Yazamıyorum uzun bir süredir, her gece içimde birşeyler birikiyordu. Kılıf uydurmayı denedim içimdekilere ama çok dar geldi kelimelerim, üzerine oturmadı içimde birikenlere.Evet hepimizin içinde birşeyler birikiyordu yaşadığımız heran da.Hayata dair herşeyi biriktiriyorduk içimizde...
Belki yine yazamazdım kelimelerle süslemezdim içimdekileri, ama çok eski değil sadece birkaç gün önceki son damlalar taşırdı içimdekileri.Öfke miydi,kırgınlık mıydı, neydi bu içimdekiler...
Ben ilkokuldayke
İçimdeki karmaşıklığı en güzel simgeleyen mevsimdi sonbahar. Birbirimize ne kadar da çok benziyorduk onunla.
Kışı bekleyen bulutlar, bulutların ardından yaprakları peşinden sürükleyen bir rüzgâr… Kışı bekleyen bulutlara ve
sürükleyici rüzgâra meydan okuyan bir güneş. Ve ansızın güneşin yenilgisini dile getiren bir yağmur…
Bu sabah yine rüzgâra yenik düşmüştü güneş. İzin vermiyordu bulutlar, yer yoktu adeta güneşe. Güçsüz yaprakları
dallarından koparıp alıp götürüyordu. Rüzgâr
Bugün içimde sebebi bilmediğim ya da belki bilmezden geldiğim bir kızgınlık ve bu kızgınlıkla inatlıkla çelişen bir duygusallık vardı. Gün içerisinde oyaladım kendimi, içimde bu birbirleriyle çelişen duyguları görmezden geldim. Gün bitiminde gece olduğunda anladım ki, artık baş başa kalmıştım kendimle. Kaçabilecek bir yer, beni sürükleyecek bir şey kalmamıştı ki elimde. Ve anladım ki insan en çok gece yüzleşiyor kendisiyle. Sonra cevap bulmak istedim içimdekilere. Düşündükçe duygusallığım dışa v
Geçen hafta Hakkariye'ye gitmiştim. Şimdi bir evin bir kızını nasıl gönderdiler diye bir soru olabilir.Tabi çok kolay olmadı ama annem arkadaşlarımı tanıyordu beni ne kadar sevdiklerini gördü ve biraz korkarak tamam dedi gidebilirsin, ama tabi gittiğimin ikinici günü yeşooo gelsen yaa artık ben korkuyorum demeye başladı. Gittiğimde ilk fark ettiğim bu şehirde trafik ışıklarının olmamasıydı, caddelerin hiçbirinde yoktu .Ya dedim nasıl oluyor. Trafik yoğun değil ki; kırmızı ışık yansa neden bekl
TSUNAMI
HATIRLIYORUNUZ BU KELİMEYİ DEĞİL Mİ?
BIR ZAMANLAR ÇOK MODA İDİ.
HER DEPREMDE TSUNMAI KAÇINILMAZ KONU IDI..DEPREM VE TSUNAMI AYRILMAZ IKILI BILE OLDULAR BİR ARA
HADI HAYATLARIMIZA UYGULALAYALIM BUNU....
SAKİNDİR YAŞANTIMIZ... GÜNLÜK UĞRAŞLAR İÇİNDEYİZ SIRADAN...
YAŞAMIMIZDA BİR DEPREM VE TSUNAMI OLABİLİRMİ?
KESİNLİKLE BİRİNİZ YAŞAMIŞSINIDIR BUNUN DA ADI KONMAMIŞTIR...........
HANGİ KONUMDA OLURSANIZ OLUN...ADINIZ NE OLURSA OLSUN...NE KADAR BEN ZORUMDA DES
Hayatlarında sürekli dört mevsim yaşayan insanlar vardır. Güneş sıcacık kavururken ansızın fırtına çıkabilir.Yada buz gibi ayaz üşütürken yüreklerini birden sımsıcak güneş ısıtabilir beklenmedik biranda. Sanırım benim hayatımda böyle; dört mevsimin heran görülebildiği bir hayat... Şimşekler çakarken bir umutla güneşi bekleyen bir hayat...
Hafta sonu güneş tüm pırıltısıyla ısıtmıştı bedenimi.Gökyüzünde yer yoktu belki güneşe ama benim içimi ısıtıyordu. Kayak yarışları vardı Erciyes'te yen
Bugün farklı başlamak istedim güne, herzamanki kahvem ve gazetem yerine eskis gibi çizgi filmleri izlemeyi tercih
ettim. Zaten diger kanalların birçogunu izlemek gibi bir hata yaparsanız tüm pskilojiniz alt üst oluyor.Hergün aynı;
tecavüzler, çocukların cinsel istismara ugraması, kacırılması, öldürülmesi...
Fedric adında daha önce izlemediğim bir çizgi filme kaptırdım kendim. Yaa nasıl güzel yapılmıştı. Tabi benim favorim
Beverly Hills en sevdiğim çizgi filmdi. Sabah izlediği
Küçük bir bedenin kocaman bir ruha yataklık ettiğini duymuştum. Acaba diyorum benim bedenim küçücük olmadıgı için mi ruhum dar geliyordu, acaba zayıflayınca ruhumda mı rahatlayacaktı. Ya ne ters bir orantıydı böyle bu. Tam tersi olması gerekmiyor muydu? Ruhum nasıl daracık bir bedende rahat olabilirdi, nasıl sıgabilirdi ki İnsanın kendisiyle dalga geçmesi de ayrı bir güzel bee.
Boşluğa düşmüştü ruhum bedenimde. Çıkmaz sokaklara girmiş ve her geri dönüşlerde biraz daha yorulmuştu. Sonunda
Düşünüyorum da benim hayatımda çok özel kadınlar var; varlıklarıyla hayatımı güzelleştiren kadınlar... Ama
bu özel kadınlar içinde elbette annem ve anneannemin yeri çok özel benim için. Bugün üçümüzde evdeydik ve onların
kendi aralarındaki kavgalarını izlemek benim için büyük bir zevkti. Aslında o çekişmelerde benim için özel mesajlar
vardı belki zevkli yanı bu yüzdendi kimbilir...
Bugün ikisi birden mutfakta yemek yapmaya kalkışınca, mutfak ikisine dar geldi.A
muhasebe kadar gereksiz bir ders görmedim .hayır yani ne gerek var harcama yapılmış giden gitmiş onu kaydetsen ne olur kaydetmesen ne olur yani yapılan harcama geri gelecek yani kayıt yapınca. bir de bu kayıtların çeşitleri var öyle sen istediğin gibi kenarını köşesini süsleyip yapamazsın bu kayıtları. bir 7/a sı var bu işin bir de 7/b si ikisinden birini seçiyorsun ona göre. birisi çesit esasına göre birisi fonksiyonuna göreymiş. sanik ne gerekse. ha birde bu muhasebenin çeşitleri yok yö
Uykulu bir sabah daha başlamıştı benim için. Sabah 8 de ders mi olur
yaa, nerdeyse okulda yatacam yani. Yılmaz hoca birde demiyor mu "hala uyuyorsunuz." aaa neden hocam ya saatte 12
ye geliyor sanki Uykulu olmam dışında yalan söylemekten geri kalamıyorum. Özlem sayesinde Hatun sevgisiyle
kalırken hocaya dememiş mi "hocam yaz okulu için Yeşim'LE birlikte kalıyoruz".Yani beni pinokya yaptın ya ee pes
Özlem yani:) Dünde öğleden sonraki derste Yılmaz hoca demez mi: " Yeşim şans
Küçükken hep korkardım palyaçolardan, ürkütürdü beni aşırı maskeleri. Gülemezdim diğer çocuklar gibi.Sevimsiz itici gelirlerdi hep bana. Annemin arkasına sığınırdım.Merak ederdim neden boyalarlardı ki yüzlerini böyle anlamsız boyalara güzel değiller di işte ya da ben korkardım belki o yüzden güzel bulmazdım onlardı.
Şimdi büyüdüm…Hala korkuyorum ama değişen bir şey var ki çocukluğumdaki palyaçoların yerini insanlar aldı artık. Kendi olmaktan korkan, bilmediğim sürekli maskeler takan
Neydi problem?
Neydi problem? Ne kötü bir hafta benim için.Ki hep zamanın hızla geçtiğine yakınan, bazen "biraz yavaş gel hayat",diyen
bana ne olmuştu bu hafta? Nasıl geçecekti bu gerginlik?Etrafımdaki herkese bir trip bir trip. İnsan herşeye mi trip yapar
herşeye mi alınır? Yoksa tüm problem hiçbir yanı çekici gelmeyen bu şehirda daha fazla kalmak mıydı? Bir şehir bu
kadar mi itici gelirdi bir insana? Evet benim için öyle sevmiyoruuummm bu şehriii ve burda daha uzun bir süre
Küçük bir kızken hep uyduruk canavar hikayeleri sonucunda, canavarlardan korkar olmuştum. Ama bu korkum
zamanla merak uyandırmaya başlamıştı. Nerdeydi bu canavar, neden hiç görememiştim? Sadece duyduğum
uyduruk hikayeler sonucunda, hayalimde belirsiz bir canavar oluşmuştu. Belki sevimli olabilirdi ya keşke
görebilseydim. Belki anlatılan kadar kötü değildi ya? Hem belki o canavarda beni severdi.
Canavarlar dışında, birde perili bir köşk vardı. Her akşam toplandığımı
Hayata dair bi umudum daha bitti işte.
Yine yenildim anne...
Yenildim ama küsmedim hayata, insanlara... Diğer umutlarımı kaybetmedim daha.
Hayallerim var anne...
Gerçekleşmesede içimde yaşattığım o güzel hayallerim var.
Belki bu olur dedim. Olucak dedim ama olmadı anne.
Seni kıramadım, gözünden akan yaşa kıyamadım.
Senin o asi inatçı dik başlı kızının yüreği parçalanıyor bazen.
Kimse bilmiyor hissettiklerimi...
Kızın içinde bi savaş veriyo hayata karşı anne.
Bazen büyük yaral
Bazı anlar vardır; konuşmak istemez insan, sanki içindeki sesleri dinleme zamanı gelmiştir. Dışardan sessiz görünür ama; içinde kimsenin duyamadığı
çığlıklar vardır. Yalnızlık peşini hiç burakmak istemez insanın böyle anlarda. Sevdalıdır kişiye delicesine. Sanki yalnızlık paylaşılmaz olur böyle anlarda.
Kıskanılan bir sevgili misali. Herşeyde biraz yalnızlık biraz çaresizlik vardır sanki. Dalından kopup düşen bir yaprakta bile kendini arar böyle anlarda
insan.
Bende böyle
İçimde bana ait olan kaç insancık var ? Tanıdığım birkaç ses var ve bunlara eklenen yeni sesler...Bu farklı sesler bir araya geldiğinde ve her birinden aynı anda farklı bir ses çıktığı için ben onlara içimndeki sesler korosu diyorum. Bazen onları susturmaya çalışırken etraftakiler de bakıyor bu kız deli midir nedir diye.
İçimdeki sesler korosunun en bilinen üyeleri şöyle :
1.Pasaklı Pakize Hanım, tembel ve dağınıklık onun en bilinen özelliği. Onun yüzünden evde fırtınalar kopuyor
Varlığının benim için ne demek olduğunu, kelimeler içerisine siğdirmak büyük bir zorluk benim için. Bazen, özlemini
derinden hissederken dökülen gözyaşlarım, bazen sana sarılırken kokunu içime çektiğimdeki sevincim, bazen minik
kızgınlıkların... Belki daha güçlüdür benim kelimelerimden. Kelimelerim zayıf kalıyor içimdeki denizi tarif ederken senin
için. Bazen dalgalar misali köpüren coşan, bazen gücünü yitiren dirençsizleşen, bazen hayatın yorgunluğuna karşıpes eden denizim var.İç
İçimdeki Çocuk
Alıştım kör kuyularda
Kimsesizliğimin yetimliğine,
Yağmalanmış incemin, çaresizliğine,
Herkese hiçbir şey, bana her şey olan sen ..
Büyüme ne olur içimdeki çocuk.
O avuç içlerin kalsın tertemiz,
Dokunamadığım güzellikler kadar aydınlık,
Kirlenmesin umut kandilleri yakan ellerin,
Kal!.. dur!.. aynı halinle,
Büyüme ne olur, içimde ki çocuk.
Hayat uzun bir cümleydi hani?..
Sen ile ben yüklem ve özne,
İnceden vursa da hasretler,
Dönmese de beklenenler,
Ölme
Aynı dili konuşuyoruz bizi çevreleyen kişilerle.Ama bazen anlatamayız kendimizi, dış çevremizi oluşturan kişilere.İfade edemeyiz içimizdekileri.Biz siyahı anlatırız; ama karşımızdaki gri anlar, hatta öyle bir an gelir ki beyaz der bizim anlattığımız siyaha.Aynı dili konuşmak yetmeyebilir bazen. Yanlış anlaşılmalar bizi ve karşımızdakileri üzer, biz farkına varamadan.
Hep korkarım yanlış anlaşılmaktan.Neden, derim ? Ben öyle düsünmemiştim ki oysdaki. Kelimeler mi yanlış ifade etmişti yoksa? B
Düşünüyorum da insanın hayatında denge kurması gereken ne çok şey var. Bir terazi misali; bir gram fazla koymamak gerek bir tarafa ya da bir gram eksik olmamalı bir taraf diğer taraftan. Peki, bir taraf diğer taraftan fazla ya da eksik gelirse terazinin dengesi bozulursa, dengeyi yeniden sağlayabilmek o kadar basit mi hayat terazimizde?
Lisedeyken fizik derslerini hiç sevmezdim. Hele de, konumuz dengelerse. Bir çubuğun üzerindeki minicik bir yerdeki dengeyi bulabilmek ne kadar z
İşletme bölümünün en sevdigim derslerinden birisi olan yönetim muhasebesi dersi yüzünden yaz okuluna kalmıştım.Bütün bir yaz okulda kalmak gerçekten berbat bir durumdu benim için.Belki de bu yüzden tatile gidenlerden, yanıp gelenlerden ve birde en güzeli denizin sesini bana duyurarak "şuan nerdeyim tahmin et "diyenlere ekstra gıcık oluyorum . Neden? Çünkü ben bu yıl aşık olduğum denizde yüzemedim.
Yaz okulu boyunca iki arkadaş aynı evde kaldık.Her ne kadar evde birlikte vakit geçiremesek bi
Bugünlerde derin bir boşlukta olduğumu yazıyorum sürekli heryere. Ruhum hala kurtulmak için çırpınma çabasında.Sanırım başaracak, o gerçekten çok güçlü tıpkı sahibi gibi . Pes etmek yok ruhum savaşmalı bazen.
Sıradan bir cumartesiydi benim için, taa ki anneannemmin müthiş şovuna kadar. O harika bir kadın, içinde cidden mücevherler gizli adeta. Belki beni büyüten insanlardan biri olduğu için bendeki yeri farklı, annem gibi benim için.Bütün gün birlikteydik, eski günlerini anlattı bazen güldü
Hayatımın şüphesiz en sıcak anıydı, kalbimin sonsuza kadar yumuşacık, sıcacık duyguyla sarmalandığını hissettim… Rutin bir kontrol günü ve senin geleceğim artık annemi göreceğim diye ısrar etmen ve aniden doğum odası … Ne olduğunu sonradan anladığım lanet suni sancı… 3 saat doğum sancısı … Minik savaşçım pes etmedin benimle normal doğum yaptın…sesini ilk duyduğumda çok sasırdım, inceydi çok, bir kedi miyavlamasına benziyordu, çok sevdim sesini…henüz görmeden “normal mi sesi” diye sordum doktora…
gidenlerin ardından
gitmek özgürlüğü, umudu, yeni bir hayatı ifade eder benim dünyamda. gidenin yeni bir hayatı olacaktır gittiği yerde, ve giderken sanki tüm korkularını, umutsuzluklarını, günahlarını, nefretlerini, özlemlerini soyunur; geride kalanların ruhuna çökecek kalın bir toz bulutu, bir tortu tabakası bırakır sanki..
ayrılığın hemen tüm acısını geride kalan çeker çünkü.. gidenleri uğurladıktan sonra eski hayatına dönmelidir artık, ancak bu hiç de kolay olmayacaktır, çünkü haya