Artık hiçbir şey aynı değil! Günbegün değişiyor her şey hayatımda... Aynadaki aksim değişiyor, acıyla beslenip derinleşiyor yüzümdeki çizgiler... Yaz bile bir başka bu yıl... Sanki hüznümü yüzüme haykırırcasına sağanak sağanak yağıyor yağmur. Sanki bana nispet yaparcasına, ben ağlayamadıkça bulutlar ağlıyor ikide bir.
Uzandığım yerden dışarıyı görebiliyorum... Her yer gri ve puslu. Pencereye çarpan damlalar, beynime çarpan kelimeler gibi dövüyor camı. Bugün semt pazarındaki pazarcıların hali
Geçenlerde havaalanında birlikte son anlarında bir anne ile kızının konuşmasına kulak misafiri oldum. Uçağın kalkacağı anons edilmişti. Güvenlik kapısının yanında dururken, kucaklaştılar ve anne şöyle söyledi “Seni seviyorum ve sana yeteri kadarını diliyorum”.
Kız yanıtladı, “Anne, birlikte yaşamımız yeterli olandan çok daha fazlasıydı. Her zaman ihtiyaç duyduğum senin sevgindir. Sana da yeteri kadarını dilerim, Anne”. Birbirlerini öptüler ve kız ayrıldı.
Anne benim oturmakta olduğum pen
KUŞ KADIN
Bazen, günlük yaşantımda, sanki hiçbir yere ait değilmiş gibi görünen, fakat çok yetenekli ve zarafet dolu oldukları için hayatıma giren insanlarla karşılaşırım. Birkaç ay önce, Los Angeles ‘da çevre mahallelerde küçük bir yürüyüşe çıkmışken, sahip olduğu azimle beni derinden etkileyen bir kadınla karşılaştım.
Çok yaşlı, ufak tefek bir kadındı, önümde yürüyor ve bir pazar arabasını itiyordu. Onun yıpranmış, rengi atmış, kırmızı paltosuna bakarak evsiz insanlardan biri olduğunu
Kutlu olsun doğum günün, kötülükler uzak olsun
Mutlu ol ömrünce, üzülmeler sana yasak olsun
Kalbin kırılmasında, üzerinde kir pasak olsun
Sen üzülme sakın, üzülmelerim sana feda olsun
İyi ki doğdun, iyi ki vermiş yaradan seni bizlere
Yıldırım gibi çaktın, güneş gibi açtın üstümüze
Söz oldun, mani oldun, saz oldun bestemize
Kutlu olsun doğum günün,nice mutlu senelere
Manitamız MELİKE...
Müziğin büyüsüne kendimi kaptırmış peşi sıra yürüyordum.
O yürüyordu, ben yürüyordum,
O duruyordu, ben duruyordum,
Dinliyordum, yürüyordum.
Damla damla akıyordu kederim iliklerimden...
Sonra,
Takıldım, sendeledim.
Sustu müzik...
Bıraktı akordiyonu,
Tuttu kolumdan.
"Durma" dedim "çall... lütfennn"
"Hep çal"
Güldü...
Tanıdım ben bu gülüşü önceki rüyalarımdan.
"Peki" dedi "ama sen saçlarına iyi bak"
"Yolma saçlarını hüznünle"
"Tamam" dedim...
Hadi neşeli birşeyler çal öyleyse,
Minik, sinsi mikrop ordusu taarruza geçti... Bedenimin dört bir tarafını kuşatmış durumdalar. Beynimin kırılma anını bekliyorlarmış demek ki... Her şeyin devre dışı kaldığı, bütün ezberlerin bozulma anını. Mezar hırsızları, afet talancıları gibi hücuma hazır bekliyorlarmış... Tüm gücümle karşı koymaya çalışıyorum, ama nafile... Sistemim çöktü, verilere ulaşamıyorum.
Hasta bedenime sadece anne şefkatinin iyi geleceğini düşünerek, kucağımda 11 aylık kızımla iki saatlik yazlık evin yolunu tuttu
Alp şu anda kendini "ben kabadayıyım" diye tanımlasa da ben sorduğu sorulardan onun bir filozof olacağını düşünüyorum...
7 yaşımda belki anneme; Allah'ın kaşı gözü var mı diye sormuşumdur ama şöyle bir soru ile anneme koştuğumu hiç hatırlamıyorum:
-"Allahın eğer bir rengi varsa o hangi renktir acaba anne? (resim yapmayı çok sevdiği için, renklerle çok haşır neşir olduğu için belkide böyle bir soru aklına geldi )
Şaşırmıyorum artık... Bu sabahta şaşırmadım...
-"Anne günler ne kad
Dün Pia'yı kaybettik.Hayata tutunabilmesi için ona yetemedim.Onun kendi annesine ihtiyacı vardı çünkü.Oğlum dün ilk kez ölümle yüzleşti.Ölümle ilgili beni çok zora sokan sorular soruyordu.Çok üzüleceğini bildiğim halde ondan saklamamaya karar verdim.Cocuklarımı pembe yalanlarla büyütmek istemiyorum, hayatın getirdiği herşeyi olgunlukla karşılamayı öğrensinler istiyorum.Yaren, Alp ve ben birbirimize sarılıp ağladıktan sonra Pia'yı bahçaye indirdik.Ben ufak bir çukur kazdım,Piayı koyup kapadık.Alp
Nefeslerimizi tutmuş annemin sonuçlarını bekliyoruz hala, heralde doktorlar kurulu cuma günü toplandıktan sonra net birşeyler öğrenebileceğiz.
Dün şu karanlık günlerimi bir nebze olsun aydınlatan beni ve çocukları güldüren,hayatımıza biran da hareket katan bir bebeğim oldu...Evet o bir bebek, henüz üç günlük ve dün geceden beri sanırım ben onunda artık annesiyim, elime aldığımda ciyak ciyak bağırmayı kestiğine göre galiba o da beni annesi olarak kabul etti.
Okuldan dönüşümüzde tam sokağı
Zehra teyze...62 yaşında...İlk gördüğümde annemden en az 10 yaş büyük olduğunu düşünmüştüm, oysa yaşıtmışlar...
Zehra teyze Aydın'lı, doktor'a gelmekte çok gecikmiş ,çünkü tarladan mahsülü kaldırması gerekiyormuş, mahsülü toplamış öyle gelmiş.Nasıl cabbar bir kadın anlatamam.Sadece 4 gün olmuş ameliyat olalı, fıldır fıldır geziniyor koridorlarda...Komşu odalara ziyarete gidiyor, diğer hasta kadınlara terapi yapıyor.Bugün kızı dikişlerine aldırış etmeden bir hastayı yatağından kaldırmaya uğra
Bu gece bir dileğim var...Sabah gözümü açtıp, pencereden baktığımda ışıl ışıl bir güneşle karşılaşayım.Yarın sahilde uzun uzun yürümek istiyorum.Geçenlerde hava tam da istediğim gibiydi, sahilden yürüye yürüye annemlere gittim.Ama banklarda oturup etrafıma bakınmaktan yarım saatte yürüdüğüm yol bir saat sürmüş.Oturup martıları,karşıya gidip gelen vapurları izlemek,mis gibi deniz kokusunu ciğerlerime doldurmak,o güzel havayı iliklerimde hissedip kendimi ödüllendirmek istedim.Önümden arkamdan geçe
Ne demiş Yahya Kemal;
"Yürü hür maviligin bittigi son hadde kadar, insan bu alemde hayal ettigi müddetce yasar"
Gerçekliğinizden kopmadıkça, hayallerin esiri olmadıkça,onlara yapışıp kalmadıkça yani iplerini elinizde tuttuğunuz müddetçe güzeldir hayal kurmak...Çoğu zaman hedefler belirlemenize yardımcı olur,en güzel tarafı da sınırları yoktur,beyninizin götürebildiği yere kadar gidersiniz...
Hele çocukluk hayalleri; ben çok bilirim çikolata denizin de yüzdüğümü... Yanardağlardan lav
Bugün öyle güzel bir gündü ki yazasım geldi...Zaten tik'im de var benim,blogum biraz aşağılara düştümü karıncalanma başlıyor bende...
"Bahar geliyor galiba" dedim bugün,ışıl ışıl bir güneş,mis gibi bir hava,Alp'i okula bıraktıktan sonra,şöyleee havayı içime çeke çeke epey bir yürüdüm...Dönüp geldikten sonra atladım arabaya uzakça bir alıveriş merkezine gittim...Önce marketine girdim...Aman yarabbim o da nesiii...Bir liralı günler başlamamış mı...Yaşasınnn diyemedim.! "Didem kendine hakim olm
Budi Gölü üzerinde kuğu avlıyorlardı. Hem de gaddarcasına. Kayıklarla gizli gizli yaklaşıyor, sonra birden son hızla küreğe asılıyorlardı. Kuğular tıpkı albatroslar gibi, uçuş durumuna kolayca geçemezler; önce, su yüzeyinde kaya kaya uçmak zorundadırlar. Uçuşun başlangıcında koca kanatlarını çok zor kaldırabilirler. Böylece hemen yakalanır ve kalın sopalarla da işleri oracıkta bitirilir.
Bana öyle bir kuğu getirdiler ki, canlıdan çok ölüye benziyordu. Dünyada eşi bulunmayan bu kuş türü
Geçtiğimiz hafta perşembe günü,teyzem neredeyse yaka-paça doktora götürdü beni...Sebep karnımın şişmesi... artık giydiğim bol kıyafetlerle bile karnımı saklamayı başaramamış olacağım ki,beni epeydir görmeyen bir arkadaşıma sokakta rastgeldiğim de;arkadaşım karnımı işaret ederek,"aaaa"diye bağırdı..."yok yok sandığın gibi değil,daha neler artık bu yaştan sonraaaa" diyerek itiraz ettim tabi...
Sorunum hazımsızlık ve aşırı şişkinlikten öte birşey değil ama,teyzem tutundu da tutundu,bi ilaç verir k
Huzursuz bacak sendromu oldum yine...Ne fena bişeydir bilirmisiniz...Genellikle uyuyamadığınızda çıkar ortaya,bacaklarınızı canınız çıkana kadar koşturma hissi oluşur...Sanki o zaman geçecek sanırsınız...Koridorda çok volta atmışlığım var bu yüzden... Hayır koşu bandıda yok ki,çıkıp koşayım...
Madem uyuyamıyorum bir işe yarasın dimi...Arkadaşım anlattı geçenlerde,onun bir arkadaşının başından geçmiş gerçek bir olay...
Kahramanlarımız nişanlı...Bi dakka ben birer isim takayım onlara...Ola
Annemlerin yatak odasında,gardolabın önünde yerde birşeyler yapıyordum...Aniden elinde elbise askısına asılı tişörtü sallayarak girdi içeri...
-"Bu tişörtü asacak temiz bir yer bulmalıyım"
Şaşkınlıktan donakaldım...Şaşırmıştım çünkü ilk kez yüzünü görüyordum...
-"Yandaki küçük odaya asalım onu"
-"Yok yok daha temiz bir yer olmalı"
Dikkatimi ilk dişleri çekmişti,çarpık yada üstüste binmiş dişleri vardı,ama öyle güzel gülüyordu ki bana dişleri bir kusur olarak görünmedi...
Yenilgi
Yenilgi, yenilgim, yalnızlığım ve kimsesizliğim.
Binlerce yengiden de bana değerli olan sen!
Dünyadaki tüm parlak başarılardan
sensin yüreğime yakın olanı!
Yenilgi, yenilgim, baskaldırım
ve de benim kendimle tanışmam.
Sayendedir ki, hala ben ayağı yere basan
ve solmuş defneler peşinde koşmayan
biri olduğumun bilincindeyim;
ve sende, yalnızlığımı buldum
ve de herkesten uzak,
ve de gururlu olmayı.
Yenilgi, yenilgim, benim parlak kılıcım
ve de kalkanım.
Yaşlandığıma sinirlenmiyorumda,zamanın böyle hızlı akmasına ve ömrümün tükeniyor olduğuna üzülüyorum her geçen yıl...Kucağımda bir pamuk yığını gibi uyurken ne zaman boyumu geçtin hiç anlamadım...
Bana ne kadar iyi bir anne olduğumu söyleselerde ben kabul etmiyorum öyle olduğumu...Özellikle seni,gelgitlerimin,iç hesaplaşmalarımın içinde büyüttüm,kimbilir o küçücük kalbinde bilmeden, istemeden ne yaralar açtım...Beni affet, inanki bende çok isterdim,hayallerini,ah-ah vah-vahlarını rafa kaldır
Eskiden annemin yüklüğümüzdeki büyük sandığı açtığı günler benim için şölen havasında geçerdi...Annem yazlıklarla kışlıkların yerlerini değiştirirken ben sandığı eşeler, altlardan hiç çıkmayanları ortaya çıkarırdım...O çıkardıklarımda genellikle artık annemin sığamadığı ama birilerine vermeye kıyamadığı kıyafetleri olurdu...
-"aaa bu bluzda güzelmiş bak, bu benim üzerime ne zaman olur ki,ay bi dakka şunu bir deneyeyim ben"
-"dur kızım durrr elleme eşeleme artık, bak bana daha çok iş çıka
http://www.youtube.c...h?v=mGSiXf0zxJE
Bu ara ölümü fazlaca düşündüm galiba...Zaten her yıl bu ay da boynum bükülür benim...11 yıl önce babaannem ve dedemi bu ayda dört gün ara ile kaybettim...Onları koca yıl hala evlerindeymiş gibi düşler teselli ederim kendimi,bu düşünce özlemimi biraz olsun hafifletir...Ama bu ay geldimi gerçek, bir şamar gibi şaklar suratıma...
Ölümü fazlaca düşünmemin bir sebebi de, ben ve oğlumun birkaç hafta önce ciddi bir kazadan şans eseri kurtulmuş olmamız,b
Annem dedi ki;
-"Eee kolay değil anne olmak"
-"Evet" dedim kolay değil.."Hele ki bu zamanda"
-Kızım bilgisayarı bırakıp dersini yaparmısın...Seni kontrol etmeme gerek yok değil mi? Girdiğin sitelere dikkat ediyor musun?
-Bırak o cep telefonunu artık elinden,zararlı olduğunu bilmiyormusun!
-Oğlum,kızım okulda arkadaşlarınızı öpmeyin,ellerinizi sık sık yıkayın,domuz gribini unutmayın!
-Alp güvercinlere fazla yaklaşma, tamam onlara yem veriyoruz ama kuş gribi de var k
Hani bazen
Elektrikler kesiliverir aniden...
Bir ateş ve bir muma ulaşmak için
Karanlığa rağmen emin adımlarla ilerlersin...
Sağa sola çarpmadan,takılıp düşmeden
Kör karanlığa rağmen ulaşırsın ateşe ve muma...
Çünkü etrafında neler olduğunu bilirsin ezbere...
Bazen de
Kör olursun aydınlıkta...
Bildiğin bütün ezberleri unutmuşsundur...
Önünde ki eşyalara bile takılıp düşersin...
Pencerenden göz kırpan güneş bile güler haline...
Ve o zaman;
Bakınırsın etrafına
Bir değnek ararsın
Bugün bize tuttuğun ışığın karartılmak istendiği bir ortamda olmanın üzüntüsü ve utancı ile;
SAYGI SEVGİ VE ÖZLEM İLE ANIYORUM SENİ...
BÜTÜN KALBİMLE ;
Ey Atam!
Türk gençliği olarak, varlığımızın en değerli parçası olan, bağımsızlığın, cumhuriyetin ve devrimlerinin yılmaz bekçileriyiz. Bu karar, onurlu ve ilkeli irademizin göstergesidir.
Bizi hiçbir kuvvet yolumuzdan döndüremeyecektir. Bizler, bütün gücümüzü senin emanetlerinden, ulusal tarihimizden ve ruh