güzeldir;ama şeker hastaları için öyle değildir.Hem; iyi ve kötü;doğru ve yanlış;helal ve haram;güzel ve çirkin;zamana,mekana,kişilere ve değerlere göre değişkendir.Ölçü ise; daima Allah”ın emir ve yasakları olmalıdır.Bunlar ise;Kuran-ı Kerim de ve sünnet-i seniyyede mevcuttur. Bir vakit; beğendiğiniz ve hoşlandığınız birisi;sizden hoşlanmayabilir veya sizden hoşlanan birisinden de siz;hoşlanmayabilirsiniz.Hem eş seçiminde ve evlilikte; eşin akıllı ve inançlı olmasına, eşlerin birbirine denk olmasına, birbirlerinden hoşnut olmasına, zorluk ve mani çıkarılmamasına,tarafların rızalarının olmasına,eşlerin güzel ahlaklı olmasına ve akid yapılmasına dikkat edilmelidir. Ebeveynlerin ve büyüklerin; duaları ve gönülleri ve rızalarının alınması da güzel bir şeydir.Hem evlilikte de keramet vardır.Hem kaçırmak olmaz.Hem eşe; cebir ve şiddet de olmaz.Hem güzelliği, zenginliği ve aklı zaman içinde gitmekle; bu nedenle boşamak ve atmakta olmaz.Hem emanete de; hıyanetlik olmaz. Dünyayı bütün bütün terk etmeyiniz.Yani dünyayı kesben değil;kalben terk ediniz. Yani;hiç ölmiyecekmiş gibi dünyaya, yarın ölecekmiş gibi ahirete; çalışınız.Bazen inzivaya ,itikafa çekilmek gerekse bile bunu devamlı hale getirmeyiniz. Mesela; Hz.İdris peygamber;terzi, Hz.İsa peygamber; marangoz, Hz.Davut peygamber; kral,Hz. Muhammed peygamber; çoban,Hz.Musa peygamber işçi vs. idiler. Dünyayı ve dini; terk etmediler. Peygamberlik vazifelerini ücret almadan yaptılar, hayatlarını idame ettirmek içinde çalıştılar. Çoban oldukları için gocunmadılar,kral oldukları içinde; böbürlenmediler. Evet tek koltukta iki karpuz gitmez ama iki koltukta iki karpuz gider.Kuş gibi uçabilmek için,çift kanatlı olunuz yani,hem maddi hemde manevi hayatınız için çalışınız.Her ikisinide birlikte orantılı şekilde götürünüz.İfrat ve tefritten kaçınınız. *Soru:Şeytan kimdir,amacı nedir?Bir zulmü gördüğümüzde ne yapmalıyız? Cevap:Şeytan”ın aslı cin olup ateşten yaratılmıştır.İnsanın apaçık, bir düşmanıdır. Mahlukatı, Allah”a düşman etmek için fırsat kollar. Bu hayatı insanlar için cehenneme çevirmeye çalışır. İnsan, şeytan”dan herbakımdan üstündür.Hem insan;mahlükatın en eşrefidir. Mesela;Hz.Süleyman peygamber, cinleri emri altında tutmakta ve cinlere istediğini yaptırabilmekte idi. Fakat şeytan”ıda hafife almamak gerekir.Çünkü; Hz.Adem babamız ile Hz.Havva annemizin; cennetten çıkmasına vesile olmuştur. Biz şeytanın inadına,bu dünyayı cennete çevirmek için çalışmalıyız. Dikkat ediniz!Allah”ı inkar etmemek ayrıdır,Allah”a iman etmek ayrıdır.Allah”ı inkar etmek ise; hiçmi hiç akıl karı değildir. Yani şeytanın;Allah”ı inkar etmemesi, Allah”a iman ettiğini göstermez. Daha önce meleklere bile ders veren,şeytan, kibrinden dolayı; Allah”ın “ Ademe secde et” emrine karşı gelmiş.Bu yüzden; Allah’ın Rahmetinden kesin bir şekilde kovulmuş ve imtihanı kaybetmiştir. Hem melekler,Allah”ın; güzel,güçlü,akıllı,nurani ve mutlak itaatkar,emirber askerleridir. Hem; meleklerin cüz-i iradeleri yoktur. Hem bu yüzden imtihana da tabi değillerdir. Hem meleklerin makamları sabittir.Hem o melekleri hafife almakta akıl karı değildir. Cebrail,Azrail,Mikail ve İsrafil ve diğer melekler herzaman Allah”ın emirlerini;harfiyyen,tereddütsüz,korkmadan ve mutlak bir şekilde yerine getiren yılmaz,yorulmaz ve yenilmez birer askerleridir. Hem bu nurani askerlerin sahibi ve komutanı da; Allah”dır.Sizin;geçmiş ve gelecekteki tüm ordularınız, silahlarınız,bilgi ve birikiminiz ve hazineleriniz tümü toplansa; Allah”ın sadece bir tek askerini alt edemez.Çünkü biri fanidir,öteki ise Baki”dir. Hem şeytan; Allah”tan,süre istemiş, Kıyamet vaktine kadar, kendisine sınırlı bir süre verilmiş. ”Bende Senin ihlaslı kulların hariç,herkesi Sana düşman edeceğim ve onları azdıracağım” diyen şeytan; Hz.Adem peygambere ve nesline karşı,büyük bir savaş başlatmıştır. Sakın sizi şeytan,” Allah afedicidir ” diye yanıltmasın.Evet; Allah kesinlikle af edicidir ama, kul hakkı hariçtir. Kulun af edip etmiyeceği ise;kulun ihtiyarına bırakılmıştır.Hem cehennem dahi luzümsuz değildir.Hem; Allah aynı zamanda “Kahhar”dır.Nice milletler Allah”ın kahredici gücü ile tarih sahnesinden silinmişlerdir.Mesela;Hz.Nuh Peygamber zamanındaki isyan ve zulümler neticesinde; Allah”ın emri ve kudreti ile,bir rivayette dünyamızın yakınından geçen büyük bir yıldız; denizleri med-cezir gibi kendine çekmiş denizler dağlara kadar yükselmiş; Hz.Nuh peygamberin gemisindekiler kurtulmuş ama o Aziz Peygamber oğlunu kurtaramamış;bu nedenle Allah”a ne düşman olmuş nede oğluna hidayet nasip olmadığı için Allah”a kırılmıştır. Peygamberin vazifesi tebliğdir.Hidayeti ise insanın Allah”tan kendisinin talep etmesi gerektir.Hem din de zorlama da yoktur.Ama iman ettikten sonra da dinin emir ve yasaklarına uyma ve uyulmadığı vakit bunun bir müeyyidesi vardır. Herkes imtihana tabidir ve Allah nazarında herkes eşittir Hiç kimsenin;hiç kimseye üstünlüğü yoktur. Kim ki; Allah”tan korkar ve itaat eder o kişi üstündür.Bu kişi bir çobanda olabilir,bir kralda. Sanığı cezalandırmadan önce,suça sebep olan nedenleri; işsizliği, cahilliği, fakirliği, acizliği, çaresizliği, kaldırarak; suçu önleyici tedbirler alınız. Suçluyu öyle bir ceza ile ürkütünüz ki ;o sucun yanına bile yanaşamasın. Gaye o ürkütücü cezayı vermek değildir, caydırmak olmalıdır. Yoksa o suçlu; suçu tekrar işlemeye devam edecek toplumun huzur ve sükununu bozacaktır. Mesela;Göze göz,dişe diş diye;bir ceza olsa. Kimse adam öldüremez. Çünkü kendisinede aynı cezanın verileceğinden korkar,yapmaz,yapamaz. Hem kan davası da olmaz ve olamaz.Cezalar caydırıcı olmalıdır.Yani suçu önleyici olmalıdır.Yoksa ceza; amaç olmamalıdır. Bir suçu işleyen sanık ile birlikte; insanları;suça iten, kullanan, satın alan,azmettiren;perde arkasındaki;gizli, hain ve kurnaz iştirakçiyi hele hiç unutmayınız. Önce tedbir sonra terbiye sonra ceza. Islahı gayr-i mümkünse ve cezasıda idam ise infaz etmek gerektir. Çünkü dönüşü mümkün olmayan bir yola giren suçlu için en hayırlı yol hem kendisi,hem ailesi, hemde toplum için cezanın infazıdır. Hem sen Allah”tan daha fazla merhametli olamazsın.Hem sen kul hakkına da karışamazsın. Bir kazayı veya zulmü ve zulmü yapanları gördüğünüzde; Evvela;devletinizin yetkili mercilerine bildiriniz, gecikmesinde telafisi mümkün olmayacak neticeler hasıl olacaksa, mümkünse hemen elinizle düzeltmeye çalışınız, yoksa dilinizle düzeltmeye çalışınız,yoksa en azından o zulmü yapan, o zalimi Allah”a havale ediniz. Bunu da yapmıyor iseniz belaların gelmesini bekleyiniz.Bana ilişmeyen, dokunmayan yılan; bin yaşasın demeyiniz. Hem; o yılan, birgün mutlaka başınıza bela olacaktır. Dikkat ediniz; esir ve köle ticareti yapan, şeytanın;korsan gemisini ele geçirip; şeytanı esir almalı,gemidekileri özgürlüklerine kavuşturup serbest bırakmalı; geminin rotasını Bermuda şeytan üçgenine değil;doğru ve selametli bir istikamete çevirip;gemiyi sahili selamete çıkartmalı.Sakın sakın; şeytanı hafife alıp;şimdilik şeytanın suyundan ve rotasından gideyim;ona hizmet eder gibi gözükeyim;deyip de şeytanı kandıracağını da zannetme.Hem o şeytana; zerre miktar da yardım etme ve kendini de kullandırtma. Soru:Bütün ihtilal ve devrimlerin sebebi nedir?Ne yapmalı? Cevap:Şeytanın ve deccalin;dünyayı fesada veren ve çoğu ihtilallerin ve devrimlerin sebebi olan ve insanlar için dünyayı cehenneme çeviren,”sen çalış ben yiyeyim ve ben tok olayım başkası açlıktan ölsün bana ne” düşüncesini, ortadan kaldırmak ve sosyal; refah ve eşitlik ve adalet ve huzur için çalışmak, insanlığa yapılacak en büyük hayırlardan biri olsa gerektir. Emek ve sermaye; aralarına uzlaştırıcı, aklı da alarak, sulh içinde ve refah içinde yaşamalı, taraflarda suiniyet ve angarya olmamalıdır. Mesela, bina yapacak sermayesi olmayan fakir bir kişinin barakasını, zengin müteahhide verip onunla Hakkaniyet ile anlaşıp refaha ve zenginliğe kavuşması gibi. Mesela; yarıcılık,kooperatifçilik, imece ile; zor işleri başarmak,dayanışma ve işbirliği yapmak;akıllıca bir işdir.Emek,sermaye ve akıl birleşmeli, çatışmamalı ve çatıştırılmamalı;yıkıcı değil,yapıcı olmak gerektir. Zenginliğe ve zenginlere değil;zenginliğin topluma yansıtılmamasına, sömürüye,gelir adaletsizliğine, bencilliğe,suiniyete, haksızlıklara, zulme şeytanın üstünlük taslayan kibrine ve kendisini efendi, başkasını köle kabul eden batıl ve yanlış fikre karşı olmak gerektir. Ey, sermaye sahipleri;dünyanın ve kendi ulusunuzun ve vatanınızın istikbalini gözeterek, daima yatırıma ve üretime ve istihdama çalışınız. Parayı haps etmeyiniz. Gelir dağılımına dikkat ediniz. İşçileri bir köle gibi,kullanmaya kalkmayınız. İşçide; işverenin, iyiniyetini suistimal etmemelidir. Aziz insanlar size iş veren;işvereninize hürmet ediniz.Çünkü;çalışma karşılığında aldığınız ücret ile; imanınızı ve namusunuzu muhafaza ettiğinizi unutmayınız.Hem aşırı fakirliğin insanı Allah”a isyana götürdüğünü;mal canın yongası olduğunu,ahirzamanda imanınızı ;mal ile koruyabileceğinizi hiçbir zaman unutmayınız. İşveren de; çalıştırdığı kişileri bir aile reisi gibi;kollamalı ve korumalı;suiniyetli kişilere hiçbir zaman fırsat vermemeli ve gereğini yapmalıdır. Medeniyetin tekamülü ile; kölelik devri kapanmış.Hürriyet,eşitlik ve malikiyet devrine girilmiştir. Kast sistemi de fıtrata aykırıdır. Hem;devrim;akıllarda ve gönüllerde olmalı;zülüm,kargaşa ve anarşiye sebep olmamalı; bilakis daha iyiye,daha güzele,daha doğruya vesile olmalı,fakirler ve toplum bundan zarar görmemelidir. Hem ilericilik ve devrimcilik; yakıp yıkma değildir.Hem yapmak; yıkmaktan daha zordur. Mesela; bir ev ancak,bir ayda yapılabilse bile; bir günde yıkılabilir. Fakat; ömrünü doldurmuş, yıkılma tehlikesi olan ve tamiri mümkün olmayan binaları da usulüne uygun ve insanlara ve topluma zarar vermeyecek bir şekilde yıkmak;yerine daha; güzel ve sağlam ve kullanışlı bir bina yapmak gerektir. Kendinden aşağı gördüğün ve küçümsediğin başka milletleri ve ırkları asıp kesmek ve medeniyeti yıkmak, masumları öldürmek ile kendi milletine hizmet ettiğinimi zannediyorsun.Hem kendi ırkının ve milletinin; diğer milletlerden üstün olduğunu nereden çıkarıyorsun. Ey;saf arkadaş;sen Hak din ile dini taassubu;Hak ile batılı;doğru ile yanlışı; birbirine karıştırmışsın.Hurafeleri ise din zannediyorsun.Bak Fatih Sultan Mehmet ne yapmış. Beş dil öğrenmiş; zamanının en ileri toplarını döktürmüş. Karadan gemileri aşırmış. 19 yaşında çağ açıp,çağ kapamış. Sen ise aklını; başkalarının eline vermişsin. Saflığından faydalanıyorlar ve kullanıyorlar farkında değilsin.Sakın yanlış anlama bizim hakiki ve uyanık dindarlara sözümüz yoktur. Ey kardeş; bir zamanlar Ataların;aydınlık ve çağdaş medeniyetler seviyesinin zirvesinde iken başkaları ortaçağ karanlıklarında idi.Niçin o zirveye bir daha çıkamayasın.Niçin sen başkalarından aşağı olasın.Hem o ataların;zirvede iken dinlerini ve dünyalarını da terk etmediler. Ey;Aziz arkadaş,nehrin bir bölümünde dik ve tehlikeli ve yüksek çağlayan ve şelale var ise;sen kurtulmak için;suyun ters istikametine yüz hem kayalıklara da dikkat et;şayet yüzme bilmiyor isen kolluk veya can yeleği tak,başkalarının sana gülmesine ve seni kınamasına da kulak asma.Her zaman tedbirli ol.Herkes kendisini damdan atıyor diye kendini sakın sakın damdan atmaya kalkma.Hem işini; ihmal etme ve şansa da bırakma. Herkese;fırsat eşitliği sağlanarak,terakkinin ve yükselmenin önü açılmalı. Görev; Hak edene ve ehil kişilere verilmeli, iltimas ve kayırma olmamalıdır. Fakirlik ve kölelik bir kader olmaktan çıkartılmalı,helalinden; çalışmalı, üretmeli, kazanmalı,zengin olmalı,yemeli,dağıtmalı maddeten ve manen daha; yükselmeli ve ileri gitmeli. Soru:Sağ ve Sol; ne demektir? Cevap:Kuran-ı Kerim”deki sağ ve sol kavramı ile siyasi manadaki sağ ve sol kavramları aynı değildir.Hakikatte; sağ ; şeytana ve onun düzenine muhalif olmak ve şeytan ile savaşmak demektir.Sol ise;,Allah”a ve onun düzenine muhalif olmak ve Allah”a savaş açmak demektir.Mesela;solda,Her şey; serbesttir.İlahi nizam yoktur.Sonu anarşi ve terördür.Sağda ise;her şey serbest değildir.İlahi nizam ve intizam vardır.Sonu huzur ve saadettir. Soru:Kafir, Münafık ve Fedai ne demektir? Cevap:Kafir;Allah”ı alanen inkar eden kişi demektir.Mesela;Ebu Cehil gibi. Münafık ise;aslında Allah”ı alenen inkar etmeyen, fakat iman ediyormuş gibi görünüp de; Allah”ı inkar eden kişidir.Mesela;Deccal gibi.Fedai ise; kendilerine özel izin verilen;Kafir ve münafıkların içine sızan,onları deşifre eden;aslında Allah”a gönülden inanan ama;zahiren inanmıyormuş gibi gözüken kişidir. Hey şeytan; sakın sakın kendini fazla Zeki zannetme! Cehennemden çıkacağını da hiç ümit etme!Zebaniler seni dört göz ile beklemekte. Hem onların acelesi de yoktur;cehennemde ölümde yoktur.Hem senin gibilere afta yoktur.Hem sana acımada yoktur.
  3. faruk.nur

    ALLAH

    ALLAH; Bir zaman; gayet akıllı,zengin ve mahir bir ressam,sadece takdir edilmek amacıyla bir resim sergisi açmış. Fakat sahnenin gerisinde durmuş, kendisini konuklara göstermemiş.Konuklara her türlü ikramı yapmış. Sergiyi gezen misafirler, harika resimlere bakmışlar,ne kadar güzel resimler diyerek aralarında konuşurlarken, birisi, ressamı göremediği için; “acaba bu harika resimleri kim yapmıştır?” diye bir soru ortaya atmış. Bir kısım insanlar;bu resimler “kendi kendine” olmuştur demişler. Bir kısım insanlar; resimleri “tabiat kanunlarının” yaptığını iddia etmişler. Bir kısım insanlar ise; resmi meydana getiren,” boya,fırça,kağıt;kafa kafaya verip bu resimleri meydana getirmiştir” demişler. Bir kısım insanlar ise;harika resimlerin ve ikramların; “ancak akıllı,mahir, zengin bir ressam tarafından” yapılabileceğini, söyleyip; kendilerine ikramda bulunan,O ressamı içeriden, alkışlar ile çağırıp, kendisiyle tanışmış ve teşekkür etmişler. İşte biz,bu canlı kainatın ressamına; O, Musavvir”e; Allah diyoruz. Ressamdan farkı, gerçek ve canlı resimler yaratmasıdır. Resim,ressamın bir parçası olmadığı gibi; ressam da, resmin bir parçası değildir.Yani mahlukat, Allah”ın bir parçası değil, eseridir. Resim ile ressam arasında da fırça vardır. Yani vahdet-ül vücudu doğru anlamak gerektir.Gökyüzündeki bulutlara dikkatli baktığınız zaman, tabloyu bir anda nasıl değiştirdiğini hayret ve ibret ile gözleyebilirsiniz. Bir esere bakıldığı zaman; eser sahibi unutulmamalı.Mana-i harfi ile bakılmalı. Yani;Ne güzel bir ayna diyerek, dikkatli ve kem bakıp nazar ile aynanın kendisini ve aynanın ustasının kalbini kırmamalı. “Maşaallah, bu aynanın ustası gerçekten harika ve mahir birisi” diyerek, sanatkarını da sena ve takdir etmeli. Soru:Allah”ı kim yaratmıştır? Cevap:Allah’ı kimse yaratmamıştır. Yaratılan bir şey zaten Allah olamaz ancak Mahluk olabilir. Allah;Rahman,Rahim,Ferd,Hayy,Kayyum,Hakem,Adil,Kuddus,Baki,Evvel, Ahir olmalı. Eşi,benzeri,rakibi, ortağı ve hiçbirşeye muhtaç; olmamalı ki;biz O varlığa Allah diyebilelim. Bir varlık; nasıl olur da;doğrulmamış,doğmamış,doğurmamış,eşi benzeri ve ortağı olmayan,bir ve tek olan, bir başkası tarafından yaratılmamış,bir başkasına muhtaç olmayan, her şeyin tek yaratıcısı olan, kendisinden evvel hiçbir şeyin olmadığı,kıyametten sonra da bir vakit kendisinden sonra hiçbir varlığın olmayacağı;bizatihi yıkılmadan duran, yıkılamayan,zamandan ve mekandan münezzeh, ölmeyen, öldürülemeyen, yok edilemeyen,kusursuz, rakipsiz, varlığı hiç değişmeyen, çok sabırlı, çok merhametli; bir varlık olur?Bu soru; bizim için, kapalı bir kapı olsun. Farzedelim ki; bir sarayın açık doksan dokuz kapısı olsun.Ama bir kapısı kapalı olsun ve sarayın sahibi ancak o kapıyı açabilsin ve anahtarda sadece O”nda olsun. Dışarıdan saraya girmeye çalışan biri,açık kapıların herhangi birinden içeri girebilir.Ama inat edip, açık kapılardan saraya girmemek ve kapalı kapının önünde durmak; o kapalı kapıyı açamadığı için, bu saraya girilemez demek, saray sahibini;inkar etmek, kabul etmemek, red etmek;hiç akıl karı değildir. Bu sefer biz ;o dessas şeytana; aksi ile kanıt yöntemi ile;şu soruyu soralım. Peki,Allah yoksa; bu kainatı kim yaratmıştır? Yani yukarıdaki harika resimleri kim yapmıştır? Ey şeytan susuyorsun.Kibrinden,enaniyetinden,inadından ve kandırdığın dostlarına mahcup olmamak için, Allah”tır diyemiyorsun!Kurnaz olduğun için;kendi kendine, tesadüfen olmuştur,tabiat kanunları yapmıştır veya bu akılsız ve şuursuz,aciz maddeler; bu harika resimleri meydana getirmişlerdir de diyemiyorsun! Çünkü; böyle desen;saf ,tertemiz ve günahsız çocukların bile sana güleceklerini ve ”çocuk mu kandırıyorsun!Cansız bir resmin bile ressamı var iken;canlısının evleviyetle vardır.Sen git de akıllıyım diye geçinen akılsızları kandır” diyeceklerini çok iyi biliyorsun! Hz.Ali”ye bir gün Allah”a ve Ahiret gününe inanmayan birisi gelir ve “insanlar ölünce yok olur;Hem Allah ve Ahiret yoktur”der.Hz.Ali;o kişiye; ”Ya; varsa” diye cevap verir.O kişi;bu ihtimali hiç düşünmemiştim der ve iman eder..Evet evet; inanan kişi,inancından dolayı bir şey kaybetmez ama; inanmayan kişi; işini şansa bırakmış olur ki;bu da akıl karı değildir. *Soru:Allah”ın bir şekli ve sureti varmıdır? Cevap:Allah”ın bizim anladığımız tasavvur ettiğimiz bir şekilde, bir sureti yoktur. Çünkü; Suret ve şekil sınırlı şeyler için söz konusu olabilir.Yani başlangıcı ve sonu olan şeylerin sureti ve şekli olur. Allah ise; Ezeli ve Ebedi”dir, yani; ne bir başlangıcı ve nede bir sonu vardır. Mesela;belirli iki nokta arasına çizilen bir çizgiden, bir doğru oluşur.Üç doğrunun başlangıç ve bitim noktalarının, açı yaparak birleşmesinden de üçgen oluşur.Eğer üçgenin kenarını meydana getiren doğruların başlangıç ve bitim noktaları yok ise yani sınırsız ise;baştan bir doğruyu çizemezsiniz. Dolayısıyla da bir üçgeni çizemezsiniz. Çizemediğiniz içinde o şeye şekil ,biçim ve suret veremezsiniz. Miraç hadisesinde Hz.Muhammed peygamber; Allah”ı; Nur olarak gördüğünü ifade etmiş;ama sureti şöyledir dememiştir. *Soru:Madem,her şey bir kader defterinde yazılı ve her şey ona göre oluyor;o halde insanlardan niçin hesap soruluyor ve niçin cehenneme gidiyor? Cevap:Evet her şey bir kader defterinde yazılı ve her şey ona göre oluyor;ama, kader defterinde yazılı olduğu için o şey olmuyor. Mesela; Bir insan ne kadar yükseğe çıkarsa hem görüş alanı genişler hem de geleceği de bir manada görebilir.Bir meteoroloji uzmanı da uydudan gelen fotoğraflara bakarak bir manada geleceği görebilir. Meteoroloji uzmanı, uydudan gelen fotoğraflara ve bilgilere bakarak, görüyor ki, Ülke”nin batısından yağmur bulutları geliyor. Bulutların hızını ve yönünü hesaplayarak,hemen defterine şunları yazıyor ”yarın Ülke bulutlu ve yağışlı olacak”. Bulutların gelmesine daha bir gün var.Bir gün sonra, Ülke bulutlu ve yağışlı olsa; Soru: Acaba meteoroloji uzmanı bir gün önceden defterine,bu olayı yazdığı için mi olaylar oluyor? Yoksa uzman olayları uydudan önceden gördü de mi yazdı? Cevap;Uzman olayları uydudan önceden gördü de yazdı. Yani;meteoroloji uzmanı; defterine yazdığı için o olaylar olmamakta;fakat olayın öyle olacağını önceden uydudan,görüp, öyle yazmıştır. Mesela;Aklı başında bir adam, bir taksiye binse;taksiciye;”beni çabuk, şu dar, tali yoldan; şu diyara götür dese. Taksici ise;nazik bir biçimde ona;“daha güvenli,doğru ve tehlikesiz, ana bir yoldan,seni daha rahat ve çabuk götürebilirim;hem dediğin yol tehlikeli,dar ve virajlıdır, o yolda başımıza bir kaza gelebilir” diye cevap verse. Ve fakat o adam; taksiciyi zorlasa; ve o tehlikeli,dar, virajlı yolda,bir kaza olsa. Soru:O adam;taksiciye; ”bak senin yüzünden başıma bu kaza geldi” diyebilir mi? Cevap: Diyemez:Çünkü;kendisi tehlikeli yolu istemiştir.Ne zorla arabaya bindirilmiş, nede istemediği bir yoldan götürülmüştür.Hem taksiciyi, kendisi zorlamıştır.Hem taksici,gerekli uyarıyı da baştan yapmıştır.Hem taksici işi gereği; görevini yerine getirmiştir.Suç; götüren taksici de değil,tehlikeli yoldan ısrar ile gitmek isteyen; o adamdadır. Hem;küçükler akıl baliğ olunca;yani farık ve mümeyyiz olunca,yani iyiyi kötüden fark etmeye başladıklarında; sorumlulukları başlar, amel defterleri açılır. Aklı olmayan deli ve mecnunlardan hesap sorulmaz. Zorla, cebren imzalatılan senet; hukuken geçerli de değildir.Kasten yani bilerek ve isteyerek; kundaktaki bir masum çocuğa kurşun sıkıp; vahşice öldüren katilin, Hakime; “ben kader kurbanıyım,Allah benim kaderimi böyle yazmış ben ne yapayım” diyerek ;tahliyesini talep etmesi; nafiledir. Güç ve kuvvet yalnız Allah”tandır.Bunu; felçli hastalar, ayağı uyuşan , eline ayağına aniden kramp giren veya rüyada üzerine karabasan çöken kişiler daha iyi bilirler. Ey Aziz insan; “yürüyor musun?yoksa;yürütülüyor musun?” dikkat et.Götüren Allah”tır, fakat tehlikeli yolda gitmek isteyen, cüz-i ihtiyar sahibi kişi ;suçludur. *Soru:Dua ve tevekkül nedir?Şartları nedir?Niçin her duamız kabul olmuyor? Cevap:Dua;mahlukatın;Allah”a muhtaç olduğunu anlaması, hissetmesi ve ihtiyacını Allah”a fiili ve kavli arz etmesidir. Hem duanın şartları vardır.Hem her duada mutlaka kabul edilir diye de bir şey yoktur.Fakat her duaya bir cevap vardır.Ya dua aynen kabul edilir veya sizin için hayırlı olmadığından kabul edilmez veya ahirete talik edilir,yani ahirette karşılığı verilir. Bir çiftçi, ürün almak için,evvela; toprağını nadasa koyacak, gübreleyecek, toprağını sürecek, tohumu dikecek,sulayacak,hasat edecek; yani; cüz-i iradesini kullanarak, fiili dua edecek. Sonra; küll-i irade sahibi olan, Allah”a;ürün vermesi için kavli,sözlü dua edecek. Çünkü bir afet gelir ürünü alıp götürebilir.Mesela;Çekirge,kuraklık ve sel afeti gibi. Fiili ve kavli dualardan;yani şartlardan birinin eksik olması neticeye engeldir.Hem kavli dua da halisane olmalı;istiğfar,şükür, Peygambere Salat ve Selam ile duaya başlanmalı,mümkün ise;Allah”ın tüm isimleri zikredilmelidir. Önce devemizi sağlam bir kazığa,sağlam bir ip ile bağlamalı, sonra; benim devem kaçmaz veya kaçamaz veya kaçırılamaz dememeli,kavli, sözlü duamızı da hiçbir zaman unutmamalı.Devenin dizgini her zaman elinizde olmalı, gerektiğinde o dizgini gevşetmeli, gerektiğinde çekmeli; ama hiçbir zaman dizgini elden bırakılmamalı. Her zaman sürünün başında bir çoban olmalı, tedbiri hiçbir zaman elden bırakmamalı; bundan sonra da; “görelim Mevla neyler, neylerse güzel eyler” diyip sabır ile beklemeli; bu kainatın da bir Sultanı ve sahibinin olduğu” bilmeli ve Allah”a Tevekkül edip,güvenmeli. Ey Aziz yolcu, elindeki torbayı, bindiğin geminin üzerine bırak, çünkü ayrıca elde taşıman ve kendine yük etmen hiç akıl karı değildir. Gerekli iş,görev,vazife ve tedbirlerinizi aldıktan sonra da; benim gemimi hiçbir güç batırılamaz veya benim gemim, batmaz,batamaz diyerek, gururlanıp, Gayretullaha toslamamalı. Mesela;bir vakit Tıtanıc isminde, cesim, büyük, bir gemi yapılmış “bu gemiyi Allah bile batıramaz” diye iddia edilmiş.O gemi; daha ilk seferinde Allah”ın bir aysbergine toslamış ve batmıştır. Ey Aziz insan;sen bu kainatın Halifesi ve Sultanısın. Siz yaprak değilsiniz ki, rüzgar nereye savurursa oraya gidesiniz.O halde bir köle gibi değil, bir reis-i cumhur gibi emir ve sorumluluk sahibi ol.Dikkat et; sana emanet olarak verilen mülkü ve tebanı ve aileni ve mevcudatı koru.Emanete hıyanetlik etme ve bil ki onların her birinden,bir gün mutlaka; bir bir hesaba çekileceksin. Ayrıca; insanın cüz-i iradesinden başka kendisine ait günahları ve borçları vardır. Sevaptaki hissesi ise pek azdır.Kötülükte ise tamamen kusur ve günah kendisine ve sebep olan iştirakçilerine aittir. Ey Aziz insan;sen, kafa feneri hükmünde olan cüz-i aklın ile ancak dar, kısıtlı ve sınırlı bir alanı aydınlatabilirsin.Kendini bir güneş, zan ederek; her şeyi aydınlatamazsın.Hem güneş bile sadece dünyanın belli bir yüzünü ancak aydınlatabilmektedir. Her şeye muhtaç olan birisinin,Gani ve Samed olan Allah”ın kapısını çalması doğru şeydir. Yanlış olan; kişinin hiçbirşeye muhtaç olmadığını zannetmesi ve dua etmemesidir.Evet evet;oruç;hem insanı terbiye eder,hem Allah”a muhtaç olduğunu hatırlatır.Misafirin;babanın çocuğuna ve mazlumun duası asla geri çevrilmez. *Soru :Din nedir?Zaten bu din değilmi afyon gibi bizi uyuttu?İlerlememize ve yükselmemize mani oldu!Zaten bütün savaşlarda din yüzünden çıkmadı mı? Cevab:Din;Hayatın,hayatıdır.Din; Medeniyetin ve insanlığın maddeten ve manen yükselmesini, daha iyiye ve ileri gitmesini savunur. Hem;İslam dini;bir lokma bir hırka felsefesine,kölelik ve kast sistemine karşıdır.Hem savaş esiri de;köle değildir. Yarın ölecekmiş gibi, ahirete; hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya teşvik eder. İki günü aynı olan ziyandadır, Komşusu aç iken, tok yatan bizden değildir. Haksız yere bir insanı kasten öldüren, tüm insanlığı öldürmüş gibidir. Mesela; öldürülen o kişi ihtimal dahilindedir ki, insanlığı kurtaracak önemli bir buluşa imza atabilir veya bir kişinin katli, öldürülmesi; bir dünya savaşına da sebep olabilir. Mesela; birinci dünya savaşında olduğu gibi. Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız.Müjdeleyiniz,nefret ettirmeyiniz.Yıkıcı değil, yapıcı olunuz. Alan el değil, veren el olunuz.Cüz-i bir şer için,küll-i bir Hayrı terk etmeyiniz. Mesela;kangren olmuş bir kolu kaybetmemek için kolu kesmez iseniz, o Aziz insanı da kaybedebilirsiniz.Mesela;küll-i bir hayır olan ve sayısız mahlukatın susuzluk ihtiyacını gideren yağmurun yağması ile;üzeri ıslanan birisi” yağmur şerdir” diyemez ve o kişi için de yağmur terk edilemez. Hayırda yarışınız.Anne ve babaya;sizleri kötülüğe zorlamadıkları sürece itaat ediniz. Yakınları,kimsesizleri, yaşlıları, yolcuları, hastaları, komşuları,dul ve yetimleri, küçükleri, , talebeleri, bekarları, masumları,mecnunları,savaş esirlerini, zorda ve çaresiz durumdaki borçluları koruyunuz ve gözetiniz.Evet evet;alacağınızı,geçmiş ve birikmiş sadaka ve zekatlara saymak ve büyüklük göstermek gerektir. Tek İlah vardır. O, İlahın adı Allah”dır. Zerrece Allah”a imanı olan herkes;çetin bir hesaptan sonra cennete girecektir. İslam dininin; Peygamberi, Hz.Muhammed”tir,Kitabı Kuran-ı Kerim”dir. Bir Müslüman; hem İncile, hem Hz.İsa peygambere; hem,Tevrata,hem Hz.Musa peygambere; hem Zebur”a, hem Hz.Davud peygambere; yani tüm orjinal semavi kitap ve peygamberlere inandığı için;din değiştirmesine gerek olmadığı gibi; hiçmi hiç akıl karı da değildir. Evet evet;çoğu savaş ve kavgaların asıl sebebi din değil;menfaat çatışmasıdır. Asıl savaş ise; imanı kazanmak veya kaybetmek savaşıdır. *Soru:Tenasüh; fikrine ne diyorsun? Cevap:İslamiyet; Tenasüh fikrini kabul etmez.Yani ölen bir kişi, başka bir şeyin suretine girerek hayatını devam ettirmez. Ölen kişinin ruhu berzah elemine gider. Mesela; insanlık tarihi yedi bin yıl olduğunu ve ortalama bir ömründe yüz sene olduğunu farz etsek, yetmiş defa bu dünyaya gelip gitmemiz gerekirken; değil yetmişini, birini bile hatırlayamamamız bizim çok unutkan veya akılsız olduğumuzun değil, tenasüh fikrinin doğru olmadığını gösterir Delil ise; Miraç hadisesi ile ahireti,cenneti,cehennemi ve Allah”ı gören ve Ululazm bir peygamber olan; Hz.Muhammed Mustafa peygamberin beyanı ve Allah”ın kitabı olan;Kuran-ı Kerim”in yazılı ve aşikar olan ayetleridir. *Soru:Miraç hadisesinde kısaca ne olmuştur? Cevab:Miraç hadisesinde, bizzat Hz.Muhammed peygamber; çok kısa bir zaman zarfında; refref”e binip, sidret-ül münteha makamına yükselip; geçmişi, geleceği, cenneti, cehennemi ve kainatın yaratıcısını görmüş; Allah”ı; gidip de gören mi var? veya Ahirete gidipte dönen mi var? Sorularını da cevapsız bırakmamıştır. *Soru: Bu kadar kısa zamanda bu kadar çok iş nasıl yapılır,bu kadar hız nasıl olur?Benim aklım almıyor! Cevap:Mesela;bir elektronik saat düşünelim.Bir saat zarfında;saati gösteren rakam bir defa atarsa, dakikayı gösteren rakam 60 defa atar,saniyeyi gösteren 3600 defa atar.Bir mekanik saatte ise; bir saat zarfında yelkovanın aldığı mesafe; akrebin aldığı mesafenin 12 katıdır. Hız arttıkça;aynı zaman biriminde, daha çok hareket yapılmaktadır. Bunu kronometrede daha bariz bir şekilde görebiliriz. Hafıza hızı ile sizin bir ömürde ancak çözebileceğiniz bir problemi, bir başkası kısa bir sürede çözebilir. Mesela; koca bir kütlesi olan dünyamızı,vasıtasız ve saniyede otuz kilometre gibi çok süratli bir hızla, hem kendi ekseninde hemde güneşin çevresinde hiçbir şeye dayanmadan, direksiz, bir topaç ve Mevlevi gibi döndüren Allah; sevgili bir peygamberini Miraç hadisesinde;elbette ve evleviyetle daha hızlı ve kısa bir sürede götürmeye ve geri getirmeye Muktedirdir. Mesela;bazen 10 dakikalık bir rüyada; bir günde yapamayacağınız çok işleri kısa bir sürede; rüyada yapmanız gibi. *Soru:Allah bize çok yakın, ama biz ona çok uzağız,diyorlar;bu nasıl birşeydir? Cevap:Mesela;Güneş bize ışık ve ısısı ile çok yakındır,biz ise güneşe zatı; bakımından, çok uzağız. Ayna,teleskop,büyüteç vasıtasıyla,güneşin özelliklerini burada bir manada anlayabiliriz.Veya; bir uzay; aracı ile de; Allah”ın Nur isminin; bir manada aynası ve mazharı olan,muallakta direksiz durdurulan; Mevlevi gibi döndürülen,yaşlı dünyamızın lambası ve sobası olan güneşe; biraz olsun yaklaşarak; gerçek mahiyetini anlayabiliriz. *Soru:Allah; bir iken nasıl aynı anda birçok yerde hazır olabilir? Cevap: Mesela;birçok aynayı,birçok farklı yerlere koyup yüzlerini tek bir güneşe çevirdiğimiz zaman, her bir aynada güneşin aynı timsalini görebiliriz. Güneş bir iken birçok yerde ayna vasıtası ile ve timsali,ışık ve ısısı ile;heryerde hazır ve nazırdır. Fakat aslı,yani zatı; o yerde değildir.Allah ise; kudreti ile heryerde hazır ve nazırdır;her şeye tasarruf etmektedir ama gerçek zatı itibarıyle o yerde değildir; hem zaman ve mekan ilede kayıtlı değildir.Hem mahlukat; değil zatına, zatının tek bir şuasına ve tecellisine bile dayanamaz. Mesela;Hz.Musa peygamberin Tur dağında, Allah”ın zatını görmek istemesi ve fakat Tur dağının tek bir tecellisine bile dayanamadan paramparça olması ve Ululazm bir peygamberin bu tecellinin mahafetinden dayanamayıp korkup bayılması gibi. Ey aziz insan;Allah”tan kork ve titre.Mercimek büyüklüğündeki hafızana ve Azrail”i gördüğünde patlayan ödüne, fazla güvenme. Mesela; herbir televizyondan,aynı anda,birçok farklı yerlerden aynı görüntünün ve sesin herkes tarafından izlenip,dinlenebilmesi gibi.Hz.Süleyman peygamber zamanındaki bir tahtın, ilim sahibi birisi tarafından, çok uzak bir diyardan, bir anda, hazır edilmesi gibi. Nuraniyet kesbeden bazı evliya ve abdalın aynı anda farklı yerlerde görülmesi gibi. *Soru:Bir konuda ihtilaf var ise nasıl çözülür? Cevap:Evvela; Allah”ın orjinal kitabı olan Kuran-ı Kerim”e müracaat ediniz; yoksa peygambere ve sünnetlerine müracaat ediniz; yoksa bilginlere ve yazdıkları eserlere ve içtihatlarına müracaat ediniz; yoksa kendi aklınıza müracaat ediniz. Sıralamaya da dikkat ediniz. Kesinlikle, şeytana ve nefsinize müracaat etmeyiniz. Kuran-ı Kerimin dışındaki hiçbirşeyi kabül etmeyiz deyip;Peygamberin sünnetini inkar etmek de yanlıştır.Mesela;namazın nasıl kılınacağı;Kuran-ı Kerimde yoktur;Hz. Peygamber ise; bunu tarif etmiştir. İlim adamlarının,alimlerin fikirlerine ve eserlerine ihtiyaç yoktur demek yanlış olur. Kendi aklınızı kullanmamak da hiç akıl karı değildir. İş ehline verilmelidir. Hasta olduğunuz zaman, hastahaneye;okuma yazma öğrenmek için, okula; Hakkınızı aramak için, Adliyeye;savaş sanatını öğrenmek için askere gitmek gerektir. Elbette ki;Allah”ın kitabı;bir tıb veya cebir kitabı değildir.Fakat hiç tıbtan ve cebirden bahsetmiyor da değildir.Peygamber;tıp doktoru değildir,ama tedavi ettiği hastalarda olmamış değildir.Hiçbir peygamber; ben her şeyi bilirim demez. Allah bildirmedikçe hiç kimse bir şey bilemez. Fakat bir peygamber herhangi bir kişide değildir.Sen bir zerre isen;o bir güneştir.Sakın,sakın;çoban olması seni asla yanıltmasın. Mesela;Ululazm bir peygamber olan Hz.İsa”nın;ölüleri diriltmesi,doğuştan görmeyenlerin gözlerini açması mucizesine; daha tıp ilmi yetişememiştir.Sakın yanlış anlama; yetişemez demiyoruz, haydi sizde Ululazm peygamberlerin mucizelerine yetişebilirseniz,yetişin diyoruz, yeni bilgilere, keşiflere koşun, daima maddeten ve manen; ilerleyiniz ve yükselin diyoruz. *Soru:”Dünya;öküz ile balık üzerindedir”; ne demektir? Cevap:Dünyada geçim kaynaklarından en önemlileri;balıkçılık,tarım ve hayvancılık olduğu veya belkide bu söz söylendiğinde;dünyamız balık veya boğa burcunda olduğu anlatılmak istenmiştir.Yoksa dünyamız elbetteki;bildiğimiz öküz ve balık üzerinde değildir.Mesela;”ayağını yorganına göre uzat” deyimi ile gelirinden fazla harcama yapma demek istenmiştir. *Soru:Yerine ve zamanına ve makamına göre akıllıca hareket etmek nasıl olur? Mütevazı olmak ne demektir? Sıhhat nedir? Gerçek zenginlik nedir? İslamiyet nedir? İman nedir? Müflis ve yiğit kime derler? Cevap:Mesela;ileriden bir aslan geldiğini gördüğünüzde hemen tedbirinizi alınız.Aslan bana bir şey yapamaz, oda Allah”ın bir mahluku, her şey Allah”ın tasarrufunda, Allah istemese hiçbirşey olmaz diyip okşamaya kalkmayınız. Çünkü sizde olan bu imanı; aklı ve temyiz kudreti olmayan Aslan”dan da beklemek; hiç akıl karı değildir. Mesela; bir asker görevde ve savaşta; Azametli, heybetli, cesur,atik, güçlü, silahlı, korkusuz ve Celal sahibi olmalı. Ama evine geldiğinde ise; Cemal sahibi olmalı, çocuğuna karşı şefkatli, ve eşine karşıda nazik ve hürmetli olmalıdır. Kendinizi; karşınızdaki sahsın yerine koyup, ”acaba aynı hareket bana yapılsaydı, ben ne yapardım”diye düşünmeli. Güçlüden değil;Hak”tan, haklıdan, doğrudan ve hakikattan yana olmalıdır. Her dediğiniz doğru olmalı ama her doğruyu söylemekte doğru değildir. Karı kocanın arasını düzeltmek için,bir can kurtarmak için veya savaş halinde her doğruyu söylemek doğru değildir. Yalana da hiçbir cevaz yoktur.Bunun gibi özel hallerde;susmak en doğru bir iş olsa gerektir. Bindiğiniz dalı kesmeyiniz, bindiğiniz gemiyi batırmaya çalışmayınız, ekmeğini yediğiniz yere hainlik etmeyiniz.Yoksa;pirinci kurtarayım derken,evdeki bulgurdan da olabilirsiniz. Ve ummadığın ve ihtimal bile vermediğin bir taşın;başını yarması ve seni kahretmesi de imkan dahilindedir. Mesela; İlahlık iddiasında bulunan ve Hz.İbrahim peygamberi bir rivayette Urfa şehrinde ateşe atan, Nemrudu; kahreden şey; kör ve topal ve hasta bir sivrisinek tarafından öldürüleceğini kahinlerinden öğrenmesi idi. O sivrisinek,Allah”a;”Allah”ım beni niçin yarattın” diye sitem etmiş ve o çilekeş sineğine; cevaben, Allah; ”nemrud”u öldürmen için yarattım “diye ilham edip, taltif edip, memnun etmiş ve gönlünü almıştır. Nemrud; sarayının tüm pencere ve kapılarını kapattırmış ama İlahlık iddiasında ki Nemrut; anahtar ve burun deliğini kapamayı unutmuştur. Mütevazı olmak;dilencilik yapmak veya kendini hakir göstermek veya işini bırakıp daha kötü bir duruma düşmek değildir.Her zaman daha iyi nasıl olur diye düşünmeli ve çalışmalı ve yükselmeli; namertlere fırsat vermemelidir. Kalem sahibi bilginlere,kılıç sahibi askerlere ve ululemre; Haktan ve hakikattan ve adaletten ayrılmadıkları sürece hürmet ve itaat etmek gerektir. İşinizi ehil kişilere yaptırınız.Yöneticilerinizi ehil kişilerden seçiniz. İşinizi tam ve eksiksiz yapınız. Mesela;arabanızı iyi bir ustaya yaptırınız.Yani ustanın maharetine bakınız; yoksa ustanın gözünün ve teninin rengine, cinsiyetine vb. bakmayınız. İnsanların; aslında Hz.Adem ve Hz.Havva”dan geldiğini düşünerek, uzaktan da olsa akraba ve kardeş olduğunuzu unutmayınız. Sofradan istekli kalkınız.Yani doymadan kalkınız.Haddinden fazla yemek, hem sıhhati bozar hemde yattığınızda karabasana davetiye çıkarırsınız. Tıbbın piri, İbn-i Sina “sıhhat az yemektir” demiştir. Evet,evet;gerçek zenginlik;bedenin, sıhhatli ve ruhun, huzurlu olmasıdır.Huzur ise imandadır ve helalinden; çalışmak,kazanmak,paylaşmak insana huzur verir. Tersi ise insana tedirginlik verir. İslamiyet hakka tarafgirlik ve teslim ve inkıyaddır;iman ise,Hak”kı kabul ve tasdiktir.Hem İslam;güzel ahlaktır.İman; tahkiki ise daha güzeldir. Gerçek müflis;hesap günü günahları altında ezilen kişidir. Hey genç arkadaş huzur paradadır diyorsan.Git zenginlere huzurlu olup olmadıklarını sor.Sakın yanlış anlama;biz bir hırka bir lokma fikrine de karşıyız.Evet evet; Hz.Süleyman peygamber gibi;mal mülk sahibi olmak bunu Hak yolda kullanmak gerektir. Yoksa Karun gibi olmak değildir deriz. Ey fakir kardeş;bilirmisin ki,belki de Allah seni sevdiği ve koruduğu için sana vermemektedir.Hem bilirmisin ki;çoğu insanlar zengin olduktan sonra Allah”ı unutmaktadır. Hem her şeyin en hayırlısını talep etmek gerektir.Belki de; senin hakkını zalimler gasp etmektedir!İsyanını Allah”a değil;o zalimlere yapmalısın. Hem üzülme;” sevgilimi en zengin kaptı” diye.Sen de zengin olsa idin; o güzeli birbaşkasına kaptırmaz idin. Gerçek yiğit; hasmını yenebilecek durumda iken;öfkesine sahib olan ,zayıf ve küçükleri; garip ve kimsesizleri kollayan ve koruyan;zulme ve haksızlığa da razı olmayan kişidir. Hey fare;ejderhaya meydan okuma.Hey fil;cüssene fazla güvenme ve bastığın yerdeki karıncalara dikkat et;öldüğün vakit karıncaların eline düşeceğini de unutma.
  4. faruk.nur

    ALLAH

    ALLAH;Bir zaman; gayet akıllı,zengin ve mahir bir ressam,sadece takdir edilmek amacıyla bir resim sergisi açmış. Fakat sahnenin gerisinde durmuş, kendisini konuklara göstermemiş.Konuklara her türlü ikramı yapmış. Sergiyi gezen misafirler, harika resimlere bakmışlar,ne kadar güzel resimler diyerek aralarında konuşurlarken, birisi, ressamı göremediği için; “acaba bu harika resimleri kim yapmıştır?” diye bir soru ortaya atmış.Bir kısım insanlar;bu resimler “kendi kendine” olmuştur demişler.Bir kısım insanlar; resimleri “tabiat kanunlarının” yaptığını iddia etmişler.Bir kısım insanlar ise; resmi meydana getiren,” boya,fırça,kağıt;kafa kafaya verip bu resimleri meydana getirmiştir” demişler.Bir kısım insanlar ise;harika resimlerin ve ikramların; “ancak akıllı,mahir, zengin bir ressam tarafından” yapılabileceğini, söyleyip; kendilerine ikramda bulunan,O ressamı içeriden, alkışlar ile çağırıp, kendisiyle tanışmış ve teşekkür etmişler.İşte biz,bu canlı kainatın ressamına; O, Musavvir”e; Allah diyoruz.Ressamdan farkı, gerçek ve canlı resimler yaratmasıdır. Resim,ressamın bir parçası olmadığı gibi; ressam da, resmin bir parçası değildir.Yani mahlukat, Allah”ın bir parçası değil, eseridir. Resim ile ressam arasında da fırça vardır. Yani vahdet-ül vücudu doğru anlamak gerektir.Gökyüzündeki bulutlara dikkatli baktığınız zaman, tabloyu bir anda nasıl değiştirdiğini hayret ve ibret ile gözleyebilirsiniz.Bir esere bakıldığı zaman; eser sahibi unutulmamalı.Mana-i harfi ile bakılmalı. Yani;Ne güzel bir ayna diyerek, dikkatli ve kem bakıp nazar ile aynanın kendisini ve aynanın ustasının kalbini kırmamalı. “Maşaallah, bu aynanın ustası gerçekten harika ve mahir birisi” diyerek, sanatkarını da sena ve takdir etmeli. Soru:Allah”ı kim yaratmıştır?Cevap:Allah’ı kimse yaratmamıştır. Yaratılan bir şey zaten Allah olamaz ancak Mahluk olabilir. Allah;Rahman,Rahim,Ferd,Hayy,Kayyum,Hakem,Adil,Kuddus,Baki,Evvel, Ahir olmalı. Eşi,benzeri,rakibi, ortağı ve hiçbirşeye muhtaç; olmamalı ki;biz O varlığa Allah diyebilelim. Bir varlık; nasıl olur da;doğrulmamış,doğmamış,doğurmamış,eşi benzeri ve ortağı olmayan,bir ve tek olan, bir başkası tarafından yaratılmamış,bir başkasına muhtaç olmayan, her şeyin tek yaratıcısı olan, kendisinden evvel hiçbir şeyin olmadığı,kıyametten sonra da bir vakit kendisinden sonra hiçbir varlığın olmayacağı;bizatihi yıkılmadan duran, yıkılamayan,zamandan ve mekandan münezzeh, ölmeyen, öldürülemeyen, yok edilemeyen,kusursuz, rakipsiz, varlığı hiç değişmeyen, çok sabırlı, çok merhametli; bir varlık olur?Bu soru; bizim için, kapalı bir kapı olsun.Farzedelim ki; bir sarayın açık doksan dokuz kapısı olsun.Ama bir kapısı kapalı olsun ve sarayın sahibi ancak o kapıyı açabilsin ve anahtarda sadece O”nda olsun. Dışarıdan saraya girmeye çalışan biri,açık kapıların herhangi birinden içeri girebilir.Ama inat edip, açık kapılardan saraya girmemek ve kapalı kapının önünde durmak; o kapalı kapıyı açamadığı için, bu saraya girilemez demek, saray sahibini;inkar etmek, kabul etmemek, red etmek;hiç akıl karı değildir. Bu sefer biz ;o dessas şeytana; aksi ile kanıt yöntemi ile;şu soruyu soralım.Peki,Allah yoksa; bu kainatı kim yaratmıştır? Yani yukarıdaki harika resimleri kim yapmıştır? Ey şeytan susuyorsun.Kibrinden,enaniyetinden,inadından ve kandırdığın dostlarına mahcup olmamak için, Allah”tır diyemiyorsun!Kurnaz olduğun için;kendi kendine, tesadüfen olmuştur,tabiat kanunları yapmıştır veya bu akılsız ve şuursuz,aciz maddeler; bu harika resimleri meydana getirmişlerdir de diyemiyorsun! Çünkü; böyle desen;saf ,tertemiz ve günahsız çocukların bile sana güleceklerini ve ”çocuk mu kandırıyorsun!Cansız bir resmin bile ressamı var iken;canlısının evleviyetle vardır.Sen git de akıllıyım diye geçinen akılsızları kandır” diyeceklerini çok iyi biliyorsun! Hz.Ali”ye bir gün Allah”a ve Ahiret gününe inanmayan birisi gelir ve “insanlar ölünce yok olur;Hem Allah ve Ahiret yoktur”der.Hz.Ali;o kişiye; ”Ya; varsa” diye cevap verir.O kişi;bu ihtimali hiç düşünmemiştim der ve iman eder..Evet evet; inanan kişi,inancından dolayı bir şey kaybetmez ama; inanmayan kişi; işini şansa bırakmış olur ki;bu da akıl karı değildir.*Soru:Allah”ın bir şekli ve sureti varmıdır?Cevap:Allah”ın bizim anladığımız tasavvur ettiğimiz bir şekilde, bir sureti yoktur. Çünkü; Suret ve şekil sınırlı şeyler için söz konusu olabilir.Yani başlangıcı ve sonu olan şeylerin sureti ve şekli olur. Allah ise; Ezeli ve Ebedi”dir, yani; ne bir başlangıcı ve nede bir sonu vardır. Mesela;belirli iki nokta arasına çizilen bir çizgiden, bir doğru oluşur.Üç doğrunun başlangıç ve bitim noktalarının, açı yaparak birleşmesinden de üçgen oluşur.Eğer üçgenin kenarını meydana getiren doğruların başlangıç ve bitim noktaları yok ise yani sınırsız ise;baştan bir doğruyu çizemezsiniz. Dolayısıyla da bir üçgeni çizemezsiniz. Çizemediğiniz içinde o şeye şekil ,biçim ve suret veremezsiniz.Sadece;Miraç hadisesinde Hz.Muhammed peygamber; Allah”ı; bizzat gözleri ile Nur olarak görmüş;ama sureti şöyledir dememiştir.*Soru:Madem,her şey bir kader defterinde yazılı ve her şey ona göre oluyor;o halde insanlardan niçin hesap soruluyor ve niçin cehenneme gidiyor? Cevap:Evet her şey bir kader defterinde yazılı ve her şey ona göre oluyor;ama, kader defterinde yazılı olduğu için o şey olmuyor.Mesela; Bir insan ne kadar yükseğe çıkarsa hem görüş alanı genişler hem de geleceği de bir manada görebilir.Bir meteoroloji uzmanı da uydudan gelen fotoğraflara bakarak bir manada geleceği görebilir. Meteoroloji uzmanı, uydudan gelen fotoğraflara ve bilgilere bakarak, görüyor ki, Ülke”nin batısından yağmur bulutları geliyor. Bulutların hızını ve yönünü hesaplayarak,hemen defterine şunları yazıyor ”yarın Ülke bulutlu ve yağışlı olacak”.Bulutların gelmesine daha bir gün var.Bir gün sonra, Ülke bulutlu ve yağışlı olsa;Soru: Acaba meteoroloji uzmanı bir gün önceden defterine,bu olayı yazdığı için mi olaylar oluyor?Yoksa uzman olayları uydudan önceden gördü de mi yazdı?Cevap;Uzman olayları uydudan önceden gördü de yazdı.Yani;meteoroloji uzmanı; defterine yazdığı için o olaylar olmamakta;fakat olayın öyle olacağını önceden uydudan,görüp, öyle yazmıştır.Mesela;Aklı başında bir adam, bir taksiye binse;taksiciye;”beni çabuk, şu dar, tali yoldan; şu diyara götür dese.Taksici ise;nazik bir biçimde ona;“daha güvenli,doğru ve tehlikesiz, ana bir yoldan,seni daha rahat ve çabuk götürebilirim;hem dediğin yol tehlikeli,dar ve virajlıdır, o yolda başımıza bir kaza gelebilir” diye cevap verse. Ve fakat o adam; taksiciyi zorlasa; ve o tehlikeli,dar, virajlı yolda,bir kaza olsa. Soru:O adam;taksiciye; ”bak senin yüzünden başıma bu kaza geldi” diyebilir mi?Cevap: Diyemez:Çünkü;kendisi tehlikeli yolu istemiştir.Ne zorla arabaya bindirilmiş, nede istemediği bir yoldan götürülmüştür.Hem taksiciyi, kendisi zorlamıştır.Hem taksici,gerekli uyarıyı da baştan yapmıştır.Hem taksici işi gereği; görevini yerine getirmiştir.Suç; götüren taksici de değil,tehlikeli yoldan ısrar ile gitmek isteyen; o adamdadır.Hem;küçükler akıl baliğ olunca;yani farık ve mümeyyiz olunca,yani iyiyi kötüden fark etmeye başladıklarında; sorumlulukları başlar, amel defterleri açılır. Aklı olmayan deli ve mecnunlardan hesap sorulmaz. Zorla, cebren imzalatılan senet; hukuken geçerli de değildir.Kasten yani bilerek ve isteyerek; kundaktaki bir masum çocuğa kurşun sıkıp; vahşice öldüren katilin, Hakime; “ben kader kurbanıyım,Allah benim kaderimi böyle yazmış ben ne yapayım” diyerek ;tahliyesini talep etmesi; nafiledir.Güç ve kuvvet yalnız Allah”tandır.Bunu; felçli hastalar, ayağı uyuşan , eline ayağına aniden kramp giren veya rüyada üzerine karabasan çöken kişiler daha iyi bilirler. Ey Aziz insan; “yürüyor musun?yoksa;yürütülüyor musun?yiyor musun;yoksa yediriliyor musun” dikkat et. Götüren Allah”tır, fakat tehlikeli yolda gitmek isteyen, cüz-i ihtiyar sahibi kişi ;suçludur.*Soru:Dua ve tevekkül nedir?Şartları nedir?Niçin her duamız kabul olmuyor?Cevap:Dua;mahlukatın;Allah”a muhtaç olduğunu anlaması, hissetmesi ve ihtiyacını Allah”a fiili ve kavli arz etmesidir. Hem duanın şartları vardır.Hem her duada mutlaka kabul edilir diye de bir şey yoktur.Fakat her duaya bir cevap vardır.Ya dua aynen kabul edilir veya sizin için hayırlı olmadığından kabul edilmez veya ahirete talik edilir,yani ahirette karşılığı verilir. Bir çiftçi, ürün almak için,evvela; toprağını nadasa koyacak, gübreleyecek, toprağını sürecek, tohumu dikecek,sulayacak,hasat edecek; yani; cüz-i iradesini kullanarak, fiili dua edecek.Sonra; küll-i irade sahibi olan, Allah”a;ürün vermesi için kavli,sözlü dua edecek. Çünkü bir afet gelir ürünü alıp götürebilir.Mesela;Çekirge,kuraklık ve sel afeti gibi. Fiili ve kavli dualardan;yani şartlardan birinin eksik olması neticeye engeldir.Hem kavli dua da halisane olmalı;istiğfar,şükür, Peygambere Salat ve Selam ile duaya başlanmalı,mümkün ise;Allah”ın tüm isimleri zikredilmelidir. Önce devemizi sağlam bir kazığa,sağlam bir ip ile bağlamalı, sonra; benim devem kaçmaz veya kaçamaz veya kaçırılamaz dememeli,kavli, sözlü duamızı da hiçbir zaman unutmamalı.Devenin dizgini her zaman elinizde olmalı, gerektiğinde o dizgini gevşetmeli, gerektiğinde çekmeli; ama hiçbir zaman dizgini elden bırakılmamalı. Her zaman sürünün başında bir çoban olmalı, tedbiri hiçbir zaman elden bırakmamalı; bundan sonra da; “görelim Mevla neyler, neylerse güzel eyler” diyip sabır ile beklemeli; bu kainatın da bir Sultanı ve sahibinin olduğu” bilmeli ve Allah”a Tevekkül edip,güvenmeli.Ey Aziz yolcu, elindeki torbayı, bindiğin geminin üzerine bırak, çünkü ayrıca elde taşıman ve kendine yük etmen hiç akıl karı değildir. Gerekli iş,görev,vazife ve tedbirlerinizi aldıktan sonra da; benim gemimi hiçbir güç batırılamaz veya benim gemim, batmaz,batamaz diyerek, gururlanıp, Gayretullaha toslamamalı. Mesela;bir vakit Tıtanıc isminde, cesim, büyük, bir gemi yapılmış “bu gemiyi Allah bile batıramaz” diye iddia edilmiş.O gemi; daha ilk seferinde Allah”ın bir aysbergine toslamış ve batmıştır.Ey Aziz insan;sen bu kainatın Halifesi ve Sultanısın. Siz yaprak değilsiniz ki, rüzgar nereye savurursa oraya gidesiniz.O halde bir köle gibi değil, bir reis-i cumhur gibi emir ve sorumluluk sahibi ol.Dikkat et; sana emanet olarak verilen mülkü ve tebanı ve aileni ve mevcudatı koru.Emanete hıyanetlik etme ve bil ki onların her birinden,bir gün mutlaka; bir bir hesaba çekileceksin.Ayrıca; insanın cüz-i iradesinden başka kendisine ait günahları ve borçları vardır. Sevaptaki hissesi ise pek azdır.Kötülükte ise tamamen kusur ve günah kendisine ve sebep olan iştirakçilerine aittir.Ey Aziz insan;sen, kafa feneri hükmünde olan cüz-i aklın ile ancak dar, kısıtlı ve sınırlı bir alanı aydınlatabilirsin.Kendini bir güneş, zan ederek; her şeyi aydınlatamazsın.Hem güneş bile sadece dünyanın belli bir yüzünü ancak aydınlatabilmektedir.Her şeye muhtaç olan birisinin, hiçbir şeye muhtaç olmayan ve Samed olan Allah”ın kapısını çalması doğru şeydir. Yanlış olan; kişinin hiçbirşeye muhtaç olmadığını zannetmesi ve dua etmemesidir.Evet evet;oruç;hem insanı terbiye eder,hem Allah”a muhtaç olduğunu hatırlatır. Misafirin; babanın çocuğuna ve mazlumun duası da asla geri çevrilmez.*Soru :Din nedir?Zaten bu din değilmi afyon gibi bizi uyuttu?İlerlememize ve yükselmemize mani oldu!Zaten bütün savaşlarda din yüzünden çıkmadı mı?Cevab:Din;Hayatın,hayatıdır.Din; Medeniyetin ve insanlığın maddeten ve manen yükselmesini, daha iyiye ve ileri gitmesini savunur. Hem;İslam dini;bir lokma bir hırka felsefesine,kölelik ve kast sistemine karşıdır.Hem savaş esiri de;köle değildir. Yarın ölecekmiş gibi, ahirete; hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya teşvik eder. İki günü aynı olan ziyandadır, Komşusu aç iken, tok yatan bizden değildir. Haksız yere bir insanı kasten öldüren, tüm insanlığı öldürmüş gibidir. Mesela; öldürülen o kişi ihtimal dahilindedir ki, insanlığı kurtaracak önemli bir buluşa imza atabilir veya bir kişinin katli, öldürülmesi; bir dünya savaşına da sebep olabilir. Mesela; birinci dünya savaşında olduğu gibi.Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız.Müjdeleyiniz,nefret ettirmeyiniz.Yıkıcı değil, yapıcı olunuz. Alan el değil, veren el olunuz.Cüz-i bir şer için,küll-i bir Hayrı terk etmeyiniz. Mesela;kangren olmuş bir kolu kaybetmemek için kolu kesmez iseniz, o Aziz insanı da kaybedebilirsiniz.Mesela;küll-i bir hayır olan ve sayısız mahlukatın susuzluk ihtiyacını gideren yağmurun yağması ile;üzeri ıslanan birisi” yağmur şerdir” diyemez ve o kişi için de yağmur terk edilemez. Hayırda yarışınız.Anne ve babaya;sizleri kötülüğe zorlamadıkları sürece itaat ediniz. Yakınları,kimsesizleri, yaşlıları, yolcuları, hastaları, komşuları,dul ve yetimleri, küçükleri, , talebeleri, bekarları, masumları,mecnunları,savaş esirlerini, zorda ve çaresiz durumdaki borçluları koruyunuz ve gözetiniz.Evet evet;alacağınızı,geçmiş ve birikmiş sadaka ve zekatlara saymak ve büyüklük göstermek gerektir.Tek İlah vardır. O, İlahın adı Allah”dır. Zerrece Allah”a imanı olan herkes;çetin bir hesaptan sonra cennete girecektir. İslam dininin; Peygamberi, Hz.Muhammed”tir,Kitabı Kuran-ı Kerim”dir. Bir Müslüman; hem İncile, hem Hz.İsa peygambere; hem,Tevrata,hem Hz.Musa peygambere; hem Zebur”a, hem Hz.Davud peygambere; yani tüm orjinal semavi kitap ve peygamberlere inandığı için;din değiştirmesine gerek olmadığı gibi; hiçmi hiç akıl karı da değildir.Evet evet;çoğu savaş ve kavgaların asıl sebebi din değil;menfaat çatışmasıdır. Asıl savaş ise; imanı kazanmak veya kaybetmek savaşıdır. *Soru:Tenasüh; fikrine ne diyorsun?Cevap:İslamiyet; Tenasüh fikrini kabul etmez.Yani ölen bir kişi, başka bir şeyin suretine girerek hayatını devam ettirmez. Ölen kişinin ruhu berzah elemine gider. Mesela; insanlık tarihi yedi bin yıl olduğunu ve ortalama bir ömründe yüz sene olduğunu farz etsek, yetmiş defa bu dünyaya gelip gitmemiz gerekirken; değil yetmişini, birini bile hatırlayamamamız bizim çok unutkan veya akılsız olduğumuzun değil, tenasüh fikrinin doğru olmadığını gösterirDelil ise; Miraç hadisesi ile ahireti,cenneti,cehennemi ve Allah”ı gören ve Ululazm bir peygamber olan; Hz.Muhammed Mustafa peygamberin beyanı ve Allah”ın kitabı olan;Kuran-ı Kerim”in yazılı ve aşikar olan ayetleridir. *Soru:Miraç hadisesinde kısaca ne olmuştur?Cevab:Miraç hadisesinde, bizzat Hz.Muhammed peygamber; çok kısa bir zaman zarfında; refref”e binip, sidret-ül münteha makamına yükselip; geçmişi, geleceği, cenneti, cehennemi ve kainatın yaratıcısını görmüş; Allah”ı; gidip de gören mi var? veya Ahirete gidipte dönen mi var? Sorularını da cevapsız bırakmamıştır.*Soru: Bu kadar kısa zamanda bu kadar çok iş nasıl yapılır,bu kadar hız nasıl olur?Benim aklım almıyor!Cevap:Mesela;bir elektronik saat düşünelim.Bir saat zarfında;saati gösteren rakam bir defa atarsa, dakikayı gösteren rakam 60 defa atar,saniyeyi gösteren 3600 defa atar.Bir mekanik saatte ise; bir saat zarfında yelkovanın aldığı mesafe; akrebin aldığı mesafenin 12 katıdır. Hız arttıkça;aynı zaman biriminde, daha çok hareket yapılmaktadır. Bunu kronometrede daha bariz bir şekilde görebiliriz. Hafıza hızı ile sizin bir ömürde ancak çözebileceğiniz bir problemi, bir başkası kısa bir sürede çözebilir. Mesela; koca bir kütlesi olan dünyamızı,vasıtasız ve saniyede otuz kilometre gibi çok süratli bir hızla, hem kendi ekseninde hemde güneşin çevresinde hiçbir şeye dayanmadan, direksiz, bir topaç ve Mevlevi gibi döndüren Allah; sevgili bir peygamberini Miraç hadisesinde;elbette ve evleviyetle daha hızlı ve kısa bir sürede götürmeye ve geri getirmeye Muktedirdir.Mesela;bazen 10 dakikalık bir rüyada; bir günde yapamayacağınız çok işleri kısa bir sürede; rüyada yapmanız gibi.*Soru:Allah bize çok yakın,ama biz ona çok uzağız,diyorlar;bu nasıl birşeydir?Cevap:Mesela;Güneş bize ışık ve ısısı ile çok yakındır,biz ise güneşe zatı; bakımından, çok uzağız. Ayna,teleskop,büyüteç vasıtasıyla,güneşin özelliklerini burada bir manada anlayabiliriz.Veya; bir uzay; aracı ile de; Allah”ın Nur isminin; bir manada aynası ve mazharı olan,muallakta direksiz durdurulan; Mevlevi gibi döndürülen,yaşlı dünyamızın lambası ve sobası olan güneşe; biraz olsun yaklaşarak; gerçek mahiyetini anlayabiliriz. *Soru:Allah; bir iken nasıl aynı anda birçok yerde hazır olabilir?Cevap: Mesela;birçok aynayı,birçok farklı yerlere koyup yüzlerini tek bir güneşe çevirdiğimiz zaman, her bir aynada güneşin aynı timsalini görebiliriz. Güneş bir iken birçok yerde ayna vasıtası ile ve timsali,ışık ve ısısı ile;heryerde hazır ve nazırdır. Fakat aslı,yani zatı; o yerde değildir.Allah ise; kudreti ile heryerde hazır ve nazırdır;her şeye tasarruf etmektedir ama gerçek zatı itibarıyle o yerde değildir; hem zaman ve mekan ilede kayıtlı değildir.Hem mahlukat; değil zatına, zatının tek bir şuasına ve tecellisine bile dayanamaz. Mesela;Hz.Musa peygamberin Tur dağında, Allah”ın zatını görmek istemesi ve fakat Tur dağının tek bir tecellisine bile dayanamadan paramparça olması ve Ululazm bir peygamberin bu tecellinin mahafetinden dayanamayıp korkup bayılması gibi. Ey aziz insan;Allah”tan kork ve titre.Mercimek büyüklüğündeki hafızana ve Azrail”i gördüğünde patlayan ödüne, fazla güvenme.Mesela;herbir televizyondan,aynı anda,birçok farklı yerlerden aynı görüntünün ve sesin herkes tarafından izlenip,dinlenebilmesi gibi.Hz.Süleyman peygamber zamanındaki bir tahtın, ilim sahibi birisi tarafından, çok uzak bir diyardan, bir anda, hazır edilmesi gibi. Nuraniyet kezbeden bazı evliya ve abdalın aynı anda farklı yerlerde görülmesi gibi.*Soru:Bir konuda ihtilaf var ise nasıl çözülür?Cevap:Evvela; Allah”ın orijinal kitabı olan Kuran-ı Kerim”e müracaat ediniz; yoksa peygambere ve sünnetlerine müracaat ediniz; yoksa bilginlere ve yazdıkları eserlere ve içtihatlarına müracaat ediniz; yoksa kendi aklınıza müracaat ediniz. Sıralamaya da dikkat ediniz. Kesinlikle, şeytana ve nefsinize müracaat etmeyiniz.Kuran-ı Kerimin dışındaki hiçbir şeyi kabul etmeyiz deyip;Peygamberin sünnetini inkar etmek de yanlıştır.Mesela;namazın nasıl kılınacağı;Kuran-ı Kerimde yoktur;Hz. Peygamber ise; bunu tarif etmiştir.İlim adamlarının,alimlerin fikirlerine ve eserlerine ihtiyaç yoktur demek yanlış olur. Kendi aklınızı kullanmamak da hiç akıl karı değildir. İş ehline verilmelidir. Hasta olduğunuz zaman, hastaneye; okuma yazma öğrenmek için, okula; Hakkınızı aramak için, Adliyeye;savaş sanatını öğrenmek için askere gitmek gerektir.Elbette ki;Allah”ın kitabı;bir tıp veya cebir kitabı değildir.Fakat hiç tıptan ve cebirden bahsetmiyor da değildir.Peygamber;tıp doktoru değildir,ama tedavi ettiği hastalarda olmamış değildir.Hiçbir peygamber; ben her şeyi bilirim demez. Allah bildirmedikçe hiç kimse bir şey bilemez.Fakat bir peygamber herhangi bir kişide değildir.Sen bir zerre isen;o bir güneştir.Sakın,sakın;çoban olması seni asla yanıltmasın.Mesela;Ululazm bir peygamber olan Hz.İsa”nın;ölüleri diriltmesi,doğuştan görmeyenlerin gözlerini açması mucizesine; daha tıp ilmi yetişememiştir.Sakın yanlış anlama; yetişemez demiyoruz, haydi sizde Ululazm peygamberlerin mucizelerine yetişebilirseniz,yetişin diyoruz, yeni bilgilere, keşiflere koşun, daima maddeten ve manen; ilerleyiniz ve yükselin diyoruz.*Soru:”Dünya;öküz ile balık üzerindedir”; ne demektir?Cevap:Dünyada geçim kaynaklarından en önemlileri; balıkçılık, tarım ve hayvancılık olduğu veya bu söz söylendiğinde;dünyamız balık veya boğa burcunda olduğu anlatılmak istenmiştir.Yoksa dünyamız elbetteki;bildiğimiz öküz ve balık üzerinde değildir.Mesela;”ayağını yorganına göre uzat” deyimi ile gelirinden fazla harcama yapma demek istenmiştir.Yoksa;ayak ve yorgandan bahsedilmemektedir.*Soru:Yerine ve zamanına ve makamına göre akıllıca hareket etmek nasıl olur? Mütevazı olmak ne demektir? Sıhhat nedir? Gerçek zenginlik nedir? İslamiyet nedir? İman nedir? Müflis ve yiğit kime derler?Cevap:Mesela;ileriden bir aslan geldiğini gördüğünüzde hemen tedbirinizi alınız.Aslan bana bir şey yapamaz, oda Allah”ın bir mahluku, her şey Allah”ın tasarrufunda, Allah istemese hiçbirşey olmaz diyip okşamaya kalkmayınız. Çünkü sizde olan bu imanı; aklı ve temyiz kudreti olmayan Aslan”dan da beklemek; hiç akıl karı değildir. Mesela; bir asker görevde ve savaşta; Azametli, heybetli, cesur,atik, güçlü, silahlı, korkusuz ve Celal sahibi olmalı. Ama evine geldiğinde ise; Cemal sahibi olmalı, çocuğuna karşı şefkatli, ve eşine karşıda nazik ve hürmetli olmalıdır.Kendinizi; karşınızdaki sahsın yerine koyup, ”acaba aynı hareket bana yapılsaydı, ben ne yapardım”diye düşünmeli. Güçlüden değil;Hak”tan, haklıdan, doğrudan ve hakikattan yana olmalıdır. Her dediğiniz doğru olmalı ama her doğruyu söylemekte doğru değildir. Karı kocanın arasını düzeltmek için,bir can kurtarmak için veya savaş halinde her doğruyu söylemek doğru değildir. Yalana da hiçbir cevaz yoktur.Bunun gibi özel hallerde;susmak en doğru bir iş olsa gerektir. Bindiğiniz dalı kesmeyiniz, bindiğiniz gemiyi batırmaya çalışmayınız, ekmeğini yediğiniz yere hainlik etmeyiniz.Yoksa;pirinci kurtarayım derken,evdeki bulgurdan da olabilirsiniz.Ve ummadığın ve ihtimal bile vermediğin bir taşın;başını yarması ve seni kahretmesi de imkan dahilindedir.Mesela; İlahlık iddiasında bulunan ve Hz.İbrahim peygamberi bir rivayette Urfa şehrinde ateşe atan, Nemrudu; kahreden şey; kör ve topal ve hasta bir sivrisinek tarafından öldürüleceğini kahinlerinden öğrenmesi idi.O sivrisinek,Allah”a;”Allah”ım beni niçin yarattın” diye sitem etmiş ve o çilekeş sineğine; cevaben, Allah; ”nemrud”u öldürmen için yarattım “diye ilham edip, taltif edip, memnun etmiş ve gönlünü almıştır. Nemrud; sarayının tüm pencere ve kapılarını kapattırmış ama İlahlık iddiasında ki Nemrut; anahtar ve burun deliğini kapamayı unutmuştur.Mütevazı olmak;dilencilik yapmak veya kendini hakir göstermek veya işini bırakıp daha kötü bir duruma düşmek değildir.Her zaman daha iyi nasıl olur diye düşünmeli ve çalışmalı ve yükselmeli; namertlere fırsat vermemelidir.Kalem sahibi bilginlere,kılıç sahibi askerlere ve ululemre; Haktan ve hakikattan ve adaletten ayrılmadıkları sürece hürmet ve itaat etmek gerektir.İşinizi ehil kişilere yaptırınız.Yöneticilerinizi ehil kişilerden seçiniz. İşinizi tam ve eksiksiz yapınız. Mesela;arabanızı iyi bir ustaya yaptırınız.Yani ustanın maharetine bakınız; yoksa ustanın gözünün ve teninin rengine, cinsiyetine vb. bakmayınız.İnsanların; aslında Hz.Adem ve Hz.Havva”dan geldiğini düşünerek, uzaktan da olsa akraba ve kardeş olduğunuzu unutmayınız.Sofradan istekli kalkınız.Yani doymadan kalkınız.Haddinden fazla yemek, hem sıhhati bozar hemde yattığınızda karabasana davetiye çıkarırsınız. Tıbbın piri, İbn-i Sina “sıhhat az yemektir” demiştir.Evet,evet;gerçek zenginlik;bedenin, sıhhatli ve ruhun, huzurlu olmasıdır.Huzur ise imandadır ve helalinden; çalışmak,kazanmak,paylaşmak insana huzur verir. Tersi ise insana tedirginlik verir. İslamiyet hakka tarafgirlik ve teslim ve inkıyaddır;iman ise,Hak”kı kabul ve tasdiktir.Hem İslam;güzel ahlaktır.İman; tahkiki ise daha güzeldir. Gerçek müflis;hesap günü günahları altında ezilen kişidir.Hey genç arkadaş huzur paradadır diyorsan.Git zenginlere huzurlu olup olmadıklarını sor.Sakın yanlış anlama;biz bir hırka bir lokma fikrine de karşıyız.Evet evet; Hz.Süleyman peygamber gibi;mal mülk sahibi olmak bunu Hak yolda kullanmak gerektir. Ey fakir kardeş;bilirmisin ki,belki de Allah seni sevdiği ve koruduğu için sana vermemektedir.Hem bilirmisin ki;çoğu insanlar zengin olduktan sonra Allah”ı unutmaktadır. Hem her şeyin en hayırlısını talep etmek gerektir.Hem, Karun; “ben ilmim ile zengin oldum “ demişti ve kendini bir şey zannetmiş ve şımarmış idi. Sonra toprak onu yuttu. Belki de; senin hakkını zalimler gasp etmektedir!İsyanını Allah”a değil;o zalimlere yapmalısın. Hem üzülme;” sevgilimi en zengin kaptı” diye.Sen de zengin olsa idin; o güzeli birbaşkasına kaptırmaz idin. Hey hep dört ayak üzerine düşen kardeş;dikkat et; Fravun da hep dört ayak üzerine düşer idi. Hem hiç de hasta olmamıştı.Sonra kendini bir şey zannetmiş ve haddi aşmış idi.Sonra deniz onu yuttu.Nemrut da; Allah ile savaşmak için kendisine yüksek bir kule yaptırmış idi.Güya Allah”a ok atıp onu vurmak istemiş idi. Sonra bir sivrisineğe yenildi.Ebrehe de; Allah”ın Beytullahını yıkmak istedi. Cesim filleri ile geldi. Sonra Ebabil kuşlarına yenildi.Gerçek yiğit; hasmını yenebilecek durumda iken;öfkesine sahib olan ,zayıf ve küçükleri; garip ve kimsesizleri kollayan ve koruyan;zulme ve haksızlığa da razı olmayan kişidir. Hey fare;ejderhaya meydan okuma.Hey fil;cüssene fazla güvenme ve bastığın yerdeki karıncalara dikkat et;öldüğün vakit karıncaların eline düşeceğini de unutma. *Soru:Biz gençlere ne tavsiye edersin?Bataklığa düşmüş insanları; kim, ne zaman, nasıl kurtaracak? Cevap:Ey gençler;kendinize uygun,münasip bir iş ve eş bulmak için çalışınız. Yoksa oruç tutunuz.Oruç ve evlilik nefsi dizginlediği gibi, şehveti söndürür. Batakhanelerin kapısına kepenk vurur. Zina hoş görülemez. Hiçbir ehl-i namus hatta en serseri bir kişide eşinin zina yapmasına razı olmaz olamaz. Bataklıkları ve batakhaneleri kurutmak gerektir.Çünkü mikrop ve hastalık yayarlar. Mesela; sıtma ve aıds gibi.Ey şeytanın ve deccalin bataklığa düşmüş ve düşürülmüş Aziz insan, elbet birgün senin feryadını işiten bir civanmert yiğit, çıkacak; seni ve tüm insanlığı, şeytanın ve deccalin o pis bataklığından kurtaracaktır.O yiğit neden sen olmayasın, Nemrudu öldüren; kör,topal,hasta bir sivrisinekten veya Hz.İbrahim peygamber için yakılan ateşi söndürmek için ağzında küçücük bir su damlacığı ile gelen karıncadan daha mı acizsin! Yoksa bir kurtarıcı mı bekliyorsun!Yoksa iş işten geçtikten sonra mı aklın başına gelecek! Ey aziz insan;Hz.Adem peygamber soyundan geldiğini hiçbir zaman unutma. Hem sen hiç hafife alınacak bir şey de değilsin.Sen bu kainatın halifesi ve sultanısın.Niçin o kurtarıcı sen olmayasın.Haydi işverenler;sizlere çok iş düşmektedir.Bir kişiye iş vermek;o kişiyi bataklıktan çıkarmak veya bataklığa düşmeye engel olmak demektir.Ey zenginler; malınızın kırkta birini bile yatırıma yönlendirseniz;dünyada işsiz kalmayacaktır.Hem verdiğiniz sadaka ömrünüzü uzatacak; zekat ise toplumda sosyal;dayanışmayı ve yardımlaşmayı sağlayıp, malınızın kirini giderecektir.Haydi görevliler,yetkililer,ahlak zabıtaları vs.; insanlar size güvenmekte ırz ve namuslarını, can ve mal güvenliklerini size emanet etmektedirler. Görevinizi eksiksiz yapınız. Aldığınız maaşı Hak edip; sonrada afiyetle yiyiniz. Mesela; bir kişi boğuluyor,sende yüzme biliyor isen,hemen o kişiyi kurtar. Sonrada devletinizin yetkili mercilerine haber ver diyoruz.”Yok benim görevim ve işim bu kişiyi kurtarmak değildir” deme diyoruz.Bu çilekeş ve vefalı dünyamıza; bir küçücük bir fidan, bir ağaçta sen dik diyoruz. Mesela;İslam peygamberi,Hz.Muhammed ;şeytan ve şeytanın dünyadaki vekilleri ile savaşmış;şeytanın dünya saltanatlığına son vermiş;aileleri tarafından diri diri mezara gömülen kız çocuklarını gömülmekten ve bir mal gibi alınıp satılan kadınları ve gençleri, batakhanelerden; faiz yüzünden perişan olan borçlularıda, faiz bataklığından kurtarmış, faizi de kaldırmıştır.Mesela;bugün bile kredi faizi yüzünden çok aileler, toplumlar hatta devletler perişan olmakta, yuvalar yıkılmaktadır.Hem kredi kartım var;Allah”a ihtiyacım kalmadı diye sevinen; sonrada faiz batağına düşünce “Aman Ya Rabbi” diyen sen değilmisin! Evet,evet;zaruri ihtiyaçlar için harcama yapmak, iktisat etmek, ısraf etmemek,çok çalışmak,alacaklı ile anlaşmak, helalleşmek, bir daha faize; tövbe etmek gerektir.Ey sarhoş arkadaş; gözünü kapayarak ve aklını iptal ederek;gerçeklerden kaçamazsın.Niçin çoluk çocuğunun nafakasını ve sağlığını heba edersin! Artık ayılmanın zamanı gelmedi mi?Ey kumarbaz kardeş;zengin olmak için mevcud son sermayeni niçin tehlikeye atarsın.Hem bilmezmisin ki;kumar seni;yenmek için kurulan bir tezgahtır;sakın o zar; civalı, o kağıt; işaretli olmasın! Hem bir şey yapmıyorsunuz;hem bir şeyler yapmaya çalışanlara, Mani oluyor ve “dünyayı kurtarmak sana mı düştü ” diye alay ve tenkit ediyorsunuz. Dünyada; Tesadüf diye bir şeyin olamayacağını,kendi kendine hiçbir şeyin olmadığını,her şeyin bir sebebe ve kaidelere bağlı olduğunu bilmiyor musunuz! Hem kulağınızı tıkıyarak veya pembe gözlük takarak gerçeklerden kaçamassınız ve kendinizi ve başkalarınıda aldatamazsınız.Hem niçin her şeyi; Allah”a havale ediyorsunuz.Neden korkuyorsunuz,neyi bekliyorsunuz! Hem; elbet bir gün ölmiyecekmisiniz!İlla bir yılanın sizi ısırmasını,bir taşın başınızı yarmasını mı bekliyorsunuz. Niçin o yılanın sokmasına göz yumuyorsunuz! Niçin yoldaki taşı hemen kaldırıp bir kenera koymuyorsunuz!Niçin yapılan zulümlere ses çıkarmıyor ve razı oluyorsun!Bir gün seninde kapını çalabileceklerini düşünmüyormusunuz!
  5. Allah yoktur mu? konusndaki yorumunu çk beğendm tabi görmek istemeyenler yine görmez orası ayrı konu.

  6. Soru:Biz gençlere ne tavsiye edersin?Bataklığa düşmüş insanlar nasıl kurtulacak?Kim kurtaracak? Cevap:Ey gençler kendinize uygun,münasip bir iş ve eş bulmak için çalışınız. Yoksa oruç tutunuz.Oruç ve evlilik nefsi dizginlediği gibi, şehveti söndürür. Batakhanelerin kapısına kepenk vurur. Zina hoş görülemez. Hiçbir ehl-i namus hatta en serseri bir kişide eşinin zina yapmasına razı olmaz olamaz.Bataklığı kurutunuz ki,sivrisinekler kapınıza uğramasınlar. Ey bataklığa düşmüş ve düşürülmüş Aziz insan, elbet birgün senin feryadını işiten bir civanmert bir yiğit, çıkacak; seni ve tüm insanlığı, şeytanın o pis bataklığından kurtaracaktır.O yiğit neden sen olmayasın, Nemrudu öldüren; kör,topal,hasta bir sivrisinekten veya Hz.İbrahim peygamber için yakılan ateşi söndürmek için gelen küçük bir karıncadan daha mı acizsin! Yanlış anlama;biz kanunları çiğne, adaleti sen yerine getir demiyoruz. Belki biz diyoruz ki; Mesela; bir kişi boğuluyor,sende yüzme biliyor isen,hemen o kişiyi kurtar.Sonrada devletin yetkili mercilerine haber ver diyoruz.”Yok benim görevim ve işim bu kişiyi kurtarmak değildir” deme diyoruz. Mesela;İslam peygamberi,Hz.Muhammed ;aileleri tarafından diri diri mezara gömülen kız çocuklarını gömülmekten ve bir mal gibi alınıp satılan kadınları ve gençleri, batakhanelerden;faiz yüzünden inim inim inleyen borçlularıda, faiz bataklığından kurtarmış, faizide kaldırmıştır. Mesela;bugün bile kredi faizi yüzünden çok aileler, toplumlar hatta devletler perişan olmakta,yuvalar yıkılmaktadır. Çare;borcunuzu ödeyinceye kadar, zaruri ihtiyaçlar için harcama yapmak,çok çalışmak, bir daha faize tövbe demek gerektir. Soru:Sıhhat nedir?Nelerin kıymetini iyi bilmeliyiz? Cevap:Sofradan istekli kalkınız.Yani doymadan kalkınız.Haddinden fazla yemek, hem sıhhati bozar hemde yattığınızda karabasana davetiye çıkarırsınız.Tıbbın piri, İbn-i Sina “sıhhat az yemektir” demiştir. Anne ve babanızın,sıhhatinizin,boş vaktinizin,gençliğinizin,aklınızın, zenginliğinizin,gücünüzün ve Azrail kapınızı çalmadan; ömrünüzün kıymetini iyi biliniz. Her irade ve akıl sahibinin başına her şeyden önemli olan, imanı kazanmak veya kaybetmek davası açılmıştır.Bu davayı kesinlikle kazanmak gerektir. Soru:Bu dava kesin nasıl kazanılır?Kazananların oranı nedir? Cevap:Hayatta başarılı olmak ve bu davayı kesin kazanmak istiyorsanız; Peygamberlere ve onların getirdiği orjinal kitaplara ve sahifelere harfiyyen uyunuz. Allah”ın tüm kitap ve peygamberleri hep,”Lailaheillallah”yani;”Allah”tan başka İlah yoktur”davasını ve gerçeğini savunmuşlardır. Bu davaya; inananların;rengi,ırkı,dili farklı da olsa; kazanma oranı; yüzde yüzdür. Tahrif edilmiş kitap ve sahifelere, yanlış tefsir ve tercümelere ve batıl inanç ve hurafelere ise katiyyen uymayınız.Aklınızı çalıştırınız. Ey ehl-i kitab;birbirinizle mücadele etmek yerine, insanlığın ve mahlukatın;şeytanın hile ve desiseleri ile, içine düştüğü sıkıntı ve belalardan kurtulması için çalışmak ve ortak düşmanınız olan; şeytana karşı ittifak etmek daha akıllıca olsa gerektir. Soru:Yavruma doyamadan vefat etti,ne yapmalıyım? Cevap:Ey insanlar ;eceli ile vefat etmiş küçük çocuklarınız size ahired de şefaatçi olacaklardır.O halde sabrediniz. Çocuklarınızı ve rahimlerdeki ceninleri de rızk endişesi ile öldürmeyiniz.Yoksa;ahired de o masum çocuk,sizden ve iştirakçilerinizden;davacı olur. Hz.Hızır ile Hz.Musa peygamber arasındaki kıssadan hisse çıkarınız. Allah”tan daima her şeyin en hayırlısını talep ediniz.Bilmediğiniz ve bilemediğiniz, hikmetini sonradan anlayabileceğiniz,iyi ki böyle olmuş diyeceğiniz ve akıl ve sır erdiremediğiniz,sabredemediğiniz bazı olayların;zahirine değil,neticelerine bakıp;Allah”ınıza şükrediniz. Soru:Hadsiz kötülüklere, günahlara, cinayetlere, niçin Allah mani olmuyor? Cevap:Şu an imtihan vakti olduğundan;imtihanın huzur ve sukununu bozmuyor,yalnız huzuru bozanları ve kopya çekenleri tespit edip sessizce dışarı çıkarıyor.İmtihanın,ahengini bozmamak ve talebeleri korkutmamak ve imtihanı amacına ulaştırmak ve sonsuz şefkatinden dolayı ve bir aile reisi gibi,cezayı bazen hikmeti gereği erteliyor ve mahlukatına son nefesine kadar süre veriyor.Ola ki yanlış yoldan döneler,ola ki hidayete ereler. Hem,eğer her haksızlıkta Allah size bir tokat vursa idi o zaman herkes korkudan,zoraki iyi olur ve hayat yaşanmaz bir hal alır, idi. Hem bizlere seslenmediğini nerden biliyorsun.Hem Habibi olan ve Hz.Muhammed”e indirilen ve Allah”ın kitabı olan Kuran-ı Kerim ile bizlere her zaman seslenmektedir. Hem, Allah; ”emir ve yasaklarıma uyun,haksızlık ve zülüm yapmayın,iyiliği emredin,kötülüklere de Mani olun demiyor mu? Sem olan Allah,her şeyi duymakta. Basir olan Allah,her şeyi görmekte. Habir olan Allah ise her şeyi duymaktadır.Her şey melekler tarafından kayıt altına alınmakta ve ahirette bir mahkeme-i kübrada, delil olarak saklanmaktadır. Hem haddi aşanları yerin dibine geçirmediğini nerden biliyorsun.Herhalde Allah”ın tokadının sessiz olmasından olsa gerektir. Hem imtihan olmasa idi; Elmas ruhlu peygamberler ile kömür ruhlu şeddatlar,nemrutlar,fravunlar nasıl ayırt edilecekti?Şayet öğretmen soruları bazı talebelere iltimas yapıp önceden dağıtsa veya kopyayı serbest bıraksa idi;hem imtihanın sırrı bozulacak,hem hayatın ve imtihanın zevki kalmayacak, hem de çalışkan talebeye ve çalışana haksızlık ve Adaletsizlik olacak ve hem de terakki ve yarış olmayacak, hem medeniyet ve insanlık yerinde sayacak, hem de öğretmene haklı bir itiraz yapılacak idi. Mesala;silaha harcanan paranın cüz-i bir miktarı açlığa ayrılsa,dünyada yoksulluk kalkacak. Herkes hakkına razı olsa;dünyada davalar,kavgalar, savaşlar olmayacak.Herkes evinin önünü dahi süpürse,çevremizde hiç çöp kalmayacak idi. Allah”ın”içki içmeyiniz,kumar oynamayınız,fuhuştan,fal oklarından, sihirden uzak durunuz,faiz almayınız,haksız yere bir cana kıymayınız, kötülüklere mani olunuz, vb.”emir ve yasaklarına uymayan sen, savaşlarla dünyayı yakıp yıkan sen, Allah ile dalga geçen ve kafa tutan sen,haksızlıklara ses çıkarmayan ve görevini yapmayan ve kötüye kullanan sen; sonrada sorumluluktan ve cezadan kurtulmak için suçu kadere ve Allah”a yıkmak isteyen sen! Cehennemin hocaları olan Zebaniler; senin çok güvendiğin ve çok akıllı zannettiğin şeytana ve sana;çok merak ettiğiniz ve bilmediğiniz ve hikmetini anlayamadığınız başka sorularınızın cevaplarını ve yaptığınız tüm haksızlık ve kötülüklerin cezasını vermek için sabır ile sizleri beklemektedirler. Ey masumlar,biçareler, mahsunlar,garipler,fakirler ve hakkı gasp edilenler: sakın zalim zenginliği ve izzetiyle;masum ise fakirliği ve zilletiyle bu dünyadan göçüp gitti diye üzülmeyiniz ve isyan etmeyiniz. Sizlerin hakkınız zayi edilmeyecek,bir mahkeme-i kübrada, eninde sonunda Müntakim ve Kahhar ve Adil olan Allah; sizin hakkınızı zalimden alıp size geri verecektir.Ahired de;mal, mülk, para, iltimas, kariyer,rütbe, unvan soy,sop vb.geçmediği için;ya zalimin sevapları size verilecek veya sizin günahlarınız zalime yüklenecek ve Cennette huzur ve güven ve zenginlik içinde; ebedi yaşayacaksınız. Soru:Mucize,keramet ve sihrin aslı nedir?İlim nedir? Cevap:Bir zaman iki ayna var imiş,her iki aynada yüzlerini gökteki güneşe çevirmiş.Aynalarda akseden,tecelli eden güneşi, her iki aynada insanlara çevirdiğinde; insanların gözlerini kamaştırmışlar. Aynalardan biri;ben insanların gözlerini kamaştırdım diye kibirlenmiş ve kendisinde bir şeyler olduğunu, tevehhüm, zan etmiş. Diğer ayna ise mütevazı bir şekilde,aslında kendisinde bizatihi bir şey olmadığını,gökteki güneş olmasa bir hiç olduğunu, önceki aynaya söylemiş. İşte gururlu ayna, sihir,fal ve büyü gibi menfi ve zararlı ilimler ile ilgilenip insanlara zarar veren ve insanları kendisinin etkilediğini ve her şeyi bildiğini zanneden ve sihir yapan şeytan gibidir. Ama mütevazı ayna ise mucize ve kerametin asıl sahibinin Allah olduğunu bilen, dünyevi,fenni,müspet ve uhrevi faydalı ilimler ile ilgilenip insanlara faydalı olan bilge kişidir.Mesela;Hz.Musa”nın asası ile denizin ikiye ayrılması ,Hz.İsa”nın;Allah”ın izni ile ölüleri diriltmesi, Hz.Muhammed”in bir işareti ile, gökteki ayın ikiye bölünmesi hadiseleri birer mucize olup, bunlar Allah”ın iradesi ve kudreti ile olmuş.Hiçbir zaman,hiçbir peygamber; gösterdiği ve mahzar olduğu mucize ile övünmemiş, sadece insanlara ve cinlere; peygamber olduklarını kanıtlamak ve ikna etmek için mucize göstermek zorunda kalmışlardır. Gıbta edilecek kişi gökteki güneşin ısı ve ışığına mazhar olan kendisini güneş zannetmeyen ama güneşi gösteren,bir ayna olduğunu unutmayan kişidir.Bu aynaların en güzelleri peygamberlere aittir.En kötüleri ise şeytan ve şeytan gibilere aittir. Şeytan ve şeytan gibi kötü kişilerin şerrinden Allah”a sığınmak gerektir.Çünkü insanları ve insanlığı tesirleri altına almakta ve aldatmakta, insanlığın ve medeniyetin mahvına sebep olmakta; bu nedenle de şeytanın maskarası ve aleti durumuna düşmektedirler. İlminizi insanlığın hayrına kullanınız.Mesela;hidrojen bombası düşmanı caydırmak için olmalı.Fakat kullanılmamalı.Bu enerji; insanlığın hayrına kullanılmalıdır. İnsanlığa faydalı bilgileri, başkaları ile de paylaşınız, yayınız.Teorik bilgilerinizi,pratiğe dökünüz.Mümkünse insanlık ve medeniyet için yeni icatlar, keşifler yapınız,olduğunuz yerde saymayınız.Sizden sonraki nesil için faydalı bir şeyler yapıp güzel bir miras bırakınız.Aldığınız maaşı Hak edip afiyetle yiyiniz.Ahiret de sizi kurtaracak bir eseriniz olmadan, ahirete göç etmeyiniz. Soru:Bu yazıların doğru olduğunu nereden bilelim? Cevap:Allah”ın Kitabı olan Kuran-ı Kerim”i araştırarak bileceksiniz. Şayet Kitaba,sünnete,içtihatlara ve aklınıza; ters bir şey var ise atacak,yazarı da; uyarıp ona da ders vereceksiniz.Körü körüne değil; okuyarak,araştırarak,sorarak, tahlil ederek,tartışarak; gözünüz, aklınız,kalbiniz açık ve bilinçli bir şekilde hakikate ve Hak”ka,kabre, cennete; korkmadan,gülerek ve emin adımlar ile yürüyeceksiniz. Zaman;hakikat zamanıdır.Bir kişinin; sizin sayenizde Hak ve Hakikatleri öğrenmesi; sahralar dolusu kırmızı koyunu olan bir zenginin; koyunların hepsini, fakirlere, sadaka olarak dağıtmasından, daha hayırlıdır.Bana bu bilgileri kimse öğretmedi; diyen kişinin hesabı; bilenden ve bildiği halde susan herkes den sorulacaktır. Sizde;sorumluluktan kurtulmak için; şimdi öğrendiğiniz bu bilgileri, önce aileniz ve sonra herkes ile paylaşınız. Bilgiyi kendinizde haps etmeyiniz ve bu bilgileri herkesin bildiğini de zannetmeyiniz.Her zaman; fikri hür,vicdanı hür, gerçekçi ve gerçeklere açık olunuz. Doğruyu,alınız;yanlışı ve batılı atınız.İfrat ve tefrittende sakınınız. Mesela;dinsizlik ve taassup gibi.Taassup;dinin; cahil kişilerce yanlış tefsir edilerek herkesi; dinden soğutmak ve dine düşman etmek demektir.Dinsizlik ise;dindarlara ve dine; hak ve hakikatlere, düşman olmak demektir. Dinsiz bir millet yaşayamaz.Sadece manevi veya maddi kanat ile de uçamazsınız.Hem maddi,hem de manevi kanat ile ve birbirleriyle orantılı ve ahenkli olmak şartıyla uçabilirsiniz. Din;gerilemeyi değil;bilakis helal yoldan;maddeten ve manen daima ilerlemeyi ve yükselmeyi amaç edinir. Helal keyfe kafidir.Harama girmeye lüzum yoktur. Malın; kırkta bir zekatı olduğu gibi, ilmin ve kuvvetinde bir zekatı vardır.Bilen ile bilmeyen bir değildir.İlim mümin”in yitiğidir, nerede olursa alır.İlim Çin”de de olsa alınız. Hayatta, en hakiki mürşit ilimdir. Faydalı tüm ilimlerden istifade ediniz, ettiriniz. Beşikten mezara kadar faydalı ilim öğreniniz. Okuyunuz,okutunuz.Ne demiş Yunus Emre,’İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir,sen kendini bilmez isen ilim nice okumaktır.’ Soru:Deccal ve Mehdi gelmiş midir? Cevap:Her asırda; mehdi ve deccal misal şahıslar gelmiştir.Çünkü insanlar ve insanlık devamlı imtahana tabidirler ve geçmiş milletler gibi, imtihan edilmeden de cennete gideceklerini zannetmesinler. Deccal; dinsizlik ceryanının temsilcisi.Mehdi ise iman ceryanının temsilcisidir. İsimleri lazım değildir. Mesela;Deccal dehşetli bir ejderha ise;mehdi akıllı bir fare olsa gerektir. Yani; tarih boyunca; ilmi,gücü ve mülkü ile övünen ve İlahlık taslayan kişilerin karşısına, Allah; zıt birisini çıkarmış ve onları o zıt şey ile Kahretmiştir. Zaten;ilginç ve garip olanda budur. Ebu Cehil; “nasıl olurda,ümmi bir çaban peygamber olur” diye kendisini için için yiyordu. İlahlık iddiasındaki Nemrut ise; kör,topal hasta bir sivrisinek tarafından öldürüleceği için Kahroluyordu. Nasıl ki;rütbesiz bir er;bir köyü esir alabilir.Çünkü o bir askerdir ve arkasında ordu vardır.Halbuki o asker terhis olsa,aynı köydeki bir kişiyi bile esir alamaz.Nemrudun hatası;o sivrisineğin üzerindeki; haki renkli, askeri kıyafeti görememesidir. Mehdi zahiren fakir,güçsüz olmalı.Deccal ise;zahiren güçlü ve zengin olmalı ki; imtihan çetin ve zevkli olsun,cennet ucuz olmasın,cehennem ise lüzümsuz olmasın .Sakın,sakın imtihan sahibini ve imtihanı hafife almayınız.Çok dikkatli olunuz.İmtihandan yüz üzerinden yüz alınız. Önemli olan; sizin imanınızı korumanız ve cennete mümkün ise hesap vermeden doğrudan girebilmenizdir. Soru:Küresel ısınma bir kıyamet alameti mi?Ne yapmalı? Cevap:Havadaki karbondioksiti,temizleyen,bir oksijen fabrikası olan ağaç fidanını; kıyamete bir dakika bile kalsa dikiniz.Kağıt,defter,kitap için;ağaç kesmeyiniz. Elektronik; tahta,kitap,kalem,silgi,posta kullanınız. Isınmak ve aydınlanmak için;fosil yakıttan ziyade;güneş,atom,hidrojen, rüzgar,enerjisinden ve yeraltından çıkan sıcak sulardan azami istifade ediniz.İktisatlı arabalar;lambalar ve elinizi uzatınca; akmaya başlayan, musluklar kullanınız. İsraftan kaçınınız. Musluktan akan suyun kadrini de iyi biliniz. Su akarken barajınızı doldurup,Allah”a Şükrediniz.Su kesildiğinde ise barajdaki suyu idareli kullanınız.Kıtlık ve kuraklık halinde, ilminiz varsa;yağmur yağdırınız yoksa;yağmur duasına çıkınız. Mesela;Hz.Yusuf peygamber zamanındaki kıtlıkta, Peygamberin hikmetli sözlerini tutan ve emrettiği tedbirleri alan halk, selametle kıtlığı atlatmıştır. Soru:Kıyamet ne zaman kopacak? Cevap:Kıyamet sen öldüğün vakit kopacak.Eğer bu soru ile; kainatın kıyametini kastetmiştim diyorsan;elbetteki bir gün onunda kıyameti kopacak.Hem “ben öldükten sonra isterse Tufan olsun bana ne” diyen sen değilmisin. Hem kendi ecelin ile birlikte kıyametin vakt-i zamanını bilmek; hayatı sana zehir eder.Ecelin gizli kalmasının bir hikmeti de bu olsa gerektir. Hiç ölmeyecekmiş gibi bu dünyaya,yarın ölecekmiş gibi ahiretimize çalışmalı.Ölüme hazırlıklı olup,mezara korkarak değil,şehit bir asker gibi,gülerek girmeli.Tabutumuzun üzerine toprakları atanlara da; burası cennet bahçesinden bir bahçe sakın bizim için ağlayıp,üzülmeyiniz demeliyiz. Farzedelim ki; 120 sene sonra;şu kainatında kıyameti kopacak.Şu anda yaşlı dünyamızda misafir olan altı milyar kusur insanın; ekseriyeti o vakit kabirlerinde olacaklardır.Kıyamete yetişenler bizzat,daha önce vefat etmiş ruhlar ise kabirlerinden o dehşetli anı bir manada göreceklerdir. Soru:Kıyamette; güneş nasıl batıdan doğacak? Cevap:Belki bir yıldız,dünyamızın dönüş yönünün tersinden çarparak, dünyanın dönüş yönünü tersine çevirecek ve güneş batıdan doğacaktır. Mesela;bazı gökbilimciler;uzayın derinliklerinden hızla dünyaya doğru gelen cesim bir yıldızdan bahsetmektedirler. Velev ki;bu yıldız çarpmasa ve dünyanın yakınından geçse bile; okyanusları kendine çekecek, Hz.Nuh peygamber zamanındaki gibi sular yükselecek belki de gerçekten kıyamet kopacaktır. Ey şeytan;sende; kıyametin kopmasını ve defterinin dürülmesini herhalde istemezsin.O halde;Ademoğlunun atom,vs. silahlarını ateşlememesi ve bir yıldızın dünyamıza çarpıp kıyameti koparmaması için;Allah”a gece gündüz; ism-i azam ile;dua et.Kaderinin ve ecelinin; secde etmediğin ve kendinden alçak gördüğün Ademoğlunun ve Allah”ın elinde olduğunu hiçbir zaman unutma.Akıllı ol,Ademoğlu ile fazla uğraşma ve onunla dalaşma. Allah”ın “Ademe secde et”emrinin hikmetini anla, Ademoğlunun senden her bakımdan üstün olduğunu bil,titre ve kork. Soru:Acaba; cennetlikmiyim,yoksa cehennemlikmiyim? Cevap:İnsanlar korku ile ümit arasında olmalı. Acaba cennetlikmiyim, yoksa cehennemlikmiyim sorusunu merak etmek yerine, en kötü ihtimali göz önüne alarak, tedbirimizi almak; daha akıllıca bir iş olsa gerektir. Son nefese kadar, kimin ne olacağı,(şeytan hariç) bizce mechuldur. Ancak, Allah; kimin ne olacağını,kıyametin vakt-i saatini önceden bilmektedir. Fakat;bilmek; istemek demek değildir.Yani, Allah; herkesin;cennete girmesini arzu eder. Hiçbir ebeveyn,yani anne ve baba; çocuğunu ateşe atmaz.Ancak, o hayırsız evlat ;anne ve babasını öldürerek;cehennemi Hak eder. Halbuki;anne ve babası; daha küçücükken kendisini şefkatle büyütmüş, her şeyden esirgemiş idi.İşte;Bismillahirrahmanirrahim”in bir manasıda budur. Kaderi doğru anlamak gerektir. Cennet ucuz olmadığı gibi, cehennem dahi lüzümsuz değildir. Allah”tan korkunuz.Fakat;zerre miktar Allah”a imanı olan ins ve cin, herkesin;hesaptan sonra cennete gireceğinide unutmayınız.O bir zerrecik imanı kazanmaya ve kaybetmemeye bakınız. Soru:Ölümün hakikatı nedir?Ölümsüzlük iksiri varmıdır?Ben kimim? Cevap:İnsan;ruh ve bedenin birlikteliğidir.Mana ve maddenin bileşimidir.Şoförü olan bir arabadır.Kaptanı olan bir gemi,bir uçaktır. Ruh insanın aslıdır,kendisidir.Mahiyeti;can”ı,yani nefsi olan, aklı, duyguları,iradesi ,farık ve mümeyyiz, yani iyiyi kötüden ayırabilen, şuurlu,sorumluluk sahibi,ölümsüz, yani Baki olan; bir kanundur. Mesela;Yerçekimi kanunu gibi.Ama yerçekimi kanununun yukarda belirtilen vasıfları yoktur. Ruh”un; dünyadaki işleri yapabilmesi için; elbisesi,evi,sarayı,bineği mahiyetinde olan bedene ihtiyacı vardır.Ruh; beden sarayının efendisidir. Nefs ise bu sarayın bekçisidir,hizmetçisidir.Bedendeki kuvve-i şehvet ve gadabiyet merkezidir. Mesela;iç alemde;kandaki alyuvarlar vücuda gelen besinleri alır, akyuvarlar ise zararlı mikropları öldürür.Dış alemde ise insanın ağzı besinleri alır,kolu bacağı kendisine saldıran düşmanı def eder. Aynen bu misallerde de görüleceği üzere sarayın bekçisi olan nefsin vazifesi; bedeni korumak ve bedenin levazımatını tedarik etmek ve efendisi olan Ruh”a hizmet etmektir.Bedene helal rızk veriniz. Mesela; arabanız benzinli ise deponuza; mazot alırsanız yolda kalır motoru bozarsınız,şayet jet benzini alırsanız da sizi uçurur ve kazaya sebep olabilirsiniz.Helal rızk keyfe kafidir.Arabanın fabrikasyon ayarlarını, yani Allah”ın yarattığı bedenin sıhhatini ve ruhun saflığını bozmamak elzem ve gereklidir. Mesela;Vücuda;İçki ve uyuşturucu madde almak gibi.Bu hem aklı iptal eder,hem de sizi sorumluluktan kurtarmaz ve hem de işlediğiniz suçtan dolayı da aynı cezayı alırsınız ve indirim sebebi olmadığı gibi, verdiğiniz maddi ve manevi zararlarda sizden tazmin edilir. Nefsi; kullanmak,korumak,dizginlemek, terbiye etmek gerektir.Yoksa bineğiniz olan nefsi öldürmek hem akıl karı değildir.Hemde intihar demek olur ki, kesinlikle yasaktır.Nefsin dizginleri,daima ruhun elinde olmalı,gerektiğinde çekmeli,gerektiğinde gevşetmeli,ama hiçbir zaman dizgini bırakmamalı ve nefsin eline dümeni ve dizgini vermemelidir. Akıl ise; Ruh”un müsteşarı yani akıl hocası,yol gösteren bir deniz feneridir.Ruh”a yol gösteren bir Nur”dur.Kuran-ı Kerim ise, manevi bir güneştir. Ey deniz feneri hükmünde olan aklına ve mercimek büyüklüğündeki hafızasına güvenen ve iki hücreden yaratılmış insan;haddini bil ve Allah”ına şükret. Ruh ise; beden gemisinin kaptanıdır. Mesela bir ülke düşünelim.Ruh o ülkenin reisi, akıl veziri,nefs ise kuvve-i gadabiye olan ordusu ve kuvve-i şeheviyesi olan hazinesidir. Bir ülke; hazinesi dolu,ordusu güçlü ve yöneticileri akıllı ise; ilelebed payidar kalabilir.Bir insan da ne kadar zeki,güçlü ve zengin ise hem hayatını güzel bir biçimde idame ettirebilir hem de başkalarına yardım edebilir. Ruh ise; katiyyen Baki”dir,yani ölümsüzdür.Fakat bu Baki”lik bizatihi değil;Allah, öyle takdir ettiği içindir. Ey insanlar ve cinler; baki bir aleme gideceksiniz, o halde hazırlıklı olun.Ölüm,ruhun bedenden ayrılması; daha önce vefat etmiş olan sevgili anne ve babanızın ve çocuklarınızın ve sevgilinizin ve sevdiklerinizin yanına gitmektir. Mesela ;bir şoför nasıl aracından inince araba hiçbir işe yaramaz ise,ruh”ta beden aracından inince, beden hiçbir işe yaramaz.Kabre konan bedendir. ***Sen ise; ruh”sun.Sen bu beden sarayının Aziz bir Sultanı,bu kainat sarayının; nazenin,nazlı,güzel bir gülüsün.*** Mesela;rüyada o korkuyu veya o sevinci hisseden,kalp gözünüz ile çok şeyleri gören sizsiniz.Şayet siz beden; olsa idiniz gözleriniz uykuda kapalı hiçbir şey görememeniz ve yeriniz sabit olduğundan, hiçbir şey yapamamanız ve hiçbir yere gidememeniz gerekirdi. Ruh bedenden ayrılınca; berzah alemine gitmektedir. Ölüm yokluk ve hiçlik değildir.Kim yok olmak ister ki,Ezeli ve Ebedi, bir ve tek olan Allah”ın sevgili mahlukatı da ebedi olmalıdır.Fakat mahlukatın ebediliği bizatihi değil, Allah”ın dilemesiyledir. Ey Aziz insan;bir peygamber soyundan geldiğini hiçbir zaman unutma. Ey insanlar ve cinler; ebedi yaşamak, baki bir cennete girmek, Ve güzeller güzeli,kusursuz ve tek olan Allah’ı görmek istemezmisiniz! Ey sevgili ruh,bunun için Allah’a şükretmeli ve iman etmeli ve Hak sahibine veya mirascısına hakkını vermeli ve tövbe etmeli değilmisin! HULASA : Allah;birdir,herşey O”na muhtaçtır.Ne bir başkası Allah’ı yaratmıştır. Nede Allah’ın bir çocuğu vardır.Allah’ın, eşi, benzeri ve rakibi yoktur.
  7. Soru:Zaten bu din değimli afyon gibi bizi uyuttu?İlerlememize ve yükselmemize mani oldu!Zaten bütün savaşlarda din yüzünden çıkmadı mı?Artık istediğimiz gibi özgürce hayatımızı yaşamak istiyoruz.Bir lokma,bir hırka ile bizi asırlarca uyuttuğunuz yetmedimi!Din nedir? Cevab:Din;Hayatın,hayatıdır.Medeniyetin ve insanlığın maddeten ve manen yükselmesini,daha iyiye ve ileri gitmesini savunur. İslam dini;bir lokma bir hırka felsefesine karşıdır. Yarın ölecekmiş gibi, ahirete, hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya teşvik eder.İki günü aynı olan ziyandadır, Komşusu aç iken, tok yatan bizden değildir. Haksız yere bir insanı kasten öldüren, tüm insanlığı öldürmüş gibidir. Mesala;öldürülen o kişi ihtimal dahilindedir ki, insanlığı kurtaracak bir buluşa imza atabilir.Veya ; bir kişinin katli, öldürülmesi, bir dünya savaşına sebep olabilir. Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız.Yıkıcı değil,yapıcı olunuz.Alan el değil, veren el olunuz.Cüz-i bir şer için, küll-i bir Hayrı terk etmeyiniz.Mesela; kangren olmuş bir kolu kaybetmemek için kolu kesmez iseniz, o Aziz insanıda kaybedersiniz.Aynen bunun gibi; dünyadaki iyliklere vesile olup kötülüklere mani olmaz iseniz;yani Allah”ın emir ve yasaklarına uymaz iseniz; bu Aziz dünyayıda kaybedersiniz. Hayırda yarışınız.Anne ve babaya; sizleri kötülüğe zorlamadıkları sürece itaat ediniz.Yakınlarınızı,yetimleri,kimsesizleri,yaşlıları,yolcuları, hastaları, komşularınızı,küçükleri, zorda ve çaresiz durumdaki kişileri, boçluları ,işsiz ve fakirleri, gözetiniz. Tek İlah vardır. O, İlahın adı Allah”dır. Allah”ın emir ve yasaklarına karşı gelmeyiniz.Şeytan”ın, tek bir emre karşı geldiğinden dolayı düştüğü durumdan ders çıkarınız. Zerrece Allah”a imanı olan herkes; hesaptan sonra cennete girecektir. İslam dininin; Peygamberi Hz.Muhammed”tir,Kitabı Kuran-ı Kerim”dir. Bir Müslüman,hem İncile,hem Hz.İsa”ya; hem,Tevrata,hem Hz.Musa”ya; hem Zebur”a, hem Hz.Davud”a; yani tüm semavi kitap ve peygamberlere zaten inandığı için, din değiştirmesi, hiçmi hiç akıl karı değildir. Soru:Tenasüh fikrine ne diyorsun? Cevap:İslamiyet; Tenasüh fikrine karşıdır.Yani ölen bir kişi, başka bir şeyin suretine girerek hayatını devam ettirmez.Ölen kişinin ruhu berzah elemine gider. Mesela;insanlık tarihi yedibin yıl olduğunu ve ortalama bir ömründe yüz sene olduğunu farz etsek, yetmiş defa bu dünyaya gelip gitmemiz gerekirken; değil yetmişini,birini bile hatırlayamamamız bizim çok unutkan veya akılsız olduğumuzun değil, tenasüh fikrinin doğru olmadığını gösterir. Delil ise; Miraç hadisesi ile ahireti,cenneti,cehennemi gören ve Ruyetullah”a mahzar ve şahid olan, Hz.Muhammed peygamberin beyanı ve Allah”ın kitabı olan;Kuran-ı Kerim”in yazılı ve aşikar olan ayetleridir. Zerrece imanı olan herkes;hesaptan sonra,cennete girecek ve orada kendilerini ve kainatı yaratan Allah”ı görecektir. Soru:Miraç hadisesinde kısaca ne olmuştur? Cevab:Mirac hadisesinde, bizzat Hz.Muhammed; çok kısa bir zaman zarfında; geçmişi, geleceği,cenneti, cehennemi ve kainatın yaratıcısını görmüş. Gidipte görenmi var? veya gidipte dönenmi var? Sorularını da cevabsız bırakmamıştır. Soru: Bu kadar kısa zamanda bu kadar çok iş nasıl yapılır,bu kadar hız nasıl olur?Benim aklım almıyor! Cevap:Mesela;bir elektronik saat düşünelim.Bir saat zarfında;saati gösteren rakam bir defa atarsa,dakikayı gösteren rakam 60 defa atar,saniyeyi gösteren 3600 defa atar.Bir mekanik saatte ise; bir saat zarfında yelkovanın aldığı mesafe; akrebin aldığı mesafenin 12 katıdır. Hız arttıkça;aynı zaman biriminde, daha çok hareket yapılmaktadır. Bunu kronometrede daha bariz bir şekilde görebiliriz. Beyin hızı ile sizin bir ömürde ancak çözebileceğiniz bir problemi,bir başkası kısa bir sürede çözebilir. Mesela; koca bir kütlesi olan dünyamızı,vasıtasız ve saniyede otuz kilometre gibi çok süratli bir hızla,hem kendi ekseninde hemde güneşin çevresinde hiçbirşeye dayanmadan,direksiz,bir topaç ve Mevlevi gibi döndüren Allah; sevgili bir peygamberini Miraç hadisesinde;elbette ve evleviyetle daha hızlı ve kısa bir sürede götürmeye ve geri getirmeye Muktedirdir. Mesela;bazen 10 dakikalık bir rüyada; bir günde yapamayacağınız çok işleri kısa bir sürede; rüyada yapmanız gibi. Soru:Azrail bir iken nasıl aynı anda birçok ruhları kabzediyor? Cevap: Mesela;birçok aynayı,birçok yere koyup yüzlerini tek bir güneşe çevirdiğimiz zaman,her bir aynada güneşin aynı timsalini görebiliriz. Güneş bir iken birçokyerde ayna vasıtasıyle ve timsali ile; hazır ve nazırdır. Mesela; herbir televizyondan,aynı anda,birçok yerden aynı görüntünün, herkes tarafından izlenebilmesi gibi. Fakat bugün ses ve resim nakledilebilmekte isede gelecekte, maddeninde nakli imkan dahilindedir. Mesela;Hz.Süleyman peygamber zamanındaki bir tahtın, ilim sahibi birisi tarafından, çok uzak bir diyardan, bir anda, hazır ve nazır ve nakl edilmesi; maddenin naklinin mümkün ve imkan dahilinde olduğunun ve Azrail”in aynı anda,birçok yerde,birçok insanın ruhlarını kabzetmesi de bunun bir kanıtıdır. Soru:Allah bize çok yakın, ama biz ona çok uzağız,diyorlar;bu nasıl birşeydir? Cevap:Mesela;Güneş bize ışık ve ısısı ile bize çok yakındır,biz ise güneşe zatı bakımından,çok uzağız.Ayna veya büyüteç vasıtasıyla,güneşin özelliklerini biraz anlayabiliriz. Fakat;uzay mekiği ile; güneşin hakiki nuruna ve ısısına yaklaşabilir,onun büyüklüğünü ve gerçek mahiyetini yakından anlayabiliriz. Soru:Bir konuda ihtilaf var ise nasıl çözülür? Cevap:Evvela; Allah”ın kitabına müracaat edilir; yoksa peygamberlere ve sünnetlerine müracaat edilir; yoksa bilginlere ve yazdıkları eserlere ve içtihatlarına müracaat edilir; yoksa kendi aklınıza müracaat ediniz. Kesinlikle şeytana ve nefsinize müracaat etmeyiniz. Elbette ki;Allah”ın kitabı;bir tıb veya cebir kitabı değildir.Fakat hiç tıbtan ve cebirden bahsetmiyorda değildir.Peygamber;tıp dokdoru değildir,ama tedavi ettiği hastalarda olmamış değildir.Hiçbir peygamber ben her şeyi bilirim demez.Allah bildirmedikçe hiç kimse bir şey bilemez.Fakat bir peygamber herhangi bir kişide değildir.Sen bir zerre isen;o bir güneştir. İlim adamlarının fikirlerine ve eserlerinede ihtiyaç yoktur demek yanlış olur. Kendi aklınızı kullanmamak da hiç akıl karı değildir. İş ehline verilmelidir.Hasta olduğunuz zaman doktora,yazı yazmayı ve okumayı öğrenmek için okula, dini meselelerde ise diyanete gitmek gerektir. Soru:Bir kazayı veya zülmü gördüğümüzde ne yapmalıyız? Cevap: Evvela; yetkili mercilere bildiriniz, gecikmesinde telafisi mümkün olmayacak neticeler hasıl olacaksa, mümkünse hemen elinizle düzeltmeye çalışınız, yoksa dilinizle düzeltmeye çalışınız,yoksa en azından o zulmü yapan, o zalimi Allah”a havale ediniz. Bunuda yapmıyorsanız belaların gelmesini bekleyiniz.Bana dokunmayan yılan bin yaşasın demeyiniz.Yoksa o yılan birgün mutlaka başınıza bela olacaktır. Mesela;dağın başında size saldıran ve canınıza kast eden bir yılanı; öldürdüğünüz,yaraladığınız veya def ettiğiniz için; hiç kimse sizden hesap sormaz ve soramaz. Belki;kendinizi savunmadığınız ve yılanın sokmasına mani olmadığınız için; acı ve cefa çekersiniz. Sakın yanlış anlama;biz git ihkak-ı Hak yap demiyoruz.Çünkü devletin;hakimi,savcısı,polisi ve jandarması vardır. Soru:Allah”ın benim namazıma ne ihtiyacı var? “Lailaheillallah” ne demektir?Herşey nasıl Allah”ı zikredebilir? Cevap:Bir kişinin, Allah”ın benim namazıma ihtiyacı yoktur, demesi; hasta birisinin,doktara“ey doktor senin ilaca ne ihtiyacın var demesine benzer ki, Allah”ın bizim beş vakit namazımıza ve zikrimize elbetteki ihtiyacı yoktur,bizim namaza ve zikre evleviyetle ihtiyacımız vardır.Hem namaz dinin direğidir.Direk ve temel olmazsa sağlam;ne bir çadır,nede bir bina dikebilirsiniz. Bedenin havaya ve suya ve gıdaya ve ısıya ihtiyacı olduğu gibi, ruhunda manevi gıdaya ihtiyacı vardır ki o gıdalardan en önemlisi namaz ve zikirlerin en eftali olan, “Allah”tan başka İlah yoktur” demek olan ve muhabbetullaha vesile olan,kelime-i Tevhidtir.Yani “La ilaheillallah” kelimesidir. Her zaman az;yemek,konuşmak,uyumak;yani,her zaman;helal lokma yemek,hikmetli konuşmak,fazla uyumamak ve daima “Lailaheillallah” diyerek,zikr ederek; kainata meydan okuyacak cesareti benliğinde hissetmek,Allah”tan başka hiçbirşeyden korkmamak,her şeyin Allah”ın tasarrufunda olduğunu hakkal yakin yaşamak, muhabbetullahın verdiği; o manevi zevki ile huzur bulup, mutmain olmaktır. Ayrıca;Allah”ın Kitabı olan Kuran”ı çok okumak ve kendi asrınıza hitap eden tefsirleri iyi tetkik etmek, doğru anlamak ve ihlas ile amel etmek ve huşu içinde namaz kılıp, huzur ve emniyet bulmak, dünyanın ağır yükünü her beş vakitte yere koyup, güzel bir nefes almaktır. İnsanlar her nefes verişte bilmeden,gayri ihtiyari “Hu” derler.Hu ,Allah demektir. Aslında her şey Allah”ı anmaktadır. İnsanın bu dünyaya gönderilmesinin sebebi ve hikmeti Allah”ı tanımak, O”na dua ve ibadet etmektir. Soru:Şeytan kimdir,amacı nedir? Cevap:Şeytan”ın aslı cin olup ateşten yaratılmıştır.İnsanın apaçık, bir düşmanıdır. Mahlukatı,Allah”a düşman etmek için fırsat kollar. Bu hayatı insanlar için cehenneme çevirmeye çalışır. İnsan, şeytan”dan herbakımdan üstündür.Mesela;Hz.Süleyman peygamber, cinleri emri altında tutmakta ve cinlere istediğini yaptırabilmekte idi. Fakat şeytan”ıda hafife almamak gerekir.Çünkü Hz.Adem babamız ile Hz.Havva annemizin cennetten çıkmasına vesile olmuştur.Biz şeytanın inadına,bu dünyayı cennete çevirmek için çalışmalıyız. Dikkat ediniz!Allah”ı inkar etmemek ayrıdır,Allah”a iman etmek ayrıdır.Allah”ı inkar etmek ise;hiçmi hiç akıl karı değildir. Mesela;şeytan;Allah”ı inkar etmemektedir. Daha önce meleklere bile ders veren,şeytan, kibrinden dolayı; Allah”ın “ Ademe secde et” emrine karşı gelmiştir.Bu yüzden; Allah’ın Rahmetinden kesin bir şekilde kovulmuştur. Fakat şeytan; Allah”tan,süre istemiş, Kıyamet vaktine kadar, kendisine sınırlı bir süre verilmiştir.”Bende senin ihlaslı kulların hariç,herkesi sana düşman edeceğim ve onları azdıracağım” diyen şeytan; Hz.Adem peygambere ve nesline karşı,büyük bir savaş başlatmıştır. Sakın sizi şeytan, Allah afedicidir diye yanıltmasın. Çünkü, Allah af edicidir ama, kul hakkı hariçtir.Allah”tan korkunuz.Çünkü Allah,aynı zamanda “Kahhar”dır.Nice milletler Allah”ın kahredici gücü ile tarih sahnesinden silinmişlerdir.Mesela;Hz.Nuh Peygamber zamanındaki tufanda olduğu gibi. Eğer savaş istiyorsanız; şeytan ile,cahillik, fakirlik,acizlik ile savaşınız. Sivrisineklerle uğraşmak yerine,bataklığı kurutmaya çalışınız. Sanığı cezalandırmadan önce,suça sebep olan nedenler olan; işsizliği, cahilliği, fakirliği,acizliği,caresizliği, kaldırarak; suçu önleyici tedbirler alınız. Suçluyu öyle bir ceza ile ürkütünüz ki ;o sucun yanına bile yanaşamasın. Gaye o ürkütücü cezayı vermek değildir,caydırmak olmalıdır. Yoksa o suçlu; suçu tekrar işlemeye devam edecek toplumun huzur ve sukununu bozacaktır. Mesela;Göze göz,dişe diş diye;bir ceza olsa. Kimse adam öldüremez. Çünkü kendisinede aynı cezanın verileceğinden korkar,yapmaz,yapamaz. Hem kan davası diye bir şeyde olmaz ve olamaz.Cezalar caydırıcı olmalıdır.Yani suçu önleyici olmalıdır.Yoksa ceza; amaç olmamalıdır. Önce tedbir sonra terbiye sonra ceza. Islahı gayr-i mümkünse ve cezasıda idam ise infaz etmek gerektir.Çünkü dönüşü mümkün olmayan bir yola giren suçlu için en hayırlı yol hem kendisi,hem ailesi, hemde toplum için cezanın infazıdır. Sakın şeytanın iman edeceğini düşünmeyiniz ve ona acımayınız ve onu dost edinmeyiniz. Hz.İsmail peygamber gibi şeytanı gördüğünüz yerde ve Hac”ta da olduğu gibi, taşlayınız, yani şeytan ile her zaman ve heryerde savaşınız. Çünkü; kendinizin,biricik ve birtaneniz olan yavrunuzun ve sevdiklerinizin ebedi cehenneme girmesine vesile olan şeytana hiç acımamak gerektir. Şeytana acımak, sevdiklerinize ve kendinize acımamak demektir. Suyun uyuduğunu,ama şeytanın uyumadığını biliniz,her zaman tedbirli olunuz. İnsanın düşmanları çok, kuvveti yok, borcu çok, malı mülkü yok, dolayısıyla bu dünyanın derdi ve tasası çok.Eğer güveneceği,tevekkül edeceği, meded umacağı, dua edeceği, dayanacağı,teselli olabileceği,bir Allah”ıda yoksa; ve dostuda şeytan ise; kendi aklıda kendisine bela olup, sıkıntılarını unutmak ve aklını iptal etmek için, kendisini ya eğlenceye veya uyuşturucuya veya alkole verecek.Sonu ya tımarhane, ya meyhane veya hapishane veya hastahane veya batakhane olacaktır.Hem kendisine, hem ailesine ve hemde topluma zararı dokunacaktır. Ey insanlar ve cinler; sizin maddeten ve manen yükselmenize mani olan şeytanın; size takmış olduğu zincirleri kopararak ve manileride ortadan kaldırarak, özgürlüğünüze kavuşunuz.O sinsi ve gizli düşmanınıza ve düşmanlarınıza karşı, bir sürü ve ordu gibi ittihad ediniz.Sürüden ayrılmayınız.Irk,din,dil,renk vs.nedenler ile bölünmeyiniz. Soru:Bize;cenneti istiyorsanız;dünyayı terk ediniz, diyorlar,ne dersin? Cevap:Helal şekilde; Çalışınız,üretiniz,kazanınız,yiyiniz,dağıtınız.Ama israf etmeyiniz.Kara günler, yaşlılığınız ve ahiret içinde,azık ayırınız.İlmin, malın ve kuvvetin önemini fark ediniz.Bunları insanlığın hayrı için ve helal bir şekilde kullanınız.Kendinize yapılmasını arzu etmediğiniz bir şeyi ,birbaşkası içinde arzu etmeyiniz. İnsanların; aslında Hz.Adem ve Hz.Havva”dan geldiğini düşünerek, uzaktanda olsa akraba ve kardeş olduklarını; Allah nazarında herkezin eşit olduğunu ve hiçkimseye iltimas geçilmeyeceğini,eninde sonunda; zerrece hayır işleyene mükafatının verileceğini,zerre miktar şer işleyenede cezasının verileceğini biliniz. Dünyayı da bütün bütün terk etmeyiniz.Hiç ölmiyecekmiş gibi dünyaya, yarın ölecekmiş gibi ahirete çalışınız. Evet tek koltukta iki karpuz gitmez ama iki koltukta iki karpuz gider.Kuş gibi uçabilmek için,çift kanatlı olunuz yani,hem maddi hemde manevi hayatınız için çalışınız.Her ikisinide birlikte orantılı şekilde götürünüz. İfrat ve tefritten kaçınınız.Namerte muhtaç olmamak için çok çalışınız, Soru:Yerine ve zamanına ve makamına göre akıllıca hareket etmek ne demektir?Mütavazı olmak ne demektir? Cevap:Mesela;ileriden bir aslan geldiğini gördüğünüzde hemen tedbirinizi alınız.Aslan bana bir şey yapamaz, oda Allah”ın bir mahluku, her şey Allah”ın tasarrufunda, Allah istemese hiçbirşey olmaz diyip, okşamaya kalkmayınız.Çünkü sizde olan bu imanı; aklı ve temyiz kudreti olmayan Aslan”dan da beklemek hiç akıl karı değildir. Aslana et,ata ot veriniz. Aslanın kafesine de fazla yanaşmayınız. Mesela; bir asker görevde ve savaşta;karada aslan ve havada kartal,suda kılıç balığı gibi; Azametli, heybetli, cesur,atik,keskin bakışlı, güçlü,silahlı, korkusuz ve Celal sahibi olmalı. Ama evine geldiğinde ise; Cemal sahibi olmalı, çocuğuna karşı şefkatli, ve eşine karşıda nazik ve hürmetli olmalıdır. Kişi; kendi gözlüğünün rengi ile olayları renklendirmemeli,karşı tarafı ve üçüncü şahısların fikirlerini ve nasihatlerini ve şahitlerin beyanlarını dinlemeli.Bir bilene sorup istişare etmeli. Bilirkişiden rapor almalı. Mümkünse olay yerine gidip, keşif yapmalı. Tüm delilleri topladıktan sonra; Adaletli, doğru hakkaniyete uygun bir hüküm verilmelidir. Gerçeği ve maddi hakikatı bulmaya çalışılmalı,zandan ve suiniyetten sakınmalı. Bu arada; renk körü olup almadığının tespiti içinde doktora gitmeyi ihmal etmemelidir. Mesela;Siyah gözlüğünüz ile; kızıl bir elmayı, siyah görmeniz normaldir. Akıllı kişi odur ki;o siyah enaniyet gözlüğünü bırakıp, olaylara şeffaf bir göz ile bakmalı. Kendinizi; karşınızdaki sahsın yerine koyup,”acaba aynı hareket bana yapılsaydı,ben ne yapardım”diye düşünmeli.Güçlüden değil,Hak”tan ve haklıdan yana olmalıdır. Bazen susmalı, bazen büyüklük gösterip bazı şeyleri görmezlikten gelmelidir. Mesela;her dediğiniz doğru olmalı ama her doğruyu söylemekte doğru değildir.Karı kocanın arasını düzeltmek için,bir can kurtarmak için veya savaş halinde her doğruyu söylemek doğru değildir.Yalanada hiçbir cevaz yoktur.O halde susmak en doğru bir iş olsa gerektir. Bindiğiniz dalı kesmeyiniz, bindiğiniz gemiyi batırmaya çalışmayınız, ekmeğini yediğiniz yere hainlik etmeyiniz.Yoksa;pirinci kurtarayım derken,evdeki bulgurdan da olabilirsiniz. Ey horoz; vakitsiz ötme.Ey fare, ejderhaya kafa tutma, onu uyandırma. Akıllı isen; o canavarı kendine musahhar et. Mesela;Eşinin , iyi ve kötü durumuna,ahvaline,nelerden hoşlandığına, nelere kızdığına vb.dikkat eden akıllı ve güzel bir yılan; eşi bir ejderha bile olsa, kendisine muti ve musahhar yapabilir. Unutma ki, cesim,büyük ve Azametli bir filin, bazen bir küçücük fareden korktuğu;bir savaş sırasında heybetli birisinin kaçtığı; bir tavuğun yavrularını korumak için,bir köpeğe saldırdığı bir gerçektir.Gerçek; İmanın ve cesaretin ve zenginliğin ve güzelliğin; kimde ve nede ve nerede olduğu gizlidir. Ve ummadığın ve ihtimal bile vermediğin bir taşın;başını yarması ve seni kahretmesi de imkan dahilindedir. Mesela; İlahlık iddiasında bulunan ve Hz.İbrahim peygamberi Urfa şehrinde ateşe atan,Nemrudu; kahreden şey; kör ve topal ve hasta bir sivrisineğin, ”Allah”ım beni niçin yarattın” diye sitem etmesi ve o çilekeş sineğine;cevaben ”nemrud”u öldürmen için yarattım “diye ilham edip, taltif edip, memnun etmesi ve gönlünü alması. Ve bu durumu kahinlerin Nemrud”a bildirmesi idi. Mesela;Kibirli ve her şeyi bildiğini zanneden şeytanı, kahreden ise; Allah”ın Habibi, kulu ve elçisi olan;ümmi bir çobana;yenilmesi, birdaha kesinlikle; gaybtan ve gelecekten haber almak için gökyüzüne yükselememesi ve göktaşları ile taşlanması,kahinlik mesleğini ve saltanatını; ümmi bir çoban yüzünden, ilelebed kaybetmesidir. Ve en büyük savaşın;evvelemirde,nefsiniz ve şeytanınız ile olan; imanı kazanmak veya kaybetmek, savaşı olduğunu da unutmayınız. Bu büyük savaşı kazandıktan sonra, dünyadaki diğer haksız savaşlara nasıl mani oluruz diye düşünmek ve engel olmak gerektir. Şayet size saldırı olursa da;meşru mudafa hakkınız kullanarak kendinizi savunun ve onlarla savaşın.Bunun içinde hazırlıklı,tedarikli ve tedbirli olun.Caydırıcı silahınızın ve ordunuzun olduğunuzu bilen düşman;size saldırmak için kara kara düşünecektir. Ey;bu dünya gemisinde misafir olan Aziz insanlar ve cinler; dünyanın kıyametine çalışmayınız. Daha iyi ve daha güzel bir hayat ve dünya için çalışınız. Mütevazı olmak;dilencilik yapmak veya kendini hakir göstermek veya işini bırakıp daha kötü bir duruma düşürmek değildir.Her zaman daha iyi nasıl olur diye düşünmeli ve çalışmalı ve yükselmelidir. Kalem sahibi bilginlere,kılıç sahibi askerlere ve ululemre; Haktan ve hakikattan ve adaletten ayrılmadıkları sürece hürmet ve itaat ediniz. İşinizi ehil kişilere yaptırınız.Yöneticilerinizi ehil kişilerden seçiniz. İşinizi tam ve eksiksiz yapınız. Soru:Bütün ihtilal ve devrimlerin sebebi nedir?Ne yapmalı? Cevap:Şeytanın,dünyayı fesada veren ve çoğu ihtilallerin ve devrimlerin sebebi olan ve insanlar için dünyayı cehenneme çeviren,”sen çalış ben yiyeyim ve ben tok olayım başkası açlıktan ölsün bana ne” düşüncesini, ortadan kaldırmak ve sosyal; refah ve adalet ve huzur için çalışmak, insanlığa yapılacak en büyük hayırlardan biri olsa gerektir. Emek ve sermaye; aralarına uzlaştırıcı, aklı da alarak, sulh içinde ve refah içinde yaşamalı, taraflarda suiniyet ve angarya olmamalıdır. Mesela, bina yapacak sermayesi olmayan fakir bir kişinin barakasını, zengin müteahhide verip onunla anlaşıp refaha ve zenginliğe kavuşması akıllı bir iştir. Zenginliğe ve zenginlere değil;zenginliğin topluma yansıtılmamasına, gelir adaletsizliğine,sömürüye, bencilliğe,suiniyete, haksızlıklara, zulme şeytanın üstünlük taslayan kibrine ve kendisini efendi,başkasını köle kabul eden batıl ve yanlış fikre karşı olmak gerektir. Ey, sermaye sahipleri;dünyanın ve kendi ulusunuzun ve vatanınızın istikbalini gözeterek, daima yatırıma ve üretime ve istihdama çalışınız. Parayı haps etmeyiniz.Gelir dağılımına dikkat ediniz. İşçileri bir köle gibi,kullanmaya kalkmayınız. İşçide; işverenin, iyiniyetini suistimal etmemelidir. Medeniyetin tekamülü ile; kölelik devri kapanmış.Hürriyet,eşitlik ve malikiyet devrine girilmiştir. Kast sistemi de fıtrata aykırıdır. Herkese;fırsat eşitliği sağlanarak,terakkinin ve yükselmenin önü açılmalı.Görev; Hak edene ve ehil kişilere verilmeli, iltimas ve kayırma olmamalıdır.Fakirlik ve kölelik bir kader olmaktan çıkartılmalı; herkes zengin,akıllı ve güçlü ve Aziz olmalıdır. Şeytanın;sinsi tuzaklarına ve sizi birbirinize kırdırtmak için çalıştığını ve planlar kurduğunu unutmayınız.Artık;bu yaşlı ve çilekeş ve mahzun dünyamız, yeni; devrimleri,ihtilalleri ve yeni bir dünya savaşını, kaldıramaz.
  8. Kader; Soru:Madem,herşey bir kader defterinde yazılı ve herşey ona göre oluyor;o halde insanlar niçin cehenneme gidiyor? Cevap:Evet herşey bir kader defterinde yazılı ve herşey ona göre oluyor;ama,defterde yazılı olduğu için o şey olmuyor. Mesela;meteroloji uzmanı,uydudan gelen fotoğraflara bakarak geleceği görebilmektedir.bir insan ne kadar yükseğe çıkarsa hem görüş alanı genişler hemde geleceği görebilir.Meteroloji uzmanı, uydudan görüyor ki,Türkiye”nin batısından yağmur bulutları geliyor. Bulutların hızını ve yönünü hesaplıyarak,hemen defterine şunları yazıyor,”yarın Türkiye bulutlu ve yağışlı olacak”.Bulutların gelmesine bir gün var,bir gün sonra Türkiye bulutlu ve yağışlı olsa;acaba meteroloji uzmanı bir gün önceden deftere,bu olayı yazdığı içinmi olaylar oluyor?Yoksa uzman olayları uydudan önceden gördüdemi yazdı. Doğru cevap;gördüde yazdı.Yazdığı için olaylar olmamakta;fakat olayın öyle olacağını önceden görüp yazmıştır. Mesela;aklı başında bir kişiyi, siz sırtınıza alsanız,nereye gitmek istersen seni oraya götüreceğim deseniz,diyelim ki iki yol var biri,tehlikeli yol, öteki tehlikesiz yol.Siz baştan o kişiye uyarıda bulunarak her iki yolun durumunu anlatsanız buna rağmen,o kişi beni tehlikeli yoldan götür dese,o tehlikeli yolda başına bir kaza gelse ,size diyebilirmi ki,bak senin yüzünden başıma bu kaza geldi diyemez.Çünkü kendi iradesiyle tehlikeli yolu seçmiştir.götüren değil,isteyen suçludur. Güç ve kuvvet yalnız Allah”tandır.Bunu felçli hastalar veya eli ayağı uyuşan veya rüyada üzerine karabasan çöken kişiler daha iyi bilir. Götüren Allah”tır, fakat tehlikeli yolda gitmek isteyen,insan suçludur. Hem insan başıboş bırakılmış da değildir.Her şey melekler tarafından kayıt altına alınmakta ve ahirette bir mahkeme-i kübrada, delil olarak sunulmak üzere saklanmaktadır.Ayrıca; insanın cüz-i iradesinden başka kendisine ait günahları ve borçları vardır.Sevaptaki hissesi ise pek azdır.Kötülükte ise tamamen kusur ve günah kendisine ve sebep olan iştirakçilerine aittir. Allah; Birzaman gayet zengin bir ressam,sadece takdir edilmek amacıyla bir sergi açmak istemiş,fakat sahnenin gerisinde durmuş, kendisini konuklara göstermemiş.Konuklara hertürlü ikramı yapmış.sergiyi gezen misafirler,harika resimlere bakmışlar,ne kadar güzel resimler diyerek aralarında konuşurlarken; birisi, ressamı göremediği için, acaba bu resimleri kim yapmıştır? diye bir soru ortaya atmış.Bir kısım insanlar,bu resimler kendi kendine olmuştur demişler.Bir kısım insanlar resimleri tabiiyyat kanunlarının yaptığını iddia etmişler.Bir kısım insanlar ise resimleri,resmi meydana getiren, boya,fırça, tablo birlikte bu resmi meydana getirmiştir demişler.Bir kısım insanlar ise,harika resimleri ancak bir ressam tarafından yapılabileceğini söyleyerek, kendilerine ikramda bulunan ressamı içeriden,alkışlar ile davet edip,kendisiyle tanışmış ve teşekkür etmişler. İşte biz,kainatın tek yaratıcısı olan ;o Müsavvire, o ressama Allah diyoruz. Ressamdan farkı, gerçek ve canlı resimler yaratmasıdır. Resim,ressamın bir parçası olmadığı gibi; ressam da, resmin bir parçası değildir. Soru:Peki,Allah”ı kim yaratmıştır?sorusu (şeytanın; insanları şüpheye düşürmek için sorduğu, sorudur) genellikle insanların kafasının karışmasına yol açmış,bu soruda takılıp kalmışlardır. Cevap; farzedelim ki, bir saraya girmek için yüz kapı var,ama bir kapı kapalı ve sarayın sahibi ancak o kapıyı açabilir ve anahtarda sadece ondadır. Dışarıdan saraya girmeye çalışan biri,açık doksandokuz kapının herhangi birinden içeri girebilir. Aynen öylede,Allah”ın varlığına ve birliğine iman etmek için birçok açık kapılar ve deliller vardır.Ama inat edip, kapalı kapının önünde durmak, kapıyı açamadığı için,saray sahibini inkar etmek, açık kapılardan saraya girmemek ve bu saraya girilemez demek, akıl karı değildir. Peki ,Allah yoksa,bu kainatı kim yaratmıştır? Yani yukarıdaki harika resimleri kim yapmıştır? Sorusunun cevabını inat edenlerin vermesi gerekir. İlmin kapısı Hz.Ali şöyle der,”Varsayalım ki inanmayan inat edenlerin dediği gibi; Allah, ahiret,hesap, peygamberler,melekler,kitaplar, vs.yok.” Ne inanana bir şey olur,nede inanmamakta inat edene.Ama ya varsa; ”inanana yine bir şey olmaz ama inanmamakta inat eden; işini şansa bırakmış olur ki buda akıl karı değildir.” Tevekkül ve dua; Bir çifçi,evvela(önşart);ürün almak için,1-toprağını nadasa koyacak,2-toprağını sürecek,tohumu dikecek,3-sulayacak.vb.fiili dua edecek. Sonra; Allah”a ,ürün vermesi için kavli(sözlü) dua edecek.Çünkü bir afet gelir ürünü alıp götürebilir. Mesela;Çekirge ve sel afeti gibi.Şartlardan birinin eksik olması,neticeye engeldir. Dua eden kişi için o istediği, kendisi hakkında hayırlı olup olmadığını dua eden bilemez.O halde duam niçin kabul edilmedi diye,üzülmemelidir. Mesela;Bir anne ve baba hiçbir zaman çocuğunun kötülüğünü istemediği için ,terbiyeye muhtaç çocuğunun her istediğini de yapmaz .Bu imtihan dünyasında,sınırlı ve kayıtlı olduğumuz için her istediğimizi elde edemeyiz,her istediğimizi yapamayız.Fakat her istediğimizi elde edecek ve her istediğimizi yapabileceğimiz bir yer vardır ki o yere cennet derler. Her şeye muhtaç olan kişinin , Samed olan Allah”ın kapısını çalması doğru bir şeydir.Yanlış olan, herşeye muhtaç bir kişinin, kendisini hiçbirşeye muhtaç olmadığını zannetmesi ve dua etmemesidir. Şeytan, Şeytan”ın aslı cin olup ateşten yaratılmıştır.İnsanın apaçık,bir düşmanıdır.Mahlukatı,Allah”a düşman etmek için fırsat kollar. Bu hayatı insanlar için cehenneme çevirmeye çalışır. İnsan, şeytan”dan herbakımdan üstündür.Fakat şeytan”ıda hafife almamak gerekir.Çünkü Hz.Adem babamız ile Hz.Havva annemizin cennetten çıkmasına vesile olmuştur.Biz şeytanın inadına,bu dünyayı cennete çevirmek için çalışmalıyız. Şeytan,Allah”ı inkar etmemektedir ama,O”na düşman olduğu,iman etmediği için ezeli ve ebedi olarak cehennemden çıkamayacaktır. Dikkat ediniz! İnkar etmemek ayrıdır,iman etmek ayrıdır,hiç inanmamak ise,hiçmi hiç akıl karı değildir. Sakın sizi şeytan, Allah afedicidir diye yanıltmasın. Çünkü, Allah af edicidir ama, kul hakkı hariçtir.Allah”tan korkunuz.Çünkü Allah,aynı zamanda Kahhar”dır.Nice milletler Allah”ın kahredici gücü ile tarih sahnesinden silinmişlerdir.Mesela;Hz.Nuh zamanındaki tufanda olduğu gibi. İnsanlar korku ile ümit arasında olmalı. Acaba cennetlikmiyim, yoksa cehennemlikmiyim sorusunu merak etmek yerine, en kötü ihtimali göz önüne alarak, tedbirimizi almak; daha akıllıca bir iş olsa gerektir. Son nefese kadar, kimin ne olacağı,(şeytan hariç) bizce meçhuldur. Cennet ucuz olmadığı gibi, cehennem dahi lüzümsuz değildir. Din, Medeniyetin ve insanlığın maddeten ve manen yükselmesini,daha iyiye ve ileri gitmesini savunur. İslam dini;bir lokma bir hırka felsefesine karşıdır. Yarın ölecekmiş gibi, ahirete, hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya teşvik eder.İki günü aynı olan ziyandadır, Komşusu aç iken, tok yatan bizden değildir. Haksız yere bir insanı kasten öldüren,tüm insanlığı öldürmüş gibidir.Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız.Yıkıcı değil,yapıcı olunuz.Alan el değil,veren el olunuz. Tek İlah vardır. O, İlahın adı Allah”dır. Zerrece Allah”a imanı olan ve O”na düşman olmayan herkes, hesaptan sonra cennete girecektir. İslam; Peygamberi Hz.Muhammed”tir,Kitabı Kuran-ı Kerim”dir. Bir Müslüman,hem İncile,hem Hz.İsa”ya; hem,Tevrata, hem Hz.Musa”ya; hem Zebur”a, hem Hz.Davud”a; yani tüm semavi kitap ve peygamberlere zaten inandığı için, din değiştirmesi, hiçmi hiç akıl karı değildir. Ey ehl-i kitab;birbirinizle mücadele etmek yerine, insanlığın ve mahlukatın;şeytanın hile ve desiseleri ile, içine düştüğü sıkıntı ve belalardan kurtarmak için çalışmak, daha akıllıca olsa gerektir. Namaz, Dininin direğidir.Bir kişinin, Allah”ın benim namazıma ihtiyacı yoktur,demesi;hasta birisinin,doktara“ey doktor senin ilaca ne ihtiyacın var demesine benzer ki, Allah”ın bizim namazımıza elbetteki ihtiyacı yoktur,bizim namaza ihtiyacımız vardır. Bedenin havaya ve suya ihtiyacı olduğu gibi, ruhunda manevi gıdaya ihtiyacı vardır ki o gıdalardan biriside “Hu” kelimesidir.İnsanlar her nefes verişte bilmeden,gayri ihtiyari “Hu” derler.Hu ,Allah demektir. Aslında her şey Allah”ı anmaktadır.İnsanın bu dünyaya gönderilmesinin sebebi ve hikmeti Allah”ı tanımak, O”na dua ve ibadet etmektir. Hayat, Helal şekilde; Çalışınız,üretiniz,kazanınız,yiyiniz,dağıtınız.Ama israf etmeyiniz.Kara günler, yaşlılığınız ve ahiret içinde,azık ayırınız.İlmin, malın ve kuvvetin önemini fark ediniz.Bunları insanlığın hayrı için ve helal bir şekilde kullanınız. Şeytanın,dünyayı fesada veren ve insanlar için dünyayı cehenneme çeviren,sen çalış ben yiyeyim ve ben tok olayım başkası açlıktan ölsün bana ne düşüncesini ,ortadan kaldırmak ve sosyal dengeleri kurmak için çalışmak insanlığa yapılacak en büyük hayırlardan biri olsa gerektir. İlim, Bir zaman iki ayna var imiş,her iki aynada yüzlerini gökteki güneşe çevirmiş,aynalarda akseden,tecelli eden güneşi , insanların yüzlerine her iki ayna da çevirdiğinde, insanların gözlerini kamaştırmışlar. Aynalardan biri gururlanarak ben insanların gözlerini kamaştırdım diye kibirlenmiş ve kendisinde bir şeyler olduğunu, tevehhüm, zan etmiş. Diğer ayna ise mütevazı birşekilde,aslında kendisinde bizatihi bir şey olmadığını,gökteki güneş olmasa bir hiç olduğunu, önceki aynaya söylemiş. İşte gururlu ayna, sihir ve büyü gibi zararlı ilimler ile ilgilenip insanları kendisinin etkilediğini zanneden şeytan gibidir.Ama mütevazı ayna ise mücize ve kerametin asıl sahibinin Allah olduğunu bilen ve faydalı ilimler ile ilgilenen bilge kişidir. Gıbta edilecek kişi gökteki güneşin ısı ve ışığına mazhar olan kendisini güneş zannetmeyen ama güneşi gösteren, kişidir.Bu aynaların en güzelleri peygamberlere aittir,en kötüleri ise şeytan ve şeytan gibilere aittir. Şeytan ve şeytan gibi kötü kişilerin şerrinden Allah”a sığınmak gerektir.Çünkü insanları ve insanlığı tesirleri altına alabilmekte ve aldatabilmektedirler. Herkes kabiliyeti nispetinde güneşe mahzar olabilir ve olmalıdır. Asıl olan aynayı insanlığın hayrına kullanmak ve ayna olduğunu hiçbir zaman unutmamaktır.Aynadan kasıt insan, güneşten kasıt ise,Allah’tır. Allah bize çok yakındır ama biz ona çok uzağız. Mesela;Güneş bize ışık ve ısısı ile bize çok yakındır,biz ise güneşe çok uzağız.Ama ayna vasıtasıyla,bir nebze güneşin özelliklerini anlayabiliriz. Veya uzay mekiği ile güneşin hakiki nuruna ve ısısına yaklaşabiliriz onu yakından inceleyebiliriz ki,bunu mirac hadisesinde Hz.Muhammed bizzat refref’e binerek çok kısa bir zaman zarfında yapmıştır. Cenneti,cehennemi ve kainatın yaratıcısını görmüş,gidipte görenmi var veya gidipte dönenmi var sorusunuda cevapsız bırakmamıştır. Mesela, koca bir kütlesi olan dünyamızı,vasıtasız ve çok süratli birşekilde götüren ve döndüren, bir insanı elbette ve evleviyetle daha hızlı ve kısa bir sürede götürmeye ve geri getirmeye muktedirdir ve aynen öylede olmuştur. İnsanlığa faydalı bilgileri, başkaları ile de paylaşınız, yayınız. Ben bu bilgileri bilmiyordum,bana kimse öğretmedi diyen kişinin hesabı; bilenden, bildiği halde susandan ve hakikatı ve doğruyu yaymayandan sorulacaktır.Sizde; önceden bildiğiniz, şimdi öğrendiğiniz faydalı bilgileri,sevdikleriniz ve herkes ile paylaşınız. Malın zekatı olduğu gibi,ilminde zekatı ve kuvvetinde bir zekatı vardır.Bilen ile bilmeyen bir değildir.İlim mümin”in yitiğidir, nerede olursa alır.İlim Çin”de de olsa alınız.Hayatta,en hakiki murşit ilimdir. Faydalı tüm ilimlerden istifade ediniz,ettiriniz. Beşikten mezara kadar ilim öğreniniz. Okuyunuz,okutunuz.Ne demiş Yunus Emre,’İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir,sen kendini bilmez isen ilim nice okumaktır.’ Ruh nedir; Ruh insanın aslıdır,kendisidir.Mahiyeti;can”ı, şekli ve aklı olan bir kanundur.Yerçekimi kanunu gibi; ama yerçekimi kanununun bir can”ı, şekli ve aklı yoktur.Fakat dünyadaki işleri yapabilmesi için, ruh”un; elbisesi,bineği mahiyetinde olan bedene ihtiyacı vardır.Ruh katiyen bakidir,yani ölümsüzdür. Ey insanlar ve cinler baki bir aleme gideceksiniz, o halde hazırlıklı olun.Ölüm,ruhun bedenden çıkması daha önce vefat etmiş olan sevgili anne ve babanızın ve sevdiklerinizin yanına gitmektir. Mesela ;bir şoför nasıl aracından inince araba hiçbir işe yaramaz ise,ruh”ta beden aracından inince, beden hiçbir işe yaramaz.Kabre konan bedendir.Siz ise; ruhsunuz.Ruh berzah alemine gitmektedir. ölüm yokluk ve hiçlik değildir.Kim yok olmak ister ki,Ezeli ve Ebedi, bir ve tek olan Allah”ın sevgili mahlukatı da ebedi olmalıdır.Fakat mahlukatın ebediliği bizatihi değil, Allah”ın dilemesiyledir. Ey insanlar ve cinler ; ezeli ve ebedi yaşamak, baki bir cennete girmek, her şeyi elde etmek ,her şeyi yapmak ve Allah’ı görmek istemezmisiniz! Ey sevgili ruh,bunun için Allah’a şükretmeli ve iman etmeli değilmisin! HULASA : Allah, birdir, hiçbirşeye ihtiyacı yoktur.Ne birbaşkası Allah’ı yaratmıştır , nede Allah’ın bir çocuğu vardır.Allah’ın, eşi ve benzeri yoktur.
  9. faruk.nur

    ALLAH

    Kader; Soru:Madem,herşey bir kader defterinde yazılı ve herşey ona göre oluyor;o halde insanlar niçin cehenneme gidiyor? Cevap:Evet herşey bir kader defterinde yazılı ve herşey ona göre oluyor;ama,defterde yazılı olduğu için o şey olmuyor. Mesela;meteroloji uzmanı,uydudan gelen fotoğraflara bakarak geleceği görebilmektedir.bir insan ne kadar yükseğe çıkarsa hem görüş alanı genişler hemde geleceği görebilir.Meteroloji uzmanı, uydudan görüyor ki,Türkiye”nin batısından yağmur bulutları geliyor. Bulutların hızını ve yönünü hesaplıyarak,hemen defterine şunları yazıyor,”yarın Türkiye bulutlu ve yağışlı olacak”.Bulutların gelmesine bir gün var,bir gün sonra Türkiye bulutlu ve yağışlı olsa;acaba meteroloji uzmanı bir gün önceden deftere,bu olayı yazdığı içinmi olaylar oluyor?Yoksa uzman olayları uydudan önceden gördüdemi yazdı. Doğru cevap;gördüde yazdı.Yazdığı için olaylar olmamakta;fakat olayın öyle olacağını önceden görüp yazmıştır. Mesela;aklı başında bir kişiyi, siz sırtınıza alsanız,nereye gitmek istersen seni oraya götüreceğim deseniz,diyelim ki iki yol var biri,tehlikeli yol, öteki tehlikesiz yol.Siz baştan o kişiye uyarıda bulunarak her iki yolun durumunu anlatsanız buna rağmen,o kişi beni tehlikeli yoldan götür dese,o tehlikeli yolda başına bir kaza gelse ,size diyebilirmi ki,bak senin yüzünden başıma bu kaza geldi diyemez.Çünkü kendi iradesiyle tehlikeli yolu seçmiştir.götüren değil,isteyen suçludur. Güç ve kuvvet yalnız Allah”tandır.Bunu felçli hastalar veya eli ayağı uyuşan veya rüyada üzerine karabasan çöken kişiler daha iyi bilir. Götüren Allah”tır, fakat tehlikeli yolda gitmek isteyen,insan suçludur. Hem insan başıboş bırakılmış da değildir.Her şey melekler tarafından kayıt altına alınmakta ve ahirette bir mahkeme-i kübrada, delil olarak sunulmak üzere saklanmaktadır.Ayrıca; insanın cüz-i iradesinden başka kendisine ait günahları ve borçları vardır.Sevaptaki hissesi ise pek azdır.Kötülükte ise tamamen kusur ve günah kendisine ve sebep olan iştirakçilerine aittir. Allah; Birzaman gayet zengin bir ressam,sadece takdir edilmek amacıyla bir sergi açmak istemiş,fakat sahnenin gerisinde durmuş, kendisini konuklara göstermemiş.Konuklara hertürlü ikramı yapmış.sergiyi gezen misafirler,harika resimlere bakmışlar,ne kadar güzel resimler diyerek aralarında konuşurlarken birisi, ressamı göremediği için, acaba bu resimler nasıl olmuştur diye bir soru ortaya atmış.Bir kısım insanlar,bu resimler kendi kendine olmuştur demişler.bir kısım insanlar resimleri tabiiyyat kanunlarının yaptığını iddia etmişler.Bir kısım insanlar ise resimleri,resmi meydana getiren, boya,fırça, tablo birlikte bu resmi meydana getirmiştir demişler.Bir kısım insanlar ise,harika resimleri ancak bir ressam tarafından yapılabileceğini söyleyerek, kendilerine ikramda bulunan ressamı içeriden,alkışlar ile davet edip,kendisiyle tanışmış ve teşekkür etmişler. İşte biz,kainatın tek yaratıcısı olan ;o Müsavvire, o ressama Allah diyoruz. Ressamdan farkı, gerçek ve canlı resimler yaratmasıdır. Resim,ressamın bir parçası olmadığı gibi; ressam da, resmin bir parçası değildir. Soru:Peki,Allah”ı kim yaratmıştır?sorusu (şeytanın; insanları şüpheye düşürmek için sorduğu, sorudur) genellikle insanların kafasının karışmasına yol açmış,bu soruda takılıp kalmışlardır. Cevap; farzedelim ki, bir saraya girmek için yüz kapı var,ama bir kapı kapalı ve sarayın sahibi ancak o kapıyı açabilir ve anahtarda sadece ondadır. Dışarıdan saraya girmeye çalışan biri,açık doksandokuz kapının herhangi birinden içeri girebilir.Fakat kapalı kapının önünde durup o kapıyı açamayınca,bu saraya girilemez diyemez.Çünkü diğer doksandokuz kapı açıktır. Aynen öylede,Allah”ın varlığına ve birliğine iman etmek için birçok deliller vardır.Ama inat edip, kapalı kapının önünde durmak, kapıyı açamadığı için,saray sahibini inkar etmek ve açık kapılardan saraya girmemek akıl karı değildir. Peki ki,Allah yoksa,bu kainatı kim yaratmıştır? Yani yukarıdaki harika resimleri kim yapmıştır? Sorusunun cevabını inat edenlerin vermesi gerekir. İlmin kapısı Hz.Ali şöyle der,”Varsayalım ki inanmayan inat edenlerin dediği gibi; Allah, ahiret,hesap, peygamberler,melekler,kitaplar, vs.yok.” Ne inanana bir şey olur,nede inanmamakta inat edene.Ama ya varsa; ”inanana yine bir şey olmaz ama inanmamakta inat eden; işini şansa bırakmış olur ki buda akıl karı değildir.” Tevekkül ve dua; Bir çifçi,evvela(önşart);ürün almak için,1-toprağını nadasa koyacak,2-toprağını sürecek,tohumu dikecek,3-sulayacak.vb.fiili dua edecek. Sonra; Allah”a ,ürün vermesi için kavli(sözlü) dua edecek.Çünkü bir afet gelir ürünü alıp götürebilir. Mesela;Çekirge ve sel afeti gibi.Şartlardan birinin eksik olması,neticeye engeldir. Dua eden kişi için o istediği, kendisi hakkında hayırlı olup olmadığını dua eden bilemez.O halde duam niçin kabul edilmedi diye,üzülmemelidir. Mesela;Bir anne ve baba hiçbir zaman çocuğunun kötülüğünü istemediği için ,terbiyeye muhtaç çocuğunun her istediğini de yapmaz .Bu imtihan dünyasında,sınırlı ve kayıtlı olduğumuz için her istediğimizi elde edemeyiz,her istediğimizi yapamayız.Fakat her istediğimizi elde edecek ve her istediğimizi yapabileceğimiz bir yer vardır ki o yere cennet derler. Her şeye muhtaç olan kişinin , Samed olan Allah”ın kapısını çalması doğru bir şeydir.Yanlış olan, herşeye muhtaç bir kişinin, kendisini hiçbirşeye muhtaç olmadığını zannetmesi ve dua etmemesidir. Şeytan, Şeytan”ın aslı cin olup ateşten yaratılmıştır.İnsanın apaçık,bir düşmanıdır.Mahlukatı,Allah”a düşman etmek için fırsat kollar. Bu hayatı insanlar için cehenneme çevirmeye çalışır. İnsan, şeytan”dan herbakımdan üstündür.Fakat şeytan”ıda hafife almamak gerekir.Çünkü Hz.Adem babamız ile Hz.Havva annemizin cennetten çıkmasına vesile olmuştur.Biz şeytanın inadına,bu dünyayı cennete çevirmek için çalışmalıyız. Şeytan,Allah”ı inkar etmemektedir ama,O”na düşman olduğu,iman etmediği için ezeli ve ebedi olarak cehennemden çıkamayacaktır. Dikkat ediniz! İnkar etmemek ayrıdır,iman etmek ayrıdır,hiç inanmamak ise,hiçmi hiç akıl karı değildir. Sakın sizi şeytan, Allah afedicidir diye yanıltmasın. Çünkü, Allah af edicidir ama, kul hakkı hariçtir.Allah”tan korkunuz.Çünkü Allah,aynı zamanda Kahhar”dır.Nice milletler Allah”ın kahredici gücü ile tarih sahnesinden silinmişlerdir. İnsanlar korku ile ümit arasında olmalı. Acaba cennetlikmiyim, yoksa cehennemlikmiyim sorusunu merak etmek yerine, en kötü ihtimali göz önüne alarak, tedbirimizi almak; daha akıllıca bir iş olsa gerektir. Son nefese kadar, kimin ne olacağı,(şeytan hariç) bizce meçhuldur. Cennet ucuz olmadığı gibi, cehennem dahi lüzümsuz değildir. Din, Medeniyetin ve insanlığın maddeten ve manen yükselmesini,daha iyiye ve ileri gitmesini savunur. İslam dini;bir lokma bir hırka felsefesine karşıdır. Yarın ölecekmiş gibi, ahirete, hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya teşvik eder.İki günü aynı olan ziyandadır, Komşusu aç iken, tok yatan bizden değildir. Haksız yere bir insanı kasten öldüren,tüm insanlığı öldürmüş gibidir.Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız.Yıkıcı değil,yapıcı olunuz.Alan el değil,veren el olunuz. Tek İlah vardır. O, İlahın adı Allah”dır. Zerrece Allah”a imanı olan ve O”na düşman olmayan herkes, hesaptan sonra cennete girecektir. İslam; Peygamberi Hz.Muhammed”tir,Kitabı Kuran-ı Kerim”dir. Bir Müslüman,hem İncile,hem Hz.İsa”ya, hem,Tevrata, hem Hz.Musa”ya, hem Zebur”a, hem Hz.Davud”a; yani tüm semavi kitap ve peygamberlere zaten inandığı için, din değiştirmesi, hiçmi hiç akıl karı değildir. Ey ehl-i kitab;birbirinizle mücadele etmek yerine, insanlığın ve mahlukatın;şeytanın hile ve desiseleri ile, içine düştüğü sıkıntı ve belalardan kurtarmak için çalışmak, daha akıllıca olsa gerektir. Namaz, Dininin direğidir.Bir kişinin, Allah”ın benim namazıma ihtiyacı yoktur,demesi;hasta birisinin,doktara“ey doktor senin ilaca ne ihtiyacın var demesine benzer ki, Allah”ın bizim namazımıza elbetteki ihtiyacı yoktur,bizim namaza ihtiyacımız vardır. Bedenin havaya ve suya ihtiyacı olduğu gibi, ruhunda manevi gıdaya ihtiyacı vardır ki o gıdalardan biriside “Hu” kelimesidir.İnsanlar her nefes verişte bilmeden,gayri ihtiyari “Hu” derler.Hu ,Allah demektir. Aslında her şey Allah”ı anmaktadır.İnsanın bu dünyaya gönderilmesinin sebebi ve hikmeti Allah”ı tanımak, O”na dua ve ibadet etmektir. Hayat, Helal şekilde; Çalışınız,üretiniz,kazanınız,yiyiniz,dağıtınız.Ama israf etmeyiniz.Kara günler, yaşlılığınız ve ahiret içinde,azık ayırınız.İlmin, malın ve kuvvetin önemini fark ediniz.Bunları insanlığın hayrı için ve helal bir şekilde kullanınız. Şeytanın,dünyayı fesada veren ve insanlar için dünyayı cehenneme çeviren,sen çalış ben yiyeyim ve ben tok olayım başkası açlıktan ölsün bana ne düşüncesini ,ortadan kaldırmak ve sosyal dengeleri kurmak için çalışmak insanlığa yapılacak en büyük hayırlardan biri olsa gerektir. İlim, Bir zaman iki ayna var imiş,her iki aynada yüzlerini gökteki güneşe çevirmiş,aynalarda akseden,tecelli eden güneşi , insanların yüzlerine her iki ayna da çevirdiğinde, insanların gözlerini kamaştırmışlar. Aynalardan biri gururlanarak ben insanların gözlerini kamaştırdım diye kibirlenmiş ve kendisinde bir şeyler olduğunu, tevehhüm, zan etmiş. Diğer ayna ise mütevazı birşekilde,aslında kendisinde bizatihi bir şey olmadığını,gökteki güneş olmasa bir hiç olduğunu, önceki aynaya söylemiş. İşte gururlu ayna, sihir ve büyü gibi zararlı ilimler ile ilgilenip insanları kendisinin etkilediğini zanneden şeytan gibidir.Ama mütevazı ayna ise mücize ve kerametin asıl sahibinin Allah olduğunu bilen ve faydalı ilimler ile ilgilenen bilge kişidir. Gıbta edilecek kişi gökteki güneşin ısı ve ışığına mazhar olan kendisini güneş zannetmeyen ama güneşi gösteren, kişidir.Bu aynaların en güzelleri peygamberlere aittir.en kötüleri ise şeytan ve şeytan gibilere aittir. Şeytan ve şeytan gibi kötü kişilerin şerrinden Allah”a sığınmak gerektir.Çünkü insanları ve insanlığı tesirleri altına alabilmekte ve aldatabilmektedirler. Herkez kabiliyeti nispetinde güneşe mahzar olabilir ve olmalıdırda. Asıl olan aynayı insanlığın hayrına kullanmak ve ayna olduğunu hiçbirzaman unutmamaktır.Aynadan kasıt insan, güneşten kasıt ise,Allah’tır. Allah bize çok yakındır ama biz ona çok uzağız. Mesela;Güneş bize ışık ve ısısı ile bize çok yakındır,biz ise güneşe çok uzağız.Ama ayna vasıtasıyla,bir nebze güneşin özelliklerini anlayabiliriz. Veya uzay mekiği ile güneşin hakiki nuruna ve ısısına yaklaşabiliriz onu yakından inceleyebiliriz ki,bunu mirac hadisesinde Hz.Muhammed bizzat refref’e binerek çok kısa bir zaman zarfında yapmıştır. Cenneti,cehennemi ve kainatın yaratıcısını görmüş,gidipte görenmi var veya gidipte dönenmi var sorusunuda cevapsız bırakmamıştır. Mesela, koca bir kütlesi olan dünyamızı,vasıtasız ve çok süratli birşekilde götüren ve döndüren, bir insanı elbette ve evleviyetle daha hızlı ve kısa bir sürede götürmeye ve geri getirmeye muktedirdir ve aynen öylede olmuştur. İnsanlığa faydalı bilgileri, başkaları ile de paylaşınız, yayınız. Ben bu bilgileri bilmiyordum,bana kimse öğretmedi diyen kişinin hesabı; bilenden, bildiği halde susandan ve hakikatı ve doğruyu yaymayandan sorulacaktır.Sizde; önceden bildiğiniz, şimdi öğrendiğiniz faydalı bilgileri,sevdikleriniz ve herkez ile paylaşınız. Malın zekatı olduğu gibi,ilminde zekatı ve kuvvetinde bir zekatı vardır.Bilen ile bilmeyen bir değildir.İlim mümin”in yitiğidir, nerede olursa alır.İlim Çin”de de olsa alınız.Hayatta,en hakiki murşit ilimdir. Faydalı tüm ilimlerden istifade ediniz,ettiriniz. Beşikten mezara kadar ilim öğreniniz. Okuyunuz,okutunuz.Ne demiş Yunus Emre,’İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir,sen kendini bilmez isen ilim nice okumaktır.’ Ruh nedir; Ruh insanın aslıdır,kendisidir.Mahiyeti;canlı olan, şekli, sureti, şuuru ve aklı olan bir kanundur.Yerçekimi kanunu gibi; ama yerçekimi kanununun bir can”ı, şekli, sureti ve aklı yoktur.Fakat dünyadaki işleri yapabilmesi için, ruh”un; elbisesi,bineği mahiyetinde olan bedene ihtiyacı vardır.Ruh katiyen bakidir,yani ölümsüzdür. Ey insanlar ve cinler baki bir aleme gideceksiniz,o halde hazırlıklı olun.Ölüm,ruhun bedenden çıkması daha önce vefat etmiş olan sevgili anne ve babanızın ve sevdiklerinizin yanına gitmektir. Mesela ;bir şoför nasıl aracından inince araba hiçbir işe yaramaz ise,ruh”ta beden aracından inince, beden hiçbir işe yaramaz.Kabre konan bedendir.Siz ise ruhsunuz.Ruh berzah alemine gitmektedir. ölüm yokluk ve hiçlik değildir.Kim yok olmak ister ki,Ezeli ve Ebedi, bir ve tek olan Allah”ın sevgili mahlukatı da ebedi olmalıdır.Fakat mahlukatın ebediliği bizatihi değil, Allah”ın dilemesiyledir. Ey insanlar ve cinler ; ezeli ve ebedi yaşamak, baki bir cennete girmek, her şeyi elde etmek ,her şeyi yapmak ve Allah’ı görmek istemezmisiniz! Ey sevgili ruh,bunun için Allah’a şükretmeli ve iman etmeli değilmisin! HULASA : Allah, birdir, hiçbirşeye ihtiyacı yoktur.Ne birbaşkası Allah’ı yaratmıştır , nede Allah’ın bir çocuğu vardır.Allah’ın, eşi ve benzeri yoktur.
  10. faruk.nur

    hayat,ilim

    Hayat, Helal şekilde; Çalışınız,kazanınız,yiyiniz,dağıtınız,paylaşınız,ama israf etmeyiniz.Kara günler ve yaşlılığınız içinde,azık ayırınız. İlimin ,malın ve kuvvetin önemini fark ediniz.Bunları insanlığın hayrı için ve helal bir şekilde kullanınız. Şeytanın,dünyayı fesada veren ve insanlar için dünyayı çehenneme çeviren,sen çalış ben yiyeyim ve ben tok olayım başkası açlıktan ölsün bana ne düşüncesini ,ortadan kaldırmak ve sosyal dengeleri kurmak için çalışmak insanlığa yapılacak en büyük hayırlardan biri olsa gerektir. İlim, Bir zaman iki ayna var imiş,her iki aynada yüzlerini gökteki güneşe çevirmiş,aynada akseden güneşi bir insanın yüzüne her iki ayna da çevirdiğinde insanların gözlerini kamaştırmışlar. Aynalardan biri gururlanarak ben insanın gözlerini kamaştırdım diye gururlanmış ve kendisinde bir şeyler olduğunu tevehhüm, zan etmiş.Diğer ayna ise mütevazı birşekilde,aslında kendisinde bizatihi bir şey olmadığını,gökteki güneş olmasa hiçbirşeye yaramadığını, önceki aynaya söylemiş .İşte gururlu ayna, sihir ve büyü gibi zararlı ilimler ile ilgilenip insanları etkilediğini zanneden şeytan gibidir.Ama mütevazı ayna ise mücize ve kerametin asıl sahibinin kendisi olmadığını bilen ve faydalı ilimler ile ilgilenen bilge kişidir.Gıbta edilecek kişi gökteki güneşin ısı ve ışığına mazhar olan kendisini güneş zannetmeyen ama güneşi gösteren, kişidir.Bu aynaların en güzelleri peygamberlere aittir.en kötüleri ise şeytan ve şeytan gibilere aittir. Şeytan ve şeytan gibi kötü kişilerin şerrinden Allah”a sığınmak gerektir.Çünkü insanları ve insanlığı tesirleri altına alabilmekte ve atlatabilmektedir.Her insan kabiliyeti nispetinde güneşe mahzar olabilir ve olmalıdırda.Asıl olan aynayı insanlığın hayrına kullanmak ve ayna olduğunu hiçbirzaman unutmamaktır.Aynadan kasıt insan, güneşten kasıt ise,Allah’tır. Güneş bize ışık ve ısısı ile çok yakındır,biz ise güneşe çok uzağız.Ama ayna vasıtasıyla,bir nebze güneşin özelliklerini anlayabiliriz. Veya uzay mekiği ile güneşin hakiki nuru ve ısısına yaklaşabiliriz onu yakından inceleyebiliriz ki,bunu mirac hadisesinde Hz.Muhammed bizzat refref’e binerek çok kısa bir zaman zarfında yapmıştır. Cenneti,cehennemi ve kainatın yaratıcısını görmüş,gidipte görenmi var veya gidipte dönenmi var sorusunuda cevapsız bırakmamıştır.Mesela, koca bir kütlesi olan dünyamızı,vasıtasız ve çok süratli birşekilde götüren ve döndüren, bir insanı elbette ve evleviyetle daha hızlı götürmeye ve geri getirmeye muktedirdir ve öylede olmuştur. Bilgileri,inanan inanmayan başkaları ile de paylaşınız. Ben bu bilgileri bilmiyordum,bana kimse öğretmedi diyen kişinin hesabı,bilenden sorulacaktır. Malın zekatı olduğu gibi,ilminde zekatı ve kuvvetinde bir zekatı vardır.Bilen ile bilmeyen bir değildir.İlim mümin”in yitiğidir, nerede olursa alır.İlim Çin”dede olsa alınız.Hayatta,en hakiki murşit ilimdir. Faydalı tüm ilimlerden istifade ediniz.Beşikten mezara kadar ilim öğreniniz. Okuyunuz,okutunuz.Ne demiş yunus emre,’İlim ilim bilmektir, ilim kendini bilmektir,sen kendini bilmez isen ilim nice okumaktır.’
  11. kader soru:madem,herşey bir kader defterinde yazılı ve herşey ona göre oluyor.o halde insanlar niçin cehenneme gidiyor? cevap:evet herşey bir kader defterinde yazılı ve herşey ona göre oluyor.ama,defterde yazılı olduğu için o şey olmuyor. mesela;meteroloji uzmanı,uydudan gelen fotoğraflara bakarak geleceği görebilmektedir.(bir insan ne kadar yükseğe çıkarsa hem görüş alanı genişler hemde geleceği görebilir.)uzman görüyor ki,Türkiye”nin batısından yağmur bulutları geliyor.bulutların hızını ve yönünü hesaplıyarak,hemen defterine şunları yazıyor,”yarın türkiye bulutlu ve yağışlı olacak”.bulutların gelmesine bir gün var.bir gün sonra türkiye bulutlu ve yağışlı olsa;acaba meteroloji uzmanı bir gün önceden deftere,bu olayı yazdığı içinmi olaylar oluyor,yoksa uzman olayları uydudan önceden gördüdemi yazdı.doğru cevap,gördüde yazdı.yazdığı için olaylar olmamakta,fakat olayın öyle olacağını önceden görüp yazmıştır. mesala,aklı başında bir kişiyi, siz sırtınıza alsanız,nereye gitmek istersen seni oraya götüreceğim deseniz,diyelim ki iki yol var biri,tehlikeli yol, öteki tehlikesiz yol.siz baştan o kişiye uyarıda bulunarak her iki yolun durumunu anlatsanız buna rağmen,o kişi beni tehlikeli yoldan götür dese,o tehlikeli yolda başına bir kaza gelse ,size diyebilirmi ki,bak senin yüzünden başıma bu kaza geldi diyemez.çünkü kendi iradesiyle tehlikeli yolu seçmiştir.götüren değil,isteyen suçludur.(güç ve kuvvet yalnız Allah”tandır.bunu felçli hastalar daha iyi bilir.)Götüren Allah”tır, fakat tehlikeli yolda gitmek isteyen,insan suçludur. Allah; birzaman gayet zengin bir ressam,sergi açmak istemiş,fakat sahnenin gerisinde durmuş kendisini konuklara göstermemiş.konuklara hertürlü ikramı yapmış.sergiyi gezen misafirler,harika resimlere bakmışlar,ne kadar güzel resimler diyerek aralarında konuşurlarken birisi, ressamı göremediği için, acaba bu resimler nasıl olmuştur diye bir soru ortaya atmış.bir kısım insanlar,bu resimler kendi kendine olmuştur demişler.bir kısım insanlar resimleri tabiiyyat kanunlarının yaptığını iddia etmişler.bir kısım insanlar ise resimleri,resmi meydana getiren,boya,fırça, tablo birlikte bu resmi kafa kafaya vermişler meydana getirmiştir demişler.bir kısım insanlar ise,harika resimleri ancak bir ressam tarafından yapılabileceğini söyleyerek,kendilerine ikramda bulunan ressamı içeriden,alkışlar ile davet edip,kendisiyle tanışmış ve teşekkür etmişler.işte biz o ressama Allah diyoruz.ressamdan farkı, gerçek ve canlı resimler yaratmasıdır. Resim,ressamın bir parcası olmadığı gibi, ressam da, resmin bir parçası değildir. Soru:Peki,Allah”ı kim yaratmıştır?sorusu(şeytanın insanları kandırmak için sorduğu sorudur) genellikle insanların kafasının karışmasına yol açmış,bu soruda takılıp kalmışlardır. İnsanların bu sorunun cevabını bulmaya çalışması,nafiledir.Çünkü, diyelimki bir saraya girmek için yüz kapı var,ama bir kapı kapalı ve sarayın sahibi ancak o kapıyı açabilir ve anahtarda sadece ondadır.Dışarıdan saraya girmeye çalışan biri,açık doksandokuz kapının herhangi birinden içeri girebilir.Fakat kapalı kapının önünde durup o kapıyı açamayınca,bu saraya girilemez diyemez,Çünkü diğer doksandokuz kapı açıktır.Aynen öylede,Allah”ı kim yaratmıştır,sorusu kapalı bir kapıdır.O kapının anahtarı sadece ondadır.Allah”a inanmak için doksandokuz kapı açıktır.Ama inat edip,kapalı kapının önünde durmak ve saray sahibini inkar etmek ve açık kapıdan saraya girmemek akıl karı değildir.Peki Allah yoksa,bu kainatı kim yaratmıştır, bu kainat nasıl olmuştur,yani yukarıdaki harika resimler nasıl olmuştur,sorusunun cevabını inat edenlerin vermesi gerekir. İlmin kapısı Hz.Ali şöyle der,”Varsayalım ki inanmayan inat edenlerin dediği gibi Allah,ahiret,cennet,hesap kitap, vs.yok.Ne inanana bir şey olur,nede inanmamakta inat edene.Ama ya varsa,”inanana yine bir şey olmaz ama inanmamakta inat eden; işini şansa bırakmış olur ki buda akıl karı değildir. Tevekkül ve dua bir çifçi,evvela(önşart);ürün almak için,1-toprağını nadasa koyacak, 2-toprağını sürecek,tohumu dikecek,3-sulayacak.vb.fiili dua edecek. Sonra; Allah”a ,ürün vermesi için kavli(sözlü) dua edecek.Çünkü bir afet gelir ürünü alıp götürebilir.Çekirge ve sel afeti gibi.Her duaya cevap verilir, fakat her dua kabül edilmeyebilir.Yani dua eden kişi için o istediği kendisi hakkında hayırlı olup olmadığını dua eden bilemez.O halde duam niye kabül edilmedi diye,üzülmemeli, Allah”a küsmemelidir.Bir anne ve baba hiçbir zaman çocuğunun kötülüğünü istemediği için ,her istediğini de yapmaz .Bu dünyada her istediğimizi elde edemeyiz.Her istediğimizi yapamayız.Fakat her istediğimizi elde edecek ve her istediğimizi yapabileceğimiz bir yer vardır ki o yere cennet derler. Şeytan, Şeytan ise,insanın apaçık bir düşmanıdır,Mahlukatı, Allah”a düşman etmek için fırsat kollar.Bu hayatı insanlar için cehenneme çevirmeye çalışır.İnsan,şeytan”dan herbakımdan üstündür.Fakat şeytan”ıda hafife almamak gerekir.Biz şeytanın inadına,bu dünyayı cennete çevirmek için çalışmalıyız.Yoksa şeytanın oyununa gelip,Allah”a Düşman olmamalıyız.Şeytana acımak,kendine acımamak demektir.Sizin veya cocuğunuzun ebedi olarak cehenneme girmenize vesile olan şeytana acınmaz.Şeytan ezeli ve ebedi olarak cehennemlik olduğu için onun kaybedeceği birşeyi yoktur ama sizi cehennemlik etmek için kazanacağı bir çok şeyi vardır.Sakın sizi şeytan,Allah”af edicidir diye kandırmasın.Çünkü kul hakkını ancak kul,af eder.Allah af edicidir ama kul afetmeyebilir.Cennet ucuz olmadığı gibi,cehennemde lüzümsuz değildir. Din, Her semavi hak dinler,İnsanlığın maddeten ve manen yükselmesini,ileri gitmesini savunur.İslam,bir lokma bir hırka felsefesine karşıdır.Yarın ölecekmiş gibi, ahirete, hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya teşvik eder,İki günü aynı olan ziyandadır,düşüncesini savunur.Tek ilah vardır.O ilahın adı Allah”dır. Zerrece Allah”a imanı olan herkez cennete girecektir. İslamPeygamberi Hz.Muhammed”tir.Kitabı Kuran-ı Kerim”dir.Bir Müslüman,hem incile,hem Hz.isa”ya, hem,tevrata, hem Hz.musa”ya,tüm semavi kitap ve peygamberlere inandığı için din değiştirmesine hiç gerek yoktur. Namaz, Dininin direğidir.Bir insan,Allah”ın benim namazıma ihtiyacı yoktur,demesi,hasta birinsinin,doktara “ey doktor senin ilaca ne ihtiyacın var demesine benzer ki,Allah”ın bizim namazımıza elbetteki ihtiyacı yoktur,bizim namaza ihtiyacımız vardır.Bedenin havaya ve suya ihtiyacı olduğu gibi, ruhunda manevi gıdaya ihtiyacı vardır ki o gıdalardan biriside “Hu” kelimesidir.İnsanlar her nefes verişte bilmeden,gayri ihtiyari “hu” derler.Hu ,Allah demektir.Aslında her şey Allah”ı anmaktadır. Ruh nedir Ruh insanın aslıdır,kendisidir.Mahiyeti,bir şekli sureti ve şuuru olan bir kanundur, yerçekimi kanunu gibi,ama yerçekimi kanununun bir şekli, sureti ve şuuru yoktur.Fakat dünyadaki işleri yapabilmesi için, ruh”un elbisesi,bineği mahiyetinde olan bedene ihtiyacı vardır.Ruh katiyen bakidir,yani ölümsüzdür.Ey insanlar,baki bir aleme gideceksiniz,o halde hazırlıklı olun.Ölüm,ruhun bedenden çıkması daha önce vefat etmiş olan sevgili anne ve babanızın ve dostlarınızın yanına gitmektir. yani bir şöför nasıl aracından inince araba hiçbir işe yaramaz ise,ruh”ta beden aracından inince, beden hiçbir işe yaramaz.Kabre konan bedendir.Siz ruhsunuz.Ruh berzah alemine gitmektedir. ölüm yokluk ve hiclik değildir.Kim yok olmak isterki,Ezeli ve ebedi bir Allah”ın sevgili mahlukatıda ebedi olmalıdır.Fakat mahlukatın ebediliği bizatihi değil,Allah”ın dilemesiyledir.Ey sevgili ruh,bunun için şükretmeli değilmisin. SONUÇ : Allah,birdir, hiçbirşeye ihtiyacı yoktur,ne birbaşkası onu yaratmıştır nede onun bir cocuğu vardır.Onun eşi ve benzeri yoktur.
  12. faruk.nur

    ALLAH YOKTUR MU?

    kader soru:madem,herşey bir kader defterinde yazılı ve herşey ona göre oluyor.o halde insanlar niçin cehenneme gidiyor? cevap:evet herşey bir kader defterinde yazılı ve herşey ona göre oluyor.ama,defterde yazılı olduğu için o şey olmuyor. mesela;meteroloji uzmanı,uydudan gelen fotoğraflara bakarak geleceği görebilmektedir.(bir insan ne kadar yükseğe çıkarsa hem görüş alanı genişler hemde geleceği görebilir.)uzman görüyor ki,Türkiye”nin batısından yağmur bulutları geliyor.bulutların hızını ve yönünü hesaplıyarak,hemen defterine şunları yazıyor,”yarın türkiye bulutlu ve yağışlı olacak”.bulutların gelmesine bir gün var.bir gün sonra türkiye bulutlu ve yağışlı olsa;acaba meteroloji uzmanı bir gün önceden deftere,bu olayı yazdığı içinmi olaylar oluyor,yoksa uzman olayları uydudan önceden gördüdemi yazdı.doğru cevap,gördüde yazdı.yazdığı için olaylar olmamakta,fakat olayın öyle olacağını önceden görüp yazmıştır. mesala,aklı başında bir kişiyi, siz sırtınıza alsanız,nereye gitmek istersen seni oraya götüreceğim deseniz,diyelim ki iki yol var biri,tehlikeli yol, öteki tehlikesiz yol.siz baştan o kişiye uyarıda bulunarak her iki yolun durumunu anlatsanız buna rağmen,o kişi beni tehlikeli yoldan götür dese,o tehlikeli yolda başına bir kaza gelse ,size diyebilirmi ki,bak senin yüzünden başıma bu kaza geldi diyemez.çünkü kendi iradesiyle tehlikeli yolu seçmiştir.götüren değil,isteyen suçludur.(güç ve kuvvet yalnız Allah”tandır.bunu felçli hastalar daha iyi bilir.)Götüren Allah”tır, fakat tehlikeli yolda gitmek isteyen,insan suçludur. Allah; birzaman gayet zengin bir ressam,sergi açmak istemiş,fakat sahnenin gerisinde durmuş kendisini konuklara göstermemiş.konuklara hertürlü ikramı yapmış.sergiyi gezen misafirler,harika resimlere bakmışlar,ne kadar güzel resimler diyerek aralarında konuşurlarken birisi, ressamı göremediği için, acaba bu resimler nasıl olmuştur diye bir soru ortaya atmış.bir kısım insanlar,bu resimler kendi kendine olmuştur demişler.bir kısım insanlar resimleri tabiiyyat kanunlarının yaptığını iddia etmişler.bir kısım insanlar ise resimleri,resmi meydana getiren,boya,fırça, tablo birlikte bu resmi kafa kafaya vermişler meydana getirmiştir demişler.bir kısım insanlar ise,harika resimleri ancak bir ressam tarafından yapılabileceğini söyleyerek,kendilerine ikramda bulunan ressamı içeriden,alkışlar ile davet edip,kendisiyle tanışmış ve teşekkür etmişler.işte biz o ressama Allah diyoruz.ressamdan farkı, gerçek ve canlı resimler yaratmasıdır. Resim,ressamın bir parcası olmadığı gibi, ressam da, resmin bir parçası değildir. Soru:Peki,Allah”ı kim yaratmıştır?sorusu(şeytanın insanları kandırmak için sorduğu sorudur) genellikle insanların kafasının karışmasına yol açmış,bu soruda takılıp kalmışlardır. İnsanların bu sorunun cevabını bulmaya çalışması,nafiledir.Çünkü, diyelimki bir saraya girmek için yüz kapı var,ama bir kapı kapalı ve sarayın sahibi ancak o kapıyı açabilir ve anahtarda sadece ondadır.Dışarıdan saraya girmeye çalışan biri,açık doksandokuz kapının herhangi birinden içeri girebilir.Fakat kapalı kapının önünde durup o kapıyı açamayınca,bu saraya girilemez diyemez,Çünkü diğer doksandokuz kapı açıktır.Aynen öylede,Allah”ı kim yaratmıştır,sorusu kapalı bir kapıdır.O kapının anahtarı sadece ondadır.Allah”a inanmak için doksandokuz kapı açıktır.Ama inat edip,kapalı kapının önünde durmak ve saray sahibini inkar etmek ve açık kapıdan saraya girmemek akıl karı değildir.Peki Allah yoksa,bu kainatı kim yaratmıştır, bu kainat nasıl olmuştur,yani yukarıdaki harika resimler nasıl olmuştur,sorusunun cevabını inat edenlerin vermesi gerekir. İlmin kapısı Hz.Ali şöyle der,”Varsayalım ki inanmayan inat edenlerin dediği gibi Allah,ahiret,cennet,hesap kitap, vs.yok.Ne inanana bir şey olur,nede inanmamakta inat edene.Ama ya varsa,”inanana yine bir şey olmaz ama inanmamakta inat eden; işini şansa bırakmış olur ki buda akıl karı değildir. Tevekkül ve dua bir çifçi,evvela(önşart);ürün almak için,1-toprağını nadasa koyacak, 2-toprağını sürecek,tohumu dikecek,3-sulayacak.vb.fiili dua edecek. Sonra; Allah”a ,ürün vermesi için kavli(sözlü) dua edecek.Çünkü bir afet gelir ürünü alıp götürebilir.Çekirge ve sel afeti gibi.Her duaya cevap verilir, fakat her dua kabül edilmeyebilir.Yani dua eden kişi için o istediği kendisi hakkında hayırlı olup olmadığını dua eden bilemez.O halde duam niye kabül edilmedi diye,üzülmemeli, Allah”a küsmemelidir.Bir anne ve baba hiçbir zaman çocuğunun kötülüğünü istemediği için ,her istediğini de yapmaz .Bu dünyada her istediğimizi elde edemeyiz.Her istediğimizi yapamayız.Fakat her istediğimizi elde edecek ve her istediğimizi yapabileceğimiz bir yer vardır ki o yere cennet derler. Şeytan, Şeytan ise,insanın apaçık bir düşmanıdır,Mahlukatı, Allah”a düşman etmek için fırsat kollar.Bu hayatı insanlar için cehenneme çevirmeye çalışır.İnsan,şeytan”dan herbakımdan üstündür.Fakat şeytan”ıda hafife almamak gerekir.Biz şeytanın inadına,bu dünyayı cennete çevirmek için çalışmalıyız.Yoksa şeytanın oyununa gelip,Allah”a Düşman olmamalıyız.Cennet ucuz olmadığı gibi,cehennemde lüzümsuz değildir. Din, Her semavi hak dinler,İnsanlığın maddeten ve manen yükselmesini,ileri gitmesini savunur.İslam,bir lokma bir hırka felsefesine karşıdır.Yarın ölecekmiş gibi, ahirete, hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya teşvik eder,İki günü aynı olan ziyandadır,düşüncesini savunur.Tek ilah vardır.O ilahın adı Allah”dır. Zerrece Allah”a imanı olan herkez cennete girecektir. İslamPeygamberi Hz.Muhammed”tir.Kitabı Kuran-ı Kerim”dir.Bir Müslüman,hem incile,hem Hz.isa”ya, hem,tevrata, hem Hz.musa”ya,tüm semavi kitap ve peygamberlere inandığı için din değiştirmesine hiç gerek yoktur. Namaz, Dininin direğidir.Bir insan,Allah”ın benim namazıma ihtiyacı yoktur,demesi,hasta birinsinin,doktara “ey doktor senin ilaca ne ihtiyacın var demesine benzer ki,Allah”ın bizim namazımıza elbetteki ihtiyacı yoktur,bizim namaza ihtiyacımız vardır.Bedenin havaya ve suya ihtiyacı olduğu gibi, ruhunda manevi gıdaya ihtiyacı vardır ki o gıdalardan biriside “Hu” kelimesidir.İnsanlar her nefes verişte bilmeden,gayri ihtiyari “hu” derler.Hu ,Allah demektir.Aslında her şey Allah”ı anmaktadır. Ruh nedir Ruh insanın aslıdır,kendisidir.Mahiyeti,bir şekli ve sureti olan bir kanundur, yerçekimi kanunu gibi,ama yerçekimi kanununun bir şekli ve sureti yoktur.Fakat dünyadaki işleri yapabilmesi için, ruh”un elbisesi,bineği mahiyetinde olan bedene ihtiyacı vardır.Ruh katiyen bakidir,yani ölümsüzdür.Ey insanlar,baki bir aleme gideceksiniz,o halde hazırlıklı olun.Ölüm,ruhun bedenden çıkması daha önce vefat etmiş olan sevgili anne ve babanızın ve dostlarınızın yanına gitmektir. yani bir şöför nasıl aracından inince araba hiçbir işe yaramaz ise,ruh”ta beden aracından inince, beden hiçbir işe yaramaz.Kabre konan bedendir.Siz ruhsunuz.Ruh berzah alemine gitmektedir. ölüm yokluk ve hiclik değildir.Kim yok olmak isterki,Ezeli ve ebedi bir Allah”ın sevgili mahlukatıda ebedi olmalıdır.Fakat mahlukatın ebediliği bizatihi değil,Allah”ın dilemesiyledir.Ey sevgili ruh,bunun için şükretmeli değilmisin. SONUÇ : Allah,birdir, hiçbirşeye ihtiyacı yoktur,ne birbaşkası onu yaratmıştır nede onun bir cocuğu vardır.Onun eşi ve benzeri yoktur.
  13. faruk.nur

    din

    kader soru:madem,herşey bir kader defterinde yazılı ve herşey ona göre oluyor.o halde insanlar niçin cehenneme gidiyor? cevap:evet herşey bir kader defterinde yazılı ve herşey ona göre oluyor.ama,defterde yazılı olduğu için o şey olmuyor. mesela;meteroloji uzmanı,uydudan gelen fotoğraflara bakarak geleceği görebilmektedir.(bir insan ne kadar yükseğe çıkarsa hem görüş alanı genişler hemde geleceği görebilir.)uzman görüyor ki,Türkiye”nin batısından yağmur bulutları geliyor.bulutların hızını ve yönünü hesaplıyarak,hemen defterine şunları yazıyor,”yarın türkiye bulutlu ve yağışlı olacak”.bulutların gelmesine bir gün var.bir gün sonra türkiye bulutlu ve yağışlı olsa;acaba meteroloji uzmanı bir gün önceden deftere,bu olayı yazdığı içinmi olaylar oluyor,yoksa uzman olayları uydudan önceden gördüdemi yazdı.doğru cevap,gördüde yazdı.yazdığı için olaylar olmamakta,fakat olayın öyle olacağını önceden görüp yazmıştır. mesala,aklı başında bir kişiyi, siz sırtınıza alsanız,nereye gitmek istersen seni oraya götüreceğim deseniz,diyelim ki iki yol var biri,tehlikeli yol, öteki tehlikesiz yol.siz baştan o kişiye uyarıda bulunarak her iki yolun durumunu anlatsanız buna rağmen,o kişi beni tehlikeli yoldan götür dese,o tehlikeli yolda başına bir kaza gelse ,size diyebilirmi ki,bak senin yüzünden başıma bu kaza geldi diyemez.çünkü kendi iradesiyle tehlikeli yolu seçmiştir.götüren değil,isteyen suçludur.(güç ve kuvvet yalnız Allah”tandır.bunu felç olanlar daha iyi bilir.) Götüren Allah”tır,tehlikeli yolda gitmek isteyen,insan suçludur. Allah; birzaman gayet zengin bir ressam,sergi açmak istemiş,fakat sahnenin gerisinde durmuş kendisini konuklara göstermemiş.konuklara hertürlü ikramı yapmış.sergiyi gezen misafirler,harika resimlere bakmışlar,ne kadar güzel resimler diyerek aralarında konuşurlarken birisi, ressamı göremediği için, acaba bu resimler nasıl olmuştur diye bir soru ortaya atmış.bir kısım insanlar,bu resimler kendi kendine olmuştur demişler.bir kısım insanlar resimleri tabiiyyat kanunlarının yaptığını iddia etmişler.bir kısım insanlar ise resimleri,resmi meydana getiren,boya,fırça, tablo birlikte bu resmi kafa kafaya vermişler meydana getirmiştir demişler.bir kısım insanlar ise,harika resimleri bir ressam tarafından yapılabileceğini söyleyerek,kendilerine ikramda bulunan ressamı içeriden,alkışlar ile davet edip,kendisiyle tanışmış ve teşekkür etmişler.işte biz o ressama Allah diyoruz.ressamdan farkı, gerçek ve canlı resimler yaratmasıdır.bir köyde bir muhtar,bir ülkede,bir padişah olur.İki olursa kargaşa çıkar.O halde Allah”ta tek olmalıdır ve tekdir.Akıl bunu gerektirir. Soru:Peki,Allah”ı kim yaratmıştır?sorusu(şeytanın insanları kandırmak için sorduğu sorudur) genellikle insanların kafasının karışmasına yol açmış,bu soruda takılıp kalmışlardır. İnsanların bu sorunun cevabını bulmaya çalışması,nafiledir.Çünkü, diyelimki bir saraya girmek için yüz kapı var,ama bir kapı kapalı ve sarayın sahibi ancak o kapıyı açabilir ve anahtarda sadece ondadır.Dışarıdan saraya girmeye çalışan biri,açık doksandokuz kapının herhangi birinden içeri girebilir.Fakat kapalı kapının önünde durup o kapıyı açamayınca,bu saraya girilemez diyemez,Çünkü diğer doksandokuz kapı açıktır.Aynen öylede,Allah”ı kim yaratmıştır,sorusu kapalı bir kapıdır.O kapının anahtarı sadece ondadır.Allah”a inanmak için doksandokuz kapı açıktır.Ama inat edip,kapalı kapının önünde durmak ve saray sahibini inkar etmek ve açık kapıdan saraya girmemek akıl karı değildir.Peki Allah yoksa,bu kainatı kim yaratmıştır, bu kainat nasıl olmuştur,yani yukarıdaki harika resimler nasıl olmuştur,sorusunun cevabını inat edenlerin vermesi gerekir. İlmin kapısı Hz.Ali şöyle der,”Varsayalım ki inanmayan inat edenlerin dediği gibi Allah,ahiret,cennet,hesap kitap, vs.yok.Ne inanana bir şey olur,nede inanmamakta inat edene.Ama ya varsa,”inanana yine bir şey olmaz ama inanmamakta inat eden; işini şansa bırakmış olur ki buda akıl karı değildir. Tevekkül ve dua bir çifçi,evvela(önşart);ürün almak için,1-toprağını nadasa koyacak, 2-toprağını sürecek,tohumu dikecek,3-sulayacak.vb.fiili dua edecek. Sonra; Allah”a ,ürün vermesi için kavli(sözlü) dua edecek.Çünkü bir afet gelir ürünü alıp götürebilir.Çekirge ve sel afeti gibi.Her duaya cevap verilir, fakat her dua kabül edilmeyebilir.Yani dua eden kişi için o istediği kendisi hakkında hayırlı olup olmadığını dua eden bilemez.O halde duam niye kabül edilmedi diye,üzülmemeli, Allah”a küsmemelidir.Bir anne ve baba hiçbirzaman çocuğunun kötülüğünü istemediği için ,her istediğinide yapmaz .Çünkü terbiyeye muhtaç çocuğunu,hayata alıştırır.Burası cennet değil ,dünyadır.Bu dünyada her istediğimizi elde edemeyiz.Her istediğimizi yapamayız. Şeytan, Şeytan ise,insanın apaçık bir düşmanıdır,Mahlukatı, Allah”a düşman etmek için fırsat kollar.İnsan,şeytan”dan herbakımdan üstündür.Fakat şeytan”ıda hafife almamak gerekir.Biz şeytanın inadına,cennete gitmek için ve onu kızdırmak için çalışmalıyız.Yoksa şeytanın oyununa gelip,Allah”a Düşman olmamalıyız.Yoksa şeytanın maskarası oluruz.Cennet ucuz olmadığı gibi,cehennemde lüzümsuz değildir.Kendi cocuğunuzun cehenneme girmesine vesile olan şeytanın herhalde,cennete girmesine kimse razı olamaz.Haksız yere sizi öldüren kisinin,elini kolunu sallayarak gezmesine kimse razı olmaz.Elbetteki ceza lüzümsuz değildir.Zaten zalim bu dünyadan ceza görmeden gitmektedir.Yani hesap mutlaka olmalıdır.Yoksa mazlum bu dünyadan mahsun gitmekte,zalime ise bu dünyada hiçbirşey olmamaktadır.Buda haksızlıktır.Yani bir ahiret olmalıdır ve vardır da. Din, Her semavi hak dinler,İnsanlığın maddeten ve manen yükselmesini,ileri gitmesini savunur.İslam,bir lokma bir hırka felsefesine karşıdır.Yarın ölecekmiş gibi, ahirete, hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya teşvik eder,İki günü aynı olan ziyandadır,düşüncesini savunur.Tek ilah vardır.O ilahın adı Allah”dır. Zerrece Allah”a imanı olan herkez cennete girecektir. İslamPeygamberi Hz.Muhammed”tir.Kitabı Kuran-ı Kerim”dir.Bir Müslüman,hem incile,hem Hz.isa”ya, hem,tevrata, hem Hz.musa”ya,tüm semavi kitap ve peygamberlere inandığı için zaten din değiştirmesi akıl karı değildir. Namaz, İslam dininin direğidir.Bir insan,Allah”ın benim namazıma ihtiyacı yoktur,demesi,hasta birinsinin,doktara “ey doktor senin ilaca ne ihtiyacın var demesine benzer ki,Allah”ın bizim namazımıza elbetteki ihtiyacı yoktur,bizim namaza ihtiyacımız vardır.Bedenin havaya ve suya ihtiyacı olduğu gibi, ruhunda manevi gıdaya ihtiyacı vardır. Ruh nedir Ruh insanın aslıdır,kendisidir.Fakat dünyadaki işleri yapabilmesi için bedene de ihtiyacı vardır.Ruh katiyen bakidir.Ey insanlar,baki bir aleme gideceksiniz,o halde hazırlıklı olun.Ölüm,ruhun bedenden çıkması ve berzah alemine gitmesidir.Yoksa ölüm yokluk ve hiclik değildir.Kim yok olmak isterki,Ezeli ve ebedi bir Allah”ın ,sevgili mahlukatıda ebedi olmalıdır.Fakat mahlukatın ebediliği bizatihi değil,Allah”ın dilemesiyledir.Ey sevgili ruh,bunun için şükretmeli değilmisin. SONUÇ : Allah,birdir, hiçbirşeye ihtiyacı yoktur,ne birbaşkası onu yaratmıştır nede onun bir cocuğu vardır.Onun eşi ve benzeri yoktur.
  14. kader soru:madem,herşey bir kader defterinde yazılı ve herşey ona göre oluyor.o halde insanlar niçin cehenneme gidiyor? cevap:evet herşey bir kader defterinde yazılı ve herşey ona göre oluyor.ama,defterde yazılı olduğu için o şey olmuyor. mesela;meteroloji uzmanı,uydudan gelen fotoğraflara bakarak geleceği görebilmektedir.(bir insan ne kadar yükseğe çıkarsa hem görüş alanı genişler hemde geleceği görebilir.)uzman görüyor ki,Türkiye”nin batısından yağmur bulutları geliyor.bulutların hızını ve yönünü hesaplıyarak,hemen defterine şunları yazıyor,”yarın türkiye bulutlu ve yağışlı olacak”.bulutların gelmesine bir gün var.bir gün sonra türkiye bulutlu ve yağışlı olsa;acaba meteroloji uzmanı bir gün önceden deftere,bu olayı yazdığı içinmi olaylar oluyor,yoksa uzman olayları uydudan önceden gördüdemi yazdı.doğru cevap,gördüde yazdı.yazdığı için olaylar olmamakta,fakat olayın öyle olacağını önceden görüp yazmıştır. mesala,aklı başında bir kişiyi, siz sırtınıza alsanız,nereye gitmek istersen seni oraya götüreceğim deseniz,diyelim ki iki yol var biri,tehlikeli yol, öteki tehlikesiz yol.siz baştan o kişiye uyarıda bulunarak her iki yolun durumunu anlatsanız buna rağmen,o kişi beni tehlikeli yoldan götür dese,o tehlikeli yolda başına bir kaza gelse ,size diyebilirmi ki,bak senin yüzünden başıma bu kaza geldi diyemez.çünkü kendi iradesiyle tehlikeli yolu seçmiştir.götüren değil,isteyen suçludur.(güç ve kuvvet yalnız Allah”tandır.bunu felç olanlar daha iyi bilir.) Götüren Allah”tır,tehlikeli yolda gitmek isteyen,insan suçludur. Allah; birzaman gayet zengin bir ressam,sergi açmak istemiş,fakat sahnenin gerisinde durmuş kendisini konuklara göstermemiş.konuklara hertürlü ikramı yapmış.sergiyi gezen misafirler,harika resimlere bakmışlar,ne kadar güzel resimler diyerek aralarında konuşurlarken birisi, ressamı göremediği için, acaba bu resimler nasıl olmuştur diye bir soru ortaya atmış.bir kısım insanlar,bu resimler kendi kendine olmuştur demişler.bir kısım insanlar resimleri tabiiyyat kanunlarının yaptığını iddia etmişler.bir kısım insanlar ise resimleri,resmi meydana getiren,boya,fırça, tablo birlikte bu resmi kafa kafaya vermişler meydana getirmiştir demişler.bir kısım insanlar ise,harika resimleri bir ressam tarafından yapılabileceğini söyleyerek,kendilerine ikramda bulunan ressamı içeriden,alkışlar ile davet edip,kendisiyle tanışmış ve teşekkür etmişler.işte biz o ressama Allah diyoruz.ressamdan farkı, gerçek ve canlı resimler yaratmasıdır.bir köyde bir muhtar,bir ülkede,bir padişah olur.İki olursa kargaşa çıkar.O halde Allah”ta tek olmalıdır ve tekdir.Akıl bunu gerektirir. Soru:Peki,Allah”ı kim yaratmıştır?sorusu(şeytanın insanları kandırmak için sorduğu sorudur) genellikle insanların kafasının karışmasına yol açmış,bu soruda takılıp kalmışlardır. İnsanların bu sorunun cevabını bulmaya çalışması,nafiledir.Çünkü, diyelimki bir saraya girmek için yüz kapı var,ama bir kapı kapalı ve sarayın sahibi ancak o kapıyı açabilir ve anahtarda sadece ondadır.Dışarıdan saraya girmeye çalışan biri,açık doksandokuz kapının herhangi birinden içeri girebilir.Fakat kapalı kapının önünde durup o kapıyı açamayınca,bu saraya girilemez diyemez,Çünkü diğer doksandokuz kapı açıktır.Aynen öylede,Allah”ı kim yaratmıştır,sorusu kapalı bir kapıdır.O kapının anahtarı sadece ondadır.Allah”a inanmak için doksandokuz kapı açıktır.Ama inat edip,kapalı kapının önünde durmak ve saray sahibini inkar etmek ve açık kapıdan saraya girmemek akıl karı değildir.Peki Allah yoksa,bu kainatı kim yaratmıştır, bu kainat nasıl olmuştur,yani yukarıdaki harika resimler nasıl olmuştur,sorusunun cevabını inat edenlerin vermesi gerekir. İlmin kapısı Hz.Ali şöyle der,”Varsayalım ki inanmayan inat edenlerin dediği gibi Allah,ahiret,cennet,hesap kitap, vs.yok.Ne inanana bir şey olur,nede inanmamakta inat edene.Ama ya varsa,”inanana yine bir şey olmaz ama inanmamakta inat eden; işini şansa bırakmış olur ki buda akıl karı değildir. Tevekkül ve dua bir çifçi,evvela(önşart);ürün almak için,1-toprağını nadasa koyacak, 2-toprağını sürecek,tohumu dikecek,3-sulayacak.vb.fiili dua edecek. Sonra; Allah”a ,ürün vermesi için kavli(sözlü) dua edecek.Çünkü bir afet gelir ürünü alıp götürebilir.Çekirge ve sel afeti gibi.Her duaya cevap verilir, fakat her dua kabül edilmeyebilir.Yani dua eden kişi için o istediği kendisi hakkında hayırlı olup olmadığını dua eden bilemez.O halde duam niye kabül edilmedi diye,üzülmemeli, Allah”a küsmemelidir.Bir anne ve baba hiçbirzaman çocuğunun kötülüğünü istemediği için ,her istediğinide yapmaz .Çünkü terbiyeye muhtaç çocuğunu,hayata alıştırır.Burası cennet değil ,dünyadır.Bu dünyada her istediğimizi elde edemeyiz.Her istediğimizi yapamayız. Şeytan, Şeytan ise,insanın apaçık bir düşmanıdır,Mahlukatı, Allah”a düşman etmek için fırsat kollar.İnsan,şeytan”dan herbakımdan üstündür.Fakat şeytan”ıda hafife almamak gerekir.Biz şeytanın inadına,cennete gitmek için ve onu kızdırmak için çalışmalıyız.Yoksa şeytanın oyununa gelip,Allah”a Düşman olmamalıyız.Yoksa şeytanın maskarası oluruz.Cennet ucuz olmadığı gibi,cehennemde lüzümsuz değildir.Kendi cocuğunuzun cehenneme girmesine vesile olan şeytanın herhalde,cennete girmesine kimse razı olamaz.Haksız yere sizi öldüren kisinin,elini kolunu sallayarak gezmesine kimse razı olmaz.Elbetteki ceza lüzümsuz değildir.Zaten zalim bu dünyadan ceza görmeden gitmektedir.Yani hesap mutlaka olmalıdır.Yoksa mazlum bu dünyadan mahsun gitmekte,zalime ise bu dünyada hiçbirşey olmamaktadır.Buda haksızlıktır.Yani bir ahiret olmalıdır ve vardır da. Din, Her semavi hak dinler,İnsanlığın maddeten ve manen yükselmesini,ileri gitmesini savunur.İslam,bir lokma bir hırka felsefesine karşıdır.Yarın ölecekmiş gibi, ahirete, hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya teşvik eder,İki günü aynı olan ziyandadır,düşüncesini savunur.Tek ilah vardır.O ilahın adı Allah”dır. Zerrece Allah”a imanı olan herkez cennete girecektir. İslamPeygamberi Hz.Muhammed”tir.Kitabı Kuran-ı Kerim”dir.Bir Müslüman,hem incile,hem Hz.isa”ya, hem,tevrata, hem Hz.musa”ya,tüm semavi kitap ve peygamberlere inandığı için zaten din değiştirmesi akıl karı değildir. Namaz, İslam dininin direğidir.Bir insan,Allah”ın benim namazıma ihtiyacı yoktur,demesi,hasta birinsinin,doktara “ey doktor senin ilaca ne ihtiyacın var demesine benzer ki,Allah”ın bizim namazımıza elbetteki ihtiyacı yoktur,bizim namaza ihtiyacımız vardır.Bedenin havaya ve suya ihtiyacı olduğu gibi, ruhunda manevi gıdaya ihtiyacı vardır. Ruh nedir Ruh insanın aslıdır,kendisidir.Fakat dünyadaki işleri yapabilmesi için bedene de ihtiyacı vardır.Ruh katiyen bakidir.Ey insanlar,baki bir aleme gideceksiniz,o halde hazırlıklı olun.Ölüm,ruhun bedenden çıkması ve berzah alemine gitmesidir.Yoksa ölüm yokluk ve hiclik değildir.Kim yok olmak isterki,Ezeli ve ebedi bir Allah”ın ,sevgili mahlukatıda ebedi olmalıdır.Fakat mahlukatın ebediliği bizatihi değil,Allah”ın dilemesiyledir.Ey sevgili ruh,bunun için şükretmeli değilmisin. SONUÇ : Allah,birdir, hiçbirşeye ihtiyacı yoktur,ne birbaşkası onu yaratmıştır nede onun bir cocuğu vardır.Onun eşi ve benzeri yoktur.
  15. kader soru:madem,herşey bir kader defterinde yazılı ve herşey ona göre oluyor.o halde insanlar niçin cehenneme gidiyor? cevap:evet herşey bir kader defterinde yazılı ve herşey ona göre oluyor.ama,defterde yazılı olduğu için o şey olmuyor. mesela;meteroloji uzmanı,uydudan gelen fotoğraflara bakarak geleceği görebilmektedir.(bir insan ne kadar yükseğe çıkarsa hem görüş alanı genişler hemde geleceği görebilir.)uzman görüyor ki,Türkiye”nin batısından yağmur bulutları geliyor.bulutların hızını ve yönünü hesaplıyarak,hemen defterine şunları yazıyor,”yarın türkiye bulutlu ve yağışlı olacak”.bulutların gelmesine bir gün var.bir gün sonra türkiye bulutlu ve yağışlı olsa;acaba meteroloji uzmanı bir gün önceden deftere,bu olayı yazdığı içinmi olaylar oluyor,yoksa uzman olayları uydudan önceden gördüdemi yazdı.doğru cevap,gördüde yazdı.yazdığı için olaylar olmamakta,fakat olayın öyle olacağını önceden görüp yazmıştır. mesala,aklı başında bir kişiyi, siz sırtınıza alsanız,nereye gitmek istersen seni oraya götüreceğim deseniz,diyelim ki iki yol var biri,tehlikeli yol, öteki tehlikesiz yol.siz baştan o kişiye uyarıda bulunarak her iki yolun durumunu anlatsanız buna rağmen,o kişi beni tehlikeli yoldan götür dese,o tehlikeli yolda başına bir kaza gelse ,size diyebilirmi ki,bak senin yüzünden başıma bu kaza geldi diyemez.çünkü kendi iradesiyle tehlikeli yolu seçmiştir.götüren değil,isteyen suçludur.(güç ve kuvvet yalnız Allah”tandır.bunu felç olanlar daha iyi bilir.) Götüren Allah”tır,tehlikeli yolda gitmek isteyen,insan suçludur. Allah; birzaman gayet zengin bir ressam,sergi açmak istemiş,fakat sahnenin gerisinde durmuş kendisini konuklara göstermemiş.konuklara hertürlü ikramı yapmış.sergiyi gezen misafirler,harika resimlere bakmışlar,ne kadar güzel resimler diyerek aralarında konuşurlarken birisi, ressamı göremediği için, acaba bu resimler nasıl olmuştur diye bir soru ortaya atmış.bir kısım insanlar,bu resimler kendi kendine olmuştur demişler.bir kısım insanlar resimleri tabiiyyat kanunlarının yaptığını iddia etmişler.bir kısım insanlar ise resimleri,resmi meydana getiren,boya,fırça, tablo birlikte bu resmi kafa kafaya vermişler meydana getirmiştir demişler.bir kısım insanlar ise,harika resimleri bir ressam tarafından yapılabileceğini söyleyerek,kendilerine ikramda bulunan ressamı içeriden,alkışlar ile davet edip,kendisiyle tanışmış ve teşekkür etmişler.işte biz o ressama Allah diyoruz.ressamdan farkı, gerçek ve canlı resimler yaratmasıdır.bir köyde bir muhtar,bir ülkede,bir padişah olur.İki olursa kargaşa çıkar.O halde Allah”ta tek olmalıdır ve tekdir.Akıl bunu gerektirir. Soru:Peki,Allah”ı kim yaratmıştır?sorusu(şeytanın insanları kandırmak için sorduğu sorudur) genellikle insanların kafasının karışmasına yol açmış,bu soruda takılıp kalmışlardır. İnsanların bu sorunun cevabını bulmaya çalışması,nafiledir.Çünkü, diyelimki bir saraya girmek için yüz kapı var,ama bir kapı kapalı ve sarayın sahibi ancak o kapıyı açabilir ve anahtarda sadece ondadır.Dışarıdan saraya girmeye çalışan biri,açık doksandokuz kapının herhangi birinden içeri girebilir.Fakat kapalı kapının önünde durup o kapıyı açamayınca,bu saraya girilemez diyemez,Çünkü diğer doksandokuz kapı açıktır.Aynen öylede,Allah”ı kim yaratmıştır,sorusu kapalı bir kapıdır.O kapının anahtarı sadece ondadır.Allah”a inanmak için doksandokuz kapı açıktır.Ama inat edip,kapalı kapının önünde durmak ve saray sahibini inkar etmek ve açık kapıdan saraya girmemek akıl karı değildir.Peki Allah yoksa,bu kainatı kim yaratmıştır, bu kainat nasıl olmuştur,yani yukarıdaki harika resimler nasıl olmuştur,sorusunun cevabını inat edenlerin vermesi gerekir. İlmin kapısı Hz.Ali şöyle der,”Varsayalım ki inanmayan inat edenlerin dediği gibi Allah,ahiret,cennet,hesap kitap, vs.yok.Ne inanana bir şey olur,nede inanmamakta inat edene.Ama ya varsa,”inanana yine bir şey olmaz ama inanmamakta inat eden; işini şansa bırakmış olur ki buda akıl karı değildir. Tevekkül ve dua bir çifçi,evvela(önşart);ürün almak için,1-toprağını nadasa koyacak, 2-toprağını sürecek,tohumu dikecek,3-sulayacak.vb.fiili dua edecek. Sonra; Allah”a ,ürün vermesi için kavli(sözlü) dua edecek.Çünkü bir afet gelir ürünü alıp götürebilir.Çekirge ve sel afeti gibi.Her duaya cevap verilir, fakat her dua kabül edilmeyebilir.Yani dua eden kişi için o istediği kendisi hakkında hayırlı olup olmadığını dua eden bilemez.O halde duam niye kabül edilmedi diye,üzülmemeli, Allah”a küsmemelidir.Bir anne ve baba hiçbirzaman çocuğunun kötülüğünü istemediği için ,her istediğinide yapmaz .Çünkü terbiyeye muhtaç çocuğunu,hayata alıştırır.Burası cennet değil ,dünyadır.Bu dünyada her istediğimizi elde edemeyiz.Her istediğimizi yapamayız. Şeytan, Şeytan ise,insanın apaçık bir düşmanıdır,Mahlukatı, Allah”a düşman etmek için fırsat kollar.İnsan,şeytan”dan herbakımdan üstündür.Fakat şeytan”ıda hafife almamak gerekir.Biz şeytanın inadına,cennete gitmek için ve onu kızdırmak için çalışmalıyız.Yoksa şeytanın oyununa gelip,Allah”a Düşman olmamalıyız.Yoksa şeytanın maskarası oluruz.Cennet ucuz olmadığı gibi,cehennemde lüzümsuz değildir.Kendi cocuğunuzun cehenneme girmesine vesile olan şeytanın herhalde,cennete girmesine kimse razı olamaz.Haksız yere sizi öldüren kisinin,elini kolunu sallayarak gezmesine kimse razı olmaz.Elbetteki ceza lüzümsuz değildir.Zaten zalim bu dünyadan ceza görmeden gitmektedir.Yani hesap mutlaka olmalıdır.Yoksa mazlum bu dünyadan mahsun gitmekte,zalime ise bu dünyada hiçbirşey olmamaktadır.Buda haksızlıktır.Yani bir ahiret olmalıdır ve vardır da. Din, Her semavi hak dinler,İnsanlığın maddeten ve manen yükselmesini,ileri gitmesini savunur.İslam,bir lokma bir hırka felsefesine karşıdır.Yarın ölecekmiş gibi, ahirete, hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya teşvik eder,İki günü aynı olan ziyandadır,düşüncesini savunur.Tek ilah vardır.O ilahın adı Allah”dır. Zerrece Allah”a imanı olan herkez cennete girecektir. İslamPeygamberi Hz.Muhammed”tir.Kitabı Kuran-ı Kerim”dir.Bir Müslüman,hem incile,hem Hz.isa”ya, hem,tevrata, hem Hz.musa”ya,tüm semavi kitap ve peygamberlere inandığı için zaten din değiştirmesi akıl karı değildir. Namaz, İslam dininin direğidir.Bir insan,Allah”ın benim namazıma ihtiyacı yoktur,demesi,hasta birinsinin,doktara “ey doktor senin ilaca ne ihtiyacın var demesine benzer ki,Allah”ın bizim namazımıza elbetteki ihtiyacı yoktur,bizim namaza ihtiyacımız vardır.Bedenin havaya ve suya ihtiyacı olduğu gibi, ruhunda manevi gıdaya ihtiyacı vardır. Ruh nedir Ruh insanın aslıdır,kendisidir.Fakat dünyadaki işleri yapabilmesi için bedene de ihtiyacı vardır.Ruh katiyen bakidir.Ey insanlar,baki bir aleme gideceksiniz,o halde hazırlıklı olun.Ölüm,ruhun bedenden çıkması ve berzah alemine gitmesidir.Yoksa ölüm yokluk ve hiclik değildir.Kim yok olmak isterki,Ezeli ve ebedi bir Allah”ın ,sevgili mahlukatıda ebedi olmalıdır.Fakat mahlukatın ebediliği bizatihi değil,Allah”ın dilemesiyledir.Ey sevgili ruh,bunun için şükretmeli değilmisin. SONUÇ : Allah,birdir, hiçbirşeye ihtiyacı yoktur,ne birbaşkası onu yaratmıştır nede onun bir cocuğu vardır.Onun eşi ve benzeri yoktur.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.