Bloglar
Seçilmiş Blog Başlığı
-
Bağnu...
Gönderen: simin
2016/20 ocak akşam 21:00 Son konuşmamız sen bu dünyadan gitmeden 5 gün önceymiş... bilemezdim öleceğini... bilseydim hiç kızarmıydım sana...hiç sesimi yükseltirmiydim ? Asla.
Kızdım sana çünkü;sen kendini çok fazla üzüyordun sen kendini asıl kahredecek olan kişiden fazla kahroluyordun.evet o senin kardeşindi daha 26 yaşında biri 6 yaşında biri 3 aylık bebeğiyle eşini kaybetmeye dayanamazdı.ama dayandı senden çok daha fazla. Kardeşin o trafik kazası neden oldu, nereden geliyordu eşi yanında kim vardı gerçeği öğrendiği zaman canının acısı nefrete dönüştüğü için çok dirayetli durdu ağlamadı.çünkü aldatılan kadının canı başka yanar. O kucağında bebeğiyle diğer kızına ileride neyi nasıl anlatacağını düşünüyordu.Onu aldattığı için normalde de ölmesini dilerdi emin ol! Son konuşmamız 1 saat 30 dakika konuşmuşuz yettimi yetmedi tabi ki. Hem ağladık hem de çok güldük ama sen "ağlerken güldürdün yine beni p.ç" dedin ya bana ☺ ben bu kelimeyi artık çok seviyorum.Hele sen 1.85 boyuna orantılı 41 numara ayaklarına ayakkabı bulamadığında o küçük yerde ben sana burdan alıp yollarken en hoşuma giden şey yine sana p.çlik yapmaktı.Kankaa bi ayakkabı buldum atıyım resmini dediğimde heyecanla beklediğin resimlerin 46 numara erkek sivri burun ayakkabı olduğunu gördüğünde de "sen insanmısın şindi ayvaan p.ç" dediğinde mağaza içinde tepinerek gülmeyi çok özledim.bana p.ç demeni özledim. bilseydim istediğin o mor ojeyi sana hemen ertesi gün kargolardım. sen ölünce mezarına getirdim koydum ama ne fayda. bende olan herşey sana çok güzel gelirdi bazen sanada aynısından alırdım bazen tipik boğa'lığımla inat edip bencilce sana vermezdim eşyalarımı.şimdi mi? aklından geçeni önüne sererdim olsan!
biz insancıklar kaybedince anlıyormuşuz ya değerini kaybettiklerimizin ben bunu sende çok ağır tecrübe ettim kanka.- 1 yorum
- 2.377 görüntü
Sitemizdeki Bloglar
-
Pansiyon: Çingenem
Yer: Karaöz / Kumluca / Antalya
Yıl: 2006
Zakkum çiçekleriyle kaplıydı. Salaş mı salaş fakat bir o kadarda sevimli sahipleri vardı. Alçak gönüllü sevecen ve çok güzel insanlardı.
Koca bir dağın yamacında sanki kendince ben buradayım diye haykıran bir pansiyondu. Pansiyondan denize veya denizden pansiyona gitmek oldukça çetrefilli bir yürüyüş gerektiriyordu ama çok neşeli bir yürüyüş...
Acaba hala orada mı? merak ediyorum. Oraya yolu düşen birisi lütfen yazsın...
-
- 159
başlık - 107
yorum - 201324
görüntü
Son Başlıklar
En Son İleti
SENSİZ OLMADI
SENSİZ OLMADI
Kaybolan neşemi şarkıda, sazda,
Bulmayı denedim, sensiz olmadı,
Felekten bir gece çalıp biraz da,
Gülmeyi denedim, sensiz olmadı...
Hasreti herkesten çok tanıyorum,
Bu zehrin üstüne yok sanıyorum,
Yaşlı gözlerimden utanıyorum,
Silmeyi denedim, sensiz olmadı...
Doğmanı bekledim battığın yerden,
Dönmeyı bilmedin gittiğin yerden,
Beni sarhoş diye sattığın yerden,
Gelmeyi denedim, sensiz olmadı...
Evlenmiş dediler, çıldıracaktım,
Resim, mektup, şiir, ne varsa yaktım,
İlmeği kaç defa boynuma taktım,
Ölmeyi denedim, sensiz olmadı...
(C.S)
- Daha fazla oku...
-
- 0 yorum
- 159
-
- 94
başlık - 363
yorum - 58431
görüntü
Son Başlıklar
En Son İleti
veleddalin amin
Yeni Sezon Yayın Akışı
Haftanın erkeki
Haftanın dişisi
Benim de canım var
Olası Savaş tehditleri üzerine güzelleme
Aydınlanmak istediğiniz başka konular varsa ekleyin bi bakiim düşüneyim furum sakinneri...
- 94
-
- 228
başlık - 118
yorum - 241115
görüntü
Son Başlıklar
En Son İleti
Ve Sen Gidiyorsun....
Ve sen gidiyorsun
Yaşananları yok sayarak
Cami kapısına .... bırakırcasına
Ardına bile bakmadan gidiyorsun
Ve sen gidiyorsun
Dünümüzü silerek
Bugünümüzü kırıp dökerek
Yarınımızı yok ederek gidiyorsun
Ve sen gidiyorsun
Sensiz olamayacağımı
Yanımdayken bile seni özlediğimi
Saçının bir teline dahi kıyamadığımı
Bile bile gidiyorsun
Ben şimdi kimin gözlerinde öleceğim
Ben şimdi kimin dizlerine yatıp
Kimin ellerini tutacağım
Kabuslar gördüğüm
Karabasanlarla sarmaş dolaş olduğum
Sehpalı hazan düşlerimde
Kimi uyandırıp
Kimin omuzlarında ağlayacağım
Senden başka kimsenin yanında
Ağlayamayacağımı
Bile bile gidiyorsun
Ve sen gidiyorsun
Kafamı duvarlara vura vura
Hücre hücre parçalasam
İşkencecilerin yapamadığını
Yapsam kendime
Kendimi içten içe yesem bitirsem
Yok etsem bile
Kapının önüne çıkınca gönlüm olsada yıkık
Yine alnım ak yine başım dik olacağımı
Sanki sen hiç gitmemişsin
Sanki
Hiç bir şey olmamış gibi davranacağımı
Bile bile gidiyorsun
Ve sen gidiyorsun
Sensizlikten çıldırsam
Ecelimolacağını bilsem de
Sana gitme demeyeceğimi
Sana yalvarmayacağımı
Bile bile gidiyorsun
Velhasılı kelAm sevdiğim
Uğruna ömrümü verdiğim
Uğruna
Gecelerimi çarmıha gerdiğim
Sensiz yapamayacağımı
Sensiz yaşayamayacağımı
Bile bile gidiyorsun
Ve sen gidiyorsun
Git...
Beni hayallerimle
Beni terkedilmişliğimle
Beni sensizlikle başbaşa bırakarak git
Git artık git
Ve sen gittin
Ve ben sensiz yok um
Ben sensiz bitmişim
Ben sensiz bir hiçimartık
Ama giderken
Bir şey unutmadın mı gülüm
Sen
Sen varya sen
Sen artık
Bensiz
Hiç bile değilsin
Ahmet YILMAZ
- Daha fazla oku...
-
- 0 yorum
- 228
-
- 202
başlık - 1016
yorum - 372222
görüntü
Son Başlıklar
En Son İleti
KENDİNDEN GERİYE GÜZEL BİR İZ KALSIN
Hani yabancı filmlerde izleriz ya..Cenazelerde merhumun yakınları tek tek kürsüye çıkıp az da olsa, zor da olsa merhum hakkında konuşurlar.
Benim her zaman hoşuma gitmiştir bu vedalaşma şekli. Ben şahsen kendi cenazemde bunun yapılmasını istiyorum. Hiç olmazsa bir veda defteri açılmalı. Yoksa insanın birşeyler kursağında kalıyor çünkü...(Bunları yazarken izlediğim bir film geldi aklıma ki mutlaka izlemenizi tavsiye ederim. Son veda(Departures)..Bir japon filmidir, izlediğim en en naif filmdir.)Benim hayatıma dokunan bir insan gittiğinde hemen kağıda kaleme sarılışım bu yüzden işte..
Karşıyakalılar bilirler ve heralde benimle aynı fikirdedirler.. Fidanlık civarı Karşıyaka'nın en güzel yerlerinden biridir. O eski güzel bahçeli müstakil evler bir bir yerlerini apartmanlara bıraksa da hala tek tük var. İşte yıllar önce oraları ilk keşfettiğimde, o evlerden birinde beni kendine aşık eden, hayran bırakan bir kırmızı begovildir benim hikayem.
(Hani insanları ilk tanıdığınızda bazıları için "sanki yıllardır tanıyorum" hissine kapılırız ya. ama anlamlandıramayız da hemen.)
Kırmızı begovili görüp tutuluşumun belki on yıl sonrası annemlerim 3-4 ev uzağında ev almaları güzel bir tesadüftü benim için. Her geçişimde hayran hayran bakar, hatta imrenirdim sahiplerine. O zamanlarda bu kırmızı cins de pek yoktu zannederim. Karşıdan bakıp sevmek dışında çiçeklerle şimdiki gibi haşır neşir de değildim.(Şimdi olsa çalar kapıyı isterim bir dal:) Biz böyle bakışıp dururken heralde bir 5-6 yıl daha geçti. O arada sahipleriyle hiç tanışmadık. Sonra bir gün biz şu an oturduğumuz evi aldık. (Aslında evi alışımızda ayrı bir gariptir! Hiç gezmeden bir görüşte beğenip alınmıştır)Şimdi gelelim "sanki yıllardır tanıyorum" faslına!
Şelale abla apartmanımıza taşındığımızda tanıdığım ilk komşumdur. Öylesine güzel, öylesine sıcak karşılaşmıştır ki bizi bende hemen bu his uyanmıştır. Ama sadece o kadar değildir işte. Yani sadece sıcak karşılama değildir bende ki o his. Bunu da sonradan öğrenirim. Şelale abla o guzel begovilli evin sahiplerinin kızıdır.
Begoville benim hikayem burada da bitmez. Begoviller açınca aynı renk begovilin bizim bahçemizde olduğunu da farkederim. Açtığında bütün güzelliğyle gülümser bana. (Onu da Şelale ablanın anneciğinin bizim bahçemize diktiğini 2 yıl önce öğrendim)
Bu nasıl bir örgüdür? nasıl bir kurgudur? nasıl bir bağdır? Bu güzel çiçek bu güzel insanlar nasıl bir telepati kurmuştur benimle.
İşte dün cenazede çıkıp bunları anlatmak isterdim aslında. Dün güzel begovilli evin annesinden sonra babasını da uğurladık çünkü..
Hiç bilmeden, beni hiç tanımadan hayatıma dokundular, hayatıma çok güzel bir renk kattılar..tabi ki bir de sevgili komşum. Dilerim cennet bahçelerinde en güzel çiçekler, en güzel begovillerle olurlar.
İşte böyle..Dikeceğiniz çiçeğin, ağacın kime mutluluk kaynağı olacağını bilemezsiniz.
- Daha fazla oku...
-
- 0 yorum
- 202
-
- 65
başlık - 53
yorum - 94969
görüntü
Son Başlıklar
En Son İleti
SİMÜLASYON GERÇEKLER TV.
.
"Marangozun elinde testere görürsen, şüphesiz o,
Cemşid'in bedeni ve Zekeriyya'nın kafası içindir."
Edibu'l Memâlik-i Ferâhânî
Kaynak:
Prof. Ahmed Suphi Furat
Prof. Nimet Yıldırım
** **
kişisel yorum:
Cemşid'in Bedeni=
Extreme Parasite Dimension; Aşırı Parazit boyutu.
Zekeriyya'nın Kafası=
Atmospheric Simulation; Simülasyon Atmosfer/Aerial.
Zekeriyya'nın Eşi= İş'â=
Güneş; Yayılan Işınları.
İş'a'nın Annesi= Fâkûza=
Rotating Dial.
Devir halinde radyo dalga-boyları kadranı.
Quadrant; Clock Face.
Marangoz: Logger= İmleç=
Fiziksel bir olayı kendiliğinden tespit edip çizen araç/
Kaydedici/Işıklı Gösterge.
Testere:
Minşar= Prizma=
Işınları saptıran ve ayrıştıran, saydam maddeden
yapılmış üçgen cisim.
Nüşur= Neşr= Yaymalar/Dağıtmalar.
.
- 65
-
- 51
başlık - 405
yorum - 95355
görüntü
Son Başlıklar
En Son İleti
Peki...
“Ben sadece sevdim...”
İçinde ne barındırır bu cümle?
Emek? Özveri? Acı? Çok Acı? Umutsuzluk? Ayrılık? Hepsi?
Ben söylerim, sen dinlersin. Söylemesi gereken sadece söyler mi? Umut ederek mi söyler? Daha mı çok acı çeker söylerken? Kıvranır mı acıdan?
Dinlemesi gereken peki? O ne yapar o zaman? Ne yaşar? Ne hisseder? Hiçbir şey mi? Çok şey mi?
Hiçbir şeydir belki... Sevme der, sevmeseydin der. Ne kadar kolay söyler.
Sev desem ben olur muydu peki? Sevseydin deseydim... Ben bunu o kadar kolay söyleyemiyorum işte... Artık söyleyemiyorum. Oysa sevseydin beni.
Sadece sevmek yetmez mi? Yetmiyor işte bazılarına... Peki ne yapsaydım daha?
Hiçbir şey mi? Hiçbir şey yapmayayım mı? Gerçekten mi? Yapmayayım mı gerçekten?
Peki...
- 51
-
- 60
başlık - 15
yorum - 57334
görüntü
Son Başlıklar
En Son İleti
Epilog !
Bir Ayrılık Gününde
Ne gariptir şu ayrılık günleri
Bir dosttan da, düşmandan da ayrılsan
Nedense bir tuhaf oluyor insan
Derin bir sızı giriyor içeri
Son bir defa bakarken caddelere
Dükkanlara, evlere, kahvelere
Hatıra yüklü kervanlar geçiyor
Dolu dolu gözlerinin önünden
Bu son yadigar mı bir ayrılık gününden
Ne unutulmaz zamanlar geçiyor
Ağır ağır biz farkında değilken
Gökler masmavi, yaprak yemyeşilken
Sen istediğin kadar unutulmaz de
Bu son dakika, bu vakitsiz yağmur
Unutulur, azizim unutulur
Başka ne yapılır böyle bir günde
Kapanan bavul, çivilenen sandık
Ve sonra kuru bir "Allahaısmarladık!"
Ümit Yaşar Oğuzcan
- 60
-
- 64
başlık - 42
yorum - 85009
görüntü
Son Başlıklar
En Son İleti
Mimar Sinan Mucizesi...
*Mimar Sinan'in Selimiye Camii'nin kubbesini o genislige oturtmak için 13 bilinmeyenli bir
denklemi matematigin bilinen 4 ana isleminden farkli besinci. bir islem bularak cozdugu soylenir.
Ayrica minarelerin serefelerine cikanlarin yolda birbirlerini gormemeleri ise buyuk bir bir dehanin urunudur.
Almanlar ayni sistemi meclislerinin onundeki dev kurede kullanmislar.
Mimar Sinan bu sistemi 2 metre capindaki minarelere yuzyillar once monte edebilecek bir dehadir.
Almanlarin dehasi ise, o cirkin metal yiginina
Selimiye'den fazla turist cekebilmelerindedir..
*******************************************
Bir gun Selimiye Camii'ne girenler, kubbenin altiinda bir Japon'un ayaklarini kibleye dogru uzatmis sirtustu yattigini gormusler
Tabii hemenJapon'u, "Burasi kutsal bir yer. Bu sekilde yatmak bizim inanclarimiza gore
saygisizliktir.
Lutfen oturun veya ayakta durun" diyerek uyarmislar. Ancak, Japon trans vaziyetteymis,
gozlerini kubbeden ayirmadan soyle sayikliyormus: "Bu imkansiz. Ben yillarin muhendisiyim. Bu kubbe
var olamaz.Hayal goruyorum. Bu kubbenin orada o sekilde durmasi fizik ve matematik kurallarina aykiri.
Bu imkansiz, orada hicbir sey yok,orada hicbir sey yok..."
*********************************
Selimiye camisisinin zemini gevsek toprakmis. Bu nedenle minarelerinin yakin zamanda yikilacagi
farkedilimis. Uluslararasi bir grup bilimadami toplanmislar. Nasil kurtaririz bu tarihi minareleri diye kafa
kafaya vermisler.
Sonucta en son teknoloji olan metal kelepcelerle minarelerin temellerini sabitlemenin en iyi cozum
olduguna karar vermisler.
Minarelerin temellerini acinca, koymayi dusundukleri kelepcelerin aynisiyla karsilasmislar.
Mimar Sinan bilmem kaç yüzyil once ayni seyi dusunmus megerse....?
*********************************************
1950-60 arasi bir tarihte insaat muhendisi, mimar ve jeofizikçilerden olusan bir Japon heyeti Turkiye'ye gelmis.
Heyet Imar ve Iskan Bakanligi'ndan izin alarak
ulkemizdeki tarihi yapilari incelemeye baslamis. Ayasofyayi, Yerebatan Sarnicini filan gezdikten sonra sira Sinan' in kalfalik eseri Suleymaniye Camisi'yle Sinan'in ogrencisi Mimar Davut Aga'nin eseri Sultanahmet Camisi'ne gelmis. Japonlar bu camiler uzerinde gunlerce inceleme yapmislar.
Her geçen gun saskinliklari daha da artiyormus.
Cunkü Japonlar daha ilk incelemede camilerin gevsek bir zemin uzerine insa edildigini anlamislar. Ama bunca yil, bu camilerde bir catlak dahi olmamasina akil sir erdirememisler.
Bunun uzerine Tuürkiye programinin gerisini tamamen iptal edip, bu iki cami üzerine yogunlasmislar.
Arastirmalarinin sonucunda herhangi bir sarsinti sirasinda bu iki caminin sabitlenmedigini aksine yerinde oynayarak yikilmaktan kurtulabildigi ortaya çikmis. Minareleri incelediklerinde ise dumurlari ikiye katlanmis.
Minarelerin cok daha gelismis bir rayli sistem mekanizmasi uzerine oturtuldugunu ve her yone
yaklasik 5 derece yatabildigini gormusler. Daha derin arastirma yapmak için Edirne'ye,
Sinan'in ustalik eseri Selimiye Camisi'ne gitmisler. Ordaki olaganustu sistemleri gorunce iyice dumur
olmuslar. Selimiye'nin tüm sirlarini aylarini harcayarak cozmüsler.
Japonya'ya donduklerinde ise Sinan'in sirlarini uygulamaya sokarak sehirlerini Sinan'in kullandigi sistemlerle kurup muazzam gokdelenler dikmisler.Yani su an gelismis ulkelerin gokdelen yapiminda kullanildiklari cogu sistem,
yuzyillar önce Sinan'in gelistirdigi mekanizmalarmis.
Saygilarr...
tac mahalin mimari mehmet efendi mimar sinanin
ogrencisidir.*
- Daha fazla oku...
-
- 0 yorum
- 64
-
- 40
başlık - 13
yorum - 27797
görüntü
Son Başlıklar
En Son İleti
Ben 'AŞK' dedikçe sen 'DUR' dedin..
Gücüm kalmıyor sevgili.. Tükeniyorum.. Tüketiyorsun.. Ben seninle olmak istedikçe sen beni itiyorsun.. Seninle dolu içimi görmüyor ya da görmek istemiyorsun... Sana her yeni gün bir adım daha yaklaşmaya çalıştıkça sen üç adım geri kaçıyorsun... Görmeyi istemediğin yürek öylesine seninle doldu ki acıyor artık. Söylediğin her söz, biraz daha dağlıyor yüreğimi.. "Seni seviyorum" diye haykırmak istedikçe dünyaya susturuyorsun, kapatıyorsun ağzımı. Ama kaybediyorsun sevgili, aslında uzaklaşan kendin sanırken, beni itiyor kendinden uzaklaştırıyorsun... Başka sevdalara yönelmek istemedikçe, buna beni zorluyorsun. Korkuyorum bir gün seni sevmekten vazgeçerim diye...
Gidecek misin diye sorma bana!
Gönderen sensin. Ne ayrılmayı istedim senden, nede terk etmeyi seni.
Nede bu yürekler dolusu aşka böylesine zamansız veda etmeyi.
Senin kadar öfkeliyim bende, senin kadar endişeli..
Bir dokunuşunla bin kenti yıkacak güç verirdin bana ama inandıramadım seni.
Sen sorgularken beni kafanda, ben gözlerinin içine bakıyordum kuşkuyla. Bir tek sözün bağlardı beni sana. Oysa sen hep susmanın koynunda.
O dünya ki;bazen minicik bir odada bazen kentin ortasında şekillendi. Nasılda güzeldi�
Zaten sen varsın diye her şey güzeldi ama sen buna da inanmadın�
Ah bu sorular.. Yaşamak varken sevdayı delice niye boğarız sorularla? Nasıl ikna edebilirdim seni? Ben "aşk" dedikçe Sen "dur" dedin.
Ben "seninleyim" dedikçe Sen "hayır" dedin.
Zaten az konuşan sen, olumsuz ne kadar sözcük varsa bulup çıkardın ortaya. Ben hiçbir şey diyemedim..
Ne kadar zarar vermişim sana meğer.. nasıl değiştirmişim seni.. oysa hiç böyle düşünmemiştim. Kimseye zarar vermek istememiştim. Kimseyi olduğundan farklı bir hale getirmek değildi amacım. Ama öyle oldu işte..
Demek ki gitmelerin zamanı şimdi..
"Rahat değilim" diyordun ya, rahat ol artık gülüşlerini saklamak için bir nedende kalmadı. Tedirginliğinin sebebi de kalktı ortadan.. Gidişim yürekten değil, zorunluluktan. Sanma ki bu toy sevgiyi başka kimliklerde taşırım. Sanma ki benden sakladığın gülüşlerini yalancı yüzlerde ararım. Senide götürüyorum yüreğimde. Yokluğunu taşımayı da bilirim ben.
Bulup bulup kaybettim seni!!! Ne yazık ki tozduman edemedim kuşkularını, ne yazık ki kalamadın bana. Öpücüğümün kokusu kalacak kapının eşiğinde. Kokladıkça bizi bir yanlışa mahkum ettiğini anlayacaksın
- 40
-
- 84
başlık - 93
yorum - 53787
görüntü
Son Başlıklar
En Son İleti
Aşkın Şarkısı
gPeADjllVX8&autoplay=1
Bunu mum ışığında dinleyin derim.Çünkü;
Bu şarkı, bulutlara yükselmenin şarkısı..
Bu şarkı, Aşk ile kaybolmanın şarkısı..
Bu şarkı, Aşkın şarkısı..
Aşk
Andolsun bütün örtülere, andolsun bütün örtünenlere ki,
Kar altında terleyerek uyanmaktır aşk.
Yanmış iki cesedin kına gibi külleri arasından
Fışkın sürerce dirilip yeniden yanmaktır aşk.
Cümle ağaç kapıları, cümle demir kapıları aşıp,
Bir gönül kapısına dayanmaktır aşk.
Sevgilinin otağını gökkuşağına boyayıp gece-gündüz,
Hüznün safran sarısıyla boyanmaktır aşk.
Yaratmaktır ya da sevgilinin toprağından yaratılmak,
Her nefes alıp verişte yanmaktır aşk.
İsmaili bir gönülle teslim olmaktır bıçağa,
Birini kandırmak değil, bilerek kanmaktır aşk.
Diline arılar konar, koynunda karıncalar gezer,
Sevgilinin ölçeğiyle her zaman sınanmaktır aşk.
İsrafil'in Sur'unu ruhunda duymaktır aşk,
Suyu suyla yumak gibi aşka inanmaktır aşk.
Bahaettin Karakoç
- 84
-
- 122
başlık - 22
yorum - 74492
görüntü
Son Başlıklar
En Son İleti
Only God Can Judge Me..!
»._.«Leute reden schlecht über mich,»._.«
»._.«den Grund dafür kenn ich nicht.»._.«
»._.«Wahrscheinlich ist es Neid,»._.«
»._.«aber ich scheiss drauf, tut mir Leid,»._.«
»._.«für so ein Dreck hab ich keine Zeit.»._.«
»._.«Macht ruhig weiter, kümmern wird´s mich nie,»._.«
»._.«denn...Only God Can Judge Me!»._.«
- Daha fazla oku...
-
- 0 yorum
- 122
-
- 129
başlık - 48
yorum - 97208
görüntü
Son Başlıklar
- 129
-
- 71
başlık - 121
yorum - 9439
görüntü
Son Başlıklar
- 71
-
- 73
başlık - 42
yorum - 64373
görüntü
Son Başlıklar
En Son İleti
SaHiCi..
SaHiCi..
Beni üzen aslında
Üzüldüğün için değil
Bazen sözle anlatılmaz ya
Kelimeler şikayetlenir
Yıllara meydan savaşı
İlan edince o cesaret
Kin koca bir volkan olur
Sonra da önünde eğiliverir
Sahici her şeyin nasıl rengi
Kalbime kaç kere sorduysam
Hep bana ismini heceledi
Ben de inanıp ona uyduysam
Eğer bir gün fark etmeden
İstemeden seni kırdıysam
Özrün efendisi en yakınım olur
Diler yoluma devam ederim
- Daha fazla oku...
-
- 0 yorum
- 73
-
- 59
başlık - 28
yorum - 49137
görüntü
Son Başlıklar
- 59
-
En Son İleti
İyi ki Varsın...
Canım.. Herşeyim..
Masalsı bir aşkın içindeyim seninle.. Her geçen gün daha da bağlanıp sevdiğim kıymetlimsin. Mutluluk ve huzurla geçecek uzun yıllar var önümüzde. Yaşadığımız her an çok özel ve daha niceleri var kim bilir.
İyi ki girdin hayatıma.. İyi ki gelip buldun beni.. İyi ki sarıldın sımsıkı.. Güzel gözlerin sevgiyle baktıkça hayat buldum ben.. Güvendiğim, yanında huzuru bulduğum harika insan, hep yanımda ol dün ve bugün olduğu gibi.. Sen de istedikçe, sevgi ve saygıyla eşin olmayı sürdüreceğim..
Seni çok seviyorum bir tanem..
-
- 44
başlık - 73
yorum - 28117
görüntü
Son Başlıklar
En Son İleti
BURAYA KADARMIS.......!
Bir saire ait siir aramasi yapar iken,rastladim ilk kez turkish-media sayfalarina...Sadece kendim yazip kendim okurken;büyük heyecan ve hevesle cesaretimi toplayip, turkish-media ailesine katilip; ilk burada paylasmaya basladim yazdiklarimi...Cok sey katti hayatima burada yazmak ve paylasmak...Ve cok güzel insanlar tanidim burada hayatimin sonuna kardar sürebilecek dostluklar kazandim,kendi adima. Hevesli anlatislarimla siteyi, bir cok kisinin de burada yazmaya baslamasina vesile oldum. Ne mutlu bana...! Ilk göz agrim ilk hevesim turkish-media seni ve icinde ki güzellikleri bana kazandirdiklarin kalbimin bir yerlerinde kalacak...
Biliyorum buradan ayrilmak kopmak cok zor. Bunu devamli "gidiyorum", ya da burada "kalite" konusunda da atip tutan;ama dayanamayip kiyisindan ucundan tekrar adim atan cok kisilikler var..Ben böyle olmayacagimi biliyorum en azindan...Taniyan taniyor ki;ben ya siyah ya da beyazim,ortasi yok. Gökkusagi gibi karisik ve rengarenk olmak ,kimbilir güzeldir;öyle olanlara sormak lazim...! Gitmemle birlikte mutlu edecegim insanlara bu da benden kendisi kücük,yaptigi büyük bir hediyem olsun..
Sevgili Adminim size yardimlarinizdan dolayi ayrica tesekkür ederim..
23.07.2008,elifce
- 44
-
- 137
başlık - 46
yorum - 73561
görüntü
Son Başlıklar
En Son İleti
sevgi neydi...
Sevgi neydi, sevgi iyilikti, dostluktu… Sevgi emekti.
- Durursam bi daha kurtulamam.
+ Ziyanı yok gülüşü yeter bize.
- Yüreğim kaydıysa günah mı ?
+ Çamura saplansam yardıma gelir misin ?
- Elini tuttum sıcacıktı, yüreği elimdeymiş gibi…
+ Elinden tutuversem benimle gelir mi ?
- Seninim işte, alıp götürsene beni.
+ Elveda Asya, elveda selvi boylum, al yazmalım, elveda, bitmemiş türküm benim.
Sevgi neydi? Sevgi emekti, sevgi dostça uzanan insan eliydi.
- 137
-
- 10
başlık - 55
yorum - 68310
görüntü
Son Başlıklar
En Son İleti
Yağmur İYİdir...
Sabah yağmur ve soğuk etkisiyle sokakta-metrobüste sadece işe ve okula gitmek üzere olanları farkettim... servisime binmek için bir metrobüs köprüsünden yolun karşısına geçiyorum her sabah gözlemlerim bundan mütevelli... şimdi bu sabah fark ettim ki 2 eniği eteğinde bir tanesi bebek arabasında eltisigile kahvaltıya giden sıkmabaş delikli triko hırkalı pembik gelin yok sokaklarda... fark ettim ki sadece dahiliye poliklinikte sosyalleşsin zaman öldürsün diye bilmem kaç köy ötede ki görümcesinin eltisinin yengesiyle karşılaşıp dedikodunun dibine vuran teyzeler yoktu yollarda... ahı gitmiş vahı kalmış ama yinede gelen geçen kızın orasına burasına bakan 50-75 yaş arası amele dayılarda yoktu sokaklarda... beyaz ve kahverengi ve turuncu tekstil stayla grubu bile üzerine bir ceket giydiği için gözlerim yanmadı bu sabah... yağmur İYİdir 😊 yağmur candır. Tüm gereksiz pislikleri her yerden temizler alır götürür... 😍 şimdi herkes bi limonlu yeşilçay içsin çalışmaya devam 🤗
- Daha fazla oku...
-
- 0 yorum
- 10
-
- 17
başlık - 30
yorum - 72124
görüntü
Son Başlıklar
En Son İleti
SON KONUĞA MEKTUP
SON KONUĞUMA MEKTUP
Can Alıcıma,
Uykumdayken, kancıkçasına baskın verme!
Gelince de saygısız konuklar gibi oturup, yerleşip, siftinip çöreklenme!
Seni bir müzmin tedirginlik olarak derime yapışmış, canıma sıvışmış olarak kendimde duymayayım. Düşün ki ben seni, varlığımın bilincine vardığımdan beri beklemekteyim.
Bunca zamandır beklenen bir konuğa yaraşır bir saygınlıkla gel!
Sana olan saygımı yitirtme bana. Gürültülü patırtılı gelme! Kimseler duymasın geldiğini. Bir sen bil, bir de ben bileyim yeter. Gelişin herkesleri ayağa kaldırmasın. Tam bana göre, bana uyan bir davranışla gel.
Sessiz sessiz sürdürdüğüm, bunca yıllık yaşamıma yaraşacağı üzere suskun, susuk gel!
Çünkü benim için geleceksin, beni almaya geleceksin, başkalarını tedirgin etmeye değil. Uykumda birden bastırma ki, bunca yıldan beri gelişini gözlediğim en gerçek ve en son konuğuma göstermem gereken saygıda bir eksikliğim olmasın. Saygı ile ayağa kalkıp seni buyur edeyim. Almak istediğini, sana onurla kendim sunarak vereyim.
Bir yaşam boyu çektiklerimi az bulup, bana bir de sen çektirmeye kalkma!
Her ne çektim ise hepsine güler yüzle katlandım, onları salt kendim bildim. Üzünçlerimi kendime sakladım, sevinçlerimi el ile bölüştüm. Sonum da böyle olsun isterim. Bilirim, güçlüsün.
Kimselere eğilmemiş başım, senin önünde eğilebilir; ama bunu bana yaptırma!
Bana yaşamımı yadsıtıp, sonunda beni kendimden utandırma!
Senin amansızlığından böyle bir yiğitlik bekliyorum, bana önünde baş eğdirtme!
Güler yüzle gel, gülümseyerek karşılayayım seni...
Dimdik yaşadım, sen de beni dimdik kucakla, al götür.
Pusu kurma, arkamdan vurma. Ayakta karşılaşalım soylucasına...
Öyle çelebicesine gel ki seninle gitmek için istekleneyim. Senin gelişinle ikimizin birden gidişi bir olsun. Şimdi var, şimdi yok olalım. Bekletme beni, elini çabuk tut. Her şey birdenbire olup bitsin.
Sen öyle bir kesin gerçeksin ki, sana yalan da söylenemez. Bütün yaşamımda çağdaşlarımdan hiç birini kıskanmadığımı bilirsin; İyi yürekliliğimden değil, hiç birini kendimden büyük görmediğimden. Yine bilirsin, yaptıklarımla ya da yapmayı tasarlayıp yapamadıklarımla da böbürlenirim. Bana verdiğin mühlet içinde, tasarladıklarımı yapamadıysam, evet, suç kimsenin değil benim... Bu ceza yeter bana; çünkü acısını duyanlar için cezaların en ağırıdır.
Herkes gibi ben da seninle ilk ve son olarak yalnız bir kez karşılaşacağım. Bu karşılaşmamız, nerede ne zaman, nasıl olsun diye, zaman zaman çok değişik istekler geçirdim içimden. Kahraman olmak istediğim dönemlerim oldu. Kahramanlık ilk savaşlarında ölmeyen, son savaşlarında da sağ çıkmayanlardır. Seninle son savaşımda karşılaşmayı istedim bir zamanlar. Savaşın, yaşam boyu sürdüğünü, yaşadıkça sonu olmadığını bilmiyordum. Sonsuzca süren bu savaşımın öyle bir yerinde gel, öyle bir güzel gel ki, sana gülümseyerek elimi uzatıp “merhaba!” diyebileyim. Bir zamanlarda uzun uzun yaşayıp bitkiselliği dönüşmeyi, bitkisel yaşamımda gelişini bile bilmemeyi istedim. Şimdiyse ne kahramanlık gösterisinde, ne bitkisel bitkinliğinde gelmeni istiyorum.
Dilersen en beklemediğimi sandığın zaman gel.
Beni hiç şaşırtmayacaksın, çünkü hep aklımdasın, beynimde bir kıymık gibi...
Korkmadan bekliyorum gel!
Nice yaşadımsa, seninle baş başa diş dişe dövüştüm. Birkaç kez yendiğim de yenildiğim de oldu. Canım ki en kutsal olan her şeyim benim, onu elbette bana yakıştığı gibi ayakta, saygı ile yiğitçe vermek isterim; teslim olmadan... Bir armağan gibi vermek canımı.
Sen de, yeniğin kalemini-ki o kalem hep kılıçtı-teslim alırken iki elinle başının üstüne saygıyla kaldırarak al beni! Lekesiz arı-duru, yaşamı süresince hep kendi kendini arıtan bir cana saygılı ol, benim sana saygılı olduğum gibi.
Kimselere demedim, sen de kendine of dedirtme bana. Ne kahramanlıkta, ne bitkisellikte, işte şimdi olduğum gibi bir sıra, elimde kalem; önümde kâğıtla daktilom, böyle bir zamanda gel!
İstersen gece, istersen gündüz, istersen yazın, istersen kışın gel; Kapım da yüreğim de her zaman açık sana! Yeter ki kendi gözümde kendimi küçültme bana, kimseden su istetme. -Üstelik benim savaşım seninkinden çok daha yüce idi. Çünkü sen, sonunda nasıl olsa utkunun senden yana olacağını biliyordun. Oysa ben, sonunda nasıl olsa yenik düşeceğimi biliyordum. Yenileceğimi bile bile , ama hiç yenilmeyecekmişim gibi, beni yenecek olanın üstüne üstüne varmadım mı? Bir an olsun korktum mu, ya da kaçmayı düşündüm mü?
Birazcık daha yaşayabilmek için, birazcık daha iyi yaşayabilmek için, bunca güzelim bu yeryüzü uğruna bile, sana bir kıpı ödün verdim mi? Yaşamayı hak etmeye çalıştığım gibi, ölümü de hak etmek istiyorum. Bu hakkı bana tanı! Çünkü bu sonsuz güzellikler açan güzelim dünyaya, ben de gücümce güzellikler katmaya çalıştım. Bir güzel ada, atlasta görünmeyecek denli küçük diye yok sayılabilir mi?
Benim katkım da atlasta görünemeyecek denli küçük olsa da, var.
Ne mi yaptım?
Ortaçağ simyacıları taşı altına çeviremedi.
Ama ben bir simyacıyım; göz yaşlarımı gülmeceye çevirerek dünyaya sundum.
Saygıyla, gel bekliyorum.
AZİZ NESİN_09/06/1974
***
Saygıyla Anıyorum Seni 'Büyük Usta', 'Büyük İnsan'... Işığın Bol Olsun.
- 17
-
- 28
başlık - 17
yorum - 32939
görüntü
Son Başlıklar
En Son İleti
son çığlıktır bu.......
bir resim yapmak istiyorum (hiç beceremem oysa cin aliyle cin ayşeden başkasını çizmeyi),bir kitabı resmetsem diyorum, resimleri kitaplaştırsam, anlasalar hikayeyi resimlere baktıkça, kendileri ekleseler üstüne yenilerini, bazılarını çıkarsalar o kitaptan, bazılarını değiştirseler...
bir resim yapmak istiyorum. nerde biri resim dese aklıma Abidin Dino geliyor. markalaşmak bumu? yoksa şiirlerde geçtiği içinmidir tanıma ve anma nedenimiz?
çatısı akan bir evde yaşamak istermiydim?
kimbilir?
6 çocuğum 1 köpeğim 1 horozum, penceremde de 2 kuş olsun istermiydim ?
karyolamızın kırılan ayağının yerini doldurmak için ansiklopedileri oraya koymak istermiydim?
hayat böyledir zaten isteklerinin karşılığını tam tersi olarak alırsın bazen, ya istemeyi bilmediğinden yada isteklerini bilmediğinden değiştiremezsin kaderini...
şimdi bir resim çizmek istiyorum, kitapsız, "can"sız....
bakan herkesin gözlerini dolduracak, iki sayfa sonra kahkahalarla yere yatıracak resim kitabı yazmak istiyorum...
bir hayat lazım, cansız
bir hayat ki kansız,zaman diye bir şey yok hep apansız
bir hayat hep yalnız............
- Daha fazla oku...
-
- 0 yorum
- 28