Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

evrensel-insan'in Blogu

  • başlık
    201
  • yorum
    22
  • görüntü
    188.188

Bilimin Bilimsel Sınırını Belirleme


evrensel-insan

1.173 görüntü

The demarcation problem in the philosophy of science is about how to distinguish between science and nonscience, including between science, pseudoscience, other activities, and beliefs. The debate continues after over a century of dialogue among philosophers of science and scientists in various fields, and despite broad agreement on the basics of scientific method.

 

Bilimin felsefesinde, "demarkasyon, yani sinirini belirleme" sorunu, bilim ile, bilim olmayanin buna bilim ile sozde bilimi, ve digger etkinlikleri ve inanclari da dahil ederek ne oldugunun nasil farkini ortaya koymak sorunudur.

 

Bu konudaki tartismalar, bir yuzyildan fazladir, bilimin felsefesi ve bilim kisileri arasinda ve bilimsel metodun genis temelinde ortak bir anlasmaya varilsa da cesitli dallarda devam etmektedir.

Falsifiability is the demarcation criterion proposed by Karl Popper as opposed to verificationism:

 

Dogrulamaya/kanitlamaya karsit olarak yanlislanabilirlik bu sinirin cizilmesinde, K.Popper tarafindan one surulen kriter, kistastir.

Popper instead proposed that science should adopt a methodology based on falsifiability for demarcation, because no number of experiments can ever prove a theory, but a single experiment can contradict one. Popper holds that scientific theories are characterized by falsifiability.

 

Popper, bilimin adapte olmasi gereken metodun, siniri belirleme de yanlislanabilirlik timeline oturtulmasi gerektigini one surmustur, nedenini de; ne kadar deney yapilirsa yapilsin, bu deneylerin hic bir zaman bir teoriyi ispatlayamayacagini, fakat tek bir deneyimin ise bu teori ile celisebilecegidir.

 

Popper, bilimsel teorilerin yanlislanabilirlik ile karakterize edildigini savunur.

 

Ayrica ispat, sadece bilimi dogrular fakat; gelistirmez, degistirmez, ilerletmez ve yenilemez. Bunu ancak yanlislanabilirligin gozlemi saglar.

 

Bilimin bilimsel sinirlarini belirlerken, en onemli noktalardan biri de, bu belirlemenin yontemsel ve fonksiyonel olmasina dikkat edilmelidir.

 

Nedensel ve ereksel belirlemeler bilimsel olmayabilir.

 

Sonucta bilimsellik gozlem ve olgu arasindaki teorik bir bag olarak; bugune kadar hic bir sekilde yanlislanamamis nedenlere ve burden dogan ereklere bagli olmamalidir.

 

Olgunun teorik deney olarak gecerliligi her seferinde yontemsel ve fonksiyonel gozlem temelli tartismasiz sekilde ortaya konmalidir.

 

Sonucta bilimi ortaya koyan insanoglu, kendi fonksiyonel ve yontemsel yasam ve iliskisinde nedensellige ve ereksellige yonelebilir.

 

Boyle bir nedensellik ve ereksellik ister istemez, bilimsel bir belirlemede rol oynar (great design, buyuk tasarim ve ultimate purpose- nedeni ve nihai/en son erek )

 

Kisacasi insanoglu kendi hic bir soyutunu ve oznelligini katmadan, bilimsel belirtimi tartisma yaratmiyacak sekilde ve herkesi baglayan bir gecerlilik halinde ortaya koymali ve bunu yaparkende, tasarimci bir nedene ve nihai/en son ereke bas vurmamalidir.

 

Iste bilimi bilimsel olarak gelistiren yenileyen ilerleten de ancak bu kesinliklerin degismezlerin bilimsel olarak one surulmemesi temelindedir.

 

Aksi bilimi felsefe ile bulamak ve felsefi bilim ortaya koymaktir.

 

Iste , ancak bu bilimsel gelistiren, yenileyen, ilerleten gozlem/olgu/teori ucleminin gecerliligini yontemsel ve fonksiyonel olarak ve gecmis gecerli verileri ancak bu temelde test edilerek ortaya koyan felsefe, bilimsel felsefedir.

 

Teleology and science

 

Teleoloji ve bilim

 

See also: Four causes § The four causes in modern science

 

Dort neden ve modern bilimde 4 neden- kismina da bakiniz.

In modern science, explanations that rely on teleology are avoided, either because they are unnecessary or because whether they are true or false is thought to be beyond the ability of human perception and understanding to judge. But using teleology as an explanatory style, in particular within evolutionary biology, is still controversial.

 

Modern bilimde, ya gereksiz olduklari, ya da dogru ya da yanlis olduklari insanoglu algisinin ve muhakemesinin anlasilmasinin kabiliyetinin otesinde oldugu dusunuldugunden, teleolojiye guvenen aciklamalardan sakinilir. Fakat, teleolojinin aciklama sitili olarak , ozellikle evrimsel biyoloji bunyesinde kullanilmasi hala tartismalidir.

 

Bir yerde akilciligin one surdugu gozleme dayanmayan aciklamalar "buyuk tasarim" gibi, bilimsel bir tartismanin bunyesine sokulamaz.

 

Aristonun, teleolojik olarak neden sorusunu aciklayan 4 nedeni vardir.

 

Aristo ""we do not have knowledge of a thing until we have grasped its why, that is to say, its cause."

 

Seyin bilgisine, onun neden sorusunu, yani nedenini kavrayamadan, ulasamayiz"

 

Bu nedenler:

 

Material cause- maddesel neden

 

Formal cause- bicimsel neden

 

Efficient or moving cause-etkili/verimli veya hareketli neden

 

Final cause- niahi/en son neden

 

Meaning of "cause"

 

Nedenin anlami

Aristotle's word for "cause" is the Greek αἴτιον, aition, a neuter, singular form of an adjective meaning "responsible."[5] He uses this word in the sense meaning an explanation for how a thing came about;[6] in this context, "x is the aition of y" means "x makes a y".

 

Aristo'nun neden ile ilgili kelimesi, yunancada aition-account of the origin of a phenomenon, yani fenomenin orijininin aciklamasi, notr, sifatin tekil hali anlami "sorumlu" dur. O, bu kelimeyi, bir seyin nasil ortaya ciktigi hakkindaki anlaminin algisinin aciklamasi olarak kullanir. Bu baglamda, "y nin fenomeninin orijininin aciklamasi x dir demek, x bir y yapar" demektir.

 

Iste sizlere, yapilandirilmisligin yapi ve isleyisinin evrensel sembolleri olan x ve y nin dogal/fenomenal zihniyeti.

 

Halbuki bilim, fenomeni degil;onun fonksiyonunu, yani nasil davrandigini, hareket ettigini v.s. gozlemsel olarak ortaya koyar.

 

Iste bu Aristo'nun nedene yukledigi anlam, ayni zamanda felsefenin de temelini ve klasik bilimin de temelini teskil eder.

 

Yani "concept's existence" burada kavram ile ozdeslestirilmis varlik ve onun fenomenal olarak orijininin aciklamasi" soz konusudur.

 

Iste bir yerde neden, bu baglamda varligin arkasindaki "sorumlu" olani bulmanin teleolojisini tasir.

 

Teleolojinin ve nedensellik ilkelerinin klasik bilimde ve mekanik fizikte yer almasi da burdan gelir.

 

Bu tam da metafizik naturalizmin, her turlu fenomene fiziki temelde bir sorumluluk ve de kanun v.s. yuklemesidir.

 

Halbuki modern bilimde, kavram ya da fenomen degil "functioning of concept or phenomena" yani "kavram veya fenomenin, fonksiyonu" ve bunun gozlem ile ortaya konmasi, arkasinda hic bir "sorumlu neden ya da teleoloji aranmamasini" getirir.

 

Bu da yontemsel naturalizmdir.

 

Iste bir yerde nasil sorusunu ve yanitini, neden sorusu ve yanitindan farkli kilan da budur.

 

Cunku bilimin eger insanoglu eliyle bir amaci varsa ve olacaksa, bu sadece gozlemi algilanani bilmek ve bildirmek olmasi ve bunun icin de "gozlemi verenin arkasinda bir sorumlu ya da origininin aciklanmasi gereken dogal ya da fenomenal varlik nedeni ya da teleolojisi aramamalidir.

 

Cunku ne yazikki bugune kadar bu aramalar hep bir fizik otesi tanri bulmaya ve tanrilastirmaya yaramistir.

 

Halbuki bilimin bilimsel olarak sadece insanoglu algisina gelen tartismasiz gozlemi ya da teorisinin test edilebilirligini ve olgusal gecerliligi ortaya bilgi olarak koymasi ve bu bilginin sabitlenmemesi, dogmalasmamasi, kesinlesmemesi ve mutlaklasmamasi Adina da, yine gozlemsel yanlislanabilirligi baki kalmalidir.

 

Yoksa bilim hem sadece felsefenin bir araci haline gelir, hem de felsefe bilimde belirleyici olur.

 

Bilimde belirleyen bilimsel yontemdir ve ancak bunu temel alan bir felsefe bilimsel felsefe olabilir.

 

Aslinda bilim bilimsel olmanin onundeki tek engelin din temelli zihniyet oldugunun o kadar farkinda ve bilincindeki, tarihler boyu bilimi yontem ve fonksiyondan koparmak Adina her turlu kalibin icine sokanlar ve bu soktuklari kaliplarin mucadelesini verenler, hepsi kendi kaliplari temelinde bilimi dine bulamak isteyenlerdir.

 

Cunku bir tek din temelli zihniyet, herseyi bir kaliba sokar bunun felsefenin hangi dalinda olmasi hangi ideoloji ve inanci izmi icermesi onemli degildir.

 

Iste bilim ilerledikce ve gelistikce bu din kaliplarini tek tek yikmakta her donem de sirasi kendi kalibina gelen ile mucadele vermektedir.

 

Cunku bilimi sadece kendi dini kalibi icine sokanlarin istedigi tek sey vardir, herkesin kendi kaliplarina riayet etmesi ve etmeyenin otekilestirilmesi ve suclanmasi.

 

Iste zaten bilimin bilimselligi de burda ortaya cikar, bilim caga gore hangi din kalibinin kalibina karsi cikiyorsa, o donem onun kalibi ile mucadele eder.

 

Iste bu sekilde bilim degisir, yenilenir, gelisirken; her turlu kendi kalibinda farkli olanlar; biliminm gelismesi temelinde tutuculasir, gericilesir, hatta yobazlasarak bilimin karsisina gecerek, bilimi kendi kaliplarinda tutmaya calisirlar.

 

Cunku beyinleri serbest degildir, aldigi sorgulanmaz kaliplar ile doludur, degismezler, sabitler, sorgulanmazlarla doludur.

 

Tabi ki bilimin kaliplar ile olan mucadelesi kendi kaliplarina gelene kadar, kendilerini de bilii de bilimsel olarak kandirirlar, ne zaman bilimin gelismesi onlarin kaliplarini da bilimden distalamaya baslar, iste bilime veryansin etme sirasi onlara gelir.

 

O yuzden bilimsel bir zihin ve onun beyni ile birlikte bilim kaliplardan kurtularak ilerler ve degisir. Onlar ise kaliplarinin esiri olarak yasarlar ya da kaliplarinin farkina varir ve bilimsellige de egilimli ise, kaliplarini sorgularlar.

 

Sonucta bilime yon veren ve bilimi ortaya koyan insanogludur. Insanoglu ise her turlu kaliplar farki ile bir birinden farklilasir.

 

Bilim ise tek bir yol ve yon olarak tum insanoglunun kalipsiz ve tartismasiz yol gostericisidir.

 

Iste beyinlerde ya bu yolicin yasar ve iliski kurarlar, ya da kaliplardan biri olarak digger kaliplarla ve bilimdeki kendi kaliplarini koruma Adina mucadele ederler.

 

Bu yazilanlarin boyle oldugu insanoglu tarihinde orneklerle doludur. Bilim her zaman bu kaliplilarin can dusmani olmustur. Bilim ilerler ve can dusmani olan kaliplar degisir.

 

Bugun en basta dinin kendisinin bile, kendini bilimsel gosterme ve yerine gore "bilime uyma" cabasi da bundandir.

 

Cunku kimse bilimi karsisina alamaz. Sadece kendinin kendi kaliplari ile bilimsel oldugunu iddia eder.

 

Bilimin bugunku metodu ve nitelikleri bellidir ve bunlar basilica olarak; yontemsel, fonksiyonel, gozlemsel, olgusal, yanlislanabilirlik, test edilebilen soyutlar ve soyutlamalar (teori, tez, hipotez v.s.) ve bunlari pratige tasiyan matematiksel/mantiksal bilgi.

 

Bunun disinda kalan hic bir kalibin niteligi bugun bilimsel degildir. Oldugunu savunanlar, kendi kaliplarini bilime yamamaya calismaktan basksa bir sey yapmayanlardir.

 

Bilim bugun yukaridaki cerceve temelinde elinde olan digger nitelikleri de, bilimselligin disina dusmemek kaydi ile bilimsel bir soylem gerceklestirmek Adina, kullanir. Yalniz ne zaman bu kaliplarin nitelikleri bilimselligin disina cikar, onuy da hemen ortaya koyarlar.

 

O guzelim gozleme dayanan bilime tarihte truth temelli ilk akilciligi getiren filozoflarin bilime actigi yaralar hala bugun bile izlerini tasimaktadir. Cunku bu filozoflardan esinlenerek kendi kaliplarini yaratan bir suru ideoloji inanc ve izm turemistir. Bunlarin cogunun temeli ve kaliplari bu filozoflara dayanir. Yine bu filozoflarin takipcileridir, insanoglunu dunyayi ve bilimi karanlik caga sokan.

 

Insanoglunun bu cehennemden uyanisi ve cikisa gecisi, ronesans ile baslasa da, bilimsel uyanis oldukca yenidir.

 

Yenidir ama bilissel olarak bu kisa tarihte akil almaz bir yol almis ve bu aldigi yolu basta teknik olmak uzere tipta ve insanoglunun yasam ve iliskisini etkileyecek digger dallarda da gostermistir.

 

Bugun artik o truth temelli ilk filozoflarin getirdigi her turlu kalibi bilim, bilimsel olarak algilayacak ve sorgulayacak duzeyde bilissellik gelistirmistir.

 

Bilim o yuzden artik o sahte truthun pesinde kosmayi tamamen felsefeye birakmistir.

 

Bugun bilim bulmanin bilmenin ve bildirmenin pesindedir. Bunu da insanoglunun en basta tartismasiz yetilerinin yardimi ile yapmaktadir.

 

Felsefenin o eski suphe ve kesinlik girdabindan da bugun artik bilim kendini kurtarmistir. Tartismasiz gecerli kilar ve gozlem ile yanlislayabilir.

 

Fenomenin ne oldugunun felsefi tartismasi da artik bilimde yoktur. Cunku bilim bilir ki, insanoglunun yetisi sadece fenomeni algilamaya ve algiladigini tartismasiz ortaya koymaya yeterlidir.

 

O yuzden her turlu insanoglunun zihinsel yetilerini bilim, bir gozleme tasiyabilmek ya da en azindan mantiksal olarak bu gozlemin alinabilirliginin olasiliginin olmasini saglayabilmek Adina kullanir.

 

Bu arada henuz bir teorisinin gozleme tasinmasi somutlasmadan, o teoriyi yeni bir teori ile bilimsel olarak ta curutebilir.

 

Kisaca bilimi bilimsel yapan bunyesindeki her turlu akilci ve gozlem vermeyen kaliplardan kurtulma ve bunlari bilimin disina atma mucadelesidir.

 

Cunku bilimin kendi Alani yeteri kadar genistir ve firkin farkina varildikca da detaylanir ve genislemeye devam eder.

 

Iste o yuzden bilim kendi alanine ve sinirini belirlemek durumundadir ki; hem kendini bilimsel olarak gostermeye calisan kaliplardan farkini koruyabilsin, hem de alanine almadigi kaliplarin alanine girmesini onleyebilsin.

 

Iste bilim temelli felsefe de bunu saglamak icindir. Bilimin gelismesine degisimine gore kendini yeniler ve digger felsefi kaliplar gibi, bilime kendi kalibini sokmaya calismaz.

 

Evrensel-Insan - Yapılandırmacı Epistemoloji/Bilişsel Bilim/Qua Felsefesi/Serbest Düşünce/Devrimci Sorgulama/Zihinsel Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti

0 Yorum


Önerilen Yorumlar

Gösterilecek hiç bir yorum yok

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.