Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Liderler

  1. gloria

    gloria

    Φ Süper Üye


    • Puanlar

      159

    • İçerik Sayısı

      10.252


  2. Radya

    Radya

    Φ Süper Üye


    • Puanlar

      116

    • İçerik Sayısı

      12.250


  3. İNTERLOCK

    İNTERLOCK

    Φ Üyeler


    • Puanlar

      86

    • İçerik Sayısı

      4.060


  4. Johnydoe

    Johnydoe

    Φ Üyeler


    • Puanlar

      30

    • İçerik Sayısı

      257


Popüler İçerikler

25-05-2017 bütün bölümler gününden beri en yüksek saygınlığı olan içerik fgösteriliyor

  1. DAN BROWN - BAŞLANGIÇ KİTABINDAKİ TÜM RESİMLER, GÖRSELLER ve SANAT ESERLERİ Yıllar önce Dan Brown'ın Cehennem kitabı için böyle bir sayfa açmıştım. Kitapta geçen bütün görsellerin fotograflarını metinleriyle birlikte buraya yüklemiştik. Gelen yorumlardan anladığım gayet işe yaramıştı diye düşünüyorum. Şimdi Dan Brown, Başlangıç adlı yeni kitabını çıkardı. Ben de tabii hemen alıp okumaya başladım. Yine aynı sıkıntı, yine aynı merak, daha birinci sayfadan acaba bu bahsettiği yer nasıl bir yer diye merak etmeye başladım. Eeee baktım zamanı gelmiş, açalım yeni sayfamızı. Bu arada bazen yavaş yavaş okuyorum, hızlı olamıyorum, o yüzden resi yükleme konusunda gerinizde kalabilirim. O zaman hemen üye olun diyorum, hem tanışmış oluruz hem de bana yardımcı olursunuz, kaldığım yerden resimleri yüklemenizde hiçbir sorun yok, maksat işe yarasın. Eğer Dan Brown'ın Cehennem kitabına arıyorsanız aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz....
    4 puan
  2. Dilinin sürekli olarak kırık dişinin üzerine gitmesi gibi yaralarımızla oynayıp durmamız. İyileşmek, iyi hissetmek gibi bir kaygımız görünürde olsa da içten içe o acıyı, ağrıyı çekerken kendimizi önemli sandığımız için mi, iyileşmesine izin vermiyoruz. Sanki o yara iyileşirse yaşadıklarımız da o yarayla birlikte kaybolup gidecek. İnsan geçmişte yaşadıklarını unutmaya başladığında nasıl bir insan olabilir ki? Geleneksel anlayışa sahip toplumlarda değişimlere karşı direnç göstermek sanki doğuştan verilen bir yetenek gibidir insana. Bilincin ötesinde bir refleks gibi değiştiğini hissettiği anda karşı koyar. Çoğu zaman bunun farkında bile olmadan, karşı koyuyor gibi değil de, kendini koruyor gibidir. Oysa tek yaptığı kafasını toprağa gömmektir. Bunu fark etmemek için daha çok kapatır kendini. Bir süre sonra kopar gerçeklikten. Başka, başkasının gerçeklerine sahip çıkmaya savunmaya başlar. Çünkü başkasının sahip olduklarını savunmak kendi sahip olduklarını savunmaktan her zaman daha kolaydır. Kaybetse bile zarar görmeyeceğini bildiği için rahattır. En fazla başka bir gerçeklik bulup ona sığınır. Başkalarının parasıyla kumar oynayıp sürekli kazanan ama beş kuruşu olmayan bir kumarbaz tanıdım. Neden diye sordum. Neden kendin için oynayıp kazanmıyorsun ve bu sefaletten kurtarmıyorsun kendini? Oynadığını söyledi eskiden. Herşeyini kaybettiğini. Kaybetme ve sonrasında bu kaybetme duygusuyla karşı karşıya kalma korkusunun tüm benliğini ele geçirdiğini, doğru zaman da doğru riskleri alamadığını ve bu yüzden kaybetmeye mahküm olduğunu. Çok yetenekli ve akıllı olsalar da çalıştıkları iş yerlerinde yükselip mevki sahibi olmak yerine daha az kazanmaya tamah edip hayatları boyunca yerlerinde sayan, hesaplayamadıkları bir felaket başlarına geldiğinde ise kaybolup giden insanların da açıklaması çok farklı olmayacaktır. Bir gün tamamen yıkılıncaya dek almadıkları risklerin rehaveti ve rahatlığıyla oldukları yerde saymayı tercih ederler. Kaybetmek istemezler. Çünkü oynadığın kumarda orataya koyduklarının büyüklüğü, sonrasında olacakları düşündüğünde başına gelecek felaketin de büyüklüğünü gösterir insana. Tüm elindeki yetenekleri aklı ve tecrübeyi başkalarının kazanması için harcar dururlar. Kaybedecekleri en fazla standart bir iştir ve bu işi her yerde bulabileceklerini düşündükleri için algıları korkuyla gölgelenmez. Bu yüzden başarılıdırlar ama bu başarı diğerlerine hizmet eder. İnsanın ruhundaki yaralarla elindekileri kaybetme korkusu aşağı yukarı benzer şekillerde hayatlarını olumsuz etkiler. Birey bunun farkında olsa bile az önce bahsettiğim nedenlerden dolayı ikisinden de vazgeçemez. Bir kadının yetişkin olana kadar babasından şiddet ve baskı görmesi onu ne kadar olumsuz etkilese de o kadınların aşık olduğu adamların da babalarına benzedikleri, kimi zaman bunun farkında olarak kimi zaman farkında olmadan o adamları seçmeleri de bu şekilde açıklanabilir. Gelenekçi ve ataerkil bir toplumda yaşıyor olmamız, kocasından ya da sevgilisinden şiddet gördüğü halde yine de ondan vazgeçmeyen kadınların bu davranışını açıklamaya yeterli değil görüşündeyim. Bastırılmış kişilik, özgür bir birey olmanın risklerini almak ve kendi kararlarını vermek yerine, hayatlarını çekilmez kılan erkekleri tercih etmeleri, o erkeklerden gördükleri zararı kendi sorumluluklarının sonucunda kaybettiklerinin vereceği zararla karşılaştırıp bilineni tercih etmeleri, yetenekli ve akıllı odluğu halde mevki sahibi olmak yerine ait olduğu yerde sebat edenlerle, geçmişinden gelen yaraların kapanmasına izin vermeyip o yaranın bilindik acısına sahip çıkıp iyileşmesine izin vermeyenlerle aynı nedenden kaynaklanmaktadır. Bilinen acı, bilinmeyen acıya tercih edilir. Çünkü yetiştirilirken olasılıkların en kötüsüne hazırlıklı yetiştiriliyoruz. Daha çocukluktan itibaren, terli terli su içme hasta olursun, evden uzağa gitme kaybolursun, annenin elini bırakma seni çingeneler çalar, yalan söyleme Allah baba seni çarpar.... vb. gibi hep olumsuzluk içeren örneklerle kişiliğimiz baskı altında büyütüldük. Elbette ki bu uyarılar doğru ve yerinde uyarılar ama bize bunları yapma dedikten sonra şunları yapabilirsin böyle daha iyi olur diye seçenekler sunulmadı. Bu yüzden biz ne zaman sokağa çıksak ya hasta oluyoruz, ya kayboluyoruz ya da çingeneler bizi çalacak diye korku içinde yaşıyoruz. Büyümüş olmamız bu örnekleri çeşitlendirerek arttırdı sadece bu.
    3 puan
  3. Daha Özgür ve Otantik Bir Yaşam İçin Maskeni Çıkar “Gerçekten kim olduğunuzu bulmak cesaret ister.” ~ E.e Cummings Bu huzursuz edici bir fikir: Çoğumuz olduğumuzu düşündüğümüz kişi değiliz. Çalıştığımız insanlar biz değiliz, ebeveynlerimize ve çocuklarımıza gösterdiğimiz insanlar değiliz ve bazen arkadaşlarımızı gösterdiğimiz insanlar bile değiliz. Çoğumuz yaşamımızı bir dizi maskenin arkasında geçiriyoruz. Farklı amaçlar ve durumlar için farklı maskelerimiz var. Her zaman güçlü, olumlu ve birlikte olan birinin “mükemmel” maskesi; bugünkü toplantı için profesyonel maske; Öğretirken veya tavsiyede bulunduğumuz uzman maske; becerilerimizi sattığımızda ya da mallarımızı tanıtırken ortaya koyabileceğimiz enerjik ve enerjik olanı. Maskelerimiz o kadar rahat ki, çoğu zaman onları taktığımızın farkında bile olmuyoruz. Ama unutmayın maskenin ön yüzündeki kişi siz veya ben değilim. Kendimizi korumak için giydiğimiz maskeler yüzünden yok olduğumuza inanıyoruz çünkü yumuşak konuşulan, giden ya da güçlü olan bu maskeler bizi yansıtmıyor. Maskelerimizin altında gerçek, duyarlı insanlar, fikir ve tutkuları olan insanlar, kızgın ve sabırsız olan insanlar; derin empatik ve şefkatli olabilen insanlar var ama biz değiliz. Gerçek hayatta, sansürsüz bir insanın neye benzediğini hatırlatmak istersek, bir bebekle biraz zaman geçirin. Bu küçük melekler bütün bedenleriyle gülüyorlar ve sık sık ve yüksek sesle yapıyorlar. Eğer zaten konuşuyorlarsa, fikirlerini açıkça ve dürüst bir şekilde dile getiriyorlar. “Beğenme. Daha fazla istemek. Hayır, gitme. ” Soruları, dürüstlükleri ve dünyayı deneyimlemenin tamamıyla bitmemiş bir yolu nedeniyle güzel ve derindir. En önemlisi, bu küçük insanları izlerken, nerede olurlarsa olsunlar, ne yaparlarsa yapsınlar. Bu gerçekliği ve mevcut olma yeteneğini geri kazanmak için tüm yaşamlarımızı çalışıyoruz. Gelişmemiz için biraz zaman geçtikçe trajik bir şey oluyor. Belki ilk kez, kıskanç olmanın uygun olmadığını, acı çektiğimizde ağlamanın dramatik olduğunu veya yüksek sesle sinir bozucu olduğunu gösteren sinyaller verilir. Davranış biçimimizin etrafımızdaki yetişkinleri mutlu etmediğini gösteren sinyaller alıyoruz. Azıcık, biraz da olsa, bir dizi maskeye dönüşen sosyal olarak kabul edilebilir davranışları, yüz ifadelerini, ses hacimlerini ve kabul edilebilir fikirleri benimsiyoruz. Herhangi bir anda, gerçekler, giydiğimiz maskelerin altında, bazen oksijen için çığlık atıyor. Gerçeğimizi aşağıya çekmeye, uyum sağlamaya, daha katı sosyal kabul edilebilirlik kurallarına uymaya zorluyoruz. Kendimizi dünyada ifade etmek için otantik olmalıyız. İç sesimizi indirmeye çalıştığımızda ya da var olmadığını iddia ettiğimizde, savaşır. Vücudumuzun içinde doldurulan, bastırılmış duygular depresyona, uykusuzluğa, fiziksel acıya ve devam edersek kansere ve kalp hastalığına yol açabilir. Bu gerçek. Doğuştan gelenlik bizi hasta ediyor. Neyse ki, otantik benliklerimiz muazzam bir güce sahiptir. Neyse ki, başa çıkma mekanizmalarımızın bu aksaklıkları bizi, kendimizle ilgili en büyük kavrayışlarımıza yönlendirdiği için söylüyorum. Tamamen ve otantik olarak kendileri olduğunu bilenler, dünyayı sarsan bir krizle, olayları nefes almayı ve yaşamı tam olarak yaşamaları altındaki insanları ortaya çıkarmak için yeterince uzun bir süre gevşetmiş olan içgörüler tarafından zorlu olayların ötesine geçtiler. Bu kesinlikle benim deneyimim oldu. Boşanmam bir kriz noktasıydı. On yıl önce bitmiş olmasına rağmen, hayatımın en dönüştürücü tek olayı olmaya devam ediyor. Bir anda, eski hayatımın yarattığı herhangi bir fikir, paramparça edildi. Göz kamaştırıcı netlikle, evlendiğim kişinin nasıl bir rol oynadığını gördüm. Yıllar boyunca davranışlarımı ve hayallerimi, olması gereken şeyi düşündüğüm noktaya sığdırıyordum. O kişinin kim olduğundan bile emin değildim, ama onun daha sabırlı olduğunu ve enerjisinin daha küçük olduğunu ve insanların ezilmediğini biliyordum. Daha da kötüsü, kim olduğumu bile bilmediğimi anlamaya başladım. Olimpiyat atletinin, halkın, eşinin ve annenin maskesini o kadar uzun süredir giyiyordum ki, hala orada olup olmadığımı merak ettim. Evliliğim patladığı zaman, yenilenmiş enerjiye sahip oldum. Bu, kocamın beni başının altında tutmuş olan çürük bir adam olduğu için değildi; Bunun sebebi, acı, kargaşa, olanın şoku, maskemdeki bir şokun kırılmasına neden oldu. Bir hayat krizi beni gerçekliğimi keşfetme yoluna koydu. Tüm bunlar size küçük bir hokey gibi geliyorsa, sevdiğiniz birinin kaybı, iş kaybı, birincil ilişkinin sonu gibi gerçekten zor bir şey üzerinde düşünün. Çoğunlukla bu aşırı kriz dönemlerinde, başkalarıyla derin bağlantılar kuruyoruz - bizi destekleyen arkadaşlar, bir ebeveynin ölüm yatağıyla elimizi tutan kız kardeş. Krizde, insanlar maskelerini bırakabilir ve insandan insana, birbiri için ulaşabilirler. Bu bağlantı hakkında o kadar büyülü ve ferahlatıcı bir şey var ki, pek çok insan, daha sonra asla maske takmalarına geri dönmeyecek. Hayatın yeni bir anlamı vardır ve bağlanma ve yaşama arzusu, gerçek anlamda yaşam için bir slogan haline gelir. Giydiğim maskeleri parçaladığımda, kendimi yaratıcı enerjiyle dolu buldum. Bu, tüm o davranışın oldukça yorucu olduğu ortaya çıkıyor. Olduğumu sandığım kişi olmaya çalışmayı bıraktığımda, ruhumu elektrik akımı enerjisine takmış gibiydim. Kitap yazmaya, ders almaya, resim yapmaya, yoga eğitimi vermeye ve yapmak istediğimi bilinçli olarak bilmediğim her tür şeyi yapmaya başladım. Ayaklanma ve kayıp ağrısından, kendimi yıllardır benim özgünlüğümün üzerine oturtduğum kişiliklerden kurtardım. Gerçekliğimle yeniden bağlantı kurmak, yeni ve heyecan verici bir maceraydı. Zihinsel ve fiziksel sağlığım açısından, eve gelmenin hayatımı kurtardığına inanıyorum. Seninkini kurtarabilir. Gerçekten ne hissettiğini söyle. Gerçekten yapmak istediğiniz seçenekleri yapın. Kim olduğunu düşündüğünüzü unutun ve olduğun gibi ol. En azından, kendi içinizde kendinizle yeniden bağlantı kurma cesaretini bulmak, hayatınızın en özgürleştirici eylemi olabilir. Makale: Silken Laumann Çeviri: Google Translate
    3 puan
  4. 6 Hafta önce ilk Kombucha çayımı yaptım... Oldukça zahmetli fakat bir o kadar lezzetli ve yararlı bir şey.... Size nasıl yaptığımı ve neler kullandığımı anlatayım. Öncelikle başlamadan önce Kombucha yapmada kullanacağınız eşyaları / araçları tedarik etmeniz gerekiyor. Benim aldıklarım şöyle: Büyük Kavanoz (8 litrelik) Scoby (Kombucha mantarı) İçinden içeceğiniz şişeler Şişeler doldurmak için kullanacağınız bir huni Şişeleriniz temizlemek için şişe fırçası Kahverengi Organik Toz Şeker İlk yapımda kullanılmak üzere önceden yapılmış bir miktar Kombucha veya sirke Organik Siyah Çay Sevdiğiniz bütün organik meyvelerden bir kaç tane Malzemeleri tedarik ettikten sonra, sırasıyla şunları yaptım. Bir tencerede 6 Litre su kaynattım ve içine 12 paket çay attım. Oda sıcaklığına kadar soğumasını bekledim ve soğuyan çayı tencereden kavanoza aktardım. Daha önce yaptığım Kombucha'dan bir miktar bu kavanoza koydum Daha sonra yavaşça Scoby'i (Kombucha mantarı) kavanoza koydum **************** KESİNLİKE METAL KAŞIK VEYA METAL OLAN HİÇ BİR ŞEY KULLANMAYIN************** 7-9 Gün bekledikten sonra Scoby'i kavanozdan aldım ve küçük bir kavanozda bir sonraki işlem için Kombucha içinde buzdolabında sakladım Geriye kalan çayı bir güzel filtreledim Önce sevdiğim meyvelerden çok küçük parçaları önceden temizlediğim şişelere attım Daha sonra üstlerine huni kullanarak çayı döktüm Şişeleri tam doldurmamaya özen gösterin (Asit oranı yükseleceğinden açma esnasında zorluk yaşamayın) Bütün şişeleri doldurduktan sonra şişelerin plastik tapalarını kapatarak buzdolabına yerleştirin 7 ila 10 sonra içime hazır olacaklardır... İşte şu anda mutfağımda hemen hemen hazır duruma gelen Kombucha kavanozunun resmi
    3 puan
  5. -- Poseidon; Cyber bir Gemidir.. Açık denizlerde başı-bozuk dolanır Şellâfe deniz cıbıldak kızlarıynan oynaşır Bu arada gördüğünü-yediğini hep yazar notlar tutarmış.. Bu vessel ne mene bişise çok çekici/cazibeli ve Mülevves cinler.. cinnîler ile yakın ilişki kurmuş Onlardan aldığı gizli hem meş'um bilgileri uğradığı limanların pis meyhanelerinde kafaladığı korsan adamlarına şarap karşılığı satadururmuş.. Neticesinde bu durum; an impure condition indicating the presence of undesirable matter in the deep ocean'dur.. Peki; Bu matter ne mene bişidir? Cerehat ya iltihabî midir? Yoksa atıklar mıdır? Residue Filmi seyredin Belki Poseidon görünmez emme Sediment kayaç görürsünüz de İlminiz artar benim canım kuzucuklarım Fanlarım.. By
    3 puan
  6. Yaaaaaa bu sayfa yine çok güzel oluyor. Umarım kitabı okuyan herkes bir şekilde bu sayfayı bulur. Çünkü kitabı gerçekten bu fotograflarla birlikte okumak çok daha etkileyici.
    3 puan
  7. Pansiyon: Çingenem Yer: Karaöz / Kumluca / Antalya Yıl: 2006 Zakkum çiçekleriyle kaplıydı. Salaş mı salaş fakat bir o kadarda sevimli sahipleri vardı. Alçak gönüllü sevecen ve çok güzel insanlardı. Koca bir dağın yamacında sanki kendince ben buradayım diye haykıran bir pansiyondu. Pansiyondan denize veya denizden pansiyona gitmek oldukça çetrefilli bir yürüyüş gerektiriyordu ama çok neşeli bir yürüyüş... Acaba hala orada mı? merak ediyorum. Oraya yolu düşen birisi lütfen yazsın...
    2 puan
  8. Kişisel çıkarlarınızı, beklentilerinizi bir kenara bırakarak ilişkilerinize devam edebilir misiniz? Bu konuda düşüncelerinizi merak ediyorum
    2 puan
  9. Epeydir bu kitabı çok merak ediyordum, geçenlerde aldım ve okumaya başladım. Hemen daha ilk sayfasında hikayenin içine giriverdim, kitap gerçekten insanı merak içinde bırakıyor, elinden bırakamıyorsun. Okurken bir yandan da sürekli google dan kitapta bahsedilen yerlerin ve eserlerin görsellerine bakma ihtiyacı hissediyorsun, hem roman hem bilgi, tam sevdiğim türden. İlluminati'den tutun, Osman Hamdi Bey'e, Tevrat'tan Hz Süleyman'ın hazinelerine kadar bir çok konuya dayanan kitap tam da Dan Brown tarzını sevenler için... Öneririm yani. Tanıtım sayfasından: Gizemli bir tablo... Yeryüzünün efendilerine rağmen kurulmuş bir ülke... Ve bu ülkenin kaderi üzerinde oynanan büyük oyun... İşadamı Hakan Turan’ın hayatı, manevi kız kardeşi Melek’in kaçırılması ile bir gecede altüst olur. Kız kardeşinin izini süren Hakan, kendini paranın kadim efendileri arasındaki bir savaşın ve yıllar önce gerçekleşmiş cinayetlerle kurgulanmış bir bilmecenin tam ortasında bulur. Tüm ülkeyi kaosa sürükleyen bu sırrın anahtarı Osman Hamdi Bey’in gizemli bir tablosundadır. Mihrap ismiyle de bilinen Tekvin’de... Biz, Yeni Dünya Düzeni’ni yeraltının derinliklerinde karanlık bir mağara gibi tasarladık. Bu mağaranın bir ucunda, içeri ışık süzülen bir boşluk var. İnsanların sırtlarını ışığa çevirdik. Onları kollarından, boyunları ve bacaklarından zincirlerle bağladık. Öyle ki sadece karşılarındaki karanlık mağara duvarını görüyorlar. Işıkla aralarından bir sürü nesne geçiyor ve ışık bu nesneleri mağaranın duvarına gölge olarak yansıtıyor. İnsanlar, nesneleri değil, sadece onların duvara yansıyan gölgelerini görebiliyorlar.
    2 puan
  10. Yeni aldım. Bayılıyorum bu sandalyelerin görüntüsüne

    © N.Ozduzen

    2 puan
  11. Normal Bir Ağaçtan Bonzai Ağacı Nasıl Oluşturulur - Karete Kid filminin ünlü ağacını normal bir ağaçtan nasıl elde edersiniz.
    2 puan
  12. Mutlaka izlemelisin. Özellikle babanın performansı inanılmaz... Onu başka bir filmden de hatırlayacaksın...
    2 puan
  13. herkes sustuğunda, kulaklarımdaki çınlamanın şiddeti sarıyor kafamın içini. tehlike anında çalan sirenler gibi... gecenin bir yarısı hava saldırısı olmuş da, sığınaklara çağırıyorlar beni. karartmalar sarmış tüm pencereleri. sanki evler küsmüş sokaklarına da kapatmışlar gözlerini. balkona çıkıp da sigara içen yok. dumansız hava sahası ilan edilmiş tüm açık alanlar. neyse ki hala kapalı alanlarda sevişmek serbest. yoksa nesli tükenirdi güzelim insanlarımın... iyi insanlar yalnızca filmlerde var artık. zaman makinasını kullanabilse herhangi biri geçmişe gidip bahis oynardı daha zengin olmak için. daha rahat daha güzel bir hayatı kendi tekeline alıp umursamadan kız kulesinin, boğazın ortasında suları çekilmiş, kuraklığın ortasında yapayalnız kalacağını, bahama adalarından birini satın alır giderdi bu coğrafyadan... sanki siz aksini mi yapacaksınız? sanki ben yapmayacak mıyım? insan aklını uyuşturup düşünmesini engelleyen her türlü afyon için caizdir diye bir fetva bekliyorum, diyanetimin başına geçirilen ve yalnızca gerçek hayatta olacak kadar kötü insanlardan. sonra da bir yalanlama, biz yazmadık hesabımız ele geçirildi falan filan... kimse hesabı ele geçirenin hesabın asıl sahiplerinin akıllarından geçenleri yazdığı gerçeğinden bahsetmeden, bu 'pardon aldatıldık!'ı sorgulamayacak nasıl olsa, yeni bir 'pardon'a kadar... yeni bir pardona kadar neleri unutacağız biz! tuhaf. alzhemir yaşayan bir toplum olduk. yıllar öncesinden ruhumuzda izler bırakan onlarca acıyı hüsranı dün gibi hatırlarken, dün söylenen sözleri unutup bugün söylenen yalanlara bu kadar kolay inanıp kabullenmemiz öyle değil mi? sanırım bu unutkanlık kıstası günden dakikalara düşmüş durumda. neyse, ne diyordum? okyanuslardaki gulf-stream akıntılarındaki değişimin bir gün bu dünya üzerindeki herkesin, dolayısıyla hepimizin belasını verecek olmasını dert etmek yerine, dün gelen elektrik faturasını son ödeme tarihinde ödeyebilmek için hangi ihtiyaçlarından kısıntı yapması gerektiğini hesaplama konusunda uzmanlaşan insanlarımızın sahip oldukları bu zihinsel aktiviteyi daha yararlı işlerde kullanması herkesin menfaatine olurdu. ama insanların/mızın elindeki bu muazzam gücü fatura sorununu halletmek yerine başka işlerde kullanma şansları olsaydı sanırım gulf-stream akıntılarındaki sorun listenin en dibinde bile yer almazdı. çünkü yarın uyanınca üzerimize ne giyeceğimiz, nereye gideceğimiz ve sosyal medya hesaplarımızda bizi kim beğenmiş, kim gizliden takip etmiş gibi daha önemli sorunlarımız var. bir de sevdiğimiz neden bizi sevmiyor, sevmediğimiz dibimizden ayrılmıyor gibi bir türlü çözemediğimiz denklemlerimiz var. en kral sayısalcı arkadaşı getirin bu denklemle kafayı yer! yazılı ifade yeteneği gelişmiş birinin kendini konuşarak anlatamamasının ironisi altında eziliyorum bazen. bir sürü dişlilerden oluşan eski bir saat gibi. çalışıyor ama nasıl çalıştığını anlayamadığım için akrebi kovalayan yelkovan gibi koşturup duruyorum peşinden. üzerinden geçtiğim rakkamlarla anlatmaya çalışıyorum yaşadıklarımı. göstererek... belki bu yüzden konuşamıyorum. benim gördüklerimin sesli ifadelerde bir karşılığı yok ki, düşündüklerimin olsun. sözel ve sayısal yetersizliklerimi görselliğimin ardına saklanarak ifade etmeye çalışıyorum. anlamak kolay değil, anlatamadığımdan biliyorum. uyarıları görmezden gelmek, başınıza gelecek felaketlerden korumuyor sizi. en fazla son ana kadar huzurlu ve sakin kalmanızı sağlar. bunun kime ne faydası var emin değilim. gulf-stream akıntısının bir gün akmaktan vazgeçip tepenize tsunami dalgası halinde bela olmasına dek diyanetinizin başındaki insanların söyledikleriyle vakit geçirmeniz gibi...sahi, nasıl başarıyorsunuz, tüm bu olan biten, olan ama bir türlü bitmeyen saçmalıklar karşısında hala huzurlu kalmayı?
    2 puan
  14. Bir odaya üniversite öğrencisi 3 erkek bir kız alıyorlar. Kız kumral, erkekleren biri esmer kısa saçlı, biri kızıl saçlı kıvırcık ve 3.sü dazlak, kaşı kirpiği de yok..Diyorlar ki "aranızda bir yarışma yapacağız ve Susan kazanacak." Sizce hangisi kazanmıştır.? (Nedeni ile yazın lütfen)
    2 puan
  15. Yeni dizinimiz 'Ev ve Bahçe Forumu' ev ve bahçe hakkında aklınıza gelecek bütün sorulara cevap verecek...
    2 puan
  16. Günümüzün bir parçası haline gelen "sosyal medya" nın birey üzerindeki etkisi nedir? Kişiler kendi ürettikleri sosyal medyanın esiri mi oldular? Yoksa sadece bir eğlence aracı mı?
    2 puan
  17. sizce sosyal medyanın yararı mı daha çok yoksa zararı mı neden
    2 puan
  18. Bence çoğu kişi yansıtmıyor çünkü çoğu hacker hesaplardan bilgileri alıp başka bir yerde kullanabilir
    2 puan
  19. teknolojinin zararları hakkında bir video
    2 puan
  20. Zararlarından bir kaçı şunlardır ZARARLAR === Aile içi muhabbeti engeller Sosyalleşmemize engel olabilir. Sağlığımızı bozar. Ulaştığımız her bilgi doğru olmayabilir.
    2 puan
  21. Merhaba @gloria. Sırf sana teşekkür edebilmek için üye oldum. Bahsi geçen mekanların ve eşyaların resimlerini görerek okuyunca kitap çok daha iyi anlaşılıyor. Cehennem kitabını da senin paylaşımlarınla birlikte okumuştum. Müthiş bir emek harcamışsın. Eline sağlık!
    2 puan
  22. yazarken bile heyecan bastı merhabalar, duble merhabalar herkeslere özlemişim, hemde çok özlemişim canım forumu az biraz sevmeye geldim ben aynı ben. ağır işçi şevval olarak iş güç çoluk çocuk arasında devam ediyorum giriş kısmını uzatmayayım, buralardayım gene görüşeceğiz nasıl olsa herkeslere selamlar, sevgiler olsun ama bi dakka biraz uzatabilirim sevgili Admin size çok çok selamlar olsun
    2 puan
  23. VE HEP BİRLİKTE BİR DAN BROWN KİTABININ DAHA SONUNA GELDİK, YENİSİNDE BULUŞMAK ÜZERE DİYORUM. KİTABI BENİMLE BİRLİKTE OKUDUĞUNUZ İÇİN ÇOK AMA ÇOK TEŞEKKÜRLER İŞTE BU DA SİZE BU ANA KADAR BENİ TAKİP ETTİĞİNİZ İÇİN TEŞEKKÜR ÇİÇEĞİM.
    2 puan
  24. Sayfa 526: Akşamüstü güneşi Sagrada Familia'nın kulelerine vuruyor, Plaça de Gaudi'ye uzun gölgeler düşürüyor ve kiliseye girmeyi bekleyen turistlere sığınak sağlıyordu.
    2 puan
  25. Mücbir koşullar muvacehesinde; pursuant to something yane.. çiçeklik keyfiyet biyolojik ortadan kalktığından, bir tek seçeneğim kaldı.. o da aşağıda tebarüz ettirilmiştir: örtmenim sevebilecektir.. umarım.. beklerim..
    2 puan
  26. Üserime alinmim değil mi Efendim.. Bürucum Akreb de..
    2 puan
  27. Aşk; Alternatifsizlik ise? Tek seçenek.. Subliminal bi anlamı olmalı diyorum.. Diyorum da.. Ne diyorum? Havada bu aralar bol hurma kokusu var da ondandır.. Yoksa akıllı-usluyumdur.. Ara-sıra böyle oluyorum.. bağışlayın aziz dostlar.. "Hüngür hüngür ağladımSenin alacağın olsunUtandı meyhanelerOyuna getirdin aşkSana da aşk olsunMuhbirmiş kelimeler.."
    2 puan
  28. benım hayatta ögrendiğim en önemli ders aşk acısıdır. çünkü tüm acılar bir gün ölünce sona erer. evlılık kariyer, güç , arkadaşlar, hatta evlıysen ve aşık değilsen kendı eşin ve cocukların ölünce bir anlam ifade etmiyecek. çünkü bu saydıklarım hedefe ulaşılmış standart prosedür uygulanmış olaylar. ama aşk acısı nedenı ?zaten asla ulaşamadığın biri var demektır. karşılıksız aşk acısı.. ölüm öncesi yada sonrası için değişmez çünkü hedefe ulaşılmamıştır . hedefe ulaşılıncaya dekte asla bitmez bu acı gizemli bir acıdır.
    2 puan
  29. Sevgili Admin'imize de bir cemile-i vesileten.. Sabah kahvesi ikramı olsun..
    2 puan
  30. Sevgili pach of neo Sitayişkâr sözleriniz için müteşekkirim.. Mükâlememizin devamlı ve geliştirici olmasını diliyor yeni terfî etmiş olduğunuz mir-i liva meratibinizde üstün başarılarınızla iftihar etmeyi umuyor ve bekliyorum.. Kuşlar uçar balık gibi derin denizlerin dibinde Fekat dikkât etmelidir çünkü demirden evler varmış orada söyleniyor türküde "Denizin dibinde hatcam demirden evler Ak gerdanın altında da çiftedir benler.." Eyi Günleer
    2 puan
  31. Ben de saklandım beklemeye geçtim.. bu resim de komacanmış..
    2 puan
  32. 2 puan
  33. Bir muamma bulut teslim-alınca geceyi; Gözlerin tuhaf bakar göremem gözlerini..
    2 puan
  34. Bir yüce nehir bildiğince akar Umarsız kaptırır giderim bağışla.. 🐬
    2 puan
  35. Tanrı'n cebinde ya! Unuttun mu? Ama biyerlerde düşürmüş de olabileceksindir.. Kim bilir? Bu arada-derede Aşk'ın da birlikte tırsarsa çocum.. Sana da "Gizemli Acısı" kalır.. Aaaaah Lânet olasıca.. Merhaba @pach of neo
    2 puan
  36. Kısmet; Kısm-et: Division-al Günün konusu ile ilintili olarak..(Dark Dizisi) Recurrent images and files: Tekrarlayan görüntü/resim/simge ve dosyalar Repeated visions and files: Yinelenen hayâl/görüntü/görünüm ve dosyalar Merhaba
    2 puan
  37. 2 puan
  38. Ne sevdiklerimiz, ne eşyalarımız, ne paramız. Bu hayatta aslında hiç birine sahip değiliz. Mutluluklarımızın, acılarımızın bile sahibi değiliz aslında. Bırakıp gitmek an meselesi. Artık her gün bunu kendime hatırlatarak yaşıyorum.
    2 puan
  39. Öğrendiğim en önemli ders kendine zaman ayırmazsan mutlu olamazsın...
    2 puan
  40. .. sonunda olucayı budu işte.. ..
    2 puan
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.