Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

köşeyastığı

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    366
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • Lider Olduğu Günler

    2

İletiler gönderen: köşeyastığı

  1.  

    Kendisi, annesi, sevgilisi

     

    14-Aldatan oysa çok sıradan, bu kadar büyütmenin âlemi ne, alt tarafı bir gece. Eğer aldatılırsa, dua edelim de bir beylik tabancası olmasın.      

     

     

     

    aldatan-adam-ve-piskinlik.jpg

    15-Dünyadaki herkes adi, herkes p...venk, hepsi işe yaramazın önde gideni... Kendisi, annesi, sevgilisi hariç...

     

    baattin-kiskanclik.jpg

    16-Türk dizilerini saçma bulur, izleyene geri zekâlı damgasını yapıştırır. Ama 90 dakikalık maçı, üstüne maçın özetini, bi de üstüne adamların o maçı yorumlamasını gözünü kırpmadan izlemesi dünyanın en normal şeyidir.

    17-Asla ölçmemiştir sorsan ama 22 santimden kısa da değildir.

     

    12143122_1127551527274531_87863640334165

    (Türk erkeği Mars'da su bulunca)

  2. Sevgimi belli edemiyorum!

     

    4-Her fırsatta erkek arkadaşlarıyla boğuşur, el şakaları yapar, arkadaşının ellemedik yerini bırakmaz ama sorsan en ağır heterodur.  tumblr_nqln63joYX1qc8myho1_500.jpg

    5-Selam veren her kız ona asılıyordur. Selam vermese de asılıyordur, onu hiç görmemiş olsa bile asılıyordur.  kopek.jpg

    6-Uzun süreli bir ilişki beklentisi olan, gece hayatı limitli, ailesi sıkı kızlara 'Kezban' diyerek kendilerine yakıştırmazlar. Biraz fazla göz önünde bulunan kızlar ise direkt, 'kaşar'...

    7-İlişkinin başında vantuz gibi yapışır, elinde avcunda ne varsa önüne serer, her numarasını gösterir. 1,5 ay sonra ise "Sevgimi belli edemiyorum" diye bir bahaneyle seni süründürür de süründürür.

    8-Sana önce sevgilisi, sonra çocuğu, ardından da annesi gibi davranır.

    9-Arabası namusu gibidir. Yeri gelir, valeye bile emanet etmez.  

     

    man-cleaning-car-interior-524625211-smal

    10-Hayatında spor namına tek bir hareketi olmayan adamın evde sınırsız gri eşofman altı vardır.  

     

    94155877fefd3bfa1c9b5a7a4a9b11ee.jpg

    11-Bacaklarını iki yana iyice ayırıp oturmaya da bayılır.

    12-Asla ****** izlemez, bilgisayarındaki arşivi soruyorsan virüs bulaşmıştır.

     

    411164926285400279.jpg

    13-Gece hayatı onun için sadece "İnşallah bu gece seks olur" anlamını taşır.

     

    ask-sevgi-karikatur-resimleri-0003.jpg

  3.  

    17 maddede Türk erkeği

     

    Selam veren her kızı kendine asılıyor zanneden, arabasını namusu bilen, asla por*no izlemeyen!.. Buyurun Türk erkeğine... Orada burada okuduğum Türk kadını genellemelerinden gına geldi artık. Neymiş, kaprismiş, neymiş nazmış, vay Kezban'mış. Ya sen nesin bi durup düşündün mü? Türk erkeğinin, ırkına olan saygısını hep takdir etmişimdir ama kendini dünyanın en harika yaratığı zannetmesine de hep gülmüşümdür.

     

    1-Türk kızlarını asla beğenmez. Alanya'da diskoda iki Rus ile dans edince kendini yabancı kız eksperi gibi görür. Türk erkeğinin yakışıklı olduğunu, doğuştan süper kaslara sahip olduğunu ve dünya kızlarının onlar için ölüp ölüp dirildiklerini düşünür.    2d829og.jpg

    2-Bakımlı olmayı kendine yediremez, annesi onu zemzem suyuyla yıkadığı için haftada bir banyo yapması bile yeter artar. O zaten hiç kokmaz!

     

    kou.jpg

    3-Arabaya biner binmez bir haller olur, işaretparmağını burun deliğine doğru götürür. Petrol kuyusu kazar gibi oyar da oyar, yol sonuna kadar.

    burun_karistirma.jpg

  4.  

    CHARLİE HEBDO YA DAHA YAKINDAN BAKALIM

    Fransa'da 1960'ta kurulan Hara Kiri'nin uzantısı olarak 1970'te yayına başlayan özgürlükçü, siyasi hiciv ve mizah dergisi Charlie Hebdo, özellikle düşündürebilme ve sorgulatabilme özellikleriyle Fransa'da birkaç neslin entelektüel altyapısını oluşturdu.

    Cabu, Wolinski gibi değerli karikatüristleriyle 68 kuşağının eleştirel bakışını yeni nesillere de işledi.

    İktidara, güce ve sağa karşı duruşunu Hara Kiri'den bu yana koruyan Charlie Hebdo, ifade özgürlüğünü temsil ediyordu ama çizgilerinin 'neyi temsil ettiği' ise dergi içinde ve takipçileri arasında da dönem dönem tartışıldı.

    Dergiyi tanıyan gözlemcilere göre karikatüristlerin çizgileriyle yansıttığı siyasi ve toplumsal meselelere ilgi duyan okurların da belli bir farkındalığa sahip olmaları, karikatürleri de belli bir bağlam çerçevesinde değerlendirmeleri bekleniyordu.

    Nitekim, Charlie Hebdo'nun ustaca yaptığı hicivler kimilerini rahatsız ederken, kimilerini de bilgilendiriyor, belki de göz ardı edilen, edilmek istenen meseleleri acıtarak hatırlatıyordu.

    Nijeryalı kadın kapağı tartışma yarattı

    Charlie Hebdo'un 'ırkçılıkla' suçlanmasına neden olan en tartışmalı karikatürlerinden biri, derginin 22 Ekim 2014 tarihli sayısıydı.

    Bu sayının kapağındaki "Boko Haram'ın seks köleleri öfkeli" başlığının altında dört başörtülü Nijeryalı kadın "Yardım ödeneklerimize dokunmayın!" diye bağırırken görülüyor.

    Derginin çizgisini yakından bilen ve Cabu ile Wolinski'nin 68 döneminden dostları olan, Helsinki Yurttaşlar Meclisi Eş Başkanı, Fransız yazar Bernard Dreano'ya bu karikatürü yorumlamasını istediğimde, "Mesele göçmenler üzerinden aşırı sağcı politikalara yönelik bir eleştiridir. Aşırı sağ, Avrupa'ya gelen göçmenleri hep yardımlar için geliyor gibi görüyor" diyor.

    Dolayısıyla bu karikatür ile dergi her zamanki gibi sağcı politikaları hedef alıyor ve bunu Boko Haram'ın Nijerya'da kaçırdığı yaklaşık 200 kız öğrenci üzerinden yapıyor.

    Bernard Dreano şöyle devam ediyor: "Bu bir sistem eleştirisi ama yanlış anlaşılabilir veya karikatürün aslında kimle dalga geçtiği anlaşılmıyor olabilir. Dolayısıyla bazı karikatürler bağlamı içinde değerlendirilmelidir. Kime diyor, ne diyor, ne zaman diyor ve neye karşı diyor?"

    Aynı karikatürü, Paris'in Saint Michel bölgesindeki Sorbonne Üniversitesi'nin önünde oturan üç gence sordum.

    Öğrencilerden ikisi Camille ve Paul, Sorbonne'da siyaset bilimi okuyor. Yanlarındaki Afrika kökenli Christian da Paris'in dışında Villetaneuse'de öğrenci.

    Paul önce karikatürü anlamıyor. Camille uzun uzun baktıktan sonra "Bu sağcıları eleştiriyor ama beni rahatsız etti açıkçası. Hoşuma gitmedi" diyor. Afrika kökenli Christian ise karikatürün sosyal yardım açısını anlamıyor ama "Afrika'daki Boko Haram tehdidine işaret ettiği için" beğeniyor.

    Charlie Hebdo'nun Fransa'da aşırı sağı eleştirdiği bir diğer karikatürde de Fransız Guyanası doğumlu Adalet Bakanı Christiane Taubira maymun şeklinde çizilmişti.

    Bu karikatür de, aşırı sağcı Ulusal Cephe'nin (Front National) eski siyasetçilerinden Anne-Sophie Leclere'in Facebook sayfasında Taubira'nın fotoğrafıyla bir maymunu yan yana paylaşmasına yönelik bir eleştiriydi.

    Kime, neye ve hangi bağlamda eleştiri yöneltildiği göz ardı edildiğinde bir hayli ırkçı görülebilecek bir karikatür aslında.

    Sorbonne'un önündeki gençlere derginin bugün dünya genelinde üç milyon basılan sayısının kapağındaki gözü yaşlı Muhammed Peygamber'in, elinde 'Je Suis Charlie' (Ben Charlie'yim) yazılı bir döviz tutan ve üstünde de büyük harflerle "TOUT EST PARDONNE" (Her şey affedildi) görüldüğü karikatürü gösterdiğimde de tereddütsüz, "Bunun amacı, İslam ve şiddeti birbirine karıştırmayın demek" diyorlar.

    Anti-Semitizm tartışması

    Dergi ülke içinde sağcı politikalar karşıtlığıyla bilinse de çok kısa bir dönem, "Sağa yaklaşıyor" kaygısıyla takipçilerini kaybetmişti.

    31 yaşındaki Fransız gazeteci Maxime, sıkı bir Charlie Hebdo'cu olsa da, 2008-2009 yıllarında 'Sarkozy yanlısı' görüntüsü nedeniyle dergiye bir süre mesafeli olmuş.

    O dönem, derginin 1992'den 2009'a kadar editörlüğünü yapan Phillipe Val'ın da 'anti-semitist' yaklaşımı nedeniyle karikatürist Siné'yi (Maurice Sinet) kovduğu döneme denk geliyor.

    Val, Fransa ile tarihleri 'iç içe görülen' Cezayir'deki iç savaşın başladığı 1991'den bir yıl sonra, iç savaşın da Fransa'ya bir dizi bombalı saldırıyla sıçradığı 1995'ten üç yıl önce derginin başına geçmişti.

    Fransa'daki, siyasi tartışmalara bir de "İslam tehdidinin" yerleştiği, dolayısıyla toplumsal ve siyasal meselelerin de İslam etrafında şekillenmeye başladığı bir dönemdi.

    Karikatürist Siné, 2 Temmuz 2008 tarihli sayıda, Fransa'nın eski sağcı Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin oğlu Jean Sarkozy'nin ünlü zengin Yahudi Darty ailesinin kızıyla Eylül'de yapacağı evlilikten önce Yahudi olacağına yönelik iddialarla ilgili şu ifadeleri kullanmıştı:

    "Yahudi ve Darty'nin kurucularının mirasçısı nişanlısıyla evlenmeden önce (Jean Sarkozy) Yahudi olmak istediğini açıkladı. Bu ufaklık yolunu yapacak."

    Karikatürün yayımlanmasından 13 gün sonra editör Philippe Val, Siné'yi anti-semitizmle suçlayıp kovdu.

    Fransız yazar Bernard Dreano, Val'in 2003-2004 yıllarından sonra "başörtülü kadınların İslam'ın öncüleri olduklarına dair makaleler kaleme aldığını", 2005 yılında da dergideki yazılarında banliyöler ve radikal eğilimleri bağdaştıran ifadelere yer verdiğini söylüyor.

    Derginin 2006 yılında, Danimarkalı karikatürist Jyllands-Posten'in tartışmalı Muhammed Peygamber karikatürünün yayımlama kararı alan da Val'di.

    Sarkozy'ye yakınlığıyla bilinen Val, 2009'da beş yıl çalışacağı France Inter radyosunun editörlüğü için Charlie Hebdo'dan ayrıldı.

    Aynı yıl Val hakkında yazılan bir Le Monde yazısında da, "Sola ihanet", "Carla'nın arkadaşı", "Sarkozy tarafından seçildi" gibi ifadeler yer aldı.

    O dönem, Fransız entelektüeller arasında da derginin sağa kaydığı yönünde tartışmalar doğmuştu.

    Hara Kiri'den bu yana 'düşündürmek, sorgulatmak' amacında olan Charlie Hebdo provokatif yaklaşımıyla çoğu zaman tartışıldı.

    Aynı çizgiler üzerinde farklı görüşler belirtildi.

    Karikatürün "Kime, ne zaman, ne dediği ve neye karşı dediği" göz ardı edildiğinde, yani Fransız yazar Bernard Dreano'nun da deyimle "bağlam içinde değerlendirilmediğinde" de mizahın yarattığı ortak dilden giderek uzaklaşıldığının kabul edilmesi gerek sanırım.

    • Beğen 1
  5. 11804_6.jpg

     

    Fransa'daki karikatürislerin ölümünden sonra dünyanın gösterdiği tepki, akla  Filistinli çizer Naci El Ali'yi getirdi. El Ali, Londra'da 27 yıl önce İsrail ajanları tarafından sessiz sedasız bir şekilde öldürülmüştü. El Ali'nin tek amacı, işgal altındaki topraklarında yaşanan İsrail zulmünü kalemiyle dünyaya anlatmaktı. Bunun için dünyaca tanınan Hanzala karakterini üretmişti. 

     

    Naci El Ali, İsrail işgali sebebiyle ailesiyle beraber küçük yaşta Filistin'den göç etmek zorunda kaldı. Bir süre Lübnan'daki mülteci kamplarında yaşadı. Sabra ve Şatilla Katliamı'na bizzat tanıklık etti.

     

    Küçük yaşta yaşadıkları kendisini derinden etkiledi ve gençlik döneminde Arap milliyetçilik hareketlerine katıldı. 1960 yılında Lübnan Güzel Sanatlar Akademisi'nden mezun oldu. Özellikle Filistin davasına vurgu yapan karikatürleriyle kısa zamanda fark edildi. Çeşitli yayınlarda yer alan çizimleriyle ilgi gördü.

     

    Naci el-Ali Hanzala'yı, insanlığın Filistin'de yaşananlara sessiz kalmasından ötürü bir küskünlüğün ifadesi olarak sürekli sırtı dönük halde resmetmişti.

     

    Filistin'in en ünlü sanatçılarından biri olarak kabul edilen Naci el-Ali, 40 binin üzerinde karikatür çizdi. En önemli çizgi karakteri olan Hanzala, Filistin'in verdiği özgürlük mücadelesinin sembollerinden biri oldu.

     

    22 Temmuz 1987'de Londra'da uğradığı bir suikast sonucu vefat etti. Suikastin Mossad tarafından işlendiği bilindiği halde dünya genelinden hiçbir ülkeden bir tepki gelmedi. 

     

     

     

  6.  Eşinizle ilk günerdeki  gibi  mutlu mu olmak istiyorsunuz? Öyleyse bu kuralları asla atlamayın!

     

    -İlişkinizin ilk dönemlerinde birlikte yatağa girmenin size ne kadar heyecan verdiğini hatırlayın. Evlilikte yıllar geçtikçe yatağa birlikte girme alışkanlığı, koltukta sızıp kalmaya ve sabahı orada geçirmeye ya da ayrı yataklarda uyumaya bırakabiliyor. Yatağa eşinizle birlikte girmek, yalnızca onunla yapabileceğiniz kutsal ve özel bir şeydir. İlişki uzmanları, yatağa girdiğinizde sevişmeseniz bile kısa süre de olsa bir şeyler paylaşmak, ilişkinize güç katmaya yeteceğini vurguluyor.

     

    c452.jpg

     

    -Hayatın akışına dalıp çoğu zaman sevgimizi göstermeyi unutuyoruz. Sevgiyi yalnızca bir duygu olarak hissetmek yerine, onu partnerimize ve etrafımızdakilere göstermemiz gerekiyor. Evliliğiniz ilerledikçe "Bugün eşime ne kadar sevgi gösterdim? Ya da " Onunla gerçekten ilgilendim mi?" gibi soruları kendinize sormanız gerekiyor. Onu önemsediğinizi ve saygı duyduğunuzu hem sözlerinizle hem de davranışlarınızla belli edin. Onunla ne kadar mutlu olduğuzu dile getirmeyi ve en önemlisi "seni seviyorum" cümlesinin sihrini kullanmayı ihmal etmeyin.

     

     

    -Eşinizle şiddetli bir kavga etmiş bile olsanız, bir köşeye çekilip ilk adımın ondan gelmesini beklemek ya da sinirlerinize hakim olamayıp tartışmaya devam etmek, ilişkinizi oldukça yıpratır. Bu sebeple kavga sonraları kendinize ve eşinize düşünmek için biraz zaman tanıyın. Kavganın ardından bir süre bekleyin ve eşinize "Bu tartışmaya sebep olacak yanlış bir şey mi yaptım?" ya da "Son zamanlarda seni üzecek bir hareketim mi oldu?" gibi soruları sorabilirsiniz. Eşiniz, sorduğunuz sorulara sizin kadar sakin cevaplar veremiyorsa, ona biraz daha zaman tanıyın. Ona karşı olan nazik yaklaşımınız eşinizin yumuşamasına ve aranızdaki soğukluğun hızla düzelmesine zemin hazırlayacaktır.

     

    "Özür dilerim" cümlesi, ilişkide en az "seni seviyorum" kadar etkilidir. Kimse yaptığı hataları kabullenmek istemez; ancak bazı anlarda özür dilemeyi bilmek tüm sorunları ortadan kaldırmaya yeter. Evliliğinizin ve aranızdaki ilişkinin her şeyden önemli olduğunu unutmayın ve özür dilemeyi bir gurur meselesi haline getirmeyin. Bir tartışmada haklı çıkmaya çalışmak ve "Evet, her şey senin yüzünden oldu!" gibi suçlayıcı cümleler kurmak yerine, "Aramızda anlaşmazlıklar olsa da bizim ilişkimiz her şeyden önemli" demelisiniz.

     

     

    -Erkekler dış görünüşe oldukça önem verirler. Her ne kadar "Seni her halinle seviyorum ve beğeniyorum" deseler de, sizi her zaman bakımlı görmek isterler. Evliliğiniz boyunca sizi pijamalar içinden rahat ve salaş kıyafetlere kadar her halinizle gören eşiniz, bir süre sonra ilişkinin ilk evrelerindeki o seksi kadını özlemeye başlar. Bu durumu fark ettiğinizde eşinize küçük bir oyun oynayarak onun sizi eskisi gibi arzulamasına fırsat verebilirsiniz. Örneğin, iç çamaşırlarınız arasından en seksi olanlardan birkaç tane seçin ve eşinize "Yarın bunlardan birini giymek istiyorum ama karar veremedim" gibi bir şeyler söyleyin. Eşiniz tüm gün boyunca sizi bu iç çamaşırlarının içinde yeniden seksi bir kadın olarak hayal edecek ve eve gelmek için sabırsızlanacaktır.

     

    Tüm gün ofisteki iş yoğunluğu, evde yapacağınız işler, sorumluluklar derken, eşinizi ve ilişkinizi ihmal edebilirsiniz. Aranızdaki ilişkinin üzerinden ne kadar zaman geçerse geçsin, romantik sürprizlerin etkisi hiçbir zaman değişmez. İlk adımı eşinizden beklemek yerine, siz ahrekete geçin ve eve küçük sürprizlerle dönün. Onu tutkulu bir öpücükle karşılayın ve ne kadar özlediğinizi dile getirin. En sevdiği tatlıyı satın alın veya spontane bir şekilde eşinizi siz yemeğe çıkarın. Bunun gibi küçük sürprizler, eşinize onunla ilgilendiğinizi hissettirecek ve oldukça mutlu edecektir.

     

    Eşinizle kahvaltı yaptığınız sırada gün içinde ofiste neler yapacağını, kaç toplantıya gireceğini ya da önemli bir sunumu olup olmadığını sorun. Hiç de romantik olmayan bu sorular kulağa tuhaf gelse de, aslında sağlıklı bir ilişki için oldukça önemli. Eşiniz ofiste yoğun bir tempoda çalışırken, sizinle bunları paylaştığı için ona önem verdiğinizi görecek ve sabah konuştuğunuz şeyler ona iş yerinde destek olacaktır.

     

     

    -Yoğun iş temposu ve günlük koşuşturmaca esnasında eşinizle birbirinizi ihmal ediyor olabilirsiniz. Gün içinde yalnıca "Nasılsın?" ya da "Eve gelirken bir şey istiyor musun?" gibi mesajlar atmak yerine, onu ne kadar özlediğinizi ya da sevdiğinizi gösteren mesajlar atın. Hatta mesajlaşmak yerine kısa da olsa sesinizi duyması için fırsatlar yaratın. 2 dakikalık da olsa romantik bir konuşma kalplerinizi ısıtmaya yetecektir.

     

     

    -Dengeli bir ilişki yürütmeye çalışırken farkında olmadan eşinizle aranızda bir yarışa girmiş olabilirsiniz. Örneğin, kim daha çok çalışıyor, sosyal çevresine fazladan vakit ayırıyor ya da daha fazla para hacıyor gibi düşünceler, ilişkinizi bir rekabete sokmaya başlayabilir. Bu konuları yüksek sesle dile getirmeseniz bile içinizde eşinize karşı bir kızgınlık duyabilir ve ilişkinize zarar verebilirsiniz. Bu düşünceleri bir kenara bırakıp evliliğin bir takım işi olduğunu unutmamanız gerekiyor. Eğer 'biz' düşüncesi yerini sadece 'ben'e bırakıyorsa, ilişkinizde yavaş yavaş sorunlar baş gösterecektir.

     

     

    -İlişkinizde birbirinizden ayrı geçirdiğiniz ya da hobilerinizle uğraştığınız zamanlara karşılıklı olarak saygı duymalısınız. Eşiniz kendine vakit ayırdığı ve dinlendiği bir anda, ona musluğu tamir etmesini ya da yapması gereken bir işi hemen o anda kalkıp bitirmesini istemeyin. Onun da kendine özel anları oması gerektiğini ve buna gerçekten ihtiyaç duyduğunu unutmayın. Hafta sonu güzellik bakımınızı yaptığınız anda eşiniz elinde ütülenmesi gereken bir gömleği ile yanınıza gelse ve yapmanız için diretse hiç hoş olmaz, değil mi?

  7. Bazen insanlar hayatınızdan kısa süreli gelir ve geçerler.Yıllarca görmezsiniz o insanı, belki ölünceye kadar da görmeyeceksinizdir.Ama nedendir bilinmez hep rüyalarınıza girer.İçten içe merak edersiniz iyi olup olmadığını.Ama çoğu zaman soracak ne bir telefon ne de bir adres vardır elinizde..

  8.  

    'Bardakta mısır'da büyük tehlike
     
     
     
    Hijyen Konseyi Sözcüsü Mehmet İmrek, bardakta mısır satanların kullandığı karıştırma kaplarının, bir sonraki işlem için yıkanmadan ve dezenfekte edilmeden açıkta muhafaza edildiğini savunarak, "Daha sonra açık ortamda her türlü zararlı bakterilere maruz olan bu kap, bir başka kullanım için yeniden kullanılarak tüketicilere bardak bardak mikroplu mısır olarak servis ediliyor" dedi
     
    11.jpg
     
     
    Hijyen Konseyi Sözcüsü Mehmet İmrek, yaptığı açıklamada, Hijyen Konseyinin, hijyen konusunda özgün çalışmalar gerçekleştirecek bir çatı yapılanması olduğunu söyledi. Konseyin, hiçbir yere ve makama bağlı olmadığını belirten İmrek, 1 Şubat'ta faaliyetine başlayan kuruluşta, gıda mühendisleri, veteriner hekimler, hukukçular, sağlıkçılar ile gıda ve tüketici derneklerinin yer aldığını kaydetti.

     

    Konsey olarak bardakta mısır satışlarına dikkati çekmek istediklerini vurgulayan İmrek, seyyar arabalarda veya dükkanlarda satılan bu mısırların, sağlıklı olup olmadığı ile besleyiciliğinin tartışılmasının yanı sıra hijyen kurallarına uygun hazırlanıp satıldığından söz edilmesinin mümkün olmadığını anlattı. Cadde, sokak veya alışveriş merkezlerinde açık ortamlarda duran karton bardağın içine, yine kapalı ortamda saklanmayan karıştırma kabı içinde kaynatılıp ılıtılmış, çeşitli sos ve baharatlarla tatlandırılmış mısırın konulduğunu anlatan İmrek, şöyle devam etti:

     

    "Bardakta mısır satanların kullandığı karıştırma kabı, bir sonraki kullanım için yıkanmadan ve dezenfekte edilmeden açıkta muhafaza ediliyor. Daha sonra açık ortamda her türlü zararlı bakterilere maruz olan bu kap, bir başka kullanım için yeniden kullanılarak tüketicilere bardak bardak mikroplu mısır olarak servis ediliyor. Ülkemizdeki mevzuata göre mısırların içine konulduğu bardakların da Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığından izinli, ruhsat almış işletmelerce üretilmesi gerektiği halde hiçbir kurala uyulmadan açıkta satılan bu ürünleri tüketen çocukların ve gençlerin sağlığı tehdit altındadır."

     

    "Bekleme süresi uzadığında risk daha da artmaktadır"

     

    Dünyadaki üretimin neredeyse tamamına yakını genetiği değiştirilmiş organizmalı olan mısırın, çok çabuk mikroorganizma üreyebilecek karakterde olduğunu ileri süren İmrek, "Özensiz tüketilmesi sağlıklı olmadığı gibi her türlü hastalık yapıcı mikroplara açık ortamlarda iş yerinin ve personelinin, Gıda Hijyen Sertifikası olmadan satışına izin verilmesi de halk sağlığı için sakıncalıdır" ifadesini kullandı.

     

    Gıda satışı yapan iş yerleri ve personelinin "Hijyen Eğitimi Yönetmeliği" gereğince sertifikalandırılmasının zorunluluğuna dikkati çeken İmrek, sertifikası olmadığı halde faaliyette bulunanların, Umumi Hıfzıssıhha Kanununun 282'nci maddesi gereğince 250 lira ila bin lira arasında idari para cezası ile cezalandırıldığını belirtti. Bardak mısırın 72-75 derece sıcaklıkta pişirilip tüketim için 30-35 derece sıcaklığında tutulduğundan, mikroorganizmaların çoğalmaya başlayacağını dile getiren İmrek, şunları kaydetti:

     

    "Bekleme süresi uzadığında risk daha da artmaktadır. Güvenli tüketim için pişmiş besinler, ısılarını kaybetmeye başlamadan hemen yenmesi gerektiğinden bardakta mısır için bu kurala uyulmamaktadır. Haşlanmış mısırın pişim aşamasından sonra hemen tüketilmesi gerekir ancak bu satışlarda gün boyu tüketim için sıcak tutulduğundan mikropların barınabildiği ve hızla arttığı şartlar oluşmakta, ısıya bağlı olarak çoğalan ve bulaşan mikropların sebep olduğu bağırsak enfeksiyonları, ishal, gıda zehirlenmeleri, tifo, viral hepatit A, malta humması gibi hastalıklar ortaya çıkabilmektedir."

     

    İmrek, Hijyen Konseyi olarak bunun takipçisi olduklarını ifade ederek, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile ilgili diğer kamu kurumlarının ortak denetimler yaparak hijyen kurallarına uygun şartları taşımayan bu gibi satıcıların yasada belirtilen niteliklere uygun hale getirmeleri için yasal işlem başlatmasını istedi.

     

    Mehmet İmrek, önlem alınmaması durumunda mevzuata uygun olmayan yerlerin kapatılması için dava açacaklarını sözlerine ekledi.

     
    Cumhuriyet
  9. İsim: Bir Annenin Duası

    Dizin: Yabancı Müzik - Sinema Videoları

    Ekleme Tarihi: 13 Ocak 2014 - 23:28

    Gönderen: köşeyastığı

    Kısa Açıklama: Snatam Kaur -Mother`s Blessing- (Cantos para el Alma)

     

    Geniş Açıklama: BİR ANNENİN DUASI

     

    Çocuğum, bu, annenin sana duasıdır

    Yaradanı asla unutma, bir an bile

    Sonsuza dek ibadet et Kainatın Efendisine

    Bütün hataların yıkanıp gitsin, onu hatırladığında

    Günahları bağışlansın atalarının da

    Daima tekrar et Yaradanın adını

    O senin içinde ve sonsuzlukta

    Azizlerle de sevgili ol.

     

    Yaradanın koruması giysin olsun,

    Övgülerinin melodisi yiyeceğin

    İçtiğin öz olsun O nun adı ve çok yaşa

    Yaradanla meditasyonun getirsin sonsuz kutsallığı

    Senin olsun aşk ve ümitlerin gerçek

    Endişe senden hep uzak.

     

    Zihnin bir yaban arısı,

    Yaradanın ayağı lotus çiçeğin olsun

    Oh hizmetkar Nanak bu yoldan ayrılma

    büyü hemen tıpkı bir yağmur damlası bulan atmaca hızında...

     

     

     

    Snatam Kaur -Mother`s Blessing- (Cantos para el Alma)

    Mother`s Blessing Español

     

    Video Linki: Videoyu Görüntüle

  10. paper_plane___I_by_quelquechose.jpg

     

     

     

    1. Hayat haksızlıklarla dolu ama yine de güzel!
    2. Şüphede kalma, ikinci bir adım daha at!
    3. Hayat, nefrete zaman harcayacak kadar uzun değil.
    4. Hastalandığında sana işin değil, ailen, arkadaşların bakacak. Onlarla ilişkini koparma!
    5. Her ay kredi kartlarını ödemeyi unutma.
    6. Her tartışmayı kazanacaksın diye bir şey yok! . Fikir farklılıklarını kabul et!
    7. Ağlayacaksan, bir başkası ile birlikte ağla! Tek başına ağlamaktan evladır.
    8. Tanrıya kızmanda bir mahzur yok! O bunu kaldırabilir! ! (iLginç bi yakLaşım)
    9. İlk maaşından başlamak üzere, emekliliğine para ayır.
    10. Söz konusu çikolata ise, direnmenin anlamı kalmıyor.
    11. Geçmişinle barış ki, bugününün içine etmesin!
    12. Çocukların seni ağlarken görsün! Bundan kaçınma.
    13. Hayatını başkaları ile mukayese etme, ötekilerin neler çektiğini bilmiyorsun!
    14. Bir ilişki gizli olacaksa, sen içinde olmamalısın!
    15. Göz kırpacak kadar bir zamanda her şey değişebilir. Ama merak etme, Tanrı asla göz kırpmaz!
    16. Derin bir nefes al, kafanı sakinleştirir.
    17. Güzel ve yararlı olmayan, seni mutlu etmeyen her şeyi çöpe at!
    18. Her ne yaşıyorsan, seni öldürmediği müddetçe, güçlü kılar.
    19. Mutlu bir çocukluk geçirmek için geç kalmış değilsin de, bu sadece ve sadece sana bağlı!
    20. Hayatta sevdiğin her ne ise, peşinden giderken asla "hayır" sözcüğünü cevap zannetme.
    21. Mumları yak, değerli yatak takımlarında uyu, kendine pahalı iç çamaşırları satın al. Bunlar için özel fırsatlar bekleme, bugün zaten özeldir!
    22. Önce hazırlan, sonra da kendini akıntıya bırak.
    23. Şimdiden egzantrik ol! Kırmızı giymek için yaşlanmayı bekleme.
    24. En önemli seks organı beyindir.
    25. Mutluluğun için senden başka sorumlu yoktur!
    26. Her yaşadığın felaketin ardından kendine şu soruyu sor: "Beş yıl sonra bunun benim için ne önemi olacak?"
    27. Daima yaşamı seç.
    28. Herkesi, her şeyi affet.
    29. Başkalarının senin hakkında ne düşündüğü seni ilgilendirmez!
    30. Zaman her imkâna sahiptir. Zaman tanı!
    31. Durum ne kadar iyi veya kötü olursa olsun, değişecektir…
    32. Kendini fazla ciddiye alma, kimse almıyor ki zaten!
    33. Mucizelere inan!
    34. Tanrı, Tanrı olduğu için seni seviyor. Yoksa yaptıkların ya da yapmadıkların için değil!
    35. Hayatı denetlemeyi bırak!. Öne çık, kendi hayatını kendin yarat.
    36. İki seçeneğin var "Erken ölmek" ya da "yaşlanmak"...
    37. Çocuklarınızın, yaşayacak başka çocukluk dönemi yok!
    38. Sonuçta gerçekten önemli olan sevmiş olmandır!
    39. Her gün dışarı çık.. Mucizeler her yerde seni bekler!
    40. Dertlerimizi bir torbaya doldurup, milletinkilerle bir arada görsek, bizimkileri geri toplardık…
    41. Kıskançlık zaman kaybıdır. Zaten ihtiyacınız olan her şeye sahipsiniz!
    42. Her şeyin en iyisini daha yaşamadın!
    43. Kendini nasıl hissedersen et, kalk, giyin ve dışarı çık!
    44. Yol ver!
    45. Hediye paketinde olmasa bile, hayat yine de bir hediyedir!


     

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.