Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

alicifci1

Φ Yeni Üyeler
  • İçerik Sayısı

    2
  • Katılım

  • Son Ziyaret

alicifci1 - Başarıları

Acemi

Acemi (1/14)

  • İlk İleti
  • Birinci Hafta Tamamlandı
  • Bir Ay Sonra
  • Bir Yıl İçinde

Son Rozetler

0

İçerik İtibarınız

  1. Beden Dili ile birlikte iletişimin 3 ana unsuru vardır. 1. SÖZ : Bu konuşmamızın içeriğini temsil eder. 2. SES : Tonlama ve vurgu temsil eder. 3. BEDEN DİLİ : Jest, mimik ve vücut harekelerini temsil eder. 1967 yılında Albert Mahrebian ve Ferrıs tarafından yapılan bir araştırmaya göre iletişimin bu üç ana unsurunun elimizdeki etkileri ilginçtir. Söz : %7 Ses : %38 Beden Dili : %55 Bu yüksek oran herkesi şaşırtmıştır. İlk duyduğumda beni de şaşırtmıştı. Halen şu anda içinizden‘Hocam ne alakası var, ben beden dilini kullanmıyorum ama gayet iyi bir iletişimim var’ diyenler olabilir. ‘Ben öyle vücut diline falan bakmam, bundan da etkilenmem. Benim için ne dediği önemlidir’ diyebilirsiniz. Bu beden dilini yanlış anladığımızı gösterir. Bir bedeni olan ve bu bedenin iletişimde bilerek yada bilmeyerek kullanmayan yoktur. Buna sadece insanlar değil, hayvanlar da dahildir. Beden dilindeki bu yanlış anlaşılma beden dilini sadece; el, kol hareketi, oturma, jest ve mimik olarak algılamaktan kaynaklıdır. Halbuki beden dili sadece bunlarla kısıtlı değildir. Giydiğiniz kıyafet, renk uyumu, kullandığınız saat, cep telefonu, taktığınız bir aksesuar da, kişisel imajınız da beden diline dahildir. Dolayısıyla bu bakımdan düşündüğünüzde herkesin giyindiğini düşünürseniz, beden dilini kullanmayanın olmadığını daha rahat anlarsınız. Herhangi bir şeye canınız sıkıldığında yanınızdaki arkadaşınız size ‘hayırdır, bir şey mi oldu?’ demiştir. Bu sizin beden dilinden etkilendiğinizin bir göstergesidir. Yada duygu durumunuzun bedeninizi etkilediğini de biliyorsunuz. İçinizdeki duygu durumu bedeninizi yansıtır. Sıkıldığınız, sevindiğiniz, heyecanlandığınız da ilk belirtiyi bedeninizde gözlemlersiniz. Yani ister kabul edin, ister etmeyin bedeniniz sizden önce karşıdaki insanlar konuşmamaya başlıyor. ‘İnsan kıyafetine göre karşılanır, düşüncelerine göre uğurlanır.’ Kişinin sesini duymadan görürsünüz, onu tanımadan bedenleriniz temas eder birbirine. Bu büyük ve önemli silahı bilinçli kullanmamak iletişimi %55 eksik sağlamaya çalışmaktır. Kıyafetiniz de kullandığınız renklerden tutun, oturduğunuz oda, masa, ev, giydiğiniz ayakkabı ve aksesuarlar beden dilidir. Eskiden sessiz filmler vardı. Hiç konuşulmaz ancak ne demek istediğini anlardık. Limon yiyen bir insanın suratından hemen ne tattığını anlarsınız. Hele kadınların rahatsız olduklarında bir konu ile ilgili kocalarına surat etmeleri ve adamın bu durumdan etkilenerek kadın ne istiyorsa onu yapması yada sinirlenerek şiddet göstermesi yine beden dilinin etkili olduğunun bir delilidir. Aynı espriyi siz yapınca gülmeyenler Cem Yılmaz’dan duyunca kahkahaya boğuluyorlar. Neden tamamen Cem Yılmaz’ın beden dilini aktif olarak kullanmasıdır. Burada anlatacaklarım her insanda ilk aynı etkiyi bırakacak diye bir şey yok. Ancak biliyorsunuz ki bu kurallar ve beden hareketleri genel de aynı anlama gelir. Bir çok kültürde beden dili farklı anlamlar da taşıyabilir. Örneğin elinizle yaptığınız nefis işareti İtalya’da “ne zırvalıyorsun” anlamına gelir. Yine kolunuzu kaldırıp avuç içinizi göstererek yaptığınız “Dur” işareti, Afrika’da “Senin annenin beş kocası var” anlamına gelir. Baş parmağınızı işaret parmağınızla birleştirerek yaptığınız yuvarlak Türkiye’de başınızı belaya sokarken, Japonya’da “para” anlamına gelir. Kadın ve erkekte de vücut dilinde farklılıklar vardır. Örneğin bir erkek topluluk içinde kadını sahiplendiğini elini kadının beline atarak gösterirken, kadın ise eşinin ceketini omuzlarını temizleyerek yada kravatını düzelterek gösterir. Yada elini tutuverir. İnsan bedenin en önemli organı kalptir. Kalp göğüs bölümümüzde bulunur. Sadece organik olarak değil, duygusal olarak da kalbin önemli bir organ olduğunu kabul ederiz. Her dilde kalp aşkı, sevgiyi, ilgiyi, muhabbeti temsil eder. “Sana kalbimi açtım” hem mecaz hem de gerçekçi bir ifadedir. Vücut dilinde ellerini göğsünde kavuşturmak işte bunun için “sana kapalıyım, seni dinlemiyorum” anlamına gelir. Kalbinizi kavme altına alırsınız. Yine önceden bir tehlikeden korunmak için tehlikeyle vücudunuz arasına bir nesne koyma ihtiyacınız vardır. Tıpkı askerlerin sipere saklaması gibi. Araya bir şey koymak; mesafe koymak, samimiyeti azaltmak için kullanılır. Gövdemizi kapattığımızda yada omuzlarımız ve başımız göğsümüze doğru düştüğünde ruh halimizin pek iyi olmadığı anlamına gelebilir. (Yada hava çok soğuktur, kişi üşüyor da olabilir) “Göğsümüz kapardı” derken maksat “gururlandık”tır aslında. Kendini iyi göstermenin bir yoludur. “Göğsünüzü kabartmak ve göbeğinizi içinize çekmek” plajda bu şekilde dolaşan bir sürü erkek görebilirsiniz. Göğsü kadının yanından geçerken kabarık kadının yanında geçer geçmez göbek dışarı. Kucaklaşırken kollarımızı açarız. Karşı tarafa “seni seviyorum, sana en değerli organımı açıyorum” anlamını veririz. Göğüslerimiz birbirine değer. En değerli iki organ yan yana gelir. Buraya kadarki bölümde kişisel imajın önemi ve beden diline dahil olduğunun ne kadar etkili olduğunu ve bazı yanlış anlamalara değindik. Şimdi beden dilini detaylı bir şekilde inceleyelim.....
  2. Doğan her bebeğin kullandığı ilk dildir beden dili. Aslında konuşma gibi sonradan öğrenilmediği içinde insanın özünde var olan dildir, beden dili. Kısacası her insan beden dilini doğuştan kullanmaya hazır doğar. Derdini ağlayarak anlatır, hoşnutsa durumundan bir gülücükle cevap verir. Ağlayarak bir şeyi elde ettiğini anlayınca da bu kozu kullanır uzun yıllar boyunca. Tek ağlamasın diye yerine getirdiğiniz her istek çocuk da bir şeyin istemenin ve almanın yolu ağlamaktır düşüncesi pekişir. Sonra öyle bir zaman gelir ki, daha normal yollarla istemeden ağlayarak istemeye başlar. Beyin sonucu en kısa yoldan nasıl elde ediyorsa o yöntemi benimser. Çocuk beden dilini kullanmaya meraklıdır. Dokunmak, hissetmek ister. Bir şeyi istediğinde ona doğru elini uzatır, dikkatini çeken bir şeyi kafasında takip eder. Kızdığını, sevindiğini hep vücuduyla anlatır annesi ve babasına. Yeğenim ve babamla yaşadığım bir olay bu tezimi güçlendirdi. Beraber maç izlemişlerdi gündüz. Yeğenim 6 yaşında, babam ise 60 yaşında. Akşam eve geldiğimde yeğenim maçı anlatmaya başladı ama nasıl anlatmak; sağa yatıyor, sola uzanıyor ve maçın her anını sanki yeniden yaşıyor gibi anlatıyordu. Bende babama sordum ‘maç nasıldı?’ diye. Babam tek cümleyle cevap verdi. ‘Aldıkları parayı hak etmiyorlar.’ İşte bir çocuk ve yaşlı bir adam arasında, beden dili kullanımı arasında böyle bariz bir fark vardı. Peki ne oluyor da vücut dilini bu kadar kullanmaya arzulu bu çocuklar büyüdüklerinde bir put gibi konuşuyorlar. Kültürel baskı bunun en önemli nedenidir. Aman sakın bir yere dokunma Elin kolun rahat dursun Bana el kol hareketi yapma Erkek adamın öyle sağı solu çok oynamaz El kol hareketinin kavga nedeni olduğu bir ülkede bu normaldir. ‘İndir elini’ diye başlayan bir çok kavga görmüş belki de yapmışsınızdır. İşte bu kültürel baskı elimizdeki bu en önemli iletişim aracımızı bizden alan faktörlerden birisi beklide.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.