Zıplanacak içerik
  • Üye Ol
  • başlık
    16
  • yorum
    40
  • görüntü
    20.087

Gölgeler aleminden aydınlığa çalınan bir parça..."Ve vardır her vahşi çiçekte gurur."


mavi olmayan gökyüzü

1.081 görüntü

“Sağın temsilcileri için entellektüel,ya karışıklık çıkarmaktan hoşlanan,huysuz,hırçın,ukala bir “deklase”;vekalatnamesi olmayan bir avukat;şarkı söyleyeceğine bildiriler imzalayan bir ağustos böceği;yahut da heyecansız,suya sabuna dokunmayan bir bilgi uzmanıdır.Sol,aydına bazen dost,bazan düşman.Daha doğrusu entelektüel,kendilerinden olmak şartıyla alkışlanmağa layıktır.Sağ entellektüel,bir çoban köpeğidir.Esasen entellektüelin sağı olmaz.Entellektüel yükselen bir sınıfın şuurudur,yani bir devrimcidir.Ayırıcı vasfı;Tenkit…(Meriç Cemil,Mağaradakiler)"

 

Cemil Meriç, sağ ve sol görüşe göre entelektüel olmayı bu muhteşem cümlelerle özetlerken; herkesin entelektüel olduğu bir yerde(!);

 

Entelektüel nedir,kimlere entelektüel denir,aydın olmak entelektüel olmak mıdır,entelektüel yaşadığı toplumun siyasi,sosyal,ekonomi yapısında nerede yer alır…?

 

diye soran bir Bilge düşünün!

 

(Bilge bilir soru sormanın ağırlığını.Bilir cevap veren herkesin entelektüel olmadığını.Bildikleri,diğer bilenler(!)ile anlamsızlaşırken,Bilge seçer bu defa susmayı.)

 

“Devasa bir imparatorluk.Herkes bilir,herkes konuşur…Bilge,elinde en büyük hazinesi olan düşünceleri.Daima susar,her eylemde kendini yargılar…Herkesin bildiği,herkesin konuştuğu bu devasa imparatorlukta susmak kimin haddine!Susan bilge suçludur,yargıç bilgeyi suçlayan.Ve karar;Bilge cezalandırılacaktır!Daraağacı kurulur,mahşer gününün kalabalığı toplanır.Bilge ağır adımlarla yürür,arkasına bakmadan ipi boynundan geçiririr.Gökyüzüne bakar.İnfaz gerçekleşir…

 

Artık bilge yoktur.Susan da olmayacaktır.Herkes bilmeye,herkes konuşmaya devam eder… ! “

 

Ve devam ediyor Cemil Meriç;

 

“İnsanlık aynı sefil putlara tapan bir şaşkınlıklar kafilesi. Hakikatte mağaranın içi de dışı da bir.150 yıldır bir gölgeler aleminde yaşıyoruz.Kitap,kendi insanından kopan aydının trajedisi.Amacı yer altı mağarasına bir parça aydınlık getirmek…(Meriç Cemil,Mağaradakiler)

 

Ne kadar da büyük bir trajedi.Gölgeler aleminde yaşayan bizler,gölgelere bir parça aydınlık getirmek için çırpınıyoruz.Önce entelektüel’in özünü boşaltıyor,sonra onu kendi bakışımızla dolduruyoruz.Ve biz çok bilenler,bizim dışımızda ki tüm bilgilerin infazını beynimizde acımasızca gerçekleştiriyoruz…Bilge susuyor,biz çok bilen oluyoruz yine.

 

...

 

neyi yazacaktım,neyi yazdım...

 

Size "Sezai Karakoç" diyecektim.Geç de olsa tanımaktan büyük onur duyduğum bir entelektüeli sizinle paylaşacaktım.

 

Lise yıllarında iken arkadaşım aracılığıyla;

 

"...

 

Zambaklar en ıssız yerlerde açar,

Ve vardır her vahşi çiçekte gurur.

Bir mumun ardında bekleyen rüzgar,

Işıksız ruhumu sallar da durur,

Zambaklar en ıssız yerlerde açar.

 

..." mısralarını hafızama işlediğim Mona Riza'dan ibaret saydığım Karakoç'un aynı zamanda bir düşünce adamı olduğunu üniversitenin ilk yılında ancak öğrenebilmiştim.

 

İnsanlığın Dirilişi diyordu,dirilişi İslam'da arıyordu.Kendisinden değil de,başkalarından öğrendiğim düşünceleri o zaman kendini solcu olarak tanımlayan bana "gereksiz ve yanlış" geliyordu.

 

Aslında çok basitti tepkimin adı.Cemil Meriç özetlemişti bunu;bir solcu için entelektüel" diyerek.

 

Tanımdan,sadece ideolojilerle "işe yaramaz" kalıba oturttuğum bu düşünce adamının,sadece bilmediğini aynı zamanda üretebildiğini,kendi yazdıklarında görünce döndüm bir daha kendime.

 

Evet,entelektüel olmak sağcı yada solcu olmak değildi.Sadece yazıp çizmek,tepki göstermek de değil.Aynı zamanda üretmekti,üretirken duvarları aşmaktı.

 

Karakoç,bunu başarmıştı.

 

Örneğin,kendi "ideal devletini" bize sunarken,bizim varlığımızı da o devlette olması gereken yere koymuştu.

 

Sorunlara çözümler getirirken,yerelden uzaklaşmış,evrensele uzanabilmişti.

 

...

 

Kendini aydınlanmış olarak niteleyen entelektüellerin çıkmazlarını,kendi içinde ki çelişkilerini çok net ifadelerle bize anlatan Cemil Meriç ile "gölgeler alemine aydınlık çalmaya çalışan şaşkın insanlığı" bir daha,bir daha okurken...nedense Sezai Karakoç'un yazdıklarına dönüyordu tüm düşüncelerim.

 

...

 

Herkesin bildiği,herkesin konuştuğu güzelim ülkem de Bilge'ler susuyor,susturuluyor hala.Bizler daraağacında sallanan düşüncelere şahit olduk çoğu zaman.Bilgi anlatamadıklarıyla sustu,suskunluğuyla yargılandı.

 

Düşüncenin kendisi değil,tarafı olmaya çalışan bizler,bunun bedelini hep kaybederek ödedik.Herşey bildik,herşeyi konuştuk;oysa yazılanlar,çizilenler,alanlarda alkış alanlar nefretin tohumuydu,anlayışın değil.

 

...

 

Velhasıl...

 

Düşüncenin,geçmişle özetlendiği ülkemde;

 

"Çarpık,güdük ve yerine oturmamış düşüncemizin kurşun kalemle çizilmiş bir taslağı" olan, sözüm ona entelektüellerin bakışı bir yana,geniş bilgi birikimine rağmen kendisini sorgulayan Cemil Meriç'in aydın bakışına sığınırak,sizinle paylaştığım Sezai Karakoç'un bakışında ki "aydınlığı" sorularınızla bulmanızı diliyorum.

 

Sevgiler.

 

 

Belirtmekte yarar görüyorum;Cemil Meriç "entellektüel" derken,TDK bunu bir yazım hatası olarak kabul edip,"entelektüel" yazım şeklini benimsemiştir.Bence de olması gereken "entellektüel"dir,ancak TDK'ya riayet etmenin gerekliliğinden ben de "entelektüel" diye yazdım.

 

 

 

2 Yorum


Önerilen Yorumlar

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.