Elif olmak zordur...
Çünkü elif olmak;
Yuvarlak bir dünyada dik durmanın,
Dik ve önde,
Belki acıyla
Ama, vazgeçmeden durmanın,
Dünya ne kadar dönerse dönsün
Olduğu yerde kalmanın adıdır elif olmak...
Kaç silah varsa elife çevrilir!
Elif hep olduğu yerdedir...
Silahlar patladığında ilk vurulan eliftir!
Zordur elif olmak...
Elif olmak hep vurulmaktır!
Elif olmak yalnızca elif olmaktır...
Ne B, ne T, ne S
Elif...
Yalnızca elif...
Elif demeden hiçbir şey denilemez.
Ben elif dedim
Kör kuyulara atılan Yusuf misali,
Sabrını sonuna kadar diremelisin,
Elbet o sabrın sonunda Rabbim selametini gösterecek...
Ateşlere atılan İbrahim misali,
İnandığından vazgeçmeyeceksin,
Bu ateşlere atan Rabbim,
Gün olur sana güller yağdırır...
Güllerin içindeyken bile vazgeçme...
Firavunun öfkesinden ve kibirinden,
Bitmek bilmeyen gazabından ve şerrinden,
Allah'a sığınan H.Z Musa misali,
Etrafında dolanan insan kılığındaki yılanlardan,
Allah'a sığınmaktan korkma....
Yolunu şaşırıp ş
Bugün yollanıyorken bir gurbete yeniden
Belki bir kişi bile gelmeyecektir bize
Bir kemiğin ardından saatlerce yol giden
İtler bile gülecek kimsesizliğimize
Gidiyorum gönlümde acısı yanıkların
Ordularla yenilmez bir gayız var kanımda
Dün benimle birlikte gülen tanıdıkların
Yalnız bir hatırası kaldı artık yanımda
Atilla YILMAZ
Yaşlı,koca çınar ağacının gölgesinde,
Saatlerce bekledim seni...
Tam söylediğin saatte geldim,
Yani her zamanki gibi hiç geç kalmadım...
Güneş tam tepedeydi benim geldiğim vakit,
Ama şimdi hüzünlü bir şekilde boynunu bükmekte...
Yoksa gelmeyecek misin ?
Bu koca çınar ağacı taşıyamaz olmuş dallarını,
Yaprakları sararmış,gövdesi çürümüş...
Ilık ılık esen rüzgarlar yerini sert rüzgarlara bırakmış..
Kuşlar yuva yapmış, yavruları bile olmuş,
Seninle son buluşmamızdan sonra...
Yavrular
Vefasız sevdiğim hangi alemdesin,
Kimin gözlerinde kimin yüreğindesin..
Özlem dolu gecelerde ,
Kiminle kadeh tokuşturmaktasın..
Bir yanını isterde gönlüm,
Diğer yanına kin kusar bu deli gönlüm...
Uzaktasın biliyorum,
Zaten hiç yakın olmadınki bana...
Bir sen vardı sadece kendini düşünen,
Şimdide bir ben varım yine ve sadece seni düşünen...
Gece Yağmuru
Bu kaçıncı artık bende bilmiyorum
Her defasında ardıma dönüp bakmayacağım,
Hatırlamayacağım diyerek verdiğim kaçıncı sözler...
Yıprandım artık..
Bunun sende farkındasın biliyorum,
Biliyorsunda birgün olsun dile getirmiyorsun...
O birgünlerin umudu ile yaşamaktan
Çok yoruldum artık...
Birgün ya umudumu yada kendimi kaybedeceğim,
Kendimi kaybettim kaybetmesinede,
Ya umudum...
İşte o zaman yaşamanın bir anlamı kalmaz...
Sensizlik bir nefes kadar yakın
Bu canımı çok acıtıyor..
Sensizl
Bir yolcu olsaydım
Son seferini yapan şu kara tren de
Nerden gelip nereye gittiği belli olmayan
Depreşen anılarımla birlikte...
Hüznün ve burukluğun acı ifadesiyle
Dumanını salına salına savuran trene
Boynu bükük bakakaldım...
Ben de bir bilet alsaydım da
Beni de savuraydı hasret rüzgarlarıyla
Nereye savrulacağımı bilmeden uzun bir yola
Geç kaldım...
Ardından bakarken rayların
Geçip giden sevda düşü bir de pişmanlığımın verdiği sancı ile
Yine geç kaldım...
Zamansız yolculuklar bi
Yemyeşil bir deniz senin gözlerin
Ne bir sandal ne bir ada
Ne bir sahil var boğuluyorum, boğuluyorum
Gözlerinde menevişler denizde martılar gibi
Bakışların köpük köpük
Sonsuzluğu sonsuzluğu sonsuzluğu anlatır gibi
Sonsuzluğu anlatır gibi
Bu bakışlar bir gün beni öldürecek sevgilim
Bu bakışlar ne zaman beni güldürecek sevgilim
Güldürecek sevgilim, güldürecekmisin sevgilim?
Yemyeşlil gökyüzü senin gözlerin
Ne bir rüzgar ne bir bulut ne bir yağmur var
Boğuluyorum boğu
Yaşamak şakaya gelmez, büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın bir sincap gibi mesala,
yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden, yani,bütün işin gücün yaşamak olacak.
Yaşamayı ciddiye alacaksın, yani, o derece, öylesine ki, mesala,
kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda, yahut, kocaman gözlüklerin,
bembeyaz gömleğinle bir laboratuvarda insanlar için ölebileceksin,hem
de yüzünü bile görmediğin insanlar için, hem de hiç kimse seni buna
zorlamamışken, hem de en güzel, en gerçek
Yananı gör yananı gör
Gör halimi yananı gör
Ateş ne ki su söndürür
Gir içime yananı gör
Yana dursun yana dursun
Söylen Ona yana dursun
Belki bir gün uğrar yolum
Yönü yoldan yana dursun
O da yansın O da yansın
Ben yanmışken O'da yansın
Güvendiğim tüm dağlardan
Ben çekildim O dayansın
Yıldızdoğan
Sen küsüp giderken bir çift sözüme,
Sessizce karşıma çıktı yalnızlık...
Pişmanlık hissiyle yanan yüzüme,
Beter ol der gibi baktı yalnızlık..
Dilimden düşünce o çirkin hece,
Kapımı sen açtın bu zalim güce.
Dört yanım karlı dağ oldu her gece
Çığ gibi üstüme çöktü yalnızlık..
Ne kadar hasretsem bir tebessüme,
O kadar muhtacım son nefesime.
Ruhumda beliren her hevesime,
Bir hüsran perdesi çekti yalnızlık..
Bu nasıl bir garez,bu nasıl bir kin?
Serviler şehrini gösterir her gün?
Bilmeliydim bir sabah çekip gidecegini bilmeliydim
Ve sen daha kirmadan bu aşkin kalemini
Ben herşeye eyvallah deyip
Cekip gitmeliydim bu şehirden
Ben yakilacak adamim bu şehirde
Sana böyle yandigim için
Ben asilacak adamin bu şehirde
Seni böyle sevdigim için
Oysa neleri ögretti hayat bana
Sirtimdan vurulmayi
Gülerken aglamayi
Aç susuz yasamayi
Daha neleri ögretti hayat bana
Bir sana yalvarmayi ögrenemedim
Birde seni unutmayi
Ben yakilacak adamim bu şehirde
Sana böyle ya
Neresinden tutsam zamanın tam ortasında kalıyorum,
Ne bir fazla ileri nede bir fazla geri...
Seslenişlerin içinde yankılanıyorum sadece,
Boşlukta çarpıp yüzüme vuruyor namelerim...
Dilimde tarifsiz bir nakarat,
Hep benim sonumu anlatan hazin notalar...
Gölgesine düşmüşüm tan yerinin,
Bir ıslak bakışlardaki kahrolmuşluğumun..
Hoyratsız akşamlarda yağmurlardan nasibini almış,
Sahibi meçhul bir sebepsiz besteyim...
Vakitsiz ayrılıkların kadınıyım ben,
Tıpkı nedensiz sevmelerim gibi...
G
Gün Senden Işık Alsa da Bir Renge Bürünse,
Ay Secde Edipte Çehrene Yerler de Sürünse..
Hasret dolu sevgilim sana yazıyorum...
Biliyorum her satırı,her cümleyi mıh gibi kazıyorsun beynine
Her mısra da kendini buluyorsun ve bulmak istiyorsun
Biliyorum...
Şair ruhumu derinlerden söküp alan ve gökyüzüne saçan sevgilim
Her mısram da sen varsın bunu sakın unutma...
Bu kadar uzun uzun yazmamın nedeni sensin
Senin deli yüreğin için çarpan mahsun yüreğimin atış nedeni sensin
Hangi alem de
Yağmur yağıyor. Mutfak camındayım.
Nasıl üşüdüğümü bilemezsin. Menekşelerim çiçek vermiyor artık anne.
Söylediğin gibi hep dibinden su verdim ama…
Şimdi telefon açsam sana, sesini duymak da yetmiyor ki.
Hep aynı cümleler; “Babamlar nasıl, ilacını aldın mı?”
Nedenini bilmediğim bir ağlamak var içimde.
Bir yerlere sığdıramıyorum yüreğimi. Bazen mutfakta
dalıp giderdin yemek yaparken, tahta kaşıkla
tencerenin başında öylece ne düşünürdün acaba?
Özlemek çok fena anne. Anlamak seni; d
Bu sabah bir kez daha sendeledim...Yürürken ince nakışlı hayat yolunda...
Neresinden tutsam elimde kalıyor zaten bu köhne yalnızlık... Çıldırasıya dönüyor bu dünya etrafımda...
Sorgu odasındayım...Sorguluyorum '' BEN '' i... Cevap verecek tek bir kelime çıkmıyor işte... Duvarlardan ses geliyorda bir '' BEN '' konuşamıyorum...
Konuşursam dünya üzerime yıkılacak biliyorum...Saltanatı sefa son bulacak gözlerimde... Bu ehli dünyanın sebebi olacağım biliyorum... Ya da öteden beri sürege
Yağmur yağsın isterdim bu gece gökyüzünden,
Elleri değsin isterdim üşüyen ellerime...
Toprağa düşen her damlada,
Bir adım daha gelmek isterdim sana...
Gece...