İNSAFSIZ
Senin sol göğsünün altında vuran,
Kalp değil, taştır be, taştır insafsız.
Sen arap kısrağı, bense küheylan
Peşinden koştur haa koştur insafsız
BakışIn gücünü bende mi sınar?
İnlesem azarlar, ağlasam kınar.
Sen Ceylansın diye gözlerim pınar,
O yüzde yaştır be yaştır insafsız.
Tercüman olmaktan aciz halime,
Osmanlı dilinde yüzbin kelime,
Bir şarap kadehi verdin elime,
Unuttun ekmektir, Aştır insafsiz.
İçimde cevapsız kalan merak var.
İki yay altında
Tamam söz veriyorum artık bu konuda bu son şakam, ne biliyim arada böyle muziplikler geliyor aklıma..
Ama bir bakar mısınız şu araç göğüslerine, ön panel göstergeler ne kadar güzel..
UNUTAMADIM
Kaç kadeh kırıldı sarhoş gönlümde
Bir türlü kendimi avutamadım
Kaç gece ağladım böyle gizlice
Ne yaptımsa seni unutamadım
Kim bilir kimler var şimdi kalbinde
Sen beni unuttun çoktan belki de
Ben hala yaşarım eski günlerde
Ne yaptımsa seni unutamadım
Her sevgi zamanla bitermiş derler
Benimki bitmedi anlayamadim
Bu aşktan hayır yok unut dediler
Ne yaptımsa seni unutamadım
Kim bilir kimler var şimdi kalbinde
Sen beni unuttun çoktan belki de
Ben hala yaşarım esk
Günlük vaziyetine bakıyorum sevgilim
Vadesiz mevduat gibi güzelsin
Bana likiditem kadar yeterlisin
Sapma ne olur, gerçekleşen hedefimsin
Takipdeki krediler gibi peşindeyim
Bitsin artık kısa vadeli buluşmalar
Uzun vadeli kaynak ol, kal bende
Süper ol, sırdaş ol, dilersen repo ol
Hazine faizleri gibi sevdan var bende
Sana olan sevgim depasmanda
Spot kredi ol faizinle dön geri
Ah şu hedeflerim olmasa
Çoktan kapatırdım aşk kredini
Faiz
GIZA BAK HELE
Böyledir kısrağın deli çağları
Çalmadan oynuyo kıza bak hele
Ben yarattım diyo alçak dağları
Kafirin verdiği poza bak hele
Bilmem neyin nesi kimin sıpası
Çözüldü göynümün katmerli pası
Göğüs göğüs değil füze rampası
Şafak mı söküyo yüze bak hele
Ten değil mübarek akrın sıcağı
Koynuna girenin söndü ocağı
Bir kalçayı seyret bir de bacağı
Tornada çekilmiş dize bak hele
Üst yanı Asyalı alt yanı Frenk
Her adım atış bir başka ahenk
Ela mı bela mı
İçtim
Yakılacak yara bu
Yandırır diye içtim
Dudakların şarabı
Andırır diye içtim
Kahroldum gidişine
İçtim peşi peşine
Gönlüm senin işine
Son verir diye içtim
Vurduğun günden beri
Sormadın derbederi
Ateş ettiğin yeri
Söndürür diye içtim
Ne hal bildin ne hatır
Yazmadın tek bir satır
Senin gibi aldatır
Kandırır diye içtim
Saki'ye sor sancımı
O bilir ilacımı
İflah olmaz acımı
Dindirir diye içtim
Yokluğun hışım gibi
Bastırdı kışım gibi
Seni de başım gibi
Dönd
GİT
Git iş işten geçmeden, çok geç olmadan vakit,
Günahıma girmeden, katilim olmadan git!
Git de şen şakrak geçen günlerine gün ekle,
Beni kahkahaların sustuğu yerde bekle.
Git ki siyah gözlerin arkada kalmasınlar,
Git ki gamlı yüzümün hüznüyle dolmasınlar.
Madem ki benli hayat sana kafes kadar dar,
Uzaklaş ellerimden uçabildiğin kadar.
Hadi git, benden sana dilediğince izin,
Öyle bir uzaklaş ki karda kalmasın izin.
Kahrımın nedenini söylesem irkilirler;
Çünkü herke
TÜRKİYEYİ BU KARELERDEN SEYRETTİNİZ Mİ..?
Sümela Manastırı
Tuz Gölü'nde flamingolar
Meke Gölü / Konya
Kekova batık şehir
Kapalıçarşı
Gordion'da tarlalar / Polatlı Ankara
Atatürk Barajı
Halfeti Gümüşkaya köyü
Ağrı Dağları