Editörden Aylık Yazılar / Yorumlar / Açıklamalar Ana Sayfa|Reklam|İletişim|Başlangıç|Bookmark|English   
Bu sayfayı arkadaşınıza tavsiye edin..!   



Hicri Köroğlu
Mesaj ve Tartışma Panosu

1962 yılında eğitim için Amerika’ya geldi. Minessota (ABD) Ünersitesinden makine mühendisliği diplomasını aldıktan sonra Californiya Üniversitesinde feza dinamiği üzerine ihtisas yaptı.

Otuzdört yıllık bir iş hayatından sonra, 2002 yılında bilgisayar teknoloji müdürlüğü yaptığı şirketinden emekli oldu.

Editöre yanıt vermek veya konu hakkında düşünce eklemek veya eksik olan bir bölümü tamamlamak için lütfen Mesaj Panosu'nu kullanın.

 

 

DEMOKRASİ

Demokrasi, sözcüğün eski Yunanca’dan bütün dünya dillerine girişinden bu yana, büyük değişimlerden geçmektedir. Eminimki sözcüğün kullanıma girdiği çağlarda Yunanistan’da uygulanan yönetim sisteminden daha da “demokratik” (Orta Asya’daki kavim meclisleri, Çin’de ki yaşlılar heyeti gibi) sistemler vardı, fakat birçok konuda olduğu gibi, “demokrasinin de” Yunanistan’da başladığı varsayılır. Eski Yunanistan’da nüfusun yaklaşık yüzde 90’ını oluşturan “kölelere” oy hakkı yoktu. Bu ölçü göz önünde tutulduğunda, dünyadaki her yönetim sistemine “demokratik ”demek” doğru olur. Bunu yanlış kılan, demokrasinin süregelen evrimidir.

Bu evrim 21. yüzyıldaki demokrasi kavramıyla, eski Yunan demokrasi kavramı arasında büyük bir mesafe açmıştır. Bunun en büyük nedenlerinden biri, bugünkü demokrasilerde herkesin oy hakkı olduğudur. Bu evrensel hakkı elde etmek yüzyıllar sürmüştür. Demokrasinin çok iyi bir modeli olarak algılanan İsviçre bile kadınlara oy hakkını ancak 20. yüzyılın sonuna doğru vermiştir. Demokratik sistemlerin, Birleşmiş Milletlerin 1948’de yayınladığı Evrensdel İnsan Hakları Deklarasyonunda belirtildiği gibi, kişisel hakları tanıyıp ve koruması demokrasiye eklenen modern kavramlardan biridir. Bir başka modern kavram da, demokratik sistemlerde azınlık haklarına saygı duyulması ve bu hakların korunmasıdır. Bunun amacı, yüzde 50 +1 çoğunluğun yüzde 50 –1 azınlığı ezmesini önlemektir.

Böylece her çağda gelişen ve daha derin anlam kazanan demokrasi, günümüzde birçok ülkenin ulaşmaya çalıştıği bir yönetim sistemi olup, hemen hemen hiçbir ülkenin henüz yakalamadığı bir idealdir. Dolayısıyla “demokrasi” denince akla yalnızca tek bir model, hepimizin erişmeye çalıştığı bir ideal gelir. Demokrasiyi “Hint Türü Demokrasi”, “Türk Türü Demokrasi” veya “Amerika Türü Demokrasi” olarak, dondurma çeşiti gibi algılamak saçmadır. Çünü bu “çeşitlilik” anlayışına göre kendine “demokratik cumhuriyet” diyen Kuzey Kore de demokratiktir. Esasında ülkelerin ne kadar demokratik olduğunu ölçen örgütler, birim olarak Amerikan veya Kuzey Kore demokrasisini kullanmazlar. Onların kullandıkları, yukarda da değindiğim gibi, evrensel tek bir kavram olan ideal demokrasidir. Bu örgütlerden “Freedom House” (www.worldaudıt.org’a bakın), Finlandı’yayı dünyanın en demokratik ülkesi olarak sıralar. Bu sıralamada Amerika 14., Türkiye 62. yeri alır. Finlandiya’nın insan hakları ve basın özgürlüğünde de çok yüksek not aldığını sizler de tahmin etmişsinizdeir.

Bir ülkenin demokratik olması, o ülkenin yetenekli hatta demokrasiyi benimseyen kişileri seçeceği anlamına gelmez. Demokratik Almanya Hitler gibi bir psikopatı, demokratik İngiltere Lloyd George gibi bir manyağı seçmiştir. Türkiye’de bile demokratik yollardan yönetimi ele aldıktan sonra demokrasiyi çöp tenekesine atacaklarını söyleyenler vardır. Binlerce yıl büyük değişimlerden geçen demokrasi, henüz kendini koruyacak yöntemler geliştirmemiştir ve esasında geliştirmesi de demokrasi kavramına karşıdır. Toplumun temel inançlarını (milliyetçi veya dinci gibi) istismar edenler demokrasinin gerçek anlayışına ters düşseler de, onları durdurmak veya susturmak demokrasi ilkelerine karşıdır. Dolayısıyla Avrupa’nın Hiristiyan Demokratları ve Türkiye’nin AKP’si dinci kartı, Amerika’nın Cumhuriyetçileri de hem dinci ve hem de milliyetçi kartını serbestçe kullanırlar. Bu gibi istismarın en bereketli “toprakları” cahillik ve eğitimsizliktir. Türkiye’de AKP’nin Kuran kurslarında ısrarı, Amerika dincilerinin okullara din dersleri getirme çabaları tesadüf değildir. (Amerika’nın son başkanlık seçimlerinde örneğin, aydın kesimin büyük çoğunluğu oylarını Bush’a karşı kullanmışlardır.)

Hızla gelişen teknoloji ve iletişim, demokrasinin evrimine yeni boyutlar getirmiştir. Amerika’nın birkaç eyaletinde “direkt demokrasi” denenmektedir. Bu eyaletlerin öncülüğünü yapan Californiya’da, belli bir sayıda (seçmenin yüzde beş’ine eşit) imza toplandıktan sonra önemli kararlar halkın oylamasına sunulmaktadır. Californiyalılar, bu sistemi kullanarak, henüz dönemi bitmemiş valilerini koltuğundan almışlar ve yerine Arnold Shwarzenegger’i seçmişlerdir. Internet ve iletişim teknolojisinin getirdiği olanaklarla, bir toplumun (ne kadar kalabalık olursa olsun) kararını anında öğrenmek artık mümkündür. Bu “demokrasi” modelinin evrensel olarak benimsenmesinin çok korkulacak bir şey olduğunu görenler arasında ben de varım. Anında ülkenin nabzını alıp ona göre davranmanın, bir ülkeyi kutuplar arasında götürüp getireceği garantidir. “Temsili demokrasinin” en iyi yönetim türü olduğu, kanun ve kararların bir temsilci heyetinin süzgecinden geçmesinin en mantıklı yönetim sistemi olduğu kaçınılmaz bir gerçektir.

Demokrasiyi en iyi beslemenin eğitim ve aydınlama olduğu da bir gerçektir. Dolayısıyla en ileri demokrasilerin en aydın ve en eğitilmiş ülkelerde olması doğaldır. Doğrudur, demokrasi bazen Hitler gibi vahşilerin seçilmesini önleyemez, fakat bu bir istisnadır ve demokrasinin en iyi yönetim sistemi olduğu gerçeğini değiştirmez

Yorum eklemek istiyorsanız, lütfen buraya tıklayınız...
 

Hicri Köroğlu

Bu sayfayı arkadaşınıza tavsiye edin..!  

Diğer Yazılar: Ana Sayfaya Dön

Bütün hakları saklıdır. izinsiz kopya edilemez ve kullanılamaz..! Yasal Uyarı (Disclaimer)
Copyright © 2000-2008 Stork Corporation-Turkish-Media.Com bir Stork Corporation Kuruluşudur...
Hicri Koroglu HİCRİ KOROGLU hicri koroğlu Hicri KÖROĞLU HICRI