GÖNÜL
GÖNÜL
Kırıldı gönül, ağlıyor desem değil
Ardından bakar gibi solan son bir kaç yaprağa
Saplanıp kalmış sanki, kurumuş bir karış toprağa
İhtiyacı yokmuş gibi, ne dosta ne de bir ortağa
Niçin isyan etmekten uzak, böylesine yalnızlığa
Solsa da zor yeşerttiği yaprakları
İnat ediyor, yeni yeni filizler açıyor
Şaşırtıyor, sanki gülücükler saçıyor
Saklayamıyor, belli, ta derinde bir yerler acıyor
Anladım, sevilmekten değil ama, sevmekten kaçıyor
Haksız sayılmaz aslında, anlamak zor değil
Biliriz, dayanmak kolay değil, ayrılığa, hicrana
Aldığı yaralar ne akla sığıyor ne vicdana
Ondandır, kaçtığı yer ne kuyuya benzer ne zindana
Ama açılsa bile kapısı, el sürdürmüyor rindâna
Güç olmasa gerek onu oradan çıkartmak
Mesela bir taht üzerinde sevgiyi önüne sermek
Belki geçirilecek bir ömür için bir söz vermek
Evet, taşındığı beden neticede bir erkek
Ama neden hala bu kadar narin, bu kadar ürkek
Biliyorum ki, tatlı dil ona yetmeyecek
Görmek isteyecek sevgiyi, derinden ve en safını
Duymayacak asla, onu incitecek tek bir lafını
İşte o zaman kırılacak mührü, açacaksın zarfını
Kalmayacaktır aştığı, değil tepeler, dağların bile 'Kaf'ını
yam_yam 12.08.2008
2 Yorum
Önerilen Yorumlar