Herşey Sen...
Vapur düdükleri öterken iskelede
birkaç hafta sonraki gelişimizi düşünüp
martılara simit almalıyız derken,
Beyoğlu'nda dolaşırken kendimi sakınırken üstüme yürüyen
kalabalıktan ,
Üstüne Nevizade'de yudumlarken şarabı bir kadeh yeter derken,
beş dakika ortadan kaybolup aradaki sevdiğimiz eski pasajlarda
seni gülümsetecek bişeyler ararken,
kocaman atlı bronz saati alamadım diye hayıflanırken,
sonrasında taşıyamazdım ki diye kendimi haklı çıkarmaya çalışırken ,
gecenin
Uzun zamandır forumdan kopuğum... Yoğun bir dönemdi her anlamda...
29 Mayıs doğumgünümdü.. ve 34 yıllık ömrümde belki de engüzeliydi...
Sabah çiçekler odamı doldurdu.. buna alışıktım ) ama bir de Uygar'dan kocamannn bir kartal heykeli geldi.. kendisi hastalık derecesinde Fener'li olduğundan şaşırmadım değil...masama çiçeklerin arasına koydum bu hafta çiçekler en çok ona yakışır diyerekten..
Sonra öğle yemeğine Pınar beni büroya çağırdı meğer süpriz parti varmış ) bi sürü şaklaban
‘’Hoş geldin ‘’ dedin ve girdin hayatıma..
Birinin bana bukadar hoş gelebileceğini ummadığım biranda…
İyi ki geldim, iyi ki geldin…
‘’Siz gelmezseniz ben de gelmem ‘’ demiştin Bolu’ya…
O uzun ve beyaz yolculuk benim geleceğimmiş meğer…
Daha üç gün önce tanımadığım biriyken ‘Bir daha Bolu tabelasını gördüğüm yerde sana evlenme teklifi
edeceğim ’’dedin… 14 Şubat’ta teklifin geldi ve bir aya kalmadan karın oldum..
Tostoy ‘’ Aşkla kutsanmış evlilik gerçek evliliktir ‘
HANİ
Tunada Abdest Alacaktık
Çin Seddinde Kılacaktık Namazımızı
Eski Bir Türkmen Çadırından Uğurlayacaktık
Fakir Soframızdaki Zamanı
Sonra Bir Çamçak Kımızcasına
Doyasıya Yudumluyacaktık Gün Batımını
Altaylarda Toplanıp Bir Güz Gününde
Sesimizi Dinliyecektik Viyana Kapılarında
Hani Güneş Batmıyacaktı..
Tuğumuz Olacaktı,Gök Çadırımız
Dağlar Yürüyecekti Ardımızdan Seferlere
Romada Yapacaktık Son Düğünümüzü
Kerkük Öyle Boynu Bükük Durmuyacaktı
Tanrı Dağları Sessiz…
AŞK
Aşk hem kendinle hem de karşındakiyle didik didik savaşmaktır…
Dingin, sakin, barışçıl, uyumlu bir akış değil aşk, hani şu "karşılıklı sevgi ve saygı temeli"nde.
Tam tersine yıkıcı aşkın kimyası, yaratmaktan ziyade yok etmeye, alan açmaktan ziyade işgâl ve ilhak etmeye
yönelik, kimsenin muzaffer olmadığı bir savaş meydanı.
Yani sadece ötekiyle değil, kendinle de didik didik savaşmak demek aşk.
Aşk bu yüzden tekin olamaz. Ve tıpkı delilik gibi, o da yaptıkların