Çünkü Hep O Bana Yazıyor, Şimdi de Ben Ona Yazmak İstedim.
Yani Oruç Aruoba'ya;
Geçenlerde twitter üzerinden sohbet ettiğimiz bir arkadaş (ki ortak noktamız Oruç Aruoba olan) bana;
"Bu kitabı okumuş muydun?" diye sordu.
Okumaz mıyım, hem de en sevdiğim kitabı... "İLE"
Bu kitabı elime her aldığımda aklımda hep değişik imgeler oluşur, öyle imgeler ki bazen gözlerim bile dolar... Kitabı okurken oturduğum yer, beklediğim kişi, bir türlü geçmeyen zaman, sonra zaman geçer ve gelen... Sonra gelenle gittiğim...
Bu kitap, sanki benim yazdığım, sanki beni yazan gibi...
Cevap verdim: "İLE nin her sayfasına ayrı ayrı işkence etmişliğim vardır."
İşkence diye tabir ettim çünkü aslında ben hiç bir kitabı çizmem, sayfalarını kıvırmam, yaşanmışlıklarımı o kitaba yansıtmam, üzerini yazmam, notlar almam, okurum ve bırakırım... Ama İLE benim acılarımla, benim duygularımla kıvrılmış, çizilmiş, yıpranmış ve kırılmış bir kitap... Öyle ki ben ona pare pare içimi işlemişim.
Bunun üzerine arkadaş dedi ki bana; "Eğer o kitabı çizmeye kalkışırsam, altı çizgisiz hiçbir cümle kalmayacak diye korkuyorum, Kıyamıyorum bir de sanırım..."
***
Oysa kitabın başlarında "Not: Sana defter aldım" diyordu Oruç Aruoba...
21. sayfasında ise; "Geriye kalan boş sayfaları istersen sen doldur."
Ve ben de öyle yaptım.
1 Yorum
Önerilen Yorumlar