Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

İNTERLOCK's Blog

  • başlık
    65
  • yorum
    53
  • görüntü
    129.579

İNTERLOCK

1.270 görüntü

..

ferit-edgu_180751_s.jpg

 

Geldi mi? diye sordu adam.

Hayır, dedi çocuk.

Yolu iyi gözledin mi? diye sordu adam.

Kapının önündeydim, dedi çocuk. Hiç ayrılmadım.

Hiç kimse gelmedi mi? dedi adam.

İlk sen geliyorsun, dedi çocuk.

Adam içeri girdi. Ceketini çıkardı. Çevresine bakındı.

Değişen hiçbir şey yok, diye düşündü.

Ocağın kıyısındaki odunları gördü.

Yeniden kapının önüne çıktı. Çocuğa,

Madem gelmedi, odunları kim koydu? diye sordu.

Ben, dedi çocuk.

Peki, dedi adam. Artık burda bekleme.

Ben kimseyi beklemiyorum, dedi çocuk.

Öyleyse niçin sabahtan beri burda, kapının önünde

oturduğunu söyledin bana? dedi adam.

Hiç, dedi çocuk.

Sustular-adam ve çocuk.

Burda durmamı istemiyosan giderim,

dedi çocuk.

Nereye? dedi adam.

Nereye olursa, dedi çocuk.

 

...............................................................

 

Kadın, öteden, ağaçların arasından çıkmış

eve doğru yürüyordu.

Garip bir yürüyüşü vardı. Sanki önünde

ya da ardında bir köpek.

Ama kadın yaklaştıkça çocuk gördü ki

köpek filan yok.

Kadın yalnız. Tek başına.Ama önünde ya

da ardında bir köpek varmış gibi tedirgin

yürüyor.

Çocuk, kuyunun yanındaki oturduğu taştan

kalktı.

Yaklaşmakta olan kadına, Nerde kaldın?

diye sordu.

Kadın çocuğa, Ne dedin? diye sordu

Çocuk kadına, Dayım seni çok merak etti,

dedi.

 

Kadın(çocukla burun burunaydı) saçlarını

geriye attı, göğsünü ileriye uzattı. Çocuk

kadından yayılan kokuyu içine çekti.

Kadın çocuğa doğru bir adım daha attı,

çocuğun başı döner gibi oldu.

Gözlerini kadına kaldırmaya cesaret

edemiyerek, Nerden geldin? dedi.

Ormandan, dedi kadın.

Çocuk gözlerini kadının gözlerine dikti.

Ormandan mı? Nasıl buldun yolu?

Daha önce gelmiştim, dedi kadın.

Ben seni ilk kez görüyorum, dedi çocuk

(Sesi titriyordu.)

Ben geldiğimde sen yoktun, dedi kadın

çocuğa doğru bir adım daha atarak.

Ama ben hep burdayım, dedi çocuk.

Öyleyse hatırlamıyorsun, dedi kadın.

Şimdi yan yanaydılar. Eve doğru birlikte

yürüyorlardı.

Terle karışık, o güne değin duymadığı

garip bir koku duyuyordu çocuk.

Kadın elini çocuğun başına götürdü.

Saçlarını okşadı.

Demek, sen hep burdasın, öyle mi?

Evet, dedi çocuk.

Peki dayın?

O da burda, dedi çocuk.

Kadın çocuktan gelen, ot, gübre, koyun

kokusunu çekti içine. Kaç yaşındasın? dedi.

Çocuk, Onüç, dedi.

Koca bir adamsın demek, dedi kadın.

Elini çocuğun dağılmış saçlarından çekti.

 

Kapının önüne geldiklerinde, kadın,

kilidin horozunu kaldırıp itti. Kapı açıldı.

Kadın bir adım attı. Sonra çocuğun girmesini

bekledi.

Çocuk, Ben girmeyeyim, dedi. Dayım

içerde.

Olsun, ne çıkar, dedi kadın.

Kazlara yem vermem gerek, dedi çocuk.

Bu saatte mi? dedi kadın.

Çocuk sorunun yanıtını vermeden

koşarak uzaklaştı.

Kadın kapıyı kapamadan bir adım daha

attı.

İçerde hiçbir ışık yoktu. Yalnız pencereden

süzülen günün son ışıkları.

Kadın bu loşlukta ilerledi.

Nerdesin? diye sordu.

Yanıt alamadı.

Hiçbir nesnenin görünmediği, hiçbir çiçeğin

kokmadığı, hiçbir ışığın ve ateşin yanmadığı

odada ilerledi kadın.

Uyuyor musun? diye fısıldadı.

Hayır.

Erkeğin sesiydi bu.

Sesin geldiği yöne doğru ilerledi kadın.

Erkeğin uzanmış olduğu döşeğin

başucundaki gaz lambasını yaktı. Lambayı

yükseltip erkeğin yüzüne baktı. Sonra

odada gezdirdi lambayı. Üzeri muşamba

kaplı masayı gördü. Sonra tahta iskemleleri.

Sonra yerdeki hasırı. Sonra sönmüş ocağı.

Sonra erkeği gördü-çırılçıplak.

Elindeki lamba söndü.

 

Buraya gel, dedi erkeğin sesi.

Kadın, elinde sönmüş lamba, sesin geldiği

yöne doğru ilerledi. Ayakları döşeğin

tahtasına çarpıp durdu.

Bir elin bacaklarına dokunduğunu duydu.

Sönmüş lambayı yere bıraktı. Çömeldi.

Bacaklarına dokunan el, kasıklarına

doğru ilerledi.

Aynı anda erkeğin soluyuşunu duydu

kadın.

O soluyuşa doğru eğildi.

Sen misin? dedi kadın.

Erkek, Evet, demedi. Kadını kendine

doğru çekti.

 

Kazları yemlemiş çocuk pencereden

içeriye bakıyordu.

Işık yoktu. Hiçbir şey görülmüyordu.

Yalnız, dayısının, Nerde kaldın? dediğini

duydu.

Gözünü pencereden ayırdı. Kulağını

pencereye dayadı.

 

Kadının sesi duyuldu. Ormanı yürüyerek

geçtim. İki kez yolumu yitirdim.

İki kez mi? dedi dayısı.

Evet, dedi kadın.

Çocuğu gördün mü? dedi dayısı.

Evet,dedi kadın.

Nerde şimdi? dedi dayısı.

Kazlara yem veriyor, dedi kadın.

Lambana n'oldu? dedi dayısı.

Söndü, dedi kadın.

Öyleyse soyun, dedi dayısı.

 

Soyundu mu?

Çocuk görmedi.

Ama duydu:

 

-Elini ver bana. (Dayısının sesi.)

-Buraya gelmemeliydim. (Kadının sesi.)

-Daha önce de gelmiştin. (Dayısının

sesi.)

-Bir kez daha gelmemeliydim. (Kadının

sesi.)

-Geldiğine göre. (Dayısının sesi.)

 

Sonra hiçbir ses duymadı.

Sonra, uzun bir süre sonra:

 

-Böylesi bir gelişi hiç beklemiyordum.

(Dayısının sesi.)

-Senin için. (Kadının sesi.)

 

Uzun bir sessizlik. Sonra:

-İki dağın arasını unutma. (Kadının

sesi.)

-Unutmam. (Dayısının sesi.)

-Oyluğu da unutma. (Kadınınsesi.)

-Nasıl unuturum? (Dayısının sesi.)

-Boynumu da unutma.

-Hiç unuttum mu? (Dayısının sesi.)

-Topuklarımı da. (Kadının sesi.)

-Kulaklarını, kulaklarının ardını,

saçlarını, göğüslerini de unutmam.

(Dayısının sesi.)

-Diline de söyle, dilin de unutmasın

tenimi. (Kadının sesi.)

-Olur dilim de unutmaz. (Dayısının sesi.)

Elini ver bana.

 

Çocuk sonra hiçbir şey duymadı. Ama

pencereden de ayrılmadı.

Nice sonra kadının söyledikleri ulaştı

kulağına:

 

-Kokumu alıyor musun?

-Evet. (Dayısının sesi.)

-Ya sesimi?

-Evet. (Dayısının sesi.)

-Seslerle de sevişilebilir, biliyor musun?

-Evet. (Dayısının sesi.)

-Öyleyse niçin burdayım? (Kadının

sesi.)

Bir gülüş. Bir kahkaha. Odayı dolduran.

(Dayısının.)

 

-Çünkü burda telefon yok.

-Elektrik de yok. (Kadının sesi.)

-Evet, yok.(Dayısının sesi.)

-Karanlıkta daha iyi. (Kadının sesi.)

-Aşkın ışığa gereksinimi yoktur derdi

babam. (Dayısının sesi.)

 

Gülüşler. Kahkahalar. (Kadın ve Erkek.)

Sonra uzun bir sessizlik.

Sonra bir çığlık:

 

-N'oluyoruz? (Kadının sesi.) Bir deprem

mi bu?

-Korkacak bir şey yok, ölüyoruz. (Dayısının

sesi.)

 

Çocuk pencerenin önünden ayrıldı.

Soluk soluğa koşmaya başladı. Çınarın

altında durdu. Ayakları dibinde yılışan

köpeğe bir tekme attı. Sonra yıldızlara

baktı.

 

-Ölürlerse ölsünler, dedi.

 

 

*Ferit EDGÜ

  • Beğen 1

0 Yorum


Önerilen Yorumlar

Gösterilecek hiç bir yorum yok

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.