Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Yayamaz Kayımca's Blog

  • başlık
    17
  • yorum
    14
  • görüntü
    27.910

ağlamışlığın ve gözyaşının üstüne…


Yayamaz Kayımca

1.298 görüntü

Varlığın yokluğuna özdeş şimdi…

 

Yazıyorum birkaç dakika ağlamışlığın ve gözyaşının üstüne…

 

 

Sen bulanıklaşsan da ben çizdim bir kâlp içine iki bedeni…

 

Zamanın bilmem hangi köşesindeydik hatırlamıyorum. İşime gelmeyen buluşmalardan kaçmadım sen varsın diye… Çam diplerinde petunyaları kuruturken ellerimizde mayasız öperdim seni.. Özüm’süz …

 

 

Güzel kelimeler istiyordum senden … Ay ışıklarıyla yıkanmış okuyunca dokunduğun gözlerimin mızmızlaştığı …

 

 

Kulağımın arkasına fısıldanmış güzel kelimeler biriktirmiştim ben sana oysa… terk edip gitmeseydin ansızın; duyacaktın … Ben çırpınırken bir kaşık suyun derinliğinde boğulmamak için ama sen … yoktun..!

 

 

Yıllar geçti aradan.. ve farkında olmadan…

 

Adımlarım daha büyük daha hızlı ve daha sağlam…

 

Yokluğunda büyüttüğüm acılarımı her gün tazelemek zoruma gitmeye başladı. Ve hasretinin bitime uğraması gerekti. Eylüldü.. hüzün mevsimiydi.. nasıl unuturdum seni? Yaprakların salına salına karıştığı toprağı öpüyordum “Vatanım” diye değil! Sen dön diye…

 

 

-Köylü kız- büyüsü bozulduğunda ben öğretmen olmuştum.. Hani rüyalarımın en güzel sahnesinde seyrederken düşünüp de derinlere daldığım….

 

Hatırladın mı?

 

Saçlarım; senin bildiğin kadar sıradan değil artık..

 

Gözlerime durulmayı öğrettim..

 

Dudaklarıma kilit vurdum konuşmasın diye..

 

Yüreğimdeki seni her gece zindana attım bensizliğin acısını sensizliğin acısını çektiğim gibi çek diye! !

 

 

Gitme Sevgili!

 

Sokak aralarında yitirdiğim aklımı geri ver bana.. yüreğim yüreğinde.. Böyle kuru bir beden ne işe yarar sensiz.. Ya dünümü ver yada hakkımı! çok mu arzu ettiklerim?

 

Hayatının kısa film akropollerinde hiç mi karem yok? Senaryoda figüran olarak ölmek istemiyorum.. al beni de gözlerine…

 

 

Gözünle gördüğün her ¤¤¤¤iyonda bir sahtekârlık adıma yazılan mektupların ne albenisi var ki?

 

 

Evlendim…Soğuk duvarlarında hissedilmeyen kokunu sineye çektiğim günler aklıma geldi..

 

 

 

Evlendin…İkinci sayfa haber bültenlerinden öğrenmek istemezdim… Bilmek isterdim yerime koyduğun biblonu… Kim bilir hangi Can sırada bekliyordu Yanmak için… Farkında olmadan işlediğin günahın bedelini ödeyeceksin demiştim … Yüreğimi yüreğine koymuş olsaydın farkına varırdın süzülmemiş gerçeklerin… Arsız gönül kuşun konmuştu bir başka evin bir başka penceresine…Açar mıydı? …

 

 

Yıllar geçti aradan … farkında olmadan.

 

Cebimde kimsenin göremediği bir öfke saklı sevdiğim… Çıkardığımda dağ dayanmaz ki gönlün dayansın? Ben bensizliğin nedametini çekiyorsun… Hissediyorum bunu…Ne ektin ki biçesin?

 

 

 

Beni arıyorsan;

 

Yokum! !

 

Sisle çevirdiğin bu evren seninde değil! !

 

Zaman hızla akıp gidiyor..

 

Yıllar sonra bugün bakıp da halime gülmeyeceğim… Gözlerime durulmayı öğrettim…

 

Dudaklarım dudaklarında güneşe selam çakmayacak artık..

 

Erkekçe namusluca çekip gideceğim gözlerinin önünden;

 

Arkasına bile bakmadan…

 

 

Dur! !

 

Yaklaşma…

 

Yollarına toz olduğum sevgili! !

 

Dudak büktüğüm gidişine…

 

Yüz eskittiğim zamanla..

 

Ey Yüreğimi yüreğine bir kez olsun konuk edemediğim sevgili! ! !

 

Dokunma ellerime..

 

O eller ki okul kaçışlarının heyecanıyla atan kâlpleri bir bedene dolduran; sonra Tek can ile kenetlenip kaderin vahametini inadıyla kıran eller…

 

 

Git..

 

 

 

Varlığın yokluğuna özdeş şimdi…

 

Yazıyorum birkaç dakika ağlamışlığın ve gözyaşının üstüne…

0 Yorum


Önerilen Yorumlar

Gösterilecek hiç bir yorum yok

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.