Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Dr Recep Celik

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    10
  • Katılım

  • Son Ziyaret

Dr Recep Celik Hakkında

  • Doğum Günü 01-05-1960

Diğer Bilgiler

  • Website URL
    http://www.recepcelik.com.tr

Profil Bilgileri

  • Cinsiyet
    Erkek
  • Yer
    Alanya
  • İlgi Alanları
    Kronik hastalıkların ilaçsız tedavi edilmesi..

Dr Recep Celik - Başarıları

Çırak

Çırak (3/14)

  • İlk İleti
  • Ortak Nadir
  • İçerik Başlatan
  • Birinci Hafta Tamamlandı
  • Bir Ay Sonra

Son Rozetler

0

İçerik İtibarınız

  1. Dr Recep Celik doğum gününüz kutlu olsun!

  2. Dr Recep Celik doğum gününüz kutlu olsun!

  3. Dr Recep Celik doğum gününüz kutlu olsun!

  4. Dr Recep Celik doğum gününüz kutlu olsun!

  5. Depresyonun belirtilerini şu şekilde sıralayabiliriz: Daha önce yaptığı işlerden ve aktivitelerden aldığı aynı zevki ve hazzı şimdilerde almaz. Duygulanım değişiklikleri görülür çabuk sinirlenir,olaylara karşı toleransını azalır. Her gün sürekli kendini üzgün hisseder çökkünlük hali,bitkinlik hisseder. Uykusu düzensizdir cok uyuma, uyku arasında sık sık uyanma, uykusuzluk çekme ya da az uyuma gibi problemleri vardır. Bir işe motive olamamak dikkatin çabuk dağılması, huzursuzluk vardır. Kendini işe yaramaz, değeri olmayan biri olarak görürler,ölmeyi düşünürler. Vücudun işlevleri azalır, cinsel isteksizlik oluşur yorgunluk hisleri artar. Geçmişi ve geleceği düşündüğünde hep karamsardırlar her kötü olayda kendini sorumlu tutarlar. İntihar etmeyi düşünürler ve hatta planlarlar. Ruhsal belirtilerin yanında depresyonun fiziksel belirtilerde vardır. Bunları sıralarsak , Daima yemek isterler,damak tatları kısa süreli olsada mutlu eder .bu sebepten sık sık yerler,fazlaca miktarda yerler, böylece facit daire içine girmişlerdir. Çoğunlukta yemekle mutlu olurlar , çoğunlukla şişmandırlar Sindirim sistemi şikayetleri vardır. Cinsel isteksizlik vardır.Cinsel isteksizlik depresyonu derinleştirir. Hep yorgunluk vardır , yerlerinden kalkmak istemezler. Kas ağrıları vardır ,her zaman bir yerlerinin ağrıdıgını söylerler. Kalp ağrıları olduğunu söylerler. Çocuklarda Çocuğun okulda başarısı gün gün azalır.Çocuk aşırı sinirli olur.arkadaşlarından uzaklaşmaya başlar. Sessiz ve yalnız kalmak ister, odasına kapanır. Madde kullanımına eğilim artar. Kendisine zarar verecek arkadaşlara takılmaya başlar. Ders çalışmak istemez. Yukarıdaki belirtilerin hepsinin bir kişide bir anda olması şart değildir, zaman zaman yer değiştirerek bir kısmının bulunması da depresyon için yeterli olabilir, fakat bu belirtilerin en az on beş gün boyunca var olması gerekir.
  6. Kişinin Severek ve isteyerek yaptığı haraket ve davranışları bir süre sonra çeşitli nedenlerden dolayı yapmak istemememesi ,zevk almaması , ruhsal ve bedensel yönden bitkinlik haline depresyon denir. Bugunlerde çok konuşulan ,doktların çok karşılaşaştığı bir hastaliktır.20-25 yıl önce her 10 reçetede bir karşılaştığımız Antidepresan ilaçlara şimdilerde hemen hemen her reçetede rastlıyoruz.O halde depresyonu hastasını tarif edelim; Depresyon hastası kendini üzgün ve endişe içinde hisseder. Depresyon hastası herşeyi olumsuz şekliyle düşünür, bütün olayları olumsuz tarafıyla görmeye başlar ve geçmişte yaptıklarından kendini sorumlu tutar ve suçlar. Depresyon hastası kendisini düşünmek istemese de bu duruma hakim olamaz.Hep kendini düşünür. Depresyon hastası gelecegini umutsuz ve karamsar görür. Depresyon hastası kendisini hep çaresiz hisseder ve hayatın anlamsız olduğunu düşünür. Bu bakış açısıyla kişinin sosyal ilişkileri bozuktur performansı dùşùktür,fakat her çökkünlük haline depresyon denemez . Depresyon diyebilmek için bu belirtilerin. son iki haftadır devam etmesi gerekir.Bu süre içinde sürekli olması gerekir.
  7. http://dai.ly/x1ovdp7 Çeşitli baş ağrısı sebepleri vardir.Bas ağrısı denince akla Cogunlukla MİGREN tipi ağrı gelir.Çoğumuz zaman zaman bu tip bas ağrısı cekmişizdir.Migren belirtileri migren agrisini diger baş agrilarindan ayırır.Agrı başın tamamını kaplayabilir.asıl migren belirtileri ve tipik olanı yarım baş agrısıdır.Bazen başın yarısını kaplayan ağrı Migren belirtisidir. Migren agrisi ataklarla gelir , ağrı araliklari kiminde sık kiminde uzun surelidir.Hasta ağrının gelecegini anlar kendini ona göre rahat bir ortama hazırlar.Ağrı her yasta ve cinste görülebilir ancak kadınlarda erkeklere göre oran da daha yüksektir. Agrının suresi uzun olması migren belirtileridir. Hatta bir ila üç gün süreyle hastayı rahatsız edebilir . Migren belirtilerinden ağrıyı ışık, yüksek ısı ,soğuk ,güneş, gürültü, kalabalık ,rüzgar, nem rahatsız eder ve ağrıyı provake eder.Migren belirtilerinden bir diğeri gurültùdür. Bu nedenle hasta kendini sessiz, karanlık, yalnız bir ortama atar.Migren belirtilerinden bir başkası bulantı ve kusmadır. Kafa içi basınç artmasına bağlı olarak ,genelde bulantı,kusma ,huzursuzluk eşlik eder. Ağrının şiddeti hastadan hastaya değişir,bazençok şiddetli bazende hafif seyreder, hastada iştah azalır.Ağrı atakları geçtikten sonra hasta her şey normal olarak hayatına devam eder. Ancak hasta endişeli ve huzursuz dur,çünkü ağrının tekrar gelecegini bilir ve düşünür . Migren tipi baş ağrısı toplumda hiç de azimsinmayacak kadar fazladır .
  8. NEDEN HASTALANIYORUZ? Her canlı gibi ,insanoğlu da mükemmel bir plân ve programla yaratilmaktadir. Bu mükemmellik anne karnında gebelik başlayınca başlar .Sağlıklı bir gebelik dönemi sağlıklı bir hayatın başlangıcıdır. Bu dönemde közellikle anneye çok iş düşer .Annenin sağlıklı olması , sağlıklı beslenmesi hem kendi hemde karnındaki bebeğin saglıklı gelişmesi açısından çok önemlidir.ZARARLI toksik maddelerden kendisi için olduğu kadar karnındaki yavrusu icin de uzak durması sarttır. Gebeliğin sağlıklı geçmesi kadar çocuğun DOĞUMUDA saglikli ve normal Doğal yolla olmalıdır .Yani tıbbi bir zorunluluk yoksa doğum şekli normal bir şekilde doğum kanalı yolu ile olmalıdır.Çünkü doğum anında doğum kanalında bulunan çocuk için elzem olan bakterileri alarak dünya ya gözlerini açar.Bu bakteriler cocuğun barsağına yerleşerek ,cocuğun gelecekteki sağlıklı bir hayatı icin baslangic oluşturur.NORMAL DOGUM BU KADAR ÖNEMLİDİR? Sağlıklı çocuk için anne sütü Şarttır . Anne sütü yerini hiç bir gıda tutamaz .Zira anne sütü doğan çocuk için planlanmış veçocuk için özel ùretilmiştir, Çocuk doğduğu için anne den süt oluşmuştur. Çocuk doğmazsa sütte anneden gelmez .Anne sütünün yerini başka bir canlının sütü nede başka besin tutmaz.Çocuğun gelişmesi ve büyümesi ni sağlar . AŞILAR Çocuklukta yapilan aşılar zamanında yapılmalıdır. Bu aşılar enfeksiyon hastaliklarina karşi çocuğu korur. Anne sütü bağışıklık(immünite) gelişene kadar çocuğu infeksiyonlardan korur. Bu yüzden aşılar , çocukta bağışıklık Sistemi geliştikten sonra yapılmalıdır . Erken yapılan aşılar bebek bağişıklık sistemini zorlar ve yük oluşturur. İleriki yaşlarda hastalik icin zemin hazırlar. Çocuğun bağışıklığı 1 -1,5 yasları arasında gelişir .Bu nedenle asilarin bir yaşindan itibaren yapılması en uygun zamandır. Çocukta süt döneminden sonra ek gıdaya başlanır ve bu dönemde yavaş yavaş çocuka anne sütü ile birlikte ek gıdalarla beslenir.Ek gıda ve gıdalar çok önemlidir.Biraz burada duralım ve izah edelim. BESLENME NASIL OLMALI Beslenme her canlıda olduğu gibi ,insan oğlunun da FITRATINA uygun olmalıdır .Yani doğada canlılar (bir kismi otla ,bir kismi et le, bir kismi hem et hem otla beslenir )ne yiyeceğini bilir ona göre besinlerini arar bulur ve beslenir.Çünkü her canlı türlerinde sindirim organları (dudak ,ağız, çene yapısı ,yutak ,mide ,barsak sindirim sistemleri ) birbirinden az çok farklı gelişmiştir ,yediği besinleri sindirmeye uygun bir şekilde oluşmuş . Bu nedenle yiyeceklerini seçerek ,bilerek yerler.Fıtrata uygun olmayan besinler vucut için yabancı madde gibi görülür ve Reaksiyon geliştirerek yok etmeye ve zararsız hale getirmeye çalışır. Bu maddeler vucuda uyumsuz (intoeran) yada allerjik besin gibi algılanır , vucut bunlardan korunur yada hastalanır . Eğer besinleri uzun süre korumak ve saklamak için içlerine koruyucu maddeler konur,koruyucular vucut için zararlıdır . Besinler rafine ediliyorsa besinin doğası bozulmakta ( proteinler ,yağlar şekerlerin vasfı bozulmakta ); bunlar da vucut tarafından yabancı olarak algılanmaktadır. Örneğin, şekerler bir taraftan rafine edilirsek içlerine yabancı maddeler konur( koruyucu katilastirici ,boya ,kökü veren esaslar ), diğer taraftan yogunlastirilir .( sonucunda insanlar vücudun alması gerekenden fazlasını alır ) Yediğimiz besinler,sindirim sistemimiz tarafından işlenerek bağırsaktan emilir ve vücutta kullanılacak hale getirilir .Emilimde bağırsak florası önemlidir .Ancak barsak florası denen bağırsakta yaşayan bakterilerin cinsi ve sayıları ve karakteri önemlidir ,bağırsakta bir denge icinde olmak zorundadır. Bağırsak FLORASI'NIN karakterini bozan etkenler, bir taraftan emilimi bozar ,beslenme yetersizliğine sebep olur, diğer taraftan patojen bakterilerin besinlere ortak olması ve besinleri yemesi sonucu oluşan metabolik olayla r sonucu atıklar oluşur .vücuda geçmesi sonucu HASTALIKLARa neden olur. BAĞIRSAK FLORASINI BOZAN NEDENLER 1):Sezeryanla dogum ( normal flora olusamaz) 2)Gelişi güzel ilaç kullanma ( ilaçlar vücuda yabancıdır,barsaktaki florayı öldürür ,yerine kotu flora hakim olur ) Antibiyotikler, analjezikler, steroidler vs. 3) Dış tedavisinde kullanılan metaller ( amalgam ,kron vs) barsak florasına zarar verir ve patojenlerin Floranin artmasına sebeptir. 4) Bağırsak ta parazitlerin artması , flora dengesini bozar metabolileri (atıklar ) ve besinlere ortak olurlar. 5) İçtiğimiz sulardaki ağır metaller.Vs Günlük yeterli su içmeme k, enaz 2,5 -3 litre içmek zorundayız . Nefes yolu ile aldığımız hava ile toksik gazlar,( oto ekzos gazları vs ) Deri yolu ile saç boyaları , makyaj ,kozmetik malzeme vs Sağlıklı bir hayat diliyorum
  9. Başlıktan anlaşıldığı gibi egzama hastalığına yakalanmış birisiyim,bu hastalıkla geçirdiğim süreci sizlerle paylaşmak istiyorum çünkü başıma gelen bu durumdan sonra farkettim ki ne kadar çok insan bu ve bunun gibi hastalıklarla mücadele ediyor derman arıyor.Yaşadığım tecrübe sebebi ile yararlı olacağı kanaatindeyim. Adım Nurtekin Çavuş Antalya'da beş yıldızlı bir otelde yöneticiyim,uzun süre futbol oynadım spor yapmadığım hafta kendimi rahatsız hissederim 14 yıl önce geçirdiğim varikoser dışında hiçbir hastalığım olmadı. 2013 yılının kasım ayında aniden bu hastalığa yakalandım ani diyorum çünkü bir sabah uyandığımda ayaklarımın altında derilerin çatladığını gördüm bir gün önce birşey yoktu.Daha sonra kaşıntılar el ve ayakta yarılma biçiminde acı veren sinir bozucu yaralar ve kanamalar oldu.İlk etapta kortizol,kaşıntı için krem ya da merhem gibi ilaçlar stres sebebi ile başladığı tespitinden dolayı sakinleştirici verdiler.Fakat geçici rahatlamalar dışında hiçbir ilerleme olmadı çare için İstanbul'a Ankara'ya doktorlara gittim fakat tedaviler sonuç vermedi ilerleme göremedim,sürecin uzun olacağını söylemişlerdi fakat dayanacak gùcüm kalmamıştı çünkü çalışamaz hale geldim ellerim yaralardan kapanmıyor, çayımı bile karıştıramıyordum gömlek giymiyordum çünkü düğmeleri kapatamıyordum,bankamatikten kartımı geri alamadığım için yardım istemek zorunda kaldım.Ankara İstanbul sonrası insan her duyduğunu denemek istiyor çünkü umut dünyasındayız,sonrasında aktarlar,bitkilerle tedavi alternatif tıptan birçok şey .. Ama olmadı!!! Yaralardan rahat uyuyamadım banyo yapamadım,oğlumu sevmedim, Gelelim şu ana ; Anladığınız gibi bilgisayarda yazımı kendim yazıyorum ellerim harika bugün oğlumla top bile oynadım, NASIL MI?? Bundan 10 gün önce ( bugün 02.03.2014) sayın doktor Recep Çelik ile tesadüf eseri tanıştım bana birkaç soru sorduktan sonra tebessümle hallederiz dedi,tabi bukadar doktor profesör tedavisinden sonra pek umutlu değildim,öncelikle hastalığın ne olduğunu anlattı bana sonra tedavi sürecini birtakım aletlerle ölçümler, arkasından hızlı ama hastayı yormayan tedavi başladı. Bende ilk duyduğum zamanlar çok ciddiye almadım fakat Recep Beyin uyguladığı metotlarla sadece 5 gün içerisinde ellerimi tutar hale getirince 7. Günde yumruğumu sıkınca hatta başlangıçta ilk on beş dakika içinde ellerim ayaklarım ve vücudumu soğutup beni rahatlatınca kısa bir süre sonrada normal hayatıma dönünce bana da burada sayın doktor Recep Çelik'e teşekkür etmekten ve sizlere yardımcı olabilmek için burada paylaşmaktan başka yapacak birşey kalmadı.Bu vesile ile uygulanan tedaviyi anlatabilirim fakat kişi bünyesine ve alışkanlıklarına göre de değişiklikler olduğundan, uzmanı olmadığım ama yaşayarak gördüğüm öğrendiğim bu konuda en doğrusunun sayın Recep Çelik ile görüşülmesini iyileşmiş bir hasta olarak hem modern tıp hemde alternatif tıbbın mükemmel uyumunu ve sıhhatinize kavuşacağınıza yürekten inanarak tavsiye ediyorum.. Unutmadan şunu da eklemem gerektiğini düşünüyorum sayın Recep beye ödediğim ücret aktarlara ödediğimin 5 te 1 i ))) Sayın doktor Recep Çelik'e ulaşmak isterseniz Alanya incekum mevkiinde Özkaymak Otel karşında muayenehanesi var,başka birşeyide yok zaten ))) Sayın doktor RECEP ÇELİK e sonsuz teşekkür ve saygılarımla.... Nurtekin Çavuş Nurtekin Çavuş'un Videosu http://dai.ly/x1ocgtt
  10. Beslenme ile alınan enerji yaşa, cinsiyete, yaptığı işe, genetik ,fizyolojik özelliklerine ve hastalık durumuna göre değişir. 1)Vucudun ihtiyacindan fazla yenmemeli (Sağlıklı bir yaşam sürdürmek için, alınan enerji ile harcanan enerjinin dengede tutulması gerekmektedir) 2) YENEN GIDALARIN NE OLDUĞUNU BİLMEK GER EKLİDİR. 3)GIDALARIN olmazsa olmazı doğal olmalı, taze olmalı, 4)Rafi'ne edilmiş (işleme tabii tutulmuş )gıdalarda beslenmemeli. 5) Damak tadı önemli ancak çok fazla yemek yeme sebebidir.sigara tiryakiliği gibi besin tiryakiliği oluşur.. Ve şişmanlık sebebidir. 6)Günlük 2,5 -3 Lt su içilmeli. OBESİTE NASIL tedavi edilmeli? Herseyden once OBEZİTE ( kilo)bir hastaliktir diğer hastaliklarida provake eder.Bu nedenle sadece diyet yapmakla tedavi edilemez.- 1) Her tür besinden yenmeli ( sadece bir grup besin yenilerek kilo verilir ancak metabolizma bozulabilir büyük yanlış burada yapılıyor.ornek sadece et yiyerek kilo vermek gibi .daha büyük saglık sorunları davet ediliyor,konstipasyon gibi.KONSTİPASYON VARSA HASTANIN SAĞLIKLI KİLO VERMESİ VEYA TEDAVİ OLMASI MÜMKÜN OLMAZ? 2) Vücudun ihtiyacı kadar yemeliyiz, diyet yapmak aç kalmak olmamalı. Yenen ve içilen besinlerin vucut için uygunmu değil mı bilmek gerek, 3)bağırsak işlevi iyi mı kötü mü bilmek gerek,özellikle hastada kabızlık "varsa kabizlik tedavi edilmeden yapılan diyetlerin vucut saglıgını daha da kötüye götüreceğini fayda yerine zarar verdigini bilmek gerek. 4)Diyet te diğer bir unsur aç kalmak olmamalı ,ne yediğimizi bilmemiz gerek. 5)Baska bir sorun rahat ve haraketsiz bir hayat sürdürmemiz.( insan dışındaki canlılar kendi yiyeceklerini bulmak yemek için daima haraket halindedirler.) ------".yemekten sonra cogumuz oturur veya uyuruz. Sonra da su içsek de kilo alıyoruz der ve hayiflaniriz. 6)Bazı ilaçlar gelişi güzel kullanılışı da( kortizol) OBESİTE sebebidir. 7) 2,5 -3 Lt GUnde su içilmeli.
  11. Obezite günümüzde en önemli sağlık sorunları arasında birinci sirayi almaktadır. Bugün toplum sorunu olan ,kilo alirken de kilo verirken de para odedigimiz Obeziteyi konusalim . Sismanlik veya obezite genel olarak ,beden yağ oraninin yağsız kisma göre aşırı artması dir .Baska bir tarifi ise boy uzunluğuna göre vücut ağırlığının arzu edilen düzeyin üstüne çıkmasıdır.Basit bir ifade ile kilo artisinin istenenden fazla olması. obezite deyip geçmemek gerek , obezite metabolik bir hastaliktir. Yani vücudun tamamını bütün vucut fonksiyonlarını ilgilendirir. Metabolizmanın çalışmasını , ahengini bozar .Hastaliklarin habercisidir.hastaliklarin daha kolay gelmesine öncülük eder.Örnek vermek gerekir ise şeker hastaligi , tansiyon hastaliklari kalp hastaliklari vs cogunlukla sismanlik la ya beraber veya şişmanlık sonrasi oluşur. Sağlıklı olmanın sağlıkı yaşamanın birinci kuralı normal kiloda olmaktır. NEDEN KİLO ALDIĞIMIZA CEVAP ARAYALIM? --- Tüm canlılarda olduğu gibi, insan da yaşaması için gerekli olan enerjiyi besinlerden alarak hayatını sürdürür.Gerekli olan enerji miktari, kişinin yaşına cinsiyetine kişinin yaptığı işin mahiyetine göre değişir. Ortalama olarak günlük 2000 -2500 kalorilik bir besin alması gerekir , alınan kalori miktari yapılan işin mahiyetine göre artabilir yada azalabilir.Fiziksel güç gerektiren işte çalışan daha fazla enerji ye ihtiyacı vardır.Masa başında memur daha az enerji kullanır..Besinlerle aldığımız enerji ,vücudun kullandığı enerjiden fazla ise , fazla enerji vücudumuzda yağ olarak birikir . Çünkü vucut çok pintidir hep yarın için hazırlık yapar hep yarını düşünür ve böylece kilo almış olur. BESİNLERLE ALINAN ENERJİYİ VUCUT NASIL KULLANILIR? 1 ) Bazal metabolizma İle kullanılır( Vücudun tam istirahat durumunda ( uykuda ) kullandığı enerji miktarı. 2) Yenen GIDALARIN sindirimleri için kullanilan enerji miktarı . 3) Fiziksel aktivitesinde kullanılan enerji miktarı. Vücut için gerekli olan enerji miktarı yukarıdaki üçünün toplamı kadardır. Eğer bundan fazla enerji alınıyor ise ( yani fazla yemek yeniyor ise) kısır döngü devam eder ,OBEZİTE oluşur. Bilindiği üzere beslenme; anne karnında başlayarak yaşamın sonlandığı ana kadar devam eder ,yaşamın vazgeçilmez bir ihtiyacıdır. Beslenme İnsanın büyümesi, gelişmesi ,üretken olması için sağlıklı olarak yaşantısını devam ettirebilmesi besinlerden aldığı enerjidir . Yenen besinler yeterli , dengeli , DOĞAL ,vucudun kullanabileceği ( toleraedebildiği ) türden olması gerekir. Ancak beslenmek karin doyurmak, açlığı bastırmak, canının çektiği şeyleri yemek veya içmek değildir. Beslenmenin kuralları olmalıdır. 1----Beslenmenin birinci kuralı yaradılış fıtratına uygun olarak beslenmek olmalıdır. Bunu ifadeyi açacak olursak her canlı türünün hangi tip besinlerle beslenecegi yaradılışdan planlanmıştır. Yani yaşayan her canlı ne yiyeceğini bilir ve secerek yer..Eger doğudaki canlıların beslenme biçimlerine göz atacak olursak ,dikkat le bakarsak anlariz (bir kısmı otcul , bir kısmı etçil dir Bir kısmı böcekcil bir kismi kemirgendir vs . Yırtıcılar ot yemez, otcullar et yemez, zira her canlının beslenmesi için agiz yapısı ,dişleri ,yutak ,mide bagirsaklari özel olarak planlanmistir ve oluşturulmuştur) 2----Vucut icin uyumlu gidalarla beslenmek gerekli, bir besin bir kisiye iyi ,faydali diğer kisiye faydasiz hatta ZARARLI olabilir, uyumsuz olabilir ,zira her vucut birbirine benzemez..Uyumsuz olan besinler bedeni bazen strese sokar, bazende zayiflatabilir. Buda devamlı ise hastaliklar geliyor demektir. 3---- Obeziteyi oluşturan sebep sadece çok yemek DEĞİL. Dengesiz ve vücuda uygun olmayan besinlere beslenmedir,daha ziyade tek tip beslenmedir,mesela düşük degerli karbonhidratla fazlaca şekerli ve nisastalı abur cubur denen beslenme gibi.vs)
  12. Çeşitli baş agrisi sebepleri vardir.Bas ağrısı denince akla Cogunlukla MİGREN tipi ağrı gelir.Cogumuz zaman zaman bu tip bas ağrısı cekmisizdir Migren tipi baş ağrısı başın tamamını kapladigi gibi bazen de başın yarisini kaplayacak sekilde olur.Migren agrisi ataklar la gelir , agri araliklari kiminde sık kiminde uzun surelidir.Hasta ağrının gelecegini anlar kendini ona göre rahat bir ortama hazırlar.Agri her yasta ve cinste görülebilir ancak kadınlarda erkeklere göre oran da daha yüksektir. Agrınin suresi 4 ile 72 saat kadar süreyle hastayı rahatsız edebilir .Migren ağrısini ışık, yüksek ısı ,soğuk ,gunes, gürültü, kalabalık ,rüzgar, nem rahatsız eder ve ağrının şiddetini artırır. Bu nedenle hasta kendini sessiz, karanlık, yalnız bir ortama atar . Migren ağrılarına,genelde bulantı,kusma ,huzursuzluk, da eşlik eder. Agrinin siddeti hastadan hastaya degisir ,bazen cok siddetli bazende hafif seyreder, hastada iştah azalır Ağrı atakları geçtikten sonra hasta her şey normal olarak hayatına devam eder. Ancak hasta endişeli ve huzursuz dur,çünkü ağrının tekrar gelecegini bilir ve düşünür . Migren tipi baş ağrısı toplumda hiç de azimsinmayacak kadar fazladır . MİGREN HASTALARI GÜN GEÇTİKÇE NEDEN ARTMAKTADIR? -----Endüstrilesmis toplumlarda oran kırsal toplumlara göre çok yüksektir. Buda beslenme alışkanlıklarına bağlıdır , endustri Toplumunda hazir gida ve rafine edilmis gida tuketimi fazladir (gıdaların hazirlanisi ,saklanma sekli, korunması , sunma sekli ile ilgilidir) Hazır gidalar(ölü gidalar) la beslenen toplumlarda oran çok artmaktadır. Bizim toplumumuzda migren sebebi özellikle son 30 yılda marketlerin artmasına paralel olarak hazır gıdalarla beslenmenin artması -----Diger bir sebep gelişi güzel ilac kullanımı ( özellikle antibiyotikler, steroit ler, agri kesiciler, vs ) ----- Başka bir sorun dis hekimliğinde dolgu malzemesi olarak kullanılan AMLGAM ( civa,gümüş,aliminyum,kalay vs) dir. -----Diger bir sorun kimyasal toksik maddeler , boyalarda ki kimyasallar ( kursun, polietil en, benzen,vs) , tarımda kullanılan yabancı ot öldürücü , böceklere mücahede kullanılan kimyasallar, kişisel temizlikte kullanılan kimyasallar ( sac boya maddeleri , ojeler vs., daha da artirilabilir. (Şu anda hastanelerimizin onkoloji kliniğinde tedavi görmekten olan hastaların cogunlugu kırsal kesimden tarımlar uğrasan insanlar Buda tarımda kullanılan ilaçların tehditini göstermektedir. )Şu an bizim toplumumuzu rahatsız edenlerden bahsetmeye çalıştım.. ----- Uzun yillardir migren sebebi olarak stres gosterilmistir.Migren veya baska bir hastalikta elbette stresin etkisi vardir .Stres var olan problemi artırır ve su yüzüne çıkarır, alta yatan sebebi provoke( uyarir )eder. Ancak su hususu da belirtmek gerek:Sitres olmadan hayat devam edemez. TEDAVİ : Eğer hastalik varsa ve hastalığın adı konmuş ise tedavisi olmak zorundadir. -----Tedavide hastalığa sebep olan (ajan veya ajanları )lari tespit etmek ,bunlari vucuddan uzaklastirmak olmalidir. ------Doğru tespit dogru tedaviyi getirir. ------ Amac hasta kisiye herhangi bir zarar vermeden tedavi etmek olmalıdır. Not: klinikte her hasta once test edilir, hastalık sebepleri tespit edilir,ve tedavisi düzenlenir. --------MİGREN , AKAPUNKTUR tedavi yöntemi ile destekleyerek çok kısa bir zamanda tedavi edilir. Sağlıklı mutlu günler dilerim. Dr. Recep Çelik
  13. ALERJİK HASTALIKLAR: Bu gün sizlere günümüzün en çok konuşulan hastalılığından bahsedeceğim. Kime sağlıkla ilgli bir soru sorarsanız alacağınız cevap , benim suna karsi allerjim var buna karsi allerjim var cevabidir. Allerji her ailede en az bir kisiyi rahatsız ediyor. Ancak ortam ve sartlar böyle gittigi surece bir kaç yıl icinde her ferdi rahatsız edecek gibi görünmektedir. O halde âlerjiyi tarif edelim: yemekle ,icmekle ,nefesle vücuda alınan gıdalara ,soludugumuz havada daki vücut tarafindan (gazlara,polenlere) yabancı kabul edilen maddelere karşı vücudun verdiği tepkilerdir. Bu tepkiler doku veya organların ne kadar hassas olduğuna bağlıdır. O organın yaptığı görev bozulur,örnek verecek olursak (Mesela akciğer de ise nefes alıp vermede zorluk ,deride ise kaşıntı, Ekzema, vs,kafada ise baş ağrısı kulak cinlamasi , kalp de ise aritmi , yüksek veya düşük tansiyon , bogazda gıcıklanma hissi. ) Neden bugün için alerjik HASTALIKLAR artıyor sorusuna gelince? Daha once neden alerjik HASTALIKLAR bu kadar sık görülmüyordu? Buna cevap vermek çok zor DEĞİLDİR?Açıklamak zordur.Çünkü toplumda bir inanış var yemekten icmekten insan hasta olmaz(can Boğaz'dan gelir ifadesi yıllardan beri söylenir ) . Bu ifade yillar once doğru idi. Çünkü o yillarda besinler son derece doğal ve taze idi ve endüstriel DEĞİLDİ!Ne yediğini biliyordun .şu anda bu mümkün değil şu anda Besin endustrisi çok büyük bir ekonomik kazanç yolu oldu ,bundan dolayı besinlerde çok oynandı. Dahası besinler uzun süreli korunarak raflarda tüketime sunuldu. Besinleri uzun süreli bekletmek kolay değildir. Raf Ömrünü uzatmak icin gıdaların içine koruyucu katki maddeleri, aromatik boya ,tatlandiricilar(SAKKARİN ), lezzet arttırıcılar kattılar( GLUTAMAT) Bunlar Aynı anda GIDALARIN doğal olmasını bozdu , besleyici olma özelliğinin dışına çıktı. Vucut icin zararli hale geldi. Bunların hepsi vücut için yabancı madde oldu.vücut kendini korumak için bütün savunma mekanizmalarını çalıştırarak bu yabancılara karşı şavaşmaktadır ve reaksiyon oluşturmakta , biz vucudun vermiş oldugu cevaba veya reaksiyona allerji diyoruz. Nasıl ülkelerin kendine özgü savunma sistemleri varsa, kendini koruyorsa ,vucut ta dışarıdan içeriden gelen ve kendine yabancı olan (bakterilere, virüsler, parazitlere , gida katki maddelerine ,toksik maddelere vs) lara karsı bütün gücü ile karsı koyar ve reaksiyon geliştirir . Buna bağışıklık sistemi denir. Vücudun savunmasi çoğu zaman savaşı kazanır bizim haberimiz dahi olmaz. Ancak bazı olayların üstesinden gelmeyince hastalık oluşur. Buda bize vücudun savunma sistemi zayıflamış güçsüzlestigini anlatır. Demek oluyorki SAĞLIKLI OLMANIN SIRRI BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNDE! BAĞIŞIKLIK sistemini güçlü kılmak için ne yapmak gerekli? Öncelikle annenin Sağlıklı olmasını sağlamak gereklidir anne sağlıklı bir sekilde gebelik dönemini geçirmeli . Bu durumda sağlıklı bebek sahibi olur. &Bu nedenle toksik maddelerden uzak durmalı (sigara vs) . &Dislerinde amalgam varise ondan kurtulmalı. ( amalgam ağır metaldir ve toksiktir) &Gelişi güzel ilac (antibiyotik,steroit vs) kullanmamalı . Her ilac vucut için yararından çok zararı vardır. &Allerjik gıdalardan uzak durmalı. &Raf ömrü uzun olan gıdaların besin degeri yoktur faydadan çok zararı vardır. &Sezeryan için hayatı sebep yok ise normal doğum yapmalı. Sonuçta sağlıklı bir gebelik dönemi geçirmesi şarttır. Bebek nasil beslenmeli ? &Bebek uzun süre anne sütü ile beslenmeli. &İnek ve diğer mama veya sütleri mümkünse almamalı. &Market gıdalarından uzak durmalı.( düşük değerli karbonhidratlar) &Aşılarını uygun zamanda yaptırmalı.(bağışıklık tam oluştuğunda) . &Gelişi güzel ilac kullanmamalı. &Bağışıklık sistemini güçlü olması için doğal ve taze besinlerle beslenmeliyiz. & Günlük 2,5 Lt su içmeliyiz. Yukarda anlatılanlar çok da zor seyler değil , olması gerekendir. Eğer ne yiyip içtiğimize biraz dikkat edecek olursak ,atalarımızın beslendiği gibi Beslenebilirisek daha sağlıklı oluruz. BU GÜN İÇİN HANGİ BESİNİN BİZE FAYDALI HANGİSİ ZARARLI TESPİT ETMEK MÜMKÜNDÜR. Bu yazıda alerjik HASTALIKLARI genel anlamda yazmaya çalıştım.Daha sonra ki yazılarda konuyu detayları ile anlatmaya çalışacağım. Saygılarımla Sağlıcakla kalın. Dr.Recep Çelik
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.